Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

 

Paranın efendileri

Türk vatandaşlarına ait mevduat hesapları, menkul kıymet yatırım fonları ve hisse senetlerindeki paranın yüzde 40’ına yakınını oluşturan 153,7 milyar YTL, sadece 22 bin 154 hesapta kontrol ediliyor.

Ankara Ticaret Odasının (ATO), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile Merkezi Kayıt Kuruluşunun verilerinden yararlanarak yaptığı ‘’Paranın Efendileri Araştırması’’na göre, bankalar ve sermaye piyasası aracı kuruluşlarında toplam 76 milyon 157 bin 937 bin hesap bulunuyor. 2007 yılı sonu itibariyle bu hesaplarda gerçek ve tüzel kişilere ait toplam 390 milyar 280 milyon YTL bulunuyor. Türkiye’deki mevduatların yaklaşık yüzde 40’ı, hisse senetlerinin yüzde 70’i ve menkul kıymet yatırım fonlarının ise yüzde 14’ü, 1 milyon YTL ve üzerinde para bulunan hesaplarda kontrol ediliyor.

MEVDUATIN YÜZDE 39’U 18 BİN HESAPTA

Araştırmaya göre, Türkiye’deki paranın büyük bir bölümü, çok az sayıdaki hesapta toplanıyor. Bankalarda Türk vatandaşlarına ait 72 milyon 675 bin hesapta, toplam 333,5 milyar YTL bulunuyor. Bu tutarın yüzde 38,7’sini oluşturan 128,9 milyar YTL’lik bölümü, 1 milyon YTL’nin üzerinde para bulunan 18 bin 734 hesapta tutuluyor. Diğer bir ifadeyle mevduatın yüzde 38,7’si toplam hesapların binde 3’ü tarafından kontrol ediliyor.

Milyonerlerin mevduat hesaplarında, hesap başına ortalama 6,9 milyon YTL bulunuyor. Bir kişinin bankalarda birden fazla hesabı bulunabileceği dikkate alındığında 1 milyon YTL’nin üzerinde mevduatı bulunan gerçek veya tüzel kişi sayısının 18 bin 734’ün de altında bir düzeyde bulunduğu tahmin ediliyor.

MEVDUATIN YÜZDE 8,4’Ü 69 MİLYON HESAPTA

Mevduat hesaplarının çok büyük bir bölümündeki para 10 bin YTL’nin altında bulunuyor. 10 bin YTL’nin altında para bulunan 69 milyon 497 bin hesapta toplam 27,9 milyon YTL tutuluyor. Buna göre, mevduat hesaplarının yüzde 95,6’sının toplam mevduat içindeki payı yüzde 8,4’te kalıyor.

BORSADA ASLAN PAYI 2 BİN 123 KİŞİYE AİT

2007 sonu itibariyle yüzde 72,4’ü yabancı yatırımcıların elinde bulunan İMKB’de payı yüzde 27,6 düzeyinde bulunan Türk yatırımcıların portföyünün değeri ise 31,1 milyar YTL düzeyinde bulunuyor. Merkezi Kayıt Kuruluşu’nun verilerine göre toplam 933 bin 361 Türk yatırımcının hisse senedi hesabı bulunuyor.

Borsadaki hisselerin yüzde 72,4’ünü ise sayıları 6 bin 686’yı bulan yabancı yatırımcı tarafından kontrol ediliyor. Yabancı yatırımcıların 4 bin 774’ünün 301 milyon YTL’yle nispeten düşük tutarda bir portföyü bulunmasına rağmen 1 milyon YTL’nin üzerinde bir portföy yöneten bin 912 yabancı yatırımcının toplam 81,3 milyar YTL’lik dev bir hisse senedi varlığı bulunuyor. Söz konusu tutar İMKB’deki hisse senetlerinin yüzde 72,1’ini oluşturuyor.

1 milyon YTL’nin üzerinde bir portföyü bulunan 4 bin 35 Türk ve yabancı yatırımcı toplam 102,6 milyar YTL ile borsanın yüzde 91’ini kontrol ediyor.

Araştırmaya göre, Türkiye’de yerli yatırımcıların ilgi gösterdiği bir diğer önemli yatırım aracı ise menkul kıymet yatırım fonları. Sayısı 313’ü bulan yatırım fonlarına, 2 milyon 567 bin yerli, 17 bin de yabancı yatırımcı yatırım yaptı.

Yatırım fonlarının 25,6 milyar YTL’si bulunurken, yabancıların yatırım fonlarındaki para ise 263 milyon YTL ile nispeten düşük düzeyde kalıyor.

/ ANKARA

04.02.2008


 

Kredi kartı tüketim kölesi yapıyor

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Vekili Kemal Özer, kredi kartının insanları tüketim kölesi yaptığını belirterek, “Kredi kartı ve kart taksit sistemi bir bumerang gibidir. Herşeyi yutar. Bu günler işte o günlerdir” diye konuştu.

Özer, yaptığı açıklamada, kredi kartlarıyla yapılan hesapsız alış verişlerin bugüne kadar çeşitli dönemlerde pek çok kişiyi mağdur hale getirdiğini, bugün birçok bankanın kredi kartı borcunu ödeyemeyenlere kredi veren kampanyalar düzenlediğini belirtti. Konya’da küçük ve orta ölçekli sanayi işletmeleri ve esnafın, son günlerde, çekleri tahsil etmekte zorlandıklarından şikâyet ettiklerini anlatan Özer, bunun sadece ABD’de yaşanan krizle ya da Türkiye’nin makro ekonomik dengeleriyle doğrudan ilişkilendirmenin yanlış olacağını, sorunun kökeninde daha çok, yanlış pazarlama, yanlış tüketim kültürünün yattığını savundu. “Ekmekten otomobile her şeyi kredi kartı ile taksitle satarak insanların geleceklerini ipotek ederseniz sorunu başkasında aramamalısınız’’ diyen Özer, şunları kaydetti:

‘’Kredi kartı ve kredi kartı taksit sistemi bir bumerang gibidir. Her şeyi yutar. Bu günler işte o günlerdir. Çalışanların birkaç yıl sonraki maaşlarını taksit taksit sömürüp, bitince de kriz narası atmak ve onları suçlu gibi göstermek kabul edilemez. İnsanları tüketim kölesi yapan bu çark şöyle işliyor. Toptancı, dağıtıcı malı çekle alıyor, kredi kartına taksitle satıyor. Borçla, raflarını bir daha aynı yöntemle dolduruyor. Dolan kredi kartlarına yeni taksitler yapılamayınca alıcı bulamıyorlar. Bu kez çekler ödenemiyor. Tüketici mağdur, rafları dolu olan ancak alıcı bulamayan satıcı da mağdur...’’ Özer, kazanan tarafın banka ve tefeci olduğunu belirtti.

/ KONYA

04.02.2008


 

Artık ülkeler şirketlerle işgal ediliyor

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Ekonomide, gerçek anlamda reformlar gerçekleştirilmediği takdirde, Türk sanayisi, Türk ekonomisi sıkıntıdan kurtulamaz. Türkiye’nin gündeminin ekonomi olması gerekir. Artık ülkeler şirketlerle işgal ediliyor” dedi.

Hisarcıklıoğlu, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) tarafından düzenlenen, genişletilmiş meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Türk ekonomisine ilişkin bilgi verdi. Türk ekonomisinin sıkıntılardan kurtulması için gerçek mânâda yapısal reformların yapılmasının gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, ‘’Ekonomide, gerçek anlamda reformlar gerçekleştirilmediği takdirde, Türk sanayisi, Türk ekonomisi sıkıntıdan kurtulamaz. Türkiye’nin gündeminin ekonomi olması gerekir. Artık, ülkeler şirketlerle işgal ediliyor. Türkiye’de artık tek çatılı sanayi kuruluşu devri kapanmalıdır. Onun için küreselleşme karşısında güçlerimizi birleştirmeliyiz. Sen yöneteceksin, ben yöneteceğim davasını bırakarak, güçlerimizi birleştirerek daha güçlü şirketler oluşturmalıyız’’ diye konuştu.

Küreselleşmenin, her ülkeyi olduğu gibi Türkiye’yi de yakından etkilediğine işaret eden Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

‘’Küresel ölçekteki şirketler karşısında, Türkiye’de ortaklık kültürünü geliştirmeliyiz. Bunun tek formülü bu. Bunu yapamıyorsak kaybederiz. Bugün ülkeler işgal ediliyor derseniz, küresel şirketlerle işgal ediliyor. Şirket, girdiği ülkede kendi bayrağını çekiyor. Ülkeler, dünya ölçeğinde hareket eden şirketlerine destek de buluyorlar. Bizde maalesef, teşvik eden yok. Dünya öyle küreselleşti ki, artık Kahramanmaraş’ta ürettiğini Avustralya’nın bir ilçesinde bulabilme şansın var. Orada üretileni de burada bulabilirsin. Dünyanın her yeri pazar. Ne üretiyorsan dünyaya satacaksın. Bakış açımız bu olmalı. Türkiye’nin bir vizyonu bir stratejisi olmalı. Sanayi stratejisinin olması lazım.’’

/ KAHRAMANMARAŞ

04.02.2008


 

Devlet harcamada frene bastı

Bütçe sonuçlarına göre, geçen yıl 50 genel bütçeli kuruluşun 38’i bütçe ödeneğinin sadece bir bölümünü harcadı.

En tasarruflu kuruluşlar, Anayasa Mahkemesi, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve AB Genel Sekreterliği oldu. Anayasa Mahkemesi 18 milyon YTL ödeneğin yüzde 31,5’ini, DPT Müsteşarlığı 374,3 milyon YTL ödeneğin yüzde 40,1’ini, AB Genel Sekreterliği 9,6 milyon YTL ödeneğin yüzde 47,6’sını harcadı.

Maliye Bakanlığı verileri üzerinde yapılan hesaplamalara göre, 2007 yılında 50 genel bütçeli kuruluştan 12’sine bütçe ödenekleri yetmedi. Ödenekleri yetersiz kaldığı için yapılan aktarmalarla yılı tamamlayan genel bütçeli kuruluşlar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Denizcilik Müsteşarlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü olarak belirlendi. Genel bütçeli kuruluşlar arasında ödeneğini en fazla aşan kurumlar ise sırasıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Sağlık bakanlıkları ve Karayolları Genel Müdürlüğü oldu. 2007 yılında bütçe ödeneğinin yüzde 31,5’ini harcayan Anayasa Mahkemesi, geride kalan yılın en tasarruflu kuruluşu olarak belirlendi. DPT Müsteşarlığı yüzde 40,1’lik harcama oranı ile bu kuruluşu izledi.

/ ANKARA

04.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri