9 Kasım 2005’te Umut Kitabevinin bombalanmasıyla ilgili dâvâ, şu an hâlâ Yargıtay’da. Yargıtay 9. Dairesi sanık astsubaylara Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği 39 küsur yıllık cezaları bozmuş, dâvâya askerî mahkemenin bakması gerektiğini bildirmişti. HSYK’nın Van’daki eski mahkeme heyetini tayinlerle dağıtmasının ardından kurulan yeni heyet, bu karara uyup dosyayı Van askerî mahkemesine yollamıştı. Müdahil avukatların temyize başvurması üzerine, dosya tekrar Yargıtay’da.
Emekli generallerin itirafları sürerken, Şemdinli olayında aradan iki yıl geçmesine rağmen hâlâ bir neticeye varılamadı.
9 Kasım 2005’te Umut Kitabevi’nin bombalanmasıyla ilgili dâvâ, hâlâ Yargıtay’da. Yargıtay 9. Dairesi sanık astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve üçüncü sanık Veysel Ateş’e Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 39 küsur yıllık cezaları bozmuş, dâvâya askeri mahkemenin bakması gerektiğini söylemişti.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) Van’daki eski mahkeme heyetini tayinlerle dağıtmasının ardından kurulan yeni heyet, bu karara uyup dosyayı Van’daki Askerî Mahkeme’ye yollamıştı. Müdahil avukatların temyize başvurması üzerine, dosya yeniden Yargıtay’da.
KARDAŞ: YÜZLEŞME YOLUNU
AÇMA İRADESİ YOK
Eski askeri hakim Ümit Kardaş, bu sürecin, askerî ve sivil yargı diye bölünmüş yargının çift başlı olma sorununun ne kadar büyük olduğunu gösterdiğini belirterek, “Geçmişle siyaseten yüzleşmenin yolunu açmak gibi bir iradenin olmadığını da gösterdi. Güç odakları arasında, varolan durumun devam etmesiyle ilgili bir mutabakatın varolduğu ortaya çıktı” yorumunu yaptı.
Kardaş, bunun en temel göstergesinin, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, bugünün Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ı da içeren iddianameyi hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya’nın bugün avukatlık da yapamayacak şekilde HSYK tarafından meslekten ihraç edilmiş olması olduğunu söyledi. Kardaş, Şemdinli olayının üzerinden geçen iki yılın, Türkiye’de dokunulmaz olanları gösterdiğini söyledi.
Sanık Kaya için “Tanırım, iyi çocuktur” diyen Büyükanıt, 12 Nisan’daki basın toplantısında, Şemdinli dâvâsı için “hukuk cinayeti” diye konuşmuştu.
Kardaş, bu süreçte “Bugün fütursuzca savaş çığırtkanlığı yapıyor” dediği medyanın da “katkısı” olduğunu ifade etti. Toplumun bu yüzleşmeyi talep etmediğini anlatan Kardaş, “Toplumda böyle bir destek olsaydı, zaten Şemdinli dâvâsında aşama kaydedilirdi” diye konuştu.
Eski askeri hakim Kardaş, hükümetin, emniyetin ve askerin “hassasiyetlerine teslim olduğunu” ifade ederek, buna örnek olarak, Polis Vazife ve Salahiyet Yasası (PVSK) değişikliğini ve Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 301. maddesiyle ilgili tutumunu gösterdi.
TANRIKULU: ŞEMDİNLİ DAHA FAZLA
DAYANIŞMA GEREKTİĞİNİ GÖSTERİYOR
Dâvânın müdahil avukatlarından Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu’nun ise Şemdinli süreciyle ilgili görüşleri şöyle:
“Türkiye’de çetelerle, hukuk dışı örgütlenmelerle mücadelenin zorluğunu, Türkiye’nin kendi geçmişiyle yüzleşmeye hazır olmadığını bir kez daha gösterdi. Yargıç ve savcı bağımsızlığına müdahalenin yargının kendi kurumlarından da geldiğini ortaya koydu.”
Hakim ve savcılara bomba attırdığını, Şemdinli’ye roket attırdığını söyleyen eski askerlerin ifşaatlarınınsa, “Türkiye’de Kürt sorunun çözümünün nasıl engellendiğini, şiddetin tırmandırıldığını ortaya koyduğunu” düşünen Tanrıkulu, “Bu da çözüm için daha fazla dayanışma, bir arada mücadele gerektiğini gösteriyor” dedi.
fazla dayanışma gerektiğini gösteriyor
|