Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 19 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Haps-i münferidde ebedî kalmak

Şu âciz ve fakir insan, dünyaya gelişinin hikmetlerini bir görebilse…

Güneş her sabah doğuyor, akşam batıyor, bu intizamlı ve düzenli icraatı bir görebilse... Tefekkür edebilse, bir olan ustaya bir inanabilse, kurtulacak, huzura kavuşacak, dünya ve ahiret saadetini kazanacak.

Gezegenleri güneşin etrafında sapan taşı gibi çeviren, bir dakikada beş saatlik yolu kat ettiren icraatı bir görebilse... Bu düzenli işleri tefekkür edip bir olan ustaya bir verebilse... Güz mevsimini kapayıp kışı, kış mevsimini kapayıp bahar ve yazı, insanlara erzak vagonu gibi göndereni bir görebilse... Kurtulacak, dünya ve ahirette huzurlu olacak ve bahtiyar olacak. Bir topraktan, türlü türlü nimetler, rızıklar insanların midesine göre veriliyor. Bunları bir görebilse... Hikmetle, rahmetle insanı bilen ihtiyaçlarına cevap veren, bir Rezzak-ı Kerim’i bir görebilse, dünya ve ahiret saadetini kazanacak, ebedî mesut olacak.

Şu âciz insan, Allah’ın emri doğrultusunda rıza-i İlâhi dairesinde hareket etmelidir ki, o büyük haşir mahkemesini kazanıp, ebedî bir saadete erebilsin.

İmandan sonra gelen namaz, dinin direği, mü’minin miracıdır.

Namazda ruhun rahatı var. Hem vücuda da o kadar ağır değildir.

Seherde kalkıp, abdest alıp bir Kadir-i Zülcelâl’in huzurunda el bağlayıp arzuhâl etmek, ne kadar güzel, hoş bir ibadet olduğu anlaşılır.

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız, bir ustayı görebilse, gördükten sonra onun huzuruna namaz ve niyazla mütevecih olsa, o insan mesuttur, bahtiyardır. Dünya ve ahirette saadete namzettir.

Allah’a iman ettikten sonra, mü’minin miracı olan namaz kılan insanlardan kim zarar görmüş? O inançlı, imanlı, namazlı insanlar, vatan sevgisi ile bayrak sevgisi ile, ezan sevgisi ile doludur, bunlardan kim zarar görmüş?

Altı yüz küsûr sene kıtadan kıtaya at koşturan, her gittiği yere ilim, irfan götüren Osmanlı Devletinin başını yiyenler, şimdi ahirette “Ah ne olaydım, toprak olaydım” diyorlar, ama ne çare…

Senelerce ezansız namaz kıldırmadılar mı? Kur’ân’a çöl kanunu demediler mi? İki Cihan Güneşi Hazret-i Peygambere (asm) çöl bedevisi demediler mi? Samimiyetle Allah’a inanan bu vatan evlatlarına gerici, yobaz demediler mi?

Bu müthiş asırda Bediüzzaman Hazretleri gelmiş, onların küfürlerini suratlarına çarpmış, Kur’ân hakikatlerini bir avuç talebesi ile elden ele, yere düşürmeden bizlere ulaştırmıştır.

Elhâsıl, bir sineğe mağlup olan insan, Onun rızası dairesinde hareket etmezse, bu mükemmel icraatı görmezse, şu süslü kâinata ve bu tenteneli nakışlara bakmazsa, elbette tokata müstehak olacak. Ya ebedî Cehennemi hak edecek, ya da haps-i münferidde ebedî kalacak.

Celâl YALÇIN

19.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004