Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Laiklik için hukuktan vazgeçilir mi?

Yazımın aslında sonunda söylemem gereken bir temel önceliği ifade ederek yazıya başlamak istiyorum; Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’nın ikinci maddesinde ifadesini bulan üç temel ilkesi var, bunlar demokrasi, laiklik ve hukuk devleti ilkeleri ve bu ilkeler arasında öncelik, önem sıralaması yapmak, bu kavramlardan birini diğerlerinden daha önemli, daha yaşamsal gibi göstermek Türkiye’ye yapılabilecek en önemli kötülüklerin kanımca başında gelir.

Bizler kendi ülkemize daha maksimalist yani büyük hedefler koyan bir gözle bakıyoruz, örneğin hukuk devleti, demokrasi ilkelerinin tahrip olduğu bir laik rejimin uğrunda mücadele edilecek bir hedef olduğuna inanmıyoruz; keza laik devletin de hukuk devleti ve demokrasi ilkeleri için ön koşul olduğunu söyleyegeliyoruz.

Bu işin özü şu: Demokrasi, laiklik ve hukuk devleti ilkeleri ancak ve ancak evrensel bir çerçevede beraber yaşama geçtikleri ölçüde anlam kazanıyorlar; bu ilkelerden birinin diğerinden daha önemli olduğu bir rejim olsa olsa despotik bir rejim olabiliyor.

Bir hukuk devletinin en önemli kurumlarının ilk sıralarında yeralan Yargıtay, Başkanlar Kurulu marifetiyle kamuoyuna yeni hazırlanacak anayasaya ilişkin bir duyuru yaptı.

Aynı kurumun, yani Yargıtay’ın bir ceza dairesi de (8. Daire) daha onbeş gün önce iki profesör hakkında basına ‘ifade özgürlüğüne fren’ olarak yansıyan hukuk tarihimizde nasıl anılacağı kuşkulu bir karar verdi.

Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun iki gün önceki basın duyurusu ve onbeş gün önce üretilen Oran-Kaboğlu kararı birlikte incelendiğinde ve benim de yazımın başında ifade etmeye gayret ettiğim görüş yani Cumhuriyet’in temel ilkeleri arasında önem hiyerarşisi kurulamayacağı gerçeği doğrultusunda ortaya ilginç bir hukuk ve Yargıtay manzarası çıkıyor.

Yargıtay Başkanlar Kurulu duyurusunun ‘Bilinmelidir ki’ diye başlayan bölümünün birinci paragrafında Anayasa’nın başlangıç bölümünün laik Cumhuriyet’in dayanağını oluşturduğu ifade ediliyor ve söz konusu başlangıç bölümünün etkisiz hale getirilmesi endişesi dile getiriliyor.

Yazımın başında da belirttiğim gibi, Cumhurbaşkanlığı, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi gibi çok temel kurumların ‘laik Cumhuriyet’ vurgusu bende hep bu ilke uğruna demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinden her an vazgeçilebileceğine bu temel kurumların zımmi bir destek verebileceği kanısı, sanısı yaratıyor ve bu durumu çağdaş Türkiye perspektifi için son derece tehlikeli buluyorum.

Anayasa’nın başlangıç bölümü de bence çok kötü kaleme alınmış ve 1982 ruhunu çok iyi yansıtan bir metin; Anayasa’nın değiştirilemez ikinci maddesinde ifadesini bulan demokrasi, laiklik ve hukuk devleti kavramları varken, Cumhuriyet’in dayanağını başka yerde aramanın mantığını kavramakta çok zorlanıyorum.

Ama, Oran-Kaboğlu kararını okuduğunuzda Yargıtay’ın, mevcut Anayasamızın 90. maddesinin son paragrafını pek ciddiye almadığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Handyside kararını sanki hiç duymamışlar gibi davrandığını görüyor ve bundan endişe duyuyoruz; Yargıtay’ın aynı zamanda gözardı ettiği başka bir konu da, en az bunun kadar önemli, kendi içtihatı zira Yargıtay’ın Taş kararı (yanılmıyorsam Haziran 2004) ünlü Handyside kararını (AİHM) Yargıtay içtihadına tercüme eden bir karar niteliğinde.

Son Başkanlar Kurulu Duyurusu ve Oran-Kaboğlu kararı beraber incelendiğinde aslında Yargıtay’ın, Taş kararı ve Anayasa’nın amir 90. maddesi dışında, tutarlı olduğu, laiklik ve Anayasa’nın Başlangıç bölümündeki bazı değerlendirmeleri yine aynı Anayasa’nın ikinci maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ve demokrasi ilkelerinin önüne taşıdığını görüyoruz.

Oysa, çağdaş bir devlet demokrasi, laiklik ve hukuk devleti ilkelerinin beraberce, birbirlerini öncelemeden yaşama geçebildiği devlettir; hukuk devleti ve demokrasinin laikliğe zarar üretebileceği görüşü ise ya kasıtlı ya da zavallı bir görüştür.

Star, 30.9.2007

Eser KARAKAŞ

01.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  AB, başörtüsü yasağını anlamakta zorlanıyor

  Laiklik için hukuktan vazgeçilir mi?

  Çare, dindar aydın yetiştirmek

  Gazi Paşa ve yazarlar


 Son Dakika Haberleri