Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Şişe iki

Şaşı olmak insanı ikilemi yaşatır. Şaşılık, bir yerine iki görmektir ya da biri bir başkası ile karıştırmaktır. Bu gözdeki kusur. Eğer bunu psikolojik bir hastalık olarak ele alırsak, insanı daha büyük çıkmazların içine sokar. Çıkmazlar olarak kalmaz yalnızca, iç çatışmalara da yol açar.

Sıcağı sıcağına Mesnevî’deki şaşı hikâyesini aktaralım. Usta, bir şaşı çırağa “Yürü, var, o şişeyi evden getir!” der. Çırak gider, bir şişe yerine iki şişe görerek ikilem yaşar. Çırak, ustasına “O iki şişeden hangisini getireyim!” diye sorar. Usta bir lahevle çeker ve “O iki şişe değildir. Yürü, şaşılığı bırak, fazla görücü olma!” der. Çırak, “Beni paylama böyle! Şişe iki!” diye ustasını kendince uyarmak ister. Usta, “Öyleyse, o iki şişenin birini kır!” der. Çırak, aldığı cevaptan biraz rahatlar ve iki şişeden birini kırar. Ama şimdi şaşkınlığı bir öncekinden daha çok artar. Ortada şişeden eser kalmamış çünkü. Neyi alıp ustasına götürecek?

Göz şaşılığı ne ise, işin sonunda bir şişeyi kırdırır bize. Ama psikolojik şaşılık, şişe yerine kalpleri, hem sayısız kalpleri kırar. İnsanlar bizden uzaklaşır. Sonradan yaklaşmak istesek bile, içlerine bir kurt düştü ya, kolay kolay buzları eritemezler. Kalp kırılması bir şişenin kırılmasına da benzemez. Şişenin yerine koymak kolay, ama kalbin yerini bir başka kalple doldurmak ise çok zor. Psikolojik şaşılık, insanları, yanındakileri ve dostlarını bile net göremez. Şaşılık içine yer etmiş bir kere, artık o insan başkalarına güveni de kalmaz.

İnsanı psikolojik şaşı yapan hiddet ve şiddettir. Bütün olumlu duygulara perde çeker; her şeye tenteneli perdeden bakar. Olup bitene net ve açık bakamaz.

Oysa çok net ve açık olmak çağımızın gereğidir. Olunduğu gibi görünmek de bu netliğin bir göstergesidir. Yani bir anlamda davranışlarımız içimizin aynası olmalı. Attığımız adımlar, oturup kalkmalarımız, hitap şekillerimiz ve iltifatlarımız iç dünyamızla örtüşmeli. Kendimizi başkalarına kabul ettirme gibi bir kaygımız yoksa, davranışlarımız muhataplarımıza ikilem yaşatmaz. Onlardan gizlediğimiz bir şeyimiz de yok. Söylemek istediğimizi pekâlâ hiç çekinmeden söylemeden korkmayız. Bu halimizle net olduğumuz gibi, başkalarını da net ve açık görme eğilimimiz yüksek.

Ama çok yönlü bir kaygı içindeysek, muhatabımızı olduğu gibi görmekte sıkıntı yaşarız. Ona kendi iç dünyamızın merceğinden bakmaya mecbur kalırız. Onda bir yerine birkaç kişilik görebiliriz. İşte o zaman hükümlerimizde çok yanılırız. Psikolojik şaşılık dediğimiz kusur ya da hastalık bizde başlamış olur böylece. Muhatabımızın kötü olarak gördüğümüzü sandığımız yanını düzeltmeye kalkıştığımızda pot kırarız. Farkına ya varırız ya da varmayız, her iki halde de iş işten geçmiş olur. Elbette kırılan testi ya da şişe değil, onulması son derece zor insan kalbidir bu.

Mevlânâ, “İnsan tarafgirlik, hiddet ve şehvetten şaşı olur” der. Ruh doğruluktan ayrılmıştır. Ölçüler değişmiştir. Bu halde her şeyi olduğu gibi görmek zorlaşır.

Şaşı kendince haklıdır. Ne zaman doğru olmadığını öğrenir? Şişenin kendince işe yaramayan birini kırdığında; yani götürecek bir şişe bulamadığında.

Şaşı, her şeye kendi bakış açısından baktığı için, doğru olana da “evet” demesini bilmez.

Yazımızı, Mevlânâ’nın Mesnevîsinden şaşı ile ilgili bir alındı ile bitirelim: Bir şaşıya “ay birdir” dediler. “Yok ikidir, bir olmasında şüphe var!” dedi. Biri alay ederek “doğru söylüyorsun, ay ikidir!” dedi ve o da ona inandı.

Hüseyin Kara

01.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Başlıklar

  Öğrenmenin yarısı istek, yarısı destektir

  Araç ve amaç ikamesi

  Şişe iki

  Yasem Ajandası


 Son Dakika Haberleri