Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Bilgin İtirafnamesi

Sonunda Sabah'ın eski sahibi Dinç Bilgin de "Pişmanlık Kanunu"ndan yararlandı!

"Bir devrin güçlü patronu" 28 Şubat'ta gazetesinin yaptığı yayınlardan çok utandığını itiraf etti.

***

Şaban Arslan'a konuşan Bilgin'in çarpıcı itiraflarını iki gün boyunca gazetemizin sürmanşetinde okudunuz.

Dinç Bilgin "demokrat, liberal hatta hafif ters bakan" Sabah'ın 28 Şubat'ta birdenbire "katı devlet yanlısı" bir hale gelişinin öyküsünü anlatıyor.

O süreçte "sapık ve karışık bir dönem" yaşandığını ve buna bir türlü karşı koyamadığını söylüyor, Bilgin.

Ardından da diyor ki: "Ankara'daki bazı gazete yöneticileri Genelkurmay'a gidip 'Yayın yönetmenlerine seninle ilgili dosyalar var' diye mesaj getiriyordu. O dönemdeki anormal haberlerin büyük kısmı bu baskı ve endişelerle yapıldı."

28 Şubat sürecinde gazete yöneticileri ve kimi yazarlar "adam markajı" altındaydılar. Elbette zaman zaman komutanların ileri seviyede baskılarına muhatap oldular. Hatta bazen de "emre uygun bir lisanla!" tehdit edildiler. Yazarların davetli olduğu bir Güneydoğu gezisi esnasında garnizonun dışında bomba patlatmak suretiyle yapılan "korkutulmaları" da biliyoruz.

Ancak asla göz ardı edilmemesi gereken bir temel gerçek var: Bilgin'in de aralarında bulunduğu patronlar artı gazete yöneticilerinin büyük kısmı o dönemde askerlerle "ortaklaşa" çalıştılar.

"Laik cumhuriyeti korumak" kisvesi altında yapılan "psikolojik harekat operasyonu"na beraberce imza attılar. Bu operasyonun fiili adı "İrticaa karşı topyekun savaş"tı!

Garnizonda pişirilen asparagas haberler Egemen Medya'ya servis ediliyor; sonrasında ise üst düzey komutanlar medyadaki bu manşetleri MGK'da Refahyol hükümetinin önüne koyup "hesap soruyorlar"dı.

Yani ortada "sistematik bir cinayet" vardı!

Dinç Bilgin itirafları esnasında bu temel gerçeği es geçiyor. Yer yer "Ben masumum, hakim bey"i oynuyor. Oysa, 28 Şubat sürecinde bu milletin değer yargılarına karşı "Ben Hakim'im Masum Bey" rolündeydi!

Bilgin, kuşkusuz çok kıymetli itiraflarda bulunuyor; ancak kabahati öyle Ankara temsilcilerine falan yükleyip işin içinden sıyrılamaz.

Malum süreçte -işadamlarının, sivil toplum kuruluşlarının, yargı temsilcilerinin yanı sıra bizzat gazete patronlarının da Genelkurmay'da brifing aldıklarını unutmamız mümkün değil.

***

Bilgin "Sincan'da yürüyen tanklar yüzümü kızarttı" diyor.

Sabah'ın eski patronunun yüzü sonradan kızarmış olmalı. Çünkü tanklar Sincan'da yürüdüğünde Sabah, Hürriyet, Milliyet; hep birlikte tanklara selam durdular. Tankları "gururla" seyrettiler.

Sabah Grubu, Doğan Medyası ile birlikte Genelkurmay'a "Bu tankı bana lütfeder misiniz?" dercesine yayınlar yaptı, o 'Kabus Şubat'ta.

Yeni Şafak'ın manşetinden okuduk. Ahmet Vardar tanık olduğu hadiseyi anlatıyor: "Zafer Mutlu Ankara'dan gelmişti. 'Çok yakında darbe olacak. Hangi tank nerede duracak onu bile gösterdiler. Hükümeti devirmek için saldırıya geçelim' diyordu."

Sanırsınız ki, sözü edilen kişi Orgeneral Zafer Mutlu.

Eh, tankların yerini de biliyor.

"Hükümeti devirelim" diyerek birliklerine emir veriyor!

O günlerden başlayarak yıllardır ısrarla "Apoletli Medya" diye yazmamızın sebebi buydu işte.

Yeni Şafak, 13.1.2008

Tamer Korkmaz

14.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Diyarbakır Cezaevi

  Bilgin İtirafnamesi

  Ulusalcılar bu işe ne diyor?


 Son Dakika Haberleri