Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Mayıs 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Terörü reformlarla yenin

İsveç’in Ankara Büyükelçisi ve İsveç’in AB Müzakere Heyeti Koordinatörü Christer Asp, Türkiye’nin şiddetli terörist saldırılara maruz kaldığını, hükümetin tüm dikkatini bu konuya vermesi gerektiğini bildiklerini kaydederek, “Ancak biz aynı zamanda reformların terörizme karşı kullanılacak silâhlardan olduğuna da inanıyoruz” dedi.

İsveç’ın Ankara Büyükelçisi ve İsveç’in AB Müzakere Heyeti Koordinatörü Christer Asp, Türkiye’nin şiddetli terörist saldırılara maruz kaldığını, hükümetin tüm dikkatini bu konuya vermesi gerektiğini bildiklerini kaydederek, “ancak biz aynı zamanda reformların terörizme karşı kullanılacak silahlardan olduğuna da inanıyoruz” dedi.

Akdeniz Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nce düzenlenen ‘’Türkiye-AB İlişkileri Nereye Gidiyor? Müzakereler, Reformlar ve Demokrasi’’ konulu konferansa katılan Christer Asp, AB’nin genişlemesinin önemine değinerek, AB’nin bugün, Kuzey Kutbu’ndan Atlantik Okyanusu’na ve Akdeniz kıyılarından Karadeniz’e dek tüm bölgedeki özgürlük ve demokrasinin temeli olduğunu vurguladı. Sürekli genişlemeyle AB’nin Avrupa ülkelerinde barışa katkı sağlandığını ifade eden Asp, ‘’Zaman, Avrupa Birliği ailesine dahil olmak isteyen uluslara kapılarımızı kapatma zamanı değildir’’ diye konuştu.

Türkiye veya AB üyeliğine aday herhangi bir ülkeye kapıların kapatılmasıyla yalnızca bu ülkelerin stratejik planlamalarını yeniden tanımlandırmalarına neden olunmakla kalınmayacağını, aynı zamanda AB’de istikrarsızlığın ortaya çıkmasına neden olunacağını da belirten Asp, şöyle devam etti: ‘’Türkiye’ye kapıyı kapatarak, AB’nin yumuşak gücünün değerini yalnızca Türkiye karşı değil, aynı zamanda AB’yi özgürlük ve demokrasi mücadelesinde esin kaynağı olarak alan diğer ülkeler karşısında düşürme riskini de doğururuz. AB’nin çevresine haritada kalın siyah sınırlar çizme ve diğerlerini kapsayan değil, diğerlerinden ayıran bir konuma koyma girişimleri AB’nin dış politika ve güvenlik politikası konusundaki küresel politikası üzerinde etkili olacaktır. Tam üyelikte karar kılan her ülke, genişleme karşıtı güçlerle sürekli mücadele etmek zorundadır. Müzakere süreci başlangıçta düşündüğünüzden daha farklı şekilde sabrınızı test edip, kaynaklarınızı kullanabilir. Bu durum, Türkiye’nin iyiliği için hem Türkiye, hem AB açısından geçerlidir. Ancak bu direncin Türkiye’ye özel birşey olmadığı da unutulmamalıdır. Bu durum şimdiye kadarki tüm genişlemelerde görülmüştür. AB tarihinin, Akdeniz’in doğusunun tarihinden ayrılamayacağını söylemek mümkündür. Doğu Akdeniz’i, Avrupa’nın geri kalan kısmından ayırmak, kendimizi Avrupa tarihinden ayırmakla aynı anlama gelir. Bu durumu, Türkiye’nin AB’ye dahil olmadığını iddia edenlere açıklamak gerekir.’’

İsveç’in, Türkiye’ye ilişkin daha önceki kuşkulu tavrının son dönemde neden olumlu biçimde değiştiğinin kendisine sık sık sorulduğunu da dile getiren Asp, bu soruya verdiği cevapta AB’nin, Türkiye’den müzakere sürecine ilişkin beklentilerini şöyle sıraladı:

‘’Çünkü Türkiye değişti. Geçen hükümet döneminde AB reform süreciyle ilgili kararlı değişikliklere tanık olduk. Bunlar, müzakerelerin kapısını açmıştır. Reform süreci bundan sonra yavaşlamıştır. Son olarak ifade özgürlüğüyle ilgili olarak 301. maddede yapılan değişiklikle yakın zamanda daha büyük demokratik reform paketi bekliyoruz. Bu olumlu işaretler AB için oldukça önemlidir ve olumlu karşılanmaktadır.

Türkiye’nin şiddetli terörist saldırılara maruz kaldığını, hükümetin tüm dikkatini bu konuya vermesi gerektiğini de biliyoruz, ancak biz aynı zamanda reformların terörizme karşı kullanılacak silahlardan olduğuna da inanıyoruz.’’

/ Antalya

11.05.2008


 

ŞEHİT HABERLERİ 6 ANNENİN DAHA YÜREĞİNİ YAKTI

Genelkurmay'ın terör örgütüne yönelik son operasyonlarına misilleme olarak Hakkari'deki bir karakola düzenlenen terör saldırısında şehit düşen askerlerimizin sayısının 6'ya çıktığı açıklandı. Genelkurmay geç saatlere kadar süren sıcak temasta 2, ardından teröristlerin takibi sonucu çıkan çatışmada 4 askerin şehit olduğunu bildirdi.

İstanbul’da tedavi gören Filistinli anne Mehe Abul Hatal, en acı günlerinden birini yaşıyor. Mehe, Anneler gününü 4 evladından ayrı olarak geçirmenin burukluğunu yaşıyor.

Mehe Abul Hatal henüz 25 yaşında. O, biri erkek, üçü kız olmak üzere 4 çocuk annesi. Filistinli çilekeş kadınlardan sadece biri. Mart ayı başında İsrail tanklarından fırlatılan bombalara hedef oldu. En küçük kızıyla birlikte balkonda elbiseleri asarken evleri yerle bir edildi. Kendisi ve küçük kızı yaralandı. Mehe Abul Hatal, kırılan sağ bacağı ile kopan sol bacağının tedavi edilmesi için önce Mısır’a gitti. Ardından da İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından Türkiye’ye getirildi. Aylardır İstanbul’da tedavi görüyor. Mehe Abul Hatal, bu yıl en acı “Anneler Günü’nü” yaşıyor. Çünkü talihsiz anne, aylardır çocuklarını göremiyor. Çocuklarını çok özlediğini belirten Anne Ebul Hatal, tedavisini tamamlayıp bir an önce memleketine döneceği günü bekliyor. Aynı zamanda hamile olan Mehe Abul Hatal, 10 gün sonra da çocuğunu doğurmaya hazırlanıyor. Karışık duygular içerisinde olduğunu ifade eden Hatal, “Filistin’de de anneler gününü yaşadım. Ama hiçbir anneler gününü çocuklarımdan ayrı yaşamadım. Şimdi bir yandan çocuklarımdan ve eşimden ayrı olmanın üzüntüsünü yaşıyorum. Diğer taraftan çocuğumu İstanbul’da doğurmanın heyecanını yaşıyorum. Karışık duygular içerisindeyim” şeklinde konuştu.

Doktorlar genç annenin bacağını tedavi ettirmek için çabalıyor. Ancak Mehe Abul Hatal, hamile olduğu için ilaç kullanamıyor. Bu da tedavi sürecinin uzamasına sebep oluyor. Filistinli anne, “Acı çekiyor musunuz?” şeklindeki soruya ise “Evet. Hamile olduğum için ağrı kesici ilaçlar kullanamıyorum. Onun için bazen bacağımın ağrısından sabahlara kadar yatamadığım oluyor” cevabını veriyor.

BARIŞ İSTİYORUZ

Ortadoğu’dakı savaş ortamında yıllardır herkesin büyük acılar çektiğini kaydeden Abul Hatal, şunları dile getirdi: “Filistin’de bir anne her an korkuyla yaşıyor. Sokaklarda oynayan çocuklarının acı haberleriyle her an sarsılabilir. O kurşunların, bombaların hangi canı yakacağı hiç belli olmuyor. Yeter artık. Bu savaş bitsin. Bizler bölgemizde barış istiyoruz. Çocuklarımızın geleceğinden endişe duymaktan bıktık.”

YENİ ASYA / İstanbul

11.05.2008


 

Dışişleri Bakanı Babacan: Güç halka geçiyor, alışalım

DIŞİŞLERİ Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, “Türkiye’de gücün halka kaydığı bir dönem yaşadık, hala yaşıyoruz. Buna alışmamız lazım” dedi.

Gündeme ilişkin soruları cevaplayan Babacan, “Türkiye’de artık fertler, bireyler tek tek daha güçlü hissediyor kendisini. İnsanlar, ülkenin geleceğiyle ilgili söz sahibi olduğunu, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili önemli kararlarda kendi oyunun, iradesinin etkili olduğunu düşünüyor” dedi. Babacan, ülkede son yıllarda meydana gelen hızlı dönüşümün bazı kaçınılmaz sonuçlar ortaya çıkardığını belirterek, “Türkiye’de yetkinin, gücün halka doğru kaydığı bir dönem yaşadık, hala da yaşıyoruz” dedi. Bunun demokratikleşmenin en doğal sonucu ve sağlıklı bir gelişme olduğuna işaret eden Babacan, “Artık böyle bir Türkiye’ye de herkesin alışması gerekiyor. Artık gerçek anlamda halkın egemenliğinin yaşandığı bir ülke haline geliyor Türkiye. Bu da reform sürecinin kaçınılmaz bir sonucu, artık herkes buna alışacak” diye konuştu. Babacan, AB müzakere süreci kapsamındaki reformlara ilişkin bir soru üzerine de, TBMM’nin gündeminde AB müktesebatıyla ilgili siyasi konulara ilişkin yasalar bulunduğunu belirterek, “Şu anda taslağı hazırlanmış yasaların 30 Hazirana kadar TBMM’de ele alınması, komisyonlarda görüşülmesi, Genel Kurulda görüşülmesi kuşkusuz önem taşıyor” dedi.

/ Ankara

11.05.2008


 

Karakol baskınında 4 asker daha şehit oldu

GENELKURMAY Başkanlığı, Hakkari’de, teröristlerin takibi sonucunda meydana gelen çatışmalarda 4 güvenlik görevlisinin daha şehit olduğunu, 2 güvenlik görevlisinin yaralandığını bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan basın açıklamasında şu bilgilere yer verildi: ‘’PKK terör örgütü tarafından 09 Mayıs 2008 gecesi Hakkari bölgesindeki bir karakolumuza yapılan silahlı saldırı ile başlayan sıcak temas durumu geç saatlere kadar devam etmiştir. Teröristlerin takibi sonucu meydana gelen çatışmalarda 4 güvenlik görevlisi daha şehit olmuş, 2 güvenlik görevlisi de yaralanmıştır. Hava destekli olarak yürütülen çatışmalarda, önceden açıklanan 19 sayısına ilave olarak etkisiz hale getirilen teröristlerin tespiti maksadıyla, arazi arama ve tarama faaliyetlerine devam edilmektedir.’’ Genelkurmay Başkanlığından önceki gece yapılan açıklamada karakola yönelik saldırı sırasında 2 güvenlik görevlisinin şehit olduğu bildirilmişti.

/ Ankara

11.05.2008


 

G.Kurmay: PKK firarda

Genelkurmay Başkanlığı, “Kandil Dağı bölgesinde bulunan ve sayıları 200’e yaklaşan teröristin, hava harekâtından sonra büyük çoğunlukla silahlarını bıraktıkları ve Irak kuzeyi yerel yönetiminin teşkil ettiği kontrol noktalarından geçerek, bölgedeki yerleşim merkezlerine dağıldıklarının saptandığını” bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığı, ‘’Kandil Dağı bölgesinde bulunan ve sayıları 200’e yaklaşan teröristin, hava harekatından sonra büyük çoğunlukla silahlarını bıraktıkları ve Irak kuzeyi yerel yönetiminin teşkil ettiği kontrol noktalarından geçerek, bölgedeki yerleşim merkezlerine dağıldıklarının belirlendiğini” bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan basın açıklamasında şunlar kaydedildi: “Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadele konusundaki faaliyetlerini yurt içinde ve yurt dışında büyük bir kararlılıkla sürdürmektedir. Bu kapsamda, son günlerde meydana gelen gelişmeler müteakip maddelerde açıklanmıştır. 1-2 Mayıs 2008 tarihlerinde icra edilen hava harekatında, terör örgütünün büyük bir darbe yediği istihbarat kaynaklarından kesin olarak doğrulanmış ve harekatın sonuçları kamuoyuna yansıtılmıştır. Kandil Dağı bölgesinde bulunan ve sayıları 200’e yaklaşan teröristin, hava harekatından sonra büyük çoğunlukla silahlarını bıraktıkları ve Irak kuzeyi yerel yönetiminin teşkil ettiği kontrol noktalarından geçerek, bölgedeki yerleşim merkezlerine dağıldıkları saptanmıştır. Bu gelişme, örgütün büyük bir panik havası ve moral çöküntüsü içinde olduğunu açıkça göstermektedir. Ayrıca, terörist örgütün silahlı unsurlarını yönetmeye çalışan Bahoz kod adlı teröristin, yıllardır yuvalandığı Zap bölgesini terk ederek daha emniyetli olduğunu zannettiği Sinad-Haftanin bölgesine kaçtığı tespit edilmiştir. Başka bir sözde yöneticinin operasyon bölgesi dışında yer alan Gara Dağı bölgesine kaçtığı belirlenmiştir. Ayrıca, örgütün sözde lider kadrosundan Cemil Bayık isimli terörist, beraberindeki kalabalık bir grup ile komşu bir ülkeye kaçmıştır. O ülkenin güvenlik güçleri ile girişilen çatışmalarda, sözde korumalarının büyük bir bölümü etkisiz hale getirilmiş olup, kendisinin akıbeti ise bilinmemektedir. Bir çok masum vatan evladını kandırarak terör örgütüne katan sözde liderlerin, şimdi kendi canlarının derdine düştükleri açıkça görülmektedir. Daha önce ifade edildiği gibi, terör örgütünün sözde liderlerinin gördükleri tatlı rüyanın kabusa dönüşme süreci başlamıştır. Bu panik havasını değiştirmek isteyen terör örgütü, 9 Mayıs 2008 gecesi Hakkari bölgesinde bir karakola saldırı girişiminde bulunmuştur. Bölgede konuşlu birlikler tarafından saldırıya derhal karşılık verilmiş ve bölgeye Hava Kuvvetlerine ait unsurlar sevk edilmiştir. Uçaklarımız saat 22.25 itibarıyla hedeflerine ulaşmışlar ve terör örgütüne gereken darbeyi vurmaya başlamışlardır. Yapılan bu saldırı girişimi sonucu 2 güvenlik görevlisi şehit olmuş; 19 terör örgütü mensubu silahları ile birlikte etkisiz hale getirilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri, terörle mücadele kapsamındaki faaliyetlerine kararlılıkla devam edecektir.’’

/ Ankara

11.05.2008


 

ANNELERİN SEVGİSİ ENGEL TANIMIYOR

Bugün Anneler Günü. Evlâtlarını canından çok seven anneler çocukları için hiçbir fedakârlıktan çekinmiyor. Çocuklarından bekledikleri ise sadece bir gülümseme.

Zonguldak’ta fiziksel engelli öğrenci ve genç, tedavi ve eğitimlerini annelerinin fedakarlığıyla sürdürebiliyor. Zaman zaman çocuklarını sırtlarında taşıyan annelerin mutluluk reçetesi ise sadece fedakârlık ve sevgi. Alınan bilgiye göre, küçük yaşta geçirdiği rahatsızlık sebebiyle zihinsel ve fiziksel engelli olan 20 yaşındaki oğlu Ahmet Kurt’un tedavisi ve eğitimi için yıllardır mücadele veren anne Fidan Kurt (40), evlâdının rahatsızlığının yanı sıra toplumsal engelleri de aşmaya çalışıyor.

Böbrek rahatsızlığı da bulunan oğlunu yıllardır hastaneye ve rehabilitasyon merkezine 350 basamaklı merdiveni inip çıkararak sırtında götüren Anne Kurt, evlâdı için verilen zekât paralarını biriktirerek evinin önüne yol açılması için malzeme satın aldı.

Başvurusu belediye tarafından kabul edilerek evinin yakınına kadar 1 yıl önce yol açılan anne Kurt, bu sefer de evinin önüne zarar verdiklerini iddia eden komşuları A.A, M.A. ve C.A’nın yola kurduğu engelle karşılaşınca polise şikâyetçi oldu.

Aynı zamanda sara hastası olan çocuğunu, komşusunun sürekli engellemesi sebebiyle tekerlekli sandalyeyle ana yola çıkaramayan anne Kurt, evlâdını sırtında taşıyarak sağlık ve eğitim hizmetlerinden faydalanmasını sağlıyor. Anne Kurt, 70 kilogram ağırlığındaki oğlunu, özel eğitim alabilmesi ve tedavisi için zorlukla sırtında taşıdığını belirtti.

Erken doğum sebebiyle geçirdiği rahatsızlıktan dolayı fiziksel engelli olarak hayatını sürdüren 15 yaşındaki Kübra Sevik, eşinden 11 yıl önce boşanan annesi Nahide Kefeli’nin (44) tek başına verdiği mücadele sonucu ilköğretim 7. sınıfta eğitim öğretimini sürdürebiliyor. Babasından kalan maaşı alan ve evde hayatını sürdüren Kefeli, yaklaşık 150 metre uzaklıktaki İlköğretim Okuluna tekerlekli sandalyeyle götürdüğü kızının ihtiyaçlarını karşılamak için her teneffüste tekrar okula gidiyor.

Teneffüslerde kızının beslenmesinin yanı sıra tuvalet gibi ihtiyaçlarının karşılamasını sağlayan anne Kefeli, ayrıca haftada iki kez evlâdını fizik tedaviye götürerek eğitim öğretim hayatını sürdürmesi için çabalıyor. Anne Nahide Kefeli, çocuğuna hiçbir zaman engelli olmasını eksiklikmiş gibi hissettirmediğini, sevgi ve fedakârlıkla ilköğretim 7. sınıfa kadar başarılı şekilde ulaştırabildiğini söyledi. Kızına arkadaşlarının ve öğretmenlerin her zaman yardım ettiğini anlatan Kefeli, ‘’Kübra, ilgiden mutluluk duyuyor. Toplumsal hayatın içinde bulunmak da yüzünü güldürüyor. Aileler fedakârlık ve sevgiyle çocuklarının engellerini aşabilirler. Bizim için en güzel Anneler Günü hediyesi, evlâtlarımızın yüzündeki küçük gülümsemedir’’ dedi.

/ Zonguldak

11.05.2008


 

YÖK’ten adaylara müjde

YÜKSEKÖĞRETİM Kurulu (YÖK), gelecek akademik yıl için üniversitelerin kontenjanlarını arttırmak üzere yeni bir düzenlemeye gitmeye hazırlanıyor.

Bu düzenlemeyle, üniversitelerin kontenjanlarında yüzde 25’in üzerinde artış olması planlanıyor. YÖK, üniversitelerin kontenjanlarını arttırmak için bir formül geliştirdi. Buna göre, kontenjanlar belli bir standartta, bu formüle göre otomatik olarak artacak. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversitelerin kontenjan sayıları ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Kontenjanlarla ilgili çalışma yürüttüklerini belirten Özcan, çalışmaları bu ayın 15’ine kadar bitirmeyi ve YÖK Genel Kuruluna yetiştirmeyi planladıklarını söyledi. Özcan, ‘’15’inden geç kalırsak kılavuz basılamaz. Onu yetiştirmek durumundayız’’ dedi.

/ Ankara

11.05.2008


 

Kırmızı ışıkta geçen polis müdürüne ceza

DÜZCE’DE makam aracıyla park yasağına uymayan emniyet müdür yardımcısına 55 YTL ceza uygulandı. Radar uygulamasına giderken kırmızı ışıkta geçen polis aracının sürücüsüne de 115 YTL ceza kesildi.

Alınan bilgiye göre, Düzce Emniyet Müdürü Saim İşlek’i cep telefonundan arayan 2 vatandaş, resmî plakalı 2 aracın, trafik ihlâli yaptığını bildirdi. Bunun üzerine İşlek talimat vererek, makam aracıyla park yasağına uymayan Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Hakkı Civil ile, radar uygulamasına giderken kırmızı ışıkta geçen polis aracının sürücüsüne trafik cezası uygulanmasını sağladı. İşlek, yaptığı açıklamada, duyarlı vatandaşların ihbarlarını değerlendirdiklerini belirten İşlek, trafik kurallarına öncelikle görevli kişilerin daha dikkatli bir şekilde uyması gerektiğini kaydetti.

/ Düzce

11.05.2008


 

“Yılın annesi” seçildi

TRABZON’DA doğuştan yürüme engelli oğlunu, 6 yıldır okuluna götürüp getiren, okulda kalarak oğlunun ihtiyaçlarını karşılayan Fatma Saydam, okul tarafından ‘’Yılın Annesi’’ seçildi.

Trabzon’daki Bener Cordan İlköğretim Okulunun 6. sınıfında öğrenim gören yürüme engelli Alper Saydam’ın (13) eğitimi boyunca yanından ayrılmayan annesi Fatma Saydam’ı ‘’Yılın Annesi’’ seçen okul yönetimi, çiçek ve plaketle onurlandırdı. Saydam, yaptığı açıklamada, doğuştan rahatsızlığı bulunan ve yürüyemeyen oğlu Alper’i, okul çağına geldiğinden bu yana, kar kış demeden 6 yıldır çocuğunu yaklaşık 500 metre mesafedeki evinden tekerlekli sandalyeyle okula götürüp getirdiğini, belirterek, ‘’Yeter ki evlâdım eğitimini tamamlasın. Ben başka bir şey istemiyorum. Benim yaptığımı, her anne çocuğu için yapar’’ diye konuştu.

/ Trabzon

11.05.2008


 

Şehit annesinden yetkililere sitem

FEYHAN İlhan, Anneler Günü’nü buruk kutlayan binlerce anneden biri... 11 yıl önce Hakkâri Çukurca’da askerlik yaparken Kuzey Irak’a düzenlenen bir operasyonda oğlu Bilge İlhan’ı şehit veren İlhan, bir Anneler Gününe daha acıyla giriyor...

Evinin salonunda oğlu için bir köşe hazırlayan İlhan, her sabaha bu köşeye gelip hasret gidermeye çalışıyor. Bütün acısına karşın ‘’vatan sağ olsun" diyen anne İlhan, anne yüreğindeki acıyı, ‘’Annelik anlatılamayacak kadar yüce bir duygu. Ama acısı da o kadar büyük’’ sözleriyle anlatıyor. Anneler Günü’nün şehit anneleri için çok acı ve yoğun geçtiğini ifade eden İlhan, kendileri için özel günlerin diğer günlerden daha da zor geçtiğini belirterek, ‘’Çünkü yavrum bana gelip elimi öpemiyor. Ben ona gidip mezar taşını öpüyorum. ‘Yavrum senin evine geldim, sen bana gelemediğin için ben sana geldim’ deyip mezar taşını öpüyorum’’ diye konuştu. Şehit annesi Feyhan İlhan, yetkililere olan sitemini de dile getirdi.

‘’Devlet büyüklerinden de bir ricamız var. Biraz daha duyarlı olsunlar, bizim yanımızda olsunlar’’ diyen İlhan, ‘’Hiçbiri kapımızı çalmıyorlar, hatırımızı sormuyorlar. ‘Bir acısı mı var? Paylaşalım. Anneler Günü’nü kutlayalım’ demiyorlar’’ diye konuştu.

/ Ankara

11.05.2008


 

Başsavcıdan hiç söz etmedi

Danıştay’ın kuruluşunun 140. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, başörtüsü yasağını savunmaya devam ederken, Başsavcı Çölaşan'ın 27 Mayıs ve Menderes'le arkadaşlarının idamı için sarf ettiği ve toplumda büyük tepki çeken sözlerine hiç değinmedi.

Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, yargı kararlarının siyasi tartışmalara konu edilmemesi ve bu kararların iktidara karşı bir tavır gibi gösterilerek komuoyuna sunulmaması gerektiğini söyledi.

Danıştay’ın 140. kuruluş yıldönümü ve ‘’İdarî Yargı Günü’’ dolayısıyla Danıştay’da düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ve yargı mensupları ile ile çok sayıda davetli katıldı. Danıştay Başkanı Çörtoğlu, törende yaptığı konuşmada, ‘’Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesini benimsemiş toplumlarda son söz yargıya aittir’’ diyerek, hukukun üstünlüğünün Anayasa ve yasaların eksiksiz uygulanmasını, iktidarın gücünün yargı ile dengelenmesini, yasama ve yürütme organları ile idarenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetime bağlı tutulmasını gerektirdiğini dile getirdi. ‘’Yargı bağımsızlığı, devletin bağımsızlığıyla eşdeğer, bireyin hukukunu korumada ise en etkili güvencedir’’ diyen Çörtoğlu, ‘’yasama ve yürütme organlarını denetleyen yargı yerlerinin tam bağımsızlığa sahip olmamaları halinde yargı denetiminden beklenen yararın sağlanamayacağını’’ söyledi. ‘’Yargı kararlarının da irdelenebileceğini, eleştirilebileceğini ve hukuki bir tartışmaya konu edilebileceğini’’ belirten Çörtoğlu, ‘’ancak eleştirilerde dikkatli ve duyarlı olunması, yargı mensuplarını suçlayıcı ve hedef gösterici davranışlarda bulunulmaması gerektiğini’’ söyledi. Çörtoğlu, şunları kaydetti: “Özellikle son yıllarda kesinleşen yargı kararlarının eleştiri sınırlarını aşan, Danıştay’ı faaliyetlerine engel gösteren beyanları üzülerek izliyoruz. İtinalı bir şekilde tartışılması gereken yargı kararlarının siyasi tartışmalara konu edilmesi, söz konusu kararların hükümete karşı bir tavır gibi gösterilmek suretiyle kamuoyuna şikâyet edilmesini doğru bulmuyoruz. Yargı kararları da irdelenebilir, ancak yargı yerlerinin devlet yapısı içerisinde konumları göz önünde bulundurularak eleştirilerde daha duyarlı olmak, verdikleri kararlardan dolayı mensuplarını suçlayıcı ve hedef gösterici davranışlarda bulunmamak gerek.” Çörtoğlu, yargıya intikal eden konularda gerek ulusal gerek de uluslararası çevrelerin yönlendirme ve etki altına alma girişimlerini doğru bulmadıklarını söyledi. Çörtoğlu, anayasa değişikliği konusuna da değindiği konuşmasında, ‘’yürürlükteki bir anayasayı, bu anayasada öngörülen usul ve esaslar içerisinde değiştirme yetkisinin, hem siyasi hem de hukuki bir nitelik taşıdığını’’ ifade etti. Danıştay Başkanı Çörtüoğlu, konuşmasında başörtüsü yasağını savunmaya devam ederken, 27 Mayıs’a sahip çıkan ve Menderes ile arkadaşlarının idamını coşkuyla karşıladığını söyleyen Danıştay Başsavcı Tansel Çölaşan’dan hiç bahsetmemesi ise dikkat çekti. Çörtoğlu, 1966 yılından bu yana görev yaptığı Danıştay’daki görevinden birkaç gün sonra emekli olacağını da söyledi.

11.05.2008


 

Kar mahsur bıraktı

Van’ın Bahçesaray ilçesinde etkili olan kar yağışı sebebiyle 20 araç mahsur kaldı. Mahsur kalan yaklaşık 120 yolcu, ekiplerin 6 saat süren çalışması sonucu kurtarıldı.

VAN'IN Bahçesaray ilçesinde etkili olan kar yağışı sebebiyle mahsur kalan 20 araçtaki yaklaşık 120 yolcu, ekiplerin 6 saat süren çalışması sonucu kurtarıldı. Alınan bilgiye göre, Van-Bahçesaray yolundaki 3 bin 200 rakımlı Karapet Geçidi’nin, dün sabah saatlerinde etkili olan kar yağışı ve tipi sebebiyle ulaşıma kapanması sonucu 20 araç, içerisindeki yaklaşık 120 kişiyle yolda mahsur kaldı. Araçlarda mahsur kalan vatandaşların, durumu telefonla yakınlarına bildirmesi üzerine Bahçesaray Kaymakamı Şaban Erdoğan’dan ve Karayolları 11. Bölge Müdürlüğünden yardım istendi. Karayolları Bölge Müdürlüğü ekipleri, mahsur kalan vatandaşlara ulaşmak için iş makineleriyle bölgede çalışma başlatırken, Kaymakam Erdoğan ile İlçe Jandarma Bölük Komatanı Yüzbaşı Mustafa Çobanoğlu, il özel idaresi ve sağlık ekipleriyle bölgeye hareket etti. Karla mücadele ekiplerinin 6 saat süren yol açma çalışması sonucu, gece geç saatlerde mahsur kalan 120 kişiye ulaşıldı. Sağlık durumları iyi olan vatandaşların, yolun ulaşıma açılmasının ardından Van ve Bahçesaray’a hareket ettiği bildirildi.

/ Bahçesaray

11.05.2008


 

Yasakçılar korku üretiyor

KOCAELİ İnanç Özgürlüğü Platformu “Başörtüsüne Özgürlük“ eyleminin 160. haftasını gerçekleştirdi.

Eylemde Platform adına basın açıklamasını MAZLUMDER Kocaeli Şube Üyesi Emine Günay yaptı. Günay açıklamasında şöyle dedi: “Yasakçılar, Türkiye’yi bir korku cumhuriyeti yapmaya çok hevesli. Her dönemin modasına uygun korkular bulmakta ve bu korkuları topluma yaymakta, emirlerine amade medya bulmakta da hiç zorlanmıyorlar. Bazen bu korkunun adı solculuk, bazen bölücülük, bazen de irtica oldu. Çok partili döneme geçmekle her 10 yılda bir darbeye şahit olmamız ve “Tarih tekerrürden ibarettir” cümlesinin, milletçe en çok kullandığımız cümlelerden biri olması bu yüzden olsa gerek. Kendilerini bu ülkenin sahibi sanan bu azınlık başkalarını hep ‘ötekiler’ diye etiketlemiş ve halkın onlar gibi düşünmesinden korkup, sürekli bir kaos ortamı istemişlerdir. Bu gün gündemimizi işgal eden haberlerin 10 yıl önceki haberlerle benzerliği dikkat çekicidir. Senaryo aynı, prodüksiyon aynı, tek fark figüranlar. Aynı konuyu işleyen birbirinin tekrarı Yeşilçam filmleri gibi.”

11.05.2008


 

Gül: Hukuk devleti anlayışı hakim kılınmalı

LİDERLER, Danıştay’ın 140. kuruluş yıl dönümü ve ‘’Danıştay ve İdarî Yargı Günü’’ dolayısıyla mesaj yayımladılar.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mesajında, ‘’Hukuk devleti anlayışının ülkemizde de tam manasıyla hakim kılınması, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma ve Avrupa Birliğine tam üyelik hedeflerimizin en temel şartlarından biridir’’ dedi.

TBMM Başkanı Köksal Toptan ise Danıştayın, kuruluşundan bu yana idari hizmetlerin denetlenmesi görevini başarıyla yerine getirdiğini belirterek, ‘’kurumun, bu onurlu görevi, objektif kriterlere bağlı olarak gelecekte de başarıyla yapacağına olan inancını’’ ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da hukuk devletinin, toplumsal düzenin temeli, ekonomik ve sosyal gelişmenin zemini, bireysel hak ve özgürlüklerin de güvencesi olduğunu belirterek, ‘’Hukuk devleti anlayışının her geçen gün daha da kökleşerek hayat bulmasında, idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunu denetleyen Danıştay ve İdare Mahkemelerinin çok önemli bir rolü ve sorumluluğu vardır’’ dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal mesajında, “Hukukun üstünlüğü ise Anayasa’nın ve yasaların eksiksiz uygulanması, iktidar gücünün bağımsız yargı ile dengelenmesi, yasama ve yürütme organları ile yönetimin eylem ve işlemlerinin yargısal denetime tabi tutulması demektir. İşte bu yüzden, yönetimin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyen Danıştay’ın üstlendiği rol çok anlamlı ve çok önemlidir.’’

/ Ankara

11.05.2008


 

Batıya değil, ülkelerin siyasetine karşıtlık var

TÜRKİYE'DE, toplumda toptan bir Batı ya da Hıristiyan karşıtlığının değil, Batılı devletlerce yürütülen siyasete yönelik bir karşıtlığın söz konusu olduğu belirtildi.

Siyaset, Ekonomi, Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı Yayınları arasında çıkan “Aşk ile Nefret Arasında Türkiye’de Toplumun Batı Algısı” adlı kitabın tanıtımı, yazarları Doç Dr. Kudret Bülbül, Doç. Dr. Berat Özipek ve Dr. İbrahim Kalın’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi. Kitapta, Türkiye’de Batı’ya yönelik yaygın olumsuz bakış açısının varlığını belirlemek, için yurdun değişik bölgelerinden on farklı ilde 90’ı aşkın kişiyle derinlemesine mülakat tekniğiyle yapılan araştırmaların neticesi yansıtılıyor. Çalışmanın amacı, “Batı’ya yönelik yapılan araştırmalara bir rakam veya oran olarak yansıyan ama nedenleri üzerinde durulmayan hoşnutsuzluk ve tepkinin kaynaklarına eğilmek; özellikle siyasal sonuçlarıyla ortaya çıkan tekinin bütün bir Batı’ya, Batı’nın kültürüne, yaşam biçimine ve özellikle ‘Batı’nın dini’ olarak Hıristiyanlığa yönelik olup olmadığını araştırmak” olarak özetlenirken, araştırmalar neticesinde katılımcıların büyük bölümünde Batı’ya, kültürüne ve dinine yönelik total bir karşıtlığa da rastlanmıyor. Ayrıca çalışma neticesinde “Müslüman-Hıristiyan çatışması” ve “Doğu-Batı karşıtlığı” gibi bir genellemenin Türkiye’de bulunmadığı belirtilerek, kitapta şu ifadeler yer alıyor: “Çalışma, Türkiye’de toplumda toptan bir Batı ya da Hıristiyan karşıtlığının değil, Batılı devletlerce yürütülen siyasete yönelik bir karşıtlığın söz konusu olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’de toplumun Batı’ya dair tepkisinin, ağırlıklı olarak Batı’nın politikalarına yönelmiş olduğu bulgusu, çok vurgulanan ‘Müslüman-Hıristiyan çatışması’, ‘Doğu-Batı karşıtlığı’ ve ‘medeniyetler çatışması’ gibi bir zeminin Türkiye’de bulunmadığını göstermektedir.”

Cemil Yüzer / Ankara

11.05.2008


 

301’in oluşturduğu zarar giderilmedi

AVRUPA Parlamentosu Yeşiller Milletvekili Cem Özdemir, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın, 301. maddeyi “Geceyarısı Ekspresi” filmine benzettiğini hatırlatarak, “Açık konuşmak gerekir, kaldırılmasına çok sevinsem de, 301. maddenin oluşturduğu zarar giderilmedi” dedi.

Özdemir, ABD’nin Memphis şehrindeki İnsan Hakları Müzesinde devam eden “4. Geleneksel ABD-Türkiye Dostluk Semineri”nde “Türklerin Avrupa’ya Entegrasyonu” konulu konuşma yaptı. Özdemir, demokratikleşme sürecindeki ülkelere şans verilmesinin önemini anlattı. Avrupa Birliği ve Almanya’nın, Türkiye ile iyi ilişkileri bulunduğunu belirten Özdemir, Türkiye’nin AB üyeliğini kuvvetle desteklediğini bildirdi. Özdemir, İspanya, Portekiz ve Yunanistan’ın demokrasi için gösterdiği çabada yalnız bırakılmadığını hatırlatarak, bunun Türkiye için de tekrarlanabileceğini ifade etti. Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın, 301. maddeyi “Geceyarısı Ekspresi” filmine benzettiğini söyleyen Özdemir, Türkiye’nin imajı üzerinde oluşturduğu zarar bakımından bunun doğru bir benzetme olduğunu ifade etti. “Açık konuşmak gerekir, kaldırılmasına çok sevinsem de, 301. maddenin oluşturduğu zarar giderilmedi” diyen Özdemir, ifade özgürlüğünün Türkiye’de mevzuatın çok önemli bir parçası olduğunun Avrupa’ya iyi anlatılmasının önemini vurguladı.

11.05.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler