"Gerçekten" haber verir 13 Eylül 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

İşte Ramazan

Geldi Ramazan ayı. On bir ayı bitirip geldi. Önce selâmını sundu ilk sahurda. Sonra bir ay sizinleyim diyerek ezanla beraber başladı güne. Artık bizimle. Yirmi dört saatimiz onunla geçecek. Her saniyemiz bu ayın içinde olduğumuzu hissettirecek. Bu hissin verdiği coşkuyla gecemiz gündüzümüz nurlarla dolacak.

Ramazanın bereketiyle, feyziyle ayrı bir yeri var. Serinletiyor huzuruyla. Gönlün baharında açıp açıp rengârenk bir gül demeti veriyor. Ruhun hasretini vuslat suyuyla söndürüyor. Her günü farklı bir anlama bürünüyor. Daha bir aşkla okunuyor mukaddes kitap. Nuruyla hemhal bir ayrıntıyı okutuyor gözlere. Günah tövbeye saklanıyor duâlarda.

Günün bitimi başka bir güne selâm gönderiyor. Yarında aynı çizgide devam edecek dercesine sahur için gözler kapanıyor. Günün hatimesi belki yorgunluk oluyor. O da tatlı bir yorgunluk. Sahurla başlayıp yatsıyla biten güne yorgunluk daha önceden vaad edilmiş bir ödül olarak uykuyu veriyor. O en güzel dinlenme olarak kalıyor gün batımların hoş vedasında.

Gündüzün kendini koyuverdiği saatlerde bir telâş sarıyor evleri. İftar hazırlıkları başlıyor. Misafir gelecekse telâş yolda bırakılmaya gelmiyor. Onu da sırtlayıp akşamın ezanında bırakıyor omuzlarından. İşte o zaman yüzünün akıyla çıkmanın rahatlaması teravihin meclisinde sürüyor. Belki misafir beraber gidiliyor teravihe.

Sokaklar alışılmış havasına birazda kalabalık katıyor. Bu kalabalık kendini bir yola vermenin görüntüsüdür. Bu yol caminin yolu olması, kapına varmanın şükrünü değdiriyor dudaklara. Cemaatin şevki sarıyor, bulutsuz gecelerin üzerine. Sema, salâvatların eşliğinde zikrine devam ediyor. Yeryüzü tarifi zor feyizlerin arasında kalıyor. Ruh yabancı olmadığı tatları alırken, kalp hakikat meclisinde huzur bulmanın soluğunda. Bu soluk öyle çıkıyor ki ciğerlerden, arkasından “Şükür Allah’ım bu sende Ramazana kavuşturdun” cümlesini söyleyiveriyor dil. En güzel kelâm oluveriyor. Şükrü cümlesinin aralarını sıkıştırdığı için. Bilmez mi insan dilin en güzel kelâmıdır şükür. Hamdolsun, şükürler olsun, İnşallah, Elhamdüllih ve buna benzer bütün kelimeler Müslüman vasfına yakışan değil midir? Dilinden çıkmasına nasip edene şükür ise bambaşka. O dilemese ne tek kelime çıkar bu aciz dilden ne de bu maneviyatı asıl hissedecek olan kalbin atışları. Zaten onu hissetmeye kalbin atışları boş ve anlamsız ritimlerden öteye gitmiyor. Nedir ki onu anmayan kalbin önemi. Yaşamıyor O’nsuz atan her kalp. Yaşıyor sadece kendince uyuttuğu bir masal dünyasında. Ve Ramazanlar bu boş kalp sahipleri için olağan günlerden farklı olmuyor. Hissetmek mi, ne yazık! Hem dünya hem ahiret için bir kayıp. Yaşa ve git. O kadar. Geriye kalan ne? Televizyondaki Ramazan programlarına burun kırıt. En azından saygı adına bazı programların biraz edebe yakışan görüntülerini alaya al. Sokaklarda camiye giden yaşlı bir adama çarptığında, öfkeni ver. Sonra da ne zaman bitecek bu Ramazan diye günlerin azabını çek. Bayramları ise tatil diye bir tebessüm ver. Ve hemen koş bir tatil beldesine.

İşte Ramazan bir gül demetinden her gün bir altın gün sunuyor. Otuz altın gün. Bağrından bin aydan hayırlı bir geceyi taşıyor. Ve bizi yine bu senede bu altın günlere kavuştuk. Kavuşturana şükürler olsun. Hoş geldin, sefalar getirtin ey şehr-i Ramazan.

Fadime KAYA

13.09.2008


Dr. Siddiqui’nin dramı

Pakistan’lı bayan Dr. Aafia Siddiqui (*) 1972’de doğdu. Şu anda 36 yaşında. 5 yıl önce, birisi henüz bir yaşında olan 3 küçük çocuğuyla birlikte, Pakistan’da kayboldu. Şahitlere göre 5 yıl boyunca Amerika’nın Afganistan’daki Bagram esir kampında işkence ve tecavüze uğradı. Şu anda New York’ta, Amerikalı asker ve memurları öldürmeye (!) teşebbüs iddiasıyla, 20 yılla yargılanıyor. Sağlık durumu içler acısı. Çocuklarından ikisi ise hâlâ kayıp!

Dr. Siddiqui 1995 yılında Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) biyoloji lisans diplomasını alıdı. MIT pek çok branşda Amerikanın bir numaralı üniversitesi. Daha sonra 2001 yılında Brandeis University’de “Neuroscience” konusunda doktorasını aldı.

2001-2003: terör bağlantısı (!) şüphesi:

Dr. Siddiqui’nin iki adet Müslüman hayır kurumuna, kendi banka hesabından para yardımı yaptığını söylüyorlar ve bu iki kurumun da şüpheli olduğunu, yani belki terörizme yardım ettiğini söylüyorlar. Ayrıca kocası, bir mağazadan çelik yelek, gece görüş gözlüğü gibi malzemeler satın almış. Amerikada, spor mağazaları ve benzeri mağazalarda, serbestçe çeşit çeşit tabanca, tüfek satılıyor. Muhtemelen belki bir kimlik kartı isteyebilirler satın alırken. Bazen onu bile istemiyorlar. Bu mağazalar, her şehirde, kasabaların da çoğunda var. Kanunen serbest. Buna benzer bir iki şey daha olmuş. Dolayısı ile Dr. Siddiqui Amerika’nın “İslâmî Terör” şüphelileri listesine giriyor. ‘Belki terörizme yardım’ ediyormuş. En yeni çıkan iddialara göre, bu doktoralı kadın o zaman, İslâmî Terörizmi finanse etmek için, elmas kaçakçılığı bile yapmış!

Mart 2003: Üç çocukla beraber kayboluş!

Mart 2003’de, Dr. Siddiqui, Pakistan’da, birisi daha henüz bir yaşında olmak üzere, 3 çocuğu ile birlikte ortadan kayboluyor. Annesinin evinden, taksi tutarak hava alanına gidiyor, gidiş o gidiş. Kendisinden ve çocuklarından, Ağustos 2008’e kadar, 5 yıl boyunca bir daha haber alınamıyor. Bazı haberlerde, Dr. Siddiqui ve 3 çocuğunun, Pakistan'da Havaalanında, Pakistan güvenlik kuvvetleri tarafından gözaltına alınıp, Amerika’ya teslim edildiği ve bunun haberinin de, o zaman Amerika’da bazı yerlerde çıktığı söyleniyor.

Pakistan’da Dr. Afia Siddiqui kaybolduktan bir hafta sonra, bilinmeyen bir motosikletli kişi, Dr. Siddiqui’nin ailesine geliyor, ve “Eğer çenenizi tutarsanız, yakında kızınıza kavuşacaksınız” diye teminat veriyor.

Bir de, Pakistan’da kayıp olan Müslümanlar var, Amerika “Terörist İslâma” (!) karşı savaş açtığından bu yana. Bu kayıpların sayısı 650 kişi. Dr. Siddiqui ve 3 küçük çocuğu bu 650 kayıp Müslüman içinde.

2004 yılında FBI Dr. Siddiqui adına bir sayfa açıyor internet sitesinde, terör şüphelisi olarak arıyoruz diyor.

İnsan hakları kuruluşları, gazeteciler Dr.

Siddiqui’yi arıyor

Muazzam Begg isminde bir İngiliz vatandaşı var, ismine bakılırsa Pakistan asıllı olsa gerek ve tabiî ki Müslüman. Muazzam Begg, tutuklanarak, Amerika’nın Afganistan’da Bagram Hava Üssündeki esir kampına (daha doğrusu işkence kampına) götürülüyor. Orada işkence görüyor. Daha sonra salıveriliyor ve İngiltere’ye dönüyor, yıl 2005. İngiltere’de kitap yazıyor, Bagram’da gördüğü işkenceleri, başından geçenleri anlatıyor. Bu kitapta bir de “Bagram’ın 650 numaralı tek kadın esirinden” bahsediyor, Bagram’daki tek kadın esirden. Muazzam Begg diyor ki: “Geceleri 650 numaralı kadın esirin karanlığı yırtan çığlıklarını duyduğumuz zaman, kendimize yapılan işkenceleri unuturduk!” Bu 650 numaralı esirin, işkenceden ve tecavüzden dolayı, devamlı çığlıklarını duyarlarmış. Bu kadın şuurunu kaybetmiş. Bu kadın erkeklerle aynı tuvaleti kullanırmış. Öyle yerlerde tuvaletlerin de kapısı olmadığını söylüyorlar.

İnsan hakları savunucusu Yvonne Ridley şunu da ekliyor, “Temmuz 2005’de Bagram esir kampından kaçan 4 Arap’tan birisi bir televizyon programına katılıyor ve Bagram’da bir kadının ağlamalarını ve çığlıklarını duyduğunu fakat kendisini görmediğini söylüyor.”

Dünyada gösteriler yapılıyor. İngiliz kadın gazeteci ve insan hakları savunucusu Yvonne Ridley konuya sahip çıkıyor. Yvonne Ridley ve İngiltere’den bir Müslüman insan hakları derneği yöneticisi geçen ay Pakistan’a gittiler; ses getiren bir basın toplantısı düzenlediler; Pakistan devletine resmen müracaatta bulundular, “Dr. Aafia Siddiqui ve 3 küçük çocuğu ne oldu?” diye. Pakistan resmen gün veriyor Yvonne Ridley’e konu için, 9 Eylül 2008.

6 Ağustos 2008: Dr. Siddiqui ortaya çıkıyor,

ilk duruşma

Yvonne Ridley Pakistan Hükümetinden resmen gün aldıktan iki hafta sonra, Dr. Aafia Siddiqui New York’ta ortaya çıkıyor, FBI tutuklamış, 20 yıl hapis isteğiyle mahkemeye çıkarılıyor! 3 çocuk ise hâlâ kayıp!

Mahkeme günü, Dr. Siddiqui’nin

sağlığı vahim bir halde:

- Yürüyemiyor, 6 Ağustos 2008’deki ilk duruşmasına tekerlekli sandalyede getiriyorlar.

- Göğsünde kurşun yarası var, düzgün dikilmemiş, kanıyor ve elbisesini kana bulandırıyor. Kesik yarası göğsünden göbeğine kadar geliyor, kaç kurşunla vurulduğu belli değil.

- Durumu acil olduğu halde, Amerikaya getirildikten sonra en az bir hafta doktorlara gösterilmemiş.

- Bitkin bir halde, yüzü değişmiş, 5 yıl evvelki yüz gitmiş, başka bir yüz gelmiş.

4 Eylül 2008’de TimesOnline’de çıkan bir habere göre, Siddiqui’nin avukatı Gideon Oliver, Siddiqui’nin avukatları ve diğer kanunî ilgililerinin kendisini, mahkemeye ilk çıkışından bu yana yaklaşık bir aydır göremediklerini söyledi. Bunun sebebi, her görüşmeden önce Siddiqui’ye “Çıplak Arama” (Strip Search) yapılması, yani üzerindeki bütün her şeyin çıkartılarak arama yapılması. Siddiqui bunu kabul etmediği için, avukatları ve diğer ilgilileri kendisiyle görüşemiyorlar.

2 Eylül 2008, iddianame açıklanıyor:

Siddiqui iddianamede aşağıdaki suçlarla suçlanıyor:

1- Amerika dışında, Amerikan vatandaşlarını öldürmeye teşebbüs etmek.

2- Amerikan memur ve çalışanlarını öldürmeye teşebbüs.

3- Amerikan memur ve çalışanlarına silâhlı saldırı.

4- Suç maksatlı ateşli silâh taşımak ve kullanmak.

5- Üç defa Amerikan memur ve çalışanlarına saldırmak.

Bu arada Dr. Siddiqui’nin duruşması, duruşmaya katılamaması sebebiyle, 22 Eylül gününe ertelendi. Siddiqui’nin avukatı Elizabeth Fink’e göre, Siddiqui’nin akıl sağlığı, ikisi hâlen kayıp olan üç çocuğu ile ilgili olarak bozulmuş halde.

(*) Türkiye’de Afiyet Sıddıki olarak tanındı, isminin Arap harfleriyle yazılışı böyle. İnternette Afiyet Sıddıki şeklinde arayınca, Türkiye’de çıkmış haberlerden başka bir bilgi bulunamıyor, halbuki internette onunla ilgili binlerce sayfa var.

HARUN ALTAY

13.09.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır