Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

Rice: Olağanüstü çaba gerekiyor

ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Türkiye-Irak sınırındaki duruma ilişkin çok zorlu bir 72 saat geçirildiğini belirterek, Türkiye ve Irak’ın bu meseleyi çözmek için “olağanüstü çaba’’ göstermesi gerektiğini söyledi.

Rice, ABD Temsilciler Meclisi’nin Dış İlişkiler Komitesi’nde yaptığı konuşmada, PKK terörü ve Türkiye’nin olası sınır ötesi operasyon ihtimalini değerlendirirken, ‘’Son 72 saat çok zor geçti. Pazar günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile konuştum, aynı zamanda Iraklı Kürtlerle de konuştum. Daha önce de söylediğimiz gibi, Irak, PKK terörizminin Türkiye’ye zarar vereceği bir yer olmamalı. Iraklılar ve Türkler, olağanüstü çaba göstermeli’’ dedi. Rice, Başbakan Erdoğan ile konuşmasında, ABD’nin bu meseleyi son derece ciddiye aldığını söylediğini belirtti. Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın Irak’taki temaslarına da değinen Rice, Irak’tan Türkiye’ye üst düzey bir heyetin gideceğini kaydetti. Türkiye ve Irak’ın bazı ortak tedbirler üzerinde çalıştığını belirten Rice, Iraklılar’ın, PKK ofislerini kapatacaklarına, PKK teröristlerine hareket kabiliyeti sağlanmasına izin vermeyeceklerine işaret etti. Rice, şunları söyledi: ‘’Bir dizi tedbirimiz var. İnanıyoruz ki, bu tedbirler alındığı takdirde bu meseleyle başa çıkılmasına yardım edecek. Türkiye, ABD ve Irak’ın içinde olduğu üçlü bir mekanizmamız var. Hemen bazı adımlar atılması yönünde harekete geçiyoruz ki, sınırdan terörist saldırıları engelleyelim.’’

Rice, bunun bölgenin dağlık olması nedeniyle biraz güç olduğuna işaret etmekle birlikte, ‘’Iraklılar bu meseleyi ciddi biçimde ele alıyor. Biz de öyle’ şeklinde konuştu. PKK’nın terörist bir örgüt olduğunu ifade eden Rice, şöyle devam etti: ‘’Türkler, Irak’a sınır ötesi müdahale gerçekleştirmemeli. Bu tür bir karşılık vermenin, sınır ötesi operasyonların, istikrarı bozucu etkisi olacağı yönünde uyardık. Ve herkesi birlikte çalışmaya cesaretlendirdik.’’ Rice, PKK sorunuyla çok uzun dönemden beri aktif olarak ilgilendiklerini ancak son saldırıların ardından durumun çok yakından takip edildiğini belirtti. Rice, ‘’Türkler tarafından sınırın diğer tarafındaki herhangi bir çabanın, duruma yardım edeceğine inanmıyoruz. Ancak Iraklıların, bu saldırıların gerçekleşmesini önlemede ellerinden gelen herşeyi yapma yükümlülüğü var’’ dedi.

Gates: Mücadele için iyi istihbarat lâzım

ABD Savunma Bakanı Robert Gates, kuzey Irak’ta barınan terör örgütü PKK mensuplarına yönelik büyük bir harekâttan önce teröristlerin yeri konusunda Türkiye ve ABD’nin daha iyi istihbarata sahip olması gerektiğini söyledi. Robert Gates, istihbaratın neden yetersiz olduğu konusunda ise bir açıklamada bulunmadı.

/ WASHINGTON

26.10.2007


 

Yüzyıllar boyu kardeşçe yaşadılar

Milwaukee Spanish Journal gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Robert Miranda (Davud Ali Selâm), 23 Ekim’de çıkan yazısında, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede yaşanan sorunla ilgili olarak Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşlerini aktardı. “Bediüzzaman, sorunun ancak İslâmla çözülebileceğini açıkça ve defalarca dile getirmiştir” diyen Miranda, Türklerle Kürtlerin Osmanlı döneminde asırlarca kardeşçe ve birlik beraberlik içinde yaşadıklarını, onları birbirine bağlayan bağın İslâm kardeşliği olduğunu vurguladı.

Amerikan Dışişleri Ulusal Komisyonu (ADUK-The National Committee on American Foreign Policy) 15 Ekim 2007’de “Kürdistan İşçi Partisinin (PKK) Silâhsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegrasyonu” başlıklı bir rapor yayınladı. Rapor Colombia Universitesi misafir öğretim üyelerinden David L. Philips tarafından hazırlandı.

David L. Philips raporda şunu önermektedir: Türkiye ve PKK arasındaki artan çatışmanın daha da büyümeden durdurulması için âcilen uluslararası kuruluşların ve Irak Yerel Kürt Yönetiminin PKK’ya politik baskı yaparak ateşkes ilân etmeye zorlanması, Türkiye ile PKK arasındaki problemin diplomatik yolla çözümlenmesine yardımcı olacaktır.

Marksist-Leninist ideolojiye sahip PKK, Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede bağımsız Kürt devleti kurmak istemektedir. PKK Irak’ın kuzeyinden yaptığı saldırılarla ABD tarafından desteklenen merkezî Irak hükümeti ile Türkiye arasında gerginliğe neden olmaktadır.

Buna tepki olarak Türkiye PKK’ya karşı sınırötesi operasyon için Meclisten bir tezkere geçirmesine rağmen, görünüşe göre Türk devleti diplomatik yolu istemektedir. Açıkçası Türkiye askerî çatışmayı istememektedir. Doğrusu bu çözüm Türkiye’nin çıkarınadır. Çünkü askerî çatışma, Türkiye’nin AB’ye üyelik çalışmalarını tehlikeye sokabilir.

Yukarıda sözü edilen raporda bölgedeki sorunun çözümüne yönelik çok önemli öneriler yer almasına rağmen, bunların içinde İslâmın önemli bir rol oynayacağı gerçeği gözden kaçırılmıştır.

Philips, raporunda “İyi bir Avrupa hayranı olan Mustafa Kemal Atatürk Osmanlı topraklarından geriye kalan kısımda 1923’te modern ve Avrupa’ya komşu bir devlet kurdu. 1920’de Sevr antlaşması ile Türkiye’nin üçte biri Kürtlere verilmişti. Atatürk bu antlaşmaya karşı Kurtuluş Savaşını başlatarak Sevr’i Lozan antlaşması ile bozdu” demekte ve I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı yıkılırken Batının Türkiye’yi parçalama çabalarına karşı yeniden toparlanmaya çalışılan bu dönemde Türkiye’de Türk milliyetçiliğinin aşırı derecede arttığını ifade etmektedir.

Mustafa Kemal ülkesini Batıya karşı korumak için bilinçli bir şekilde Türk milliyetçiliğini savunmuştur. Bu durum Kürtleri izole etmiştir. Philips 1925’te meydana gelen ayaklanmanın “Bağımsız Kürdistan” kurulması için yapıldığını öne sürmektedir. Aslında bu ayaklanma dinden uzaklaşan ve lâdinî inkılâplar yapan yeni Türkiye Cumhuriyeti yönetimine karşı İslâmî bir devlet kurma iddiası ile yapılmıştır.

Kürt lider ve âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursî bu bölgesel sorunun ancak İslâm ile çözülebileceğini açıkça ve defalarca ifade etmiştir. Buna delil olarak da Osmanlı döneminde Türkler ve Kürtlerin yüzyıllarca kardeşçe, birlik ve beraberlik içinde yaşadıklarını ve bunları birbirine bağlayan bağın İslâm kardeşliği olduğunu belirtmiştir. Şu ifadesi ile de tezini desteklemektedir: “Osmanlıların hürriyeti, koca Asya talihinin keşşafıdır (açıcısıdır). İslâmiyetin bahtının miftahıdır (anahtarıdır), ittihad-ı İslâm sûrunun temelidir.”

Bediüzzaman bu bölgede barışın ancak İslâm birliği ile tesis edilebileceğini ifade ederek şöyle demiştir: “Eğer biz ölsek, milletimiz olan İslâmiyet hayydır, ilelebed bakîdir. Milletim sağ olsun.”

Philips raporunda Müslümanları birbirine bağlayan en önemli unsurun İslâm olduğunu gözardı etmiştir. Sosyalist, laik ve dinden uzak bakış açılı öneriler ileri sürerek çözüm aramıştır. Bu şekliyle rapor sınırlı kalmıştır. Halbuki İslâm birliğini de işlemiş olsaydı araştırma raporu etkili olacaktı.

Bugünkü laik ve AB’ye üyelik yolunda olan Türkiye hükümeti PKK sorununu siyasî yolla çözme çabasındadır. Mevcut Türkiye Cumhuriyeti Meclisinde önemli pozisyonlarda Kürt kökenli temsilciler vardır. Philips raporunda Kürtlerin çoğunluğunun bağımsız bir ülke istemediklerini tesbit etmiştir. Bu düşüncede bilhassa son dönemde Türkiye’yi idare eden hükümetin katkısı da büyük rol oynamıştır. Mevcut hükümet ve idare, Kürtlerin Türk milletiyle kaynaşması için büyük gayretler sarf etmektedir. Aslında Türkiye geçmişte yaptığı hataları düzeltme ve milletine daha güzel bir hayat hazırlama gayretindedir.

Devletin geçmişte bölgede açılan yaraları kapatmak için, Bediüzzaman Said Nursî’nin çözüm önerilerini de dikkate alması lâzımdır. Bütün güç odaklarının bilmeleri gerekir ki, burada yaşayan halklar Müslümandır. Müslümanları birbirine bağlayan, İslâmiyet bağıdır.

Ayrıca, Türkiye hükümeti Kürtlere anadilde, yani ikili dilde eğitim hakkı tanımalıdır. Sağlık ve ekonomi problemlerini âcilen çözmelidir. Ekonomi ve sağlık alanındaki iyileştirmelerle bölgede istikrar sağlanacaktir. Bunları yerine getirmek zaten İslâm kardeşliğinin de bir gereğidir.

Robert Miranda (Davud Ali Selâm): Amerikan Ulusal Köşe Yazarları birincilik ödülü, Latin Amerikan aktivistlerinden, Esperanza Unida, Inc. Genel Müdürü ve Milwaukee Spanish Journal Genel Yayın Yönetmeni. E-mail: [email protected].

Milwaukee Spanish Journal, 23 Ekim 2007

26.10.2007


 

Brüksel’de teröre tepki yağdı

Türkiye’de terör örgütünün son saldırılarının ardından Belçika’nın başkenti Brüksel’de tepki gösterileri düzenleyen yüzlerce Türk ile polis arasında meydana gelen olayların yatıştırılması için çaba harcanıyor.

Türklerin yoğun olarak bulunduğu Schaerbeek ve Saint Josse bölgelerinde düzenlenen izinsiz gösterilere, polisin sert tedbirlerle müdahalede bulunduğu, 100’e yakın göstericinin gözaltına alındığı, polis ile göstericiler arasında sert temasların devam ettiği, biri sivil 2 polisin yaralı olduğu bildiriliyor. Belçika televizyonları, konuya ilişkin haberlerde, gösterilerin barışçı bir çerçevede başladığını, polisin sert müdahelesinin olumsuz etken olduğunu belirtiyor.

/ BRÜKSEL

26.10.2007


 

ABD yerinde otursun

Gallup tarafından yapılan bir araştırmada, dünya nüfusunun yüzde 40’nın ABD’nin dünya meselelerine daha az karışmasını istediği belirlendi.

Londra’daki Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin işbirliğiyle yapılan “2007 Halkın Sesi Anketi”ne göre, çok kutuplu dünyaya destek giderek artıyor. 52 ülkedeki 57 bin kişi arasında yapılan araştırmada, insanların yüzde 35’inin Avrupa Birliği’nin dünya meselelerinde daha çok rol almasından yana olduğu belirlendi. ABD’nin rolünün azalmasını en çok isteyen ülke halklarının Bosna-Hersekliler (yüzde 80), Lüksemburglular (Yüzde 74), Yunanlılar (Yüzde 73), Sırplar (Yüzde 72) ve Finlandiyalılar (Yüzde 71) olduğu belirlendi.

/ BRÜKSEL

26.10.2007


 

İsrail, Suriye’de nereyi vurdu?

İsrail’in 6 Eylül’de Suriye’nin kuzeyinde bombaladığı noktada nükleer santral inşaatı bulunduğunun delili olduğu iddiasıyla bazı uydu fotoğrafları yayımlandı.

Eski bir BM nükleer denetçisi olan David Albright ile araştırmacı Paul Brannan tarafından kaleme alınan bir makalede, inşaatın, İsrail saldırısından 1 ay önce çekildiği ileri sürülen fotoğraflarına yer verildi. Makalenin yayımlanması üzerine AP’nin görüştüğü, adı açıklanmayan bir Suriye Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, uydu fotoğraflarının, nükleer santral inşaatı başlangıcını ispatladığı iddialarını reddetti. Yetkili, “İsrail’in hedef aldığı noktanın bir nükleer tesis olduğu yolundaki haberleri şiddetle reddediyoruz’’ dedi. Yetkili, bu makalenin, “Suriye’ye karşı başlatılmış olan suçlama kampanyasının bir parçasını oluşturduğunu’’ savundu.

/ KAHİRE

26.10.2007


 

Blackwater istifa ettirdi

Diplomatik güvenlikten sorumlu ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Richard Griffin, özel güvenlik firması Blackwater’la ilgili raporun yayınlanmasının ardından istifa etti.

Griffin istifa mektubunda Blackwater olayından söz etmedi ancak, istifasının Irak’ta diplomatları koruyan özel korumaların denetimi konusundaki zaafiyetin ortaya konulduğu bakanlık raporunun ardından gelmesi dikkat çekti. Griffin’in yerine yardımcısı Gregory Starr’ın geleceği belirtildi.

/ WASHINGTON

26.10.2007


 

ABD yerin altını vurmak istiyor

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), yeraltındaki hedeflerin vurulmasında kullanılan türden bir bomba geliştirilmesi ve B-2 bombardıman uçaklarının bu bombayı taşıyabilecek hale getirilmesi için gereken değişikliklerin yapılabilmesi amacıyla Amerikan Kongresi’nden acil para talebinde bulundu.

Pentagon yetkilileri, Kongre’den 88 milyon dolar acil para istendiğini belirtirken uzmanlar, Pentagon’un geliştirmek istediği bu bombanın İran’ın yeraltındaki nükleer tesislerini vurmak için istendiği görüşünü dile getirdi.

/ WASHINGTON

26.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri