"Gerçekten" haber verir 08 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Çiçeklerin genleriyle oynadılar

İsraİllİ araştırmacılar, genleriyle oynayarak çiçeklerin kokusunu arttırdı.

Kudüs’teki İbranî Üniversitesi araştırmacıları, bazı çiçeklerin yaydığı kokuyu 10 kat artırmayı başardı. Bazı çiçekler de; vakit, bitkinin yaşı ve hava şartları gibi süreçlerden bağımsız olarak gece gündüz sürekli koku verir hale getirildi. Buluşun, özellikle kesme çiçek ticaretini arttırması bekleniyor. İsrail, yılda 200 milyon dolarlık kesme çiçek ve tohum ihraç ediyor.

08.10.2008


 

Beynimizin dostu ceviz

Son yıllarda, yüksek kesimlerdeki ormanlık alanların ağaçlandırmasında en yaygın meyve türü olarak değerlendirilen ceviz, yaş olarak kilosu 12-15 YTL arasında değişen fiyatlarla alıcı bulurken, uzmanlar da sağlık açısından önemine dikkati çekerek, tüketimini öneriyorlar.

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi diyetisyeni Özgen Arı, yaptığı açıklamada, ‘’cevizin fizyolojik yapısının benzerliğinin yanı sıra muhtevasındaki vitaminlerle de beyin dostu olduğunu’’ bildirdi. Cevizin, dışındaki yeşil kabuğu ile kafa derisini, sert kabuğu ile kafatasını, içindeki ince zar ile beyin zarını, meyvesi ile de beynin şeklini adeta birebir yansıttığını belirten Arı, ‘’Bu benzerliğin yanı sıra sağlık açısından da ceviz tam bir beyin dostu’’ dedi.

Şekli ile beynin küçültülmüş bir modeli olan cevizin Omega 3, Omega 6, A, B ve E vitaminleri ile lif yönünden zengin olmasının yanı sıra, beyin için gerekli gümüş iyonlarını da içerdiğini ifade eden Arı, ‘’Antibakteriyel özelliği olan gümüş iyonları beyin sağlığının koruyucusudur. Ceviz, beynin ihtiyacı olan gümüş iyonlarını içeren tek meyve’’ dedi.

Cevizin beyin sağlığına olumlu katkı sağlamasının yanı sıra kalp ve kolesterol için de vazgeçilmez bir meyve olduğunu belirten Arı, ‘’Ceviz sadece ileri yaştaki bireyler için değil gelişme çağındaki çocuklar için de tüketimi gerekli bir meyve. Cevizi, zihin açıcı, dikkat toplayıcı özelliği sebebiyle ÖSS ve SBS gibi sınavlara giren öğrencilere hararetle öneriyoruz’’ dedi. Cevizin kan kolesterolünü düşürücü etkisinin de bilimsel olarak kanıtlandığına dikkati çeken Arı, cevizin enerji içeriğinin oldukça yüksek olması sebebiyle günde 30-45 gramdan fazla tüketilmesini önermediklerini bildirdi. BİR PÜF NOKTA Son günlerde hasat mevsimi olması sebebiyle tezgâhlarda yerini alan taze cevizde tek sorunun yeşil kabuğunun yağlı boya gibi ele yapışması olduğunu anlatan Arı, ‘’Cevizin bıraktığı yeşil leke kolay kolay elden çıkmaz. Ancak, elleri iki dakika kadar sirkeye batırıp bir pamukla ovduktan sonra soğuk suyla yıkamak lekelerin giderilmesine katkı sağlayacaktır’’ diye konuştu.

08.10.2008


 

Yamaç paraşütünün yeni adresi: Kaş

Antalya’nın Kaş ilçesi, Fethiye Babadağ’dan sonra yamaç paraşütünün önemli merkezlerinden biri hâline gelirken, sektör temsilcileri Kaş’ta 12 ay boyunca yamaç paraşütü yapmak için çalışmalarını sürdürüyor.

Kaş’taki Asaz Dağı ve Kırdavlı Tepesi, yamaç paraşütü tutkunlarının yeni durağı oldu. İklim ve coğrafi şartlarıyla yamaç paraşütü için uygun şartlara sahip olan Kaş’ta yılda yaklaşık bin 500 uçuş gerçekleştiriliyor. Kaş’ın güzelliğini havadan izlemek için yamaç paraşütüyle atlayış gerçekleştirenler, bu heyecanın karşılığında ortalama 100 avro ödüyorlar. Ankara Uçuş Kulübü üyesi ve Basın Sözcüsü Melisa Yıldırım, yaptığı açıklamada, yamaç paraşütünün Türkiye’de yeni yeni keşfedilmeye başladığını, buna karşın dünya turizminde, turizm çeşitliliği açısından önemli bir yeri bulunduğunu dile getirdi. Yamaç paraşütünün bir çok tabiî güzelliklere sahip Kaş’ta yıl boyunca yapılmasını istediklerini ve bu konuda bazı çalışmalar başlattıklarını ifade eden Yıldırım, Kaş’ta şu anda üç firmanın yamaç paraşütü yaptırdığını, ilçe dışından gelen uçuş okulları ve üniversite öğrencileri ile yabancı uçuş meraklılarının Kaş semalarını canlandırdığına dikkati çekti.

08.10.2008


 

Hasta olmamak için egzersiz yapın

KIŞIN hastalanmamak için bazı önlemler alındığı, ancak vücut direncini arttıran egzersizin sonbaharla birlikte çoğu zaman ihmal edildiği belirtildi.

Selçuk Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Said Bodur, yaptığı açıklamada, halk sağlığı açısından egzersizin hastalıkları önleyici etkisine dikkati çekti. ‘’Sağlık için egzersizi günlük hayata sokmak iyi bir yöntem’’ diyen Prof. Dr. Bodur, egzersizin sadece hastalıklardan korunmak için değil, dolaşım sistemi ve kalbi kuvvetlendirmek için de önemli olduğunu vurguladı. Kışın hastalanmamak için bazı tedbirler alındığını, ancak vücut direncini arttıran egzersizin sonbaharla birlikte çoğu zaman ihmal edildiğini söyleyen Prof. Dr. Bodur, şunları kaydetti: ‘’Havaların soğumasıyla birlikte yürüyüşler bırakılıyor, açık havada yapılan egzersizler ihmal ediliyor. Oysa özellikle Sonbahar aylarında vücudun bağışıklık sistemini arttırmak için egzersiz yapmak büyük önem taşıyor. Haftada en az 3 kez 30-40 dakika egzersiz yapılması, hastalıklardan etkilenmemek için faydalı olacaktır. ‘Kış geliyor’ diye egzersiz aksatılmamalıdır. Kışın hareket yapmamamız, vücudu hastalıklara karşı dirençsiz hale getirecektir. Hava temizse açık havada, değilse kapalı mekânlarda egzersiz yapılmalıdır.’’

Prof. Dr. Bodur, yine sonbaharda C vitamini içeren gıdaların bol miktarda tüketilmesinin de vücut direncinin arttırılmasına katkı sağlayacağını bildirdi. Türk milletinin sıvıyı az tüketen bir toplum olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Bodur, şöyle devam etti: ‘’Vücut direncini arttırmada yeterli sıvı alımı da önemli etken. Sıvı alımı, sonbahar ve kış aylarında vücut direncini yükseltir. Günlük 2.5-3 litrelik su tüketimi, sağlıklı hayat için ideal ölçü olarak kabul edilir. Yeterli su alımı sadece vücut direncini arttırmakla da kalmaz, böbreklerin sağlıklı çalışması ve oksidanların vücuttan düzenli atılmasına da yardımcı olur.’’

08.10.2008


 

KKTC’de sigara yasağı geliyor

KKTC Cumhuriyet Meclisi, ‘’Tütün Ürünlerinin Zararlarından Korunma ve Denetim Yasa Tasarısı’’nı oy birliğiyle kabul etti.

Türkiye dahil pek çok ülkede sigarayla ilgili uygulanan yasaklar, ‘’Tütün Ürünlerinin Zararlarından Korunma ve Denetim Yasası’’ ile KKTC’de de yürürlüğe girecek, başta kanser ve kalp-damar hastalıkları olmak üzere pek çok hastalığın sebebi olan sigara ve tütün ürünlerinin içimi kısıtlanacak. ‘’Halkın genel sağlığını ve sigara içmeyen ve tütün ürünlerini tüketmeyen kişileri korumak; sigara ve tütün ürünleri tüketenlerin sağlıklarının da daha fazla zarar görmesini önlemek için uyarılar yaparak tedbirler alınmasını’’ amaçlayan yasa, özellikle 18 yaşın altındakileri korumaya yönelik düzenlemeler içeriyor.

08.10.2008


 

İran’da, kadınlara özel otomobil üretilecek

İran’In en büyük otomobil firması Khodro, kadın sürücülere uygun özelliklerde araba üretileceğini bildirdi.

The Guardian gazetesinin haberine göre, İran’da üretilecek bu yeni araçlar, uluslar arası standartları karşılamasının yanı sıra, kadınların sürüş ihtiyaçları göz önünde bulundurularak tasarlanacak. Otomobilde otomatik vites, elektronik park sensörleri, navigasyon sistemi, kullanımı kolay bir kriko, patlak ya da inmeye başlayan lastiği haber veren alarm ve pek çok ‘kadınsı’ özellik bulunacak. Kadınlara özel ‘yumuşak’ renklerde üretilecek olan araçlar, özel bir zerafetle dizayn edilecek. Ayrıca çocuk yolcular için çok sayıda eğlenceli ‘işitsel’ unsurlar yer alacak. Khodro, ilk bayan arabasını önümüzdeki yıl Haziran ayında, İran kadınlar gününde piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor. Samand modelinin bir parçası olan araç, Suriye ve Venezuela’ya ihraç edilecek.

08.10.2008


 

Genetikte güvenli test yöntemi bulundu

ABD’de yapılan bir araştırma sonucu, başta Down Sendromu (Trizomi 21) olmak üzere genetik hastalıkların anne karnında öğrenilmesine olanak sağlayan amniyosentezden daha güvenli bir doğum öncesi genetik test yöntemi bulundu.

ABD’deki Stanford Üniversitesi ile Howard Hughes Tıp Enstitüsü araştırmacılarının bulduğu yeni yöntemle anne adayından alınan kan örneği, bebekteki anomalinin ortaya çıkarılmasına yeterli oluyor. Araştırmacılar, yazılı açıklamalarında, şimdiye kadar hamile kadınların bebeklerinde herhangi bir anomali olup olmadığını öğrenmek için hamileliklerini riske soktuklarını, amniyosentez başta olmak üzere mevcut doğum öncesi testlerinin rahime bir iğne sokularak yapıldığını, bu yöntemlerin de yüzde 50 oranında düşük tehlikesi oluşturduğunu belirtti. Açıklamada, annenin kanında bulunan cenine ait DNA örneklerinin kullanıldığı yeni yöntemin güvenlik avantajına sahip olmasının yanı sıra herhangi bir anomalinin diğer yöntemlere nazaran çok daha erken dönemde belirlenmesine imkân sağladığı ifade edildi.

08.10.2008


 

Arabanın hızını sınırlayan cihaz geliştirildi

ABD’dekİ bir otomobil firması, çocuklarının otomobillerini kullanma ihtimaline karşı ailelere aracın hızını sınırlama imkânı veren bir sistem geliştirdi.

Sistem, kontak anahtarına yerleştirilecek bir bilgisayar çipi sayesinde çalışıyor. Çip, hızın sınırlanmasını sağlamanın yanı sıra radyo ve CD çaların sesinin kısıtlanmasına ve emniyet kemeri takılmadığında alarm vermesine imkân sağlayacak şekilde de programlanabiliyor. Şirket, yaptığı pazar araştırmasında ailelerin yüzde 75’inin bu fikirden memnuniyet duyduğunu, ancak gençlerin yüzde 67’sinin hoşlanmadığını bildirdi. Araştırmanın, ailelerin çocuklarının bu hız sınırlayıcı sistemin bulunduğu otomobili kullanmalarına daha çok izin vereceklerini gösterdiği de belirtildi. “MyKey” adı verilen sistemin, ABD’de otomobillerin 2010 modellerinde kullanılacağı belirtildi. Dünyanın diğer yerlerine bu sistemin bulunduğu araçların ne zaman satışa sunulacağı ise açıklanmadı.

08.10.2008


 

Mayınları fırında imha ediyorlar

Mardİn’İn Nusaybin ilçesinde sınırdan temizlenen mayınlar fırında imha ediliyor.

Nusaybin ilçesi yakınlarında, Türkiye-Suriye sınırında açılacak yeni sınır kapısının yapımı öncesinde, 200 dönümlük alanda özel bir firma tarafından ‘’mayın faresi’’ olarak adlandırılan tarama cihazıyla yürütülen çalışmalarda çıkarılan mayınların imhası sürüyor. Tauber Firması Ekip Şefi Detlef Jungfermann, yaptığı açıklamada, Türkiye-Suriye sınırındaki Mohris Tepesi ile 2. Hudut Taburu’na bağlı Demirtepe Karakolu arasında bulunan 200 dekarlık alanda 2 ay önce 26 gün süresince yürüttükleri çalışmada 310 antipersonel, 35 antitank mayını ile 1 el bombası çıkardıklarını söyledi. Mayınların yer altında uzun süre kalmasından dolayı imha edilmesinde büyük sıkıntı yaşadıklarını vurgulayan Jungfermann, şunları anlattı: ‘’İlk etapta çıkardığımız bazı mayınları imha ederken sorun yaşamamızdan dolayı firmamız tarafından mayın imhası için güvenli ve profesyonel bir yöntem olan mayın imha fırını getirdik. Çıkardığımız mayınları bu fırında imha etmeye başladık. Mayınları imha etmeden önce bir cihaz yardımı ile ikiye ayırıyoruz. Daha sonra mayını sıcaklığı 500 dereceye kadar çıkan fırına atarak, imha ediyoruz. Bu yöntem mayının imha edilmesinin en güvenli yoludur. Mayın imha fırınında herhangi bir arıza çıkmadığı takdirde hafta sonuna kadar mayınların tümünü imha edeceğiz. Profesyonel yöntemlerle çalışan bir firmayız. Mayın temizlerken korkmuyoruz. Almanya’da yıllarca 1. ve 2. Dünya Savaşlarından kalan mayın ve bombaları temizledik.’’ Mayınlı arazideki temizleme çalışmalarının bitmesinin ardından yeni sınır kapısının yapımı için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından inşaat çalışmalarına başlanacak.

08.10.2008


 

Alkolün bir zararı daha ortaya çıktı: Horlamak

HorlamanIn erkeklerde kadınlara oranla daha sık görüldüğünü belirten uzmanlar, horlamak istemeyenlerin aşırı yemekten ve alkol kullanımından uzak durmalarını tavsiye ediyor.

Ağız ve burun arkasında bulunan hava yolunun daralması sonucu ortaya çıkan ve gürültü biçimindeki ses olarak adlandırılan ‘horlamanın’ alınacak bazı tedbirlerle birlikte sona erdirilebileceği belirtiliyor. Horlama probleminin en sık şişman erkeklerde görüldüğünü ve yaşla birlikte her geçen gün arttığını anlatan uzmanlar; “Horlamak istemiyorsanız, alkol ve aşırı yemekten kaçının” uyarısında bulunuyor. Normal erişkin inanların en az yüzde 45’inin zaman zaman horladığını belirten Özel Bahar Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Adem Cenkçi, bu kişilerin yüzde 25’inde şikâyetlerin sürekli olduğunu söyledi.

08.10.2008


 

Az elektrikle daha çok ısınacağız

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Teknik Eğitim Fakültesinde, daha az elektrik tüketimiyle daha çok ısınma sağlayan yeni bir sistem geliştirildi.

SDÜ Mühendislik Mimarlık Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Bilgisayar Donanımı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Proje Sorumlusu Yrd. Doç. Ahmet Küçükkömürler, yaptığı açıklamada, Teknik Eğitim Fakültesine ait atölyede küçük kaynak makineleri üzerine çalışırken, yeni bir ısıtma sistemi geliştirdiklerini bildirdi. Elektromanyetik indüksiyon prensibiyle çalışan cihazla 85 santigrat dereceye kadar ısı elde ettiklerini anlatan Küçükkömürler, cihazın çalışırken saatte yaklaşık 400 watt elektrik harcadığını kaydetti. Ön yüzü mermer blok şeklindeki cihazın oda içinde farkedilmeyeceğini de vurgulayan Ahmet Küçükkömürler, 50’ye 40 santimetre boyutlardaki cihazın 20-25 metrekarelik bir odayı rahatlıkla ısıtabildiğine işaret etti. Küçükkömürler, üretilen cihazın maliyetinin de düşük olduğunu bildirdi. Prototipin 100 YTL’ye mal olduğunu anlatan Ahmet Küçükkömürler, istenilirse projenin daha da büyütülebileceğini bildirdi.

08.10.2008


 

ADI KONULMADAN YENİ BİR OHAL Mİ İSTENİYOR?

Aktütün saldırısı sonrasında askerin tekrar gündeme getirdiği talepler, açıkça adı konulmasa da, “OHAL'e dönüş” isteğinin ifadesi olarak yorumlanıyor. Yakın zamanlarda son olarak Kara Kuvvetleri Komutanından sâdır olan “AB yasaları güvenlik güçlerinin terörle mücadelesini zorlaştırıyor” şikâyetinin ardından, Aktütün olayı, ilgili yasalarda AB'ye uyum adına yapılan değişikliklerden vazgeçilerek eski uygulamaya dönülmesi yönündeki askerî taleplerin tekrar yoğunlaştırılması için gerekçe oldu.

HÜKÜMET REFORMLARDAN GERİ ADIM

ATMASIN

Askerî kanadın talepleri arasında yer alan “Ev arama, durdurup kimlik sorma ve üst arama yetkisini hakim veya savcı iznine bağlayan hüküm kaldırılsın; operasyonlarda jandarmaya, polis alanında da arama yetkisi verilsin; jandarma ve polise ait adlî kolluk yetkisi jandarma dışı askerî birimlere de verilsin; güvenlik güçleri gerekirse telefon iletişimini kesebilsin” gibi maddelerle ilgili olarak hükümetin “Reformlardan geri dönüş yok” kararlılığını yansıtan sağlam bir duruş sergilemesi isteniyor.

08.10.2008


 

23 teröristin 9’u bulundu

Aktütün sınır karakoluna yönelik saldırıda ölü ele geçirilen teröristlerden 9’unun cesedi bulundu. Cesetleri bulunan teröristlerden 4’ünün yabancı uyruklu olduğu belirlendi.

HakkÂrİ’nİn Şemdinli ilçesindeki çatışmada ölü ele geçirilen teröristlerden 9’unun cesedi bulundu. Cesetleri bulunan teröristlerden 4’ünün yabancı uyruklu olduğu belirlendi. Alınan bilgiye göre, PKK’lı teröristlerin Aktütün Jandarma Sınır Karakolu’na yönelik saldırının ardından etkisiz hale getirilen 23 teröristten 9’unun cesedine ulaşıldı. Cesetleri bulunan teröristlerden 4’ünün yabancı uyruklu olduğu tesbit edildi. Güvenlik güçleri tarafından Aktütün Köyü kırsalından alınarak, Şemdinli’ye getirilen teröristlerin cesetleri otopsi işlemleri için devlet hastanesi morguna bırakıldı.

08.10.2008


 

21 AYRI HEDEF VURULDU

Genelkurmay Başkanlığı, Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının, dün sabah erken saatlerde Irak'ın kuzeyinde Avaşin Basyan ile İki Yaka Dağları ve Buzul Dağı bölgelerinde tesbit edilen 21 ayrı hedefe yönelik hava taarruzu icra ettiğini bildirdi.

Genelkurmay: 21 hedefe hava taaruzu yapıldı

Genelkurmay Başkanlığı, Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçaklarının, dün sabah erken saatlerde Irak’ın kuzeyinde Avaşin Basyan ile İki Yaka Dağları ve Buzul Dağı bölgelerinde tespit edilen 21 ayrı hedefe yönelik hava taarruzu icra ettiğini bildirdi. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yayımlanan basın açıklamasında şunlar kaydedildi: ‘’Türk Hava Kuvvetlerine ait savaş uçakları tarafından bu (dün) sabah erken saatlerde Irak’ın kuzeyinde Avaşin Basyan ile İki Yaka Dağları ve Buzul Dağı bölgelerinde tespit edilen 21 ayrı hedefe yönelik hava taarruzu icra edilmiştir. Görevlerini başarıyla tamamlayan uçaklarımız emniyetle üslerine dönmüşlerdir.’’ Bu arada, Genelkurmay Başkanlığı, daha önce kayıp olduğu bildirilen şehit Uzman Jandarma II. Kad. Çvş. Nurullah Oymak ve şehit Uzman Jandarma II. Kad. Çvş. M. Bahattin Erturhan’ın bulunduğunu bildirdi.

08.10.2008


 

Suçlu aramıyoruz çözüm istiyoruz

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kimsenin terör üzerinden siyaset yapmaması gerektiğini vurgulayarak, “Suçlu aramıyoruz, çözüm istiyoruz’’ dedi. Sınırötesi operasyonla ilgili Başbakanlık Tezkeresinin TBMM Genel Kurulunda görüşüleceğini hatırlatan Erdoğan, ‘’Şimdi bizler yine Meclisimize gidiyoruz. Meclisimiz inanıyorum ki yarınki görüşmelerde, Türkiye’nin terörle mücadelesinde kararlı iradesini ortaya koyacaktır’’ dedi.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz şu anda suçlu aramanın ötesinde çözüm aramanın gayreti içindeyiz. Çünkü, inanıyoruz ki güvenlik güçlerimiz samimî olarak ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir” dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmaya, Aktütün karakoluna yapılan saldırı sonucunda şehit düşen askerleri anarak başladı. Hala terör üzerinden siyaset yapma gayreti içinde olanların bulunduğunu belirten Erdoğan, kimsenin terör üzerinden siyaset yapmaması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, ‘’Kan üzerinden siyaset yapılmaz, şehitlerimiz, gazilerimiz üzerinden siyaset yapılmaz. Bu hepimizin ortak derdi, ortak meselesidir. Kan üzerinden siyaset yapanlar, o kanın içerisinde kendileri boğulur’’ dedi. Erdoğan, terör karşısında ortaya konulabilecek en doğru tavrın aklıselimin muhafaza edilmesi ve tepkisel davranılmaması olduğu uyarısında bulunarak, ‘’Zira tepkisel davranışlar ve söylemler, terörün varmak istediği amaca hizmet edebilir. Millet olarak, toplum olarak, terör sorunu karşısında rasyonel bir tavır geliştirme becerisini göstermeliyiz. Toplumsal meselelerimizi çözmenin yegâne yöntemi, aklıselim çizgisinde yürümek, sağduyuyu elden bırakmamaktır” diye konuştu. Türkiye’nin sabrını, metanetini, vakarını yanlış yorumlayanların, bunun bir acz olduğunu zannedenlerin bugün değilse yarın, yanıldıklarını anlayacaklarını kaydeden Erdoğan, ‘’Akan kanı durdurmak için yeni ne tedbir gerekirse alıyoruz, alacağız. Uluslar arası hukuktan doğan haklarımızı, hukuk çerçevesinde azami kalmaya özen göstererek, kullanıyoruz, kullanacağız’’ diye konuştu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekâtına izin veren tezkerenin TBMM’nin gündeminde olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ‘’Özellikle bir şeyi vurgulamam lâzım; o da şudur: Sürekli olarak dikkat ediyorum; hep bir şeyin içerisinde olanlar var. O da suçlu aramak... Biz şu anda suçlu aramanın ötesinde çözüm aramanın gayreti içindeyiz. Çünkü, inanıyoruz ki güvenlik güçlerimiz samimi olarak ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir. Faturası ve neticesi şüphesiz ki ağır olmuştur. Buna katlanmak da zordur. Ama bir gerçeği unutmayalım; eksiklikler olabilir ve vardır. Biz hep şunu söylemişizdir, güvenlik güçlerimizin hepsine, polisimize, askerimize: Bizden isteğiniz nedir? Ne varsa söyleyin, biz gereğini yaparız. Bugüne kadar da ne istenirse, bunu yerine getirdik ve bundan sonra da yerine getiririz. Bu konuda bizden Hükümet olarak, istenen bir şey yerine gelmiştir.’’

08.10.2008


 

3G ihalesi 28 Kasım’da

UlaştIrma Bakanı Binali Yıldırım, 3G ihalesinin 28 Kasım 2008 tarihinde yapılacağını bildirdi.

Yıldırım, İstanbul TÜYAP Beylikdüzü Fuar ve Kongre Merkezinde, CeBIT Bilişim Eurasia Fuarının açılışında yaptığı konuşmada, 3G ihalesinin 28 Kasım 2008 tarihinde gerçekleştirileceğini söyledi.

08.10.2008


 

Jandarmanın alanını daraltılma gündemde yok

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, ‘’Türkiye özgürlük ve güvenlik arasında tercih yapmak durumunda değildir.

Hem özgürlüğümüzü hem de güvenliğimizi birlikte değerlendirmek ve her ikisinden de geri adım atmamak mecburiyetindeyiz’’ dedi. Zafer Çarşısı’nda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Ceza İnfaz Kurumları Ürün ve El Sanatları Sergisi’nin açılışını yapan Şahin, gazetecilerin sorularını cevapladı. Şahin, terörle mücadele eden güvenlik güçleri ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin 1 yıl önce Terörle Mücadele Yasası, Polis Vazife ve Selahiyet Yasası, Ceza Muhakemesi Yasası’nda bazı düzenleme taleplerinin bulunduğunu hatırlatarak, bu taleplere ilişkin Adalet Bakanlığı öncülüğünde teknik üç çalışma yapıldığını söyledi. Bu çalışmalarda taleplerin, Anayasa ve uluslar arası anlaşmalar göz önünde bulundurularak değerlendirildiğini ve iki talep üzerinde mutabakat sağlandığını belirten Şahin, çalışmaların Kasımda da devam edeceğini, mutabakat sağlanan maddelere ilişkin gerekli düzenlemelerin yapılıp yapılmayacağına ise henüz karar verilmediğini söyledi. Şahin, ‘’Türkiye özgürlük ve güvenlik arasında tercih yapmak durumunda değildir. Hem özgürlüğümüzü hem de güvenliğimizi birlikte değerlendirmek ve her ikisinden de geri adım atmamak mecburiyetindeyiz. Türkiye’ye yakışan budur. Türkiye’nin gittiği istikamet bu yönde bir istikamettir. Teknik çalışmaları yürüten arkadaşlar ve yasal düzenlemeyi yapacak heyetler de bu hususları göz önünde bulunduruyor’’ diye konuştu.

Bakan Şahin, ‘’yasal düzenlemelerde Jandarma güçlerinin sorumluluk alanının daraltılacağı yönünde yorumlar yapıldığı’’ ifade edilerek, ‘’bunun güvenlik zafiyetine yol açıp açmayacağının’’ sorulması üzerine, ‘’Jandarmanın sorumluluk alanını daraltacak bir düzenleme Bakanlar Kurulu gündemine gelmedi, belki bir düşünce safhasındadır’’ dedi.

08.10.2008


 

Silopi’de, tanklar atış talimi yaptı

ŞIrnak’In Silopi ilçesindeki tank taburu atış talimi yaptı.

Edinilen bilgiye göre, Silopi Tank Taburu’ndan çıkan askerler arazide tankla atış talimi ve eğitim çalışması yaptı. Atış taliminde gerçek mermiler kullanıldı. Yaklaşık 3 saat süren atış taliminin ardından askerler tanklarıyla ilçedeki tabura döndü.

08.10.2008


 

Mayına basan çoban ağır yaralandı

Sİİrt’İn Pervari ilçesinde terör örgütü üyelerince döşenen mayına basan çoban ağır yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Tuztuğla Köyü Kayabayır Mezrası’ndan kırsal alana koyun otlatmaya giden Hayrettin Tekin, terör örgütü PKK üyelerince daha önce araziye döşenen mayına bastı. Mayının patlaması sonucu sağ ayağı kopan Tekin, Pervari Devlet Hastanesindeki ilk müdahalenin ardından Siirt Devlet Hastanesine, oradan da Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edildi. Vali Necati Şentürk, yaptığı açıklamada, koyun otlatmaya giden Tekin’in teröristlerce döşenen mayına basarak yaralandığını ve sağlık durumunun ağır olduğunu söyledi.

08.10.2008


 

İçişleri Bakanlığı’ndan yalanlama

İçİşlerİ Bakanlığı, Başbakanlık’taki terörle mücadele toplantısında, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın, ‘’AB’ye uyum çerçevesinde çıkarılan yasalarla ellerinin, kollarının bağlandığı’’ şeklinde bir ifadesi ve değerlendirmesinin kesinlikle söz konusu olmadığını bildirdi.

İçişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, dün bir gazetede, ‘’Asker ve Polislere İngiliz Modeli Yetki’’ başlığıyla bir haber yayımlandığı hatırlatılarak, ‘’İddia edildiği gibi, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında dün (önceki gün) yapılan toplantıda, Sayın İçişleri Bakanı Atalay’ın, ‘AB’ye uyum çerçevesinde çıkarılan yasalarla ellerinin, kollarının bağlandığı’’ şeklinde bir ifadesi ve değerlendirmesi kesinlikle söz konusu olmamıştır’’ denildi.

08.10.2008


 

Bahçeli: TSK “Güvenlik Bölgesi” oluşturmalı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Hükümetin derhal Türk Silâhlı Kuvvetlerine (TSK) teröristlerin tam imhasıyla sonuçlanacak kapsam ve derinlikte bir harekat için siyasî irade göstermesi gerektiğini belirterek, ‘’Irak’ın kuzeyindeki Türkiye’ye sızmaların mutlaka önüne geçilmek üzere komşu ülke coğrafyasında bulunan ve önleyici tedbirler için Irak’ın kuzeyinden fiziken uygun arazilerden başlatılmak üzere Türk Silâhlı Kuvvetleri tarafından ‘Güvenlik Bölgesi’ oluşturulmalıdır’’ dedi.

MHP, 23. Dönem 3. Yasama Yılının ilk Grup Toplantısına saygı duruşuyla başladı.

İstiklâl Marşının okunmasının ardından konuşan Bahçeli, Meclisin yeni yasama yılına, ‘’Belirsizliğin ve kriz işaretlerinin arttığı, siyasi çatışmaların tehlikeli boyutlara ulaştığı ve Türkiye’nin varlığına kastetmeyi amaçlayan kanlı terörün tırmandığı yüksek gerilimli bir kargaşa, huzursuzluk ve istikrarsızlık ortamında’’ başladığını söyledi. Bahçeli, “Irak’ın Kuzeyindeki Türkiye’ye sızmaların mutlaka önüne geçilmek üzere komşu ülke coğrafyasında bulunan ve önleyici tedbirler için Irak’ın kuzeyinden fiziken uygun arazilerden başlatılmak üzere Türk Silâhlı Kuvvetleri tarafından ‘’Güvenlik Bölgesi’’ oluşturulmalıdır. Bunlar bu defada yapılamazsa; sınır ötesine operasyon yetkisi veren Tezkerenin uygulamalarının kamuoyunda sorgulanması ve toplumun mücadeleye olan güveninin sarsılması kaçınılmaz olacaktır” dedi. Bahçeli’nin konuşmasında öne çıkan bazı ifadeler şöyle:

“Hükümet teröristle mücadeleyi TSK’ya ihale etmiş, terörle mücadele gibi çok yönlü mücadele alanında ise sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Siyasette yapamayan gider, yapacak olan gelir. Türkiye’nin millî birliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bölücü teröre karşı, hem ülke sathında hem de sınır ötesinde eş zamanlı, etkili ve amansız bir mücadele verilmesi için başta AKP hükümeti ve yüce meclis tam bir siyasî irade ve kararlılığı somut olarak ortaya koymalıdır. Güvenlik güçlerimizin fedakârlıklarını sekteye uğratan, mücadelelerine zorluk çıkartabilecek hukuki engeller varsa, bunlar mutlaka aşılmalıdır. Milliyetçi hareket tezkereye ‘evet’ oyu verecek.”

08.10.2008


 

Ergenekon’da geri sayım

Silivri’de uluslar arası standartlara uygun yapılan ve Avrupa’nın en büyük cezaevi özelliğini taşıyan Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’ndeki adliyede görülecek ‘’Ergenekon’’ davasının duruşmalarına, iddianameyi hazırlayan 3 savcıdan 2’si katılacak.

Alınan bilgiye göre, aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in de bulunduğu 46’sı tutuklu 86 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşması, 20 Ekim Pazartesi günü yapılacak. Duruşmada, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2 üye hakim ve mahkeme başkanından oluşan heyet yargılamayı yapacak. Duruşmada, davanın iddianamesini hazırlayan 3 Cumhuriyet savcısından Mehmet Ali Pekgüzel ile Nihat Taşkın hazır bulunacak. Savcılar Pekgüzel ve Taşkın yargılama boyunca duruşmalara katılacak. İlk duruşmasında iddianamenin tamamının ya da sanıklarla ilgili genel bölümlerin yer aldığı kısımlarının okunması beklenen davanın görüleceği adliyedeki hazırlıklar da devam ediyor.

SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ

KAYIT YAPILACAK

Hazırlıklar kapsamında, duruşma salonuna, ilk kez Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili yargılamada kullanılan görüntülü ve sesli kayıt sistemi kuruluyor. Sistem sayesinde ‘’Ergenekon’’ davasına ilişkin duruşmada, salondaki sanık ve avukat beyanları dahil tüm konuşmalar kayıt altına alınacak. Davaya ilişkin tutanak ise duruşma sonrası hazırlanarak taraflara verilecek. Duruşmayı izleyecek basın mensupları ve sanık yakınlarının duruşma salonuna girişinde kullanacağı özel giriş kartları hazırlanıyor. Salonda, duruşmayı izleyecek basın mensupları için 30, sanık yakınları için 50 kişilik yer ayrıldığı bildirildi.

08.10.2008


 

“Pippa Bacca” dâvâsı görülmeye başlandı

KOCAELİ'NİN Gebze ilçesinde aracına aldığı “Pippa Bacca” ismiyle tanınan İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualina Di Marineo’yu tecavüz ettikten sonra boğarak öldürdüğü iddia edilen Murat Karataş’ın yargılanmasına başlandı.

Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” talebiyle yargılanan tutuklu sanık Murat Karataş (38), maktul Giuseppina Pasqualina Di Marineo’nun annesi Elena Manzoni ile müşteki avukatı Mehmet Eke katıldı. Maktul Giuseppina Pasqualina Di Marineo’nun İtalya’da yaşayan müşteki konumundaki ablası Antonıa Giuseppına Beatrice Pasgualina Di Marineo duruşmaya gelmedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Turan Ateş, kimlik tespitinin ardından sanık Karataş’a haklarını hatırlattı. Heyet, Elena Manzoni’nin müdahillik talebini kabul etti. Sanık Karataş, avukat tutacak maddi gücü olmadığını, savunmasını avukat desteğinde yapacağını belirtti. Müşteki avukatı Mehmet Eke, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumuna göre sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Tercüman olmadığı için müvekkilinin beyanda bulunamadığını, sonraki celsede yeterli İtalyanca bilen bir tercüman aracılığıyla beyanının alınmasını talep ettiğini belirtti.

Mahkeme heyeti, müşteki Antonıa Giuseppına Beatrice Pasgualina Di Marineo’nun ifadesinin alınması amacıyla İtalya’daki yetkili adli makama yazılan talimatın tercümesi için Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine yazılan talimat cevabının beklenmesine, 4 tanığın ifadeleri için ise Gebze Ağır Ceza Mahkemesi ile Çerkezköy Asliye Ceza Mahkemesine yazılan talimat cevabının beklenmesine karar verdi. Mahkeme heyeti, ayrıca, sanığa müdafi tayin edilmesi için Kocaeli Baro Başkanlığına, yeterli derecede İtalyanca bilen bir tercümanın duruşmada hazır edilmesi amacıyla cumhuriyet savcılığına yazı yazılmasına, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu nedeniyle sanığın tutuklunun halinin davamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

08.10.2008


 

Özçelik: Vahdettin’e vatan haini demek gafilliktir

AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, Ramazan’da bazı haber ajansları ve gazetelerde Osmanlı padişahlarından Vahdettin’in resminin ilköğretim okuluna asılmasının eleştirilmesine tepki gösterdi.

Vahdettin’in hiçbir zaman vatan haini olmadığını belirten Özçelik, “Vahdettin, vatan haini diyenler gafildir” dedi. Türk büyükleri arasında Vahdettin’in de yer almasının doğal olduğunu ifade eden Milletvekili Özçelik, Osmanlı padişahları içerisinde vatanına ihanet edenin olmadığını belirtti. Özçelik, “Dolayısıyla ‘Vahdettin, vatan haini’ diyenler hain değildir, ama gaflet içerisindedir. Gafillerdir. Tarihimizi bilmediklerinden kaynaklanmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsun’a gönderen iradede iradesi vardır. Hatta onun oraya gönderilmesini istemeyenlere karşı Vahdettin demiştir ki ‘Bu vatanın kurtuluşu Anadolu’da olacaktır. Onun için Mustafa Kemal bu görevi yerine getirmelidir.” Her siyasetçinin bir takım yanlışlıklarının, sıkıntılarının olabileceğini aktaran Özçelik, ancak bunun ‘hain’ diye nitelemenin Türk milletine yakışmadığını söyledi.

08.10.2008


 

''Terör'' ve ''görev'' şehidi ayrımı kalksın

ŞEHİT aileleri, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılarak, ‘’görev şehitleri’’ ile ‘’terör şehitleri’’nin aynı haklara sahip olmasını istiyor.

Şehit Aileleri Aileleri Derneği Genel Başkanı Mehmet Güner, yaptığı açıklamada, yasalarda ‘’terör’’ ve ‘’görev’’ şehidi kavramları bulunduğuna işaret etti. Güner, ‘’Örneğin teröristle çatışma esnasında veya yapılan bir saldırıda aldığı yarayla şehit olan asker ya da polis terör, nokta nöbeti tutarken kimliği belirsiz kişilerce şehit düşürülen, olaya giderken trafik kazası geçirerek veya çığ düşmesi sonucu şehit düşen asker ya da polislerimiz ise görev şehidi sayılıyorlar’’ dedi. Tanımlamadaki bu ayrımın, verilen haklar konusunda büyük ayrılıklara sebep olduğunu ifade eden Güner, ‘’Görev şehitlerine yasal bir hak tanınmıyor" diye konuştu. Bu sıkıntıların giderilmesi için yetkililerle sürekli görüştüklerini, bazı noktalarda isteklerinin yerine getirildiğini dile getiren Güner, şunları söyledi: ‘’Ancak bu tanımlamadaki farklılık sorununu çözemedik. Şehidin ayrısı gayrısı olmaz. Görev şehitlerine şehitlik töreni yapılıyor ancak yasal hak verilmiyor. Biz, bu törene layık görüldüğü gibi diğer yasal haklara da lâyık görülmesini istiyoruz.”

08.10.2008


 

Akman: Deniz Feneri dâvâsıyla hiçbir ilgim yok

RADYO ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Zahid Akman, Deniz Feneri e.V. davasıyla ilgili bir şey söylemesi gerekmediğini belirterek, “Çünkü o dâvâyla benim hiçbir ilgim ve ilişkim yok” dedi.

Akman, RTÜK tarafından düzenlenen ‘’Çocuk Gerçeği ve Medya Okuryazarlığı Dersinin Önemi’’ konulu uluslararası panele verilen arada gazetecilerin sorularını cevapladı. Zahid Akman, bir gazetecinin “Deniz Feneri davasıyla ilgili Adalet Bakanlığı Almanya’dan dosyayı istedi” demesi üzerine, “Benim o davayla ilgili olarak şu anda hiçbir şey söylemem gerekmiyor. Çünkü o davayla benim hiçbir ilgim ve ilişkim yok” diye konuştu. “Kooperatif soruşturmasıyla ilgili olarak soruşturma geçiriyorsunuz dolandırıcılık ve hileli iflas suçlarından... CHP’li üyeleri kısmen de haklı görmüyor musunuz? En azından bu soruşturma tamamlanana kadar görevinize ara vermeyi düşünmüyor musunuz? Soruşturma geçirdiğinizi ve şüpheli konumda olduğunuzu çok açıkça ifade ettiler” diyen bir gazeteciye Akman, “Tabiî bir şeyin var olabilmesi için birilerinin bunu ifade etmesi gerekmiyor. Bir soruşturma yapılabilmesi için soruşturma yapan kurumun soruşturma yapılan kişiye birtakım şeyler sorması, birtakım soruları en azından ulaştırması gerekiyor” karşılığını verdi.

08.10.2008


 

Memur sendikaları enflasyonu yaşanıyor

DÜNYADA “küresel mücadele” çağrılarıyla sendikal örgütler birleşme eğilimine girerken Türkiye’de bunun tersine gelişmeler yaşanıyor.

Türkiye’de birleşme yerine ayrışmalar yaşandığı için sendikaların sayısı giderek artıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının her yıl memur sendikalarına ilişkin yayımladığı istatistikler, üyeleri adına birlikte hareket etmeleri beklenen sendikalarda bunun aksine bir eğilimin hakim olduğunu ortaya koyuyor. Bakanlığın 2002 verilerine göre, 11 hizmet kolunda Türkiye Kamu-Sen, KESK, Memur-Sen, BASK, USEK, Demokrat Kamu-Sen olmak üzere 6 memur konfederasyonu bulunuyordu. Bu yıla kadar USEK ve Demokrat Kamu-Sen faaliyetlerine son verirken, Hür Kamu-Sen, Hak-Sen ve Birleşik Kamu-Sen’in kurulmasıyla konfederasyon sayısı 7’ye yükseldi. Aynı dönemde memur sendikası sayısındaki artış ise daha fazla oldu. 2002’de toplam 46 memur sendikası bulunurken 2008’de bu sayı 74’e ulaştı. Memur sendikası sayısı 28 yeni sendikanın kurulmasıyla 6 yılda yaklaşık yüzde 61 arttı. Öte yandan, sendikalı memur sayısındaki artış oranı, sendika sayısındaki artış oranını yakalayamadı. 2002’de 650 bin 770 olan sendikalı memur sayısı 2008’de 930 bin 397’ye ulaştı. Bu dönemde sendikalı memur sayısındaki artış yüzde 43 oldu.

08.10.2008


 

Arif Doğan da hastaneye kaldırıldı

“ERGENEKON” soruşturması kapsamında tutuklu bulunan emekli Albay Arif Doğan, cezaevinde rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı.

Alınan bilgiye göre, tutuklu bulunduğu cezaevinde 3 gün önce kalp rahatsızlığı yaşayan Doğan, askeri inzibatlar eşliğinde Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirildi. Kardiyoloji Servisine alınan Doğan’ın hayatî tehlikesinin olmadığı ve tedavisinin sürdüğü belirtildi.

08.10.2008


 

DTP İl Başkanı Ancı gözaltına alındı

DTP Ankara İl Başkanı İsmail Ancı gözaltına alındı. Yetkililerden alınan bilgiye göre, DTP Ankara İl Başkanı Ancı, Yenimahalle’deki evinde sabah saatlerinde jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı.

Ancı’nın, jandarmanın yürüttüğü bir soruşturma kapsamında bilgisine başvurulmak üzere gözaltına alındığı öğrenildi.

08.10.2008


 

Sağlık-Net projesinde sona doğru

SAĞLIK Bakanlığının 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren uygulamaya sokacağı SağlıkNet sistemiyle ülke çapındaki bütün hastaneler ve aile hekimlerinden toplanacak veriler internet ortamında iletilerek paylaşılabilecek.

Teknik alt yapı çalışmalarının tamamlandığı bildirilen Sağlık Bakanlığının SağlıkNet projesinde son aşamaya gelindi. Sağlık Bakanlığının tüm bilişim projeleri ile 23 ildeki aile hekimliği bilgi sistemi SağlıkNet üzerinde faaliyette bulunuyor. 18 eğitim ve araştırma hastanesiyle devlet hastanesi arasında faaliyet gösteren teletıp projesi de SağlıkNet teknik alt yapısını kullanıyor. Projeyle, “Sağlık hizmeti sunan kurumlarda verilen hizmet ile ilgili kayıtlar, güvenlik ve mahremiyet ilkeleri gözetilerek elektronik kayıt altına alınacak, hasta sevk zinciri süreçleri ve sağlıkla ilgili olayları izlemek için verilecek yetkiler dahilinde vatandaşlar ve sağlık profesyonellerine sunulabilecek.Ulusal Sağlık Bilgi Sisteminin sektörler arası işbirliğiyle oluşturulması sayesinde, sağlıkla ilgili toplanan veriler hızlı bir biçimde bilgiye dönüştürülebilecek ve karar vericilere hizmet sunumu planlamalarında önemli bir kaynak sağlayacak.”

08.10.2008


 

Yıkım için facia mı bekleniyor?

Aydın Atatürk Devlet Hastanesi poliklinik binasının 2 yıl önce yapılan kontrollerinde, çürük olduğu ve yıkılması gerektiği yönünde rapor verildiği ortaya çıktı.

Hastane Başhekimi Halil Yürekli, 2 yıl önce Bayındırlık ve İskân Bakanlığınca özel bir şirkete hastanelerinin deprem dayanımı yönünden incelenmesi konusunda çalışma yaptırıldığını, kolon ve kirişlerden alınan numunelerin test edildiğini söyledi.

Testler sonucunda hazırlanan raporlarda, poliklinik binalarının çürük olduğu ve yıkılması gerektiği, idare binasının da güçlendirilmesinin şart olduğunun yer aldığını bildiren Yürekli, rapor üzerine Bakanlığın tekrar inceleme talep ettiğini, ikinci incelemede de aynı sonuca varıldığını belirtti.

Yürekli, şöyle devam etti: ’’Binanın birinin çürük olduğuna ve diğerinin güçlendirilmesi gerektiğine dair raporlar var. Bu raporları gerekli üst makamlara ilettik. Bunların güçlendirme çalışmalarıyla ilgili olarak Aydın Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünün yapmış olduğu çalışmalar var. Bu projeler şu an devam ediyor. Onlar tamamlandıktan sonra hastanelerde gerekli uygulamalar başlayacak. 2 yıldır gerekli her türlü yazışmaları yapıyoruz. Yazışmaların sonucunu bekliyoruz.’’

Şu ana kadar Bakanlık ya da Aydın Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünden binanın yıkılması ya da başka bir şey yapılması konusunda resmî yazı gelmediğini ifade eden Yürekli, ‘’Binanın yıkılması ya da güçlendirilmesi için boşaltılması durumunda, yaşanabilecek sıkıntı durumu için 2 yıl önceden ek bina projemizi başlattık. Bütün poliklinikleri ve oradaki idarî birimleri taşıyabileceğimiz bir ek bina projemiz hali hazırda yürürlükte. Bunu sonuçlandırmak üzereyiz’’ diye konuştu.

AYDIN DEVLET HASTANESİNDE DE

GÜÇLENDİRMEYE İHTİYAÇ VAR

Atatürk Devlet Hastanesinin 292 yatak kapasiteli, günlük 3 bin civarında poliklinik hastasına bakan ve yaklaşık bin personeli olan büyük bir hastane olduğunu bildiren Yürekli, Aydın Devlet Hastanesine de aynı testlerden sonra güçlendirilmesi gerektiği yönünde rapor hazırlandığını belirtti. Güçlendirme çalışmalarının maliyetinin yüksek olacağını, bunun yerine Aydın’ın dışındaki bir arazide 1200 yataklı hastane inşa ettirilerek iki hastanenin birleştirilmesini istediklerini anlatan Yürekli, şunları kaydetti: ’’Bu binaların güçlendirilmesi ancak ömürlerini uzatır. Sonuçta 10-15 yıl kadar binaların ömrü uzar ama neticede bu binaların terk edilerek, yeni binaya taşınması gerekecek. Amacımız 2 hastanenin tek çatı altında birleştirilmesidir. Aydın’ın dışında yapılacak yeni hastane kompleksi, ilimiz için en güzeli olacak.’’

08.10.2008


 

Cumhuriyet Kulesi, valiliğe şikâyet edildi

KEÇİÖREN’DE inşasına 5 yıl önce başlanmasına karşın hâlâ bitirilemeyen Cumhuriyet Kulesi, şimdi de şikâyet konusu oldu.

Alınan bilgiye göre, Keçiören Belediyesi, 166 metrelik kuleyi ‘’yanlış ve yersiz’’ yaptırdığı gerekçesiyle Ankara Valiliğine şikâyet edildi. Ankara Valiliği de şikâyet üzerine, Keçiören Kaymakamlığından, bu konudaki bilgi ve belgeleri Keçiören Belediyesinden edinerek göndermesini istedi. Keçiören Belediyesinin, konuyla ilgili gereken yerlerden izinlerin alınacağını bildirdiği belirtildi. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, Cumhuriyet Kulesi’yle ilgili bir sorun olmadığını savundu. Kule inşaatının devam ettiğini ifade eden Altınok, belediyeye inşaatın durdurulması konusunda bir talebin ulaşmadığını bildirdi. Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, Ankara Valiliğine Cumhuriyet Kulesi’yle ilgili şikâyette bulundukları yönündeki iddiaları reddettiler. Yetkililer, ancak Keçiören Belediyesinin yaptırdığı ‘’kulenin ruhsatının ve planının bulunmadığını’’ ayrıca kulenin boyunun da uçaklar için öngörülen Mania Hattı kriterlerine uygun olmadığını savundular. Yapımına 2003 yılında başlanan 166 metre uzunluğundaki Cumhuriyet Kulesi’nin inşaatı, aradan geçen 5 yılda ihaleyi alan müteahhitlerin zarar ettiklerini belirterek, işleri bırakması sebebiyle birkaç kez durma noktasına geldi.

Keçiören’de, teleferiğe biniş noktasında bulunan ve başşehrin her tarafından görülebileceği belirtilen kulede, sergi salonu, kafeterya, restoran, nikâh salonu ve seyir tribünlerinin yanı sıra özellikle çocukların ilgisini çekecek uzay görünümünü andıracak uzay terasının yer alacağı belirtilmişti.

08.10.2008


 

KEDİLERİN ‘’VİLLA KEYFİ’’

BURSA’NIN merkez Osmangazi İlçe Belediyesine bağlı Sahipsiz Hayvanlar Doğal Yaşam ve Tedavi Merkezi’nde bakımları yapılan kediler, Bursa sivil mimarî örneği ‘’villa’’ tipi iki ‘’Kedi evi’’nde hayatlarını sürdürüyor.

Alınan bilgiye göre, merkez bünyesinde bulunan iki katlı villa görünümdeki evlerde, değişik türlerde 150 civarında kedi bulunuyor. ‘’Kedi evleri’’nde, sokaklardan merkeze getirilenler dışında, bakımlarını yapamadıkları için sahipleri tarafından bırakılan kediler de yer alıyor. Merkezin veterinerleri tarafından bütün sağlık kontrolleri, bakımları ve kısırlaştırmaları yapılan kedilerden şanslıları, yeni sahip bulana, şanssızları ise sağlıklarına kavuşmalarının ardından sokaklara bırakılana kadar sepetlerinde yattıkları, oyun oynamaları için çeşitli aparatların bulunduğu ‘’Villa’’ tipi evlerde hayatlarını sürdürüyor.

08.10.2008


 

Balık yeminin denize mikrop saçtığı iddiaları “mesnetsiz”

EGE Üniversitesi (EÜ) Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belgin Hoşsu, balık çiftliklerinin çevreyi kirlettiği iddiasının doğru olmadığını belirterek, ''Balık kirli ortamda yaşayamaz'' dedi.

Prof. Dr. Hoşsu, yaptığı açıklamada son zamanlarda balık çiftliklerinin çevreyi kirlettiğine ilişkin iddiaların ortaya atıldığını, kendisinin bunu, bir bilim insanı olarak asla kabul edemeyeceğini söyledi. Türkiye genelinde 600-700 civarında ruhsatlı tatlı su ve deniz balığı çiftliği bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Hoşsu, bu çiftliklerin özellikle Ege Bölgesi'nde yoğunlaştığını hatırlattı.

EÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hoşsu, Türkiye'de 600 bin tonun üzerindeki balık üretiminin yaklaşık 100 bin tonluk bölümünün balık çiftliklerinden karşılandığına, buralarda üretilen milyonlarca balık yumurtasının da Avrupa'ya ihraç edildiğine dikkati çekti. Balığın ekonomik değerinin yüksek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hoşsu, şöyle dedi: ''AB ülkelerine ve yurt dışına ihraç edebildiğimiz tek hayvansal kaynak balıktır. Süt, piliç, büyük ve küçük baş hayvan etinin ihracatı yapılamıyor ama balığın yapılabiliyor. Bu, yüksek kalitede üretim yapıldığını gösterir. Balık ihracat potansiyeli şu anda 1 milyar dolar seviyesinde. Bunun 10 milyar dolar olması hiç hayal değil.''

''KÖTÜ ŞARTLARDA BALIĞIN KENDİ YAŞAYAMAZ''

Balık yeminin denize ve çevreye mikrop saçtığı yönündeki iddiaların ''mesnetsiz'' olduğunu savunan Prof. Dr. Hoşsu, balık yeminde balık unu, balık yağı, soya fasulyesi, buğday, mısır unu, vitamin ve minerallerin bulunduğunu, toksit, kimyasal madde ve yabancı madde yer almadığını ifade etti. Prof. Dr. Belgin Hoşsu, şöyle konuştu: ''Yetiştiricilik yapan tüm çiftlikler ruhsatlıdır. Bu çiftlikler kurulurken bakanlık düzeyinde 13-14 yerden izin alırlar. Balık kafeslerinin konulduğu yerden ziyade denizin derinliği çok önemlidir. Kafeslerin derinliği ortalama 10 metre ise denizin 30 metre derinliğinde olması gerekiyor. Böyle olmalı ki sirkülasyon olsun. Bu balıkların yaşam ortamının iyi olmasını sağlar. Şartları düşündüğünüz zaman balık çiftlikleri ile kirliliğin yan yana gelemeyeceğini anlarsınız. Balık kirli ortamda yaşayamaz. Balıkla kirlilik asla yan yana gelemeyecek iki kelime.''

08.10.2008


 

Vefa borcunu ödemek için Sosyal Hizmetlerde

SAKARYA’DA 2 yaşında girdiği yetiştirme yurdunda büyüyen ve yıllarca öğretmenlik yapan Yaşar Demir (51), 14 yıldan beri ‘’vefa borcunu’’ ödemek için yurtta çalışıyor.

Hızırtepe Erkek Yetiştirme Yurdu Müdür Vekili Yaşar Demir, yaptığı açıklamada, annesini 2 yaşında kaybettikten sonra köyde çobanlık yapan babası tarafından Uşak Yetiştirme Yurduna verildiğini söyledi. Uzun yıllar görmediği, üniversite yıllarında tanıdığı babasını hiçbir konuda suçlamadığını belirten Demir, yaşadıklarını şöyle anlattı: ‘’Yurt müdürü bir gün beni odasına çağırdı, (bu senin baban) dedi, hiç tanımadığım, görmediğim için şaşırdım. Yıllarca babamı görmedim, hatırlamıyordum. Fakat daha sonra babamla birbirimize alıştık. Öğretmen olduğum zaman babamı yanıma aldım. Zamanla aramızda sıcak bir ilişki oldu. Çünkü müdürüm bana (Babanın hiçbir suçu yok. Seni köye götürmek için çok geldi. Ama biz eğitimin ve geleceğin için izin vermedik) diyordu.’’

08.10.2008


 

Cinayet zanlısı yakalandı

İZMİR’İN Eşrefpaşa semtinde, üç ay önce, yol verme nedeniyle tartıştıkları bir kişiyi bıçakla öldürüp, bir kişiyi de yaraladıkları iddiasıyla aranan zanlılardan F.K, polisin düzenlediği operasyonla yakalandı.

Alınan bilgiye göre, olayın failleri oldukları iddiasıyla haklarında yakalama kararı bulunan iki zanlıdan F.K’nin (48), annesiyle bayramlaşmak için İzmir’e geldiği bilgisine ulaşan Aranan Şahıslar Büro Amirliği ekipleri, bazı adresleri takibe aldı. Ekipler, F.K’yi, Eşrefpaşa semtinde annesinin evinin yakınında, üzerinde olayda kullanılan bıçakla yakalayarak, gözaltına aldı. Kavgaya karıştığını fakat olayda bıçağı kendisinin kullanmadığını ileri süren F.K’nin, üç aydır Marmaris’te saklandığını, annesiyle bayramlaşmak amacıyla İzmir’e geldiğini söylediği öğrenildi. F.K’nin daha önce yaralama, tehdit, hırsızlık, uyuşturucu bulundurma ve Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet suçlarından yaklaşık 13 yıl cezaevinde kaldığı tespit edildi. Hakkında, İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesince yakalama kararı bulunan F.K, İzmir Adliyesine sevk edildi.

08.10.2008


 

TRT’nin çocuk kanalı hazır

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, TRT ÇOCUK’un, ‘’millî değerleri taşıyan bir kanal olacağını’’ söyledi.

TRT’nin Radyo ve Televizyon dergisindeki yazıya göre, 1 Kasımda yayına başlayacak TRT ÇOCUK, TRT’nin yüksek çözünürlüklü HD yayın yatırımını yaptığı ilk kanal olacak.

TRT 4’ün yerine geçecek kanal İstanbul’dan yayın yapacak. Sabah saat 07.00’da yayına başlayacak kanalda, 21.00’e kadar sadece çocuklara özgü programlar gösterilecek. Bu saatten sonra ne tür programların ekrana geleceğine ise henüz karar verilmediği, müzik, belgesel veya spor konularında programların düşünüldüğü belirtildi. TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, dergiye verdiği röportajda, TRT ÇOCUK’un ‘’millî değerleri taşıyan bir kanal olacağını’’ ifade etti. Kanalı izleyen her çocuğun kendinden bir şey bulacağını vurgulayan Şahin, ‘’Yani, bizim kanalımız, Türk çocuklarının kanalı olacak’’ yorumunda bulundu.

Kanalın gündüz kuşağında 0-14 yaş grubuna, akşam kuşağında 15-24 yaş arası çocuk ve gençlere yönelik olacağını bildiren Şahin, Türkiye’de çocuk programları konusunda sıkıntı yaşandığından, kanalda ilk başta yüzde 40 yerli, yüzde 60 yabancı programların yayınlanacağını ancak bu durumun zamanla yerli yapımlar lehine değişeceğini kaydetti.

08.10.2008


 

Boğazımızdan kesip sigaraya yatırıyoruz

VatandaşIn sigara tercihleri de değişti. Son 4 yılda, ucuz fiyatlı sigaraların satışı düşerken, en pahalıların satışında ise belirgin bir artış meydana geldi.

Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu

Başkanı Kâzım Çalışkan’dan edindiği bilgiye göre, son yıllarda üst fiyat grubundaki sigara satışlarında sürekli olarak artan bir trend izlendi. 2005 yılında 5 milyar 335 milyon 825 bin 275 paket sigaranın içildiği Türkiye’de, bunun 853 milyon 455 bin 4 paketini üst fiyat grubundaki sigaralar oluşturdu. 2006 yılına gelindiğinde toplam sigara tüketimi 5 milyar 395 milyon 434 bin 603 pakete, üst fiyat grubundaki sigara tüketiminin bunun içindeki payı da 883 milyon 778 bin 719 pakete yükseldi. 2007 yılında Türkiye’de içilen sigara miktarı 5 milyar 372 milyon 748 bin 282 pakete geriledi ama üst fiyat grubundaki sigaraların tüketimindeki artış eğilimi devam etti. Böylece geçen yıl pahalı satılan sigaraların toplam tüketimi 912 milyon 804 bin 196 paket oldu. Bu yılın Ocak-Temmuz döneminde de toplam sigara satışı 3 milyar 114 milyon 434 bin 931 paket olarak gerçekleşti. Bunun 588 milyon 809 bin 68 paketini de üst fiyat grubundaki sigaralar meydana getirdi.

08.10.2008


 

Üniversiteli olmak için ikinci şans

Ünİversİtelerdekİ boş kontenjanlar için yapılacak ek yerleştirmeye başvurular bugün başlıyor.

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), ÖSS merkezi yerleştirme sonucunda boş kalan kontenjanlar ile üniversitelere yeni tahsis edilen kontenjanlara ek yerleştirme yapacak. Ayrıca, üniversitelere kayıt işlemleri sonrasında boş kalan kontenjanlara da ek yerleştirme yapılacak. Adaylar ek yerleştirme için hazırlanan kılavuza ÖSYM’nin ‘’www.osym. gov.tr’’ internet adresinden ulaşabilecek. Ek yerleştirmeye, merkezi yerleştirmede bir yükseköğretim programına yerleştirilmiş olan adaylar (Açıköğretim Fakültesinin kontenjansız programlarına yerleşenler hariç) başvuramayacak. Ek yerleştirmede tercih yapabilmek için hiçbir yere yerleştirilmemiş veya Açıköğretim Fakültesinin ‘’kontenjansız programlarına yerleştirilmiş’’ olmak gerekiyor. Üniversitelere merkezi yerleştirme sonucunda 17 bini ön lisans programlarında olmak üzere toplam 24 bin boş kontenjan kalmıştı. YÖK, üniversitelere toplam 8 bin 400 yeni ek kontenjan tahsis etmişti. Üniversitelerde, kayıtlardan sonra boş kalanlar hariç toplam 32 bin 400 kontenjan bulunuyor. Ek yerleştirme ile üniversitelere girmeye hak kazanan adaylar, 20-22 Ekim arasında kayıt yaptıracak.

08.10.2008


 

Şişli’de, kumar operasyonu

Şİşlİ’de kumar oynatıldığı iddiasıyla 8’inci kez operasyon düzenlenen bir iş yerindeki 14’ü kadın 30 kişi gözaltına alındı.

İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlâk-Kumar Büro Amirliği ekipleri, Zincirlikuyu Kore Şehitleri Caddesi’nde turizm şirketi adı altında faaliyet gösteren iş yerine kumar oynatıldığı gerekçesiyle gece operasyon düzenledi. Yapılan aramada, bir rulet masası, 8 ‘’Black Jack’’ masası ile çok sayıda oyun pulu ve kağıdı ele geçirildi.

08.10.2008


 

Hollandalılar emekliliğe Türkiye’de hazırlanıyor

Hollanda’da yaşayan ve emekliliklerine az bir süre kalan bir grup, yeni yaşantılarına psikolojik olarak hazırlanabilmeleri için Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesinde uyumlanma (oryantasyon) eğitimine tabi tutuldu.

Alınan bilgiye göre, Hollanda hükümeti tarafından yürütülen proje kapsamında, ülkenin çeşitli şehirlerinde yaşayan ve yaşları 60’a gelip emekliliği hak edenler, bütün masrafları devlet tarafından karşılanarak, dünyanın çeşitli ülkelerine gönderilip, emeklilikteki hayatlarına hazırlanıyor. Bu kapsamda, Hollanda’dan Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesindeki Adatepe Köyüne gelen 19 kişilik grup, yanlarındaki Hollandalı eğitmenle yaklaşık 1 hafta süren uyumlanma eğitimine katıldı. Köydeki bir pansiyonda kalan turistler, eğitimlerin yanı sıra bölgedeki tarihî yerleri gezdi. Emekli adaylarından Jose VanEekelen, proje kapsamında Türkiye’ye geldiklerini ve köy yaşantısını yerinde görme fırsatını yakaladıklarını söyledi.

08.10.2008


 

Aileler, koruyucu aile kavramına soğuk

Türkİye’de yaklaşık 60 yıl önce başlayan koruyucu aile uygulamasında hâlâ istenilen seviyeye ulaşılamadı.

Gelişmiş ülkelerde yüzde 80 dolayındaki koruyucu aile uygulaması oranının, Türkiye’de yüzde 8 düzeyinde olduğu bildirildi. Derlenen bilgilere göre, Türkiye’de ilk kez 1949 yılında uygulamaya başlanan koruyucu aile uygulaması hizmeti 1952 yılından itibaren yaygınlaşmaya başladı. Yaklaşık 60 yıldır uygulanan koruyucu aile kavramı Türkiye’de henüz istenilen seviyeye ulaşamazken, uzmanlar, ailelerin genelde koruyucu aile kavramına sıcak bakmadığını bildirdiler. Gelişmiş ülkelerde korunmaya muhtaç çocukların yüzde 80’inin koruyucu aile hizmetinden yararlandığını belirten uzmanlar, bu oranın ülkemizde yüzde 8’lerde kaldığını söylediler. Bundan dolayı çeşitli sebeplerle ailesi yanında kalamayan ve yuvaya bırakılan binlerce çocuğun öz ailelerinden uzakta yuva ortamında büyüdüğünü belirten yetkililer, koruyucu aile olmayı kabul eden bazı ailelerin bu çocuklara evlerinin kapılarını açarak sıcak bir ortam sunduklarını belirttiler. Evlâtlık edinmeden farklı olan koruyucu aileliğin sık sık evlât edinme ile karıştırıldığını belirten uzmanlar, koruyucu aile uygulamasında çocuğun bir öz ailesi bulunduğunu ve şartlar düzeldiğinde çocuğun ailesinin yanına dönebildiğini kaydettiler.

08.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır