Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Kâinat büyük bir eczanedir

“Eczane-i Kübra’dan Devalar” konulu seminerde konuşan Ecz. Oğuz Umurca, maddî-manevî hastalıkların devasının, büyük bir eczane gibi yaratılan şu âlemde var olmasının, eczane sahibinin varlığı kadar kesin olduğunu belirtti.

Risâle-i Nur Enstitüsünün seminerler dizisi devam ediyor.

“Eczane-i Kübra’dan Devalar” isimli seminer, geçtiğimiz Cumartesi günü Yeni Asya Vakfı’nın seminer salonunda gerçekleştirildi.

Tanışma ve ikram faslından sonra, konuşmacı Ecz. Oğuz Umurca “Eczane-i Kübra” kavramını incelediği seminerinde, maddî-mânevî hastalıkların devasının, büyük bir eczane gibi yaratılan şu âlemde var olmasının, eczane sahibinin varlığı kadar kesin olduğunu belirtti.

“Deva”nın nerede, nasıl aranması ve kimden istenmesi gerektiğini belirledi.

Bu bakımdan mânevî hastalıkların temeli kabul edilen iman zafiyeti açısından, bütün kâinatın, bir eczane gibi “tevhidî eczalar”a sahip olduğunu belirtti.

Mânevî hastalıkların halk dilinde basit karşılığının “günah” kelimesi olduğuna dikkat çekerek, bu “mânevî hastalık amili”nden uzak durmanın, “koruyucu hekimliğin ihtisas alanı”nı çağrıştırdığını ifade etti. Bu bakımdan Risâle-i Nur’un hâzık bir eczacı ve hekim olarak muhtaçlara ulaştığına dikkat çekti. “Eczane-i Kübra”nın, maddî hastalıkların tedavisi açısından da öğretici, eğitici özeliklerine dikkat çeken Ecz. Oğuz Umurca, tıp ve eczacılık tarihine kısaca değinerek insanlığın tedavi ihtiyacını gidermede, özellikle hayvanlardaki İlâhî sevke bağlı “tedâvi yönelimleri”nden ilham aldığını, örneklerle ortaya koydu. Aynı zamanda sentetik veya bitkisel kökenli ilaçların kaynağının “eczane-i kübra” kavramı içinde yer alan yeryüzünde bol miktarda yaratılmış olduğunu söyleyen Umurca, sentetik ilaçların, bitkisel kökenli ham maddelere dayandığını örneklerle anlattı.

Tedavi ve kader arasındaki ilgiye de değinen Umurca, hastalık-ilaç-tedavi üçgeninde ilaç kullanımını inceleyerek, dikkat edilmesi gereken hususlara işaret etti. Bu bağlamda eczacının görev ve sorumluluklarını dile getirdi.

Ecz. Umurca son olarak, sağlıklı ve “rıza dairesi”nde bir hayat için dikkat edilmesi gereken unsurları belirterek seminerini tamamladı. İlgililer, bu tarz seminerlerin her on beş günde bir, Vakıf Seminer Salonunda değişik konularla devam edeceğini bildirdiler.

12.12.2007


 

Cemil Meriç Ukrayna’da anıldı

Araştırmacı yazar Mustafa Armağan, Ukrayna Millî Taras Şevçenko Üniversitesi, Türkoloji Bölümü öğrencilerine doğumunun 91. yılında yazar Cemil Meriç’in düşünce ve eserlerini anlattı.

Meriç’in doğumunun 91. yılı sebebiyle Taras Şevçenko Üniversitesi Türkoloji Bölümü öğrencilerinin dâveti üzerine Ukrayna’nın başşehri Kiev’e gelen Armağan, öğrencilere ve Ukrayna’nın önde gelen Türkologlarına Cemil Meriç’in eserleri ve düşünce yapısını anlattı. Meriç ile teşriki mesai yapan Armağan, bir aydının eserlerini okumak kadar fikirlerini anlatırken, mimiklerini ve ifade şeklini görmenin de önemli olduğunu söyledi.

Armağan “Düşüncenin Gökkuşağı Cemil Meriç” adlı kitabında bahsettiği Meriç’in, “Bir çağın vicdanı olmak isterdim; bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin. İdrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim; kelimeden, sevgiden bir köprü.” şeklindeki anlamlı ifadesini Türkoloji öğrencileriyle paylaştı.

Cemil Meriç hakkında öğrencilerine hitaben konuşan Ukraynalı Türkologlar Türkiye’nin önde gelen yazar ve şairlerinin Kiev’de tanıtılması için bu tür programların devam edeceğini belirtti.

Cihan mikrofonlarına açıklamada bulunan Armağan, Türkiye’de bile yeterince tanınmayan, anlaşılmayan Cemil Meriç’in yankısının Kiev’de Dinyeper Nehri kıyısında konuşmanın kendisi için çok önemli olduğunu vurguladı. Ukraynalı Türkoloji öğrencilerinin bir Türk aydınını tanımak için gösterdiği çabanın kendisine Cemil Meriç’in zaman geçtikçe gençleştiğini gösterdiğini kaydetti.

Armağan panel sonrasında Türkçe öğretmenlerine ve bölüm başkanı için kitap imzaladı. Ayrıca panelde kurulan bir stantta Cemil Meriç ve Mustafa Armağan’ın kitaplarından seçme eserler sergilendi.

12.12.2007


 

“Altın Satırlar” Madrid‘de

Sabancı Müzesi Osmanlı Hat Sanatı Koleksiyonu’na ait eserler, “Altın Satırlar” başlığı altında İspanya’nın başşehri Madrid’deki Kraliyet Akademisi Güzel Sanatlar Müzesinde sergilenmeye başladı.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile İspanya Kültür Bakanı Cesar Antonio Molina tarafından açılan sergiye, çok sayıda Türk ve İspanyol san’atsever büyük ilgi gösterdi.

Serginin açılışında bir konuşma yapan Bakan Güney, Türkiye ve İspanya arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 225. yıl dönümü olması sebebiyle açılan bu serginin, Türk faaliyetleri haftası için büyük bir önem taşıdığını ifade etti.

“Türkiye’nin geleneksel kültür hazinelerinden biri İspanyollara sunuldu” diyen Günay, Sabancı Müzesi aracılığıyla İspanyolların, Türkiye’nin geleneksel kültür hazinelerinden birini görme ihtimali bulduğunu belirtti.

Bakan Günay, ayrıca Türkiye’nin AB giriş sürecine desteğinden dolayı İspanya’ya teşekkür ederek, “Bu tip kültürel faaliyetlerle de iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin daha yüksek düzeye taşınacağına inanıyorum. Bu bir başlangıç” dedi.

İspanyol Bakan Molina da “Osmanlı hat san’atının olağanüstü bir seçimi ve mücevheri, İspanyollara sunuluyor. Madrid’de bu sergiyle birlikte başlayan Türkiye’nin kültürel faaliyetlerine biz ‘Türk bakışları’ adını verdik. Sergi haricinde, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Orhan Pamuk bir konferans verecek. Ayrıca, Ocak ayı ortasına kadar Türk müziği, yemeği ve edebiyatı da tanıtılacak” dedi.

12.12.2007


 

Safranbolu’ya turist yağıyor

Yılda yaklaşık 500 bin turistin geldiği Karabük’ün tarihi konaklarıyla ünlü Safranbolu ilçesinde, Kurban Bayramı öncesi otel ve pansiyonların tamamına yakınının dolduğu bildirildi.

Orijinal haliyle korunan 18, 19. ve 20. yüzyıllarda herhangi mimarî plana dayanmaksızın inşa edilmiş konakların bulunduğu Safranbolu’da, yaklaşık 1600 yatak kapasiteli otel ve pansiyonların büyük bölümü bayram için yapılan rezervasyonlarla doldu.

Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konakların eşsiz güzelliğini keşfetmek isteyenlerin yoğun ilgi gösterdiği ilçeye, bayramda 30-40 bin civarında da günübirlik turistin gelmesi bekleniyor.

/ SAFRANBOLU

12.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri