Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Başörtüsü yasağı ayrımcılık

Avrupa Parlamentosu (AP), Türk hükümetine başörtüsü yasağından kaynaklanan ayrımcılıkla ilgili bir çalışma yapma çağrısında bulundu. 15 ‘hayır’ oyuna karşılık, 522 ‘evet’le kabul edilen raporda, başörtüsü yasağı sebebiyle kadınların iş hayatında ayrımcılığa maruz kaldıkları ifade edilirken, Türk hükümetinden bu konuyla ilgili ayrıntılı bir değerlendirme yapması istendi.

Avrupa Parlamentosu (AP), Türk hükümetine başörtüsü yasağından kaynaklanan ayrımcılıkla ilgili bir çalışma yapma çağrısında bulundu. Konu önceki gün Strasbourg’da toplanan AP Genel Kurulu’nda gündeme geldi.

Zaman’dan Emre Demir’in haberine göre başörtüsü yasağının ayrımcılık olarak görüldüğü ‘Türkiye’de Kadın Hakları’ raporunu Hollandalı parlamenter Emine Bozkurt hazırladı. Rapor, AP’de 15 ‘hayır’a karşılık 522 oyla kabul edildi.

Türk asıllı Hollandalı parlamenter Emine Bozkurt’un hazırladığı ‘Türkiye’de Kadın Hakları’ raporunu oylayan Avrupa Parlamentosu, 15 ‘hayır’ oyuna karşılık, 522 ‘evet’le raporu kabul etti.

Başörtülü kadınların iş hayatında ayrımcılığa maruz kaldığına dikkat çekilen raporda, Türk hükümetinin, kadın hakları konusunda gerçekleştirdiği yasal reformlar ‘memnuniyet verici’ bulundu; ancak uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi istendi. Geçen sene onaylanan Türkiye İlerleme Raporu’ nda da başörtüsü yasağına çözüm bulunması istenmişti. Sorunun iki AP raporunda yer alması önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.

Raporda, başörtüsü yasağı nedeniyle kadınların iş hayatında ayrımcılığa maruz kaldıkları ifade edilirken, Türk hükümetinden bu konuyla ilgili ayrıntılı bir değerlendirme yapması istendi. Üniversitelerdeki başörtüsü yasağının ‘dolaylı ayrımcılık’a yol açtığını belirten Bozkurt, 2005 yılında hazırladığı kadın hakları raporunda başörtüsü yasağına değinmemiş, yasağın raporda yer alması için getirilen değişiklik önergelerine de karşı çıkmıştı. Başörtüsü sorununun AB Komisyonu’nun her yıl hazırladığı ilerleme raporlarını da etkilemesi bekleniyor. Pazartesi akşamı Genel Kurul’da yapılan tartışmada Türkiye’de on binlerce şiddet mağduru kadın bulunmasına rağmen, 80 civarında sığınma evi bulunduğu belirtilmişti. Bunun ardından AB Komisyonu, Türkiye’de sığınma evi kurulmasıyla ilgili 8 projeye destek vereceğini açıkladı. Ayrıca, Türkiye’de çok az sayıda kadının siyasette yer aldığının hatırlatıldığı raporda, kadının siyasetteki rolünün artırılması tavsiye edildi.

15.02.2007


 

17 Aralık'tan sonra süreç yavaşladı

Bizim Radyo’nun “Bizimle Sabah” programında konuşan gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz, AB’nin Türkiye ile üyelik müzakerelerini 3 Ekim 2005’ten itibaren başlatma kararını açıkladığı 17 Aralık 2004’ten sonra Türkiye’nin reform ve demokratikleşme sürecinde girdiği duraklamaya paralel olarak, Yeni Asya mensuplarına yönelik mahkûmiyetlerin arttığını söyledi. Güleçyüz, 2005’in ilk günlerinden itibaren başlayan bu süreçte şimdiye kadar altı gazete mensubunun ceza aldığını anlattı.

Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, AB sürecinde duraklamaya gidilmesiyle birlikte Yeni Asya’nın mahkumiyetlerinin arttığına dikkat çekti. Bizim Radyo’da Bizimle Sabah programına katılan Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, son iki yıl içinde altı dâvâdan mahkum olduklarını belirtti.

Faruk Çakır’ın aldığı cezayla ilgili değerlendirmelerde bulunan Güleçyüz, “TCK’nın 288 maddesinde, Çakır’ın ceza aldığı maddede adil yargılamayı etkileme düzenleniyor ve Çakır bundan suçlu görüldü. Eğer bundan dolayı dâvâ açılacaksa bütün gazetelerin, televizyonların aynı cezaya muhatap olması lâzım, çünkü aynı suçu onlar da işlediler” dedi.

Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsün yoruma çok açık bir suç olduğunu söyleyen Güleçyüz, “Anayasadaki düzenlemeye göre hiçbir kişi, organ, hakime talimat, emir veremez, yönlendirme yapamaz. Bunun amacı, mahkemenin hiçbir etki altında kalmadan adaleti gerçekleştirebilecek şekilde çalışmasıdır. Yargının bağımsızlığından, tarafsızlığından hep sözedilir, bunlar gerçekten adaletin tahakkuku açısından vazgeçilmez şartlar. Ama şimdi kamuoyuna malolmuş bir olay var, bununla ilgili herkes bir yorum yapıyor. Dink cinayetinden sonra da gördük. Değişik senaryolar ortaya atılıyor. Farklı kişilerin isimleri öne sürülüyor. Bunlar haberdir. Siz bu haberleri veriyorsunuz. Eğer bu haberleri verdiğiniz için yargıyı etkilemekle suçlanacaksanız hiçbir haber vermemeniz lâzım” şeklinde konuştu. Güleçyüz, kararın, böyle bir tartışmayı ister istemez tetikleyeceğini söyledi.

Ceza Kanununda 301’e benzer, ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü tehdit eden birçok madde olduğuna dikkat çeken Güleçyüz, bunlardan birisinin de 288. madde olduğunu belirtti. Güleçyüz konuşmasında, Yargıtay Başkanı Osman Arslan’ın geçtiğimiz yıl dile getirdiği, “Bundan sonra 288’e çarpılan gazeteci çok olacak” sözlerini de hatırlattı.

AB sürecindeki duraklamayla birlikte Yeni Asya’ya yönelik mahkumiyetlerin arttığını da gündeme getiren Güleçyüz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İki yıl zarfında Cevher İlhan hakkındaki ceza onaylandı. Sami Cebeci’yle ilgili ceza onaylandı. Mehmet Kutlular tekrar yargılandı, mahkum oldu. Hapis yattığı dâvâyla ilgili kanundaki değişiklikler sebebiyle. Ardından Cemil Tokpınar yine deprem yazısından dolayı mahkum oldu. Peşinden bizim tazminat mahkumiyetimiz geldi, şimdi de Faruk Çakır. Bu kadar kısa zaman içerisinde bu kadar mahkumiyet peşpeşe gelmiş. Aralara biraz zaman girdiği için unutuluyor. Yani mahkumiyetlerin odaklandığı bir basın organı olarak gözüküyorsunuz.”

Yeni Asya / İSTANBUL

15.02.2007


 

Büyükanıt: Korkularımızın esiri olmayalım

BD’de bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “Bazı korkularımız var. Bu korkularımızın üstesinden gelmemiz gerekiyor. Türkiye bölünüyor mu? Kim bölecek Türkiye’yi? Kim bölebilir? Türkiye’yi bölmeye kimin gücü yeter? Türkiye’yi bölmeyi rüyalarında görenler, bu rüyanın sonunda kâbus görür. O dinamik güçler, Türkiye’yi koruyan o dinamik güçler var olduğu sürece, o rüyayı görenler kâbusla uyanırlar ve derslerini alırlar” diye konuştu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “Türkiye’yi koruyan dinamik güçler varolduğu sürece, Türkiye’yi bölmeyi rüyalarında görenler kabusla uyanırlar ve derslerini alırlar. Kimse Türkiye’yi bölemez, ona cesaret edemez. Onu düşünenlerin biz gereğini yaparız’’ dedi.

ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace’in geçen yıl Türkiye’ye

düzenlediği ziyarete cevaben ABD’de bulunan Orgeneral Büyükanıt, Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ve eşi Gülgün Şensoy tarafından onuruna verilen resepsiyona katıldı.

Orgeneral Yaşar Büyükanıt, şunları kaydetti:”Bazı korkularımız var. Bu korkularımızın üstesinden gelmemiz gerekiyor. Türkiye bölünüyor mu? Kim bölecek Türkiye’yi? Kim bölebilir? Türkiye’yi bölmeye kimin gücü yeter? Türkiye’yi bölmeyi rüyalarında görenler, bu rüyanın sonunda kabus görür. O dinamik güçler, Türkiye’yi koruyan o dinamik güçler varolduğu sürece, o rüyayı görenler kabusla uyanırlar ve derslerini alırlar. Bir kere buna inanmamız lazım. Biz inanıyoruz. Kimse Türkiye’yi bölemez, ona cesaret edemez. Onu düşünenlerin biz gereğini yaparız. Böyle bir güç var mı? Yok. Hayal kuranlar var. Hayal kuranlara destek verenler de var. Geçmişte de hayal kurulmuş. O hayallerin içinde boğulurlar. Kimseye Türkiye’yi böldürmeyiz. Hiç kimse, hiçbir kurum Türkiye’yi anayasasıyla belirlenmiş rejiminin dışına çıkaramaz. Türkiye demokratik, laik, sosyal ve üniter bir devlettir. Bunun dışına Türkiye’yi çıkaracak hiçbir güç yok ve olmayacaktır.”

ABD Kongresine sunulan sözde Ermeni soykırımı tasarısına da değinen

Büyükanıt, “Bu konu bizi üzüyor. Ama ‘siz böyle yaparsanız biz de böyle yaparız’ polemiğine girmek istemiyorum. Biz böyle şeyleri ifade etmiyoruz, Türk Silahlı Kuvvetleri olarak biz ABD Silahlı Kuvvetleriyle beraber çalışıyoruz’’ dedi.

/ WASHINGTON

15.02.2007


 

Şekerci: Basın özgürlüğü açısından üzücü bir durum

Yeni Asya Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Faruk Çakır hakkında 301’den beraat kararı verilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu belirten Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, 288. maddeden ceza almasını ise ‘çifte standart’ olarak nitelendirdi.

Çakır’ın aldığı mahkumiyetle ilgili yazılı bir açıklama yapan Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği Genel Başkanı Hülya Şekerci, Danıştay saldırısı ya da benzeri pek çok konuda medyada ya da siyasiler nezdinde hemen her konu tartışılabilirken, Çakır’ın bu çerçevede yaptığı bir haberden dolayı ceza almasının ‘haksızlık ve çifte standart’ olduğunu söyledi.

Çakır’ın 301. maddeden beraat ederken 288. maddeden ceza almasının basın özgürlüğü açısından üzücü bir durum olduğuna değinen Şekerci, “Bu durum, son kertede basın özgürlüğü açısından prangalardan kurtulmanın sanıldığı kadar kolay olmayacağının da bir göstergesini sunmakta” dedi.

Şekerci açıklamasına, “Bunu sadece basın özgürlüğünün ihlali olarak değil, halk iradesinin engellenmesi olarak da gördüğümüzü belirtiyoruz” şeklinde devam etti.

Yeni Asya / İSTANBUL

15.02.2007


 

TBMM'den Kanada parlamentosuna red

TBMM Demokrasi Komitesi, Kanada Parlamentosu ve Hükümetinin yaptığı ziyaret davetini, ‘’Ermeni iddiaları konusundaki olumsuz tutumu’’ gerekçesiyle reddetti.

Demokrasi Komitesi Başkanı, AKP Çorum Milletvekili Agah Kafkas yaptığı yazılı açıklamada, Kanada Parlamentosu ve hükümetinden 25 Şubat-4 Mart 2007 tarihleri arasında ziyaret daveti aldıklarını belirtti.

Kanada Parlamentosunda inceleme ve görüşme yapılmasını içeren teklifi değerlendirdiklerini bildiren Komite Başkanı Kafkas, şunları kaydetti: ‘’Kanada Hükümeti ve Parlamentosunun 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları konusundaki olumsuz tutumları, tarihi yazmak ve yorumlamanın parlamentoların görevi olmadığına inanmamız ile hukuk ve demokrasi anlayışımızla örtüşmemesi nedeniyle, sözkonusu davete icabet etmemeyi kararlaştırmış bulunuyoruz.’ ’

/ ANKARA

15.02.2007


 

Bütün illerimiz AB için proje üretti

Avrupa Birliği (AB) Eğitim ve Gençlik Programları için Avrupa Komisyonunun 2004, 2005 ve 2006 yıllarında Türkiye’ye ayırdığı toplam 70 milyon avroluk hibenin yüzde 96’sının kullanıldığı bildirildi.

AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanı Dr. Fatih Hasdemir’in verdiği bilgiye göre, eğitim ve gençlik programlarına üye 31 Avrupa ülkesi arasında, Türkiye 15 proje ile en fazla pilot proje üreten altıncı ülke oldu. Sağlanan finansman açısından ise Türkiye Fransa’dan sonra beşinci sırada yer aldı.

Hasdemir, ‘’Ulusal Ajans’’ olarak da bilinen AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezinin ‘’Eğitim ve Gençlik Programları’’ kapsamında yapılan proje başvurularını kabul ettiklerini söyledi.

İlk üç yıl Ulusal Ajansa 10 binden fazla proje başvurusu yapıldığını ifade eden Hasdemir, şu bilgileri aktardı:’’2004 yılında 841 olan başvuru sayısı, 2005 yılında 4 bin 551’e, 2006 yılında ise 5 bin 21’e yükseldi. Bu projelerden yaklaşık 3 bini desteklenmeye değer bulundu. Toplam yararlanıcı sayısı 3 yılda 40 bini geçti. 2007 yılı itibariyle Türkiye’de proje üretmeyen il kalmadı.’’

/ ANKARA

15.02.2007


 

Fırat’a ceza, Hak-Par’a kapatma

Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) 1. Olağan Kongresi’nde Kürtçe konuşulması ve devlet protokolüne Kürtçe davetiye gönderilmesi nedeniyle yargılanan aralarında eski Genel Başkan Abdülmelik Fırat’ın da bulunduğu 13 parti yöneticisi, Siyasi Partiler Yasası’na (SPY) muhalefet suçundan 6 ayla 1 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldı.

Mahkeme, bazı sanıkların cezalarını, adli para cezasına çevirdi. Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasına, sanıklar ve sanık avukatları ile sanıkların Kürtçe savunmalarını çeviren Sebahattin Korkmaz katıldı.

Sanık Fehmi Demir, Kürtçe konuşmanın SPY’ye göre suç olabileceğini, ancak Anayasa ve uluslararası sözleşmelere göre suç teşkil etmediğini öne sürdü.

Hakim Abdülhalik Yıldız, SPY’nın 108. maddesi gereğince Hak-Par hakkında kapatma davası açılması konusunda gerekli işlemlerin yapılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Bu arada, duruşmaya, Avrupa Birliği Siyasi İşler Danışmanı Sema Kılıçer de izleyici olarak katıldı.

/ ANKARA

15.02.2007


 

Fransız vekil Le Pen: AB dağılma sürecine yaklaşıyor

Fransız aşırı sağ parti Milli Cephe’nin (Front National) ikinci başkanı olan Avrupa Parlamentosu Milletvekili Marine Le Pen, İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye’nin AB’ye giriş süreci hakkındaki yorumlarını samimi bulmadığını açıkladı.

Milli Cephe ikinci başkanı Marine Le Pen, Paris’teki uluslararası basın merkezinde düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı adaylarından UMP başkanı ve İçişleri Bakanı Nicolas Sarkozy’nin, Türkiye’nin AB üyeliği yerine, Akdeniz Birliği tavsiyesinde bulunmasını samimi bulmadığını söyledi.

Fransız aşırı sağ parti Milli Cephe lideri Jean Mari le Pen’in kızı olan Marine Le Pen, Fransa’da 5 milyonun üzerinde işsiz olduğunu, ayrıca insanların sokaklardaki çadırlarda barınır hale geldiğini söyledi. Le Pen, ikamet izni ile çalışanların dışındaki kaçak işçilerin acilen gönderilmesi gerektiğini savundu.

AB’nin genişleme konusunda Sarkozy’nin, Türkiye’nin AB üyeliği yerine, gelecekte kurulmasını düşündükleri Akdeniz Birliği’ne üye olması tavsiyesini değerlendiren Le Pen, “Sarkozy’nin bu sözünü ciddiye almıyorum. Zaten AB içinde sorunlar var, AB benzeri ikinci bir birlik inşa edilmesi kolay olmaz. Bu söylenilen gerçekleşmez. AB dağılma sürecine yaklaşıyor” dedi.

/ PARİS

15.02.2007


 

Ensarioğlu: DYP, risk alarak siyasetin ezberini bozdu

DYP Diyarbakır İl Gençlik Kolları Başkanı Hamza Ensarioğlu, AB ve Ermeni meselesinden dolayı milliyetçilik akımının tırmanışa geçtiğine dikkat çekerek, bu akıma karşı merkez sağ bir parti olan DYP’nin Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın risk alarak siyasetin ezberini bozduğunu söyledi.

DYP Diyarbakır Gençlik Kolları’na üye gençler İl Divan Toplantısı’nda bir araya geldi. Toplantıda söz alan gençler, işsizlikten şikayetçi olurken işsizliğin çözümü için bölgede gerekli huzur ortamının sağlanması gerektiğin ifade ettiler. Gençler DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın çatışma ortamını bitirecek söyleminin bölge için şans olduğunu da ifade ettiler. Toplantıda konuşan DYP Diyarbakır İl Gençlik Kolları Başkanı Hamza Ensarioğlu, “Biz aile olarak 60 yila yakin bir süredir siyasetteyiz. Demokrat Parti de siyasete girdik. Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi olarak devam ettik. Türkiye’de çizgisini değiştirmeyen ender ailelerden biriyiz” dedi.

Hamza Ensarioğlu, şöyle devam etti:”Biz ne kendimize karşı yapılan ne de halkımıza karşı yaplan haksızlığı kabul ederiz. Bu nedenledir ki haksızlıklara en iyi karşı duran partide yani Doğru Yol partisinde yer alıyoruz. Haksızlıklara karşı çıkarken, asla şiddete başvurmadan haklarımızı savunmamız gerekmektedir. Çünkü her insanımızın hayatı hem dinen hem de insanlık bakıkımdan kutsaldır. Kimden gelirse gelsin biz şiddete karşıyız.”

/ DİYARBAKIR

15.02.2007


 

6 düşünce dâvâsı daha

Düşünce Suçuna Karşı Girişim, Şubat ayında düşünceyi ifade özgürlüğüne karşı açılan dâvâların çokluğuna işaret ederek, “Cüce Şubat, düşünce ve ifade özgürlüğünün en karanlık, en uzun ayı olmaya aday” diyor. Hafta, Sosyolog İsmail Beşikçi’nin “Konuşmadık, Bastırdık” yazısından, gazetemiz Yazıişleri Müdürü Faruk Çakır’ın ise Danıştay saldırısıyla ilgili haberden mahkeme önüne çıkmalarıyla başlamıştı.

Bu hafta ayrıca, Siyasî Partiler Kanununa muhalefet etmekten hakkında dâvâ açılan Haklar ve Özgürlükler Partisi yetkilileri ile 216. maddeye muhalefetle suçlanan Evrensel Basın Yayın yetkilisi Songül Özkan yargılanıyor. HAKPAR eski Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Güçlü, haftalık Tempo dergisine verdiği bir röportajdan dolayı da muhabir Enis Mazhar Tayman ve sorumlu müdür Neval Barlas ile birlikte hakim karşısına çıkıyor.

15.02.2007


 

Sınavı yapanlar kazanıyor

Türk Sağlık-Sen Sağlık Bakanlığının Milli Eğitim Bakanlığına yaptırdığı ünvan değişikliği sınavının maliyeti ve sonuçları ile ilgili bir rapor hazırlandı. Hazırlanan raporla vatandaştan adeta para toplama yolu olan sınavlardan birisinin de MEB tarafından yapıldığı ortaya çıktı.

Türk Sağlık-Sen’in raporuna göre Milli Eğitim Bakanlığı sağlıkçılardan unvan değişikliği sınavı toplam 393 Bin 775 YTL tahsil etti. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine dayanılarak hazırlanan rapora göre Milli Eğitim Bakanlığı bu sınava girecek adaylardan 95 YTL gibi astronomik bir ücret alan 4 bin 145 kişiden aldığı 393 bin 775 YTL ile sınavda kazanan taraf oldu.

MEB 393 BİN YTL KAZANDI

Raporda ayrıca sınav sonuçları ile ilgili olarak çarpıcı sonuçlara yer verildi. Sınava giren 4 bin 145 sağlık çalışanından sadece 663’ü (yüzde 19) sınavı kazanırken 3 bin 482 (yüzde 81) kişi ise başarısız oldu. 47 ayrı unvan için açılan sınavda tam 16 unvan da adayların hiçbiri geçer not olan 70’i alamadı. Birçok unvanda ise sadece 2 ya da 3 kişi geçer not alabildi. Hiçbir adayın kazanamadığı ünvanlar şöyle; Anestezi Teknisyeni (Sağlık Memuru), Röntgen Teknisyeni (Sağlık Memuru), Bilgisayar Mühendisi, Elektrik Mühendisi, Elektrik Teknisyeni, İnşaat Mühendisi, İnşaat Teknisyeni, İstatistikçi, Matematikçi, Mimar, İç Mimar, Peyzaj Mimar, Odyolog, Odyometri Teknikeri (Sağ. Tek.) Ortopedi Teknikeri (Sağ. Tek.) Raporda bu sonuçların kadrolara atama yapılması için tekrar bir sınavın gerekliliğini ortaya koyduğu belirtildi.

Raporda ayrıca sınavla ilgili olarak sağlık çalışanlarının sorularda alanların dışına çıkıldığı ve geçme barajının yüksek tutulduğu şikayetlerine de yer verilirken Milli Eğitim Bakanlığının, sınav sonuçlarının açıklanmasını da yaptığı hatalar sebebiyle ertelediği ve sınavda tam 20 sorunun iptal edildiği 17 sorunun da cevap şıkkının değiştirildiği hatırlatıldı.

SINAVLAR KAZANÇ KAPISI MI?

Konu ile ilgili olarak bir değerlendirme yapan Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, “Sınavlar yeni bir vergi gibi gelir kaynağı oldu. Her yeni sınav bir kaynak, kazanç kapısı olarak görülüyor. Unvan sınavı değişikliği için bir adaydan 95 YTL alınması bunun tipik bir örneğidir. Ayrıca bu parayı tahsil edenler sınav sorularını hazırlarken gerekli özeni göstermiyorlar. Yanlış ve hatalı sorularla insanları mağdur ediyorlar” dedi. Unvan değişikliği konusunda yeni bir sınav yapılacağını belirten Kahveci şöyle dedi: “Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Sayın Necdet Ünüvar ile yaptığımız görüşmede kazananların hakları saklı kalmak kaydıyla yeni bir sınavın yapılacağını söyledi. Biz kendisine bu sınava gerekli özenin gösterilmesini ve 70 olan geçme barajının aşağıya çekilerek çalışanların mağdur edilmemesini istedik. Ayrıca Sağlık Bakanlığı görevde yükselme sınavını bu yıl içinde yapacak ve bu sınava yaklaşık 15 bin kişi girecek. Biz bu sınavda böyle bir astronomik ücret alınmasının önüne geçilmesini istiyoruz ve yetkilileri bu konuda uyarıyoruz. Artık sınavlar kazanç kapısı olarak görülmekten vazgeçilsin.”

Recep GÖREN / ANKARA

15.02.2007


 

5 bin sözleşmeli öğretmen bugün atanıyor

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), bugün 5 bin sözleşmeli öğretmen atayacak.

Sözleşmeli öğretmenler, 1-9 Şubat tarihlerinde kadrolu öğretmenlik için başvuran ancak atanamayan adaylar arasından bilgisayarlı kura sonucu belirlenecek. Sonuçlar, bakanlığın ‘’www.meb.gov.tr’’ adresinden öğrenilebilecek.

/ 5 bin sözleşmeli öğretmen bugü

15.02.2007


 

‘Şiddet göçle geldi’ iddiası

İzmir’de 2006 yılında aile içi şiddet gördükleri gerekçesiyle İzmir Barosuna başvuranların yüzde 67’sinin, başka şehirlerden göç ettiği belirlendi.

İzmir Barosu İnsan Hakları Hukuku ve Hukuk Araştırmaları Merkezi yetkililerinden aldığı bilgiye göre, geçen yıl İzmir Barosuna, aile içi şiddet gerekçesiyle 627 başvuru gerçekleşti. Bunlardan 220’si, kayda değer bulunarak takibe alındı.

Başvuranların yüzde 33’ünün İzmir’de dünyaya geldiği, yüzde 67’sinin ise başka şehirlerde doğup, aileleriyle veya evlilik sebebiyle İzmir’e yerleştiği öğrenildi. Şiddet gördükleri gerekçesiyle başvuruda bulunan kadınların yüzde 64’ünün çalışmadığı, yüzde 10’unun temizlikçilik, yüzde 6’sının tekstil işçiliği, yüzde 5’inin ise muhasebecilik yaptığı görüldü. Şiddet görenler arasında, gıda mühendisi, bankacı ve öğretmen olarak çalışan kadınların da bulunduğu bildirildi.

/ İZMİR

15.02.2007


 

KKTC AB’de kararlı

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ‘’Bizler Türkiye’nin varmış olduğu deneyimi aynen yaşayacak değiliz. Biz zaten AB üyesiyiz. Kıbrıs sorunu yarın çözülecek olsa biz ertesi gün AB’deyiz’’ dedi.

KKTC Başbakanlık AB Koordinasyon Merkezi, Türkiye İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Başbakanlık AB Genel Sekreterliği ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası işbirliğiyle düzenlenen, ‘’Üyelik Başvurusundan Tam Üyeliğe Giden Yolda: Deneyimlerle Avrupa Birliği Entegrasyon Süreci’’ konulu seminerde konuşan KKTC Cumhurbaşkanı Talat, AB uyum sürecinin Kıbrıs Türkleri için farklı, ama Türkiye’ninki kadar önemli olduğunu söyledi.

Talat, uyum sürecinin günbegün gerçekleştirilememesi halinde Rum tarafının yaratacağı rekabet karşısında zor durumda kalınabileceği uyarısında bulundu. Kıbrıs Türk tarafının 259 milyon Euro’luk yardımın uygulanmasını kabul etmesinin AB ile bağları koparmamak ve bu deneyim yaşanırken aynı zamanda önemli bir eğitim sürecinin yaşanmasını sağlamak olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Talat, ‘’Bu paraya bu yönden ihtiyacımız vardı, yoksa bu kadar parayı bize Türkiye 1 yıl içinde veriyor zaten’’ diye konuştu.

SOYER: AB SÜRECİNE SIRT DÖNMEMELİYİZ

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer de, Kıbrıs Türk halkının Avrupa Birliği sürecine hiçbir zaman sırt dönmemesi gerektiğini vurguladı. Bu konudaki endişelere karşı en büyük güvencenin halkın kendisi olduğunu belirten Başbakan Soyer, AB sürecinden değil, 21. yüzyıldaki global gelişmelere karşı içe kapanmaktan korkulması gerektiğini kaydetti. Soyer, çözüm olmadan AB üyeliğinin Kıbrıs Türk halkının siyasal kurumsallaşması ve varlığında ciddi sıkıntılar doğurduğunu, Kıbrıs sorununun bütün taraflara, Rum toplumuna ve Yunanistan’a da ciddi problem oluşturduğunu, AB için de önemli sıkıntı olduğunu anlattı.

Avrupa Birliği (AB) Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp, ‘’gerçek bir devlet, gerçek bir toplum’’ olarak nitelediği KKTC’nin AB yolculuğunun siyasal nedenlerle kolay olmayacağını, güç olacağını ama mutlaka başarıya ulaşılacağını söyledi. Oğuz Demiralp, Türkiye’nin de zor olan AB yolculuğunda Kıbrıs sorununun bahane olarak önüne sürüldüğünü ifade ederek, Türkiye’nin KKTC’yi güç duruma düşürecek adım atmayacağını vurguladı.

Demiralp, Kıbrıslı Türk yetkililerce yürütülecek Yeşilhat Tüzüğü ile ilgili yapılacak görüşmelerde çok dikkatli olunması gerektiğini ifade ederek, AB mevzuatı ile ticaret kurallarının iyi bilinmesi gerektiğini vurguladı.

/ GİRNE

15.02.2007


 

Baydarol: AB ile ilişkiler uzun soluklu bir uğraş

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Can Baydarol da, ‘’uzun bir yol’’ olarak tanımladığı AB ile ilişkileri maraton koşusuna benzetti. ‘’AB ile ilişkiler uzun soluklu bir uğraş, sonuna kadar mücadele etmek gerekiyor’’ diyen Baydarol, şu an içinde bulunulan küreselleşme sürecinin, 1989 yılında yıkılan Berlin Duvarı ve Soğuk Savaş’ın bitimiyle sona eren iki kutuplu dünya düzeniyle örtüşen bir periyot olduğunu söyledi.

Küreselleşme başladıktan sonra bu olguyu, tek kutuplu dünya düzeni ve buna bağlı geçiş ekonomilerinin bu sürece ayak uydurma çalışmalarının izlediğini belirten Can Baydarol, 11 Eylül 2001’de terör saldırıları sonrasında ise çok farklı bir siyasi algılama sürecine geçildiğini kaydetti. Gelinen noktada ekonomilerin değil, sorunların küreselleştiğini vurgulayan Baydarol, şu an çöken medeniyetler ile küresel finans kaoslarının yaşandığını kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık AB Genel Sekreterliği Ulusal Program Daire Başkanı Nilgün Arısan Eralp ise, ‘’müzakere sürecindeki çalışmalar ve KKTC’’ konulu sunumunda Türkiye’nin, Avrupa Birliği ile müzakerelerde kararlı adımlarla yürüdüğünü söyledi.

15.02.2007


 

TPAO önünde petrol eylemi

Petrol-İş Sendikası üyeleri, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürlüğü önünde, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in kısmen iade ettiği Petrol Yasasını protesto etti.

Petrol-İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Mustafa Özgen, burada yaptığı açıklamada, ‘’Irak’ta savaş yoluyla gerçekleştirilenlerin, Türkiye’de Petrol Yasası ile gerçekleştirilmek istendiğini’’ ileri sürdü. Hükümetin, Petrol Yasası konusunda sosyal tarafların görüşünü hiçe saydığını söyleyen Özgen, ‘’Hükümet direnç gösterdiği sürece, biz de direnç göstereceğiz’’ dedi.

/ ANKARA

15.02.2007


 

Et ürünleri daha güvenli olacak

Bursa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Doç. Dr. Cem Şen, Akredite Veteriner Hekim uygulamasının Türkiye’de Gıda Güvenliğinin sağlanması açısından büyük bir adım olduğunu söyledi.

Başkan Şen, göreve başlayacak 4 Akredite Veteriner Hekim ile Veteriner Hekimler Odası’nda bir toplantı yaptı. Türkiye’de yıllardır Gıda Güvenliği konusundaki çalışmaların yeterli olmadığının altını çizen Şen, “Veteriner Hekimler evcil hayvanların hastalıklarını tedavi eden kişiler olarak algılanıyor. Oysa bu bizim görevimizin sadece çok küçük bir parçasıdır. Asıl görevimiz gıda olarak tüketilen hayvanların çiftlikten sofraya kadarki süreçte insan sağlığı açısından taşıdığı riskleri ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.

Akredite Veteriner Hekimler’in kamu görevlisi statüsünde olduğunu kaydeden Şen, veteriner hekimlerin görevlendirildikleri mezbaha ve et kombinalarında Bakanlık adına denetim yapacaklarını belirtti.

Hüseyin HİÇDURMAZ / BURSA

15.02.2007


 

Atık sular yeniden hayat verecek

İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, İstanbul’da gelecekte olabilecek su sıkıntısına karşı tedbirler aldıklarını belirterek, ‘’İstanbul’da 1 milyon 150 bin metre küp su arıtacak ileri biyolojik arıtma tesisini ihale ettik. Gelecekte olabilecek su sıkıntısına karşı arıtılan bu suları sanayide ve sulamada kullanabileceğiz’’ dedi.

Çodur, İstanbul’a su sağlayan barajlardaki doluluk oranının yüzde 55 olduğunu ve 474 milyon metre küp su bulunduğunu, şehre günde 2 milyon su verdiklerini, bu suyun sadece barajlardan değil, Istrancalar ile Yeşilçay regülatöründen de sağlandığını bildirdi. Dursun Ali Çodur, bunun yanı sıra mutlaka yağmur yağacağını, hiçbir zaman sıfır yağmurun söz konusu olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti: ‘’Dolayısıyla bizim su sıkıntımız yok. Biz bu sene su sıkıntısı telaşı içinde değiliz. Ancak her ihtimale karşı ekstra tedbirler alıyoruz. Geleceğe yönelik olarak bu sene 1 milyon 150 bin metre küplük atık su arıtacak ileri biyolojik arıtma tesisi ihale ettik. İnşaatına bu sene başlıyoruz. Bu atık suların geri dönüşümü demektir. Buradan çıkan suları, ileri biyolojik arıtmadan geçirdikten sonra sulamada, sanayide rahat rahat kullanabileceğiz. Çok mecbur kalırsak, ileri yıllarda bu suyu bir kez daha ileri arıtmadan geçirerek içme suyunda bile kullanabiliriz. Ama şu anda buna ihtiyacımız yok. Böyle bir şey düşünmüyoruz.’’

/ İSTANBUL

15.02.2007


 

‘İklimler Değişiyor, Ya Siz?’

Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye Merkezi tarafından hazırlanan, ‘’İklimler Değişiyor, Ya Siz?’’ başlıklı broşürde, son 125 yılda 1 trilyon varil petrol tüketildiği, küresel orman varlığının ise yüzde 15 azaldığı vurgulandı.

Broşür, insanların küresel ısınma sonucu çevrelerinde nelerin değiştiğine dikkatlerinin çekilmesi amacıyla hazırlandı. Son 125 yılda 1 trilyon varil petrol tüketildiği, küresel orman varlığının ise yüzde 15 azaldığı vurgulandığı broşürde, kutuplarda 1970’ten bu yana eriyen buzul alanın, Türkiye’nin yüzölçümünün 2 katına eşit olduğu bildirildi. Son yüzyılda küresel sıcaklığın en az yüzde 0,6 oranında arttığı belirtilen broşürde, tedbir alınmazsa 21. yüzyılın sonunda sıcaklık artışının 5 dereceyi geçeceği öngürüldüğü ifade edildi. Gerçekçi ve kalıcı çözümler için gelişmiş ülkelerin önümüzdeki 10 yıl içinde sera gazı salınımlarını, 1990 yılı düzeyinin en az yüzde 50 altına çekmesi gerektiği vurgulanan broşürde, ‘’Birey ve toplum olarak bugünden hayata geçirebileceğimiz küçük ve önemsiz görünen çabalarımızla hem bizler hem de gelecek kuşaklar için küresel ölçekte büyük farklar oluşturabiliriz’’ denildi.

/ ANKARA

15.02.2007


 

Asırlardır akan pınarlar Konya’ya hayat veriyor

Konya’da halen içme suyu temininde kullanılan Mukbil ve Beypınarı adlı iki pınar, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat döneminden bu yana, yöreye hayat vermeye devam ediyor.

Konya Su ve Kanalizasyon İdaresi (KOSKİ) Genel Müdürü Ahmet Sorgun, Konya kent merkezinin su ihtiyacını karşılayan kaynakların yüzyıllardır kullanıldığını belirtti. Şehir merkezinin bütünüyle ova olan kuzey ve doğu kısmının aksine, batı kesimindeki dağların, şehre adeta hayat veren pınarların kaynağını oluşturduğunu anlatan Sorgun, yağan karın dağın içinden süzülerek kaynak suyu şeklinde ortaya çıktığını belirtti.

Bu pınarlardan Mukbil ve Beypınarı’nın tarihinin çok eskilere dayandığını anlatan Sorgun, Konya’da halen içme suyu temininde de kullanılan bu pınarların, Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat döneminden beri, bozkır insanına hayat verdiğini belirtti.

BAŞVEZİR, SUYU ŞEHRE GETİRDİ

Bu iki kaynak suyunun Alaaddin Keykubat’ın Başveziri Sahip Fahrettin Ali tarafından, kaynakların bulunduğu Meram bölgesinden Havzan mevkisine getirildiğini belirten Sorgun, şunları kaydetti: ‘’Günümüzde de o bölgenin adı Havzan Mahallesi olarak geçiyor. Eski dilde Havzan isiminin, ‘çifte havuz’ anlamında kullanıldığını düşünüyoruz. Hatta, bu su hattı yerli halk tarafından Sahip Irmağı olarak isimlendiriliyor. Dahası, kısa süre öncesine kadar bölgedeki sulama cetvellerine ‘Sahip Cetveli’ diyorduk. Bu su kaynağından Havzan’a, yer yer kiremit benzeri pişmiş topraktan yapılan, iç içe geçirilerek boru işlevi gören künklerle, bazen de üstü açık kanallarla getirilmiş. Burada bir toplama havuzunda biriktirilen su, şehir merkezindeki Mevlânâ Dergahına kadar ulaştırılmış.’’

MEVLÂNÂ DERGAHININ SU

İHTİYACI çKARŞILANMIŞ

Bu su kaynaklarının, özellikle Mevlana Dergâhında duyulan ihtiyaç üzerine, 2 günlük yürüme mesafesindeki şehir merkezine kadar ulaştırıldığını dile getiren Sorgun, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Zaman içinde 2 kaynaktan gelen su Mevlânâ Dergâhının ihtiyaçları için yetersiz hale gelmiş. Sorun Osmanlı Devleti yönetimine arz edilmiş. Yavuz Sultan Selim döneminde de Dutlu Pınarı’ndan aynı şekilde su getirilmiş. Dutlu Pınarı ise bugünkü Seydişehir yolu başlangıcındaki Dutlukır Mevkisinde bulunuyor.’’

Sorgun, şehrin sürekli büyümesi sebebiyle, ileri ki dönemlerde yeni içme suyu kaynağına ihtiyaç duyulduğunu, 1900’lü yılların başlarında görev yapmış Konya Valisi Ferit Paşa’nın da Çayırbağı kaynak suyunu şehrin hizmetine sunduğunu belirtti.

/ KONYA

15.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004