Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Eylül 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Laiklik vahiy mi ki tartışılamıyor

NTV’nin tartışma programı ‘Neden’de konuşan Prof. Dr Hayri Kırbaşoğlu, “Devlet dinden elini çekmeyi göze alamıyor. Çifte standart var, tutarlılık yok. Laiklik tanımının konuşulmasına bile karşı çıkıyor bir kesim. Nihayetinde bu vahiy değil ki! Kaldı ki vahyin anlamı bile tartışılyor artık” ifadelerini kullandı.

NTV’nin tartışma programı ‘Neden’de sezonun ilk programında Can Dündar “‘Mahalle Baskısı’ Türkiye’yi Değiştirir mi? Yaşam tarzları tehdit altında mı?” ve “Türkiye Malezya Olur mu?” diye sordu.

Programa konuk olan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, NTV siyaset danışmanı Ruşen Çakır, Prof. Nur Vergin, ve Prof. Hayri Kırbaşoğlu soruları cevapladı.

“Türkiye laik bir ülke değil, Bizansist, dinin devletin hizmetinde olduğu bir model” diyen Profesör Hayri Kırbaşoğlu ise “Devlet dinden elini çekmeyi göze alamıyor. Çifte standart var, tutarlılık yok. Laiklik tanımının konuşulmasına bile karşı çıkıyor bir kesim. Nihayetinde bu vahiy değil ki! Kaldı ki vahyin anlamı bile tartışılıyor artık” ifadelerini kullandı.

Profesör Kırbaşoğlu, “Bir tarafta hürriyetler genişleyince, öbür tarafta daralıyor. Başörtüsünü yasaklamak da dayatmak da yanlış. Bunun için devlet, sivil toplum örgütleri ve mahalli kanaat önderleri toplanıp karar almalı; toplum evhamdan kurtarılmalı. Aksi halde obsesyona dönüşecek ve bu çok tehlikelidir. İslamcısı da, laiki de, solcusu da, sağcısı da kafalar aynı. Bu kafa değişmeli. Nereden baksak dökülüyoruz. Müslümanımız da, laikimiz de, solcumuz da önce adam olsun” dedi.

Prof. Nur Vergin, “Başörtüsü korkusu eskiden yoktu. Üniversitede 3-5 kız vardı, onlar da bizim medari iftiharımızdı. Ne zaman ki çoğaldılar, iş değişti. Türbanı Refah Partisi getirmedi, onlar Refah Partisi’ni getirdi. Korkmayalım. Korku üreten odakların kucağına düşmeyelim. Kavgadan, tartışmaktan, mücadele etmekten korkmamalıyız; ama birbirimizi vurmadan tabii” çağrısı yaptı.

/ İSTANBUL

27.09.2007


 

Açıklama, gürültü çıkaranlara cevap

Ekonomik ve Sosyal Konseyin sivil kanadını oluşturan sekiz sivil toplum örgütünün “yeni anayasa” ile ilgili açıklamasının bazı medya organları tarafından tek bir olaya kanalize edilmesini eleştiren Hak-İş Başkanı Salim Uslu, “Sazı medya grupları açıklamamızı kendi tezlerinin ya da vehimlerinin dolgu malzemesi olarak kullanmak istediler. Tam tersine toplumun anayasa ihtiyacını gürültü çıkararak gölgelemek isteyenlere verilen bir cevaptır” dedi.

Yeni Asya’ya konuşan Hak-İş Başkanı Salim Uslu, “Açıklamamızda ‘hayallere de kaygılara da gerek yok’ dedik. Bazı gazeteler sadece kaygı boyutu öne çıkarmış. Bazı medya grupları bunu kendi tezleri ya da vehimlerinin dolgu malzemesi olarak kullanmak istediler. Bunu açıkça görebiliyoruz. Bunun gazetecilikte yeri nedir bilmiyorum ama çok objektif olmadığını düşünüyorum” dedi.

Sivil toplum kuruluşları olarak sağduyu çağrısı yaptıklarına dikkat çeken Uslu, “Bir sağduyu çağrısı yaptık. Özellikle ‘netameli konuların öne çıkarılmak suretiyle toplumun bir anayasa talebi ve ihtiyacı gölgede kalmasın’ istedik. Hükümete bu konuda çağrıda bulunduk; “Ne yapmak istediği konusunda kamuoyunu, bizi bilgilendir” dedik. Medyaya, üniversiteye, siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına çağrıda bulunduk. Herkes bu anayasanın oluşumuna yönelik varsa bir ilgisi, söyleyeceği sözü, vereceği katkısı bunları yapsın” şeklinde konuştu.

ÖZGÜRLÜKLERİN TARAFIYIZ

Anayasa çalışmalarının farklı mecralara çekilmesini de eleştiren Uslu, şunları söyledi:“Toplumun anayasa ihtiyacını gürültü çıkararak gölgelemek isteyenlere aynı zamanda burada cevap da var. Bu bir sivil toplum duyarlılığıdır. Türkiye’nin gelişmesinden, özgürlüklerin genişlemesinden, reformlardan yana taraf olduk. Bir pozisyon almış durumdayız. Yoksa burada herhangi bir kesimin görüşlerine dolgu malzemesi olmak ya da bazı görüşlerin yan sanayi gibi gösterilmek istenmemiz şüphesiz rahatsızlık verir. Hiçbir gruba bizim rezervasyonumuz yok. Söylediklerimiz çok net.

“Toplumun bir anayasa talebi vardır. Bunu bugün de söylemiyoruz. 24 Eylül 2001 tarihinde gazetelere ilanlar vererek talebimizi dillendirdik. İlanda TÜSİAD ve DİSK gibi kuruluşların da imzası var. Niyetimiz Türkiye’de çağdaş, demokratik hakları ve özgürlükleri güvence altına alan, reformlara engel olmayan, tam tersine Türkiye’nin reformlarla önünün açılmasını sağlayan bir anayasa. Herkesin gürültü çıkarmak yerine bu konuda bilimsel çalışma yapması gerekiyor. Biz bu konuda bir çalışma yapacağız.”

TÜSİAD’A ELEŞTİRİ

Geçmişte anayasanın değiştirilmesini isteyen TÜSİAD’ın bugün farklı bir düşüncede olmasının kendisiyle çeliştiğini de vurgulayan Uslu, “Sadece TÜSAİD değil bir çok örgüt var geçmişte söyledikleriyle bugün çelişen. Nedenini bilemiyorum. Bunun arkasında ekonomik, ideolojik nedenler olabilir. Ama toplum bütün kurumları tutarlılık testine tabi tutuyor. Dün söyledikleriyle bugün söyledikleri, dün durduğu yerle bugün durduğu yer birbirinden farklı olanlara çok fazla itibar etmiyor” dedi.

Kemal BENEK / ANKARA

27.09.2007


 

Gerginliği oluşturan başörtülüler değil

Şişli’de başörtülü bir kıza sözlü ve fiziksel olarak saldırılmasıyla ilgili bir açıklamada bulunan Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği (AKDER) Başkanı Dr. Refia Kızılhan, “Gerginliği oluşturan başörtülüler değil, başörtüsü yasağı ve yasağı olumlayan görüşlerdir” dedi.

Gazeteci-Yazar Emre Aköz’ün önceki günkü yazısında aktardığı, Şişli’de başörtülü bir kıza karşı yapılan çirkin saldırıyla ilgili açıklamalarda bulunan AKDER Başkanı Dr. Refia Kızılhan, “Bu olay, son dönemde örtülü kadınlar hakkında yapılan, 'hakkı olmayan! bir şeyi, yani maazallah üniversitede eğitim görme hakkını talep eden ve okula girdiklerinde herkesi zorla kapatacak ya da kapanmasına sebep olacak canavarlar!’ şeklinde yapılan yorumların yansıması olsa gerek” dedi.

Başörtülü kadınların “sistemli-sürekli ve yaygın” olarak eğitimden, çalışma hayatından, toplumsal hayatın görünür yerlerinden dışlandığını ifade eden Kızılhan, “Herkes, türbanlı yani dışarıdan ithal edilmiş! Örtülü kadının okuma, çalışıp para kazanma, üniversiteler, orduevleri, bazen mahkemeler gibi mekanlarda bulunma hakkının olmadığını iddia etme, hatta başbakan veya cumhurbaşkanı eşiyse onun kişiliğini ve hatta varlığını yok sayma hakkını kendinde görebiliyor, aslında bu çok vahim de olsa bireysel olarak yaşanan sokakta zorla baş açtırılma olayından daha önemli bir şiddet türü” şeklinde konuştu.

Bireysel olarak yaşanan fiziksel şiddetin mi, yoksa üniversiteye gidemeyen başörtülülere karşı gerçekleşen sistemli sözel ve psikolojik şiddetin mi daha ağır olduğunun düşünülmesi gerektiğine de dikkat çeken Kızılhan, yasak ve yasağı olumlu göstermeye çalışanların gerginliğin asıl sebebi olduğunu vurguladı.

Açıklamada değinilen yazıda, Emre Aköz, “Türbanlıya saldırı” başlığıyla 24 Eylül günü Şişli’de başörtülü kıza yapılan sözlü ve fiziksel saldırıyı aktarmıştı. Yazıda, Fenerbahçe Kulübü Disiplin Kurulu Başkanı Avukat Tuncer Erdoğan’ın şahit olduğu olay, “Üçü erkek, ikisi kız, beş kişilik bir grup, türbanlı bir kızı önce sözle taciz ediyor. Ardından hızlarını alamayıp kızın türbanını başından çekip almaya çalışıyorlar. Tuncer Bey müdahale ediyor. Türbanlı kızı kurtarmaya uğraşıyor. Civardaki iki trafik polisinden yardım istiyor. Polisler ilgilenmiyor. O da ancak türbanlı kızı bir araca binerek, uzaklaşmasını sağlıyor” şeklinde anlatılmıştı.

Yeni Asya / İSTANBUL

27.09.2007


 

Peruk da yasaklandı

Türkiye’de mahalle baskısı tartışmaları devam ederken üniversitelerdeki başörtüsü yasağı artarak devam ediyor. Gazi Üniversitesi’ne bağlı fakültelerde öğrencilerin derslere peruklu olarak girmeleri de yasaklandı.

Üniversitede 2007-2008 öğretim yılının başlamasıyla birlikte peruklu olarak derslere girmek yasaklandı. Fakülte binalarının girişinde bulunan görevliler tarafından peruklu olarak binaya girmek isteyen öğrenciler engellendi. Derslerini takip etmek isteyen öğrenciler giriş kapısında peruklarını çıkardıktan sonra derslerini takip edebiliyorlar. Peruklu olarak derslerine yıllardır giren öğrenciler ise söz konusu yasağı anlamakta zorlandıklarını belirttiler.

/ ANKARA

27.09.2007


 

Anayasa sade, yalın, anlaşılabilir olmalı

Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Kanbak, Kanbak,”1982 Anayasası askeri anayasa tamam da yenisi, ülkenin geleceğe dönük, önünü açacak, sade, yalın, anlaşılabilir olmalı” dedi.

KSO Eylül ayı Meclis toplantısında, Türkiye’nin çok coşkulu bir ülke olduğunu, sorunlarının hiç bitmediğini, bitse de yenisini üretmekte hiç zorlanmadığını söyledi.Genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarının ardından şimdi de Anayasa tartışmalarının yaşandığını belirten Kanbak, şöyle devam etti: ‘’Ülke gündeminde şimdi de Anayasa var. Erken miydi? Geç miydi? Sırası mıydı? derken tartışmalar sürüp gidecek görülüyor.’’

Türkiye’nin gündeminde anayasa tartışması bulunduğunu söyleyen Kanbak, şu görüşleri dile getirdi:”Anayasa tartışmaları var. Tamamı yok, ama maddeleri ortada dolaşıyor. Anayasa ne için değişmeli? Neden değişecek? 1982 Anayasası askeri anayasa tamam da yenisi, ülkenin geleceğe dönük, önünü açacak, sade, yalın, anlaşılabilir olmalı. Kim yapmalı? Bu konuda da yeterli konsensus sağlanamazsa itişme devam edecek. Birilerine mal edilmiş anayasa olacak. Tüm toplum kesimlerine açık gruplar olmalı. Zamanı gelince herkes fikrini söyleyecek ve söylemeli. O zaman da kısa sürede sonuç beklememeli, herkes içine sindirebilmeli. Ancak ondan sonra madde bazında eleştiriler ortaya çıkabilir. Şu an için bunun erken olduğu görülüyor ki hemen hemen 2-3 maddeye indirgenerek tartışma açılmış vaziyette. Ama her şey sivil anayasaya bağlanıp istikrar aranıyorsa bu çok kısa zamanda istikrarsızlığa yol açabilir. Güncel tartışmalarla enerjimiz tüketiliyor.’’

/ KOCAELİ

27.09.2007


 

Arınç: Hedef insan odaklı bir anayasa

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘’Yapılmaya çalışılan şey, Avrupa Birliği ile ilişkilerimize uygun, temel hak ve özgürlükleri daha genişleten, millet odaklı, insan odaklı, demokratik bir anayasa’’ dedi.

Arınç, Anadolu Genç İşadamları Derneğinin ‘’2007 Türk Demokrasi Ödülü’’nü almak üzere geldiği Kırıkkale’de, Vali Mustafa Bahrettin Demirer ve Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ı ziyaret etti.

Daha sonra Anadolu Genç İş Adamları Derneğine geçen Arınç, Çınar Restoran’da düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Arınç, burada yaptığı konuşmada yeni anayasa çalışmalarına değindi ve anayasayı genelde meclislerin yaptığını söyledi. Arınç, anayasaların, toplumun ruhunu yansıtması, kurumlar arasında bir hiyerarşi, birbirleriyle medeni bir iş birliği meydana getirmesi gerektiğini söyledi.

Arınç şunları kaydetti:’’Şimdi yeniden bir anayasa düzenlemesine gidilmek isteniyor, bu doğru mu? Bence doğrudur. Niçin doğru? Bunun ismine sivil anayasa çalışması da diyebilirsiniz, sivil kelimesinden korkanlar ‘yeni anayasa’ diyebilirler. Yapılmaya çalışılan şey, Avrupa Birliği ile ilişkilerimize uygun, temel hak ve özgürlükleri daha genişleten, millet odaklı, insan odaklı, demokratik bir anayasa. Buna kim itiraz edebilir? Niçin itiraz edebilir?’’

/ KIRIKKALE

27.09.2007


 

BM’de diplomasi atağı

62. Dönem BM Genel Kurulu toplantılarının açılışına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dış İşleri Bakanı Ali Babacan toplantıya katılan yabancı devlet adamlarıyla görüşüp ülkeler arası ilişkileri ele aldılar.

BM Genel Merkezindeki toplantılar, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’un konuşmasıyla açıldı. Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı toplantıların açılışında, ABD Başkanı George W. Bush da bir konuşma yaptı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, burada İtalya Başbakanı Romano Prodi ile görüştü. Prodi, Erdoğan’la BM’de yaptığı toplantıda ‘’Türkiye’ye AB konusunda verdikleri desteği tekrarladıkları’’ söyledi.

Prodi, görüşmenin ardından Türk gazetecilerin soruları üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin ikna edilmesi zor bir adam olduğunu ifade etti. bu arada Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la önceki gün BM’deki görüşmesinde Ekim ayında Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner’i Türkiye’ye göndermeyi düşündüğünü söylediği öğrenildi. Erdoğan-Sarkozy görüşmesinin verimli ve içerikli bir görüşme olduğu belirtildi.

VELEZ İLE GÖRÜŞME

Erdoğan’ın Kolombiya Devlet Başkanı Alvaro Uribe Velez ile yaptığı görüşmede ise ekonomik alandaki işbirliği ile uluslararası terörle mücadele konuları ele alındı.

İki ülke arasındaki ticaret haciminin nasıl artırılacağı konusu üzerinde de durulan görüşmede, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının çalışmaları hakkında bilgi verilirken Kolombiya’da petrol arama çalışmaları ele alındı.

MERKEL ERDOĞAN’I DÂVET ETTİ

Başbakan Erdoğan Almanya Başbakanı Angela Merkel’le bir araya geldi. Erdoğan’ın Almanya Başbakanı Merkel ile BM Genel Merkezindeki görüşmesi yaklaşık yarım saat sürdü. Görüşmede ikili ilişkiler, Türkiye’nin AB müzakere süreci ve Almanya’daki Türk vatandaşlarının entegrasyonu konularının ele alındığı öğrenildi. Alınan bilgiye göre, Almanya Başbakanı Merkel, Başbakan Erdoğan’ı Almanya’ya davet etti.

JANSA VE CAFER İLE AYRI AYRI GÖRÜŞTÜ

Başbakan Erdoğan, Slovenya Başbakanı Janez Jansa ve Komorlar Devlet Başkanı Ahmet Bin Sait Cafer ile ayrı ayrı görüştü. Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezinde önce Slovenya Başbakanı Jansa ile görüştü. Görüşmede AB süreci ele alındı. Erdoğan, Slovenya Başbakanını 21-22 Kasımda Türkiye’ye davet etti. Başbakan Erdoğan, daha sonra Komorlar Devlet Başkanı Cafer ile de görüştü.

LİVNİ’DEN KAÇAMAK CEVAP

Başbakan Erdoğan, İsrail Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tzipi Livni’yi kabul etti. Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde (BM) gerçekleşen kabulde, İsrail-Filistin süreci ve yakıt tankları ile İsrail-Suriye gerginliğinin ele alındığı öğrenildi. Livni, yakıt tankları konusunu araştırdıklarını gelişmeler hakkında Türkiye’ye bilgi verileceğini söyledi.

Livni kabulde, İsrail Başbakanı Ehud Olmert ile Filistin Devlet Başkanı Başkanı Mahmud Abbas görüşmesi konusunda Erdoğan’a bilgi verdi. Başbakan Erdoğan da, İsrail-Suriye gerginliğinde tarafların çatışmadan kaçınması gerektiğini söyledi. Kabulde, Erdoğan barışın derhal tesis edilmesi gerektiğini ifade ederken, Livni de hem Filistin-İsrail hem de İsrail-Suriye gerginliği konusunda Erdoğan’a bilgi verdi.

ERDOĞAN, BAN VE BUSH’UN

RESEPSİYONUNA KATILDI

Başbakan Erdoğan, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’un 62. dönem BM Genel Kurul toplantılarına katılan konuk devlet ve hükümet başkanları onuruna verdiği yemekli davete katıldı. Hoş geldiniz konuşmasını BM Genel Sekreteri Ban’ın yaptığı yemekte, ABD Başkanı George W. Bush da yemeğe katılan konuklara hitaben ‘’New York’a hoş geldiniz’’ dedi. Başbakan Erdoğan, yemeğin ardından BM merkezinden ayrılarak kaldığı otele geçti.

Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, ABD Başkanı George W.Bush tarafından BM Genel Kuruluna katılan konuk heyet başkanları ve eşleri onuruna verilen resepsiyona da katıldı.

/ NEW YORK

27.09.2007


 

Meclis’te Öztürk’ler çoğunlukta

Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) 23. dönem 548 milletvekili arasından 8’i, ‘’Öztürk’’ soyadını taşıyor. ‘’Öztürk’’ün ardından ‘’Yılmaz’’, ‘’Çelik’’ ve ‘’Erdoğan’’ soyadları da çoğunlukta bulunuyor.

Derlenen bigilere göre, AKP’den Elazığ Milletvekili Tahir Öztürk, Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürk, Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk, Konya Milletvekili Ali Öztürk, Samsun Miletvekili Fatih Öztürk, Yozgat Milletvekili Mehmet Yaşar Öztürk, DSP’den İzmir Milletvekili Mustafa Öztürk, CHP’den Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, aynı soyisimle meclis çatısı altında siyaset yapıyor.

Mecliste, ‘’Öztürk’’ün ardından en çok bulunan soyisim, 7 milletvekilinin taşıdığı ‘’Yılmaz’’ oldu. AKP’nin Ordu milletvekilleri Ayhan ve Enver Yılmaz, Muş Milletvekili Medeni Yılmaz, Bolu Milletvekili Metin Yılmaz, Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz, MHP Hatay Milletvekili İzzettin Yılmaz ile Rize Bağımsız Milletvekili Ahmet Mesut Yılmaz, aynı soyisimli siyasiler.

/ BURSA

27.09.2007


 

AB’den Türkiye'ye mektup var

Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC), Türkiye tarafından Avrupa Sosyal Şartı’na konan çekincelerin kaldırılması için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a birer mektup gönderdi.

Alınan bilgiye göre, ETUC Genel Sekreteri John Monks imzasını taşıyan mektupta, Türkiye’nin Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal

Şartı’nın ‘’örgütlenme’’ hakkıyla ilgili 5. ve ‘’toplu pazarlık ve grev’’ hakkıyla ilgili 6. maddelerine çekince koyması eleştirildi. ETUC’un, 27 Haziran 2007 günü Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nı onaylamasını olumlu karşıladığını belirtilerek, bu belgenin Avrupa’da sosyal hakların ve sendikal hakların en temel garantörlerinden birisi olduğuna dikkat çekildi.

‘’Türkiye’nin Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın 5. ve 6. maddelerini onaylamaması şaşırtıcı ve endişe verici’’ ifadesine yer verilen mektupta, ETUC’un bu durumu ‘’kaçırılmış bir fırsat olarak değerlendirdiği’’ kaydedildi.

/ ANKARA

27.09.2007


 

Cumhuriyet’te bomba paniği

Şişli’de bulunan Cumhuriyet Gazetesi’nin yaklaşık 20 metre ilerisindeki bir ağaca asılan sırt çantası, bomba imha ekipleri tarafından imha edildi. Sırt çantasında herhangi bir patlayıcıya rastlanmadı.

Edinilen bilgiye göre, dün 11.00 sıralarında Büyükdere Caddesi Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak Numara 2’de bulunan Cumhuriyet Gazetesi’nin yaklaşık 20 metre ilerisindeki bir ağaçta asılı olan şüpheli sırt çantasını gören gazete çalışanları, durumu polise bildirdi. Çanta etrafında geniş güvenlik tedbiri alan polis, gazete binasının bulunduğu sokağı çift taraflı trafiğe kapattı. Bu sırada gazete çalışanları da binayı boşalttı.

Olay yerine gelen bomba imha ekipleri, koruyucu elbiselerini giydikten sonra çantayı inceledi. Uzaktan kumandalı cihazla patlatılan çantanın içerisinde; yiyecek ve içecekler ile kola kutuları ve kişisel eşya çıktı.

/ İSTANBUL

27.09.2007


 

Ortaöğretimde ikinci şans

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), “Tercihinde Yükselme” uygulaması sonucu kayıt hakkı kazandığı okula belirlenen tarihlerde kayıt yaptıramayan öğrenciler ile Anadolu meslek ve sağlık meslek liselerine kayıtları yeniden yapılması gerekirken çeşitli sebeplerle kayıtları yapılamayan öğrencilerin, 28 Eylül Cuma günü mesai bitimine kadar kayıt yaptırabileceğini bildirdi.

Konuyla ilgili yayımlanan genelgede, mağduriyetlerin önlenmesi açısından çeşitli sebeplerle kayıtları yapılamayan öğrencilerin, okulların kontenjan durumu dikkate alınmaksızın, 28 Eylül Cuma günü mesai bitimine kadar kayıt yaptırabileceği duyuruldu.

/ ANKARA

27.09.2007


 

Dupont ve İTÜ’den işbirliği

Yapı sektörünün en önemli tedarikçilerinden DuPont, 21 Eylül – 06 Ekim 2007 tarihleri arasında İTÜ İç Mimarlık bölümünün üstlendiği ve Türkiye’de ilk kez düzenlenen IMIAD İstanbul Workshop 2007 ‘nin ana sponsoru oldu.

AB destekli iki yıllık yüksek lisans programı IMIAD, her yıl farklı bir program ortağı ülke ve üniversitede proje çalışmaları gerçekleştiriliyor. IMIAD bu yıl program ortağı ülke olarak Türkiye’yi seçti. DuPont sponsorluğunda, Türkiye’de ilk kez düzenlenen ve İTÜ İç Mimarlık Bölümü’nün üstlendiği program, 21 Eylül- 06 Ekim 2007 tarihleri arasında İTÜ Taşkışla kampüsünde gerçekleştirilecek. IMIAD İstanbul Workshop 2007 adıyla düzenlenen programa farklı ülkelerden 30 yabancı öğrenci ve 10 öğretim üyesi katılıyor.

IMIAD kapsamında öğrenciler 4 yarıyıllık eğitimin 3. yarıyılında ortak üniversitelerin birinde toplanarak projelere imza atıyor. Program, tarihi yarımada çevresinde yoğunlaşan farklı bölgelerde yapılacak disiplinler arası çalışmaları kapsıyor. İki haftalık süre içerisinde oluşturulan projeler Taşkışla’da düzenlenecek sergi ile mimarlık ve tasarım çevreleri ile paylaşılacak.

Yeni Asya / İSTANBUL

27.09.2007


 

Diyarbakır’da ekmek dayanışması

Diyarbakır Gazi Caddesi Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği, Dağkapı Semti’ndeki iki fırında “Askıda Ekmek” uygulaması başlattı.

Gazi Caddesi esnafının öncülük ettiği uygulamada gün boyunca poşetlere ikişer somun konularak fırının dışındaki askıya asılıyor ve ihtiyaç sahipleri buradan istediği kadar ekmek alıyor.

Diyarbakır’da insanların çöpten ekmek toplayarak karınlarını doyurduğuna dikkat çeken Gazi Caddesi Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği Başkanı İrfan Nergiz, ihtiyaç sahiplerinin onurlarını zedelemeden evlerine ekmek götürmelerine katkıda bulunmayı hedeflediklerini söyledi. Bu yardımın gönüllülük esasına dayandığını, evine ekmek alan vatandaşın istediği ölçüde ekmek alarak askıya asmak suretiyle ihtiyaç sahibini sevindirdiğini anlatan Nergiz, “Gün boyunca askıya ikişer somun olmak kaydıyla poşete ekmek konuyor.

/ DİYARBAKIR

27.09.2007


 

'Nezih Demirkent Basın Ödülleri' sahiplerini buldu

"Nezih Demirkent Basın Ödülleri", törenle sahiplerini buldu. Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayındaki törende konuşan DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Osman Arolat, Demirkent'in, ağabeyi, babası ve öğretmeni olduğunu, Türk basınında önemli bir yeri bulunduğunu söyledi.

Demirkent'in Anadolu sevdalısı olduğunu dile getiren Arolat, onun adına düzenlenen ödülü, yaygın ve yerel basın dallarında verdiklerini kaydetti. Arolat, Demirkent'in adının bu ödülle sonsuza kadar yaşayacağını ifade etti.

Yerel basın dalındaki ödül, Eskişehir Anadolu Gazetesindeki "Toplumsal yaşamın düzenlenmesinde önemi giderek artan sivil toplum örgütleri yöneticilerinin bakış açılarını çoklu bakışla ve ayrıntılı biçimde aktararak, toplumu bilgilendirmedeki başarısı" nedeniyle Zehra Çam'a verildi. Çam, ödülünü, İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük'ten aldı.

Yaygın basın dalındaki ödüle ise "Ülkeyi yakından ilgilendiren 1 Mart Tezkeresi gibi büyük bir olayın arka planını birinci elden yaşamış bir aktörün ağzından aktararak, bilginin şeffaflaşmasına ve sağlıklı karar vermeyi kolaylaştırmasına katkılarından ötürü", Milliyet Gazetesi muhabiri Utku Çakırözer layık görüldü.

Yeni Asya / İSTANBUL

27.09.2007


 

Devletin zirvesine “Mavi Kod” ile sağlık takibi

Sağlık Bakanlığı, Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi devlet büyüklerinin sağlık hizmetlerinin özellikle acil durumlarda görülmesiyle ilgili bazı ülkelerde uygulanan ‘’Mavi Kod’’ sisteminin Türkiye’de de yerleştirilmesi için çalışma başlattı.

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı gibi devlet büyüklerinin özellikle acil bir sağlık sorunuyla karşılaştıklarında tedavilerinin yapılması için önceden belirli bir plan hazırlanması anlamında kullanılan ‘’Mavi Kod’’ ile ilgili soruları cevaplayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bütün dünyada devlet büyüklerinin sağlık hizmetlerinin görülmesi, özellikle acil durumlarda müdahaleyle ilgili geliştirilmiş bazı uygulama biçimleri olduğunu bildirdi.

Bunları bir uzman ekibe incelettirdiklerini kaydeden Akdağ, ‘’Onun neticesinde böyle ihtiyaçlar için çok iyi planlanmış, önceden atılacak her adımın belirlendiği bir sistemi ortaya koymuş olacağız’’ dedi.

Şu anda hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, hem de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hekimleri olduğunu, bulundukları yerlerde ve seyahatlerinde sağlıkla ilgili bir takım tertibatlar alındığını anlatan Akdağ, ‘’Ama bunları gözden geçirip daha rafine hale getireceğiz’’ diye konuştu.

/ ANKARA

27.09.2007


 

Irak ile terör mutabakatı

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Irak İçişleri Bakanı Cevad Bolani ile yaklaşık 1,5 saat görüştü.

Irak İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Aydın Halit, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, terörle mücadele anlaşmasının imzalanması konusunda herhangi bir problem bulunmadığını ve anlaşmanın yarın (bugün) imzalanacağını söyledi.

Konuyu görüşmek üzere Irak İçişleri Bakanı Cevad Bolani dün Türkiye’ye gelmişti. Irak Anlaşmanın iki tarafın da uzlaştıkları bölümünde PKK açıkça “terör örgütü” olarak tanımlanıyor ve Irak’ın örgütle mücadele etmesi için karşılıklı işbirliği kuruluyor.

Cemil YÜZER / ANKARA

27.09.2007


 

Çanakkale’de 40 hektarlık orman yandı

Çanakkale Orman Bölge Müdürü Musa Akşan, küresel ısınma nedeniyle bu yıl yaşanan aşırı sıcağa rağmen, il genelinde başarılı bir yangın sezonu geçirdiklerini, 32 yangında 40 hektar alanın yandığını bildirdi.

Akşan, Çanakkale’de her yıl Haziran ayından itibaren 1 milyon 800 bin hektar sahada yangın mevsimine girdiklerini, ancak bu yıl küresel ısınma sebebiyle yangına hassas dönemin 15 Mayıs tarihinde başladığını söyledi. Kentin, yangına hassas bölge müdürlüklerinin başında geldiğini belirten

Akşan, Çanakkale’de son 40 yılın yangın ortalamasının bin 290 hektar, son 10 yılın yangın ortalamasının ise 550 hektar olduğunu belirterek bu yıl şu ana kadar meydana gelen 32 yangında, 40 hektarlık orman alanının zarar gördüğünü kaydetti. Akşan, bu yıl aşırı sıcak olmasına rağmen il genelinde başarılı bir yangın sezonu geçirdiklerine dikkati çekerek ‘’Çanakkale’de, 50 hektarlık alanın yanması çok az bir sahadır’’ dedi.

/ ÇANAKKALE

27.09.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri