Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Bush'un son oyunu

ABD Başkanı George W. Bush yeni Irak planını bu sabah açıklamış olacak büyük ihtimalle. Bush’un danışmanları kendisine nasıl raporlar veriyor bilemiyoruz, ancak Irak’tan çekilme takvimi açıklaması gerekirken bilakis asker arttırımına gideceğinden bahsedildiğini göz önüne alırsak, Bush Irak’ta işlerin her geçen gün tersine gittiğini ve içinden çıkılmaz bir hal aldığını görmüyor ya da görmek istemiyor diyebiliriz.

Bush’un yeni hedefinin özellikle Bağdat ve El Anbar bölgelerine konuşlandırılmak üzere 20 bin ek asker göndermek olduğu kulislerde konuşuluyor. Basına sızan bu bilgilere bakıldığında 2007 yılının ABD için Irak’ta daha zor geçeceğini söylemek zor olmasa gerek. Çünkü asker arttırmak savaşı daha da şiddetlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Nitekim ABD Senatosunda Kasım’daki son seçimlerde çoğunluğu ele geçiren ve güçlenen Demokratlar da asker arttırmanın savaşı daha da şiddetlendireceğini ve mümkün olan en kısa süre içerisinde Irak’tan çekilmek gerektiğini savunuyorlar. Son olarak da Demokrat Partinin kıdemli senatörlerinden Edward Kennedy, Bush’un Irak’a takviye asker göndermesini engellemek amacıyla Kongre’ye bir kanun teklifi sundu.

Irak’ta halen 132 bin civarında Amerikan askeri bulunuyor. Ülkede yapılan anketler de, halkın büyük kısmının takviye askere karşı çıktığını gösteriyor. Son olarak USA Today/Gallup’un anketine göre, Bush’un Irak politikasını onaylayanların oranı ise yüzde 26 çıkmıştı.

Bush’un tasarısı eyaletlerde askerî sorumluluğu yavaş yavaş Irak askerlerine devrederek, kendi birliklerini başkent Bağdat civarına konuşlandırmak olacak. Ancak burada çok önemli bir detay bu durumu içinden çıkılmaz hale getiriyor. Şöyle ki, ABD’nin yetki devrettiği sözde Irak askerleri kimler? Örneğin Kuzey Irak’ta konuşlandırdığı ve son olarak Bağdat’a da 100 binini kaydıracağı söylentileri çıkan peşmergelerden mi bahsediliyor? Türkmen bölgesi Kerkük’ü işgalci gibi basan ve sonra da ABD desteği ile iyice teçhizatlananlar mı Irak askeri?

ABD Irak’ta normalleşme sürecini yürüttüğünü düşünüyor. Yetkilerini Iraklılara devreder gibi yapıyor, ancak yetki devrettiği güçler Irak’ı içinden çıkılmaz bir hale sürükleyecek ve bölünmeye doğru götürecek ise bunun Irak’a nasıl bir fayda sağlayacağı bir kere daha düşünülmelidir.

ABD Senatosunun çoğunluk lideri Henry Reid de takviye asker planı ile ilgili “Sanırım bu sonun başlangıcıdır” şeklinde net bir açıklama yaptı. Evet zaten cadı kazanı haline gelen Irak’ta daha fazla Amerikan askerinin varlığı ABD için sonun başlangıcı anlamına gelmektedir.

***

ABD yetki devrederken sadece askerî anlamda değil, siyasî anlamda da demokratik davranmamaktadır. Nitekim şu anda Irak’ı yöneten Malikî hükümeti ve Meclisin Irak’ın hayrına kararlar almaktan çok uzak olduğu ortadadır. Son olarak Meclisin görüşmeye aldığı bir yasa var ki bu Irak’a ve Irak halkına yapılacak büyük bir ihanet olacaktır. Şöyle ki; ülkede petrol ve doğalgaz kaynaklarını arama, bulma, çıkarma ve satma faaliyetlerini belirleyen tasarının parlamentoda ele alınması bekleniyor. Düzenleme gerçekleşirse, Irak’taki petrol gelirinin büyük bölümü Batılı şirketlerin kasasına akacak ve bundan büyük payı da ABD ve İngiltere alacak. Tasarı, petrolden elde edilen kârın yüzde 75’inin 30 sene boyunca Batı’ya akmasını öngörüyor. İşte Irak’ın Meclisi böyle bir yasayı görüşüyor.

Bu aslında oldukça normal bir gelişmedir. Irak işgali ile ilgili Bush yönetiminin ABD adına yaptığı planların ardında yatan sebepler hep tartışılagelmiştir. Irak işgalinin temel sebebi nedir sorusunu kime soracak olursanız olun ilk anda alacağınız cevap katiyetle “petrol” olacaktır. Dolayısıyla böylesi bir yasanın Mecliste görüşülmesine şaşırmamak gerekir.

Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var. Bir süredir ABD’de de tartışılan Irak savaşının ABD’ye maliyeti ile petrolden sağlayacağı muhtemel gelirin kıyaslanması konusundan bahsediyorum.

Son olarak dün Zaman’da Prof. Yunus Çengel’in değindiği konu, Dünya Bankası baş ekonomistlerinden ve eski başkan Clinton’un ekonomi danışmanlarından Nobel ödüllü Joseph Stiglitz ile Harvard Üniversitesi’nden finans uzmanı öğretim üyesi Linda Bilmes’in hazırladığı Irak savaşının maliyeti ile ilgili rapora dayanıyor. Bu rapora göre savaşın ABD’ye potansiyel maliyeti 2 trilyon dolar civarındadır. Amerikan gazetelerinde büyük tartışmalara sebep olan ve “2 trilyon dolarlık savaş” manşetleri attıran raporun benzeri sonradan Yale Üniversitesi’nden ekonomist William Nordhaus tarafından da yayınlandı. Nordhaus da raporunda savaşın potansiyel maliyetini 2 trilyon dolar civarında verdi. Bunun yanında Irak’taki petrol gelirlerinin bütününün ABD tarafından gaspedilmesi düşünüldüğünde dahi masraflar çıktığı zaman ABD’ye kalan tutarın 2 trilyon doları aşsa da çok üstüne çıkmayacağı da detaylı analizlerle ortaya konuluyor. Üstelik Irak’ta petrol tesislerinin çok gerilerde olduğu ve orada petrolü işleyebilmek için tesislere yüz milyarlarca dolar yatırım yapılması gerektiği de söylenenler arasında. Yine Çengel’in makalesinde de belirtildiği gibi, Irak’ın savaş sonrası yeniden yapılandırma projelerinin maliyetinin 100 milyar dolardan daha yüksek olması beklenmektedir. Ayrıca, Irak’ın Saddam Hüseyin zamanından kalma Körfez ülkelerine ve Rusya’ya 100 milyar dolar civarında bilinen dış borcu vardır ve 1990 Kuveyt işgalinden kaynaklanan 250 milyar dolar civarında tazminat talepleri ile karşı karşıyadır.

Bu ve bunun gibi bütün veriler göz önüne alındığı zaman ABD’nin Irak işgalinden kâr yerine zararla çıkması çok daha gerçekçi bir beklenti olarak karşımıza çıkmaktadır.

Halbuki Bush yönetimi savaş maliyetleri konusunda ülkesinde kendilerine yöneltilen eleştirilere “savaşın maliyetini petrol geliriyle karşılayabileceklerini” söyleyerek mukabele ediyorlardı. Bu rakamların da ortaya koyduğu gibi Irak’taki petrol gelirleri ABD’nin savaş maliyetini karşılamak bir yana ülkeyi zarara sokmaktadır.

Durum böyle olunca ABD neden itibarını bu kadar ayaklar altına alarak Irak’ı işgale girişmiştir sorusu bir kere daha gündeme gelmektedir.

Ya ABD’nin veya onun müttefiki olan başka bir ülkenin petrol haricinde başka çıkarları var ya da Bush yönetimi gerçek mânâda basiretsiz ve ülkesini yok oluşa sürükleyen yöneticilerden oluşuyor. Her iki ihtimalde de ortak olan bir yan var ki, bu durum Ortadoğu için hiç iç açıcı sonuçlar doğurmadı ve doğurmayacaktır.

Umut YAVUZ

11.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004