Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 17 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Seçimde aday olmayan Bakan Ali Coşkun: AKP’de ortak akıl unutuldu

*Adınızın AK Parti milletvekili aday listesinde olmaması çeşitli spekülasyonlara neden oldu. Siyaseti mi, AK Parti’yi mi bıraktınız? Yoksa AK Parti mi sizi bıraktı?

Devlete küsme olmaz. Benim bir dargınlığım da yok. Sadece siyasi çalışmama bu seçimde ara verdim. Tabii ki önümüzdeki günler Türkiye için fevkalade önemli gelişmelere gebe. Bu bakımdan seçimlerden sonraki Meclis’in oluşumu ve gelişmelerin ışığı altında tavrımızı, tarzımızı belirleriz.

* Seçimlere girmeyi düşünmüyordunuz, ama son anda başvuru yaptınız...

Seçimlere girmemeyi düşünüyordum. Fakat AK Parti’den çok ısrar geldi ve son gün müracaat ettirdiler. Tahmin ediyorum ‘başka partilere kayarım’ diye, ki çok yanlış bir düşünce. Böyle bir düşüncem yoktu. Çünkü işlerimi, özel hayatımı çok ihmal ettim. TOBB başkanlığımdan beri sürekli ülke sorunlarıyla yakından ilgilenen, bunların çözümü için görev alıp, kendi özel hayatımdan büyük fedakârlık yaparak, hatta ailemi ihmal ederek çalıştım. Dolayısıyla bir kendi iç dünyamı tanzim edeyim, bir de olayların seyrini dışardan izleyeyim

* “İç dünyamın tanzimi” derken, sizi sıkan bir şeylerin olduğu ve yorulduğunuz anlaşılıyor.

Son zamanlarda ülke için yararlı olduğuna inandığım birçok yasayı çıkartamadık. Hâlâ Başbakanlık’ta bekliyor bunlar. (...)

*Neden gerçekleştiremediniz? Engel kimdi?

Tabii o Başbakanlığın sorumluluğunda. (...)

*Sayın Başbakan size 1-2 ay önceye kadar “KOBi Baba” diye hitap ediyordu. Ne değişti de bu seviyeye gelindi?

Bizim hizmetimiz çok geniş belki, bunun için de şimşekleri üzerimize çektik. (...)

*Birileri bu çalışmadan rahatsız mı oldu?

Bazı menfaat grupları rahatsız oluyor tabii. Dolayısıyla artık belirli konularda gereksiz gerginliğe yer verilmesini arzu etmedim. Mesela en son tartışmamız işin başından beri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan teknoloji konusu. TÜBİTAK, Başbakanlığa bağlı olarak çalışıyor. Takdir tabii Başbakan’ın. Ama biz bu kadar yük çektik. 4. Rektörler Koordinasyon Kurulu’nu yaptım. Hükümet YÖK’le arası olmamasına rağmen bu rahatsızlık verdi zannediyorum. Ayrıca, son günlerde yeni bir AR-GE yasası hazırlanması için bir ortam hazırlandı. Ben sanayiciyim. 45 yıldır her fabrikanın AR-GE çalışması yapmasını arzu ediyorum teşvik olsun. Mevcut yasa içinde bunu çözmek mümkündü. Bizim o görüşümüze maalesef Başbakanlık Müsteşarlığı ve Maliye Bakanlığı kendileri bir tasarı hazırlayarak Bakanlar Kurulu’na sevk ettiler ben de imzalamadım. Ondan dolayı Maliye Bakanlığı ile aramızda ciddi bir gerginlik oldu. Sonra mecbur oldular bizim görüşümüzü almaya ve oturduk yasayı düzelttik. Ama seçimler dolayısıyla yetişmedi. Böyle doğruyu bulmak için mücadele oluyor. Ben bunları doğal karşılıyorum. Ben hayatım boyunca yanlışlarla mücadele ettim, hep doğruların yanında yer aldım. O bakımdan zaman zaman her hükümette olur, bizim hükümette de oldu.

*TOBB genel kurulunda Deniz Baykal ile samimi fotoğraflarlar verdiniz. Bundan rahatsızlık duyan oldu mu?

Biz herkesle iyi geçinme durumundayız ülke yararına. TOBB başkanlığı döneminde ve sonrasında “Efsanevi Başkan” olduk, “KOBİ Baba” olduk, sanayicinin abisi olduk. Dolayısıyla o müessesenin mensubu olmaktan gurur duyarım her zaman. Ve Türk ekonomisinin kalkınmasında, gelişmesinde çok önemli rol oynadığına inanıyorum. Dolayısıyla zaten onursal üyesiyim. Yüksek İstişare Kurulu’nda görevliyim. Genel Kurul’da sayın Başbakan Sivas Kongresi için erken ayrıldı ve giderken bana dönerek, “Buradasın değil mi sayın bakan, ev sahibisiniz” dedi, bende, “Evet buradayım bir yere gitmiyorum” dedim. Arkadan Mehmet Ağar Bey, kongresi varmış erken ayrıldı. Sayın Deniz Baykal kaldı. Ve konuşmasından sonra, yemeğe oturduk. Çeşitli siyasi konularda tartıştık ve şakalaştık. Yeni bir seçim sistemi çalışıyorlarmış. Dedim patentini almanız lazım. Patent Kurumu bana bağlı filan. Akşam televizyonlarda, gazetelerde el ele tutuşup, şakalaşırken resim çıktı. “Son yemek” diye başlık attılar. Sayın Başbakan bana bir şey söylemedi, ama bazı nedenler sıralayarak güya darılmış. Siyasette böyle şeyler olmaması lazım. Bu tip söylentiler siyasete renk katmıyor. Gölge düşürüyor. Onun için bakalım, mevlam ne eyler, ne eylerse güzel eyler.

*Başbakan ve siz söylentilere göre mi hareket ettiniz? Konuşmadınız mı hiç?

Biz partiyi kurarken bazı kırmızı çizgiler çizdik. Bunlardan bir tanesi de; genel meselelerde istişare şarttı. Kolektif akılla hareket edecektik. Ben kimseye danışıldığını tespit edemedim. AK Parti’nin yeni bir vitrine ihtiyacı yok. Yeni kurtarıcılara ihtiyacı yok. Buna rağmen Başbakan kimseye danışmadan genel başkan olarak, bir sürü insanı yeni vitrin olarak grupta takdim etti. Onların felsefesiyle, siyasi anlayışı ve gidecekleri yol bizi fevkalade olumsuz etkileyici yönde. Dolayısıyla onlarla AK Parti nasıl çalışacak merak ediyorum. O da etkiledi beni. (...)

*Seçim meydanlarında bir kutuplaşma görüyor musunuz?

Türk siyasetinde sistem yanlış. Birincisi, Anayasamız sivil bir Anayasa olamadı. Emredici yönleri var. İkicisi; siyasi partiler kanunu tek tip bir siyasi parti tüzüğü hazırlamaya elverişli. Üçüncüsü; seçim yasalarında değişiklik yapmak lazım. Çünkü, Türk siyasetinde lider suntası var. Yemin bile etse parti kurulurken bir lider, bir müddet sonra tek adamlığa oynuyor ve bakın her tarafın meydanına tek isim, tek resim görüyoruz. Her partide bu var. Tek adam olunca, kendini imparator zannediyor ve kendisi karar vermeye başlıyor. Hatta demokratik davranış içinde gözükebilmek için kritik bir konuda önce fikrini söylüyor, ondan sonra görüş istiyor. Tabii listeye de lider koyduğu için, seçilebilecek bir yere, seçilebilecek bir sıraya koyduğu için önceden fikrini söylediği için çok arkadaş maalesef üzülerek söylüyorum gerçek fikirlerini söyleyemiyor, sadece alkışlama göreviyle kendini tatmin ediyor. Onun için bu seçim sisteminin değişmesi lazım. Liderin koyduğu adamın seçilmemesi, halka hizmet edecek adamın seçilmesi lazım. Onun için belki ön seçim sistemi veya ona yakın birçok Batı’da gelişmiş ülkelerde örnekler var, koymak lazım. Yani istediğiniz kadar değeri olsun bir insanın hatta lider onun partide olmasından endişe ediyorsa, son anda listeye koymazsa adamın hiçbir şeyi yok, gücü kalmıyor.

*Cumhurbaşkanlığı konusunda bir sıkıntı oldu. Yaşanmalı mıydı?

Sıkıntıyı liderler doğurdu. Yaşanmaması lazımdı. Bakın şimdi uzlaşalım diyorlar. O zaman niye uzlaşmadınız? Onun için sistem söylediğim gibi liderleri tek söz sahibi yapıyor. Tek söz sahibi olanlar da kendi düşünceleri, kendi ideolojileri, kendi menfaatleri ve beklentileri doğrultusunda sistemi tıkıyorlar.

* Siyasette sağdan, sola; soldan sağa transferler var. Nasıl bakıyorsunuz?

Türkiye’de artık sağ ve sol eski anlayışında kalmadı. Dolayısıyla burada transferleri ben ağırlıklı olarak, o partinin ideolojisini, fikrini zaten dediğim gibi, siyasi partiler kanunu tek tip olduğu için ideolojiler de yok, belli yazılı bir şey yok. Fikren veya düşünce ya da slogan olarak var. Ben o arkadaşlar alınmasınlar, o partiyi beğenerek hizmet etmek için gittiklerine inanmıyorum. Çoğu seçilebilmek için gitti. İsim vermeyeyim ama çok iyi tanıdığım arkadaşlar var, bir partiyi çok tenkit eden, aile yapısı da müsait olamayan o partiye girmede, fakat başka partide seçilme şansı olmayınca o partiye gittiler. Bizim partiye de öyle gelenler var. Maalesef böyle.

Dünya, 16.7.2007

Konuşan: Ferit B. PARLAK

17.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  DP tabanı tuzağı fark etti

  Bu rektör yargılanacak mı?

  Seçimde aday olmayan Bakan Ali Coşkun: AKP’de ortak akıl unutuldu


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004