Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 05 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Hayatımız tehlikede…

Dün bir arkadaşım “Hayatımız tehlikede…” diyordu, “özellikle Hrant Dink davası bu karanlık yapıları, çeteleri çözmezse hayatımız gerçekten tehlikede…”

Haklı…

Önceki gün Dink davasının ilk duruşması yapıldı.

Bu dava, biraz da bu nedenle, bu yakın tehlikeden, bu tehlikenin ifade ettiklerinden ötürü Türkiye’nin son yıllardaki en önemli davalarından birisidir.

Zira Dink davası her gün bir yenisi ortaya çıkan, ucu devletin içine uzanan çetelerin, farklı olanı, farklı düşüneni katletmeyi kendisine hak gören ve meşru gören bir zihniyetin üzerine hukuk ve siyaset yoluyla gitmenin son fırsatıdır…

Belki de son imkânıdır…

Çetelerin üzerine gitme, küstah şiddet gösterilerinin belini kırma, eğer mümkün olacaksa, bu dava etrafındaki seferberlik üzerinden gerçekleşecektir.

Olup biten, ülkede yaşanan şunu gösteriyor: Bu seferberlik sadece hukukun değil, aynı zamanda siyasetin ve toplumun seferberliği olmalıdır.

Dink davasının ilk oturumu bir zihniyetin temsilcilerini “konuk ediyordu”.

Gözlemcilere göre birbirlerini tahkir edecek ifadeler veren ve mahkeme salonunda yan yana oturan sanıklar ilginç bir şekilde fırsat buldukça gülüşüyorlar, birbirleriyle keyif içinde konuşuyorlar, kimi önde gelen sanıklar etrafa ısrarlı ve tehditkar bakışlar fırlatıyorlardı.

Tutuksuz yargılanan kimi sanıklar ara verildiği anlarda müdahil tarafın yanıbaşında bitiyor, bakışlarını dikiyor, kimisinin aile fertleri tehdit içeren sohbetler yapıyorlardı.

Denebilir ki her çete, üstelik kendisine milliyetçi adı veren her çete, özellikle tetikçileriyle nobrandır, küstahtır, tehditkardır…

Ama sorun bu değil…

Sorun şu:

Bu kez sanık sandalyesinde oturan sanıkların bir kısmı, en azından tetik çektiğini, azmettirdiğini kabul eden sanıklar her an sokakta karşılaşacağınız türden, yaptıkları iftihar eden, öldürmeyi kendilerine hak gören, takdir edilmeyi bekleyen, her an saldırmaya hazır insanlar…

Kimisinin ruh sağlığı bozuk, kimisinin davranışları, kimisi sıradan mahalle çocuğu…

Sorun şu:

Bugün resmi Türkiye’nin karanlıkta kalan kısmı açılan davalarla, yüzlerce internet sitesi, onlarca gazetesi ve televizyon kanalıyla, “işte Türk düşmanların” başlıklı listeler yayınlayarak, cinayetleri, saldırıları alkışlayarak yazarlara, düşünce insanlarına, azınlıklara, farklı düşünenlere düşman, hain diye bakan insanlar yetiştiriyor…

Bunlardan her gün yüzlercesini üretiyor…

Meşrebine, eğilimine göre vurmaya, öldürmeye hazır insanlar…

Dink’i öldürenler. Malatya vahşetini yapanlar, Danıştay’a saldıranlar bunlar arasından çıkıyor…

Bugün resmi Türkiye’nin karanlıkta kalan yapıları küçük işaretlerle, uzaktan yönlendirmelerle bu insanları kullanıyor. Mahalle çetesine indirgenmiş gruplara amatör görüntülü cinayetler işletiyor.

Tehlike sandığınızdan daha büyük ve daha yakın…

Dava tutanakları aleni ve ortada…

Değil mi Dink duruşmasında bir savunma avukatı, müdahil avukatları ve Dink ailesini hainlikle suçlayıp, bu devlete ait olmadıklarını vurguluyor, bu ülkeyi terk etmelerini söylüyordu?

Değil mi Hrant Dink’i “Türkiye’ye düşmanlığı belgeli ölü” olarak tanımlarken, Hüseyin Kocadağları, Abdullah Çatlıları rahmetle ve kahraman olarak anıyordu?

Değil mi ki ikrar edercesine Dink cinayeti işleyen grubun da bu kahramanlardan olduğunu haykırıyordu?

Ve ırkçı dil bir mahkeme salonunda dile getirilebiliyorsa, meydan okuma, cesaretlendirme ayyuka çıkmış demektir…

Tehlike çok yakında demektir…

Dink davasına dikkat kesilin…

Bu Türkiye’nin en büyük hukuk davasıdır, bu bir yol ayrımı davasıdır…

Yeni Şafak, 4.7.2007

Ali BAYRAMOĞLU

05.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Bunlar organize işler

  Çete fışkırıyor

  Hayatımız tehlikede…

  Türkiye’nin arınma sınavı

  ‘Vatanseverler’


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004