Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Demokratik laikliğe geçmeliyiz

Ne oldu da kapatma davasıyla aniden sistem kilitlendi?

Demek ki Türkiye’nin demokratik yapısı, standartları yeterli değil.

Siyasetçinin ve yargının demokrasi algılamaları çok farklı.

Türkiye zihniyet ve kurumsal yapı olarak demokrasi konusunda yeterli değil ama bunu yakalama konusunda önemli potansiyele sahip. Demokrasi kendiliğinden şekillenmiyor. Bu kültürel yapı içinde kurumsallaşmış bir yapının, bir devlet anlayışının olması meselesi. Türkiye bunun mücadelesini veriyor. Bu potansiyel var ama Türkiye siyaseti, toplumun bu taleplerine cevap vermekte sürekliliğe sahip değil.

Sadece iktidarı kastetmiyorsunuz…

Evet. 2002-2005 yılları arasındaki AK Parti’nin iktidara gelişinden itibaren beş senelik dönemde gerçekleştirilen hukuki ve demokratik yapı, bu hedefe ulaşmada çok önemli bir mesafeyi Türkiye’ye kazandırdı. Fakat 2005’ten itibaren bunun duraksadığını görüyoruz. Bunda bence iktidardan ziyade muhalefet boşluğunun çok önemli rolü vardır.

(...)

Laikliğin günümüz şartlarında yeniden yorumlanması bir ihtiyaç değil miydi?

Yorumlanamaz değil. Gelişmiş demokrasinin, hukukun üstünlüğünün şekillendirdiği bir devlet yapısında insan haklarında gelinen seviye, yeni taleplerin ortaya çıkması -bazı yerlerde tepki görse de- demokratik laiklik kavramının oluşmasını gerekli kılıyor.

Yasaların varlığı, toplumu değil devleti kontrol etmek içindir. Ama bizde sanki her şey devleti kutsamak için gibi algılanıyor.

Sorun burada. 21. yüzyılda bireyi öne alan, bireyi güçlendiren ama toplumu da bu girişim içinde bütünleştiren bir yapı ve zihniyet hakim. Türkiye bu konuya biraz direniyor ama yine de mesafe alıyor.

Biz laikliği öylesine hoyratça tartışıyoruz ki, bu üslupla onu mecrasından çıkardık, din karşıtı bir konuma, hatta seküler bir dine dönüştürdük…

Kürt meselesi gibi laik-anti laik kavgası da Türkiye’nin temel sorunlarından biri. Yarattığı gerilime rağmen toplum ikisinin de çözümünü bulmuş ve hazır. Bu sorunlar hayatın içinde siyasilerin konuştuğu oranda yok. 2002-2005 arası AB rüzgarı Türkiye’nin dünya ile bütünleşmesinde önemli gelişmelere neden oldu. Siyasi, ekonomik, hukuki gelişmelerin sosyolojik tabanda yarattığı sonuçlar değişimlere tepkileri de ortaya çıkardı. Söz konusu olan laik cumhuriyetin tasfiyesi değil, laik cumhuriyetin geliştirilmesi, güçlendirilmesidir. Ancak burada önemle vurgulanması gereken muhalefet boşluğunda siyasi iradenin yönetebilirlik kabiliyetini olumsuz etkilemesidir.

İktidarı dengeleyen bir muhalefet yok, onun için de muhalefet rejim krizde deniliyor sürekli.

Türkiye siyasetinde iktidarıyla muhalefetiyle temel sorunların çözümü konusunda yeterli hazırlıklar yapılmıyor.

Neden ülkenin geleceğini etkileyen bu köklü sorunlar karşısında birlikte çalışamıyorlar?

Bu demokrasi seviyemizle ilgili bir durum. Onun için siyaset zayıf bizde. Türk demokrasisinin gelişmesine paralel siyaset de güçlenir.

Laik cumhuriyet tehdit altında mı?

Laik cumhuriyet tehdit altında değil ama demokrasiyle yükseltilmesi sorunu var.

Yeni Şafak, 9.6.2008

Konuşan: Mehmet Gündem

10.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün haberler

Başlıklar

  Gerçek demokrasi, hemen şimdi!

  Demokratik laikliğe geçmeliyiz

  Ankara kriterleri

  Taarruz ve yol ayrımı

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır