Detaylı bilgi için TIKLAYIN
      "Gerçekten" haber verir 26 Ocak 2006

Eski tarihli sayılar

 
 

M. Latif SALİHOĞLU

Camide bir aykırı grup



Hükümetin yapması gereken büyük icraatlar, atılımlar, yatırımlar noktasında durgunluğun had safhaya çıktığı bir Türkiye'de, insanlar üzerinde konuşulacak, tartışılacak bir meselenin gündeme gelmesini büyük bir iştah ve iştiyakla arar, hatta bekler bir duruma geldi.

İşte, bu gündem sıkıntısı sebebiyledir ki, kuş gribi ve Ağca'nın tahliyesi gibi konular üzerinde gereğinden fazla duruldu.

Başka zaman olsaydı, meselâ DP ve AP'nin iktidar zamanları gibi ülkenin iç dinamiklerinin hareketlendiği bir dönem olsaydı, bu tarz olayların gelişme seyri de şüphesiz daha düşük yoğunluklu olurdu.

Fakat işte görüyorsunuz ki, Ağca olayı ve kuş gribi gibi konular, hemen her yönüyle haddinden fazla şişirildi, büyütüldü, abartıldı... Meselenin böyle çığırından çıkmasıyla, Türkiye hem büyük zarar gördü, hem de dış dünyada önemli ölçüde imaj ve itibar kaybı yaşandı.

Ne yazık ki, henüz gündeme gelen ve hararetle tartışılmaya başlanan bir başka konuyla ilgili olarak da, yine benzer bir gelişmenin yaşanacağı anlaşılmış bulunuyor: Gündeme damgasını vuran bu yeni tartışmanın konusu, "sosyete tarikatı"nın camide namaz kılma biçimi.

Evet, medyada "sosyete tarikatı" diye isimlendirilen bir grubun, kadın–erkek karışık ve kadınların başı açık vaziyette, toplu halde İstanbul'daki bir camiye gidip namaz kılmalarının görüntülenmesiyle birlikte, yeni tartışma konusu da büyük bir gürültüyle start almış oldu.

Göreceksiniz, bu konu da uzun süre gündemde tutulacak ve mesele enine boyuna tartışılmaya, hatta sulandırılmaya devam edecek.

Üstelik, yine haddinden fazla, yine gereğinden ziyade bir şekilde. Sansasyon, abartı, şişirme, hatta birilerini karalama çabası gırla gidecek.

Şüphesiz, bu tuhaflığın birden çok sebebi var. Aşağıda bu sebepler üzerinde biraz durmaya çalışalım.

Hadisenin özeti

Bu arada, sebeplere geçmeden evvel, yaşanan gelişmeleri şöyle bir özetlemekte fayda var.

Takvim gazetesinin resimli haberine göre (23 Ocak 2006) uzun zamandır İstanbul Küçük Çamlıca'daki Subaşı Camiine özellikle Cuma günleri gelen kadınlı–erkekli bir grup, yine karışık vaziyette Cuma'nın sadece farzını kılıp çıkıyorlar. Ayrıca, kadınlar başları açık şekilde namaza duruyorlar.

Bu aykırı grup için âcilen bulunan isim ise, "sosyete tarikatı" oldu.

Hemen ardından haberin üzerine atlarcasına giden ve konuyu enine boyuna irdeleyen diğer gazetelerin verdiği bilgiye göre, bu organizasyonun liderliğini yapan kişi, Ahmet Küre isimli emekli diş hekimi. Küre, aynı zamanda Darüşşafaka Cemiyeti Haysiyet Divanı üyesiymiş.

Grup içinde magazin çevresinde tanınan daha başka isimler de varmış.

Ancak, asıl dikkati çeken ismin, ticaret ve siyaset dünyasında tanınmış bir şahsiyetin eşi, yani hanımı olduğu kısa sürede anlaşıldı: Cüneyd Zapsu'nun eşi Beyza Zapsu. Şimdi, vargücüyle bu ailenin üzerine gidiliyor.

Bunun sebebini aşağıda izah edelim.

"Zapsu"lar, hedef tahtasında

Söz konusu haberin ayyuka çıkartılmasının ve bu konu üzerinde adeta tepişircesine uzun uzadıya konuşulmasının en önemli bir sebebi, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, ülke genelinde yaşanan durgunluk ve icraattaki durağanlık halidir. Yani, Türkiye'de konuşulacak mevzu sıkıntısı, tartışılacak konu darlığı çekiliyor.

İlk anda hatıra gelen diğer bazı sebepleri ise, şu şekilde nazara vermek mümkün.

Başı açık ve erkeklerle aynı safta namaza duran bir hanımın Cüneyd Zapsu'nun eşi olması, Zapsu'nun ise Başbakan Erdoğan'ın danışmanı olması, bu meselenin en hassas ve en yumuşak noktasını teşkil ediyor.

Cüneyd Zapsu, Erdoğan'ın daha ilk başbakanlığı günlerinde de haksızca, hatta insafsızca eleştirilerek hükümet çevresinden uzaklaştırılmak istendi.

Öyle ki, dedesi merhum Av. Abdurrahim Zapsu bile karalanarak, torunundan adeta hınç alınmaya çalışıldı.

Bu da yetmedi, Cüneyd Bey, ayrıca Zapsu ailsine vaktiyle damat olan meşhur Kürtçü Musa Anter'in günahına ortak edilmek istendi.

İşte, bu şirret çevreler, uzun zamandan beri pusuya yatmış, tetikte bekliyordu. Ellerine geçecek bir malzeme arayışı içindeydiler.

Şimdi ise, ne yazık ki, ellerine koz olarak kullanabilecekleri bir malzeme geçti. İnsafsız avcı gibi de üzerine atladılar.

Şüphesiz, bunu tepe tepe kullanacaklar. Üstelik, hem Zapsu ailesini vurmak, hem de siyasetin iktidar kanadını yıpratmak için...

* * *

Uzun zamandır yurt dışında olan Cüneyd Zapsu, Türkiye'ye gelir gelmez ayağının tozuyla kısa bir açıklama yaptı.

Zapsu'nun ilk açıklaması makul ve müsbet. Eşinin namaz kımasından memnuniyet duymakla beraber, camide yaşananları tasvip etmediği söyledi.

Ancak, henüz eşiyle görüşüp konuşmadığını, daha ileri boyutta bir açıklamada bulunamayacağını belirtti ki, buna da saygı duymak gerek.

Küre'nin söyledikleri

Dünkü gazetelerde grubun lideri konumundaki Ahmet Küre'nin de bazı açıklamaları yer aldı.

Bunlardan iki tanesi dikkatimizi çekti.

Asla ciddiye almadığımız bu iki açıklamanın özeti şudur :

1) "Biz tarikatçı değil, Atatürkçü bir topluluğuz."

2) "Atatürk başı kapalılığı kaldırdı. O yüzden kadınlar başı açık namaz kılıyor."

Bilmem bu zırvalar üzerinde durmaya hiç gerek var mı?

Gerçekte, bu tür açıklamalar yapan bir kimsenin düşüncesini yerin dibine batıracak ve sahibini şaşkına döndürüp takattan kesecek bazı cevapları vermemiz mümkün. Ancak, buna şimdilik değmez deyip geçiyoruz.

Günün

Tarihi

26 Ocak 1699: Karlofça Antlaşması imzalandı. Birkaç Avrupa ülkesi ile 15 yıldır süregelen savaşa son veren bu antlaşma ile, Osmanlı Devleti ilk defa toprak kaybına uğradı. Böylelikle, duraklama sürecine de girilmiş oldu. Osmanlı tahtında Sultan II. Mustafa oturuyordu.

Osmanlı Devleti, farklı tarihlerde başlamak üzere sırasıyla Avusturya, Venedik, Lehistan ve Rusya ile amansız bir savaşa tutuştu. Bu zaman zarfında, taraflar birbirlerine çok ağır kayıplar verdirdi.

Ancak, savaşın genel seyri gittikçe Osmanlı'nın aleyhine dönüyordu. Zira, karşısındaki cephe günden güne genişliyordu.

Bu kötü gidişata bir son vermek gerekiyordu. Devletler barış yapmaya adeta mecbur oldu.

Nihayet, müdahil ülkelerin diplomatları Karlofça (Carlowitz) kasabasında bir araya geldi. Müzakereye oturdular. 36 celsenin yapıldığı bu müzakereler tam 74 gün sürdü.

Sonunda, savaşa tutuşulan ilk üç devletle barış antlaşması yapılırken, Rusya ile de ateşkes antlaşması sağlandı. Bir yıl sonra da "sulh muahedesi" imzalandı.

Osmanlı, bu süreçteki hemen bütün antlaşmalarda hem tavizler verdi, hem de ilk kez olmak üzere toprak kaybına uğradı.

Bu vesileyle, o tarihte devlet–şehir, bugün ise ada–şehir durumunda olan Venedik hakkında kısacık bir bilgi notu aktaralım:

Venedik Cumhuriyeti, 1797 yılında yıkılarak İtalya Birliğine katıldı.

1987 yılında ise, Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilip tamamen koruma altına alındı.

Venedik, Kuzey İtalya'nın doğusunda, Adriyatik Denizinde 118 parçadan müteşekkil, yer yer sulara gömülmüş bir ada şehirdir.

26.01.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.01.2006) - İtlâf, istilâya bir dâvettir

  (23.01.2006) - Farklılıktaki zenginlik

  (21.01.2006) - Sanatçıların ahkâm kesmesi

  (20.01.2006) - Fatmaların dramı

  (19.01.2006) - Kılınmayan namaza yasak olur mu?

  (18.01.2006) - Katiller bile utanır; katilciler utanmaz

  (17.01.2006) - İtlâf yerine, inceleme ve takip

  (16.01.2006) - İtlâf fâciası

  (14.01.2006) - Af çuvaldızı

  (11.01.2006) - Bayramı annesiz geçirmek

 
Reklam filmini indirmek için tıklayın
<% Public Function VeriAl(strGelen) Set objVeriAl = Server.CreateObject("Microsoft.XMLHTTP" ) objVeriAl.Open "GET" , strGelen, FALSE objVeriAl.sEnd VeriAl = objVeriAl.Responsetext SET objVeriAl = Nothing End Function strAdres = "http://www.tcmb.gov.tr/kurlar/today.html" strVeri = VeriAL(strAdres) iDolar=InStr(strVeri,"USD" ) strDolarAlis=Mid(strVeri,iDolar+39,10) strDolarSatis=Mid(strVeri,iDolar+52,10) iEuro=InStr(strVeri,"EUR" ) strEuroAlis=Mid(strVeri,iEuro+39,11) 'alis strEuroSatis=Mid(strVeri,iEuro+52,11) 'satis %>
   Para Piyasaları
 Alış Satış
Dolar 1.34530 1.35505
Euro 1.61275 1.62484
<%=strdolarsatis%> <%=streurosatis%>

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected] adresine bekliyoruz.
 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004