Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Yeni nesil sinemacılar BSF'de yetişecek

Dünyanın en saygın sinema-televizyon okullarından Cavendish College London ortaklığı ile açılan BSF Akademi Sinema-TV Okulu 2. yıl eğitim dönemine Kasım ayının başında başladı.

Bu yıl hem 1. sınıflar hem de 2. sınıflar için eğitim yapılacak. BSF Akademi Yönetim Kurulu Başkanı İsrafil Kuralay, açılışta yaptığı konuşmada, akademinin, hızla gelişen sinema, televizyon ve reklâm sektörüne parlak, yetenekli, özgüveni yüksek ve iyi yetişmiş yeni bir kuşak kazandırmak için kurulduğunu ifade ederek “Buradan mezun olacak katılımcılarımız Türk sinemasına ve tv dünyasına yeni şeyler katacaklar” dedi. Kuralay konuşmasını şöyle devam etti: ”BSF’de hocalarımız deneyimli, katılımcılarımız ekip çalışması içerisinde, sektörü çok yakından takip etmeleri gerekiyor. BSF Akademi Sinema-TV Okulu’nda, hem teorik, hem de pratik, altyapısı sağlam, ayrıcalıklı ve profesyonel bir eğitim veriyor. Bütün bunların iyi değerlendirilmesi lâzım”

KALİTELİ FİLMLERE İMZA ATILACAK

BSF Akademi Genel Müdürü Bilal Arıoğlu’da açılışta yaptığı konuşmada, buradan mezun olan katılımcılar ileride inanıyorum ki çok kaliteli filmlere imza atacaklar, ayrıca TV sektöründe de önemli yerlere gelecekler şeklinde konuştu. Arıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ülkemizde sinema ve televizyon eğitiminde isim yapmış saygın akademisyenler ve medya sektörünün gelişmesine öncü katkılarda bulunan seçkin yöneticiler, yönetmenler, reklâmcılar, sanatçılar ve profesyonellerden oluşan güçlü bir ekip kadrosuna sahibiz. Sinema-TV ve Reklâmcılık sektörü yüzde 30 ile yüzde 35 arasında büyüyen bir sektör. Son 20 yıl içinde en fazla ilerleyen sektör tanıtım sektörüdür.” BSF Akademi Sinema TV okulunda geleceğin sinemacıları, yönetmenleri, televizyoncuları ve reklâmcılarının yetişeceğine işaret ederek katılımcıların derse mutlaka hazırlıklı gelmelerini, zengin öğretim kadrosundan azamî istifade edebilmek için bunun gerekli olduğunu da sözlerine ekledi.

3 YÖNETMENLE 3 AYRI FİLM ÇEKECEKLER

BSF Akademi Genel Koordinatörü Yusuf Kaplan da bu sene yapılacak eğitimlerle ilgili geniş bilgi verdikten sonra özellikle 2. sınıfların Halit Refiğ, Semih Kaplanoğlu ve Alparslan Bozkurt’la üç ayrı film çekeceklerini söyledi.

Yeni Asya / İSTANBUL

07.11.2007


 

Ayasofya Sergisi 17 Kasım'a kadar açık

Ressam Metin Asağ'ın Ayasofya müzesindeki sergisinin, san’at severlerin yoğun ilgisi ve isteği üzerine 17 Kasım tarihine kadar uzatıldığı belirtildi.

Türkiyede ilk kez bir ressamın Ayasofya ana mekânda tablolarını sergilediği bu çalışmalara san’at severlerin gösterdiği ilgiden çok memnun olan Ressam Metin Asağ, yakında açacağı Dolmabahçe Sarayı, Yerebatan Sarnıcı ve Beylerbeyi Sarayı sergilerininde müjdesini verdi.

Asağ ''Ayasofyada san’at severlerle buluşmak beni çok mutlu etti. Sergiye gösterilen ilgi insanımızın sahip olduğu sanatkâr ruhu göstermektedir. Zaten bugün geçmişimizden bize kalan eserler gerek mimarî gerek edebî gerek hat ve minyatür gerekse diğer san’at dallarına ait eserler bize ilham kaynağı olmuş. Anadolu medeniyetlerinden kalan eserler, bu yüksek ruhun en canlı kanıtıdır. Ben işte bu yüksek ruhu yaşatmaya çalışıyorum''dedi. Ayrıca, san’atseverlerin sergiye gösterdikleri ilgiye teşekkür eden Asağ, en kısa zamanda san’atseverlerle tekrar buluşacağını belirtti.

Öz kültürümüzü ve bu öz kültürü oluşturan unsurlardan olan Anadolu medeniyetlerini eserlerine konu edinen Metin Asağ tablolarında daha çok Türk san’atı, süsleme, Anadolu mozaikleri, tezhip, hüsn-ü hat üzerine çalışmalar yapıyor. Kaftan, Ferman, çini, Bizans eserleri, minyatür, Ayasofya, İstanbul, sultan portreleri, Anadolu kralları ve cami iç mimarisi gibi temaları işliyor.

Yeni Asya / İSTANBUL

07.11.2007


 

Mevlânâ, bilimde de öncüydü

Selçuk Üniversitesi Mevlânâ Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, ünlü Alman filozof Hegel’in, Mevlânâ’dan etkilendiğini söyledi. Şimşekler, ‘’Hegel, eserlerinde, özellikle zıtlık felsefesini anlatırken, Mevlânâ’dan etkilendiğini belirtiyor. Bu bilgiyi, Hegel’in kitaplarıyla ilgili yazılan bazı bilimsel makalelerde bulabilirsiniz’’ diye konuştu.

Şimşekler, yaptığı açıklamada, 13. yüzyılda yaşayan ve türbesi Konya’da bulunan ünlü düşünür Mevlânâ Celâleddin Rumî’nin, geçmişte olduğu gibi bugün de insanları etkilemeye devam ettiğini belirtti.

Mevlânâ hakkında yazılan kitapların ABD ve Avrupa’da yoğun ilgi gördüğünü, bu ilginin her geçen gün artarak devam ettiğini belirten Şimşekler, Mevlânâ Yılı sebebiyle düzenlenen faaliyetlerin de Mevlânâ’nın düşüncesinin daha fazla insanla bulaşmasına yardımcı olacağını tahmin ettiklerini belirtti.

Ünlü şarkıcı Madonna’nın bir şarkısını, Mevlânâ’nın şiirlerini besteleyerek hazırladığını, geçmiş yüzyıllarda olduğu gibi yakın tarihte de çok sayıda ünlü ressam, opera san’atçısı ve bestecinin Mevlânâ’dan etkilenerek eserler ortaya koyduğunun bilindiğini anlatan Şimşekler, bütün bunların Mevlânâ’nın dünya ortak mirasına yaptığı katkılar olduğunun altını çizdi.

18. yüzyılda yaşayan Alman filozof Hegel’in temel görüşünün, ‘’Bu dünya, bu dünyayı meydana getiren ve bilgimizin konusu olan nesneler, sonlu bireyin, insanın zihninden başka bir zihnin eseri olmalıdır. Bilginin nesneleri ve dolayısıyla bütün bir evren mutlak bir öznenin, mutlak bir zihin, akıl ya da tinin ürünüdür’’ olduğunu belirten Şimşekler, ‘’Hegel, eserlerinde, özellikle zıtlık felsefesini anlatırken, Mevlânâ’dan etkilendiğini belirtiyor. Bu bilgiyi, Hegel’in kitaplarıyla ilgili yazılan bazı bilimsel makalelerde bulabilirsiniz’’ diye konuştu.

Mevlânâ’nın ayrıca, asırlar önce dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü eserlerinde ifade ettiğini anlatan Şimşekler, ‘’Galileo Galilei’den yüzyıllar önce Mevlânâ, dünyanın yuvarlak olduğunu, dünyanın döndüğünü, hatta dünyadaki tüm nesnelerin döndüğünü 13. yüzyılda belirtmektedir. Ancak Mevlânâ döneminde ve sonrasında semazenlerin yaptığı sema ile Galile ve buluşunu ilişkilendirebilmek çok zor’’ diye konuştu.

/ KONYA

07.11.2007


 

İstanbul 2010’a hazırlanıyor

İstanbul İl Kültür Müdürü Ahmet Emre Bilgili, ‘’2010 Avrupa Kültür Başkenti olmayı çok önemsiyoruz, ama abartmıyoruz’’ dedi. Bilgili, Hyatt Regency Otel’de düzenlediği basın toplantısında, kütüphaneler ile bazı saray ve müzelerde gerçekleştirilecek kültürel faaliyetlerinin tanıtımını yaptı.

Öncelikle kütüphaneleri sadece kitap okunan yerler değil, kültür yaşam merkezi haline getirmeyi istediklerini anlatan Bilgili, Topkapı Sarayı başta olmak üzere, müze ve saraylarda da etkinlikler gerçekleştireceklerini, ancak salon bulunmadığı için Ayasofya Müzesi’nde kültürel faaliyet yapamayacaklarını dile getirdi.

Bilgili, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde her Çarşamba günü 4 yıldır hiç aksatmadan yapıldığı gibi ‘’Beyazıt Konuşmaları’’, Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesi’nde her ayın son Cuma günü ‘’Süleymania Toplantıları’’, Beyazıt Orhan Kemal Kütüphanesi’nde her Salı günü ‘’Orhan Kemal Salı Konferansları’’ gerçekleştirileceğini söyledi.

Fatih Millet Kütüphanesi’nde de ‘’Ali Emiri Efendi Fatih Sohbetleri’’, Üsküdar Şemsipaşa İlçe Halk Kütüphanesi’nde ‘’Kız Kulesi Söyleşileri’’, Bakırköy Rıfat Ilgaz İlçe Halk Kütüphanesi’nde ‘’Bakırköy Kültür Günleri’’ yapılmasının da planlandığını anlatan Bilgili, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde ‘’Arkeoloji Konuşmaları’’, Yıldız Sarayı Müzesi’nde ‘’Yıldız Sohbetleri’’, Topkapı Sarayı Müzesi’nde ‘’Saray Sohbetleri’’, Büyükada İlçe Halk Kütüphanesi’nde ‘’Büyükada Konuşmaları’’, Kadıköy Aziz Berker Kütüphanesi’nde ‘’Kadıköy Sohbetleri’’, Kartal İlçe Halk Kütüphanesi’nde de ‘’Kartal Kültür Sohbetleri’’ gerçekleştirileceğini belirtti.

Bilgili, İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçildiğini anımsatarak, şunları söyledi:

‘’2010 Avrupa Kültür Başkenti olmayı çok önemsiyoruz, ama abartmıyoruz. Niçin abartmıyoruz? 2010 Avrupa Kültür Başkenti ilan edilen şehirlere baktığımızda bu şehirlerin İstanbul ile asla boy ölçüşemeyeceğini görüyoruz. 2010 yılında İstanbul ile birlikte ilan edilen diğer kültür başkentlerine baktığımızda, Almanya’nın Essen ve Macaristan’ın Peç şehirlerine baktığımızda İstanbul ile asla boy ölçüşemeyeceğini, İstanbul’un yanına yakışmayacağını görüyoruz. Bizim Bursa, Konya, Edirne’nin bile bu kültür başkenti ilan edilen şehirlerden daha üstün vasıflarda olduğunu biliyoruz. Bu çerçevede bu işi çok fazla abartmıyoruz ama çok önemsiyoruz.’’

/ İSTANBUL

07.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri