"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir ses, bir kelâm

Zehra KOCABAŞ
13 Aralık 2015, Pazar
Mürekkep damladı kâğıda yine. Kalem yazdı kalp söyledi kendi lisanı ile…

Kulak verdi kâğıt kaleme ve içini döktü sahifeye… Bir maruzatı vardı kalbin belliydi ince sesinden. O maruzatın içinde birikmiş şikâyetleri vardı anlaşılıyordu tok sesinden. Yoğunluktan, dünyanın fani işlerinden fırsat bulamamıştı halini dillendirmeye. Kelâma dökemese de biliniyordu hal dilinden. Daha fazla dayanamadı ve mürekkep damladı kâğıda yine.

Her mürekkep damlaması bir harf yazıyordu. Ben merak ediyordum acaba ne yazacak diye. Sahi ne yazıyordu kalem ilk satırda? “Ey her şeye rağmen benden yüzünü çevirmeyen Allah’ım!” Günahkâr kalbin sesiydi bu. Demek başlamıştı kalem yazmaya. Kalem kusurlu, kalem mahcup, kalem boynu bükük… Boşaltır harf harf mürekkebi satırlara.

“Ey ana rahmine düşmemle bana şu güzel san’atlarını görmem için ömür müddeti ihsan eden Rabbim! Şu ömür müddetimde hayırlı güzel işler yapmak için fâni zamanlarımı bâki cennet zamanlarına çevirmem için fırsatlar yaratır mısın dediğimde bana fırsatlar ihsan ettin. Beni ilim meclislerine insanları çağırmam için bana yer ve zaman ihsan ettin. Masum, küçük yüreklerine Senin sevgini yerleştirmek için nice beş dakikalar ihsan ettin. Üzüntü içinde olan kardeşlerime “Üzüntüye uğrayan beni hatırlasın” diyen Peygamber kelâmını zikretmem için dilimi hiç olmadık zamanda çözüverdin. Ey Rabbim benim yine bir maruzatım var. “Duâ eden adam bilir ki, birisi var ki onun sesini dinler, derdine derman yetiştirir, ona merhamet eder. O’nun kudret eli her şeye yetişir”(Mektubat) Rivayet edilir ki; Abdullah b. Huzafetü’s Sehmi (ra) bir vakit Romalılara esir düşer. Zorlamalar, işkenceler… Ancak amaçlarına ulaşamazlar. O büyük dâvâ adamı imanından taviz vermez. Dininden vazgeçmez. Sevgililer Sevgilisi’ne (asm) ihanet etmez. Sonra küffar karar verir. İdam edilecektir. O halen imanından zerre miktar taviz vermez. Ancak gözünde yaşlar belirir. Peki bu gözyaşları niyedir? Yoksa pişman mıdır? 

Sorarlar: 

- Ey Abdullah niçin ağlarsın, pişman mısın? 

O büyük insan pişmandır, ancak dâvâsından değil.

- “Vallahi şu anda başımdaki saçlarım adedince başlarım olmasını ne kadar arzu ederdim... Keşke öyle olsaydı da her gün birisini Hak namına verebilseydim. Böylesi bir mazhariyete eremediğim için üzüldüm ve onun için gözyaşı döktüm” der. 

Tıpkı Üstadım da böyle der ve onca işkencelere, zehirlenmelere karşı İslâmiyet dâvâsından vazgeçmez. Ey Rabbim benim bildiğim, hayran olduğum bu dâvâ adamlarının ayaklarının türabı eyle! Gaflet perdesinden sıyrılarak Nurları okumak için aşk ve şevk ver. 

Kalem kusurlu, kalem mahcup, kalem boynu bükük… Kalem sustu kalbin söyleyecekleri bitti. Kalem sustu üç nokta koydu... “Üç nokta ki manasını bütün bir edebiyat şerh etmekte âciz kalır demiş” bir hikâye yazarı. Demek kaleme vereceği sır bitti gerisi kendinde kaldı.

Okunma Sayısı: 5457
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı