YABANCILAŞIYORUZ

Uzmanlar: Günümüzde hızla değişen ve gelişen iletişim araçlarına rağmen, içinde yaşadığımız topluma, dostlarımıza, ailemize hatta kendimize bile yabancılaşıyoruz.

Aİle Danışma Uzmanı Dr. Obengül Ejder, “Günümüzde hızla değişen ve gelişen iletişim araçlarına rağmen içinde yaşadığımız topluma, dostlarımıza, ailemize hatta kendimize bile yabancılaşıyoruz” dedi.

Aile, evlilik, çocuk ve ergen danışmanlığı ile madde bağımlılığı terapileri hizmeti veren Adana’daki bir aile danışma merkezinin uzmanı Dr. Ejder, üniversite sınavlarının yaklaştığı şu günlerde, ailelerin, çocuklarına yönelik hatalarına dikkati çekti.

Ejder, daha anaokulundan itibaren okul başarısı için odalara kapatılıp ders çalıştırılan, üniversite kazanmamayı hayatın sonu gibi algılatan ailelerin, hata yaptıklarını anladıklarında genelde çok geç kalmış olduklarını gördüklerini bildirdi.

“Sadece üniversite kazanmaya odaklandırılan, özgüveni oluşturulmayan gençlerin, üniversiteyi kazanıp ailelerinden ayrıldıklarında sudan çıkmış balığa dönüştüklerini, kendi başlarına hareket edemedikleri için kötü alışkanlıklarla hayatlarını karartabildiklerini” ifade eden Dr. Ejder, şunları söyledi:

“Sürekli üstünlük bekleyen, baskıcı ve mükemmeliyetçi ailelerin yanı sıra aşırı ilgili ya da aşırı ilgisiz ailelerin çocuklarıyla yaşadıkları problemler Türk filmlerinin senaryolarını aratmayacak düzeyde.

Yaptığımız terapilerle yaşadığımız deneyimlerde marka üniversiteleri kazanmış ama birey olamamış binlerce genç olduğunu görüyoruz. Bu gençlerimiz, üniversiteyi kazanmakla ailesinin kendisinden en önemli beklentisini yerine getirmenin verdiği rahatlığın rehavetine kapılıyor. Sürekli aile gözetiminde olan, özgüveni oluşmayan genç, kendi başına yaşamaya başladığında bocalıyor.”

17.05.2008

Tüp bebekler arttıkça yuvalara uğrayan azalıyor

Rize İl Sosyal Hizmetler Müdürü Mehmet Nuri Gezmiş, teknoloji ve tıptaki ilerlemelerin çocuk sahibi olmayı olaylaştırmasının, yetiştirme yurtlarından evlâtlık çocuk almak isteyen aile sayısında azalmaya sebep olduğunu söyledi.

Gezmiş, Rize Yetiştirme Yurdu’nda 22, Atatürk Çocuk Yuvası’nda 31 çocuk bulunduğunu, 65 çocuğun ise ya ailelerinin yanına verildiğini ya da yatılı okullarda bulunduğunu söyledi.

Geçen yıl 2 çocuğun, uygun şartları taşıyan ailelere evlâtlık verildiğini belirten Gezmiş, şöyle dedi: ‘’Çocukların evlâtlık verilebilmesi için ailelerinin onayının alınması şart. Eğer aile çocuğunun evlâtlık verilmesini istemezse veremeyiz.

Aileler bazen, şu an durumlarının müsait olmadığını, ancak ileride çocuğunu geri almak istediğini söyleyebiliyor. Bu durumdaki çocukları evlâtlık veremiyoruz.’’

Halen 10 ailenin evlâtlık çocuk alabilmek için sırada beklediğini, 2 ailenin ise yaptıkları başvurularını, çocuk sahibi oldukları gerekçesiyle geri çektiğini bildiren Gezmiş, şunları söyledi:

‘’Kanaatime göre son yıllarda teknoloji ve tıptaki ilerlemelerin çocuk sahibi olmayı kolaylaştırması, yurtlardan evlâtlık çocuk almak isteyen aile sayısında azalmaya neden oldu. Çünkü tüp bebek veya diğer tedavi yöntemleriyle çocuk sahibi olma ihtimali bulunan aileler, kolay kolay evlâtlık çocuk almıyor.’’

/ Rize

17.05.2008

Tansiyonumuz yüksek çıktı

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin başlattığı ve Türkiye genelinde yüksek tansiyon sorununa dikkat çekmek ve vatandaşları tansiyon rakamları konusunda bilinçlendirmenin hedeflendiği ‘’Türkiye’nin Tansiyonunu Ölçüyoruz’’ kampanyası sona erdi.

Kampanya ile ilgili bilgi veren Dernek Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Arıcı ise hipertansiyonun kontrol altına alınması ile Türkiye’de önlenen toplam ölüm sayısının 108 bin 468 olduğunu ve bunun bütün ölümlerin yüzde 25.2’sini oluşturduğunu belirtti. Arıcı, kampanya kapsamında dolaşılan illerde 25 milyon insanın yaşadığını, bu rakamın Türkiye’nin toplam nüfusunun üçte biri olduğunu belirtti. Kampanyaya katılanlardan yüzde 12’sinin daha önce hiç tansiyonunu ölçtürmediğini belirten Arıcı, bu kapsamda daha önce ölçüm yaptırmayan bin 800 kişinin tansiyonun ölçüldüğünü ifade ederek, bu kişilerin yüzde 28,2’sinin tansiyonunun yüksek çıktığını kaydetti. Hiç ölçtürmeyenlerin yaş grupları dağılımında orta yaşlardan itibaren daha yüksek oranda hipertansiyona rastlandığını anlatan Arıcı, ‘’Neredeyse yüzde 50’lere varan tansiyon yüksekliği var. Hiç ölçtürmedikleri için farkında değiller. Bu kişiler bunun farkına varmasalardı hastalık, çeşitli organ hasarlarına yol açacaktı’’ dedi. Arıcı, 140-90 değerlerin normal değer olarak alındığını ve yapılan ölçümlerin yüzde 60’ının normal sınırlarda, yüzde 40’ının da hipertansif olarak belirlendiğini aktardı.

/ Ankara

17.05.2008

Yaz portakalı da vitamin deposu

GENELLİKLE kış meyvesi olarak bilinen portakalın valensiya türü, Temmuz ayına kadar hasad edilebiliyor.

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Turgut Yeşiloğlu, ‘’Valensiya, kalsiyum ve fosfor bakımından çok zengin. Yaz aylarında da c vitamini ihtiyacını portakal ile karşılayabiliriz’’ dedi. Portakalın, kılcal damarları güçlendirip, bu damarların oluşturduğu sistemdeki kan dolaşımını hızlandırdığını ve damar tıkanıklıklarını önlediğini belirten Prof. Dr. Yeşiloğlu, portakalın taze meyve olarak bolca yenmesi ve suyunun tüketilmesi gerektiğini, bu ürünün kalsiyum ve fosfor bakımından çok zengin olduğunu söyledi. Portakalın vücudun C vitamini ihtiyacını karşılayıp grip ve nezle gibi hastalıklardan koruduğunu bildiren Prof. Dr. Yeşiloğlu, ‘’Özellikle valensiya türü kalsiyum ve fosfor bakımından çok zengin. Bu nedenle yaz aylarında da C vitamini ihtiyacını portakal ile karşılayabiliriz’’ dedi. Prof. Dr. Yeşiloğlu, Türkiye’nin narenciye üretiminin yılda 3 milyon 220 bin 450 ton olduğunu belirterek, bunun 1 milyon 535 bin 806 tonunu portakalın oluşturduğunu söyledi.

/ Adana

17.05.2008