Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Teröre karşı önemli fırsat yakaladık

Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Türkiye’nin terörle mücadele açısından önemli bir fırsatı yakaladığını ifade ederek, “Bakınız bütün AB ülkeleri dahil, bazı konularda tabiatıyla şikâyetlerimiz var, ama Türkiye’nin sınırötesi operasyon ki en çok gürültü koparan bir tedbirdir bu bütün dünyada, Türkiye’nin haklılığını kabul etmiştir” dedi.

Hükümet Sözcüsü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, “Türkiye’nin sınır ötesi operasyon ki en çok gürültü koparan bir tedbirdir bu bütün dünyada, Türkiye’nin haklılığını kabul etmiştir” dedi.

Bakanlar Kurulu toplantısına ilişkin açıklamasının ardından soruları cevaplandıran Çiçek, Türkiye’nin, Terörle mücadele açısından önemli bir fırsatı yakaladığını ifade ederek, şunları kaydetti:

‘’Bakanız bütün AB ülkeleri dahil, bazı konularda tabiatıyla şikâyetlerimiz var, ama Türkiye’nin sınır ötesi operasyon ki en çok gürültü koparan bir tedbirdir bu bütün dünyada, Türkiye’nin haklılığını kabul etmiştir. ‘Türkiye’nin kendisini savunma hakkı vardır’ demiştir. ABD ‘Türkiye’nin kendini savunma hakkı vardır’ demiştir. Sizin operasyon yapacağınız ülke bir Arap ülkesidir, komşumuzdur ama bizi rahatsız eden unsurlar oradadır. Arap dünyası, İslâm dünyası, Türkiye’nin bu yöndeki tedbirlerini anlayışla karşılamıştır, haklı bulmuştur. Böylesine önemli bir noktadayken Türkiye istiyor ki bu örgütün olabildiğince, bu süreçten azami zararla çıkması, çıkarılması noktasında bildiğiniz bilmediğiniz sorularınızla hep bilinmemesi gereken kısım olduğu için zorlanıyorum. Yoksa, ben her şeyi çok açık söyleyen bir insanım. Bir mücadele yürütülüyor, bunu anlamak lâzım. Yapılan değerlendirmelere, konuşmalara, bu çerçevede bakmak lazım. Doğru olan neyse Türkiye onu yapmıştır. Ve bu kararları verirken de yine devletin ilgili birimleriyle konuşarak, görüşerek, şu an biz hakikaten çok yoğun mücadeleyi bilinen, bilinmeyen yönüyle yapıyoruz. Bundan vatandaşlarımızın emin olması lâzım. Türkiye’nin, milletimizin, devletimizin aleyhine bir işin içinde, arkasında, önünde, olmayız. Yaptığımız her şey bu ülkenin, bu milletin yararınadır, yararına olacaktır.’’

Bütün açıklamaları bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini ifade eden Çiçek, ‘’Ben bu konuyla ilgili olarak gündeme geldiğinde dedim ki ‘gelin bir kapalı oturum’ isteyin. Bu iş nasıl gündeme gelmiş, nereden gelmiş, kim söylemiş, ne zaman söylemiş, neden söylemiş bunu bir kapalı oturumda, çünkü kapalı oturumda konuşulması gerekiyor bunun, o zaman açıklarız, herkes de nasıl değerlendirecekse ondan sonra değerlendirir’’ dedi.

/ ANKARA

12.12.2007


 

Sorunlar özgürlük ve bilimle çözülür

İlk basın toplantısında hem üniversite öncesinde, hem sonrasında ciddî sorunlarımız bulunduğunu vurgulayan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, bu sorunların serbestlik ortamı sağlayarak ve bilimselliği harekete geçirerek aşılacağını söyledi. Özcan “Bu iki sorunla başedebilirsek, zannediyorum ki üniversite camiası hem rahatlayacaktır, hem de bilimsel yayınlarımızın sayısında gözle görülür bir artış ortaya çıkacaktır” dedi.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ‘’İki vizyonum var. Bunlardan bir tanesi bütün yasakların üniversitelerden kalkması, ikincisi de üniversitelerin asli görevi olan bilimselliğe daha fazla önem vermeleri’’ dedi.

YÖK Başkanlığına önceki gün atanan Özcan, dün görevine başladıktan sonra basının karşısına çıktı. YÖK’ün Rektörler Komitesi ve Üniversitelerarası Kurul toplantılarının yapıldığı salona kısa bir açıklama yapmak üzere gelen Özcan, kameraların ve foto muhabirlerinin yoğun ilgisi üzerine bir süre beklemek zorunda kaldı.

Daha sonra açıklama yapan Özcan, ‘’Hepiniz hoş geldiniz. İlginize çok teşekkür ederim. Bu ilk günüm. Henüz kurumu tanımış değilim. Bugün, yarın ve önümüzdeki zannediyorum iki haftayı kurumu tanımakla geçireceğim. Bir ön bilgim var ama buradaki arkadaşlarla bunları teyit edip ne olduğunu yakından, ilk elden öğrenmek çok daha iyi olacak’’ dedi.

Özcan, yapacağı çalışmalarda iki vizyonu olacağını belirterek, bunu şöyle anlattı:

‘’Bunların bir tanesi bütün yasakların üniversiteden kalkması, ikincisi de üniversitelerin asli görevi olan bilimselliğe daha fazla önem vermeleri. İndeksli yayınlardaki durumumuzu hepiniz biliyorsunuz. PISA sınavlarındaki durumu hepiniz biliyorsunuz. Hem üniversite öncesinde hem de sonrasında oldukça ciddi sorunlarımız var. Bu sorunları bir serbestlik ortamı sağlayarak bir de bilimselliği harekete geçirerek, ivme kazandırarak aşmaktır. Bu iş biraz maddi tarafı olan bir şey, araştırmacılarımızın olanaklarını artırırsak bunu yapabileceğimizi zannediyorum. Eğer bu iki sorunla baş edebilirsek zannediyorum ki üniversite camiası hem rahatlayacaktır hem de bilimsel yayınlarımızın sayısında gözle görülür bir artış ortaya çıkacaktır. Şu aşamada size söylemek istediğim şeyler sadece bunlar.’’

Özcan, gazetecilere bir de ‘’iyi haberi’’ olduğunu belirterek, ‘’Bundan sonra bu kurumda ayda bir sizinle toplanıp buradaki faaliyetlerimizi size aktarmak ve sizden de görüş almak isteriz” dedi.

“Amacım bilimsel çıtayı yükseltmek”

Öğretim üyelerine, rektörlere ve öğrencilere mesajı olup olmadığının sorulması üzerine Özcan, ‘’Benim onlara mesajım, önümüzdeki dönemde çok daha serbest bir üniversite görecekleri, hem öğretim üyelerinin hem de öğrencilerin düşüncelerini serbestçe açıklayabilecekleri bir ortamın oluşturulması olacak. Bunu çok takdir edeceklerini düşünüyorum ve üniversitelerin de bu tür yerler olmasını istiyorum. Herkesin fikrini serbestçe söyleyebildiği, fikirlerin tartışıldığı yerler, mekânlar olmasını istiyorum’’ diye konuştu.

/ ANKARA

12.12.2007


 

Yeni Başkana akademisyen desteği

YÖK Başkanlığına atanan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı yakından tanıyan akademisyenler ve öğrencileri, sorunları çözebileceğine ve başarılı olacağına inandıklarını dile getirdiler.

ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden mezun olan, yüksek lisansını ve doktorasını burada tamamlayan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruhi Köse, ‘’Hocam’’ diye hitap ettiği Yusuf Ziya Özcan’ı uzun süredir tanıdığını belirterek, ‘’Hem Türkiye’nin, Anadolu’nun geleneklerini ve insanının kültürünü üzerinde taşıyan bir kişiliğe sahiptir hem de Batı’nın bilimsel normlarını, değerlerini benimsemiş biridir’’ dedi. Prof. Dr. Özcan’ın ‘’Sosyal bilime ciddi katkıları olduğunu’’ söyleyen Köse, ‘’Yusuf Ziya Özcan öncülüğündeki YÖK’ün Türkiye’deki üniversiteler ve akademisyenler için çok daha bilimsel ve özgürlükçü bir yapıya kavuşacağına ve daha rahat çalışabileceklerine inanıyorum’’ diye konuştu.

PROF. DR. SEZAL: YÖK’TE BÜYÜK

BAŞARILAR ELDE EDECEĞİNE İNANIYORUZ

Eski YÖK üyesi ve eski Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarlarından, TOBB ETÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Sezal da ‘’Özcan’ın, bilimsel niteliklerini takdir ettikleri bir öğretim üyesi olduğunu’’ belirterek, ‘’Bu nitelikleriyle YÖK’te büyük başarılar elde edeceğine inanıyoruz. YÖK’te ümitli bir dönem başladığını söyleyebiliriz’’ dedi.

PROF. DR. ÖMER ÇAHA:

ÖZGÜRLÜKÇÜ KİŞİLİĞE SAHİP

Fatih Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve Özcan’ın öğrencilerinden Prof. Dr. Ömer Çaha da ‘’Özcan Hoca’nın iki özelliği önemli. Birincisi sosyolog. Sosyal bilimciler hadiselere perspektifli yaklaşırlar. İki kere iki dört eder şeklinde yaklaşmazlar. İkinci özelliği ise kişilik yapısı. Özgürlükçü bir yapıya sahiptir’’ dedi.

PROF. DR. YASİN AKTAY: HERKESİ KUCAKLAR

Özcan’ın öğrencilerinden Konya Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yasin Aktay da Özcan’ın, ‘’sosyolojinin istatistiğe uygulanması alanında Türkiye’nin en başarılı insanı olduğunu’’ söyledi. Özcan’ın ‘’herkesi kucaklayan ve kolay ulaşılabilir bir insan olduğunu’’ dile getiren Aktay, ‘’Kendine özgü bir tarzı olan, sıra dışı bir hocadır’’ dedi. Aktay, yükseköğretim sisteminin önündeki sorunların tek başına bir kişinin çözebileceği sorunlar olmadığını, asgari mutabakat gerektirdiğini ifade ederek, ‘’Özcan’ın bu işin başında olması işleri kolaylaştıracaktır’’ diye konuştu.

/ ANKARA

12.12.2007


 

Memura göre Teziç dönemi hayal kırıklığı

Türkiye’de memurların yüzde 81’i önceki 8 Aralık’ta görev süresi sona eren Yükseköğretim Kurulu (YÖK) eski Başkanı Erdoğan Teziç dönemini hayal kırıklığı olarak değerlendiriyor.

Galatasaray Üniversitesi Rektörü iken YÖK Başkanlığı’na atanan Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in 4 yıllık görev süresi 8 Aralık’ta doldu. YÖK’ün yeni Başkanı Prof. Dr. Ziya Özcan ise görevine başladı.

Türkiye’nin en çok tartışılan kurumlarından YÖK’ü yöneten Teziç’in görev süresi içerisindeki icaratlarına yönelik olumlu veya olumsuz birçok görüş belirtildi.

Türkiye’nin memurlara ait en kapsamlı web sitesi www.memurlar.net adresinde bir anket düzenlendi. 350 binin üzerinde üyesi bulunan site üyelerine “YÖK eski Başkanı Teziç’li dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu yöneltildi.

Devam eden ankete 3 günde 40 bine yakın kişi katıldı. Ankete katılanların yüzde 81’i Teziç döneminin hayal kırıklığı olduğu yönünde görüş belirtti. Hayal kırıklığı değerlendirmesi oranında hızla artış gözlenirken, anketin yüzde 16’sı “geride başarılı bir dönem bıraktı”, yüzde 3.1’i ise “fikrim yok” yönünde oy kullandı.

/ ERZURUM

12.12.2007


 

Başbakan Erdoğan, Bahçeli’den tazminat kazandı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında açtığı 20 bin YTL’lik manevi tazminat davasında, 3 bin 500 YTL manevi tazminat kazandı.

Ankara 5. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın karar duruşmasına, Erdoğan’ın avukatı Fatih Şahin ile Bahçeli’nin avukatı Hamit Kocabey katıldı.

Erdoğan’ın avukatı Şahin, daha önceki iddialarını tekrarlayarak, davanın kabul edilmesini, Bahçeli’nin avukatı Kocabey ise davanın reddedilmesini talep etti.

Hakim Süleyman Kapusuz, davanın “kısmen kabul edildiğini” belirterek, Bahçeli’nin, Erdoğan’a 3 bin 500 YTL manevi tazminatı, yasal faiziyle birlikte ödemesine hükmetti.

/ ANKARA

12.12.2007


 

Diyanet’ten medyaya tepki

Diyanet İşleri Başkanlığından, “imamlarda iman şartı’’ aranacağı haberleriyle ilgili yapılan açıklamada, “Yıllardan beri uygulanan bir kriterin yeni bir uygulama gibi gösterilerek haberleştirilmesi, siyasî imalarda bulunularak mahalle baskısı uygulamasının yolunu açacak bir düzenleme şeklinde gösterilmesi üzüntüyle karşılanmıştır’’ denildi.

Başkanlıktan yapılan yazılı açıklamada, dün bazı gazetelerde Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilât Kanunu taslağı referans gösterilerek yapılan haberlerde, personel alımıyla ilgili kriterler konusunda bugüne kadar yapılan uygulamaların göz ardı edildiği belirtildi.

/ ANKARA

12.12.2007


 

DTP’li 54 belediye başkanına dâvâ

Diyarbakır’da terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın zehirlendiği iddialarıyla ilgili olarak basın açıklaması yapan DTP’li 54 belediye başkanı hakkında 2’şer yıl hapis talebiyle dava açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın zehirlendiği iddialarıyla ilgili ortak basın açıklaması yapan DTP’li 54 belediye başkanı hakkında TCK’nın “Suçu ve suçluyu övme” suçunu kapsayan 215/1. maddesi uyarınca yargılanmaları istendi.

İddianamede, açıklamayı belediye başkanları adına Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in okuduğu belirtilerek, açıklamanın terör örgütü elebaşı Öcalan’ı övücü unsurlar taşıdığı kaydedildi.

Sulh Ceza Mahkemesi’nde açılan davaya önümüzdeki günlerde başlanacağı bildirildi.

DTP’li belediye başkanları, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde de terör örgütü PKK’nın yayın organı olan Roj Tv’nin kapatılmaması için Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’e mektup gönderdikleri gerekçesiyle yargılanıyorlar.

/ DİYARBAKIR

12.12.2007


 

Başörtülü anneye Mazlumder desteği

MAZLUMDER İstanbul Şubesi avukatları, başörtülü anne Zeynep Koç’u, ameliyat olan 22 aylık çocuğunun yanına almayan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundular. Dernek, Sağlık Bakanlığına da konuyla ilgili bir dilekçe göndererek, uygulamanın yasal dayanağı hakkında bilgi istedi.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümünde geçtiğimiz hafta yaşanan hukuksuz uygulama MAZLUMDER İstanbul Şubesi tarafından mahkemeye taşındı.

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı ve dernek üyesi bir grup, dün Fatih Adliyesi önündeydi. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yaşanan keyfi yasak hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere gelen grup adına bir basın açıklaması yapan MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Ramazan Beyhan, Mazlum Der olarak Cumhuriyet Başsavcılığı, Sağlık Bakanlığı ve ilgili bütün birimlere müracaatta bulunduklarını ve sorumluların mutlaka cezalandırılması gerektiğini söyledi.

Geçtiğimiz hafta 3 Aralık tarihinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kasık ameliyatı olan 22 aylık Muhammed Said Koç’un annesi Zeynep Koç’un başörtüsünün üzerine bone giyerek oğlunun yanına girmesine izin verilmediğini hatırlatan Beyhan, yapılanın ideolojik bir uygulama olduğunu ifade etti.

Sözkonusu uygulama ile aile ve küçük çocuklarının, uluslar arası sözleşmelerdeki haklarının gaspedildiğini söyleyen Beyhan, “Koç ailesi inançlarından dolayı ayrımcılığa maruz bırakılarak mağdur edildiler. Bu keyfi muamelede bulunanların cezasız kalması bu tür keyfilikleri meşrûlaştırıp kamu vicdanını yaralayacaktır” dedi. Beyhan, olayın takipçisi olacaklarını belirtti.

Mağdur ailenin avukatı Aydın Polat ve beraberindeki grup, basın açıklamasının ardından keyfi uygulamayla ilgili olarak Uzm. Dr. Altan Alim ve ameliyat hemşireleri hakkında suç duyurusunda bulundu. MAZLUMDER İstanbul Şubesi olayla ilgili olarak ayrıca, Sağlık Bakanlığına bir yazı göndererek uygulamanın yasal dayanağı hakkında bilgi istedi.

Öte yandan Harbiye Askeri Müzesinde düzenlenen Türkiye Özürlüler Kongresine katılan Tüketiciler Birliği üyesi Gülsin Horan da Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

12.12.2007


 

Kurban satıcıları müşteri bekliyor

Genellikle Doğu Anadolu’dan getirdikleri kurbanlıkları büyükşehirlerde satmaya çalışan satıcılar, soğuk hava şartlarının yanı sıra hırsızlarla da mücadele ediyor. Hırsızlara karşı hayvanlarla aynı çadırlarda kalan, ısınmak için de topladıkları kâğıtları yakan satıcılar, düşük fiyatına rağmen alıcı bulamamaktan şikâyet ediyor.

Alınan bilgiye göre, Kurban Bayramı’na sayılı günler kala Mardin, Bitlis, Van gibi hayvancılık yapılan illerden şehre gelen çok sayıda satıcı, buldukları boş arazilerde veya belediye ekiplerinin gösterdiği yerlerde müşteri bekliyor. Hırsızlar yüzünden kurbanlıkların yanına kurdukları yataklarda sağlıksız şartlarda kalan satıcılar, yemeklerini de yine aynı mekânda yiyor. Muş’un Malazgirt ilçesinde hayvancılık yaptığını ve ilk defa Adana’ya kurbanlık getirdiğini belirten Murat Tekin, Belediye Evleri Mahallesi civarında kurduğu çadırında, 30 kurbanlıktan ancak 4’ünü satabildiğini söyledi.

Satışların durgun olduğunu, kötü hava şartları yüzünden perişan olduklarını belirten Tekin, ‘’Çadırda hayvanlarla birlikte kalıyorum. Geç saatlerde hava çok soğuk oluyor. Çadırda elektrik olmadığı için elektrikli soba kullanamıyorum. Civarda yakacak bir şeyler bulabilirsem, onları yakarak ısınıyorum’’ dedi.

/ ADANA

12.12.2007


 

Bayramda köprü ve otoyollar ücretsiz

Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Kurban Bayram süresince, vatandaşların otoyol, boğaz geçişi ve toplu taşıma hizmetlerinden ücretsiz yararlanabileceklerini bildirdi.

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, gelecek hafta başlayacak Kurban Bayramı’nı tebrik ederek, bu yönde alınan bir dizi uygulama hakkında bilgi verdi.

Toplu geçiş, otoyollar ve belediyelerin toplu taşıma konusundaki kararlarına esas teşkil eden bir Bakanlar Kurulu kararı aldıklarını belirten Çiçek, konuya ilişkin kararları şöyle sıraladı: “19 aralık 2007 Çarşamba günü saat 00.00’dan başlayarak 24 Aralık 2007 Pazartesi günü saat 05.00’e kadar kadar otoyol ve Boğaziçi köprülerinden ücretsiz geçilecek. 20 Aralık 2007 Perşembe günü saat 00.00’dan başlayarak 23 Aralık 2007 Pazar günü saat 24.00’e kadar belediyeler ve bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerce yürütülen toplu taşıma hizmetlerinden vatandaşlarımızın geçmişte olduğu gibi yararlanmasıyla ilgili Bakanlar Kurulu karar almıştır.’’

/ ANKARA

12.12.2007


 

Isparta’da düşen yolcu uçağının enkaz kaldırma işi devam ediyor

İstanbul-Isparta seferini yaparken 57 yolcu ve mürettebatıyla birlikte düşen Atlasjet Havayollarına ait uçağın enkazını kaldırma çalışmalarının yüzde 70’inin tamamlandığı bildirildi.

Düşen uçağı Atlasjet Havayolları şirketine kiralayan World Focus şirketi, Prima Havayolları ve Uçak Bakım Şirketi ile ilgili kamu kurumundan gelen ekibin, uçağın düştüğü Türbetepe’deki enkaz kaldırma çalışmaları sürüyor. Enkaz kaldırma çalışmalarının yüzde 70’inin tamamlandığını belirten yetkililer, hava şartlarının iyi gitmesi durumunda çalışmaların iki gün içinde tamamlanacağını kaydettiler. Yetkililer, toplanan enkaz parçalarının kamyonlara yüklenerek, şirket tarafından Isparta Organize Sanayi Bölgesinde kiralanan bir depoya gönderildiğini söylediler.

/ ISPARTA

12.12.2007


 

Medya resmî ideolojinin sesi

Medyanın tanınmış isimleri kendileriyle ilgili özeleştiride bulundu. Doğan grubuna bağlı Radikal ve Milliyet gazetelerinin Ankara temsilcileri Murat Yetkin ve Fikret Bila medyayla ilgili itiraflarda bulundular. Yetkin, medyanın resmî ideoloji çerçevesinde olaylara baktığına dikkat çekti.

10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla Ankara Ticaret Odası Konferans Salonu’nda düzenlenen ve oturum başkanlığını Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Prof. Dr. Hasan Fendoğlu’nun yaptığı “İnsan Hakları ve Medya” konulu panelde medya masaya yatırıldı.

MEDYA HÜKÜMETTEN RANT BEKLEMESİN

Son günlerde emekli generallerle yaptığı söyleşiyle dikkatleri çeken Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, medya ve insan haklarının çok sık çatışan iki alan olduğunu söyledi. Özeleştiri yapmak istediğini açıklayan Bila, medyanın yayınlarıyla saygınlığına gölge düşürdüğünü anlattı. Bila, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Görsel basın reyting, gazeteler tiraj kaygısıyla -gerçeği yansıtmış olsalar bile- o kadar çok abartı yapabiliyorlar o kadar çok senaryo üretebiliyorlar ki bu hem insan haklarına ihlâli oluşturuyor hem de medyanın saygınlığına gölge düşürüyor. Haber ve yorumları yaparken ifadeleri dengeli kullanmamız gerekiyor.

Medya bağımsız olmalı hükümetten rant beklememeli. Destek almamalı. Aynı şekilde hükümetler, otoriteler de doğrudan kendilerine bağlı bir medya oluşturmaya çalışmamalı.”

RESMÎ İDEOLOJİ GAZETECİLİĞİ

Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin de özeleştiri yaparak konuşmasına başladı. Medyanın resmî ideoloji çerçevesinde olaylara baktığına dikkat çeken Yetkin, şunları söyledi:

“Türk medyasının Türkiye’deki insan haklarına bakışı bugüne kadar hiç tatmin edici değil. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bu çerçevede olumlu tutum alan gazetecilerimiz olmuştur ama genel olarak insan haklarına bakış ideolojiktir. Genel olarak resmi ideoloji çerçevesinde olmuştur. Bu resmî ideolojiyi mutlaka devlet ideolojisi adına kullanmıyordur. O grup veya kişini bağlı olduğu ideoloji neyse onun çerçevesinde olmuştur. İnsan hakları savunuculuğu böyle olmaz.

Medyanın görevi tıpkı savaş durumlarında olduğu gibi toplumun gelişmesinden yana olmalıdır. Toplumdaki keskinliklerin kışkırtılmasından yana olmamalıdır. Toplumdaki etnik, dinsel, ideolojik grupları birbirine karşı kışkırtıcı yayın yapmak bazen tiraj kaygısıyla olabiliyor. Bazen de tamamen medya yöneticilerinin şahsi tercihleriyle de olabiliyor. Son derece yanlış. Medya kamu görevi yapıyor. Medyanın görevi kışkırtmak değil tam tersine ayrılıkların ayrımcılığa dönüşmemesi, bir arada yaşayabilmesi, kendilerini özgürce ve herhangi bir takibata uğrama kaygısı olmadan ifade edebilmeleri doğrultusunda olmalıdır.”

İNSAN HAKLARININ EN ÇOK ÇİĞNENDİĞİ YER

NTV programcısı Tayfun Talipoğlu da herkesin kendisiyle yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Talipoğlu, şöyle konuştu:

“Kendimizle yüzleşmeyi öğrenmeliyiz. Yüzleşmekten korkuyoruz. Meslek taasubu içine giriyoruz. Biz hep iyiyiz diğerleri kötü düşüncesi yanlış. İnsan haklarının en çok çiğnendiği yer, bir bu ülkenin meydanlarıdır, diğeri gazeteler ve televizyon ekranlarıdır. Mesele bundan kaynaklanıyor.”

Kemal BENEK / ANKARA

12.12.2007


 

Diyanet okulları kurulmalı

Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Niyazi Kahveci, ‘’Diyanet Okulu’’nun kurularak, geleceğin din adamlarının daha çocuk yaşta, bu niteliğe uygun yetiştirilmeye başlanması gerektiğini savundu.

Kahveci, yaptığı yazılı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanlığının Teşkilât Kanunu’nun yenilenmesi gerektiğini, ancak yaklaşık yarım asırdır her yeni bakan geldiğinde bu konunun gündeme geldiğini fakat bir türlü sonuç alınamadığını ifade etti. ‘’Şimdi de görülüyor ki; yine kozmetik cerrahiler yapılacak, meselenin köküyle ilgilenilmeyecektir’’ görüşüne yer veren Kahveci, ‘’Tek başına olan iktidar, sorunların bütüncül olarak köküne inmelidir. Böyle bir fırsatı, Türkiye bir daha zor yakalayabilir. Ancak hükümet, bu fırsatı dal, budak, yapraklarla uğraşarak harcıyor’’ dedi.

Bütün dünya ülkelerinde ‘’din adamlığı’’ sistemi varken Türkiye’de ‘’din görevliliği’’ sisteminin olduğunu belirten Kahveci, şunları kaydetti: ‘’Halkımıza, ihtiyacı duyulan insan-ı kâmil örneği veya rol modeli oluşturulabilmek için din adamı yetiştirmemiz gerekir. Bu nedenle bir ‘Diyanet Okulu’ kurularak, geleceğin din adamlarının daha çocuk yaşta, bu niteliğe uygun yetiştirilmeye başlanması gerekir.’’

/ ANKARA

12.12.2007


 

Çıkarılan ceset sayısı 47 oldu

İzmir’in Seferihisar ilçesi Sığacık sahili açıklarında kaçakları taşıyan teknenin batması sonucu meydana gelen facia ardından yapılan aramalarda, 3 erkek cesedi daha bulundu.

Böylece, denizden çıkarılan ceset sayısı 2’si bayan 45’i erkek olmak üzere 47’ye çıktı. Önceki gün yapılan arama çalışmalarında 6 kişi sağ olarak kurtarılırken, 44 kişinin de cesedi bulunmuştu. Dün sabah 09.00 sıralarında Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Sivil Savunma ekipleri, yaklaşık 100 kilometrelik sahil şeridinde ara verilen arama kurtarma çalışmalarına tekrar başladı. Dalgıçların da katıldığı havadan ve denizden yapılan aramalarda, saat 12.00’a kadar 3 erkek cesedi bulundu. Böylece denizden çıkarılan ceset sayısı 2’si bayan 45’i erkek olmak üzere 47’ye çıktı.

/ İZMİR

12.12.2007


 

Manisa hafif sallandı

Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde hafif şiddette bir deprem meydana geldi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nden alınan bilgiye göre, saat 23.50’de merkez üssü Manisa’nın Saruhanlı İlçesi Halitpaşa beldesi yakınları olan 4.2 büyüklüğünde bir sarsıntı kaydedildi. Yetkililer, sarsıntıda herhangi bir can ve mal kaybının olmadığını bildirdi.

/ İZMİR

12.12.2007


 

Doğu’da hayat zorlaşıyor

Ağrı’da etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Gece etkili olan kar yağışı sonrası çok sayıda köy ile ulaşımın kesildiği, karayolları ekiplerinin gece boyunca yaptığı çalışmalar neticesinde ise şehirlerarası ulaşımda aksama yaşanmadığı bildirildi.

Köylere Yönelik Hizmet Götürme Birliği tarafından yapılan açıklamada; gece geç saatlerde etkili olan kar yağışı sonrası çok sayıda köy yolunun kapandığı, kapanan toplam köy sayısının belirlenmesinin ardından yol açma çalışmalarına başlanacağı bildirildi. Karayolları ekipleri ise gece saat 02.00’de başlayan ve halen devam eden çalışmalar neticesinde şehirlerarası yolların ulaşıma kapanmasının önüne geçildiği aktarıldı. Kritik noktalarda tuzlama çalışmalarının aralıksız devam ettiğini ifade eden Karayolları 123. Şube Şefi Faruk Savaş, şu anda şehirlerarası yolun trafiğe açık olduğunu kaydetti. Kar yağışına yine en çok sevinense çocuklar oldu. Soğuğa aldırış etmeden sabahın erken saatlerinden itibaren soluğu sokakta alan minikler kar yağışını kar topu oynayarak kutladı.

/ AĞRI

12.12.2007


 

İşadamı Vitali Hakko öldü

Vakko’nun kurucusu, ünlü iş adamı Vitali Hakko (94), İstanbul’da öldü.

Rahatsızlandığı için önceki gün akşam Amerikan Hastanesine kaldırılan Hakko, yapılan müdahalelere rağmen gece yarısı öld.. Vitali Hakko’nun ölüm haberi, Vakko’nun internet sitesinde, siyah zemin üzerinde yer alan “Vakko’nun kurucusu, yaratıcısı, Vakko ailesinin değerli büyüğü, sayın Vitali Hakko’yu kaybettik. Acımız sonsuzdur’’ ifadeleriyle duyuruldu.

Hakko’nun cenazesi, daha sonra Neve Şalom Sinagogunda yapılacak dinî törenin ardından Ulus Musevi Mezarlığındaki aile kabristanlığında defnedilecek.

/ İSTANBUL

12.12.2007


 

Kurban ibadeti, sosyal yardımlaşmayı arttırıyor

Uluslararası Kurban Sempozyumu sonuç bildirisinde, İslam’da kurban ibadetinin sosyal yardımlaşma açısından önemli bir işlev gördüğü belirtilerek, bunun toplumsal dokuda yardımlaşmayı arttırdığı bildirildi.

Bayrampaşa Belediyesi ile Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Kurban Sempozyumu’nun sonuç bildirisi yayımlandı.

Sempozyum Düzenleme Komitesi tarafından hazırlanan bildiride, ‘’Allah’a yakın olmak anlamında kurban ibadeti 1400 yılı aşkın bir süredir bütün dünya Müslümanları’nın hayatında önemli yer tutmaktadır’’ denildi.

Bildiride, kurban ibadetinin, büyük ya da küçükbaş ehil bir hayvanın Kurban Bayramı günlerinde usûlüne uygun tarzda kesilmesiyle gerçekleştirildiği kaydedilerek, ‘’Kurban ibadetinin temel amacı, Allah’a yakınlaşma doğrultusunda Allah için feragatte bulunmak ve ona şükretmektir’’ görüşü yer aldı.

Kurban ibadetinin çeşitli şekil ve biçimleriyle İslâm dışı dinlerde de mevcut olduğu ifade edilen bildiride, genellikle belirli bir hayvanı ya da bitkiyi ilâhî varlıklara sunmak tarzında uygulanan bu ibadetin, İslâm dışı dinlerde tanrısal varlığı memnun etmek ve öfkesinden sakınmak gibi sebepler yanında, suç ve günahlara kefaret, ilâhî güçlere vakıf olmak veya sır ve büyü amacıyla da yapıldığı hatırlatıldı.

SOSYAL YARDIMLAŞMA

‘’İslâmda kurban ibadeti, sosyal yardımlaşma açısından da önemli bir işlev görmektedir’’ görüşüne dikkat çekilen bildiride, kurban etlerinin 3 parçaya taksim edilerek 2 parçasının yakınlar ve yoksullara dağıtıldığı, bu vesileyle toplumsal dokuda yardımlaşmayı arttırdığı vurgulandı.

Kurbanın, bütün dünyada önemli ölçüde ekonomik hayata da katkı sağladığına işaret edilen bildiride, yalnızca Türkiye’de her yıl kesilen yaklaşık 5 milyon hayvanın, hayvancılık sektörü için önemli bir hareketliliğin kaynağı olduğu belirtildi.

/ İSTANBUL

12.12.2007


 

Konya’da kuraklık tehlikesi geçmedi

Yoğun su çekilmelerinin yaşandığı Konya, tarihinin en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Yeraltı sularındaki aşırı çekilme tarımsal sulamayı etkilerken, içme suyunda da tehlikeli boyutlara ulaşıldı.

Küresel ısınmadan en çok etkilenen bölgelerin başında gelen Konya’da uzmanlar, tedbir alınmazsa Konya ovasının susuz kalacağı uyarısında bulunru. Kuraklık tehlikesiyle korkulu günler yaşayan Konya’da son aylarda etkili olan yağışlar yüzleri güldürdü. Ekim ayında Konya’da metrekareye 24.5, Kasım ayında da 68 kilogram yağış düştü. Son iki aylık dönemde metrekareye düşen yağış miktarı mevsim normallerinin üzerinde olurken, Devlet Su İşlerinin ölçümlerine göre Konya’da kuraklık tehlikesi geçmiş değil. Çünkü Konya’da ki baraj ve göllerdeki su seviyesi halen istenilen noktaya gelmedi.

/ KONYA

12.12.2007


 

Mezuniyet değil kabiliyet önemli

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Rıza Güven, firmaların eleman alırken nereden mezun olduğundan çok, ne işe yarayacağına baktığını söyledi.

SAÜ Mühendislik Kulübü öğrencilerinin düzenlediği 'Başarının Sırrı İş Paylayımı' konulu konferansta konuşan Güven, öğrencilerin mezun olduktan sonra iyi bir işe sahip olabilmeleri için geniş bir bilgi birikimiyle donanmış olmaları gerektiğini kaydetti. Küreselleşen rekabet ortamında firmaların işe alacakları bireylerde farklı özellikler aradığını anlatan Güven şöyle konuştu:

''Firmalar nereden mezun olduğunuzdan çok, ne işe yarayacağınıza ve neyi, nasıl gerçekleştireceğinize önem veriyor. Meslekî bilginin yanında, uluslararası kalite bilgisinin de alınması gerekiyor. Küreselleşen dünyada ticarette sınır kalktı. Bu sebeple, içinde bulunulan rekabet ortamında kuruluşların kendilerini sürekli geliştirmesi ve yenilemesi gerekiyor. Verimin arttırılması ve üretimin daha kaliteli olması için de birtakım çalışmaların yapılması lâzım. Gelişimin yolu öncelikle kişisel ve mesleki gelişimden geçiyor. Bir insanın bir başka insan için yapabileceği pek çok şey var.''

Üniversitede, eğitim almanın sadece meslek edinmek amacıyla yapılmaması gerektiğinin altını çizen Güven, geleceğin yetişmiş bireyleri olabilmek için psikoloji, felsefe, tarih ve coğrafya gibi diğer bilim dallarından da iyi anlamak gerektiğini dile getirdi. "İnsanların birbirlerini geliştirmesi ve birbirlerine kazandırması gereken o kadar çok şey var ki." diye konuşan Güven şöyle devam etti: "Bugün hastaneye giden bir insanımız beklediği ve arzuladığı yaklaşımları göremiyor. Niye? Çünkü insanlarımız iyi yetişmemiş. İnsanlarımızın toplumsal duyarlılık diye bir şeyden haberi yok. Bunların öğrenileceği yer üniversitelerdir. Öğretim üyeleri olarak öğrencilerimize öyle bir ortam sunmalıyız ki bu ortam içinde hem iyi bir donanım hazırlayabilmeli, hem de iyi bir yol haritası edinebilmelisiniz. Bu gün maalesef insanlarımızın büyük bir kısmı günü kurtarmak için çalışıyor. Üreten, düşünen insan ne yazık ki sayılı."

/ SAKARYA

12.12.2007


 

Evlerinde hamster üretiyorlar

Mersin'in Tarsus ilçesinde bir aile, evlerinde hamster üreterek satışını yapıyor.

Bir kamu kuruluşunda memur olarak görev yapan Harun Kurt, yaptığı açıklamada, 2 yıl önce bir arkadaşının iş yerinde gördüğü hamsterlerin çok ilgisini çektiğini ve evde yetiştirmeye karar verdiğini söyledi. Hamster yetiştirme fikrine eşinin ve çocuklarının destek vermesi üzerine evlerinin bir odasını kafeslerle donattığını anlatan Kurt, 2 yılda yüzlerce hamster elde ettiğini söyledi. Hamsterleri, Adana ve Mersin yöresindeki hayvan satış yerlerine sattıklarını anlatan Kurt, ''2 dişi 1 erkek alarak başladığımız üretimde, bugüne kadar 3-4 bin civarında hamster satışını gerçekleştirdik. İlk zamanlar 5 YTL'den sattığımız hamsterleri şimdi 2,5 YTL'den meraklısına ulaştırıyoruz. Çocuklarımın okul masrafını çıkarıyoruz'' dedi. Hamsterlerin çiftleşme sonrası 16 günde yavruladığını belirten Kurt, her doğumda ise 7-14 adet arası yavru hamster elde ettiklerini kaydetti.

/ TARSUS

12.12.2007


 

Yılın en görkemli meteor yağmuru yarın

Amerikalı astronomi uzmanları, yılın en görkemli meteor yağmurunun 13 ve 14 Aralık gecesi seyredilebileceğini açıkladı.

Gökbilim uzmanları David Levy ve Stephen Edberg, her yıl gerçekleşen Geminid Meteor yağmurunun, bu yıl 13 ve 14 Aralık gecesi oluşacağını ifade ettiler. Geminid, adını, gökyüzünde yakınında belirdikleri Gemini (İkizler) takımyıldızından almakta. Geminid meteor yağmurlarında, bazen saatte dünya atmosferine 100 meteor girip yanarak, halk arasında yıldız kayması denen görüntünün oluşmasına yol açıyor.

Uzmanlar, Mars gezegenin de bu ay sonunda dünyaya en yakın noktada bulunacağına dikkat çekerek, gökyüzünü seyredeceklerin, Mars'ı da net olarak görme zevki yaşayacaklarını belirttiler.

/ NEWYORK

12.12.2007


 

Zemzem ücretsiz dağıtılıyor

Suudi Arabistan'ın Mekke şehrinde bulunan Zemzem United Office, hacılara her gün 30 bin damacana ücretsiz Zemzem dağıtıyor.

Suudi Arabistan Krallığı'na bağlı olarak çalışan Zemzem İşleme Ofisi Genel Müdürü İmamil Zemzemi, yaptığı açıklamada, zemzemin dağıtımını ücretsiz yaptıklarını ve hac döneminde her gün 30 bin damacana zemzemi hacılara ulaştırdıklarını belirterek ''Hacılara ülkelerine dönüşlerinde 1,5 litre zemzem ikram yapıyoruz'' dedi. Genel Müdür Zemzemi, Türk hacılarını da uyararak, ''Office hizmetleri dışında hiçbir yerden zemzem almayın. Dışarıdaki sular hem mikrop barındırıyor, hem hacılara zemzem suyu yerine başka kuyu suları satılıyor'' diye konuştu.

Kâbe'den çıkartılan zemzem, borularla Kudey bölgesindeki dağıtım tesislerine getirilip oradan da tankerlerle dolum tesislerine ulaştırılıyor. Depolara alınan zemzem, Türk mühendislerin kurduğu tesislerde karbon ve kum filtrelerden, daha sonra da UV ışın filtresinden geçirilip dezenfekte edildikten sonra 20 litrelik plastik damacanalara el değmeden dolduruluyor. Türk mühendislerin kurduğu bu tesisi Suudi Kralların fotoğrafları süslüyor.

/ MEKKE

12.12.2007


 

Mars'ta önemli keşif

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Mars'taki robotlarından Spirit'in, Kızıl Gezegen'deki en önemli keşiflerinden birisini yaptığını bildirdi.

NASA'da görevli bilim adamları Amerikan Jeofizik Birliği'nin bir toplantısında yaptıkları açıklamada, Spirit'in inceleme yaptığı bir toprak parçasında, mikrobik hayat için geçmişte mükemmel bir çevrenin varolduğunun delillerinin bulunduğunu düşündüklerini belirttiler.

Mars robotunun bulduğu tortuların büyük ihtimalle, sıcak kaynak suyu veya buhar volkanik kaya ile temasa geçince oluştuğunu söyleyen Mars robot programında görevli bilim adamlarından Steve Squyres, Dünya'da bu tip yerlerin bakteriyle dolu olduğunu hatırlatarak, "Bu bizi çok heyecanlandırıyor" diye konuştu. NASA'nın robot programında görevli araştırmacılar, Mayıs ayında, Mars toprağında normalden daha parlak görünen bir toprak parçası üzerinde çalıştıklarını açıklamışlardı. İncelemeleri sonunda buranın, camın ana maddesi olan silisyum açısından zengin bir toprak olduğunu belirten araştırmacılar, Spirit ile bu toprak parçası üzerinde ve yakındaki kayalarda, fazladan delil için incelemelerini sürdüreceklerini bildirmişlerdi.

/ ANKARA

12.12.2007


 

Verem yeniden mi hortluyor?

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde son zamanlarda verem vak'alarında belirli bir artış görülmesi, uzun yıllar önce insanlığın korkulu rüyası olan ve dünyada çok sayıda kişinin ölümüne yol açan bu hastalığın tekrar geri döndüğü endişelerini ortaya çıkardı.

2003 yılından beri Singapur'daki Novartis Tropik Hastalıklar Enstitüsü Kimya Bölümü Sorumlusu olan Dr. Thomas Keller, tıp dilinde ''tüberküloz'' olarak bilinen verem hastalığının belirli bir süre ortadan kalktığını ancak son yıllarda vak'a sayısında belirli bir artış görüldüğünü söyledi.

''15 yıl önce 'verem artık bitti' diye düşünüyorduk ama hastalık geri geliyor'' diyen Keller, büyük bir salgından söz edilemeyeceğini ancak potansiyel bir durumla karşı karşıya olunduğunu kaydetti. Keller, özellikle Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde nüfusun yüzde 50'sinde virüs bulunduğunu, hastalığın bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla ortaya çıktığını bildirdi. Tüberkülozun yeryüzündeki başlıca ölüm ve hastalık sebeplerinden birisi olduğunu, 2000 yılında dünyada 2 milyar kişinin enfeksiyon taşıdığının belirlendiğini anlatan Keller, ''Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre yılda yaklaşık 8 milyon kişi enfeksiyon kapıyor, 2 milyon kişi de bu hastalıktan ölüyor'' dedi.

/ SİNGAPUR/ANKARA

12.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri