Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 31 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Bakan Atalay: Askerler hâlâ rehin

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Hakkari-Dağlıca’daki çatışma sonrasında irtibat kurulamayan askerlerin ‘’serbest bırakıldığı’’ iddiaları konusunda, ‘’O yönde bir gelişme yok’’ dedi.

Atalay, İçişleri Bakanlığı’nca düzenlenen ‘’Türkiye’de Yerel Yönetim Reformu Uluslararası Konferans’’ın yapılacağı otele gelişinde gazetecilerin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin, ‘’Askerlerin serbest bırakıldığı yönünde iddialar var, ne diyorsunuz?’’ sorusu üzerine, Atalay, ‘’Hayır, arkadaşlar. Biz de isteriz ama o yönde bir gelişme yok. Akşamdan beri o türlü şeyler konuşuluyor ama bir şey yok’’ dedi. Atalay, ‘’Pazarlık söz konusu mu?’’ sorusuna ise ‘’Hayır’’ karşılığını verdi.

Bu arada Başbakan Erdoğan da, grup toplantısında konuşmak üzere TBMM’ye gelişi sırasında kendisine yöneltilen 8 askere ilişkin sorulara ‘’Gelişme olursa haberdar ederiz’’ cevabını verdi.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Birliğimiz kurşunlanıyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörün Türkiye’nin 30 yıllık meselesi olduğunu belirterek, “Biz, devlet olarak kurumlarımızla dayanışma içerisinde bu süreci işletirken, kalkıp da televizyon televizyon dolaşmak suretiyle ülkenin birliğine kurşun sıkanlar, karşısında bizi bulacaktır. Televizyon kanallarına çıkıp konuşanlar, tahrik memuru olarak görev yapıyor’’ dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, terör konusu ve sınır ötesi operasyon tartışmalarına değindi. Güvenlik güçlerinin bölgede yoğun bir çalışma yürüttüğünü, aralıksız olarak operasyonlara devam edildiğini ifade eden Erdoğan, ‘’Terör, Türkiye’nin yaklaşık 30 yıllık bir meselesidir. 30 yılda bu millet teröre çok can ve şehit verdi’’ diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, Türk milletinin terörle mücadelede çok fedakarlıklarda bulunduğunu, Türkiye’nin hukukun içinde kalarak, terörle mücadele ettiğini söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin terörle mücadele ederken, demokrasiden, ekonomik istikrardan, toplumsal bütünlükten taviz vermediğini de kaydetti.

‘’Bu sürecin uzun soluklu olduğunu unutmadan hareket etmek, sağduyu zeminini kaybetmemek durumundayız’’ diyen Başbakan Erdoğan, devlet ve millet olarak kazanılan tecrübeye uygun olarak, terörist eylemlerin daha serinkanlı bir şekilde göğüslenmesi gerektiğini bildirdi.

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin kendisine dayatılanı değil, kendi menfaatine olan yol ve yöntemleri seçebilecek dirayete sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin yapacağıyla ilgili olarak bir çok temenniler olabileceğine işaret eden Erdoğan, ‘’Ama biz temennilerle hareket edecek değiliz. Biz karar verme noktasındayız ve bu kararımızı kendimiz zaten veriyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine aynı şekilde bu kararımızı veririz, veriyoruz’’ diye konuştu.

Erdoğan, milletin sağduyusu, cumhuriyetin birikimi, hukukun ve aklın ilkeleriyle bu meselede en kısa zamanda sonuç almak için, bütün imkânların seferber edildiğini söyleyerek, milletten bu noktada müsterih olmasını istedi. Milletin ve devletin bir olduğunu, 70 milyonun kalp atışlarının aynı olduğunu ifade eden Erdoğan, Cumhuriyet Bayramının, Mehmetçiğe yapılan terör saldırıları sebebiyle buruk geçmesinin, 7’den 70’e milletin ruhunu aslında birleştirdiğini kaydetti.

Başbakan Erdoğan, tarihi derinlik, devlet tecrübesi ve millet birikiminin her türlü provokasyonu bertaraf edecek kadar büyük olduğunu bildirdi.

Erdoğan, şunları söyledi:’’Mevcut konjektürde, terör, ayrılıkçı bir kalkışma olmanın ötesinde, bölge dengeleriyle bağlantılı yeni gruplar da içermektedir. Türkiye Cumhuriyeti, hükümetiyle, silahlı kuvvetleriyle ve diğer ilgili kurumlarıyla aklıselimi kendisine rehber edinerek, terörün üstesinden gelecektir. Bunda hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Milletimiz de terörün amaçlarının farkındadır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisine yakışan vakarı gösterecek, kardeşlik iklimini, toplumsal birliğini muhafaza edecektir.’’

Başbakan Erdoğan, ‘’Ne hamasetle ne de omuzlarında sorumluluk taşımayanların heyecanıyla hareket edilemeyeceğini’’ söyledi.

TELEVİZYONDA YORUM YAPANLAR

Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti: “Zaman zaman bazı televizyon kanallarında görüyoruz. Çeşitli, güya bu alanlarda tecrübe sahibiymiş... Çıkıp orada konuşanları görüyoruz. Yaptıkları tek iş var: Tahrik etmek...Bunlar sadece tahrik memuru olarak görev yapıyor. Buradan çok açık ve net söylüyorum: Sıfatı ne olursa olsun, hangi görevde olursa olsun, ister emekli ister muvazzaf olsun, kim olursa olsun.... Bunlar, bu ülkenin birliğine, beraberliğine saldırmaktan başka bir şey değildir. Çünkü bunların sırtında herhangi bir sorumluluk yok. Sadece oraya gelip, acaba biz buradan şu anda hükümeti nasıl köşeye sıkıştırırız, yaptıkları bu. Hükümetin ve kurumlarımızın görevi bellidir. Ama biz şu anda devlet olarak kurumlarımızla dayanışma içerisinde bu süreci işletirken, kalkıp da televizyon televizyon dolaşmak suretiyle ülkenin birliğine, kusura bakmasınlar, kurşun sıkanlar, karşısında bizi bulacaktır. Bu işleri çok çok iyi biliyorlarsa, girerlerdi bir partiye, oralarda siyasete soyunurlardı ve siyasete soyunmak suretiyle de ülkenin kaderinde söz sahibi olurlardı. Niye girmediler siyasete? Ama yok. Bunlar sorumluluk alamazlar, taşın altına ellerini sokamazlar. Bizim birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var. Bir şehidimiz olduğu zaman ciğerimizin nasıl dağlandığını onların hiçbirisi bilemez, bunu sadece Allah bilir.’’

/ ANKARA

31.10.2007


 

Ralston: Yapılması gerekeni yapmadık

ABD’nin PKK ile mücadelede özel temsilciliğinden kısa süre önce ayrılan Emekli General Joe Ralston, PKK ile mücadelede özel temsilcilik mekanizmasının işlemediğini ifade etti. Ralston, “Öyle ya da böyle yapılanlar yetersiz. Üzgünüm, ancak ABD’nin yaptıklarından daha fazlasını yapması gerekiyor. Bekleyip göreceğiz” dedi.

Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy ve eşi Gülgün Şensoy tarafından verilen 29 Ekim resepsiyonuna, başta ABD Savunma Bakanı Robert Gates ve ABD Genelkurmay Başkan Yardımcısı Orgeneral James Cartwright olmak üzere çok sayıda üst düzey dâvetli katıldı. Resepsiyona katılan diğer yabancı konuklar arasında, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nick Burns, ABD Savunma Bakan Yardımcısı Eric Edelman, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu yetkilisi Matt Bryza, IMF Türkiye Masası Şefi Lorenzo Giorgianni ve ABD’nin PKK ile mücadelede özel temsilciliğinden kısa süre önce ayrılan Emekli General Joe Ralston yer aldı.

Türk Silahlı Kuvvetleri Ataşesi Hava Pilot Tuğgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan’ın da bulunduğu Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda Ralston, “İstifamı verdim ama kabul edilip edilmediğini bilmiyorum” dedi.

Neden istifa ettiğinin sorulması üzerine Ralston, bu konuda yorum yapmasının doğru olmayacağını belirterek, “bunu ABD Dışişleri Bakanlığı’na sorun” dedi. Ralston, söz konusu göreve bir yıl için atandığını ve kendisinin de sadece bir yıl çalışmak üzere görevi kabul ettiğini belirterek “benim için bir yılın sonunda devam etmek mümkün değildi” diye konuştu.

PKK ile mücadelede özel temsilcilik mekanizmasının işleyip işlemediği sorusu üzerine Ralston, “hayır” cevabınını verdi. Bütün ilgili ülkelerin yapması gereken şeyler olduğuna işaret eden Ralston, “öyle ya da böyle yapılanlar yetersiz. Üzgünüm, ancak ABD’nin yaptıklarından daha fazlasını yapması gerekiyor. Bekleyip göreceğiz” dedi. Ralston, PKK ile mücadelede özel temsilcilik görevini yürüttüğü sırada Türkiye’deki muadili olarak görev yapan Emekli Orgeneral Edip Başer ile ilgili bir soru üzerine, “Başer’e çok büyük saygım var, ancak onunla son dönemde bir temasım olmadı” şeklinde konuştu.

/ WASHINGTON

31.10.2007


 

Terörde inisiyatif Amerika’da

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) Araştırma Merkezleri Başkan Doç. Dr. Sedat Laçiner, terörle mücadelede insiyatifin Türkiye’de değil Amerika’da olduğunu belirterek “Stratejimiz yok, taktik var. Taktik kısa dönemli mücadele demektir.” dedi.

Terör örgütüne karşı mücadelenin tepkisel olarak yürütüldüğünü savunan Laçiner, olayların seyrine göre hareket edildiğini belirtti.

“İnisiyatif bizde değil” diyen Laçiner, “Şu an tabloya göre birinci sırada Amerika, ikinci sırada Barzani ve Talabani, üçüncü sırada PKK, 4 ve 5’te başka ülkeler var. Biz ilk 5’e ya giriyoruz ya da girmiyoruz. Olayların önünde sürükleniyoruz. İnisiyatif Türkiye’nin elinde hiç olmadı. En büyük sıkıntı bundan kaynaklanıyor, Olayların gelişimine göre sürükleniyoruz. 13 askerimiz şehit olduktan sonra tezkere kararı alındı. PKK eylem yapıyor, biz harekete geçiyoruz. İplerin Türkiye’nin elinde olması lazım. İnisiyatif başkalarının elinde olmamalı” şeklinde konuştu.

Bölgenin çok geniş olduğunu ve sınırın çok sayıda askerle korunduğuna dikkat çeken Laçiner, Doğu ve Güneydoğu içine alındığında 250 bin askerden bahsedildiğini anlattı. Mücadelenin açık arazide yapıldığını ifade eden Laçiner, mücadele yönteminin sorgulanması gerektiğini söyledi.

/ DİYARBAKIR

31.10.2007


 

İspanya terörü demokrasiyle bitirdi

Yeni Asya’ya konuşan Gaziosmanpaşa Üniversitesi Öğretim Üyesi, Siyaset Bilimci Yrd. Doç. Dr. Bekir Berat Özipek, demokratikleşmeyle ilgili adımların atılacağı zamanlarda Türkiye’de şiddet ortamının aniden yükseldiğini söyledi. Özipek, “Bu tesadüf değil. Sivil anayasa çalışmaları sürecinde yine şiddet arttı. Buna teslim olmamak gerekir” dedi.

Dünyada hakları ve özgürlükleri genişletilerek parçalanmış bir tane bile devletin olmadığını kaydeden Özipek, “Hükümetin yapması gereken; özgürlüklerin alanını ısrarla ve sebatla genişletmek olmalıdır. Dilerim bundan sonra olur. İspanya’da bugün artık bir darbe tehdidinden söz edilmiyor. Dilerim, bir gün, biz de bunu rahatlıkla çözebiliriz” diye konuştu.

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜT IKLAYIN

Kemal BENEK

31.10.2007


 

Eğitimde kara tablo

İlköğretim çağ nüfusunda olup da okula gidemeyen 667 bin kız, 444 bin erkek çocuk bulunduğu bildirildi. İlköğretim çağında net okullaşma oranı kız çocuklar için yüzde 87.9, erkek çocuklar için yüzde 92.2 olarak belirlendi.

2008 Yılı Programı’nda eğitim sisteminin mevcut durumuna ve analizlere yer verilerek, öngörülen hedefler sıralandı. Programa göre, ilköğretime geç kayıtlar ve bitirmeden ayrılanlar ile kız çocuklarının eğitime erişimindeki sorunlar, okullaşma oranının istenilen düzeyde artmasını engelleyen başlıca faktörler arasında bulunuyor. 2005-2006 eğitim-öğretim yılı sonunda ilköğretimden mezun olanların içinde kızların oranı Türkiye genelinde yüzde 48,6 iken, bu oran bazı illerde yüzde 30’lara kadar düşüyor.

2006-2007 eğitim-öğretim döneminde ilköğretim çağ nüfusunda olup da ilköğretime devam etmeyenlerin 667 binini kız, 444 binini erkek çocuklar oluşturuyor. İlköğretim çağında net okullaşma oranı kız çocuklar için yüzde 87.9, erkek çocuklar için yüzde 92.2 olarak belirlendi.

İlköğretimde 10 milyon 847 bin öğrenci öğrenim görüyor.

Okul öncesi eğitimde de son 3 yılda okullaşma oranı yüzde 15,3’ten yüzde 24’e yükselmesine karşın bu oran yüzde 85 olan AB ortalamasının çok gerisinde kalıyor. Okul öncesi okullaşma oranlarında son 3 yılda gözlemlenen artışın aynı düzeyde devam edeceği var sayıldığında, 9. Kalkınma Planı dönemi sonunda öngörülen yüzde 50 okullaşma hedefine ulaşılacağı tahmin ediliyor.

Ortaöğretimde ise son 3 yıllık dönemde okullaşma oranı yüzde 81’den yüzde 86,6’ya yükseldi. Ortaöğretimde okullaşma oranlarında genel anlamda iyileşme olmakla birlikte bölgesel farklılıklar önemini koruyor.

Türkiye genelinde yüzde 86,5 olan ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranı bazı illerde yüzde 60 düzeyinde kalıyor.

Ortaöğretimde genel liselerde 2 milyon 142 bin, meslekî ve teknik eğitim okullarında 1 milyon 244 bin öğrenci okuyor.

Yükseköğretimde ise 2006-2007 akademik yılında okullaşma oranı örgün öğretimde yüzde 29,1, örgün ve açıköğretim birlikte alındığında ise yüzde 46,0 düzeyinde. Yükseköğretim kademesinde açıköğretimde 2 milyon 292 bin, örgün öğretimde ise 1 milyon 446 bin öğrenci öğrenim görüyor.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Verheugen: Süreci kimse durduramaz

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, Türkiye’nin AB üyeliği süreciyle ilgili olarak, Avrupa’da hiçbir politikacının, dünya tarihi açısından büyük öneme sahip bu süreci durdurmanın sorumluluğunu üstleneceğini sanmadığını söyledi.

Verheugen, Yabancı Gazeteciler Cemiyeti tarafından Berlin’de düzenlenen bir toplantıya katılarak, gazetecilerin çeşitli konulara ilişkin sorularını cevaplandırdı.

Avusturyalı bir gazetecinin, “Siz Türkiye’nin AB üyeliğini destekliyordunuz” şeklinde değerlendirmede bulunması üzerine, gazetecinin sözünü kesen Verheugen, “Hâlâ da destekliyorum. Her geçen gün daha fazla” diye konuştu.

Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin devam edeceğini ve günün birinde bu konuda siyasî bir karar verileceğini belirten Verheugen, “Henüz bu konuda karar verilmedi. Ancak hiçbir politikacının, gerçekten de dünya tarihi açısından büyük öneme sahip bir süreci durdurmanın sorumluluğunu üstlenmek isteyeceğini sanmıyorum. Bu, ortak siyasî sorumluluğumuzla yerine getirmemiz gereken dünya siyaseti açısından büyük öneme sahip bir görev” dedi.

Hükümet sorumluluğu üstlenmeden önce bu konuda şimdi olduğundan çok daha farklı görüşler açıklayan bir dizi siyasetçi tanıdığını da ifade eden Verheugen şunları söyledi: “Burada isim açıklamak istemiyorum. Beni rahatsız eden çok daha farklı bir şey var. Beni rahatsız eden konu, Türkiye’nin Avrupa’dan aldığı sinyallerin çok farklı oluşu. Bu bir risk, çünkü Türkiye’nin bu konuda açıklığa ihtiyacı var. Türkiye’de gerekli olan ve hala devam eden reformların başarılı olabilmesi için AB’nin ne kadar güvenilir ve inandırıcı olduğunun bu ülkede görülmesi lâzım. Bu nedenle tek bir yerel politikacı bile ‘Türkleri istemiyoruz’ dediğinde, bu Türkiye’de abartılıyor.”

Türkiye’nin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tutumunu anlayabildiğini kaydeden Verheugen şöyle dedi: “Erdoğan, halkını ikna etmek zorunda. Türkiye’de önceleri halkın yüzde 75’inden fazlası AB üyeliğini destekliyordu. Şimdi yüzde 40’lara düştü. Erdoğan, bu durumda önce kendi halkını ikna etmek zorunda kalıyor Türkiye’nin AB üyeliğinin doğru olduğu konusunda. Çünkü Türkler de kendilerine soruyor, ‘Sonuçta bir şey elde edemeyeceksek neden bu kadar çok şeye katlanıyoruz. Bizi sonuçta zaten istemeyecekler’ diye...”

Bu durumun kendisini de rahatsız ettiğini, Türkiye’yle ilgili kararların tüm üye ülkelerin ortak kararıyla alındığını belirten Verheugen, “Ben kendi tecrübelerimden biliyorum. Türkiye çok hızlı ve kararlı şekilde reformları uygulayabilecek durumda, eğer bunu isterse. Bunu da sadece, Avrupa’nın politikasının açık ve belirgin olması durumunda isteyecektir. Sürekli bir şekilde ortaklaşa alınan kararlara rağmen, bu konuda farklı açıklamalar yapılıyor” diye konuştu.

/ BERLİN

31.10.2007


 

İspanyollar AB üyeliğimize sıcak

İspanya’da yapılan bir araştırma, İspanyolların yüzde 56’sının Türkiye’nin AB üyeliğine olumlu baktığını ortaya koydu.

Avrupa Birliği’nin katkısıyla “İntune” adlı araştırma merkezi tarafından yapılan ankette, İspanyolların yüzde 77.4’ü, AB’nin yeni ülkelerle genişlemesinden yana olduğunu ifade etti. İspanyol halkı, parlamenterleri ve iş adamlarının görüşlerinin sorulduğu ankette, Türkiye ile ilgili bölümde, gerek İspanyol halkı, gerekse İspanyol parlamenterleri, gelecekte Türkiye’nin AB üyeliğini savunurken, parlamenterlerin sadece yüzde 25’i Türkiye’nin AB’ye girişini “tehdit” olarak yorumladı. İspanyol iş adamlarında ise bu oran yüzde 35’e kadar çıktı.

İspanya’nın AB üyeliğini yüzde 85 oranında “olumlu” gören İspanyolların çoğunluğu kendi ülkelerindeki kurumlardan daha çok AB’de kurumlara güvendiğini söylerken, yarısı ise İspanya’daki “demokratik yapılanmadan memnun olmadığını” ifade etti.

/ MADRİD

31.10.2007


 

Müslümanlık AB’ye engel değil

Hollanda Kamu Politikaları Bilimsel Kurulunun İngilizce olarak hazırladığı ‘’Avrupa Birliği, Türkiye ve İslam’’ adlı rapor, kitaplaştırılarak Türkçe yayımlandı.

Raporda, Türkiye’nin demokrasi tarihi, din-devlet ilişkileri, Türkiye’de İslam anlayışı ve dini grupların çeşitliliği tahlil ediliyor. Başucu Kitaplardan okuyucuyla buluşan kitap, nüfus çoğunluğunu Müslümanların oluşturmasının, Türkiye için Avrupa Birliği’ne engel teşkil etmediği görüşünü ortaya koyuyor. Hollanda Türkevi Araştırmalar Merkezince Türkçe’ye kazandırılan ve Başlık Yayın Grubu tarafından Türk kamuoyuna sunulan kitaplaştırılmış rapor, Türkiye’de demokrasi, din-devlet ilişkileri, din özgürlükleri, din ve siyaset, dini gruplar ve Türk İslamı gibi konularda zihinlerde oluşan çok sayıda soruya bilimsel araştırmalara dayalı cevaplar veriyor.

Rapor, kültürel ve dini kimlikten kaynaklanan farklılıkların bir tehdit ve tehlike unsuru olarak algılanmaması gerektiğinin altını çiziyor. Türkiye’deki din anlayışının Avrupa Birliği değerleri ile çatışmadığı görüşüne yer verilen rapordaki görüşlerin bir bölümü şu şekilde özetleniyor: ‘’Kurul, nüfus çoğunluğunu Müslümanların oluşturmasının, Türkiye için AB’ye katılım bakımından bir engel teşkil etmediğine inanmaktadır. Bu sonuca şu düşünceler ışığında varılmıştır: Türk İslamı’nın mevcut özelliklerini göz önünde tutarak, Türkiye’de laik, demokratik devlet ilkesinin güçlü köklere sahip olduğunu saptamıştır. Dahası, Türkiye’de laik devletin gelişim süreci, Batı Avrupa tarihiyle aşağı yukarı eş zamanlıdır ve birçok yönden paralellik göstermektedir. Türkiye’de İslam’ın varlığı bu gelişmelere engel olmamış, hatta bugüne kadar bu gelişmelerin teşvik edilmesine yardımcı olmuştur.’’

Söz konusu kitaba göre, ‘’mevcut Türk hükümetinin de teşvik ettiği biçimde devletin getirdiği kısıtlamaların gevşetilmesi ya da ordunun siyasetten tedrici olarak çekilmesi halinde, Türkiye’de İslamiyet’in barışçı kimliğini kaybedeceği ve laik demokratik devleti tehdit edeceği yönünde’’ bir gösterge de bulunmuyor. Raporda, Türkiye’de nüfusun büyük çoğunluğunun ‘’kökten dincilik’’ ve ‘’dini hoşgörüsüzlük’’ eğiliminin bulunmadığı, tercihlerinin de ılımlı siyasi partilerden yana olduğu yönündeki saptamalara da yer veriliyor.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Bakan Yazıcı: Habur Kapısı açık, ama işleyişiyle ilgili bazı tedbirler alınacak

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Kuzey Irak’a yönelik ekonomik önlemler konusunda çalışmaların sürdüğünü belirterek, Habur Kapısı’nın açık olduğunu ancak işleyişiyle ilgili bir takım önlemlerin alınacağını bildirdi.

TBMM’de gazetecilerin terör olaylarına yönelik olarak uygulanacak ekonomik yaptırımlar konusundaki sorularını yanıtlayan Yazıcı, MGK sonuç bildirgesinde açıklandığı gibi bir takım ekonomik önlemlerin alınacağını, bu çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Gümrüklerden dolayı kendisinin de bu çalışmalara bazen katıldığını anlatan Yazıcı, ‘’Çalışmalar devam ediyor. Elbette somuta dönüşünce bunu sizlerle paylaşacağız. Bunun gizli kalmasını gerektirecek bir tarafı yok. Gizli de kalmaz’’ dedi.

Yazıcı, Habur Kapısı’nın açık olduğunu, ancak işleyişiyle ilgili bir takım tedbirlerin alınacağını ifade etti.

Yazıcı, ‘’Ovacık Kapısı’nın açılması söz konusu mu?’’ sorusuna şu cevabı verdi:’’O bir alternatif değil. Orada Akçakale, Nusaybin var. Alternatif olarak değil, geçişleri sağlamaya dönük seçenekleri ithalat ve ihracatçıya sunmaktır. Devletin görevleri gümrüklerini korumak, gerekli ekonomik önlemleri almak ama hür teşebbüsün faaliyetlerini de icra edebilecek ortamları oluşturmaktır. Bir yandan Kuzey Irak’a dönük, Kuzey Irak’taki PKK yapılanmasını dönük bu önlemleri alacağız veya bu yapılanmaya destek verenlere karşı bu önlemleri alacağız, ama bir taraftan da ihracatçı ve ithalatçımızın, yörede yaşayan halkın ticari faaliyetini sürdürebilecekleri ortamları da oluşturacağız.’’

Bir gazetecinin, ‘’Karşı bir açıklama geldi; Barzani tarafından ‘biz de petrolü keseriz’ diye...’’ denmesi üzerine de Yazıcı, buna cevabın verildiğini belirterek, ‘’Petrolün kesilmesinin kime daha çok zarar vereceği ortada...Petrolü kesince bunu nasıl satacak? Onlar blöf...’’ karşılığını verdi.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Başbakanlık, Danıştay kararına itiraz etti

Başbakanlık, Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili yayınların durdurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzalı kararın yürütmesinin durdurulması kararına itiraz etti.

Alınan bilgiye göre, Başbakanlık, karara itiraz ederek, Danıştay 13. Dairesi’nin kararının kaldırılmasını ve yürütmenin durdurulması isteminin reddini talep etti.

Başbakanlığın itirazı önümüzdeki günlerde, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda görüşülecek.

Danıştay 13. Dairesi, dava konusu kararın iptali istemini ise daha sonra karara bağlayacak.

Kanaltürk Televizyonu olarak bilinen Yaşam TV, Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde meydana gelen terörist saldırılarla ilgili yayınların durdurulmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzalı 23 Ekim 2007 tarihli kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dâvâ açmıştı.

Danıştay 13. Dairesi, geçen hafta söz konusu kararın yürütmesini oy birliğiyle durdurmuştu.

Kararın gerekçesinde, ‘’sınırları belli olmayan bu tür yayın durdurmanın, yayıncı kuruluşları yapılacak yayınlarla ilgili olarak bu yasağa uyma konusunda tereddüte düşüreceğinin kuşkusuz olduğuna’’ işaret edilmişti.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Yağış ve sel alarmı

Yurdun büyük bölümünde yağış görülecek, sıcaklıklar değişmeyecek. Meteoroloji sel, su baskını, dolu ve yıldırımlara karşı uyardı.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden, yurdun büyük bölümünde görülecek yağışların Doğu Akdeniz, Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun batısında etkili olmasının beklendiği bildirildi.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, yurdun büyük bölümünde görülecek yağışların, özellikle sabah saatlerinde olmak üzere Doğu Akdeniz’de (Adana, Mersin, Kahramanmaraş, İskenderun), öğleden sonra Doğu Karadeniz (Giresun, Trabzon, Gümüşhane, Bayburt, Rize, Artvin) ile Doğu Anadolu’nun batısında (Malatya, Elazığ, Tunceli, Erzincan, Bingöl) etkili olmasının beklendiği ifade edildi.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Sendikal kanunlarda değişim hazırlığı

Uzun süredir üzerinde çalışılan ve sosyal tarafların tartışmasına açılan sendikal yasalarda gelecek yıl değişiklikler yapılması planlanıyor.

Alınan bilgiye göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, sosyal tarafların da talepleri doğrultusunda Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nda yapılacak değişiklikleri hızlandırma kararı aldı. Bu konuda tasarlanan takvim, Üçlü Danışma Kurulu toplantısında işçi ve işveren konfederasyonlarına iletildi. Buna göre, söz konusu çalışmaları yürütmek üzere bir komisyon oluşturulacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Başkanlığı’ndaki komisyon çalışmalarına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türk-İş, DİSK, Hak-İş ve TİSK’ten 3’er kişi katılacak. Sosyal taraflarla en geç Aralık ayı sonuna kadar üzerinde mutabık kalınan konular belirlenecek. Mutabık kalınamayan konularda ise siyasî irade tercihini ortaya koyacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nda yapılması öngörülen değişikliklere ilişkin taslağı, 15 Ocak’a kadar Bakanlar Kurulu’na sunmayı amaçlıyor. Bakanlık, söz konusu taslağı Haziran ayına kadar TBMM’den geçirmeyi hedefliyor.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Bahçeli: Cumhuriyeti tasfiye etmek isteyenler var

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ‘’Son yıllarda sesini yükseltmeye başlayan yeni bir mandacı anlayışın temsilcileri olan numaralı cumhuriyetçiler ile bölücü mihrakların, özgürlük ve çok sesli demokrasi paravanını kullanarak, Cumhuriyetimizin kurucu kabullerini tasfiye edebilmek için emel birliği içine girdikleri görülmektedir’’ dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Cumhuriyet Bayramını kutladı. Devlet Bahçeli, dışarıdan destek alan bölücü terörle, küreselleşme çerçevesinde Türkiye’yi yeniden biçimlendirmek isteyen ‘’neoliberal mihrakların’’ ikinci cumhuriyet taleplerini birlikte değerlendirmenin, Türkiye’nin önüne kurulan tuzakların bozulabilmesi bakımından önem taşıdığını ifade etti.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Telekom’a ait trafo yakıldı

Ankara Ostim’de yol kenarında bulunan Telekom’a ait trafo, dün kimliği belirsiz kişiler tarafından yakıldı.

Yanan trafoyu tamir için olay yerine gelen görevliler, grev yapan ve hiç bir arızaya bakmayan telekom işçileri tarafından engellendi. Telekom trafosunun tamir edileceğini duyan ve olay yerine gelen 20 kişi, görevlilere trafonun tamir edilmesi için izin vermedi. Trafonun tamir edilmesine karşı çıkan Telekom işçileri, kendilerinin grevde bulunduğunu ve dolayısıyla doğan hiç bir arızaya bakmadıklarını belirterek, kendileri dışında hiçbir görevlinin burada tamirat yapamayacağını iddia etti. Trafoyu tamir için gelen işçilerin olay yerinden ayrılması üzerine bir süre olay yerinde bekleyen Telekom işçileri, daha sonra olay yerinden ayrıldı.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Kaçağı yakalayana ikramiye

Gümrük kaçağı eşya, uyuşturucu madde ve silâh-mühimmat yakalamalarıyla müşterek operasyonlarda ve kontrollü teslimat uygulamalarında yapılacak ikramiye ödemelerinin usul ve esasları yeniden düzenlendi.

Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı ve İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan 5607 sayılı yönetmelik, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Buna göre, müşterek operasyonlarda operasyonu yürüten aslî birim, ihbarın birden fazla birime yapıldığı durumlarda operasyonu koordine eden birim, kontrollü teslimat (yetkili makamların bilgisi ve denetimi altındaki nakiller) yakalamalarında ise kontrollü teslimata son verilen yerdeki birim ikramiye talebinde bulunacak.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Artık Türkiye’nin de nanotıp üssü var

Gazi Üniversitesi, geleceğin bilimi olarak adlandırılan ‘’nanotıp’’ konusunda tıbbî bütün uygulamaları değiştirebilecek teknolojinin üretileceği merkezi Ankara’da kuruluyor.

İleri teknoloji gerektiren çalışmaların yapılacağı merkezde, başta kanser araştırmaları olmak üzere tıbbî görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilâç dağılım sistemleri konularında nanoteknoloji araştırmaları hayata geçirilecek.

Merkezde yürütülecek çalışmalar, üniversiteler, araştırma merkezleri, hastaneler, sanayi kuruluşları, KOBİ’ler ve yatırım kuruluşları arasında nanotıpla ilgili iş birliğinin Türkiye’deki ilk örneği olması bakımından da önem taşıyor.

Bu konuda bilgi veren Proje Koordinatörü Dr. Gürer Budak, nanotıbbın, nanoteknolojinin sağlığa uygulanışını ifade eden yeni bir bilimsel alan olduğunu söyledi.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden 20 bin öğrenciye burs

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, eğitime destek amacıyla, ailesi Ankara’da ikamet edip Ankara dışında okuyan öğrencilere yönelik verdiği burslardan, bu yıl 20 bin öğrenci yararlanabilecek.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, her yıl dağıtılan ve karşılıksız olarak verilen bursa, bu yıl 78 bin 610 öğrencinin başvurduğu bildirildi. Açıklamada, başvuranlar arasında 7 bin 500 yüksek öğrenim, 5 bin lise ve 7 bin 500 ilköğretim öğrencisinin burs almaya hak kazanacağı belirtildi.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Ozon deliği büyüyor

Ozon tabakasında bozulmanın azalmasına rağmen, bu gerilemenin az olduğu ve 30 milyon ton civarında bozulmanın devam ettiği belirtiliyor.

ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Tuncel, ozon tabakasında bozulmanın devam ettiğini belirterek, ‘’Ancak geçen yıl ozon tabakasında 40 milyon ton civarında olan bozulmanın bu yıl 30 milyon ton civarına gerilediği belirlendi. Ama bu toparlanma beklenenden çok az’’ dedi.

Tuncel, sorularını cevaplarken, ozon tabakasının atmosferin 25. kilometresinde yer aldığını söyledi.

Ozon tabakasının, güneşten gelen zararlı ultraviyole ışınlarını emme özelliğine sahip olduğunu hatırlatan Tuncel, 1970’li yıllardan bu yana tabakada incelmeler fark edildiğini, bu sebeple düzenli olarak ölçümler yapıldığını anlattı.

Kloroflorokarbon gazların, ozon dengesini büyük oranlarda oksijen lehine bozduğunu ifade eden Tuncel, bu tür gazların, atmosferdeki hayat sürelerinin uzun olması sebebiyle ozonun bulunduğu katmana kadar çıkabildiğini anlattı. Tuncel, şöyle devam etti:

‘’Bunlar hem biyolojik hem de kimyasal olarak çabuk reaksiyona giren maddeler değil. Kimi 30, kimi 60, kimi de 90 yıl gibi sürelerle atmosferde kalabiliyor. Bunlar en çok nerelerde kullanılıyor? En çok kullanıldığı alan izolasyon maddeleri, bir de sprey tipi tüplerde itici gaz olarak kullanılıyor. Kullanım alanı geniş. Ozon düşmanı kloroflorokarbon hâlâ kullanılıyor. Çünkü, alternatifine göre ucuz. Özel sektör bu alternatif maddeleri kullanmaya hevesliydi. Ancak yıllardan bu yana politik anlamda kararlılık ortaya konulamadığı için bu gerçekleşmedi.

Dolayısıyla, ozon tabakasındaki incelme hâlâ kontrol altına alınamadı. İnsanlar, ‘iklim değişiyor, küresel ısınma başladı’ diye feryat ediyor. Bu dünden bugüne olmadı, bir süreçti. Şimdi medyatik olduğu için insanlar farkına varıyor.’’

‘’Ozon tabakasındaki bozulmanın halen devam ettiğini’’ vurgulayan Tuncel, ‘’Ancak geçen yıl ozon tabakasında 40 milyon ton civarında olan bozulmanın bu yıl 30 milyon ton civarına gerilediği belirlendi. Ama bu toparlanma beklenenden çok az’’ diye konuştu.

/ ANKARA

31.10.2007


 

Boğaz’da balıkçı teknesi battı: 1 kayıp

Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına katılan gençleri taşıyan balıkçı teknesinin dönüş yolunda batması sonucu 1 kişi kayboldu.

Edinilen bilgiye göre, İstanbul Boğazı’nda yapılan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına izlemek üzere 6 metrelik balıkçı kayığıyla Ortaköy’e giden 4 arkadaş kutlamaların sona ermesinin ardından dönüşe geçti. Anadoluhisarı İskelesi açıklarında su almaya başlayan tekne, kısa sürede battı. Teknedeki 4 kişi denize atlayarak kıyıya doğru yüzmeye başladı.Teknenin sahibi olduğu belirtilen Hakan İlhan kaybolurken, arkadaşları vatandaşların yardımıyla kurtarıldı.

/ İSTANBUL

31.10.2007


 

“İnsan Hakları Nerede?” konulu afiş yarışması

İnsan hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi ve korunması alanında faaliyet gösteren Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı ile İl ve İlçe İnsan Hakları Kurulları, “İnsan Hakları Nerede?” konulu afiş yarışması düzenliyor.

Kurulun topluma tanıtılması, vatandaşların insan hakları konusundaki soru, dilek ve şikâyetlerini insan hakları kurullarına ileterek temel haklarını koruyabileceği bilincinin toplumda uyandırılması ve geliştirilmesi için düzenlenen yarışmaya son katılım tarihinin 5 Kasım 2007 olduğu bildirildi.

/ KAYSERİ

31.10.2007


 

Vakıf Gureba Hastanesi yeniden yapılacak

Vakıflar Genel Müdürlüğü, bahçesi ve ek binalarıyla birlikte toplam 74 bin metre kare arsa içinde 12 bin metre karelik alanda kurulu Bezm-i Alem Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesini yıkarak yerine çok daha büyük yeni bir hastane binası yapacak.

Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt, yaptığı açıklamada, Padişah Abdülmecit’in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan’ın fakir ve garip hastaların teşhis ve tedavilerinin yapılması amacıyla kurdurduğu Vakıf Gureba Hastanesinin, yapılan bir protokol çerçevesinde önce SSK’ya, ardından da kurumun diğer hastaneleriyle birlikte Sağlık Bakanlığına devredildiğini hatırlattı.

Beyazıt, kanuna konulan bir madde ile Vakıf Gureba Hastanesinin vakfiyesinde olduğu gibi Vakıflar Genel Müdürlüğüne geçtiğini ve eski hastane binasının onarımına başlandığını kaydetti. “Bu binada sadece poliklinikler olacak” diyen Beyazıt, burada sadece hastaların muayene edileceğini söyledi. Beyazıt, burası bittikten sonra yeni ve eski hastane arasındaki tek katlı yapının yıkılarak 15 bin metre karelik bu alana içinde 10 ameliyathane, 1000 kişiye hizmet verecek acil servis, 650 kişilik konferans salonu, idarî binalar ve 200 yatak bulunan 2 katlı bir bina yapılacağını bildirdi. Buranın hizmete girmesinin ardından 12 bin metre kare alan üzerine kurulu 8 katlı hastane binasının yıkılacağını belirten Beyazıt, “Yeni bina mevcut hastane binasının arkasına yapılacak. Şu anda projeleri hazırlanıyor. 200 milyon YTL kaynak ayırdık” diye konuştu.

/ İSTANBUL

31.10.2007


 

Fast food’da ‘tuz’ tuzağı

Tuzun ciddî anlamda bağımlılık oluşturan bir madde olduğunu söyleyen uzmanlar, tuzlu yiyeceklerin dildeki tuz tadını algılayan reseptörlerin çalışmasını engellediğini, tuzlu ve yağlı yiyeceklere olan ilgiyi arttırdığını belirtiyorlar.

Fast food firmalarının, ürettikleri yemeklerde aşırı tuz ve yağ kullanarak küçük çocukların “fast food” tüketimi alışkanlıklarını arttırmak istediklerini anlatan Prof. Dr. Süleyman Türk, bu şekilde firmaların satışlarını arttırmayı amaçladıklarını öne sürdü. Tuzun ciddî anlamda bağımlılık oluşturan bir madde olduğuna dikkat çeken Türk, aşırı tuzlu yiyeceklerin dildeki tuz tadını algılayan reseptörlerin çalışmasını engellediğini ve böylece tuzlu ve yağlı yiyeceklere olan isteği arttırdığını söyledi. Bir öğünlük fast food türü yiyeceğin içerdiği tuz miktarının, yetişkinler için tavsiye edilen günlük tuz miktarının 2 katına kadar çıkabildiğini belirten Prof. Dr. Süleyman Türk, yetişkinlerin günde 6 gramdan, 6 yaşından küçük çocukların ise 3 gramdan fazla tuz almasının sağlık açısından risk teşkil ettiğini belirtti.

Fast-food tarzı beslenmede kolalı içeceklerin de aşırı tüketiminin çocuklardaki ve gençlerdeki obezi arttırdığını söyleyen Prof. Dr. Türk, “Kolada tatlandırıcı olarak kullanılan mısır şurubu diabet ve obezite riskini arttırıyor” dedi.

Prof. Dr. Türk “fast food” türü beslenme sisteminin uygun ve hijyenik şartlarda yapılmamasının da enfeksiyon riskini arttırdığını belirtti. Türk, “Fast food türü yiyeceklerin sağlığa bu kadar olumsuz etkileri olduğu her türlü yayın organında anlatılırken tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de insanlar ya bu zararların farkına varmayarak ya da umursamamayı tercih ederek fast food alışkanlığını devam ettirmektedir. Maalesef çocuklar, gençler, eğitim kurumlarında bu zararlı ürünleri yaygın olarak tüketiyor. Türkiye Diyabet Vakfı ve Diyabet Yaşam Derneği’nce yapılan, ‘Okul Çocuklarında Beslenme Sorunları’ araştırmasına göre, İstanbul’daki okul kantinlerinin yüzde 97’sinde salata, yüzde 45’inde süt bulunmazken, buna karşın tamamında kola ve cips satılıyor. Obezite Araştırma Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2025 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 40’ı aşırı şişman olacak. Buna fazla kilolular da eklenirse nüfusun yüzde 70’inin şişman olması öngörülüyor” dedi.

31.10.2007


 

Dünya yaşlanıyor alzheimer artıyor

Alzheimer Derneği Genel Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Davranış Nörolojisi ve Hareket Bozuklukları Birimi Öğretim Üyesi Dr. Haşmet Hanağası, alzheimer hastalığının dünyada giderek artan yaşlı nüfus sebebiyle her geçen yıl daha büyük bir sağlık problemine dönüştüğünü söyledi.

Trabzon’da düzenlenen Ulusal Farmakoloji Kongresi’ne katılan Hanağası, yaptığı açıklamada, alzheimer hastalığının 65 yaşından sonra görülen en sık bunama sebebi olduğunu belirterek, alzheimer 65 yaş üstündeki hastalarla yapılan çalışmalarda bütün bunama sebeplerinin yaklaşık 3’te 2’sinin oluşturduğunu kaydetti.

Hanağası, tamamı kesin olmamakla beraber alzheimer için diğer risk faktörleri arasında kadın cinsiyet, düşük eğitim, ailede bunama, down sendromu öyküsü, kafa travması, öz geçmişte tedavi gerektiren depresyon, hipertansiyon, inme gibi koroner hastalıklar ile diyabet ve obezite gibi nedenler sayılabilir’’ diye konuştu.

/ TRABZON

31.10.2007


 

Dev uçaktan İstanbul'da tanıtım uçuşu

Tanıtım amacıyla Türkiye’de bulunan dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A380, 200 davetlinin katılımıyla 1 saat 20 dakika süren tanıtım uçuşu gerçekleştirdi.

Airbus A380, Atatürk Havalimanı’ndan basın mensupları, hava yolu şirketlerinin üst düzey yöneticileri ile havalimanı işletmecilerinin bulunduğu 200 kişilik grupla saat 10.30’da havalandı.

Ankara üzerinden geri dönerek İstanbul Boğazı üzerinde tur atan uçak, 1 saat 20 dakikalık uçuşun ardından Atatürk Havalimanı’na sorunsuz şekilde indi.

Uçuşa katılan THY Genel Müdürü Temel Kotil, A380’in şu an dünyanın en büyük yolcu uçağı olma özelliği taşıdığını anımsatarak, bu olaya kendilerinin yolcu konforu ve giderlerin azlığı olarak baktıklarını söyledi.

/ İSTANBUL

31.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri