Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

 

Sobaya dönüş

Bursa Mahrukatçılar Odası Başkanı İbrahim Kurt, doğal gaza yapılan zamların ardından faturaların yüksek gelmesiyle, işçi, memur ve emeklilerin, kömür sobalarını tekrar kurmaya başladıklarını söyledi.

Kurt, yaptığı açıklamada, doğal gaz kullanımının yaygınlaşmasının, satışları olumsuz etkilenen faktörlerin başında mahrukatçıların geldiğini, bu nedenle bazı mahrukatçıların ikinci bir iş yapmak zorunda kaldıklarını bildirdi.

Yapılan üst üste zamlarla, doğal gazın ısınmada çok pahalı bir yakıt haline geldiğini savunan Kurt, ‘’Bu yıl havalar geç soğumasına rağmen ilk gelen faturalar herkesi şaşırttı. Vatandaş hem doğal gaz ile ısınamaz hale geldi hem de bunun karşılığında yüklüce fatura ödemek durumuyla karşı karşıya kaldı. Doğal gaza yapılan zamların ardından faturaların yüksek gelmesiyle, işçi, memur ve emekliler, kömür sobalarını tekrar kurmaya başladı’’ dedi.

Odunun tonunun 250, kömürün tonunun ise 360-380 YTL arasında satıldığını kaydeden Kurt, evinde doğal gaz olduğu halde odun ve kömür kullanmaya başlayanların sayısının artmasının satışlarına da olumlu yansıdığını dile getirdi. Satışlarda kredi kartına 12 aya kadar taksit imkânı sunduklarını belirten Kurt, vatandaşın alım gücünün azlığı sebebiyle, satışların büyük bölümünün, taksitle gerçekleştirildiğini ifade etti. Doğal gaz fiyatlarının yüksekliğinin yanında, doğal gaz teminindeki olası sıkıntılar sebebiyle bazı sanayicilerin de tekrar kömüre yönelmeyi düşündüklerini ifade eden Kurt, ‘’Maddi durumu kötü olan vatandaşlar dışında, bazı sanayiciler bile doğal gazdan kömüre dönme teşebbüsünde bulunuyor, bizleri arayarak doğal gaz ile kömür maliyetlerini karşılaştırıyorlar’’ dedi.

/ BURSA

07.01.2007


 

Temel ihtiyaçlara yüksek zam

Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından yapılan araştırmada, son bir yılda dar gelirlilerin zorunlu harcama kalemleri olan barınma, ısınma, ulaşım ve ekmek fiyatlarındaki artışın enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleştiğine işaret edildi. Araştırmaya göre, ekmek fiyatları yıllık yüzde 16,39 artarken, kiradaki artış yüzde 21 oldu. Isınma harcamalarındaki artış ise; doğalgazda yüzde 24,49, kömürde yüzde 27,58, tüpte yüzde 13,38, odunda yüzde 11,65 olarak gerçekleşti. Buna göre, ısınma indeksi yüzde 15,39 oranında arttı.

DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Dairesi, gelir ve harcama gruplarına göre yıllık enflasyon oranlarını araştırdı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), madde fiyatları ve 2004 yılı Hane Halkı Tüketim Anketi sonuçları üzerinden yapılan araştırmaya göre, 2006 yılı enflasyonu en yoksul yüzde 20’lik kesim için yüzde 10,61’i bulurken, en zengin dilim için yüzde 10 olarak gerçekleşti.

Aralık ayında en yoksul yüzde 20’lik kesim için enflasyon yüzde 0,37 olarak gerçekleşirken, kira, ekmek, ısınma ve ulaşım fiyatları üzerinden oluşturulan zorunlu harcama indeksi yüzde 1,36 olarak belirlendi. Dar gelirlilerin kullandığı ulaşım araçlarındaki fiyat artışı, vapur bilet fiyatlarındaki yüzde 6,98 ve dolmuş ücretlerindeki yüzde 3,92’lik artışın etkisiyle 1,81 olurken, kömür fiyatlarındaki yüzde 3,19’luk artış ısınma giderlerini yükseltti.

Kiralardaki artış yüzde 1,43’ü bulurken, Aralık ayındaki yüzde 3,16’lık artış süt fiyatlarındaki yıllık artışı yüzde 10,14’e taşıdı. Araştırmada, yıl içinde yapılan zamlarla sütün, asgarî ücretliye yapılan zammı geçen ürünler arasına girdiği belirtildi. Araştırmaya göre, enflasyon, 2006 yılında en yoksul yüzde 20’lik kesimden en zengin yüzde 20’lik kesime sırasıyla, yüzde 10,61, 10,47, 10,3, 10,21, 10 oranında arttı. Aralık ayı enflasyonu bir önceki aya göre ise sırasıyla yüzde 0,37, 0,34, 0,32, 0,29, 0,26 olarak gerçekleşti.

TÜİK’İN TESBİTLERİ ÇELİŞKİLİ

Birleşik Metal-İş Yönetim Kurulu araştırma sonuçlarıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, TÜİK tarafından açıklanan enflasyonun, aynı kurum tarafından açıklanan madde fiyatları ile ciddî çelişkiler taşıdığını savunuldu.

Ekmek, kira, ısınma ve ulaşım gibi çalışanların yaşaması için zorunlu ihtiyaç maddelerindeki artışın enflasyonun çok üzerinde olduğuna işaret edilen açıklamada, ‘’Enflasyon emekçilerin alım gücündeki kaybı da gösteren en önemli veridir. Ücret artışlarında temel referans alınan veriler enflasyon verileridir. Emekçilerin gerçek enflasyonu ile TÜİK’in açıkladığı veriler arasında ciddî farklar görülmektedir. Bu durum enflasyonun halkı yoksullaştırmanın, alım gücünü düşürmenin bir aracı olarak kullanıldığı konusundaki görüşleri güçlendirmektedir’’ denildi.

Mecburî harcamalar resmî enflasyonu solladı

Araştırmada, son bir yılda dar gelirlilerin zorunlu harcama kalemleri olan barınma, ısınma, ulaşım ve ekmek fiyatlarındaki artışın enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleştiğine işaret edildi. Araştırmaya göre, ekmek fiyatları yıllık yüzde 16,39 artarken, kiradaki artış yüzde 21 oldu. Isınma harcamalarındaki artış ise doğalgazda yüzde 24,49, kömürde yüzde 27,58, tüpte yüzde 13,38, odunda yüzde 11,65 olarak gerçekleşti. Buna göre, ısınma indeksi yüzde 15,39 oranında arttı. Ulaşımda ise dar gelirlinin kullandığı toplu taşıma araçlardaki fiyat artışları vapurda yüzde 18,68, belediye otobüsünde yüzde 12,09, dolmuşta yüzde 16,48, metroda yüzde 11,76 oldu. Buna karşın tren banliyö ücretlerinde bir artış olmadı. Toplu taşıma indeksi için artış oranı yüzde 11,8’i buldu. Toplu taşıma, kira, ısınma ve ekmek üzerinden oluşturulan zorunlu harcama indeksi, bu verilerin eşit ağırlıklandırılması ile yüzde 16,4 olarak belirlendi.

/ ANKARA

07.01.2007


 

Doğalgaz yarın geliyor

İran’dan doğal gaz akışının durmasının ardından alınan tedbirlerle şu anda bir sıkıntı olmadığı belirtilirken, yarın İran’dan bir miktar doğal gaz akışının başlamasının beklendiği bildirildi.

Alınan bilgiye göre, İran’dan henüz bir gaz akışı sağlanmazken, bu durumdan Türkiye’nin etkilenmemesi için Mavi Akım ve Batı Hattından gelen gaz miktarı artırılırken, dünden itibaren ‘’kesintili’’ tarifeden gaz alan bazı otoprodüktörlerin gazı kesilmeye başlandı. Söz konusu otoprodüktörler, doğal gazı daha ucuza alırken, sözleşme gereği doğal gazda kesinti yapılması ya da bir sıkıntı yaşanması durumunda, ilk önce bu müşterilerin gazı kesiliyor. Yetkililer, hafta sonu sanayi kesiminin çalışmaması nedeniyle sıkıntı yaşanmayacağını belirtirken, diğer sanayi tesisleri ile konutlara dönük bir kesintinin ise şu aşamada söz konusu olmadığını kaydettiler. Bu arada, gelecek hafta yeni bir sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) kargosunun da gelmesinin beklendiği, bunun da sisteme dönük takviye sağlayacağı bildirildi.

/ ANKARA

07.01.2007


 

Verginin yüzde 43’ü İstanbul’dan

İstanbul Vergi Dairesi Başkanı Mehmet Koç, 2006 yılında İstanbul’da mükelleflerin ödemiş olduğu vergilerin, Türkiye’de toplanan vergi gelirleri içindeki payının yüzde 40,28’den yüzde 43’e yükseldiğini bildirdi.

Mehmet Koç, yaptığı açıklamada, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığınca 2005 yılında 43,1 milyar YTL vergi geliri tahsil edildiğini, 30 Kasım 2006 itibarıyla bu tutarın yüzde 25,7 oranında artarak 54,2 milyar YTL’ye ulaştığını söyledi.

Koç, 30 Kasım 2006 tarihi itibarıyla bakıldığında tüm Türkiye’de yapılan vergi tahsilatının 125,9 milyar YTL olduğunu belirterek, ‘’Buna göre Türkiye’de toplanan vergi gelirlerinin yüzde 43’ü İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığınca tahsil edildi. Bir başka ifadeyle tüm vergi gelirleri içinde İstanbul’un 2005’de yüzde 40,28 olan payı 2006’da yüzde 43’e yükseldi’’ diye konuştu.

İstanbul Vergi Dairesinin yaptığı çalışmalara da değinen Koç, vergi kaçakçılığı gibi konularda ellerinde somut bilgi ve belge olanların, ihbar ve şikâyetlerini www.ivdb.gov.tr adresini kullanarak elektronik posta vasıtasıyla gönderebileceğini, sitede yer alan ‘’İhbar ve Şikâyet’’ bölümü kullanılarak, vergiye ve vergi idaresine ait konulardaki ihbar ve şikâyetlerin, herhangi bir kişi ile muhatap olmaksızın internet ortamında ve kolay bir şekilde İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına iletilebilmesinin sağlandığını kaydetti.

/ İSTANBUL

07.01.2007


 

Genç emekliler cennetiyiz

Türkiye’nin, dünyanın en büyük ekonomi işbirliği örgütü olan İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilâtı’na üye (OECD) ülkeler içerisinde, ‘en uzun süre emekli maaşı ödeyen’ ülkelerden biri olduğu belirlendi.

Erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanların yaşlılık aylığı alması sebebiyle ‘emekliler cennetine’ dönüşen Türkiye’de SSK emeklilerinin yüzde 62’sinin ‘asgarî emeklilik yaşı’ olarak kabul edilen 58-60 yaşın altında olduğu tesbit edildi.

Altı ay ertelenen Sosyal Güvenlik Reformu’nun yürürlüğe girmesiyle emeklilik yaşı 2036 yılından itibaren kademeli olarak artacak ve 2048 yılında 65’e ulaşacak. Yeni kanun tasarında 2035 yılına kadar emekli yaşında bir artış öngörülmüyor. Emeklilik yaşı 2036 yılından itibaren kademeli olarak artacak ve 2048 yılında 65’e çıkacak. Sadece SSK kapsamındaki kişiler için 7 bin gün olan prim ödeme gün sayısı 20 yıl içinde her yıl 100’er gün artırılarak 9 bin güne çıkacak.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı gibi sosyal güvenlik kurumlarının gelirlerinin giderlerini karşılayamaması sonucu bütçelerinin açık vermesinin bir çok sebebi bulunuyor. Bakanlık verilerine göre, bu durumun en önemli sebep erken emeklilik. Çünkü yaşlılık sigortası yaşlanma sonucu ‘çalışamayacak durumda’ olan kişilerin ekonomik kaybını bir dereceye kadar telâfi etmek amacıyla düzenlendi. Ancak, erken emeklilik sonucunda orta yaşlı hatta genç insanlar yaşlılık aylığı alıyor. Böylece bir taraftan sosyal güvenlik kurumları prim gelirinden mahrum olurken, diğer taraftan prim aldıkları süreden daha uzun süre yaşlılık aylığı ödemek zorunda kalıyorlar. Bakanlık rakamlarına göre, Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde ‘en uzun süre emekli maaşı ödeyen’ ülkeler arasında yer alıyor. 1999 yılında yapılan emeklilik yaş artışı bile bu durumu çok fazla değiştirmedi. Erken emeklilik olgusu hem malî, hem de aktif/pasif dengesi açısından sisteme zarar veriyor. Bugün SSK’dan emeklilerin yüzde 62’sinin yaşının ‘asgarî emeklilik yaşı’ olan 58-60 yaşın altında olması, sorunun boyutunu açıkça ortaya koyuyor.

Bu arada erken yaşta emekli olan vatandaşlar ‘çalışamaz durumda’ olmadıkları için çalışmaya devam ediyorlar. Gençlere kıyasla iş deneyimi daha fazla olan genç emekliler, kayıt dışı olarak daha düşük ücretlerle çalışmayı kabul ediyor, bu durum ise istihdamın yapısını gençler aleyhine bozuyor.

Sosyal güvenlik sisteminin yaşadığı finansman sorunu, kamu finansmanı üzerinde oluşturduğu baskı dolayısıyla, başta enflasyon olmak üzere, diğer temel ekonomik göstergeleri de olumsuz etkiliyor. Son 10 yıldır sosyal güvenlik sisteminin kendisi, ülke ekonomisinde istikrarsızlık doğuran ana sebeplerden biri haline geldi. Türkiye’nin genç bir nüfusa sahip olduğu dikkate alındığında, doğru tasarlanmış bir sosyal güvenlik sisteminin açık vermek yerine, aynı dönemde fon birikimi sağlayarak ekonomiye olumlu katkıda bulunması gerekiyor.

/ ANKARA

07.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004