Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Erdoğan: Husumete vaktimiz yok

Başbakan Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen nevruz programında yaptığı konuşmada, isim vermeden Bediüzzaman’ın “Bizim husumete vaktimiz yok” sözünü kullanarak, “Bizim arzumuz, birliğimize, kardeşliğimize kasteden nefret tohumlarının bu yakılan ateşlerde yok olup gitmesidir, defolmasıdır. Kin ve nefret yayan nifak tohumlarının yerini sevgi, kardeşlik ve barış tohumları alsın” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı resmi nevruz töreni Ankara’da yapıldı. Birlik ve beraberli mesajlarının verildiği törende Erdoğan’ın yaktığı Nevruz ateşinin üzerinden bakanlar atladı. TRT Arı Stüdyoları’nın önünde yapılan törende Erdoğan, “Bizim arzumuz, birliğimize, kardeşliğimize kast eden nefret tohumlarının, yakılan Nevruz ateşlerinde yok olup gitmesidir” dedi. Erdoğan, Nevruz’u, tabiata bakıp insanlık için örnek almanın yıldönümü olarak gördüklerini söyledi ve “Farklılıklarımızdan taviz vermeden güçlü bir birliktelik kurulacağını bilmeliyiz” dedi.

Başşehirdeki nevruz törenlerine Başbakan Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Devlet Bakanı Beşir Atalay, Tarım Bakanı Mehmet Mehdi Eker ve bazı bürokratlar katıldı. Konuşmaların ardından renkli diyalogların yaşandığı geleneksel törenlere geçildi. Başbakan sembolik olarak örste demir döğdü ve daha sonra yumurta tokuşturuldu.

/ ANKARA

22.03.2007


 

İNSANLIK SUÇU

İstanbul, Ankara, Adana, Sivas, Mersin, İskenderun, Antalya ve Eskişehir gibi birçok şehirde yapılan gösterilerde, işgalin geride kalan dört yılında bir milyona yakın Iraklının hayatını kaybettiği, daha fazlasının yaralandığı veya sakat kaldığı, şehirleriyle, barajlarıyla, altyapı tesisleriyle ülkenin tahrip edildiği, petrol kuyuları dışında her yerin bombalandığı belirtilerek, yapılanların insanlık ve savaş suçu olduğu vurgulandı.

KONYA

Eğitim-Sen Konya Şubesi üyeleri, ABD’ye Irak’ta savaşa dur demek için meşale ve mum yaktı.

Zafer Meydanı’nda toplanan Eğitim-Sen Konya Şubesi üyeleri, 4 yıl önce 20 Mart saat 20.00’de ABD’nin Irak’a başlattığı savaşa dur demek için meşale ve mum yakarak, slogan attılar. “Savaşa hayır”, “Irak’ta işgale son”, “ABD defol git” pankartları açan Eğitim-Sen üyeleri adına Konya Şube Başkanı Celalettin Dinç açıklama yaptı. 4 yıl önce, 20 Mart saat 20.00’de Irak’a ilk bombanın atıldığını hatırlatan Dinç, “ABD ve işgal çetesi, devasa askeri gücün kazanacağını sandı. Yanıldılar. Onlar kaybettikçe, savaş ve işgal karşıtı güçler büyüdü. Bugün artık söyleyebiliriz ki, savaş karşıtlarının inadı, Irak halkının direnişi, ABD’nin devasa askeri makinesini siyasi anlamda yendi. Artık işgal ve savaş çetesinin hiçbir meşruiyeti kalmadı. Birleşmiş Milletler sözleşmesi dahil tüm uluslararası hukuk normlarını çiğneyerek başlatılan bu savaşta, 1 milyon Iraklı hayatını kaybetti. Şehirleriyle, barajlarıyla, altyapı tesisleriyle tüm bir ülke yıkıldı. Sokaklarında hergün bombaların patladığı, insanların yaşayacak bir yarınlarının olmadığı bir iç savaş ortamı Irak’ın kaderi haline getirildi. 4 yıl boyunca, Irak’ta bombalanmayan, yıkılmayan yegane yapılar, petrol kuyuları oldu. Savaş bezirganları bir damla daha fazla petrol için yüzbinlerce insanın kanını dökmekten çekinmedi. Biraz daha petrol, biraz daha güç uğruna yapılan bu katliama bugüne kadar sessiz kalmadık. Bundan sonra da sessiz kalmayacağız. Bu akşam, Türkiye’nin her yerinden savaşa dur sloganlarını bir kez daha haykırarak, barış içinde bir dünyada, kardeşçe yaşama özlemlerini dile getiriyoruz” dedi.

Bir süre ellerindeki meşale ve mumları yakılı tutan sendika üyeleri, daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı.

ZONGULDAK

Zonguldak Demokrasi Platformu’nca, “Irak’ta Savaşa Hayır” adı altında gösteri yapıldı.

Şehir merkezindeki Madenci Anıtı önünde toplanan çok sayıda demokratik kitle örgütü üyeleri, meşalelerle ABD aleyhine sloganlar atarak Irak’taki savaşa tepki gösterdiler. Zonguldak Barosu Başkanı Erol Mekik, platform adına yaptığı konuşmada, Irak’a özgürlük ve demokrasi getireceğini belirten işgalcilerin çok sayıda kişiyi katlettiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Bu insanlık ve savaş suçudur, bebekler bile öldürülmektedir. ABD ve işbirlikçilerinin bir an önce Ortadoğu’dan çekilmesini, Irak’ta süren işgalin de son bulmasının yanısıra savaşın ve ölümlerin durdurulmasını istiyoruz. İnsanlık tarihinin en akıl almaz savaşlarından birini başlatan ABD, yarattığı cehennemi büyütmeye devam ediyor.”

Kadın ve çocukların da katıldığı protestonun ardından Felluce katliamının anlatıldığı sinevizyon gösterisi yapıldı.

KARS

Kars’ta, Irak savaşı protesto edildi. Eğitim-Sen Kars Şubesi önünde toplanan grup, “20 Mart 20’de Savaşa Dur De”, “Bir Işık Yak, Bir Ses Ver” dövizleriyle, meşaleler yakarak Kazımpaşa, Halitpaşa ve Atatürk caddelerinde yürüdü.

Kürtçe sloganların da atıldığı gözlenen ve polis kontrolünde yapılan yürüyüşte Irak savaşı ıslıklarla protesto edildi.

MALATYA

Irak savaşı Malatya’da meşaleli yürüyüşle protesto edildi. Eğitim Sen binası önünden toplanan grup, ellerindeki meşalelerle ABD aleyhine sloganlar atarak Soykan Parkı’na yürüdü. Soykan Parkı’nda Grup adına konuşma yapan Eğitim Sen Şube Başkanı Erdoğan Canpolat, savaşın başladığı günden buyana “bir milyon Iraklının hayatını kaybettiğini” söyledi.

Canpolat, “Şehirleriyle, barajlarıyla, alt yapı tesisleriyle tüm ülke yıkıldı. Sokaklarında her gün bombaların patladığı, insanların yaşayacak bir yarınlarının olmadığı bir iç savaş ortamı Irak’ın kaderi haline getirildi” dedi.

KOCAELİ

ABD’nin Irak’ı işgalinin 4. yıldönümünde DİSK ve Eğitim-Sen İzmit şubeleri tarafından meşaleli protesto yürüyüşü düzenlendi. Merkez Bankası önünde toplanan yaklaşık 500 kişilik grup, ABD aleyhinde sloganlar atarak Demiryolu Caddesi’nde yürüdü. Polisin çok geniş güvenlik tedbiri aldığı yürüyüş Sabri Yalım Parkı’na kadar sürdü. DİSK İzmit temsilcisi ve Kocaeli Sendikalar Birliği Başkanı Lastik İş Kocaeli Şube Başkanı Hasan Hüseyin Çakan burada yaptığı konuşmada, ABD’nin 4 yıldır Irak’ta uyguladığı şiddet sebebiyle binlerce masum insanın öldüğünü söyleyerek, “Sözde barış getirmek için gittikleri Irak’ta binlerce masum insanı sorgusuz sualsiz öldürdüler. Biz buradan haykırıyoruz; ABD Irak’tan defol” dedi.

Grup sloganlar attıktan sonra olaysız bir şekilde dağıldı.

AMASYA

Amasya’da KESK, EMEP ve ÖDP’li bir grup, Eğitim-Sen binası önünde pankart açıp basın açıklaması yaparak Irak’ın işgalini protesto etti.

Geniş güvenlik tedbirleri altında toplanan grup adına basın açıklaması yapan Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Mehmet Saydam, Irak işgalinde en ağır bedeli sivillerin ödediğini belirterek, “ABD’nin ‘Kitle imha silahı üretiyor’ bahanesiyle Irak’ı işgal etmesinin üzerinden tam 4 yıl geçti. 20 Mart 2003 tarihinde başlayan işgal, her geçen gün daha kanlı bir şekilde büyüyerek devam ediyor. Emperyalist ABD ve işbirlikçileri Ortadoğu’yu kendi çıkarları doğrultusunda yapılandırmak için yıllardır türlü bahanelerle bölgeyi işgal ederek 10 binlerce insanın ölümüne, bir o kadarının yaralanmasına sebep olmuşlardır” dedi.

Yapılan bir araştırmada bu zamana kadar geçen 4 yıllık sürede en az 64 bin sivilin öldüğünü ifade eden Saydam, “BM’nin Irak hükümeti ve morg kayıtlarına dayanarak verdiği bilgiye göre, Irak’ta sadece 2006’da 34 bin 500 sivil öldü. Irak’ta çatışma ve saldırılarda ölen Amerikan askeri sayısının 3 bin 197’yi bulduğu, 32 bin 544’ünün yaralandığı bildiriliyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin tahminlerine göre, savaş öncesi ve savaştan bu yana 2 milyon Iraklı komşu ülkelere kaçmak zorunda kaldı. Ülke içinde evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı da 1 milyon 700 bini buluyor. Öte yandan, Irak’ta saldırı ve şiddetin biçimi haline gelen rehin eylemlerinde savaşın başlangıcından itibaren 200’den fazla yabancı ve binlerce Iraklı kaçırıldı. Kaçırılan yabancı rehinelerin en az 60’ı eylemciler tarafından öldürüldü. Sivil kayıpların sayısı ise 600 bini geçmiş durumda” diye konuştu.

İSTANBUL

İstanbul’da, çeşitli sendika ve sivil toplum örgütleri, Irak’ın işgalini protesto eylemi düzenledi.

“20 Mart 20’de Savaşa Dur De” adı altında düzenlenen eyleme DİSK, KESK, TMMOB, Türk Tabipler Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği ve İstanbul Barosu’nun da aralarında bulunduğu çeşitli sendika ve sivil toplum kuruluşu üyeleri katıldı. Taksim Gezi Parkın’da toplanan ve Gümüşsuyu’ndan Dolmabahçe’ye yürümek isteyen grup, polisin bu güzergahta yürüyüşe izin vermemesi üzerine ellerinde meşalelerle Atatürk Kitaplığı tarafından Dolmabahçe Stadı’nın önüne yürüdü.

KESK Genel Başkanı İsmail Hakkı Tombul, burada grup adına açıklama yaptı. Tombul, Irak’ın işgali sırasında 650 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, “Çok daha fazla insan yaralandı, ya da ülkesini terk etti. 4 yıl boyunca Irak’ta bombalanmayan sadece petrol kuyuları oldu” dedi.

ABD’nin dünyayı istediği gibi şekillendirmeye çalıştığını ifade eden Tombul, “4 yıl boyunca yüz binlerce duyarlı yurttaş, sendikalarıyla, partileriyle, dernekleriyle, meslek örgütleriyle tekrar tekrar savaşa karşı olduğumuzu söyledik. Irak bugün bir cehennem” diye konuştu.

Polisin yoğun güvenlik tedbiri aldığı eylemden sonra grup, açıklamanın ardından dağıldı.

22.03.2007


 

Ağar: Nevruz birliğin sembolü

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Nevruz’un, sadece Anadolu coğrafyasında değil, Orta Asya’ya kadar uzanan Türk dünyasındaki varlığıyla da milyonları coşku ve sevinçte birbirine bağlayan ‘’ulu bir bayram’’ olduğunu bildirdi

Ağar, Nevruz Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesajda, Nevruz’un, tarihin derinliklerinden bugüne ulaşan, sadece Anadolu’da değil, Orta Asya’ya kadar uzanan Türk dünyasındaki varlığıyla da milyonları coşku ve sevinçte birbirine bağlayan ulu bir bayram olduğunu belirtti.

Nevruz’un aynı zamanda tabiatın canlanışı, üretimin ve bereketin yolunu açışı karşısında sevincin ifadesi olduğuna işaret eden Ağar, şunları kaydetti: ‘’Birliğin ve dirliğin sembolü olan bayramın, anlamına uygun uygun şekilde kutlanması, vatandaşlarımızı ayıran değil bir araya getiren, kucaklaşmasını sağlayan bir heyecanla yaşanması sadece arzumuz, temennimiz değil, aynı zamanda siyasi olarak da görevimizdir.’’

/ ANKARA

22.03.2007


 

Gül: Süreç devam ediyor

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlayan bir ülke olduğunu hatırlatarak, bu sürecin dikkatli ve yoğun şekilde devam ettiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Üsküp havaalanında baş başa bir görüşme yaptığı Makedonya Dışişleri Bakanı Antonio Miloşoski ile bu sefer heyetlar arası görüşmelerde bir araya geldi. Görüşmenin ardından, iki ülke dışişleri bakanlıklarının eğitim merkezleri arasında işbirliğini öngören mutabakat zaptı ile iki ülke arasında çevre konusunda işbirliğini öngören iki anlaşma imzalandı. Dışişleri Bakanı Gül, görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Gül, bir başka soru üzerine, Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlayan bir ülke olduğunu hatırlatarak, AB müktesebatını üstlenme süreci içinde olduklarını belirtti.

Türkiye’nin, Kopenhag siyasi kriterlerini karşılaması sebebiyle müzakerelere başlayan bir ülke olduğuna işaret eden Gül, bunun teknik bir süreç olduğunu kaydederek, bu sürecin dikkatli ve yoğun şekilde devam ettiğini söyledi. Gül, önümüzdeki günlerde müzakerelerde bazı yeni fasılların açılacağını belirterek, bu konuda Türkiye’nin hazırlıklarını tamamladığını bildirdi.

Türkiye gibi nüfusu ve ekonomisi büyük bir ülkede bu sürecin biraz daha uzayabileceğini söyleyen Gül, müzakere sürecini başarılı şekilde tamamlamanın önemli olduğunu vurguladı. Makedonya’nın aday statüsünden memnuniyet duyduğunu tekrarlayan Gül, bu ülkenin reform sürecini devam ettirmesi halinde AB’ye üye olmasının kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Makedonya Dışişleri Bakanı Miloşoski de AB ile ilgili aynı soruya cevaben, ülkesinin AB’ye üye olmasından çok, ne zaman üye olacağının konuşulduğunu belirterek, bu çerçevede reform sürecini sürdürmede kararlı olduklarını ifade etti.

Gül, “dost ve kardeş” Makedonya ve Türkiye’nin ortak kültür, tarih ve çıkarları olduğunu ifade ederek, bu dostluğun çok sağlam temeller üzerinde kurulduğunu söyledi. Makedonya’yı, bağımsızlığını ilan eder etmez anayasal ismiyle tanıyan ilk ülkelerden birinin Türkiye olduğunu hatırlatan Gül, siyasi, ekonomik, kültürel ve savunma alanlarında ilişkilerin kuvvetli şekilde devam ettiğini belirtti. Dışişleri Bakanı Gül, Makedonya’daki Türk toplumu konusundaki bir soru üzerine, Makedonya’nın çok kültürlü ve etnik yapısının kendisi için bir zenginlik olduğunu söyleyerek, Ohri anlaşmasıyla bunun garanti altına alındığını bildirdi.

Gül, ülkede Türkçe’nin öğretiliyor olmasının memnuniyet verici olduğunu, bunun ilişkileri güçlendireceğini, katılımcılığın, herkesin en iyi şekilde temsilinin Makedonya’yı güçlü hale getireceğini belirtti. Makedonya’daki Türklerin Makedonya’nın sadık vatandaşları olduğunu ifade eden Gül, Türklerin ülkedeki varlığının ikili ilişkilerin geliştirilmesi için önemli olduğunu ve köprü vazifesi gördüğünü kaydetti.

/ ÜSKÜP

22.03.2007


 

Koç: Nevruz, ortak kültür

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Nevruz’un, Balkanlar ile Orta Asya’da bütün milletler tarafından kutlanan ortak kültür olduğunu belirterek, ‘’Bu ortak kültürü daraltmaya kimsenin hakkı yoktur’’ dedi.

Nevruz Bayramı kutlamaları çerçevesinde TRT Arı Stüdyosu önünde düzenlenen törenin ardından kutlamalar, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Keçiören Belediyesi ve Türk Kültür ve Sanatları Ortak Yönetimi (TÜRKSOY) iş birliğinde Keçiören Belediye başkanlığı binası önündeki etkinliklerle devam etti.

Buradaki kutlamalara, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Ankara Valisi Kemal Önal, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, bazı milletvekilleri ve bakanlık bürokratlarının yanı sıra Azerbaycan, Özbekistan, Gagavuz Yeri, Türkmenistan ve Tataristan’ın Ankara büyükelçileri ile Kırgızistan, KKTC ve Kazakistan büyükelçiliklerinin görevlileri katıldı.

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, burada yaptığı konuşmada, töreni izleyen ilköğretim öğrencilerine, ‘’Cumhuriyet Türkiye’sinin asil evlatları’’ diye hitap etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, sabah yapılan Nevruz programına katılarak, ‘’tüm dünyada daha da heyecanla kutlanan bir nevruzu yaşattığını’’ belirten Koç, Başbakan Erdoğan’ın Çin’den Balkanlar’a kadar ‘’nerede bir Türk kültür eseri varsa, emir buyurup ‘bunları ihya edelim’’ dediğini anlattı.

/ ANKARA

22.03.2007


 

Erdoğan’dan Mumcu'ya dâvâ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ‘’kişilik haklarına saldırıda bulunduğu’’ iddiasıyla Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu aleyhine 20 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı.

Alınan bilgiye göre, Başbakan Erdoğan’ın avukatları Fatih Şahin ve Muammer Cemaloğlu tarafından açılan davanın dilekçesinde, Erkan Mumcu’nun, 27 Şubat 2007 tarihinde TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, ‘’Erdoğan’ın şahsiyet haklarına saldırı kastıyla tamamen gerçek dışı ithamlarda ve fevkalade ağır hakaretlerde bulunduğu’’ iddia edildi.

Söz konusu konuşmada ‘’Erdoğan’ın kişiliğinin hedef alındığı, eleştiri ve ifade özgürlüğü, hak ve görev sınırlarının aşıldığı’’ ileri sürülen dilekçede, ‘’Ağır hakaretler içeren bu beyanlar, siyasi eleştiri ve düşünce açıklaması kapsamında mütalaa edilemez’’ denildi. Dilekçede, Mumcu’dan 20 bin YTL manevi tazminat talep edildi.

/ ANKARA

22.03.2007


 

Şener: Sosyal güvenlikte net bir tarih veremeyiz

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, daha önce ertelenen Sosyal Güvenlik Reformunun 1 Temmuz’da yürürlüğe girip girmeyeceği konusunda, ‘’bununla ilgili net bir tarih vermemiz, bu aşamada imkan dahilinde değil’’ dedi.

Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulunun başlangıcında gazetecilerin sorularını cevaplayan Şener, Sosyal Güvenlik Reformu konusunda, Anayasa Mahkemesinin kararının herkesi bağlayıcı olduğuna dikkati çekti ve Anayasa Mahkemesi kararı ve değerlendirmeleri çerçevesinde reform ile ilgili çalışmaları tamamlayacaklarını belirtti.

Anayasa Mahkemesinin gerekçelerini dikkate alarak Sosyal Güvenlik Reformu’nun tamamlanacağını anlatan Şener, çalışmaları mümkün olduğunca erken bitirmeye çalıştıklarını ifade etti. Reformun 1 Temmuzda mı, yoksa 2008 yılı başında mı yürürlüğe gireceğine ilişkin soruya karşılık Şener, ‘’bunun ile ilgili net bir tarih vermemiz bu aşamada imkan dahilinde değil’’ dedi.

/ ANKARA

22.03.2007


 

Yazıcıoğlu: ABD, Ortadoğu’da soykırım yapıyor

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, ‘’Irak işgali bittiğinde savaş suçlularını soruşturacak bir mahkeme kurulmalı, Bush ve Blair savaş suçlusu olarak yargılanmalı’’ dedi.

Yazıcıoğlu, Irak’ın işgalinin 5. yılı nedeniyle yayınladığı mesajda, ABD’nin BM yasalarını ve uluslararası hukuku hiçe saydığını belirterek, Irak’ın işgalinin de bu pervasızlığın sonucu olduğunu ifade etti. Irak halkına yönelik işlenen soykırımın son bulması gerektiğini vurgulayan Yazıcıoğlu, ABD Başkanı George Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’in uluslararası mahkemelerde savaş suçlusu olarak hesap vermesi gerektiğini savundu. Sözde ‘’Ermeni Soykırımı’’nın tanınması amacıyla ABD Temsilciler Meclisine sunulan yasa tasarısına da değinen Yazıcıoğlu, ‘’Asıl ABD, Ortadoğu’da soykırım yapıyor’’ dedi.

/ ANKARA

22.03.2007


 

Babacan: Kıbrıs'ta her zaman bir adım önde olacağız

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Avrupa Birliği üyeliği sürecinde Türkiye’nin önemli aşamalar kaydettiğini belirterek, ‘’Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımı, medeniyetler bütünlüğüne büyük katkı sağlayacaktır’’ dedi.

Ali Babacan, Bulgaristan Avrupa Enstitüsü ile Türkiye’nin Sofya Büyükelçiliği tarafından başkent Sofya’da düzenlenen ‘’Türkiye’nin AB üyeliği süreci ve Türk ekonomisi’’ konulu konferansta bir konuşma yaptı.

Babacan, çoğunluğunu yabancı misyon temsilcilerinin oluşturduğu kalabalık bir dinleyici topluluğuna verdiği konferansta, Türkiye’nin Avrupa Birliği ilişkilerini değerlendirdi.

Avrupa Birliği’nin genişlemesinin, kimi çevrelerin ileri sürdüğü gibi sorun meydana getirmeyeceği, tersine mevcut sorunların çözümüne katkı sağlayacağını belirten Babacan, ‘’Avrupa Birliği, acaba kurucu 6 ülkeyle sınırlı kalsaydı bugün ne kadar güçlü olabilirdi? Avrupa Birliği genişledikçe güçlenmiştir. Türkiye’nin de katılımıyla da daha güçlü bir hale gelecektir’’ dedi. Babacan, dinleyiciler tarafından uzun süre ayakta alkışlanan konuşmasının ardından sorulara cevap verdi. Babacan, şöyle konuştu: ‘’Kıbrıs Rum kesimi üye olurken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne izolasyonlar hâlâ uygulamada devam ediyor. Orada 220 bin Avrupa Birliği vatandaşı özgürce seyahat edip ticaret yapamıyor. Şu anda Kıbrıs Rum kesimi Avrupa Parlamentosu’nda toplam nüfusa göre 6 milletvekiliyle temsil ediliyor. Ancak Türk tarafı bu temsil hakkından faydalanamıyor. Biz, Kıbrıs sorununa çözüm arayışı çabalarında her zaman bir adım önde olacağız. Görüşmelere hazırız. Görüşme masasından asla çekilmeyeceğiz. Ancak aynı kararlığı karşı taraftan da bekliyoruz.’’

/ SOFYA

22.03.2007


 

Soyer ile Kıvrıkoğlu arasında gerilim yok

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer ile Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Hayri Kıvrıkoğlu arasında yaşanan olayda bir gerilimin söz konusu olmadığını söyledi.

Günübirlik ziyaret çerçevesinde Makedonya’ya giden Gül, hareketinden önce Esenboğa Havalimanında basın mensuplarının sorularını cevapladı. Gül, bir gazetecinin, Kıvrıkoğlu’nun Soyer’e, CTP’nin Pazar günkü kurultayında İstiklal Marşının okunmaması ve şehitler için saygı duruşunda bulunmamasına yönelik tepkisine ilişkin olarak, “Yaşanan bir gerilim var. Bu gerilim Rum basınında da yer aldı. Siz yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki sorusu üzerine, “Gerilim değil, Sayın Soyer de bunu açıklamış bugünkü gazetelerde, bakarsanız görürsünüz” ifadesini kullandı. Bakan Gül, “Tabii ki bizim ülkemizde bizim geleneklerimiz ve kurallarımız bellidir. KKTC’de de onların kendi gelenekleri var. Ama siyasi partilerin toplantılarında İstiklal Marşı, Türk bayrağı, bunlar her zaman heyecan verir, güç verir. O ülkelerin milli birliği ve bütünlüğünü güçlendirici daimi işlev görür. O bakımdan bizim Türkiye’deki alışkanlıklarımız budur” diye konuştu. Dışişleri Bakanı Gül, bir soru üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, terör örgütü başı Abdullah Öcalan için “Sayın” ifadesini kullandığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını da sözlerine ekledi.

/ ANKARA

22.03.2007


 

Bediüzzaman Kütahya’da ‘sevgi’ ile anıldı

Kütahya Yeni Asya Gazetesi Temsilciliğinin tertiplediği Bediüzzaman Said Nursî’nin Görüşleri Işığında “Sevgi ve Eğitim” konferansı, katılımcılar tarafından ilgiyle dinlendi.

İSLÂM YAŞAR: BEDİÜZZAMAN, KENDİSİNE

ZULMEDENLERİ BİLE SEVGİ HALKASININ

DIŞINDA BIRAKMADI

Bediüzzaman Said Nursî vefatının 47. yıldönümü sebebiyle yapılan Bediüzzaman Anma Haftasında çeşitli faaliyetlerle anılıyor. Kütahya Yeni Asya Gazetesi Temsilciliğinin tertiplediği ve İslâm Yaşar ile Bedrettin Ergül’ün konuşmacı olarak katıldığı Bediüzzaman Said Nursî’nin Görüşleri Işığında “Sevgi ve Eğitim” konferansı Petrol-İş Düğün Salonunda yapıldı. Geceye Doğru Yol Partisi İl Başkanı İlhami Özatağ ve yönetim kurulu üyeleri ile DYP Kadın Kolları büyük ilgi gösterirken, Kütahya Eski Belediye Başkanı ve Saadet Partisi İl Başkanı Süleyman Canan da programı sonuna kadar ilgiyle izledi. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin “Bismillah her hayrın başıdır” sözlerini hatırlatan program sunucusu Ediz Yörü, “Bismillah” diyerek programı açtı. Mustafa Başkarcı Hoca’nın okuduğu aşr-ı şerifle inlediği gecenin açılış konuşmasını Kütahya Yeni Asya Gazetesi Temsilcisi Servet Bilgin yaptı.

TEVHİD İNANCI BİRLİĞİ SAĞLAR

Servet Bilgin, Rabbimizin Rahman, Rahim, Vedud gibi isimlerinden hareketle, muhabbeti kâinatın mayası ve varlık sebebi olarak niteleyen Bediüzzaman, bu sevginin kaynağı olan tahkiki imanın, insanı, kâinattaki bütün varlıklara “kardeş” gözüyle baktıran bir bakış açısına sahip kıldığı eserlerinde geniş şekilde izah ediyor. Said Nursî tevhid inancının sosyal hayatta mü’minler arasında kuvvetli ve sarsılmaz bir beraberliği, ittifak ve ittihadı netice vereceğini ifade ediyor. Son asırlarda imandan nasibini almamış, aksine imanla mücadele etmek üzere insanlığın dimağına zerk edilmek istenen materyalist ideolojilerin ektiği kin, nefret ve düşmanlık tohumlarından çıkan zehirli meyvelerin dünyayı nasıl bir cehenneme çevirdiğini, gerek geçen yüzyıldaki dünya savaşlarında, gerekse günümüzde bilhassa yakın çevremizde hâlâ yanmaya devam eden fitne ateşlerinde görüyoruz. Bu ateşler ancak kaynağını imandan alan bir sevgi seferberliğiyle söndürülebilir” dedi.

SEVGİNİN KAYNAĞI ALLAH’A İMAN

Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hayatını romanlaştıran İslâm Yaşar, muhabbetin, sevginin, kâinatın sebebi vücudu, rabıtası, nuru, hayatı olduğunu söyleyerek, Bediüzzaman Hazretlerinin, bütün ömrünün eza ve cefa çekmekle geçmesine, memleket hapishanelerinde veya zindanlarında ömrünün acı çekmekle geçmesine, dünya lezzeti namına bir şey bilmediğini, yaptıklarından pişman olmadığını, ona görülen dehşetli zulümlere, ezalara, cefalara katlanırken feryadı figan etmediğini, aman dilemediğini belirterek, “Taşıdığı muhabbet, sevgi hasletinin onun adavetini şefkate dönüştürdüğü için kendisine zulmedenleri bile sevgi halkasının dışında bırakmadı ve imanlarını kurtarmak kaydıyla hepsine hakkını helal etti” dedi. Bediüzzaman Said Nursî hazretleri gibi onun yolundan giden muhabbet fedailerinin de, din, dil, ırk ve tefrik etmeden bütün beşeriyete muhabbet besleyip sevgi diliyle seslenirken, dünyevi ve uhrevi bir şey beklemediklerini, sadece Allah’ın rızasını kazanmak istediklerini kaydetti.

BEDİÜZZAMAN’IN EĞİTİM MODELİ

Eğitimci Bedrettin Ergül, “Bediüzzaman Said Nursî’nin eğitim modelinden eğitimciler ve devlet yararlanmalıdır. O Allah sevgisini kalplere yerleştirmek istemiştir. Bediüzzaman Said Nursî, her zaman müspet hareket edilmesini istemiş ve talebelerinin asayişe, emniyete yardımcı olmalarını istemiştir. Onun için hiçbir talebesi teröre bulaşmamıştır” dedi.

Bediüzzaman Said Nursî’nin cehalet, zaruret (fakirlik) ve ihtilaf olmak üzere üç düşmanımız olduğunu söylediğini belirten Ergül, “Bunlara karşı ise marifeti, eğitimi, ilmi, san’atı, birliği ve beraberliği çare olarak göstermiştir” dedi. Bediüzzaman Said Nursî’nin ‘Kabe’de de olsam buraya gelmem lazımdı’ dediğini belirten Ergül, Bediüzzaman’ın birliği, beraberliği, kardeşliği her zaman önde tuttuğunu kaydederek, “Dinimiz bir, kıblemiz bir, vatanımız bir, peygamberimiz bir bir diyerek, birliği ve beraberliği, vatan sevgisini yaymıştır” dedi.

DOĞRU İSLÂMİYETİ ANLATMA

Bediüzzaman Said Nursî’nin, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulmasını istediğini belirten Ergül, Bediüzzaman’ın, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulması durumunda talebenin daha iyi yetişeceğini söylediğini sözlerine ekledi. Ergül, doğru İslâmiyeti göstermemiz ve hayatımızda yaşamamız gerekir dediği konuşmasında, “Bediüzzaman Sadi Nursî’nin, doğru İslâmiyetin hal ve hareketlerimizle gösterilmesi durumunda, Avrupa’nın İslâmiyete gruplar halinde gireceğini” söyledi.

CAN KARDEŞ MİNİK DUÂLAR,

GECEDE DUYGULU ANLAR YAŞATTILAR

Geceye Minik Duâlar grubunun ilahileri renk katarken Can Kardeş Çocuk Korusu, konferansı dinlemeye gelenlere unutamayacakları duygulu anlar yaşattı. Birbirinden güzel ilahileri seslendiren minikler, Minik Duâlar Grubunu aratmadılar.

Birbirinden güzel ilahileri terennüm eden Can Kardeş Çocuk Korosu, geceye gelenler tarafından uzun müddet alkışlandılar.

22.03.2007


 

Çanakkale şehitleri için 250 bin hatim

Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Çanakkale zaferinin 92. yıl dönümünü çeşitli faaliyetlerle anıyor. Faaliyetlerle ilgili bilgi veren AGD Genel Başkanı İlyas Töngüş, Çanakkale’de silahla iman gücünün çarpıştığını ve imanlı yüreklerin galip geldiğini hatırlattı.

AGD olarak Çanakkale zaferinin 92. yıl dönümünü üç ayrı faaliyetle yadedeceklerini belirten Töngüş, “Şehitlerimizi en güzel şekliyle yad etmek için bir ay önce başlatmış olduğumuz 250 bin şehide 250 bin hatim kampanyamızı büyük bir başarı ile nihayete erdirmiş bulunuyoruz. Edirne’den Kars’a kadar hatta Kosova, Makedonya, Azerbaycan, Mekke ve Medine başta olmak üzere tüm Avrupa’dan, Orta Doğu’ya, Balkanlar’dan güney Afrika ülkelerine kadar pek çok yerden kampanyamıza yoğun bir ilgi göstermişlerdir” dedi.

24 Mart Cumartesi günü İstanbul Akgün otelde “1. Uluslar arası Çanakkale Sempozyumu” gerçekleştireceklerini de vurgulayan Töngüş, 25 Martta ise Çanakkale’de, büyük bir katılımla okunan hatmi şeriflerin duasının yapılacağını söyledi.

Yeni Asya / ANKARA

22.03.2007


 

Eğitimde ‘partner’ ve ‘sınıf annesi’ uygulaması

Yozgat Milli Eğitim Müdürlüğünün başlattığı ‘’partner’’ ve ‘’sınıf anneliği’’ uygulaması kapsamında öğretmenler, özel olarak sorumlu oldukları öğrencilere velisi gibi destek veriyor.

Aynı sınıftaki öğrencilerin annelerinin kendi aralarından seçtiği ‘’sınıf annesi’’, sınıftaki tüm öğrencilerle ilgileniyor, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Yozgat Milli Eğitim Müdürü İlimdar Kaya,’’partner’’ ve ‘’sınıf anneliği’’ projelerinin birbirinden ayrı ama birbirini tamamlayan iki proje olduğunu söyledi. Kaya, ‘’partner’’ uygulamasında, OKS ve ÖSS’ye hazırlanan ilköğretim ve lise öğrencilerini kurayla okuldaki öğretmenlere paylaştırdıklarını belirterek, ‘’Öğretmenlerimiz, sorumlu oldukları öğrencilere özel yaşamı, okul hayatı, başarısı, gelecek planları, çalışma sistemi gibi her konuda velisi gibi destek veriyor, başarılı olabilmeleri için çaba sarf ediyor’’ dedi.

/ YOZGAT

22.03.2007


 

Cezaevleri reformu devamlılık istiyor

Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga,’’Cezaevleri reformu devamlılık isteyen bir süreçtir. Çünkü suçlu profilleri ve topluma kazandırma ihtiyaçları sürekli değişmektedir’’’ dedi.

Kasırga, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği tarafından Hakimevi’nde düzenlenen Ceza İnfaz Sistemi ve Sivil Toplum Konferansı’nda yaptığı konuşmada, günümüzde ülkelerin uygarlık düzeylerinin sadece fert başına düşen milli gelirin ne kadar olduğu, kişi başına ne kadar araba düştüğü ile değil, cezaevlerinde barındırılan hükümlülere nasıl muamele edildiği ile de ölçüldüğüne dikkati çekti.

Bu konuda uluslar arası kurum ve kuruluşların bir çok ilke ve tavsiye kararının bulunduğunu hatırlatan Kasırga, şöyle konuştu: “Yeni Avrupa Ceza İnfaz Kurumu Kuralları, mahkumların insanca muameleye tabi tutulması ve eğitilerek topluma kazandırılması noktasında çağdaş ve modern anlayışı içeren ilkeler koymaktadır. Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesinin genel raporları ile ülkeler hakkında yayınladığı tavsiye raporları bizim için birer referans kaynak olmuştur. Bu raporlarda mahkumların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve modern iyileştirme yöntemleri yer almaktadır. Bu süreçte sivil toplum kuruluşları büyük önem arz etmektedir.’’

/ ANKARA

22.03.2007


 

Ankara-Washington hattında ‘kara bulutlar’

ABD Kongresine sunulan Ermeni tasarıları konusunda Washington’da görüşmeler yapan TÜSİAD heyetine başkanlık eden kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, tasarılara ilişkin Türkiye açısından durumun, iki ay öncesine göre daha olumlu olduğunu, ancak konunun gündemden kalktığının kesinlikle söylenemeyeceğini belirtti.

Heyetin temaslarının ardından basın toplantısı düzenleyen Yalçındağ, bir Kongre üyesi, ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve iki düşünce kuruluşuylagerçekleştirilen görüşmelerde kendilerinin, Türkiye’nin Ermeni tasarılarına ilişkin görüşlerini ve bu konunun tarihçilere bırakılması gerektiğini ilettiğini anlattı. Yalçındağ, “İki ay öncesine göre daha olumlu, ama gündemden kesinlikle kalktığını maalesef söyleyemeyiz” diyerek, tasarılar konusunda kaydedilen ilerlemede Türkiye adına son dönemde yapılan girişimlerin etkisiolduğunu belirtti. Arzuhan Doğan Yalçındağ, Ermeni tasarılarını Türk-Amerikan ilişkilerinin üzerindeki bir “kara buluta” benzetti.

/ WASHINGTON

22.03.2007


 

CHP merkezi önünde protesto gösterisi

Ayrancı sosyete pazarı esnafı, pazar yerini ‘’kapatmak isteyen’’ Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’ı, CHP Genel Merkezi önünde protesto etti.

Parti genel merkezi önünde toplanan esnaf adına açıklama yapan Cafer Ayvataş, Çankaya Belediye Başkanı Eryılmaz’ın pazar yerini kapatmak istemesinin kendilerini zor durumda bıraktığını söyledi.Ayvataş, birçok esnafın yeni mal satın aldığını ve ödemelerini çekle yaptığını belirterek, defalarca görüşmek istemelerine karşın, Eryılmaz’a ulaşamadıklarını kaydetti. Pazar yerinin, ‘’tadilat’’ gerekçesiyle kapatılmak istendiğini kaydeden Ayvataş, şunları söyledi:’’Bu tadilat, tam da para kazanmaya başlayacağımız bir döneme denk geliyor’’ diye sordu .

/ ANKARA

22.03.2007


 

Dünyanın suyu tükeniyor

Dünyadaki su kaynakları, yetersiz yağışlar, aşırı buharlaşma, mevcut su kaynaklarının tüketimi ve kirletilmesi sebebiyle hızla azalıyor.

Bu sebeple, 2025 yılında 2 milyar, 2050’de ise 7 milyar kişinin susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler (BM) verilerinden derlenen bilgilere göre, küresel ısınma kaynaklı yağış azlığı, aşırı buharlaşma, hızlı tüketim ve kirlilik sebebiyle dünyadaki temiz su kaynakları hızla tükeniyor. Bu sebeple 2025 yılında 2 milyar, 2050 yılında ise 7 milyar kişinin susuzlukla karşı karşıya kalacağı ifade ediliyor. Günümüzde ise 1.1 milyar kişi, sağlıklı içme suyuna ulaşamıyor. Su yetersizliği ve kirli sulardan kaptığı hastalıklar sebebiyle de her gün 3 bin 800 çocuk, hayata veda ediyor.

“TÜRKİYE SU FAKİRİ OLACAK”

Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Başkanı İsmet Cengiz, uluslar arası kriterlere göre, kişi başına yılda 10 bin metreküp kullanılabilir su düşen ülkelerin ‘’su zengini’’, 3 bin ile 10 bin metreküp arasındakilerin ‘’yeterli suyu olan’’, bin ile 3 bin metreküp arasındakilerin ‘’su sıkıntısı olan’’, kişi başına bin metreküpün altında su düşen ülkelerin de ‘’su fakiri’’ ülkeler olarak tanımlandığını söyledi.

Türkiye’nin tüketilebilecek su potansiyelinin toplam 110 milyar metreküp olduğuna işaret eden Cengiz, şöyle konuştu: ‘’Nüfusu yaklaşık 70 milyon olan ülkemizde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı, bin 600 metreküptür. Nüfus artışına ters orantılı olarak, kullanılabilir su miktarımızın değişmemesi, göç ile yüksek düzeyde ekonomik etkenler de göz önünde bulundurulursa önümüzdeki yıllarda bu miktar daha da azalacak ve Türkiye, su fakiri ülkeler arasında yer alacaktır.’’

/ ANKARA

22.03.2007


 

Filistinli çocuklara psikolojik destek

İHH İnsanî Yardım Vakfı’nın desteğiyle Filistin’de yürütülen bir projeyle savaşın çocuklarına psikolojik destek veriliyor. Beyt-Hanun’da açılan kurs ve seminerlere özellikle ilk ve orta dereceli okullarda okuyan 7 ila 16 yaş arası toplam 165 Filistinli çoçuk katılıyor.

Psikolog ve psikiyatristler, rehabilitasyon kurslarında verdikleri eğitim ve uyguladıkları terapilerle, savaştan olumsuz etkilenen çocukların akıl ve ruh sağlığını korumaya çalışıyorlar. Kurs ve seminerlerde savaşın çocuklarının sosyal, kültürel aktivitelere katılması sağlanıyor. Uzmanlar, çocuklarla birebir iletişim kurarak saldırıların genç yaştaki insanların bilinçaltlarında yol açtığı tahribatı tespit edip tedavi yollarına başvuruyorlar.

/ İSTANBUL

22.03.2007


 

İzmir’de hakime “klasik müzik” soruşturması

Boşanma davalarında olumlu bir hava meydana getirmek amacıyla duruşma salonunda klasik müzik dinleten İzmir 13. Aile Mahkemesi Hakimi Ali Soyer hakkında, Adalet Bakanlığı tarafından tahkikat başlatıldığı öğrenildi.

Alınan bilgiye göre, Adalet Bakanlığı, Hakim Ali Soyer hakkında, ‘duruşma salonunda klasik müzik dinlettiği’ iddiasıyla soruşturma başlattı. Aile Mahkemesi Hakimi Soyer hakkındaki soruşturmanın, İzmir Adliyesinde görev yapan savcılar tarafından yürütüldüğü kaydedildi. Duruşma salonunda meydana getirdiği ortam ile çok sayıda çiftin mahkeme salonunda son anda boşanmaktan vazgeçmesine vesile olduğunu belirten hakim Soyer ise soruşturmaya karşın uygulamayı sürdürüyor. İzmir Baro Başkanı Nevzat Erdemir, soruşturmanın, yargıcın görevine etki etmemesi gerektiğini söyledi.

“Adalet Bakanlığının kendi hakimi ile kavgalı olduğunu’’ savunan Erdemir, şunları kaydetti:’’Adalet Bakanlığı, bugün hakimlerle savcılarla atama konusu nedeniyle mahkemelik. Kendi hakimiyle kavga eden, avukatlara husumet besleyen bir kurumdan çok fazla şey beklemek yanıltıcı olur. Hakimi tanımıyorum ama klasik müzik dinletiyor diye hakime açılan soruşturmadan önemli bir sonuç çıkacağını tahmin etmiyorum.’’

/ İZMİR-

22.03.2007


 

BASK'tan Başbakana mektup

BASK yöneticileri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdikleri mektupta, geçirdiği rahatsızlık dolayısıyla ‘’geçmiş olsun’’ dileklerine yer vererek, Konut Edindirme Yardımı (KEY) hesabındaki paraların hak sahiplerine ödenmesini istediler.

Alınan bilgiye göre, BASK Genel Başkanı Resul Akay ve Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Bayram Zengin, KEY hesabındaki paralarla ilgili Erdoğan’a bir mektup gönderdi.

KEY hesaplarının tasfiyesini ve buralarda biriken paraların hak sahiplerine ödenmesini öngören kanun tasarısının 19 Nisan 2006’da TBMM’ye sevk edildiği hatırlatılan mektupta, 22 Haziran 2006’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda müzakere edilen tasarının, 23 Haziran 2006’da genel kurul gündemine girdiği belirtildi. Gündemin 33. sırasında bulunan KEY tasarısı ile ilgili yasal sürecin henüz tamamlanamadığına işaret edildi.

/ ANKARA

22.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004