"Gerçekten" haber verir 12 Temmuz 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Aile

Ter deyip geçmeyin

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Vahide Baysal Akkaya, aşırı terlemenin tüberküloz, sıtma, sinir sistemi hastalıklarının habercisi olabileceğini söyledi.

Prof. Dr. Akkaya, terlemenin fizyolojik ve yararlı bir olay olduğunu, vücut ısısını düşürdüğünü ve vücutta bulunan zehirli atıkları attığını vurguladı.

Terlemenin olmadığı durumlarda vücudun aşırı derecede ısındığını ve bunun zararlı olduğunu belirten Akkaya, normalde vücudun egzersiz yapıldığında ve çok sıcak ortamlarda tabiî olarak terlediğini dile getirdi. Buna karşılık aşırı terlemenin sağlıklı olmadığını vurgulayan Akkaya, şunları söyledi:

‘’Aşırı terleme, lokal olarak vücudun bazı bölgelerinde olabileceği gibi, el içleri, ayak tabanları, koltuk altları, alın gibi yerlerde de olabilir. Bizim en çok gördüğümüz durum el içi terlemesidir. Bu hastalar sosyal bir ortama ya da toplantıya gittiklerinde ellerini uzatamazlar. Bir de bütün vücudun terlemesi var. Bazı ilâçlar terletir. Mesel3a ateş düşürücü ilâçlar terletir. Aşırı terleme, tüberküloz, sıtma, sinir sistemi hastalıkları ve D vitamini eksikliğinin habercisi olabilir.’’

Kendilerine en çok el ayak ve koltuk altının aşırı terlemesi şikâyetiyle hastaların geldiğini kaydeden Akkaya, hastalarda öncelikle terlemeye sebep olabilecek herhangi bir hastalığın olup olmadığına baktıklarını ve ‘’iyot nişasta’’ adı verilen yöntemle aşırı terleme durumunu incelediklerini kaydetti.

Birçok vak'ada aşırı terlemenin bir sebebinin bulunamadığını anlatan Akkaya, tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:

‘’Aşırı terlemenin tedavisi için terlemeyi azaltıcı kremler kullanılabilir. Ayrıca İyontoforez dediğimiz bir yöntem var. İçinde sıvı olan bir cihaza el ve ayaklarınızı sokuyorsunuz ve seanslarla tedavi oluyorsunuz. Ağızdan alınan ilaçlarla da tedavi mümkün ancak bu bizim tavsiye ettiğimiz bir yöntem değil. Çünkü ilâçların yan etkileri var. Ağız kuruluğu yapı-yor. Botoks yöntemi de kullanılabilen bir tedavi şekli. Bu yöntemle sinirler uyarılıyor. Toksin uygulanarak ter bezlerinin ter salgılaması önleniyor.’’

12.07.2008


Mantara karşı ayak dezenfeksiyonu

DENİZLİ İl Sağlık Müdürü Dr. Erdoğan Taş, yüzme havuzlarının standarta uygun olması gerektiğini belirterek, “Havuz giriş yerlerine 1015 santimetre derinliğinde, ayak dezenfeksiyonu sağlayacak yıkama havuzları konulmalıdır” dedi.

Dr. Taş, yaptığı yazılı açıklamada havaların ısınmasıyla birlikte insanların serinlemek için tercih ettikleri yerlerin başında yüzme havuzlarının geldiğini söyledi. Yaz aylarında mevsim sıcaklıklarına bağlı olarak mikrop, virüs ve bakterilerin çoğalmasının bazı rahatsızlıklara sebep olduğunu, havuza ve denize girme sonucunda bazı enfeksiyonlara yakalanma riskinin arttığını anlatan İl Sağlık Müdürü Taş, “Kulak, göz, cilt (mantar) enfeksiyonlarıyla ishal gibi sindirim sistemi hastalıkları, deniz ve havuzların beraberinde getirdiği risklerden bazılarıdır. Sıcaklarda rağbet edilen yüzme havuzlarının bazı hastalıkları bulaştırmaması için Sağlık Bakanlığı tarafından konulmuş standartlara sahip olması zorunludur. Serinlemek amacıyla yüzme havuzlarından faydalanacak vatandaşlarımız, buralarda hangi standartların geçerli olduğunu iyi bilmelidir” şeklinde konuştu.

Dr. Erdoğan Taş, yüzme havuzlarının standartlarını şöyle sıraladı: “Havuz sularında 24 saatlik aktif klor kontrolleri yapılmalı ve yakındaki bir panoda belirtilmelidir. Havuz sularının haftada veya 15 günde bir bakteriyolojik kontrolleri yapılıp raporu, yine çevrede görünür bir yere asılmalıdır. İkaz levhaları görünür yerlere konulmalıdır. Havuz giriş yerlerine 1015 santimetre derinliğinde, ayak dezenfeksiyonunu sağlayacak yıkama havuzları yapılmalıdır. Havuz suyunun devamlı temizliğini sağlayan filtrasyon ve klorlama tesisi bulunmalıdır. Havuz çevresi ve güneşleme alanlarında kaymayı önleyici zemin düzenlemesi olmalıdır. Havuzun çevresindeki tuvalet, lavabo, pisuvar ve duş gibi yerler, aktif klor içeren dezenfektan maddelerle her gün dezenfekte edilmelidir. Havuz içine klor haricinde renk verici veya berraklaştırıcı hiçbir madde atılmamalıdır.”

12.07.2008


Karanlıkta uyumak, kanseri önlüyor

İNSAN beyninde bulunan ve geceleri karanlıkta uyurken salgılanan melatonin hormonunun yaşlanmayı geciktirdiği ve kanseri önlediği bildirildi.

Afyonkarahisar Devlet Hastanesi Endokrin ve Metabolizma Uzmanı Dr. Mustafa Ünal, melatonin hormonunun sadece saat 23.00 ile 05.00 arasında salgılanan bir hormon olduğunu söyledi. Bu hormonun ışığa duyarlı olduğunun altını çizen Ünal, karanlıkta yoğun olarak salgılandığı için özellikle ışıksız ortamlarda yatılmasını tavsiye etti.

Doğuştan kör olan kişilerin diğerlerine göre kanser olma riskinin çok düşük olduğunun aktaran Ünal, “Melatonin beyinde yalnızca geceleri ve karanlıkta salgılanan bir hormon. Vücudun ayarı ile ilgili iş yapıyor. Yapılan çalışmalar melatoninin gerçekten kanseri önleyici etkileri ve hücresel hasarın onarımında çok önemli rolü olduğunu, ayrıca bağışıklık sistemini destekleyici etkileri de olduğunu gösteriyor” dedi.

12.07.2008


EVİNİZİ 15 DAKİKA HAVALANDIRIN

TÜRK Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Dairesi Başkanı Dr. İsmail Arıkan, ‘’Eğer evlerimizi günde en az 15 dakika havalandırmazsak akciğer kanserine neden olan radon gazını solumuş oluruz’’ dedi.

Arıkan, TBMM Çevre Sorunlarının Araştırılarak Sürdürülebilir Çevre Politikası İçin Alınması Gereken Önlenmelerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonuna, radyoaktivite konusunda bilgi verdi.

TAEK Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Daire Başkanı Dr. İsmail Arıkan, bina yapı malzemelerinde radon gazı bulunduğunu, bu gazın zamanla açığa çıktığını söyledi.

Radon gazının sağlığa zararına dikkati çeken Arıkan, ‘’Eğer evlerimizi günde en az 15 dakika havalandırmazsak akciğer kanserine neden olan radon gazını solumuş oluruz. Sigara, radon gazının yanında hiç kalıyor’’ dedi.

Özellikle evi bodrum katında veya alt katlarda olanların günde en az 15 dakika evlerini havalandırmaları gerektiğini söyleyen Arıkan, şöyle devam etti:

‘’Beton yapı malzemelerinde bulunan radyoaktif maddeler zamanla bozulup, radon gazının oluşmasına neden oluyor. Özellikle bodrum katında veya kapalı yerde oturanlar, bu gaza maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.

Akciğer kanserine yol açan bu gazı solumamak için mutlaka kapalı alanlar havalandırılmalıdır. Eğer havalandırma yapılmazsa içeride oluşan radon gazını solumuş oluruz ve bu da akciğer kanserine neden olur. Bunun için beton yerine ahşap evler tercih edilmeli. En sağlıklısı ağaç... O da kozmik radyasyon yayıyor.’’

Binaların ısı ve ses yalıtımı için dış cephe kaplaması ile pencere ve kapıların PVC’den yaptırıldığına dikkati çeken Arıkan, ‘’PVC kaplama veya çerçeve, radon gazının dışarı sızmasını önler. İçeride biriken gazın solunması da sağlık yönünden iyi olmaz. Bunun için pencere ve kapı çerçevelerinde ahşap tercih edilmelidir’’ dedi.

12.07.2008


Meyve çeşitlerinin artışından faydalanın

DENİZLİ İl Sağlık Müdürü Dr. Erdoğan Taş, yüzme havuzlarının standarta uygun olması gerektiğini belirterek, “Havuz giriş yerlerine 10-15 santimetre derinliğinde, ayak dezenfeksiyonu sağlayacak yıkama havuzları konulmalıdır” dedi.

Dr. Taş, yaptığı yazılı açıklamada havaların ısınmasıyla birlikte insanların serinlemek için tercih ettikleri yerlerin başında yüzme havuzlarının geldiğini söyledi. Yaz aylarında mevsim sıcaklıklarına bağlı olarak mikrop, virüs ve bakterilerin çoğalmasının bazı rahatsızlıklara sebep olduğunu, havuza ve denize girme sonucunda bazı enfeksiyonlara yakalanma riskinin arttığını anlatan İl Sağlık Müdürü Taş, “Kulak, göz, cilt (mantar) enfeksiyonlarıyla ishal gibi sindirim sistemi hastalıkları, deniz ve havuzların beraberinde getirdiği risklerden bazılarıdır. Sıcaklarda rağbet edilen yüzme havuzlarının bazı hastalıkları bulaştırmaması için Sağlık Bakanlığı tarafından konulmuş standartlara sahip olması zorunludur. Serinlemek amacıyla yüzme havuzlarından faydalanacak vatandaşlarımız, buralarda hangi standartların geçerli olduğunu iyi bilmelidir” şeklinde konuştu.

Dr. Erdoğan Taş, yüzme havuzlarının standartlarını şöyle sıraladı: “Havuz sularında 24 saatlik aktif klor kontrolleri yapılmalı ve yakındaki bir panoda belirtilmelidir. Havuz sularının haftada veya 15 günde bir bakteriyolojik kontrolleri yapılıp raporu, yine çevrede görünür bir yere asılmalıdır. İkaz levhaları görünür yerlere konulmalıdır. Havuz giriş yerlerine 10-15 santimetre derinliğinde, ayak dezenfeksiyonunu sağlayacak yıkama havuzları yapılmalıdır. Havuz suyunun devamlı temizliğini sağlayan filtrasyon ve klorlama tesisi bulunmalıdır. Havuz çevresi ve güneşleme alanlarında kaymayı önleyici zemin düzenlemesi olmalıdır. Havuzun çevresindeki tuvalet, lavabo, pisuvar ve duş gibi yerler, aktif klor içeren dezenfektan maddelerle her gün dezenfekte edilmelidir. Havuz içine klor haricinde renk verici veya berraklaştırıcı hiçbir madde atılmamalıdır.”

12.07.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır | Site yöneticisi | Editör