Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

Öğrencilerinizi "sinir dilinizi" programlayarak eğitin!

Türkçeye ''Sinir Dili Programlaması'' olarak çevrilen NLP (Neuro Linguistik Programlama), kişinin kendini tanıyarak istediklerini elde etmesine yardımcı olan bir düşünce, uygulama ve davranış biçimi, öğrenim stratejisidir. Burada konuyu bütün yönleriyle ele almamız mümkün olmadığından, merak edenler için kısaca değineceğiz. Neuro (beş duyu) Linguistik (dil ve sözsüz iletişim) Programlama (beyni organize etmek) son 30 yılda ortaya çıkmıştır. Bu metodoloji ile ilgili yazılmış pek çok kitap bulunmakta ve uzmanlarca eğitimler verilmektedir. Eğitimciler ve öğretmenler, doktorlar, Halkla İlişkiler ve reklâm alanında çalışanlar, yöneticiler, yüksek lisans öğrencileri bu eğitimlere yoğun ilgi göstermektedir.

Kendini keşfetmek isteyen eğitimcilerin, zihnini ve beden dilini en etkin biçimde kullanması gerekmektedir. NLP ile bireyin yeteneklerini ve tecrübelerini, nasıl değerlendirebileceğini öğrenmesi; daha başarılı ve mutlu olma yolunda bilinç altına yönelterek öğrencilerin hızlı ve etkin eğitilmesi amaçlanmaktadır. Toplumumuzda bireyler kalabalıklar içinden kendini sıyırarak fark edilme, yükselme, mutlu olmayı arzu etmekte ve çabalamaktadır. Başkalarını değiştirmek için uğraşanların öncelikle kendilerini geliştirmeleri, gelişime ayak uydurmaları ve beden dillerine hakim olmaları gerekmektedir. İnsan kendini bilmeli ve yaşı, durumu ne olursa olsun gelişime kapılarını kapamamalıdır. Böylece sadece kendi çıkarını düşünerek başkalarının haklarını çiğnemez, kişiliğinin eğlenceli yönleri açığa çıkar. ''İşe yaramayan, iş yapmayan insanlar ve işleri sürekli eleştirilir, suçlanır. Ben böyle yapmadım. Kimsenin yanlışı, kusuru ve kötülüğü ile ilgilenmedim. Her olayın ve kişinin olumlu yönleri vardır. Ben hep o tarafları gördüm. Başarımın sırrı budur (Benjamin Franklin).'' Kişi, istediklerini başarabilen ile başaramayanlar arasındaki farkları görmeye ve başarıyı yakalayanın bunu nasıl yaptığını anlamaya çalışır.

Eğitimde öğrenciler, öğretmenler ve diğer eğitim çalışanları benzer hedefler doğrultusunda kendilerine düşen görevleri yerine getirerek sonuca ulaşılır. Öğretmen ve okul yöneticileri NLP ile iletişim yeteneklerini geliştirerek öğrencilerin başarılarını artırabilirler. Eğitimi ya da öğretmenliği sadece bir iş olarak görmek yerine; öğrenmeye ve öğretmeye odaklanmak, yapabileceklerinin farkına varmak, öğrencileri yeteneklerini keşfetmeleri için teşvik etmek daha önemlidir. Öğrenciler derste öğrendiklerinin ne işe yarayacağını, okuldaki kuralların niçin uygulanması gerektiğini, kendisini nasıl ifade edebileceğini, bir zorlama olmadan kavrayabilir. Neyi nasıl öğrendiğinin farkına vararak, öğrenmeyi engelleyen etkenleri belirleyerek bunları ortadan kaldıracak yöntemleri araştırır. Çocuklar, sınavlarda daha az stres yaşamayı, stres ortamında bile başarılı olmayı, öğrenen kişileri modelleyebilmeyi, bilinçaltı öğrenmeyi, karar vermeyi, olumsuz davranışlardan kurtularak olumlu davranışları kazanmayı kavrarlar. ''Başarısızlık yoktur yalnızca geri-bildirimler vardır. Başarıya ulaşmak için yöntemlerini ve davranış biçimlerini değiştirmelisin. Esneklik gösteren başarıya ulaşır (Thomas Edison).'' Unutmamalıyız ki, öğrenmek için duygusal olarak öğrenmeye hazır olmak gerekir.

Eğitimcilerin NLP (Sinir Dili Programlaması) tekniklerini bilmeleri ve eğitimde bu yöntemlerden faydalanmaları önemlidir. Öğretmen öncelikle kendi özelliklerini ve öğrenme biçimini fark etmeli, öğrenme sürecindeki olumsuzlukları ortadan kaldırmalıdır. Derse tebessümle giren, öğrenmeye istekli olan ve öğrencileri öğrenmeye teşvik eden bir öğretmen başarıyı daha kolay yakalayacak ve öğrencilerin başarı çizgisini koruyacaktır. Eğitimci öğrencilerin motivasyonunu sağlamada onların yetenekleri, ilgi alanları ve merak duygularını canlı tutmanın yöntemlerini keşfetmelidir. Dersi sıkıcı olmaktan çıkaracak drama, şiir, öykü, anı, tartışma gibi faaliyetlerle çocukların derse aktif katılımı desteklenir. İşte burada öğretmenin beden dilini doğru kullanabilmesi etkin öğretim için gerekli olacaktır. Çocukların kaygılarının ve başarısızlıklarının sebepleri incelenmeli, çözüm sürecinde nasıl bir yöntem izleneceği planlanmalıdır.

Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle, sevgiyle kalın.

Mustafa Oğuz

29.01.2008


Hedeflerinize küçük ama sağlam adımlarla ilerleyin!

Hepimizin gerçekleştirmek istediği hayalleri ve hedefleri var. Ama çoğu kez bu hedeflerimize ulaşamayacağımızı düşünerek çaba harcamaktan vazgeçiyoruz. Liseye yeni başlayan bir öğrenci için ''üniversite sınavında başarılı olmak'' çok uzak bir hedeftir. Öğrenci bu hedefe ulaşmak için kendini motive etmekte güçlük çeker. Çünkü çalışmasının sonucunu ancak 4 yıl sonra görebilecektir. Oysa eğlenmek, bilgisayar oyunu, arkadaşlarla vakit geçirmek gibi aktiviteler hemen gerçekleşebilir. Böylelikle öğrenci üniversite sınavını her düşündüğünde kaygılanacak, kendini kötü hissedecek ama yine de sınava hazırlanmak istemeyecektir. Bu durumun önüne geçmek için;

Kendinize daha yakın zamanda gerçekleştirebileceğiniz hedefler koymalı ve daha uzak zamandaki hedeflerinize doğru sağlam adımlarla ilerlemelisiniz. ''Edebiyat sınavında başarılı olacağım. İkinci dönem, okul voleybol takımına seçilmek için çalışıyorum. Araştırma ve proje ödevlerimi teslim edeceğim. Kütüphaneden aldığım kitabı tamamlayacağım.'' Kendinize hedef belirlerken olumsuz düşüncelerden kurulun. Şunu unutmamalıyız; Sürekli başarısız olacağınızı, küçük düşeceğinizi ya da rezil olacağınızı düşünürseniz, düşündüklerinizin gerçekleşme ihtimali artar. Gerçekleştirmek istediklerinizi planlarken ''-malı, -meli'' ifadelerini kullanmamaya dikkat edin. ''Yapmalıyım, başarmalıyım'' gibi şartlanmalar öğrenciyi isteklendirmez, aksine daha da kaygılandırır. Oysa işlerimizi küçük parçalara ayırırsak ve kendimize güvenirsek, hayatımız daha güzel, eğlenceli olacak ve başarılarla süslenecektir.

Motivasyon eksikliğinin sizi

durdurmasına izin vermeyin

Ders çalışmaya başlamak, birikmiş ödevleri tamamlamak, müzik dersi için notaları öğrenmek, sınavlara hazırlamak, problemi çözmek. ''Bir başlayabilsem, gerisi gelecek. Ders çalışmaya başlayınca aklıma başka bir şey geliyor ve dersi bırakıp ona odaklanıyorum. Çalışmaları tamamlamak ve tekrar yapmak içimden gelmiyor.'' Bütün bu yakınmalar hem zamanı planlayamamaktan hem de motivasyon (isteklendirme) eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Çoğu zaman ders çalışacak zamanınız, uygun ortamınız ve kaynaklarınız olmasına rağmen çalışmak istemeyebilirsiniz. Bu durumda; hedeflerinizi büyük harflerle bir kâğıda yazıp çalışma masanızın tam karşısına asın. Neşeli ve huzur veren şarkılar dinleyin. Çalışmaya başlamadan önce -abartmamak şartıyla- sevdiğiniz bir etkinliği gerçekleştirin. Hoşunuza giden ve sizi motive eden öyküleri, güzel sözleri biriktirin, zaman zaman onları okuyun. Kişisel gelişim kitaplarını ve öğrencilere yönelik basın yayın organlarını takip etmeye çalışın. Ders çalışırken sizi engelleyen bütün olumsuzlukları (su içmek, kalem almak, telefona bakmak için ders çalışmayı bırakmak, arkadaşların çağrılarına ''hayır'' diyememek vb) en aza indirgeyin. Uzun süre masa başında oturmak fiziksel rahatsızlık hissetmenize sebep olabilir. Ders aralarında temiz hava almak için pencereyi açın, eğer odanıza ışık girmiyorsa ara sıra güneşli alana çıkın. Ders çalışırken kendinizi en rahat hissettiğiniz zaman dilimini seçin.

Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri?

''Zamanın iyi ve üretken olarak kullanımı'' konusunda düzenlenen kursta öğretmen: ''Hadi, küçük bir sınav yapalım'' demiş. Ve masanın üzerine kocaman bir kavanoz koymuş. Sonra bir torbadan irice kaya parçaları çıkarmış, dikkatle üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirmiş. Kavanozda taş parçası için yer kalmayınca sormuş: ''Kavanoz doldu mu?'' Sınıftaki herkes, ''evet doldu'' cevabını vermiş. ''Demek doldu ha!'' demiş öğretmen. Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkarmış, kavanozun tepesine dökmüş, kavanozu eline alıp sallamış, küçük parçalar büyük taşların sağına soluna yerleşmiş... Yeniden sormuş öğrencilere: ''Kavanoz doldu mu?'' İşin sanıldığı kadar basit olmadığını sezmiş olan öğrenciler, ''Hayır, tam da dolmuş sayılmaz'' demişler.

''Aferin'' demiş zaman kullanım hocası. Masanın altından bu kez de bir kova dolusu kum çıkarmış. Kumu kaya parçaları ve küçük taşların arasındaki bölgeler tümüyle doluncaya kadar dökmüş. Ve sormuş yeniden: ''Kavanoz doldu mu?'' ''Hayır, dolmadı'' diye bağırmış öğrenciler. Yine ''Aferin'' demiş öğretmen. Bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış. Sormuş: ''Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?'' Atılgan bir öğrenci hemen fırlamış: ''Şu dersi çıkardık. Günlük iş programınız ne kadar dolu olursa olsun, her zaman yeni işler için zaman bulabilirsiniz. ''

''Hayır'' demiş öğretmen. ''Çıkarılması gereken asıl ders şu: Eğer büyük taş parçalarını baştan kavanoza koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız. '' Ve tabii herkesin kendi kendisine sorması gereken şu soruyu sormuş: ''Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileri? Onları ilk olarak kavanoza koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları dışarıda mı bırakıyorsunuz?''

Merak ettiğiniz konuları eğitim editörüne iletebilirsiniz, başarılar!

29.01.2008


Yunanistan'ın eğitim sistemi

2002 ve 2003 yıllarında öğrencilerin % 93.55'i devlet okullarında, % 6.45'i ise özel vakıf okullarında eğitim görmüştür. Özel ilk ve orta okullar devlet okullarına muadil olarak kabul görmüş ve Millî Eğitim ve Din İşleri Bakanlığının idare ve denetiminde kalmıştır. Bu okullar tamamen kendi kendini finanse etmektedir. Okul öncesi eğitim 3 yaşından 4 yaşına ya da 5 yaşından 6 yaşına kadar olmak üzere 2 sene sürer ve anaokullarında sağlanır, bunlar ya bağımsız okullardır ya da bir ilkokula bağlıdırlar. Eyalet anaokulları ücretsizdir; özel anaokulları ise ücretlidir.

İlk ve orta okul eyalet okullarına girebilmek için öğrencilerin okulun bulunduğu bölgede ikamet etmeleri gereklidir. İlk okula girecek öğrencilerin kayıt yılının sonunda en az 6 yaşında olmaları zorunludur. Lise-Ortaöğretim Birinci Devreye giriş ise otomatikman ilkokulu bitirdikten sonra gerçekleşir. Bütün eyalet İlk ve Ortaokulları ücretsizdir. Öğretim programı Pedagoji Enstitüsü tarafından hazırlanır ve Bakanlık tarafından onaylanır. 2003 yılından itibaren bilgi teknolojisi bütünsel model yoluyla İlkokul seviyesinde tanıtılmıştır. İlkokul seviyesindeki zorunlu dersler Din, Yunanca, Matematik, Tarih, Çevresel Çalışmalar, Coğrafya, Fen, Sosyal Bilgiler, Sanat dersleri, bir adet yabancı dil ve beden eğitiminden oluşur. Bütün bu dersler (Çevre ve San'at dersleri hariç) Orta Öğretim Birinci Devre boyunca zorunludur. Lise seviyesindeki ek zorunlu dersler, bilgi teknolojisi/teknoloji , Grek edebiyatı, politik ve sosyal dersler, meslekî rehberlik ve ev ekonomisini içerir.

Ortaöğretim ikinci devre ve ortaokul sonrası eğitim için başvuranların Ortaöğretim Birinci Devre bitirme sertifikasına sahip olması gerekir. Herhangi bir ücret alınmaz. Okul seçimi oturulan yerin hangi okulun kapsama alanı içinde olduğuna bağlı olarak yapılır. Eğitim reformunun yeni yasa çerçevesine göre üniversitelere ve Teknoloji Eğitim Enstitülerine giriş, şu anda, Lise 3. sınıfın sonunda yapılan ulusal sınavda alınan sonuçla lise tarafından verilmiş bitirme sertifikasındaki (Okul seviyesindeki yazılı sözlü performansı) gösteren sertifikanın bir birleşiminden meydana gelen not ile uygulanır. Öğrenim güçlüğü çeken öğrenciler ortak okullardaki özel sınıflarda veya tamamen özel okullarda eğitim görebilirler. Okul öncesi ve ilkokul öğretmenleri dört senelik üniversite seviyesinde bir eğitim sonunda üniversiteden mezun olurlar. Ortaokul ve lise öğretmenleri uzmanlık alanları üstüne bir üniversite derecesine sahip olurlar ve üç aylık eğitim ve tanıtım kursu alırlar. Bütün okul öncesi, ilkokul ve orta okul öğretmenleri devlet memurudur.

Kaynak: EURYDICE, 2005. (http://www.eurydice.org)

29.01.2008


En zor konu: İnsan psikolojisini yönetmek...

Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır.

Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir, ama sonra ders yılı başlar.

Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir tedbir almaya karar verir. Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur:

"Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizin yaşınızdayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim" der. Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der: "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı, bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim." Çocuklar pek hoşlanmazlar, ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları: "Bakın" der: "Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?" "İmkânsız bayım" der içlerinden biri; "Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."

29.01.2008


Hayat, silgi kullanmadan resim çizme san'atıdır

Dünyada, ilk bakışımda doğruluğuna çok güvendiğim şeylere, ikinci kez bakmam gerektiğini anlayacak kadar çok yaşadım (J. Bıllıngs). Ne yazık! İnsanlar hayatları boyunca bir gölge bile bırakmadan bu dünyadan göçüp gidiyorlar (Victor Hugo). Yarın yeteneğimi kaybedecek olsam, harika zaman geçirdim der ve yaşamaya devam ederdim. Bugün için yaşar, ama gelecek için plan yapardım (Michael Jordan). Çoğu insan özgürlüğü gerçekten istemez, çünkü özgürlük sorumluluk almayı da kapsar ve insanların çoğu sorumluluk almaktan korkar (Karl Popper). Ömrün ilk yarısı, ikinci yarısını beklemekle, ikinci yarısı da ilk yarısının hasretiyle geçer (F. Sherman). Ne kadar yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımız önemlidir (Balliers). Eğer hayatını seviyorsan zamanını öldürme, çünkü hayatın zamana bağlıdır (B. Franklin). Zamanın çoğu saatler değil, dakikalar halinde boşa harcanır. Dibinde ufak bir delik bulunan bir kova da, kasten boşaltılmış bir kova kadar boştur (Paul J. Mayer). Düşünmek; caddelerden, dikenli, sarp keçi yollarına sapmaktır. Ama zirvelere ana caddelerden gidilmez (Cemil Meriç).

29.01.2008


İkinci soru

Öğretmen, öğrencilere:

"Size sorular soracağım. Birinci soruyu bilene ikinci soru sorulmayacak. Şimdi söyle bakalım Ahmet, bir hindinin kaç tane tüyü vardır?"

"9567 tane tüyü vardır, öğretmenim!"

"Nereden öğrendin bunu?"

"Öğretmenim, hani ikinci soru sorulmayacaktı?"

29.01.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri