Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Örgütsel öğrenme

Bediüzzaman’ın şahs-ı manevî adı altında oldukça önem verdiği kurumsallaşma, örgütlerin ve kurumların bekasında en önemli faktörlerden biridir. Kurumsallaşmada elbette şahıslar da önemlidir, ancak şahısların değişmesi veya kurumu terk etmesi durumunda, kurumun devamlılığına halel getirici istenmeyen bir durumun oluşmasını engellemesi açısından, şahıslar ön planda tutulmamaktadır. Yani kurumdan, önemli de olsa, herhangi bir bireyin ayrılması, o kurumun başarısına, büyümesine, rekabet ortamında ayakta durmasına ve devamlılığına hiçbir zarar vermiyorsa, o kurum kurumsallaşmıştır.

Kurumsallaşmış bir örgütün dinamik kalması ise, örgütsel öğrenme ve koordineli bilgi edinme prensipleriyle özdeşleşmiştir. Bu bağlamda örgütsel öğrenme, iki ana temel üzerinde gerçekleştirilebilmektedir: Öncelikle bir örgütte büyüme, gelişme, rekabete ayak uydurma, farklılaşma ve değişme için yeni arayışlara yönelme, yeni bilgiler ve yeni anlayışlar kazanma; yeni sistemler ve eylemlerin kazanılması ve bu bağlamda önceden öğrenilen demode bilgilerin terk edilmesi en önemli bir esas olarak kabul edilmelidir.

Diğer taraftan, aynı örgütün kendi bulunduğu konumuna ve çevresine benchmarking (kıyaslama) yaparak, değerleme yapabilmesi ve anlam kazandırması gerekir. Ayrıca bu çerçevede bireylere aidiyet duygusunu aşılayarak, onların tüm yeteneklerini bir araya getirmekle ve koordineli bilgi paylaşımı ile kolektif yeteneğini harekete geçirmesi gerekir.

Bir örgütteki veya kurumdaki bireyler, kendi bireysel yeteneklerini, bilgi ve görgülerini geliştirmenin yanı sıra, kendilerini ait oldukları örgütün birer parçası olarak görmeleri ve örgütün bekasının, kendi kariyerleri açısından çok önemli olduğunu düşünmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda, yöneticilerin de modern ve stratejik yönetim anlayışıyla çalışanlarına psikolojik destek vererek onların gönül güçlerini takviye etmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde “gemisini kurtaran kaptan” anlayışı hâkim olacak ve bireyler, kendi menfaatlerini, veli nimeti olan ait olduğu kurumun menfaatlerine tercih ederek örgütsel gelişmenin önünde birer engel teşkil edeceklerdir.

Örgütsel öğrenme sürecinde eşgüdüm halinde çalışmanın dinamizmi ise sosyal erdemlerdir. Sosyal erdemler ise, bireylerde bulunması gereken empati, sempati, bilgi paylaşımı, dayanışma, kardeşlik, sevgi vs duygulardan oluşmaktadır. Bu duyguların bulunması ve örgütlerde paylaşılması o örgütlerin “sosyal sermaye”sini oluşturmaktadır. Bu anlamda bir sosyal sermayeye sahip olmayan bir örgütün hayatiyetini sürdürmesi ve serbest piyasa ekonomisinde acımasız rekabet şartlarına uyum sağlaması mümkün olmamaktadır.

Örgütsel öğrenme sayesinde sadece bireyler kazanç elde etmekle kalmayacaklar, aynı zamanda örgütün güçlenmesi ve kendi alanında önemli bir yere gelmesi de sağlanmış olacaktır. Bu prensibin tüm örgütsel kurumlardaki bireylere empoze edilmesi gerekmektedir. Yani birey şunu diyebilmelidir: “Ait olduğum bu örgüt varsa ben de varım; örgütüm çöküş yaşarsa aynı çöküşü ben de yaşayacağım; o halde örgütümün güçlü olması ve piyasa şartlarında ayakta kalması için var gücümle çalışacağım.”

Bir bireyin bunu söyleyebilmesi için çeşitli eğitimlerden geçirilmesi ve gönül gücünün canlı tutulması gerekmektedir.

Dr. Kenan ÖREN

18.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Kurumların duygusal zekâsı

  O bir dost

  Özgür olmak kadar sorumlu olmak

  Örgütsel öğrenme

  YASEM ajandası


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004