Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 24 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Tandoğan’dan Malatya’ya…

Tandoğan mitingini öven ve bu mitingin ‘demokratik talepleri dile getiren barışçı bir toplantı’ olduğunu ileri süren, ‘korkmayalım, utanmayalım’ sloganlı, iyi niyetli yazılar devam ederken Malatya’daki cinayet çıkageldi.

Bir anlamda Hrant Dink cinayeti gibi, önceden “geliyorum” diyen bu vahşi olay, eminim mitingin militarizmle, şiddetle ilgisi olmayan demokratik bir halk hareketi olduğunu söyleyerek mitingi öven kalemleri çok zor durumda bırakmış olmalı.

Bu kalemlerin, o mitingte omuz omuza yürüdükleri bazı örgüt mensuplarının, ‘milliciliği’ bilinen bazı isimlerin, yıllardır yabancı düşmanlığı, misyonerliğe ve gayrimüslim azınlıklara düşmanlık gibi konularda kötülük tohumlarının ekilmesinde aktif rol alanlar arasında oldukları gerçeğini düşünüp acaba üzülenler olmuş mudur?

Tabii bilemem. Yalnız bu tohumların geçtiğimiz iki yıl içinde Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri, şimdi de Malatya’daki iğrenç katliam olarak meyve vermesine bakarak, miting hakkında nasıl ‘Korkmadan, utanmadan’ yazdılarsa şimdi de bu mesele hakkında da birşeyler yazmaları gerekir diye düşünüyorum.

Yoksa iş işten geçtikten sonra, “Hristiyanlar, Ermeniler bavullarını toplamaya başladı” demenin hiç bir faydası yok.

O kurmaca toplulukla yürümeyi yüceltmenin en azından vicdani bazı sorumlulukları olmalı.

Buna bir de mitingin cumhuriyet düşmanları için son bir ihtar olduğunu anlatarak böyle giderse ‘kan dökülebileceğini’ söyleyen faşizm savunucusu emekli büyükelçinin yazısını da eklersek, miting övücülerinin düştüğü durumu daha iyi anlayabiliriz.

Üstelik aynı yazar bu konudaki ikinci yazısında, o örgütlerin taraftarı ya da destekçisi olmamakla birlikte mitingten etkilenenleri tehdit ediyor “Arada kalanların buna göre -Belirlediği çerçevenin dışında kalanları cumhuriyet düşmanı olarak görüyor - yerlerini almaları iyi olur- diyor.

Arada kalanlar, yani kendilerini konuşmacılara ve toplantıyı düzenleyen örgütlere bağlı hissetmeyenler, bu kan kokan talimat karşısında ne yaparlar tabii bilemem.

Mitinge dönersek: Bu mitingte sanıldığı gibi öyle çok geniş bir mutabakat falan yok.

Başını Atatürkçü Düşünce Dernekleri’nin çektiği bir örgütlenme bu.

Bir yığın dernek adı geçiyor. Halktan da katılımlar olduğu muhakak. Neredeyse dört yıldır yoğun olarak çalıştırılan ‘derin devlet’ markalı propaganda makinelerinin etkisinde kalıp, “Yarın şeriat gelirse ne yaparız?” diye korkutulan bunca insanın bu toplantıya gelmesini normal karşılamak lazım.

Tandoğan mitingi aslında bir 28 Şubat’vari örgütlenme.

28 Şubat’ı başka bir biçimde devam ettirmek isteyenlerin işi. O zaman da bildiğiniz gibi önce, ‘sivil toplum örgütleri’ dedikleri bazı örgütleri ortaya çıkartmışlardı.

Gerekçe de aynıydı. “Türkiye adım adım bir şeriat devletine doğru gidiyordu.” Refah Partili koa-lisyon hükümeti devrilmeli, memleket bu dinci gidişten kurtarılmalıydı.

Şimdi de aynı şeyler söyleniyor. Senaryo aynı. Bu sefer hedef AKP

İşte böyle bir ortamda ortaya çıkan Malatya katliamı da görünen o ki aynı gidişe hizmet eden bir olay.

Rahip Santoro’nun, Hrant Dink’in ve Malatya’da Peroteston misyonerlerin katledilmesini planlayan odaklarla Tandoğan mitinginin perde arkasındaki planlayıcıları muhtemelen aynı. Aynı olmasa bile hizmet ettikleri amaç farklı değil.

Mitinge katılan örgütler ve bilinen bazı isimler hakkında bir araştırma yapın. Göreceksiniz katılanların çoğu misyonerlik faaliyetlerini ve gayrimüslim azınlıkları Türkiye için bir tehdit sayan görüşlere sahipler.

Ve onlar bu nedenle bu tür faaliyetlerin derece derece, devlet baskısından, kanun zoruna, şiddet kullanmaktan, zorla ülke dışına çıkartmaya kadar uzanan değişik tedbirlerle engellenmesini savunuyorlar.

Radikal Gazetesi başlık yapmış, “Türkiye’de sağcısı da solcusu da misyonerlik alarmı veriyor” diye Bia Net de konuyu araştırmış. Milletvekillerinden generaline, Emniyet’ten Diyanet’ine, sendikacısından siyasi parti başkanına kadar geniş bir kesim konuşmalarında misyonerlerleri hedef gösteriyor.

Medya da bu konuda başrolleri oynuyor.

Böyle bir ortamda Malatya’da ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde, böyle bir cinayeti işletecek yığınla adam bululmak mümkün.

Dikkat ederseniz katillerin cinayet gerekçeleri ortada olduğu halde kimse de çıkıp, “Bu cinayeti radikal İslamcılar işledi” diyemiyor. Çünkü MGK’sından Diyanet’ine, Emniyet’inden sendikacısına kadar herkesin elleri bu cinayetteki kanlara bulaşmış durumda.

Herkes biliyor ki bu cinayetin katil listesi çok geniş.

Azmettirenlere gelince... Herkesin bu noktada başını eğip bir nebze değil, derin derin düşünmesinde yarar var.

Yeni Şafak, 23.4.2007

Koray DÜZGÖREN

24.04.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Malatya katliâmı bizi intibaha getirecek mi?

  Korkma düşmez...

  Tandoğan’dan Malatya’ya…


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004