Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

Gez dünyayı, gör Konya’yı

Eski çağlardan kalma bir yerleşim olan Alaeddin Tepesi etrafında gelişen Konya, insanoğlunun ilk toplu yerleşimlerine ev sahipliği yapan Çatalhöyük’ün yanı sıra; Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerini yansıtan türbeleri, medreseleri, çeşmeleri, camileri ve en önemlisi Mevlânâ Müzesi sayesinde her yıl yüz binlerce turisti kendine çekiyor.

HAYALİ DOĞU

Konya’nın tarihî mirasını tanımak için ilk durağımız, Karatay Medresesi. Karatay Çini Eserleri Müzesi adıyla da anılan Alaeddin Tepesi’ndeki 1251 tarihli medrese; kesme taş ve sırlı mermer tuğlanın uyumunu yansıtan mimarisi, çinili kubbesi ve zengin bezemeleriyle ortaçağ Türk sanatının başyapıtlarından biri. Karatay Medresesi’nden Mevlânâ Dergâhı’na uzanan yol, Hükümet Konağı’nın önünden geçip Konya’nın eski çarşısının bulunduğu caddeye çıkıyor. “En yeşil kubbe” denilen firuze çinilerle kaplı Kubbe-i Hadra’nın on altı dilimli muhteşem kubbesinin önünde fotoğraf çektirmek, turistler için bir ritüel. Ortaçağda Selçuklu sarayının gül bahçesi olan müzenin avlusunda gezinirken, mis kokulu güller, konuklarına Mevlânâ’nın sevgi dolu dünyasını hissettiriyor. İçerisinde konuşmanın hoş karşılanmadığı Mevlânâ Dergâhı, kendine özgü huzur dolu atmosferiyle bugüne dek görebileceğiniz en etkileyici müze belki de. Türbede, derviş mezarlarının yanı sıra; tarihi Kurânlar, el yazmaları, levhalar, sema ayinlerinde kullanılan otantik enstrümanlar, derviş kostümleri ile Mevlânâ’nın kişisel eşyaları sergileniyor.

Mevlânâ semti olarak anılan müzenin arkasındaki tarihi mahalle; bir yanda türbeleri, minareleri, çeşmeleri; öte yanda taş konakları, antikacıları, sarrafları, aktarları, halıcıları, otantik lokanta ve kahvehaneleriyle insanı rüyalar alemine sürükleyen hayali bir Doğu imajı çağrıştırıyor. Semtin restore edilmiş taş konaklarının büyük bölümü; hat, çini, ebru ve tezhip kurslarına ayrılmış. Asırlarca İslam süsleme sanatlarının merkezi olan Konya’da, bu kursların yaygın olması hiç şaşırtıcı değil.

MEVLÂNÂ SOFRASI

Selimiye Camii’nden beş dakikalık yürüyüşle ulaşılabilen Akçeşme Mahallesi’ndeki geleneksel Konya evleri, bir labirenti andıran dar ve kıvrımlı yollar boyunca, kalın avlu duvarlarının ardına gizlenmiş bir sırra benziyor. Sokaklar boyunca kesintisiz uzanan avlu duvarları ise bu sırrı gizleyen bir sur görünümünde. Tek kanatlı ahşap kapılarla dışa açılan evlerin, taş kemerli kalın kerpiç duvarları toprakla sıvanmış. Evlerdeki en dikkat çekici ayrıntı, pencerelerdeki oymalı demir kafesler. Tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerinin yanı sıra, Konya’yı başlı başına bir gurme seyahatine dönüştürmek de mümkün: Bamya çorbası, kuzu tandır, Mevlânâ böreği, tirit, etli ekmek, fırın kebabı, arapaşı çorbası, etli yaprak sarma ve hoşmerim gibi geleneksel Konya yemeklerini, sufî müziği eşliğinde deneyebileceğiniz mekânları bulmak hiç zor değil şehir merkezinde.

Larende Caddesi üzerindeki Arkeoloji ve Etnografya Müzeleri, kentin kronolojik tarihini tanımak isteyenlere göre. Konya turunu çevre gezileriyle zenginleştirmek için bölgede birçok seçenek var. İnanın bir sürü sırla ayrılacaksınız Konya’dan. Türk edebiyatının ünlü ismi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi: “Tıpkı bozkır gibi kendine özgü esrarlı bir güzelliği vardır, Konya’nın...”

(Skylife, Aralık 2006)

02.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Gez dünyayı, gör Konya’yı

  Osmanlı arşivleri çok zengin

  Aynalı Çarşı kimliğine kavuşuyor


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004