Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Terör göçü durdu

Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Karabulut,’’Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerde göç etme potansiyeline sahip insanlar için terör sorununun ortadan kalktığını’’ söyledi.

Doç. Dr. Karabulut, yaptığı açıklamada, Erzurum, Ağrı, Iğdır, Kars ve Ardahan’da göç sebeplerinin araştırıldığı çalışmanın ilginç sonuçlar ortaya çıktığını belirtti.

Önemsenecek çoğunluğun, hala bölgede yaşamaktan memnun olmadığının belirlendiğini ifade eden Karabulut, Erzurum’da nüfusun yüzde 35.8’inin, Ağrı alt bölgesinde ise yüzde 75’inin göç etme potansiyeline sahip olduğunu bildirdi.

Araştırmada, göç etme potansiyeline sahip 2 bin 200 kişiyle yüz yüze görüşüldüğünü anlatan Karabulut, ‘’Önceki yıllarda olduğu gibi terör olaylarının artık göç sebebi olarak algılanmadığının ortaya çıktığını’’ belirtti.

Erzurum’da yaşayanların göç etme nedenlerinin öncelikli sırasının ‘’iş aramak, iş alanının bulunduğu ilde olmaması, kazancının yetmemesi, iklim şartlarının zorluğu’’ olarak belirlendiğini kaydeden Karabulut, Ağrı alt bölgesinde yaşayanların ise ‘’sağlık ve eğitim hizmetlerinin yetersizliği, sosyal faaliyetlerin azlığı ve daha iyi iş imkanları elde etme isteğiyle’’ göç etme eğiliminde olduğunun ortaya çıktığını bildirdi.

Karabulut, araştırma sonuçlarını şöyle değerlendirdi: ‘’Bu araştırmada bizleri en çok sevindiren, göç etme eğiliminde olan insanların terör olaylarını artık göç sebebi olarak algılamamasıdır. Daha önce, Iğdır’da yaptığım bir araştırmada bu sonuç çıkmıştı. Diğer bölge illerinde de buna benzer durum söz konusuydu. Ancak artık böyle bir durum söz konusu değil. Terör örgütünün eylemlerinin, halkın birbirine daha fazla kenetlenmesine neden olduğunu düşünüyorum. Terör örgütünün, istediği iç çatışmayı yaratamamış olması nedeniyle eylemlerinde azalma olmuş, böylece terör olayları da göç sebebi olmaktan çıkmıştır.’’

Bölge halkının teröre prim vermediğini ifade eden Doç. Dr. Karabulut, ‘’Yapılması gereken bölgenin ekonomik ve sosyal olarak yaşanabilir hale getirilmesini sağlamak. Bir an evvel bölge ülkeleriyle ticaretin geliştirilmesi gerekiyor’’dedi.

/ ERZURUM

29.11.2007


 

7568 üniversiteliyle yapılan araştırma

Türkiye genelinde yedi coğrafî bölgeden 7568 üniversite öğrencisiyle yapılan bir araştırmaya göre, üniversite gençliğinin yüzde 68.7’si Türkiye’nin AB’ye girişine olumlu bakıyor. Öğrencilerin yüzde 33.4’ü Türkiye’nin 10 yıl içerisinde AB’ye üye olacağını düşünürken, yüzde 29’u 20 yıl içinde, yüzde 12.1’i de 20 yıldan fazla bir süre içinde birliğe katılabileceğimiz kanaatini taşıyor.

Türkiye genelinde 7 bin 568 üniversite öğrencisiyle yapılan araştırmada, üniversite gençliğinin Avrupa Birliğine bakışı belirlendi.

Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Muammer Yaylalı’nın başkanlığında 9 öğretim üyesi tarafından gerçekleştirilen ‘’Üniversite Gençliğinin Sosyo-Ekonomik Profili Araştırması’’yla, üniversite gençliğinin Avrupa Birliğine dönük beklentileri tesbit edildi.

Devlet ve vakıf üniversitelerinde öğrenim gören 7 bin 568 öğrencinin katılımıyla yapılan araştırmada, üniversiteli öğrencilerin, eğitim gördükleri şehir, fakülte, ailelerinin ikamet ettiği yerler, siyasi düşünceleri gibi özelliklerine göre AB’ye bakışları ve beklentileri değerlendirildi.

Araştırmaya katılan öğrencilerin yüzde 68.7’si Türkiye’nin AB’ye girişine olumlu bakıyor. Devlet üniversitelerinde eğitim gören öğrenciler arasında AB’ye katılımı destekleyenlerin oranı yüzde 68.6 olurken, vakıf üniversitelerindeki öğrencilerin katılımı destek oranı ise yüzde 72.8 olduğu belirlendi.

Üniversite öğrencilerin yüzde 33.4’ü Türkiye’nin 10 yıl içinde AB’ye üye olacağını, yüzde 29’u 20 yıl içinde, yüzde 12.1’i de 20 yıldan fazla bir süre içinde üye olabileceği düşüncesini taşıyor. Öğrencilerin yüzde

25.4’ü ise Türkiye’nin AB üyeliğine kabul edilmeyeceğine inanıyor. Öğrencilerin yüzde 55.5’i AB’ye katılım sonrası serbest dolaşımın sağlanacağını, yüzde 23.7’si ise serbest dolaşımın sağlanamayacağı düşüncesini taşırken, bu konuda kararsız olanların oranı ise yüzde 20.8 oldu.

Araştırmada, Türkiye’de AB üyeliği sonrası işsizliğin azalacağına inanların oranı 40.2 olurken, işsizliğin azalacağına hiç katılmayanların oranı yüzde 10, katılmayanların oranı 19 oldu. Bu konuda kararsız olanların oranı ise yüzde 30.8 olarak tespit edildi.

AB’ye katılım sonrası enflasyonun düşeceğini düşünen öğrenci oranı yüz 31.6 olurken, enflasyonun düşeceği fikrine katılmayanların oranı yüzde 19.1 bu fikre hiç katılmayanların oranı yüzde 9.8 oldu. Bu konuda kararsız olanların oranı ise 39.5 oldu. Üniversite öğrencilerinin yüzde 43.7’sinin AB’ye katılımla gelirin artacağı, yüzde 24.9 öğrencinin ise gelirin artacağı fikrine katılmadığı ortaya çıktı. Gelirin artacağı yönünde kararsız olanlar ise yüzde 31.4 oldu.

Araştırmada, Türkiye’nin AB’ye katılımıyla birlikte eğitim ve sosyal güvenlikte, iyileşme olup olmayacağı sorusu da soruldu. Öğrencilerin yüzde 63.1’i eğitim ve sosyal güvencede iyileşme olacağını düşünürken, yüzde 14.1 öğrenci de bu fikre karşı çıktı. Öğrencilerin 22.7’si ise bu konuda kararsız kaldı.

Üniversite öğrencilerinin yüzde 51.2’si AB’ye katılımın kültürel değerleri zayıflatacağına, yüzde 30.4’ü katılımın kültürel değeri zayıflatmayacağına inandığını beyan etti. Bu konuda kararsızların oranı ise yüzde 18.4 oldu.

“DEMOKRASİ VE BİREYSEL ÖZGÜRLÜK’’

AB’ye katılım ile birlikte daha fazla demokrasi ve bireysel özgürlük sağlanacağına ilişkin olumlu görüş taşıyanların oranı yüzde 53.6 iken, bu konuda kararsız olanların oranı yüzde 27.8, bu konuda olumsuz düşünenlerin oranı da yüzde 18.6 oldu. Öğrencilerin yüzde 49.5’i de AB’ye katılım ile birlikte çevrenin korunması konusunda duyarlılığın artacağı düşüncene inandıklarını kaydetti.

Öğrencilerin yüzde 53.2’si AB’ye katılımla birlikte ülke kaynaklarının yabancıların eline geçeceği düşüncesini taşırken, yüzde 22.4’ü ise bu fikre karşı çıktı. Bu konuda öğrencilerin yüzde 24.4 kararsız olduğu ortaya çıktı.

AB’ye katılımla dış politikada bağımsızlığı kaybedileceği görüşünü taşıyan öğrencilerin oranı ise 46.1 oldu.

Araştırmada, bölgelere göre üniversitelerde okuyan öğrencilerin AB’ye katılıma verdikleri destek de belirlendi. Güney Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki öğrencilerin yüzde 76.8’i AB’ye katılımı desteklerken, Doğu Anadolu’daki öğrencilerin yüzde 72.3, Marmara’daki öğrencilerin yüzde 69.2’si, Ege Bölgesi’ndeki 69.3, Akdeniz’deki yüzde 69, İç Anadolu’daki yüzde 67.7, Karadeniz’deki yüzde 65.1 oldu.

Araştırmada cinsiyete göre AB hakkında öğrencilerin görüşleri de belirlendi. Araştırmaya katılan kız öğrencilerin yüzde 66.9’u AB’ye katılımı desteklerken bu oran erkek öğrenciler arasında yüzde 70.2 olması dikkati çekti.

/ ERZURUM

29.11.2007


 

Başörtüsü yasağı hakarettir

Başörtüsü yasağının kaldırılması için kadın sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştirilen toplantıda konuşan Sağlık-İş Başkanı Mustafa Başoğlu, hazırlanacak sivil anayasa taslağında yasağın kaldırılmasına dair teminat istedi.

Başörtüsü yasağının anayasada yapılacak değişikliklerle çözülmesi için Sağlık-İş Sendikası ve kadın sivil toplum kuruluşları bir araya geldi. Basına kapalı olarak yapılan toplantı öncesinde konuşan Sağlık İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, başörtüsü yasağının sadece yüksek öğrenimde değil, kamuda da çözülmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Başörtüsü yasağı ancak anayasada yapılacak değişikliklerle ortadan kaldırılabilir. Bunun için hazırlanan ‘Sivil Anayasa’da, mevcut Anayasa’daki 42. ve 24. maddelerin değiştirilerek hem okumanın, hem çalışmanın önünde engel olan başörtüsü yasağının kaldırılması mümkündür. AK Parti, bu sorunu çözmek için söz verdi, ikinci hükümeti döneminde de bunu gerçekleştirebilecek güce sahiptir. Başörtüsünün mağdur ettiği kadın sivil toplum kuruluşlarıyla bu meseleyi konuşup, toplantıdan çıkan neticeyi hükümete bildireceğiz.”

Başörtüsü yasağının hâlâ şiddetli şekilde devam ettiğini, en son da Adana/Kozan’da Tevhide Küçük isimli bir öğrenciyi hedef aldığını belirten Başoğlu, “Başörtüsü yasağının insanları mağdur etme uygulaması devam etmektedir. Başörtüsü yasağı, bazen başbakanın uçağında, bazen Cumhurbaşkanı karışlama ve uğurlanmasında, bazen Cumhuriyet kutlamaları için düzenlenen törenlerde kendisini göstermektedir. Bu yapılanlar kadın haklarına en büyük hakarettir ve biran önce çözüme ulaştırılmalıdır” dedi.

Yaklaşık üç saat süren toplantının ardından Mustafa Başoğlu, “Toplantı çok olumlu geçti. Bu hevesle yapılacak çalışmalar neticesinde olumlu neticeler alacağımızı düşünüyorum. Yaptığımız toplantıda, başörtüsü yasağı kaldırılıncaya kadar çalışmaların sürdürülmesi, İstanbul’daki sivil toplum örgütleriyle temas kurulmasına karar verilmiştir” diye konuştu.

Cemil YÜZER / ANKARA

29.11.2007


 

Hikmet Çetin: Sadece askerî yöntemlerle terörde başarılı olunamaz

Eski TBMM Başkanı ve Afganistan NATO eski temsilcisi Hikmet Çetin, ‘’Ekonomik ve toplumsal sosyal kalkınmayı sağlamazsanız, insanlara o konuda umut vermezseniz, sadece askeri yöntemlerle terörde başarılı olunamaz. Benim terörüm, senin terörün tanımından vazgeçmek lazım’’ dedi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mavi Gezegen Uluslararası İlişkiler Kulübünün düzenlediği ‘’11 Eylül Sonrası Afganistan ve Türkistan’’ konulu konferansta konuşan Hikmet Çetin, terörün küreselleştiğini söyledi.

Çetin, 21. yüzyılın en önemli tehdidinin terör olduğunu ve terörle mücadelenin kolay olmadığını belirterek, şöyle konuştu: ‘’Taliban veya El Kaide’nin, Türkiye’de PKK olayında olduğu gibi buradaki silahlı kuvvetlerimizle veya Afganistan’daki silahlı kuvvetlerimizle karşı karşıya gelip başarı sağlaması mümkün değil. Ama çok ucuz ve ses getiren yöntemler olarak intihar saldırısı düzenliyorlar. Sadece askeri yöntemlerle terörü çözemezsiniz. İnsanların gönlünü ve beynini kazanmazsanız terörle mücadelede başarılı olamazsınız. Afganistan örneğinden hareketle bize de söylenebilir. Ekonomik ve toplumsal sosyal kalkınmayı sağlamazsanız, insanlara o konuda umut vermezseniz, sadece askeri yöntemlerle terörde başarılı olunamaz. Benim terörüm, senin terörün tanımından vazgeçmek lazım.’’

Öğrencilerin sorularını da cevaplayan Hikmet Çetin, bir öğrencinin ‘’DTP’nin kapatılması konusunu nasıl yorumluyorsunuz?’’ sorusuna şu cevabı verdi:’’Çok parti kapattık ve hiçbirisi şimdiye kadar çözüm olmadı.

Kapatırsınız, terör örgütü bu sefer de diyecek ki ‘İşte görüyorsunuz, parlamentoda demokratik kanallar kapatıldı, benim silahlı mücadeleden başka şansım kalmadı’. PKK bu propagandayı yapmayı çok istiyor.

Kapatılmayınca da parti terör örgütünün siyasi söylemlerini parlamentoda alabildiğine dillendirmeye devam edecek. Yani öyle bir noktaya gelindi ki bunun doğrusunun ne olduğunu bulmak çok zor. DTP’nin yapması gereken, teröre karşı tavır almasıdır. Gerçek çözüm, bu kişilerin açılmış olan demokratik kanalı kullanmalarıdır ama kullanırken de terör örgütünün terör yaptığını söylemesi lazım. Bunu söyleyemiyorlar, çünkü o destekle geliyorlar.’’

/ SAKARYA

29.11.2007


 

Bakan Yıldırım: 3. Köprü güzergâhı için karar aşamasındayız

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, alternatif finans yöntemleriyle yapılması öngörülen otoyollardan İzmit Körfez geçişinden İzmir’e uzanan otoyol ile İstanbul’a yeni bir köprü yapımını da içeren Kuzey Geçişi projesine gelecek yıl başlamayı hedeflediklerini söyledi.

Yıldırım, İstanbul Boğazı’na yapılacak 3. köprü konusunda da ‘’Şimdi nihai bir güzergaha karar vereceğiz. Hazırlıklar son aşamaya geldi. En uygun, çevreye ve su kaynaklarına en az zarar veren, gerek İstanbul’un ulaşımına, gerekse İstanbul üzerinden geçen transit trafiğe en fazla yararlı olacak güzergahı seçmek. Amacımız o’’ dedi. Köprü ve bağlantı yollar ile otoyol yaklaşık 300 kilometrelik bir uzunlukta olacağını belirten Yıldırım, güzergah, kamulaştırmayla ilgili tespitler ve imar planlarına yolun işlenmesi konuları hallolduktan sonra Yüksek Planlama Kurulu kararıyla birlikte sürecin işleyeceğini ifade etti.

Transit geçişlerin şu anda yoğun olmadığını ancak uzun vadede bunun da önemli olacağını anlatan Yıldırım, ‘’Yolu biz bugün için yapmıyoruz. Köprülerden ‘bir tanesi yaptık, ikinciye ne gerek var’ diye birincisine de karşı çıkıldı ama şu anda köprüler yüzde 100’ün üzerinde kapasiteyle çalışıyor. Planı ona göre yapmak lazım’’ dedi.

/ ANKARA

29.11.2007


 

Hak arama azmi ipotek altına alınmaya çalışılıyor

Tüketici Hakları Merkezi (TÜ-MER) Genel Başkanı Ömer Keser, Türkiye Bankalar Birliğinin (TBB), tüketici kanunu ile kurulmuş hakem heyetlerini göz ardı edercesine bünyesinde başka bir oluşuma giderek tüketicinin hak arama azmini ipotek altına almaya çalıştığını savundu.

TBB tarafından kurulan “Müşteri Şikyetleri Hakem Heyetleri” oluşumunu değerlendiren bir yazılı açıklama yapan Keser, Bankalar Kanununa dayanılarak hazırlanan “Müşteri Şikyetleri Hakem Heyetinin Oluşumu, Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında Tebliğ” ile bankalarla tüketiciler arasında oluşacak şikayetlerin çözümü için bir Hakem Heyeti kurulduğunu hatırlattı.

Kurulacak heyetteki üyelerin tamamının bankacılık sektörünün üyeleri tarafından seçildiğine dikkat çeken Keser, bu heyetin Türkiye tüketicisi adına talihsiz ve anti demokratik bir karar olduğu görüşünü aktardı.

Keser, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda, tüketiciler ile mal ve hizmet veren üreticiler arasında oluşan uyuşmazlıkların çözümü için her il ve ilçe merkezinde Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri kurulmuş olduğunu ve bu heyetlerin bugüne kadar çalışmalarını başarıyla devam ettirdiğini belirtti.

Kaymakamlık, Belediye, Baro, Ticaret Odası ve Tüketici Dernekleri temsilcilerinin bulunduğu Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin kararları mahkeme hükmünde olduğu için icra kabiliyeti de bulunduğunu, ayrıca bu heyetlerin basit yargılama usulü ile ücretsiz hizmet vermekte olduğunu aktaran Keser, “Özellikle son günlerde kart aidatı ve benzeri konularda Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerine şikayette bulunan yüz binlerce tüketicinin almış olduğu olumlu sonuçlar ve iade edilen milyonlarca YTL, Bankalar Birliğini alternatif bir heyet kurma düşüncesine sevk etmiştir. Söz konusu Bankalar Birliği Hakem Heyetinde tüketicileri temsilen herhangi bir kişi, kurum veya kuruluşun olmayışı, birliğin bu oluşumundaki niyetini peşinen gözler önüne sermektedir.”

Keser, tüketicilere, Bankalar Birliği Hakem Heyetlerine müracaat etmemeleri çağrısında bulundu.

/ İSTANBUL

29.11.2007


 

CHP ve DSP’den, bütçeye muhalefet şerhi

CHP, 2008 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısına muhalefet şerhi koydu. CHP’nin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda benimsenen ve gelecek hafta Genel Kurulda görüşülmeye başlanacak olan tasarıya ilişkin muhalefet şerhinde, tasarı ve dayandığı orta vadeli ekonomik programın, Türkiye’nin sorunlarını çözmekten uzak olduğu ileri sürüldü.

Bütçenin, Türkiye’nin rekabet ve işsizlik sorunuyla ilgili bir taahhüt ortaya koymadığı iddia edilen muhalefet şerhinde, 2006’da tek yıllık önlemlerle ayakta tutulan mali dengelerin, 2007’de seçim harcamalarının da etkisiyle bozulduğu, 2008 yılı bütçesinin de bu tahribatı telafi etmekten çok uzak olduğunu savunuldu.

Karşı oy yazısında, 2008 bütçesinde de mali uyumun kalitesinin iyileştirilemediği, bütçenin büyüme dostu hale getirilemediği ifade edilerek, ‘’Sanayicimizin şikayet ettiği hususları bu bütçe çözemeyecek, aksine daha da derinleştirecektir’’ denildi.

Bu arada DSP de 2008 yılı bütçesine muhalefet şerhi koydu. DSP İzmir Milletvekili Harun Öztürk, ‘’2008 bütçesi, sorunlara çözüm üretmekten uzaktır; aksine azalan yatırımlar, sorunlarımızın daha da kronikleşmesi sonucunu doğuracaktır’’ dedi. Öztürk, Genel Kurula sunulan 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Raporuna karşı oy yazısı eklediklerini söyledi. Öztürk, karşı oy gerekçelerini 29 başlıkta anlattı.

/ ANKARA

29.11.2007


 

5 yıllık planda ulaşım gündemi yoğun

Hükümetin 2008-2012 dönemini kapsayan 5 Yıllık Eylem Planı, ulaşım konusunda oldukça büyük hedefler taşıyor. Plana göre yılda ortalama 500 kilometre yol yapılacak.

Türkiye’de gelecek yıldan itibaren 5 yıl boyunca, yılda ortalama 500 kilometre bölünmüş yol inşa edilecek. Hükümetin 2008-2012 dönemini kapsayan 5 yıllık Eylem Planına göre, bölünmüş yolların temel uzunluğu, plan döneminde 15 bin kilometreye çıkarılacak.

Plan süresince tersane kapasitesi artırılacak. Bu kapsamda başta Doğu Akdenizde bir bakım onarım tersanesi olmak üzere, Türkiye Tersaneler Mastır Planı sonucunda önerilen tersane alanlarının imar planı çalışmaları ve alt yapı çalışmaları tamamlanarak, 2012 yılına kadar tahsise uygun hale getirilmesi sağlanacak.

Önümüzdeki 2 yılda gemi geri dönüşüm sanayi desteklenecek. Geri dönüşümü gerçekleştirilecek ithal gemilerle ilgili gümrük mevzuatında yaşanan sıkıntılar giderilecek.

Gemi ve yat inşa sanayinde kullanılan başlıca ithal ürün ve malzemeler belirlenerek, bu malzemelerin yerli üretim imkanları araştırılacak. Mevcut gemi yan sanayi tesislerinin ürettikleri ürünlerin sertifikalandırılmasındaki problemlerin giderilmesine yönelik tedbirler belirlenecek ve bu tedbirler hayata geçirilecek.

Gemi yan sanayi dışında üretim yapan imalat sanayinin gemi yan sanayi ürünlerini üretmelerini teşvik etmeye yönelik tedbirler belirlenecek. Kıyı Yapıları Mastır Planı tamamlanacak. Plan, artan ticaretin kesintisiz, etkin bir şekilde akışını sağlayacak ve Türkiye’nin transit ülke konumuna gelmesini kolaylaştıracak olan büyük ölçekli ve ana limanlar oluşturulabilmesi amacıyla uygun liman sahalarını belirleyecek ve girişimcilerin bu sahalara yönlendirilmesini sağlayacak.

Plan döneminin sonuna kadar Avrupa-Asya kesintisiz demiryolu bağlantısını sağlayacak şekilde Ankara merkez olmak üzere İstanbul-Ankara-Sivas, Ankara-Afyonkarahisar-İzmir, Ankara-Konya koridorlarından oluşan çekirdek ağ üzerinde hızlı tren ile yolcu taşımacılığına başlanacak. Hızlı tren projeleri tamamlanacak Ankara-İstanbul, Ankara-Konya, Ankara-Sivas ve Bursa-Osmaneli Hızlı Tren Projeleri liman özelleştirmesinden elde edilecek kaynaklarla tamamlanacak. Marmaray işletmeye alınacak. Hizmet kalitesini ve sektör içindeki payını artırmak ve kamu üzerindeki mali yükünü azaltmak amacıyla TCDD yeniden yapılandırılacak. Bu kapsamda Demiryolu Kanunu, TCDD Kanunu ve ilgili ikincil mevzuat çıkarılacak. TÜVASAŞ, TÜLOMSAŞ, TÜDEMSAŞ ve TCDD’nin fabrikaları özel sektöre açılacak. Ulaşım bilgilerinin ihtiyaç sahiplerine tek bir noktadan sunulacağı portal oluşturulacak. Yük taşımacılığında ise demiryoluna ve denizyoluna ağırlık verilecek. Bu amaçla, demiryolunda özel sektör tren işletmeciliği başlatılacak.

/ ANKARA

29.11.2007


 

Meclis’in gündeminde 76 dokunulmazlık dosyası var

DSP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Macit ile Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli, MHP Grubunu ziyaret ederek, dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin DSP’nin görüşlerini ilettiler.

MHP Grup Başkanvekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır ile yaklaşık yarım saat süren görüşmenin ardından açıklama yapan DSP’li İçli, MHP’ye, Anayasanın 83. maddesini değiştiren bir metin önerisiyle gelmediklerini söyledi.

DSP’li İçli, yüz kızartıcı suçlardan hüküm giyenlerin milletvekili olamayacağını ifade ederek, şöyle devam etti: ‘’Peki bu suçlardan ciddi emarelerle yargılananların milletvekilliği devam etmeli mi? Kesinlikle etmemelidir. Bu nedenle bu konular konuşularak, ortak akılla Türk halkının kabul edebileceği, ‘Benim milletvekilim’ diyebileceği bir konuma dönüştürmek istiyoruz.

Ziyaretimizin amacı budur. Bizim bu yaklaşımımız ki MHP’nin de teklifinden sonra AKP de ciddi bir kafa karışıklığı içinde. AKP, TBMM’deki sayısal çoğunluğuna dayanarak, sanki kendisinden olmayanları linç etmeye yönelik düşünce içinde. Milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarını inceleyen Karma Komisyon bugüne kadar toplanmadı. TBMM gündeminde 76 dokunulmazlık dosyası var. Bunların içinde zimmet, resmi ihaleye fesat karıştırmak, irtikap gibi yüz kızartıcı suçlardan fezlekeleri bulunan milletvekilleri var. Bu isnatlarla TBMM’de görev yapabilmeleri çok zor.’’

/ ANKARA

29.11.2007


 

Bakan Güler: Enerji politikamızı 5 sütun üzerine oturtacağız

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, enerji politikasının 5 sütun üzerine oturtulduğunu belirterek, ‘’Bizde 5’inci sütun olan nükleer eksikti, şimdi ilk etapta 5 bin megavatlık (MW) bir paketle nükleer enerjiyi de portföyümüzde olması gereken noktaya getireceğiz’’ dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, ‘’Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin Kanun’’ ile ilgili olarak Türkiye Atom Enerjisi Kurumunda (TAEK) düzenlenen toplantıya katıldı.

Sivil toplum örgütleri, dernekler, öğretim üyeleri ve basın mensuplarının katıldığı toplantıda konuşan Bakan Güler, Türkiye’nin enerji portföyünü, hidrolik enerji, kömür, doğal gaz, yenilenebilir ve nükleer olmak üzere 5 sütun üzerine oturtmak istediklerini ifade ederek, ‘’Şimdi 5’inci sütun olan nükleeri kurmaya çalışıyoruz. Ama bu sütunun da diğer 4 sütun gibi sağlam ve güvenilir olması lazım. Bu noktada çok önemli adımlar attık’’ diye konuştu. TAEK, nükleer santral yapımı ihalesine girecek firmalarda aranacak kriterleri tartışmaya açtı. 21 Aralık’ta kriterlere son şekli verilecek, 21 Şubat’ta da ihale ilanına çıkılacak.

/ ANKARA

29.11.2007


 

Gümüşhane'de 21 köy yolu kapalı

Gümüşhane’de etkili olan kar yağışı sonrası 21 köy yolu ulaşıma kapandı. Gümüşhane’de dün gece başlayan kar yağışı sonrası Kürtün ilçesinde 11, Torul ilçesinde 9 ve merkez ilçede 1 olmak üzere toplam 21 köy ile irtibat kesildi.

Yolların ulaşıma açılması için Köy Hizmetleri ekipleri sabahın erken saatlerinden itibaren çalışmalara başladı.

Kayak ve kış turizminin önemli merkezlerinden Uludağ’da ise, kar kalınlığı 34 santimetreye ulaştı. Uludağ Meteoroloji İstasyonu yetkilileri, önceki gün devam eden yağışla karın 34 santimetreye yükseldiğini bildirdi.

/ ERZURUM

29.11.2007


 

YAŞ bugün toplanıyor

Yüksek Askeri Şura, (YAŞ) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında bugün toplanacak.

Genelkurmay Başkanlığı Karargahı Çakmak Salonu’nda yapılacak yılın ikinci olağan toplantısında, başta personel, eğitim, disiplin konuları olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) planlı faaliyetleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunulacak. İki gün sürecek toplantıya, Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, kuvvet komutanları ve diğer ilgiler katılacak. Şurada alınacak kararlar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunulacak. Kararlar, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği tarafından duyurulacak.

/ ANKARA

29.11.2007


 

Altın üretimi ÇED'e bağlı

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Kaz Dağlarında altın madeni üretimine, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği kapsamında işlem görmeden geçilemeyeceğini bildirdi.

Eroğlu, DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın soru önergesine verdiği cevapta, maden arama faaliyetlerinin hiçbirinde ve hiçbir aşamasında siyanür kullanılmasının söz konusu olmadığını belirtti.

Maden arama çalışmalarının, ÇED Yönetmeliği kapsamı dışında değerlendirildiğini, üretime geçilmesi aşamasında Yönetmelik kapsamında işlem yapılmasının zorunlu olduğunu ifade eden Eroğlu, ÇED kapsamı dışında olsa dahi gerçekleştirilecek faaliyetler için Çevre Kanunu ve bu kanun uyarınca yürürlükte olan diğer ilgili yönetmeliklere uyulması, gerekli tedbirlerin ve izinlerin alınması gerektiğini vurguladı.

Veysel Eroğlu, Kaz Dağlarında altın üretimi konusunda ÇED Yönetmeliği kapsamında verilmiş ‘’ÇED gerekli değildir’’ ya da ‘’ÇED olumlu’’ kararı bulunmadığına dikkati çekti.

/ ANKARA

29.11.2007


 

Muğla’nın son hacı kafilesi yola çıktı

Muğla il Müftülüğü’ne Hac için başvuran ve kurayı kazanan 635 kişiden 128’inin yer aldığı son kafile yola çıktı. Muğlalı hacı adayları, kutsal topraklara dualar ve gözyaşlarıyla uğurlandı.

Otogar yanındaki alanda düzenlenen uğurlama töreninde konuşan Müftü Niyazi Ersoy, bu yıl Muğla’da 3 bin 400 hacı adayının ön kayıt yaptırdığını, ayrılan kontenjan sebebiyle yapılan kura çekiminde 635 kişinin gitmeye hak kazandığını söyledi.

Ersoy dün yola çıkan son kafiledeki hacı adaylarına, “Daha önce gönderdiğimiz hacı adaylarımız sağ salim kutsal topraklara vardı ve iyi durumda. Sizin de oraya sağlıkla gitmenizi diliyorum” dedi. Konuşmaların ardından, Müftü Yardımcısı Salih Akcan’ın duası eşliğinde hacı adayları, kutsal topraklara ilahiler ve dualarla uğurlandı.

/ MUĞLA

29.11.2007


 

Dünya felâketin eşiğinde

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (BMKP) İnsani Kalkınma Raporu açıklandı. Rapora göre, dünya ekolojik bir felâketin eşiğinde ve bu kötü gidişatı tersine çevirebilmek için kalan süresi de 10 yıldan az. Üstelik, raporda meydana gelecek felâketlerden en çok yoksul ülkelerin etkileneceği belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının son raporu, dünya üzerinde hiçbir ülkenin küresel ısınma tehdidinden korunamayacağını bir kez daha ortaya koydu. 2007-2008 İnsani Kalkınma Raporuna göre, atmosfere en çok karbon gazı salan ABD, Kanada, Avustralya, Çin gibi ülkeler tüm dünyayı büyük bir tehlikeye sürüklüyor.

Üstelik bunu durdurabilmek ya da en azından yavaşlatabilmek için gerekli süre liderlerin sorumsuzluğu yüzünden boşa harcanıyor. Rapor, olumsuz gidişata “dur” diyebilmek için dünyanın en fazla 10 yılı kaldığını söylüyor. Şu tespit de çarpıcı, öyle ki dünyadaki her fakir insanın ABD’li ya da Kanadalılar gibi enerji tüketmiş olsaydı atmosfere salınan tüm karbon gazının emilmesi için dünya gibi 9 gezegene daha ihtiyaç duyulacağı vurgulanıyor. Zira, New York’ta yaşayan 19 milyon kişi dünyanın en az gelişmiş 50 ülkesinde yaşayan 766 milyon insandan daha fazla karbon salımı gerçekleştiriyor.

Bu felâket öngörülerinin senaryo olmadığı da özellikle vurgulanıyor ve her ne kadar hiçbiri bundan kaçamayacak olsa da felâketin getireceği sonuçlardan en çok etkileneceklerin aslında atmosfere en az zarar veren yoksul ülkeler olacağı belirtiliyor.

Uluslararası topluma sunulan hedefler

*2050 yılına kadar gelişmiş ülkelerin karbon salımlarını yüzde 80, gelişmekte olan ülkelerinse yüzde 20 oranında azaltması,

* Kyoto Protokolü uyarınca atmosfere salınan karbon miktarı için belirlenen vergilerin tahsilinin sağlanması,

*Yoksul ülkelerin verimli enerji teknolojilerine uyumu için yıllık 86 milyar dolarlık fon ayrılması.

/ İSTANBUL

29.11.2007


 

Ankaralılar ASKİ ve EGO’dan şikâyetçi

Başkentlilerin, Ankara Büyükşehir Belediyesine ulaştırdığı şikayetlerin önemli kısmını, ASKİ ve EGO genel müdürlüklerinin hizmet alanındaki çalışmalarda yaşanan sıkıntılar oluşturuyor.

Ankaralılar, en çok sularının kesilmesinden ve otobüs yetersizliğinden şikâyetçi. Eski kaldırımlar, yüksek rögar kapakları, tıkanan kanallar, çöplerin zamanında toplanmaması da şikâyet konuları arasında yer alıyor. Şikâyetler, kış aylarında buzlanma, doğal gaz, kömür ve hava kirliliği konularında yoğunlaşıyor.

/ ANKARA

29.11.2007


 

Google’nin hedefi ucuz enerji

Google’nin hedefinin, kömürden daha ucuz yenilenebilir enerji üretmek olduğu bildirildi.

Google Türkiye’den yapılan yazılı açıklamada, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine yönelik yeni stratejik girişimle amacın, kömürden elektrik üretimine kıyasla daha ucuz bir yöntem geliştirmek olduğu ifade edildi. Açıklamada, söz konusu çalışmanın bir parçası olarak Google’nin, şirket içinde ilk olarak güneş enerjisine bağlı termal elektrik teknolojiler, rüzgardan yararlanmaya yönelik yenilikçi yaklaşımlar ve geliştirilmiş jeotermal sistemlere odaklanacak.

/ İSTANBUL

29.11.2007


 

Çocuk ticareti korkunç boyutlarda

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Orta ve Doğu Avrupa Bölge Direktörü Maria Calivis, çocuk ticaretinin tüm dünyada korkunç boyutlara ulaştığını söyledi

Calivis, çocuk ve kadın ticaretini, ‘’9 başlı canavara’’ benzeterek, şöyle konuştu: ‘’Çocuk ticareti, korkunç boyutlara vardı. 14-18 yaş arasındaki çocuk ticareti, insan ticaretinin yüzde 10’unu oluşturuyor. Çocuk ve kadın ticaretinin yüzde 25’i Doğu Avrupa, Orta Asya ve Rusya’dan gerçekleştiriliyor. Daha az nüfusa sahip bölgeler ama ticarette çok önemli paya sahipler. Ülke, önlem alıyor ama sektör, daha güçlü bir şekilde başka bir ülkede hortluyor. Sorun, küresel olarak ele alınmalı ve küresel bir çözüm bulunup uygulanmalı. Bölgemizdeki tüm ülkeler, zincirin bir halkası olmak üzereler.’’

/ ANKARA

29.11.2007


 

Şiddet, çocuğu sokağa itiyor

Çocuk hakları alanında çalışan 50’den fazla uluslar arası kuruluşun oluşturduğu Sokak Çocukları Konsorsiyumu, (CSC) 69 ülkede yaptığı çalışmaları derlediği raporda, çocukları sokakta yaşamaya ve çalışmaya iten başlıca sebebin şiddet olduğunu belirtti.

İngiltere merkezli örgütün direktörü Alex Dressler “Sokakta yalnız ve korumasız kalan çocuk imgesinin yoksulluk karşıtı çalışmalarda bu kadar sıklıkla kullanılmasına rağmen bu konuda oluşturulan politikaların ve ayrılan kaynakların çocuklara ulaşmaması çok manidar” dedi.

“Yoksullukla mücadele bu sorunun çözümü için yeterli değil. Her ne kadar ekonomik göç, aşırı yoksulluk ve HIV/AIDS yüzünden ailelerin dağılması çocukları sokağa iten önemli nedenler olsa da milyonlarca çocuk evde şiddet görmekten korktuğu için geri dönemiyor.”

TÜRKİYE ORTADA

Rapor, sorunun Türkiye’de görünürlüğünün yüksek olduğunu; evde ve alternatif bakım alanlarında çocukları şiddetten koruyan yeterli kanuni düzenleme bulunmadığını fakat okulda ve adalet sisteminde koruma bulunduğunu belirtiyor.

Sokakta yaşayan ve çalıştırılan çocukların durumu açısından Türkiye sondan 92. sırada. Çocukların en kötü durumda olduğu ülkelerse Sudan, Somali, Irak, Çad ve Zimbabwe. İskandinav ülkeleriyse çocukların en iyi durumda olduğu yerler.

EN ÖNEMLİ ETKEN

“Dünya Sokak Çocuklarının Durumu: Şiddet” başlıklı rapor, sokağa itilen çocukların çeşitli hayat alanlarında şiddetle karşılaşma risklerinin yüksek olduğunu vurguluyor. Ailede, mahallede ya da sosyal hizmetler tarafından kötü muameleye maruz kalmak risk altındaki çocukları sokağa itiyor.

Mülteci ya da savaş, tabiî afetler veya toplumsal şiddet dolayısıyla istismara uğramış çocuklar en riskli grup. Bu konuda dünyanın farklı bölgelerinde farklı durumlar olsa da, rapora göre kalkınmış ve kalkınmakta olan ülkelerde sokaktaki çocuklar benzer deneyimler yaşıyor. Çoğu, aile içinde şiddet görmüş olarak yoksul bölgelerden geliyor.

/ LONDRA

29.11.2007


 

Hatay’a, Trabzon-Batum modeli

Antakya Ticaret ve Sanayi Odası, Trabzon-Batum arasında olduğu gibi Antakya ile Suriye’nin Halep ve Lazkiye şehirleri arasında vizesiz ve harçsız geçiş uygulaması getirmek için çalışma yapıyor.

Hatay’ın Orta Doğu’ya açılan en önemli kapı özelliği taşıdığını vurgulayan Çinçin, “Antakya ile Halep ve Lazkiye arası ortalama 80 kilometre. Buna karşın bu illerle Suriye’nin başkenti Şam arasındaki mesafe yüzlerce kilometreyi buluyor. Trabzon-Batum arasında olduğu gibi bu iki şehirle Yayladağı ve Cilvegözü sınır kapılarından bir araç gönderilerek gümrük muhafaza memuru nezaretinde vizesiz ve harçsız geçiş uygulaması getirilmeli” dedi.

Türkiye’nin Avrupa ve Amerika ile, Suriye’nin Ortadoğu, Arap ülkeleriyle hava trafiğinin yoğun olduğuna dikkat çeken Çinçin, “Bu ülkelerden bize, bizden Suriye’ye her gün binlerce kişi taşıyabiliriz. Yolcu yoğunluğu canlanma getireceği gibi sıkıntıların da azalmasını sağlar. Trabzon-Batum modelini buraya uygularsak Türkiye-Suriye arasında önemli bir köprü kurmuş oluruz” şeklinde konuştu. Çinçin, 9 Aralık’ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla açılışı yapılacak Hatay Havaalanı’nın da beklenenden işlevsel olabileceğini söyledi.

Yeni Asya / HATAY

29.11.2007


 

Edirne’deki camilerde engelliler için kolaylık

Edirne Müftüsü Ömer Taşçıoğlu, bedensel engellerin de camilere kolaylıkla girerek ibadet yapabilmesini sağlamak amacıyla şehirdeki camilerde düzenlemeler yapıldığını bildirdi.

Taşçıoğlu, düzenleme çalışması kapsamında Bostanpazarı semtindeki Süleymaniye Camii’ne engellilerin kolaylıkla girebilmesi için rampa yapıldığını söyledi. Tarihi Selimiye Camii, Eski Cami ve Üç Şerefeli Cami’ye de birer tane tekerlekli sandalye koyduklarını anlatan Taşçıoğlu, şehirdeki diğer camilerde de çalışmalar yapılacağını ifade etti.

/ EDİRNE

29.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri