Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 31 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Trafik kazalarında yeni dönem başlıyor

Maddi hasarlı trafik kazalarında, trafik polisi yerine vatandaşların tutanak tutabileceği uygulama yarın başlıyor. Kazaya karışanlar, polisi beklemeye gerek kalmadan tutanak tutup kaza yerinden ayrılabilecek.

Alınan bilgiye göre, trafik kazalarında yeni uygulamaya yönelik vatandaşların kafasında oluşan en büyük soru işaretini ‘’anlaşmanın nasıl sağlanacağı’’ oluşturuyor. Yetkililer, anlaşma ile sadece ‘’tarafların, trafik ekibi gelmeden kendi aralarında kazanın tespiti’’ konusunda görüş birliğine varmasının kastedildiğini vurguladılar. Söz konusu tutanakta, sürücü, araç, poliçe bilgileri ile mümkünse araçların kaza yerinden kaldırılmadan çekilen fotoğrafları, yoksa durumun krokisine yer verilecek. Fotoğraf çekimi zorunlu değil, ancak kazanın doğru yorumlanması açısından tavsiye ediliyor. Kazaya karışan taraflardan herhangi biri, tutanakla, karşı tarafın Trafik Sigortası poliçesini düzenleyen şirkete veya dilerse kendi aracı için kasko poliçesi düzenleyen şirkete başvuruda bulunacak. Sigorta şirketleri, bilgileri Trafik Sigortaları Bilgi Merkezine (TRAMER) iletecek. TRAMER de şirketlerin, kazanın oluş şeklini değerlendirerek, yüzde 0, yüzde 50 ve yüzde 100 oranları üzerinden tarafların kazadaki kusur oranlarını belirlemelerini isteyecek.

Uygulama kapsamına en az iki aracın karıştığı maddi hasarlı trafik kazalarının girdiğinin altını çizen yetkililer, duvara çarpmak gibi tek taraflı oluşan maddi hasarlı kazalarda, yine tutanak için trafik ekiplerinin çağrılması gerektiğini belirttiler.

Maddi hasarlı trafik kazalarında trafik polisi veya jandarma tarafından tutanak düzenlenmesi gereken 8 koşul şöyle:

*Sürücü belgesi yoksa,

*Sürücüde yaş küçüklüğü varsa,

*Sürücüde alkol veya akıl sağlığı şüphesi varsa,

*Kazaya karışan araçlardan biri veya daha fazlası kamu kurumlarına aitse

*Kamu kurumlarına ait eşyada zarar meydana gelmişse,

*Trafik kazasında sadece 3. kişilere ait eşyalara zarar gelirse,

*Kazaya karışan araçlardan birinin veya birkaçının trafik sigortası yoksa,

*Trafik kazası ölüm ve/veya bedeni zarar ile sonuçlanmışsa.

DÜZ KÂĞIDA DA YAZILABİLİR

Tutanak formları, sigorta acentelerinden alınabilecek. Formlar ayrıca, 1 Nisan 2008 tarihinden sonra düzenlenecek Trafik Sigortası poliçelerinin yanında sigorta şirketleri ve acenteler tarafından ücretsiz verilecek. Söz konusu belgeler, www.sigortacilik.gov.tr, www.tsrsb.org.tr, www.egm.gov.tr, www.tramer.org.tr, www.tsof.org.tr internet adreslerinden de temin edilebilecek. Bu sitelerden elde edilecek çıktılar, çoğaltılarak da kullanılabilecek. Kaza anında kişilerin yanında tutanak bulunmuyorsa, düz bir dosya kağıdı üzerinde de anlaşma sağlanabilecek. Taraflar, sürücü, araç ve poliçe bilgilerini yazacak, yine varsa araçlar kaza yerinden kaldırılmadan çekilen fotoğraflar eklenecek veya kağıt üzerine kroki çizilecek.

İSTANBUL’DA HER GÜN 616 KAZA

Düzenleme ile anlaşma imkânı bulunan maddi hasarlı trafik kazalarının yol açtığı trafik sıkışıklığının önüne geçmek amaçlanıyor. Büyükşehirlerde maddî hasarlı trafik kazalarının çok sık görüldüğünü ve araç sahiplerinin tesbit için trafik ekiplerini beklemesinin, trafikte tıkanma oluşturduğunu anlatan yetkililer, tarafların kendi aralarında tutanak düzenlemesi ile zaman ve işgücü tasarrufu sağlanabileceğini belirttiler. Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi (TRAMER) verilerine göre, 2007 yılında yurt genelinde 676 bin 418 adet trafik kazası meydana geldi. Bunların yüzde 85,3’ünü maddî hasarlı trafik kazaları oluşturdu. 576 bin 984 maddî hasarlı trafik kazasının da yüzde 39’u İstanbul’da, yüzde 13’ü Ankara’da, yüzde 8’i İzmir’de, yüzde 5’i Bursa’da, yüzde 3’ü Antalya’da oldu. Bu veriler üzerinden yapılan hesaplamaya göre, Türkiye genelinde her gün ortalama 1580 maddî hasarlı kaza oluyor. İllere göre dağılımına bakıldığında da İstanbul’da her gün ortalama 616, Ankara’da 205, İzmir’de 126, Bursa’da 79, Antalya’da 47 maddî hasarlı trafik kazası görülüyor.

31.03.2008


 

Açış konuşması Mehmet Kutlular'dan

Risale-i Nur Enstitüsünce düzenlenen panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Mehmet Altan, Prof. Dr. Atilla Yayla, Prof. Dr. Doğu Ergil, Dr. Cengiz Aktar ve gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz katıldı. Avukat Kadir Akbaş’ın yönettiği panelin açış konuşmasını gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular yaptı. Konuşmalarda, 100 yıl önce II. Meşrutiyete İslâmî referanslarla sahip çıkan tek İslâm âlimi olarak Said Nursî’nin, Meşrutiyetin ilânından üç gün sonra Sultanahmet ve sonraki günlerde Selânik’te düzenlenen mitinglerde irad ettiği “Hürriyete hitap” nutuklarındaki mesajların bugün de tazeliğini koruduğu vurgulandı.

Yeni Asya YENİ ASYA Gazetesi imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, Bediüzzaman Said Nursî’nin, Meşrutiyetten demokrasiye yükselen çizgide, daima hürriyetlerden yana tavır koyduğunu belirterek, “Ağır bedeller ödemiş, ama taviz vermemiştir. Bu bakımdan, demokratikleşmenin topluma mal edilmesinde Bediüzzaman’ın katkısına geçmişten daha fazla ihtiyaç vardır” dedi.

Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatının 48. yıldönümü münasebetiyle Risale-i Nur Enstitüsü tarafından tertiplenen “Meşrutiyetin 100. Yılında Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” konulu Bediüzzaman’ı Anma Toplantısı, dün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. Toplantının açılışında konuşan gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, Kanun-i Esasînin ilânından sonraki 13-14 aylık dönem sayılmazsa, demokrasi tecrübemizin II. Meşrutiyetin ilânıyla 100 seneyi aştığını belirterek, ayrıca, bu yıl Bediüzzaman’ın İstanbul’a ilk gelişinin de 100’üncü yılının dolacağını söyledi. Hürriyet yürüyüşünün, 1908’de II. Meşrutiyetin ilânıyla önemli bir merhale katettiğini, 1923’ten itibaren tek partili cumhuriyetle devam ettiğini ifade eden Kutlular, şunları kaydetti:

“1950’deki beyaz ihtilâlle, büyük bir sıçrama ile demokrasi dönemine geçti. 4 ihtilâlle kesintiye uğratılmasına rağmen 100 yaşına erişmeyi başardı. Biz de, Risale-i Nur Enstitüsü olarak, Bediüzzaman Haftası’ndaki anma toplantılarını bu konuya tahsis ettik. Girişte değindiğim 100 yıllık tevafuk da dikkate alındığında, demokratikleşme gayretlerini ön plana çıkarmanın ve Bediüzzaman’ın demokratikleşmeye sunduğu katkılara dikkat çekmenin daha anlamlı olduğunu düşünüyorum. Meşrutiyetten demokrasiye yükselen çizgide O, daima hürriyetlerden yana tavır koymuştur. Ağır bedeller ödemiş ama taviz vermemiştir. Bu bakımdan, demokratikleşmenin topluma mal edilmesinde Bediüzzaman’ın katkısına geçmişten daha fazla ihtiyaç vardır. Çünkü O, toplum nezdinde büyük itibar sahibi bir İslâm âlimidir.”

“DİN ADINA SİYASET YAPMANIN

YANLIŞLIĞINA DİKKAT ÇEKTİ”

Bediüzzaman’ı Anma Haftası boyunca 50’yi aşkın yerleşim merkezinde “Meşrutiyetin 100. Yılında Türkiye’nin Demokrasi Serüveni” ana başlıklı anma toplantıları düzenlendiğini söyleyen Kutlular, bu panelin de onlardan biri olduğunu kaydetti. Kutlular, “Bediüzzaman Hazretleri, öncelikle medrese mensuplarının tereddütlerini, meşrutiyetin İslâmiyet’e uygun olduğunu anlatarak gidermek istedi. ‘Bir kavme hizmet eden o kavmin efendisidir’ hadisini hatırlatarak, halkın hizmetinde olan meşrutî bir yönetimin ruhunun İslâmiyet’ten geldiğini vurguladı. Bediüzzaman, herkesi hürriyet ve meşrutiyet aleyhtarı propagandalara karşı uyardı. Meşrutiyete sahip çıkmaları gerektiğini; kalkınmanın, ilerlemenin, medenî milletlere yetişmenin ancak hürriyetle mümkün olacağını belirtti” diye konuştu.

Bediüzzaman’ın İkinci Meşrutiyete karşı bir ayaklanmaya dönüşen 31 Mart Olayları’nda, hocalık itibarını kullanarak yatıştırıcı rol oynadığını hatırlatan Kutlular, şöyle devam etti:

“31 Mart Olayı’ndan sonra, hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir darbe ile yara alan meşrutiyet, farklı bir mecraya girdi. Darbeyle gelen iktidar, tecrübesizliğin verdiği acemilik, acelecilik ve intikam fikirleriyle hareket ederek, tek parti diktatörlüğüne zemin hazırladı. Bediüzzaman bu durumda bile demokratikleşmeye ve özgürlüklere karşı olan kesimin görüşlerine katılmadı, meşrutiyetin başlangıcındaki durumunu korudu. Hatta meşrutiyeti yapanların aşırı tenkitlerle yıpratılmaya çalışıldığı hengâmede ülke için yapılanları savundu, yine aynı görüşte olduğunu vurguladı.”

Bediüzzaman’ın din adına siyaset yapmanın yanlışlığına dikkat çektiğini belirten Kutlular, Bediüzzaman’ın çok partili hayata geçildiğinde demokrasi, çoğulculuk, özgürlük ve eşitliği savunan Demokrat Parti’yi, açıkça desteklediğini hatırlattı.

Kutlular, “Bugün vefatının 48. yılında rahmetle andığımız Bediüzzaman Said Nursî, yadigâr bıraktığı eserlerle ve talebeleriyle toplumumuzun ahlâkına, manevî hayatına olduğu kadar, ülkenin demokratikleşmesine de hizmete devam etmektedir” dedi.

Demokratikleşmeyi istemeyenler var

Gazetemiz imtiyaz sahibi Mehmet Kutlular, demokratikleşmeyi istemeyenlerin AB’yi de millî iradeyi de istemediğini söyledi.

Mehmet Kutlular, panel öncesi yaptığı basın toplantısında, “Demokratikleşmeyi başaramadık. Hâlâ kavgasını yapıyoruz. Asgarî müştereklerde anlaşıp millî mutabakatı sağlamalıyız” dedi. Kutlular, 100 yıldır demokratikleşmenin konuşulduğunu belirterek, şöyle konuştu: “27 Mayıs, bir ihtilâldi. Bahanesi irticaydı. Bir başbakan ve iki bakan asıldı. 1971’de irtica bahanesiyle ‘vatan tehlikede’ denildi ve muhtıra verildi. Hükümet istifa ettirildi. 1980’de yine ihtilal oldu. Adam asılmadı, ancak daha şiddetliydi. Partiler kapatıldı. Siyasî haklar elden alındı. Millet gereken cevabı verse de 28 Şubat muhtırası cereyan etti. Kısacası 100 senedir demokratikleşmeyi evrensel anlamda hayata geçiremedik.” Kutlular, anayasal kuruluşların demokratikleşmeyi hazmedemediğini, bir referandum meselesi olsa “Kim bu milet” denildiğini ifade ederek, “Pekii Meclisin çatısında neden ‘Hakimiyet kayıtsız şartsız miletindir’ yazıyor?” diye sordu. Demokratikleşmeyi istemeyenlerin AB’yi de millî iradeyi de istemediğini kaydeden Kutlular, şöyle devam etti: “3 kesim bunu istemiyor: ‘Atatürkçülük elden gidiyor’ diyenler, ‘vatan bölünüyor’ diyenler ve ‘demokrasi küfür rejimi’ diyenler. Bu noktada Bediüzzaman demokrasinin İslâm’dan beslendiğini açık bir dille ifade etmiştir. Demokratikleşme gerçek mânâsıyla hayata geçirilmeli millet hakim olmalı parlamenter sistem işlemeli, zıt fikirler olmalıdır.”

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSî’NİN "HÜRRİYETE

HİTAP" NUTUKLARI HÂLÂ TAZELİĞİNİ KORUYOR

RİSALE-İ Nur Enstitüsünce düzenlenen panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Mehmet Altan, Prof. Dr. Atilla Yayla, Prof. Dr. Doğu Ergil, Dr. Cengiz Aktar ve gazetemiz Genel Yayın Müdürü Kâzım Güleçyüz katıldı. Avukat Kadir Akbaş’ın yönettiği panelin açış konuşmasını gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular yaptı.

Panele, Bediüzzaman'ın talebelerinden Mustafa Sungur ve Mehmet Fırıncı Ağabeyler de katıldı. Konuşmalarda, 100 yıl önce II. Meşrutiyete İslâmî referanslarla sahip çıkan tek İslâm âlimi olarak Said Nursî’nin, Meşrutiyetin ilânından üç gün sonra Sultanahmet ve sonraki günlerde Selânik’te düzenlenen mitinglerde irad ettiği “Hürriyete hitap” nutuklarındaki mesajların bugün de tazeliğini koruduğu vurgulandı. Cumhuriyeti tek parti zihniyenin dikta rejimi olarak yorumlayan kesimlerce “cumhuriyet karşıtı” olmakla suçlanan Bediüzzaman’ın, tam tersine samimî ve dindar bir cumhuriyetçi olduğuna dikkat çekilen konuşmalarda, onun demokrasiye de, meşrutiyet ve cumhuriyeti tamamlayan bir aşama olarak sahip çıktığı belirtildi. Panelde konuşmacılar özete şunları kaydetti:

Prof. Dr. Atilla Yayla:

Meşrutiyet’in 100. yılında dindar bir grup tarafından demokrasi konulu bir organizasyonun düzenlenmesi çok değerli ve önemlidir. Demokrasi özgürlüğü ve insan haklarını en iyi karşılayan siyasi rejimdir.

Kazım Güleçyüz:

Bediüzzaman Said Nursi Meşrutiyeti ‘meşveret, adalet ve kanunda inhisar-ı kuvvet’ temelleri üzerine bina etmiştir. Bu değerlere bugün bile ihtiyaç vardır. Bediüzzaman 100 yıl önce ne söylemişse bugün de geçerliliği devam etmektedir.

Prof. Dr. Doğu Ergil:

100 yıllık meşrutiyet-demokrasi serüvenimizde toplumun demokratik haklarını tam anlamıyla elde edemediğini görüyoruz. Bu arayış önümüzdeki süreçte de devam edecektir. Sivil toplum örgütlerinin devletin değil toplumun değerlerini taşıması gerekir.

Dr. Cengiz Aktar:

Türkiye demokrasisine iç ve dış dinamikleri birlikte yürüterek ulaşabilir, dış dinamikleri kullanırken utanmaya gerek yok. İspanya, Avrupa Birliği’nden aldığı destek ve iç dinamikleriyle bugüne gelmiştir.

Prof. Dr. Mehmet Altan:

1908 ve günümüz arasında bir paralellik vardır. Osmanlı’nın özgürlük hareketini 1912’de İttihatçılar tarafından durdurulmuştır. Bugün de 2008 AB ve özgürleşme süreci yine aynı zihniyet tarafından durdurulmak istenmektedir. 1908’deki gazetelerle bugünü gazetelerini karşılaştırırsak aynı zihniyeti görürüz. Türkiye’nin demokratikleşmesi içn yeryüzünden kopup içine kapanmaması gerekir.r.

Panelle ilgili ayrıntılı haber, yazı ve fotoğrafları yarınki gazetemizde bulabilirsiniz.

H. HÜSEYİN KEMAL, RECEP BOZDAĞ, ÜMİT

KIZILTEPE, TUBA NUR ARICAN, FATMA YILMAZ,

AHMET CEYLAN

/ İSTANBUL

31.03.2008


 

Erdoğan: Millî iradeye herkes saygı duymalı

Başbakan Tayyip Erdoğan, yaklaşık 16.5 milyon seçmenin AKP’ye oy verdiğini, bunun milli irade olduğunu ve bu milli iradeye herkesin saygı duymak zorunda olduğunu belirterek, “22 Temmuz’da yaptığım konuşmanın arkasındayım. Kimse hedef saptırmasın” dedi.

Erdoğan, partisinin Yalova Kadın Kolları 2. Olağan Kongresi’ne yaptığı konuşmada AKP’nin yola çıkarken, 3 kırmızı çizgisi olduğunu ve bunlardan ilkinin etnik milliyetçilik olduğunu dile getirerek, etnik milliyetçiliğe karşı olduklarını, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan 70 milyonun tamamının canı, ciğerleri olduğunu ve başlarının üstünde yeri bulunduğunu söyledi. Erdoğan,”Hamdolsun biz milletimizi kucakladık, milletimiz de bizi kucakladı. Onun için 80 ilden 341 milletvekilini bize verdi. Yüzde 47 oy verdi. Parlamentonun da yüzde 65’ini bize verdi. Yaklaşık 16.5 milyon seçmen AK Parti’ye oy verdi. Bu milli iradedir. Bu milli iradeye herkes saygı duymak zorundadır. 22 Temmuz’da yaptığım konuşmanın arkasındayım, kimse hedef saptırmasın. Açık söylüyorum, biz sadece AK Parti’nin ya da AK Partililer’in iktidarı olmadık” diye konuştu.

/ YALOVA

31.03.2008


 

AB için verilen sözler unutulmasın

Doğu oğu Akdeniz Sanayicileri ve İşadamları Dernekleri Federasyonu AB için verilen sözlerin unutulduğunu, artık günlük yaşamak zorunda bırakıldığımız bu dönemde hükümet kanadı olarak bu konularda dikkatli olunması gerektiği belirtildi.

DASİFED’den yapılan yazılı açıklamaya göre, federasyonun, mart ayı olağan toplantısının Adana İş Kadınları Derneğinin (İŞKAD) ev sahipliğinde yapıldığı belirtildi. Federasyona üye derneklerin başkanları toplantı sonrası bir bildiri yayınladı. Bildiride, siyasetçilerin bir an önce ekonomiye odaklanmaları istenirken, Türkiye’nin rejim krizine gidebilecek bir kutuplaşma içine girmesinden kaygılanıldığı belirtildi. Diyalog kurma temelinde, hukuk ve demokrasiye saygı çerçevesinde tüm kesimlerin çaba göstermesi gerektiği vurgulanan bildiride, şöyle denildi: ‘’Demokratlığın, demokrasinin herkes için gerekliliğini savunmak, çoğunlukçu değil çoğulcu anlayışı benimsemek, yasal kurallar kadar teamüllerin de demokrasi için önemli olduğunu kabul etmek olduğunu düşünüyoruz. Özellikle iktidar kanadı kendine düşen sorumluluklarını tekrar gözden geçirip, daha çözümcü olmalıdır. Bizleri ve toplumu daha sıkıntı içine sokacak görüşlerin, daha dikkatli ifade edilmesi gerekmektedir.’’

SAĞDUYULU DAVRANMA GÖREVİ

Bildiride, toplumun tüm kesimlerine sağduyulu davranma görevinin düştüğü kaydedilirken, ülkenin asıl önceliği olan kalkınma ve ekonominin, siyaset gündeminin en üstüne yerleşmesi gerektiğinin altı çizildi. Ortak bildiride şu görüşlere yer verildi: ‘’Giderek toplumu geren, ülkemize vakit kaybettiren tartışmalar sürerken, öte yandan bölgemizde başta Ceyhan’daki enerji yatırımları olmak üzere, bölgemizdeki turizm potansiyelinin değerlendirilememesi, ulaşım sorunları, tarımdaki problemler, sanayicinin global rekabette zorlanmasına yol açan istihdam ve vergi yükleri gibi sorunlar devam etmektedir. Sadece iş adamları, iş kadınları ve sanayiciler değil, toplumun her kesimi çözüm beklemektedir.

Yaşadığımız sorunları çözmeleri için seçtiğimiz siyasetçilerin, artık aralarındaki gerilimi sona erdirip, ülkenin gerçek ihtiyacı olan ekonomik büyüme ve kalkınmaya odaklanmalarını istiyoruz. Piyasadaki güvensizliğin artması, ülke için oldukça tehlikelidir. AB için verilen sözlerin unutulduğunu, artık günlük yaşamak zorunda bırakıldığımız bu dönemde hükümet kanadı olarak bu konularda dikkatli olunması gerekir.’’

/ ADANA

31.03.2008


 

Gözler AYM'de

Anayasa Mahkemesi heyetinin, AKP’nin kapatılması talebiyle açılan davayla ilgili iddianamenin ön incelemesini bugün yapması bekleniyor.

AKP’nin kapatılması talebiyle açılan davada, görevlendirilen raportörün iddianameyle ilgili ön incelemesini tamamlamasının ardından rapor Anayasa Mahkemesi üyelerine dağıtıldı. Anayasa Mahkemesi üyelerinin, ön inceleme raporuyla ilgili çalışmalarını tamamlamaları halinde, heyetin bugün toplanması bekleniyor. Raportör raporunda, ‘’iddianamesinin iade koşullarının bulunduğu’’ görüşünün yanı sıra ikinci seçenek olarak da ‘’iddianamenin Anayasa Mahkemesi’ne sunulduğu anda kabul edilmiş sayılacağı’’ şeklinde görüş bildirmişti. Raportörün hazırladığı rapor, Anayasa Mahkemesi üyeleri için bağlayıcı nitelik taşımıyor.

/ ANKARA

31.03.2008


 

Ergenekon soruşturmasında 3 kişi daha tutuklandı

‘’Ergenekon soruşturması’’ kapsamında gözaltına alınarak mahkemeye sevk edilen, aralarında İşçi Partisi (İP) Genel Sekreteri Nusret Senem’in de bulunduğu 3 kişi tutuklandı.

İP Genel Sekreteri Nusret Senem, İP Basın Bürosu Başkanı Hikmet Çiçek ve Ulusal Kanal İzmir temsilcisi Hayati Özcan’ın, tutuklanmaları talebiyle sevk edildikleri nöbetçi mahkemede tekrar ifadeleri alındı.Senem, Çiçek ve Özcan, nöbetçi İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nce ‘’devlete ait gizli belgeleri bulundurmak’’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.

/ İSTANBUL

31.03.2008


 

TBMM Koruma Müdürlüğü Yönetmeliğinde değişiklik

Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Müdürlüğü Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Değişiklikle daha önce İç Güvenlik Koruma Şube Müdürlüğünün birimleri arasında sayılan ‘’Başkanlık Koruma Büro Amirliği’’, Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Müdürlüğü birimleri arasına eklendi. Koruma Müdürlüğüne bağlı birimlerin görevleri yeniden düzenlenirken, TBMM personeli de güvenlik uygulamasından geçirilecek.

/ ANKARA

31.03.2008


 

Meclis, sosyal güvenliği görüşecek

TBMM, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasında değişiklik öngören tasarı için bu hafta mesai yapacak. Geçen hafta ‘’temel yasa’’ olarak görüşülmeye başlanan ve tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 1. bölümüne geçilen tasarı, 6 bölüm halinde ele alınacak.

Tasarıda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile işçi ve işveren temsilcileri arasında varılan anlaşma uyarınca, önergelerle değişiklik yapılacak. Genel Kurul, yarın 2 Nisan Çarşamba ve 3 Nisan Perşembe günü saat 23.00’e kadar çalışacak. TBMM KİT Komisyonu, 1. etap denetimlerine 2 Nisan Çarşamba günü başlayacak. Komisyon, ilk toplantısında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi (TCDD) ve bağlı ortaklıklarının 2006 yılına ait hesaplarını ele alacak. Komisyon, 3 Nisan Perşembe günü Devlet Malzeme Ofisi ile Acıpayam Selüloz Sanayi A.Ş ‘nin 2006 yılı hesaplarını denetleyecek.

/ ANKARA

31.03.2008


 

Günay: İktidarı kapatmak Türkiye’ye küme düşürür

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ‘’Bir halk iktidarını herhangi bir gerekçeyle kapatmaya kalkmak, Türkiye’ye demokrasi sınavında küme düşürmek amacına yönelik bir hareket olarak dünyada nitelendirilebilir’’ dedi.

Antalya’nın Alanya ilçesinde partisinin ilçe teşkilatını ziyaret eden Bakan Günay, bir soruya ‘’Bu saatten sonra Türkiye’de parti kapatma olmaz’’ diye cevap verdi. Bakan Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Ben 2008 yılında, 8 ay önce sandıktan çıkmış, yüzde 47 oy almış ve Türkiye’yi geçen 4,5 yıl içinde son derece başarıyla yönetmiş, Avrupa Birliği yörüngesine sokmuş, demokratik, çoğulcu, laik, sosyal hukuk devletinin kurulması konusunda ciddi adımlar atmış bir partiyi, bir halk iktidarını herhangi bir gerekçeyle kapatmaya kalkmak, Türkiye’ye demokrasi sınavında küme düşürmek amacına yönelik bir hareket olarak dünyada nitelendirilebilir ve Türkiye’ye önemli olumsuz zararlar verebilir.”

/ ALANYA

31.03.2008


 

Şimşek, 10 Nisan’da Washington’a gidiyor

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek başkanlığındaki ekonomi heyetinin, 10 Nisan’da, Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası Bahar Dönemi toplantılarına katılmak üzere Washington’a gitmesi bekleniyor.

Alınan bilgiye göre, Bakan Şimşek başkanlığındaki heyet, 12-13 Nisan tarihlerinde Washington’da yapılacak olan IMF-Dünya Bankası toplantılarına katılacak. Bakan Şimşek başkanlığındaki heyete, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı’nın da katılmaları bekleniyor. Devlet Bakanı Şimşek’in, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn ve Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick ile de görüşmesi bekleniyor. Mehmet Şimşek’in, Washington’daki görüşmeleri sırasında, Türkiye’nin, Mayıs ayında sona erecek olan mevcut stand-by anlaşmasının ardından yapacağı yeni anlaşmanın da ele alınacağı ve şekillendirileceği belirtiliyor.

/ ANKARA

31.03.2008


 

Bediüzzaman Gaziantep'te anıldı

Gaziantep Köprü Eğitim-Kültür Derneğinin düzenlediği Bediüzzaman ve Demokrasi adlı toplantı, Genel Yayın Yönetmenimiz Kâzım Güleçyüz ve Hukukçu-Yazar Nihat Derindere’nin konuşmacı olarak katılımıyla gerçekleşti.

Sunuculuğunu Müslüm Yıldırım, açılış konuşmasını da Köprü Eğitim Kültür Derneği Başkanı Mustafa Erdoğan’ın yaptığı toplantıda, Bediüzzaman ve Meşrutiyet konulu bir sinevizyon gösterildi. Daha sonra kürsüye gelen Kâzım Güleçyüz “Ne yazık ki bugün hâlâ demokrasinin ayıplarıyla başbaşayız. Yirmibirinci asra girmemize rağmen hâlâ parti kapatmaları ve çetelerle uğraşmaktayız. Demokratik kültürü toplumumuza kazandıramadık. Seçtiklerimize sahip çıkamıyoruz. Okullarımızda devrim tarihi okunuyor, ama demokrasi tarihi okunmuyor. Demokrasi meselesinde hak ve özgürlüklerimize sahip çıkamıyoruz” dedi. Daha sonra kürsüye gelen Nihat Derindere de “Risale-i Nurlar İslâmî hakikatlerinin bin yıllık birikimidir. Ülkemizdeki krizlerden kurtulmak için Bediüzzamanı anlamamız gerekir” ifadelerini kullandı.

Sedat KARAASLAN / GAZİANTEP

31.03.2008


 

Cumhuriyet’ e molotoflu saldırı

Şişli’deki Cumhuriyet Gazetesi’nin bahçesine molotof kokteyli atıldı. Cumhuriyet Gazetesi yetkililerinden alınan bilgiye göre, kimliği belirsiz kişiler, Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak’taki Cumhuriyet Gazetesi binasının bahçesine molotof kokteyli attı.

Molotof kokteylinin sebep olduğu alevler gazetenin güvenlik görevlilerince söndürüldü. Bu arada, gazetenin güvenlik görevlileri, molotof kokteyli atan kişilerden birini yakalayarak polise teslim etti. Gazetenin İdare Amiri Ali Edeoğlu, saat 00.00 sıralarında meydana gelen saldırıyı saldırıyı çocuk yaşta olan 3 kişinin gerçekleştirdiğini bildirdi. Edeoğlu, “Yakalanan kişi 13 yaşında bir çocuk. Saldırı için birilerinin kendisini yönlendirdiğini söyledi’’ dedi. Polis ekipleri, kaçan diğer saldırganları yakalamak için çalışma başlattı.

/ İSTANBUL

31.03.2008


 

Yağışlı hava hafta ortasına kadar sürecek

Yurdun büyük bir bölümünde haftanın ilk üç günü yağış görülecek. Yağış alan yerlerde hava sıcaklığı 2 ila 4 derece düşecek. Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bugün Marmara’nın batısı, kıyı Ege ile Doğu Anadolu’nun güneydoğusu dışında kalan bölgeler yağışlı geçecek.

Yarın Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve doğusu, Doğu Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yağış görülecek. Çarşamba günü Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzeydoğusu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Trakya, kıyı Ege ve Batı Akdeniz kıyıları yağışlı geçecek. Yağışlar, aralıklı olmak üzere yağmur ve sağanak, güney bölgelerde gök gürültülü sağanak şeklinde olacak. Hava sıcaklığı, yağış alan yerlerde 2 ila 4 derece azalacak.

/ ANKARA

31.03.2008


 

Livaneli: Türkiye, büyük bir tuzağın içinde

Siyasileri eleştiren yazar-sanatçı Zülfü Livaneli, laikkliğin dinsizlik olarak algılanmaınakarşı çıktı. Livaneli, "Bugün ne yapıyorlar? Türk-Kürt, dinci-laik kavgasını yaptırıyorlar. Bizi bölerek parçalıyorlar. Türkiye şu an tuzağın içinde" dedi.

"Dinin siyasette kullanılması kadar kötü birşey olamaz.Bu ülkenin dinî Müslümanlıktır. Müslümanlık

temiz duygularla yaşanır."

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

31.03.2008


 

İstanbul’da mezarlar doldu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürü Adem Avcı, şehir içindeki Topkapı, Eyüp, Edirnekapı ve Aşiyan mezarlıklarının tamamen dolduğunu söyledi.

Avcı. SİT alanı ilan edilen Karacaahmet Mezarlığı’nın gömüye kapatıldığını, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda ise aile kabristanı satışının yapılmadığını bildirdi. Bazen gazetelerde ‘’Satılık mezar yeri’’ ilanları görüldüğünü belirten Avcı, vatandaşlara bunlara itibar etmemesi uyarısında bulundu.

/ İSTANBUL

31.03.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri