Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

ABD, kamuoyu savaşını da kaybediyor

Haftalık haber dergisi Newsweek, Amerika’nın Irak’ta sadece askerî ve siyasî yönden değil, Irak ve Amerikan kamuoylarını kazanmaya yönelik “bilgi savaşı”nı da kaybettiğini öne sürdü.

Dergide yer alan bir haberde “Irak kamuoyunu kazanmaya yönelik savaşta Amerika, cep telefonlarını, basit bilgisayar programlarını ve interneti kullanan direnişçilere karşı kaybediyor” denildi

Bağdat’taki Amerikalı bir yetkili tarafından hazırlanan ve Newsweek tarafından ele geçirilen bir rapora dayandırılan haberde özellikle Amerikan askerlerinin öldürüldüğü ve saldırıların gösterildiği videoların, direnişe yeni isimler kazandırdığı ve direnişçilere karşı koyan kişilerin gözünü korkuttuğu savunuldu. Raporda savaşı Amerika’nın kaybetmekte olduğu ifade edildi.

15.01.2007


 

Durum savaş öncesinden çok kötü

Amerikan CBS televizyonundan gazeteci Scott Pelley’e devlet konukevi Camp David’de özel bir demeç veren Bush, Pelley’nin ısrarlı soruları üzerine, Irak’ta şu andaki şartların, savaş öncesine oranla çok daha kötü olduğunu kabul etti. Bush, “Sizin yönetiminiz Irak’taki istikrarsızlığa yol açmadı mı?’’ sorusunu, “Bizim yönetimimiz, Irak’taki istikrarsızlık kaynağıyla başa çıkıyor. İran ile nükleer silâhlar için yarışan Saddam’ın içinde olduğu bir dünya düşünün. Saddam, önemli bir istikrarsızlık kaynağıydı’’ diye cevapladı.

ABD Başkanı George W. Bush, vermiş olduğu kararların Irak’a daha fazla istikrarsızlık getirdiğini ilk defa açıkça kabul etti. Amerikan CBS televizyonundan gazeteci Scott Pelley’e, devlet konukevi Camp David’de özel bir demeç veren Bush, Irak’ta şu anda yaşanan mezhep savaşının, istikrarı bozucu bir faktör olduğunu belirterek, ABD’de saldırılara yol açabileceğini ve bir an önce kontrol altına alınması gerektiğini söyledi.

Bush, CBS televizyonundaki ‘’60 Dakika’’ programında yayınlanan demecinde, Irak’ı işgal etme kararını ise savundu ve Irak’ın idam edilen eski lideri Saddam Hüseyin’in, bölgenin istikrarını bozacak nükleer silâh elde etmede İran ile yarıştığını öne sürdü. Ancak Pelley’nin ısrarlı soruları üzerine Bush, Irak’ta şu andaki şartların, savaş öncesine oranla çok daha kötü olduğunu kabul etti. Bush, ‘’Sizin yönetiminiz Irak’taki istikrarsızlığı çıkarmadı mı?’’ şeklindeki soruyu, ‘’Bizim yönetimimiz, Irak’taki istikrarsızlık kaynağıyla başa çıkıyor. İran ile nükleer silâhlar için yarışan Saddam Hüseyin’in içinde olduğu bir dünya düşünün. Saddam, önemli bir istikrarsızlık kaynağıydı’’ diye cevapladı.Pelley’nin, ‘’Ancak şu anda Irak çok daha istikrarsız’’ demesi üzerine Bush, ‘’Evet, bunun sorgulanır bir tarafı yok. Aldığımız kararlar işleri daha istikrarsız yaptı’’ cevabını verdi. Bush sözlerini, ‘’Sanırım tarih dönüp geriye baktığında, bazı şeyleri çok daha iyi yapabileceğimizi görecek. Buna şüphe yok’’ diye sürdürdü. Saddam’ın devrilmesinin hata olmadığını söyleyen Bush, ‘’Benim muhakememe göre Saddam Hüseyin’in devrilmesi yönündeki kararım, doğru bir karardı.

Bulacağımızı düşündüğümüz silahları bulmadık veya sahip olduklarını düşündüğümüz silâhları bulmadık. Ancak Saddam Irak’ta önemli bir istikrarsızlık kaynağıydı. Biz o ülkeyi bir diktatörden özgürleştirdik. Irak halkının, Amerikan halkına çok büyük bir minnet borcu olduğunu düşünüyorum ve birçok Iraklı’nın da bunu ifade ettiğine inanıyorum’’ dedi. Saddam Hüseyin’in idamına ilişkin görüşü sorulan Bush, idamın sadece bazı bölümlerini internetten gördüğünü ancak asıldığı anı seyretmek istemediğini söyledi. Iraklıların, idamı daha uygun şartlarda gerçekleştirmesi gerektiğini düşündüğünü söyleyen Bush, ‘’Irak’ın tarihinde bu sayfanın kapanması önemli’’ diye konuştu.

/ WASHINGTON

15.01.2007


 

ABD: İranlı diplomatlar karanlık işler çeviriyordu

ABD askerlerinin kuzey Irak’ta tutukladıkları 5 İran vatandaşının, Iraklıları silahlandıran bir grup ile bağlantılı oldukları bildirildi.

ABD ordusundan konuya ilişkin yapılan açıklamada, tutuklanan 5 İran vatandaşının, Iraklılara silah ve lojistik destek sağlayan, İran Devrim Muhafızları-Qods Gücü adlı bir grupla bağlantılı oldukları belirtildi. Açıklamada, ‘’Çok Uluslu Güç, ABD siyaseti uyarınca, aşırılık yanlılarına Irak dışından gelen lojistik desteği kesmeye devam edecek’’ ifadeleri yer aldı. Söz konusu İran vatandaşları, ABD askerlerinin, 11 Ocakta Erbil’de, İran’a ait bir hükümet bürosuna düzenlediği baskın sonucu tutuklanmışlardı.

İran: Devrim muhafızı değil diplomat

Bu arada, İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni, Irak’ın Erbil şehrinde ABD askerlerince gözaltına alınan 5 İranlının Devrim Muhafızı değil, diplomat olduğunu söyledi. Hüseyni, haftalık basın toplantısında, ABD baskınına ilişkin açıklamalar yaptı ve soruları cevapladı. Erbil’deki büronun, 1992’de Iraklı yetkililerin talebi doğrultusunda açıldığını, geçen yıl da karşılıklı anlaşma çerçevesinde konsolosluğa dönüştürüldüğünü anlatan Hüseyni, baskın yapılan yerdeki bütün çalışmaların kanuni olduğunu, ABD’nin uluslararası kurallar ve diplomatik geleneklere aykırı davrandığını kaydetti. “5 diplomatımızı kaçırdılar” diyen Hüseyni, gözaltına alınanların diplomatik pasaporta sahip olduklarını belirtti ve söz konusu kişilerin Devrim Muhafızı oldukları yönündeki iddiaları yalanladı. Konuyu bütün diplomatik yollardan takip ettiklerini belirten ve Washington yönetiminden bir an önce gözaltındaki İranlıları serbest bırakmasını isteyen Hüseyni, “ABD yönetimi bu gibi girişimlerden vazgeçmeli ve konsolosluk binasına verilen zararı da ödemeli” dedi. ABD Başkanı George Bush’un yeni Irak stratejisini de eleştiren Hüseyni, “Maalesef ABD, Irak’tan gerekli dersi almadı. Irak’tan çekilmesi gerekirken 20 bin asker göndermeyi planlıyor. Bush kendi yanlış politikasını sürdürüyor. ABD Irak’ta istikrar ve güvenin sağlanması peşinde değil, onlar Irak’ta kaybettikleri onurlarını kurtarma peşinde. Ama maalesef yine yanlış bir yöntem seçtiler” diye konuştu. Hüseyni, bir gazetecinin Erbil’deki baskını işaret ederek, “Bu bir savaş ilânı değil mi?” şeklindeki sorusu üzerine de “Hayır, eskiden beri bazı Amerikalılar İran’a karşı askeri bir seçeneği dile getiriyorlar. Ama son zamanlarda yetkililer böyle bir konuyu reddediyorlar. Biz bu sorunu diplomatik yollardan çözeceğiz” yanıtını verdi. Sözcü, Natanz nükleer tesisindeki uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin askıya alındığına ilişkin iddiaların hatırlatılması üzerine de “Hayır, böyle bir şey yok. Natanz’daki uranyum zenginleştirme faaliyetleri devam ediyor. Zenginleştirmenin askıya alınması da söz konusu değil” dedi. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın “İran nükleer faaliyetlerini askıya alsın dışişleri bakanlarıyla görüşeyim” sözlerini de değerlendiren Hüseyni, bunun yeni bir öneri olmadığını, daha önceden de buna benzer açıklamalar yapıldığını belirtti ve ön koşulu kabul etmeyeceklerini, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini de askıya almayacaklarını vurguladı.

ABD ve İsrail’in bölgede İran’a karşı bir kutuplaşma peşinde olduğunu da ifade eden Hüseyni, bölge ülkelerinin böyle bir kutuplaşma içerisinde yer almayacaklarını açıkladıklarını, dolayısıyla bu girişimin yenilgiye mahkûm olduğunu söyledi.

Rice’ın son Ortadoğu ziyaretinin de bölgede İran’a karşı yeni bir oluşum amacı taşıdığını öne süren Hüseyni, “Bölgede böyle bir kutuplaşma hiçbir zaman olmayacak. Bölge ülkeleri hiçbir şekilde İran ile iyi ilişkilerini ABD’nin savaş yanlısı politikalarıyla değiştirmeyecek” diye konuştu.

/ BAĞDAT

15.01.2007


 

Rice’ın da bir kalbi varmış...

İsrail’de, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüşen İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, bazı kişilerin sandığının tersine Rice’ın da ‘’kalbi olduğunu’’ söyledi.

Kudüs’te düzenlenen ortak basın toplantısında, ABD’li Demokrat Senatör Barbara Boxer’ın ‘’Rice’ın savaşa gönderecek çocuğu olmadığı, bu nedenle Irak’taki hareketlerinin sonuçlarını anlamadığı’’ yönündeki sert eleştirileri konusunda düşüncesi sorulan Rice’ın yardımına Livni koştu. Çocuksuz ve bekar bir kadın olmanın ülkenin tümü için kimi kararlar vermesini engelleyip engellemediğine ilişkin soru üzerine Rice, içini çekerek, ‘’Hayır’’ cevabını verdi. Rice, bekar bir kadın olmanın yalnızca yapılan özverileri değil aynı zamanda değerli birşeyin özveri olmadan kazanılamayacağını da anlamasını engellemediğini söyledi. Gazeteciler, basın toplantısının düzenlediği salonu terketmeye hazırlanırlarken Livni, mikrofonu alarak meslektaşını savundu.

Livni, ‘’Kişisel birşey ekleyebilir miyim. Gayrıresmî görüşmelerimizde Irak’taki durumu tartıştık ve bu görüşmeler sırasında Rice’ın duygularını tahmin edemezsiniz. Bunun, kamuoyunun bilmesi gereken birşey olduğunu düşünüyorum’’ dedi.

/ KUDÜS

15.01.2007


 

Filistin, geçici çözüm istemiyor

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile bugün bir araya gelecek olan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın, geçici sınırlar içindeki bir Filistin devleti fikrine karşı olduğunu yinelediği bildirildi.

Filistinli başmüzakereci Saib Erakat, Abbas’ın geçici çözümlere karşı olduğunu ABD Dışişleri Bakanı Rice’a anlatacağını ve nihai bir barış anlaşması için görüşmelerin sürmesini isteyeceğini söyledi. Erekat, “Geçici bir devlet, Filistinliler için bir başlangıç değildir” dedi. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nde Filistinlilere sınırlı özerk yönetim veren geçici barış anlaşmalarını hatırlatan Erekat, “Bu, bir seçenek değil. Yeter. 14 yıldan beri bu politikayı deniyoruz, olmuyor” ifadesini kullandı.

İsrail, NATO askeri istemiyor

Bu arada, İsrail Savunma Bakanı Yardımcısı Ephraim Sneh, NATO barış gücü askerlerinin Gazze Şeridi’ne gönderilmesi önerisine karşı çıktı. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile bir araya gelen Stratejik İşler Bakanı Avigdor Lieberman, düzeni sağlamak amacıyla Gazze Şeridi’ne 30 binden fazla asker gönderilmesini teklif etmişti. Öneriyle ilgili olarak halk radyosuna açıklama yapan Sneh, “Şimdiye kadar, Türkiye dışında bir NATO ülkesinden Gazze Şeridi’ndeki (Filistin mülteci) kamplara asker gönderilmesi için özel bir isteklilik fark etmedim. İslâmî aşırıcılar için mavi gözlü askerler de düşman olacaktır ve bir çözüm oluşturmayacak, sorunun bir parçası olacaktır” diye konuştu.

/ RAMALLAH

15.01.2007


 

Nejad ile Chavez petrol politikasında anlaştı

Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, ülkesi ile İran’ın, Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilâtının (OPEC), petrol üretiminde kesintiye gitmesini destekleyeceklerini söyledi.

Chavez, İran Devlet Başkanı Mahmud Ahmedinejad’ın ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, kendi ülkesi ve İran’ın, pazarlarda aşırı petrol bulunduğuna inandıklarını ve petrol fiyatlarını desteklemek amacıyla OPEC’in petrol üretiminde kesintiye gitmesini istediklerini belirtti.

Chavez, ayrıca iki ülkenin, gelişmekte olan ülkelerdeki projeleri desteklemek amacıyla 2 milyar dolarlık bir fon oluşturulması konusunda anlaşmaya vardıklarını kaydetti.

/ CARACAS

15.01.2007


 

Çocuklar ‘Saddam klibi’nin etkisi altında

Devrik Irak lideri Saddam Hüseyin’in asıldığı gösteren görüntüler, dünyanın birçok yerinde çocukların idamı taklit ederek can vermelerine sebep olurken, dünya çapında ortak bir tehdidi gündeme getirdi.

Yemen’den ABD’ye kadar birçok ülkede yetkililer ve aileler, çocukların yayınlanan görüntülerden etkilendiğine ve bunları taklit etmeye kalkıştığına dikkati çekiyor. Saddam Hüseyin’in 30 Aralıkta idam edildiğini gösteren görüntülerin yayınlanmasının ardından Yemen’de biri 13 yaşında iki çocuk kendilerini asarak ölürken, bir üçüncüsü yaralandı.

/ KAHİRE

15.01.2007


 

Müslüman Kardeşler partileşiyor mu?

Mısır’da faaliyet gösteren Müslüman Kardeşler örgütü tarihinde ilk kez partileşme yolunda yeşil ışık yaktı.

Mısır’da yayınlanan El Masri el Yevm gazetesinin haberine göre daha çok sosyal faaliyetlerde yer alan ancak bağımsız adaylarıyla siyasette de zaman zaman varlığını güçlü bir şekilde hissettiren Müslüman Kardeşler örgütünün önümüzdeki birkaç hafta içinde kuracağı partiyi kamuoyuna açıklayacağı öne sürülüyor. Gazeteye konuşan örgütün başındaki isim Muhammed Mehdi Akif, yetkili isimlerin konuyla ilgili çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti. Gazetenin haberine göre kurulacak parti din temelli olmayacak ve dolayısıyla ülkede yaşayan ve nüfusun yaklaşık yüzde 7’sini teşkil eden Kıpti Hıristiyanların da katılımına açık olacak.

/ KAHİRE

15.01.2007


 

İsveç’te maketten Osmanlı camileri

İsveç’in başşehri Stockholm’ün 150 kilometre kuzeyindeki Sala kasabasında yaşayan Jan Eric Svenberg, 20 yıldır tam bir Türkiye kültür elçisi gibi çalışıyor. Marangoz Svenberg, evinin bahçesinde tarihi Türk eserlerinin benzerlerini sergilerken, Türk kültürünü tanıtıyor.

Bölge belediyesinin ‘kültür elçisi’ ünvanı verdiği Svenberg, Türklerden daha fazla ilgi bekliyor.

Jan Eric Svenberg’in Türk mimarisine olan ilgisi 20 yıl önce Sultanahmet Camii’nin resmini gördükten sonra başlamış. İstanbul’a 8 kez giden Svenberg, burada gördüğü eserlerin maketlerini yaparak ‘Lilla (Küçük) İstanbul’ adını verdiği bahçesinde sergiliyor. Türkiye ve Türkler hakkında bulduğu her kitabı okuyan Svensberg, ziyaretçilere de okuduklarını aktarmayı ihmal etmiyor.

Önceleri çevresindeki insanların yaptıklarını garip karşıladığını ifade eden Svensberg, Türkçe olarak “Ben bu köyün delisiyim” diyor. Zamanla çalışmalarının yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çektiğini dile getiren Svensberg, Sava belediyesinin sitesinde ve broşürlerinde tanıtılıyor.

Evin bahçesinin girişinde bulunan Sultanahmet Camii Svenberg’in en büyük çalışması. İçine rahat girilip ibadet edilebilecek büyüklükte olan camii tamamen tahtadan yapılmış ve 20 yıl içerisinde 3 defa restore edilmiş. Svenberg’in bahçesinde Selimiye Camii, Şehzade Camii, İstanbul çeşmeleri, Anadolu Hisarı, Dolmabahçe Camii gibi eserlerin maketleri de bulunuyor.

Türkiye’nin fahri kültür elçisi gibi çalışan Jan Eric Svenberg, bir zamanlar İsveç Konsolosluğu’nda çalışan bir müşavir tarafından ziyaret edilmiş. Svenberg, Türk misafirleri beklemeye devam edeceğini söylüyor.

/ STOCKHOLM

15.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004