"Gerçekten" haber verir 22 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Bediüzzaman haklı çıktı, Rus da dinsiz kalamadı

Moskova İslâm Üniversitesi Rektörü Marat Murtazin, Rusya’daki İslâmî gelişmeleri anlatırken; “Ateizm artık Rusya’da devlet politikası olmaktan çıktı” dedi. Said Nursî'nin “Rus da dinsiz kalamaz, Kur'ân'la musalâha veya tâbi olur” sözünü hatırlattığımız Murtazin, “Ateizm devlet politikası olmaktan çıktığına göre bu tesbitin gerçekleşmiş olduğu söylenebilir" ifadesini kullandı.

Rusya’da, ateizm devlet politikası olmaktan çıktı

Moskova İslâm Üniversitesi Rektörü Marat Murtazin, Rusya’daki İslâmî gelişmeleri anlatırken; “Ateizm artık Rusya’da devlet politikası olmaktan çıktı” dedi.

Din eğitimi konusunda Türkiye’nin tecrübesinden istifade etmek istediklerini ifade eden Murtazin, bu konuda Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi ve İstanbul Müftülüğü ile ortak çalışmalar yapmak istediklerini de belirtti.

Marat Murtazin, İslâm Araştırmalar Merkezi’nin (İSAM) İstanbul Bağlarbaşı’ndaki merkez konferans salonunda bir konferans verdi. Rus hükümetinin laiklik prensibini uyguladığını ve insanların dinine karışmadığını ifade eden Murtazin, “Dinî eğitimin resmî kuruluşlar dışında verilmesini uygun buluyoruz. Aksi hâlde Rusya’daki okullarda Hırıstiyanlık eğitimi resmî olarak okutulmaya başlar ve bu da oradaki Müslümanlar nezdinde problemlerin doğmasına sebep olur” dedi.

Rusya’nın gücünün farklı halklardan oluşmasından ve buna gösterilen saygıdan kaynaklandığına işaret eden Marat Murtazin, “Meselâ biz Tatarlar ve diğer Müslümanlar hep burada yaşadık. Bundan sonra da yaşayacağız. Türkiye’deki Müslümanlarla daha fazla işbirliği yapmak da istiyoruz” şeklinde konuştu.

Konferans sonunda dinleyicilerin sorularını da cevaplandıran Murtazin, Rus entelektüellerinin İslâma bakışının müsbet yönde geliştiğine işaret etti. Murtazin, Rusya’da ateizmin bir devlet politikası olmaktan çıktığını da ifade ederek, “Elbette bazı konularda hürriyetler kısmen kısıtlı. Meselâ şu anda Rusya’da Said Nursî’nin Rusçaya tercüme edilen eserlerinin basılması yasak. Ancak bu kararlar, çok küçük yerlerde ve tecrübesi olmayan, ehil olmayan hakimler tarafından alınıyor. Bu kararları alanlar, konuyu bilmiyor, Said Nursî’nin eserlerini okumamış, incelememiş kişiler... Nursî’yi tanımadan eserlerini yasaklamayı tercih ediyorlar” dedi.

Murtazin’e, “Bediüzzaman’ın, ‘Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, (...) Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir’” tesbitini hatırlatıp bir değerlendirme yapıp yapamayacağını sorduk.

Bu soru üzerine, “Ben bu konuda kendimi ehil görmüyorum. Ama her halükârda Rusya’nın Müslümanlarla iyi ilişkiler kurmasını temenni ediyorum. Ateizm devlet politikası olmaktan çıktığına göre bu tesbitin gerçekleşmiş olduğu da söylenebilir” şeklinde konuştu.

Toplantıya katılan İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı da, Moskova İslâm Üniversitesi’ne kitap desteği yapacaklarını ve bununla ilgili çalışmaların hızla devam edildiği müjdesini verdi. İSAM Başkanı Prof. Dr. M. Âkif Aydın da Murtazin’e günün hatırasına bir hediye takdim etti.

Dr. Marat Murtazin kimdir?

St. Petersburg Üniversitesi Doğu Bilimleri (Oryantalistlik) Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1983-1990 yılları arasında Askerî Akademi’ye bağlı Ortadoğu Dilleri Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1992 yılında Rusya Avrupa Bölgesi Dinî İşler Dairesi’nde göreve başladı. Daha sonra 1999 yılında Moskova İslâm Üniversitesi’ne dönüşecek olan Moskova İslâmî İlimler Fakültesi’ni kurarak dekanlığını ve rektörlüğünü yaptı. Halen yürütmekte olduğu bu görevinin yanında İslâmî Eğitim Konseyi Başkanlığı ve Rusya Müftüleri Şûrâ Konseyi Başkan Yardımcılığı görevlerini sürdürmektedir.

Abdullah Eraçıkbaş ve Faruk Ça

22.10.2008


 

İnternet çocukları rahatsız ediyor

İnternete giren her dört çocuktan üçünün, sitelerdeki şiddet ve cinsel muhtevalı görüntülerle karşılaşarak bundan rahatsız olduğu belirtildi.

Çocukları koruma amaçlı İngiliz yardım kuruluşu NSPCC’nin yaptığı ankete katılarak oy kullanan 497 kişiden 377’si internet görüntülerinden rahatsız olduğunu kaydetti. Anketin yapıldığı çocuk sitesi “There4me.com” sitesine mesaj bırakan bir çocuk internette arama yapmamasına karşın şiddet görüntüleriyle karşılaştığını aktarırken, bir başkası 8 yaşındaki kardeşinin internette hayvan resimleri ararken pornografik ilânlarla karşılaştığını bildirdi. NSPCC danışmanı Zoe Hilton, çocukların rahatsız edici materyallere kolayca ulaşabilmesi sebebiyle alarma geçtiklerini söyledi. Hilton, çocukların internette birkaç tıklamadan sonra tehlikeli görüntülere ulaştığını, her çocuğun bilgisayarı çocuk koruma yazılımı ile kullanması gerektiğini kaydetti. Hilton, bilgisayar üreticileri ile satıcıların, çocukları koruyucu filtre yazılımların bulunup bilgisayara yüklenmesi işlemini ailelere bıraktığını, bunun da durumu karmaşık hale getirdiğini anlattı. Hilton, bunun yerine bilgisayarlar satışa sunulmadan önce bu tip yazılımların yüklenmesi ve üreticilerin de bunu denetlemesi teklifinde bulundu.

22.10.2008


 

Hindistan aya gidiyor

Hİndİstan’In Ay’a gidecek ilk uzay roketi için geri sayım başladı. Hindistan Uzay Araştırmaları Kurumu’nun (ISRO) Başkanı S. Satiş’in verdiği bilgiye göre, Sanskrit dilinde “Ay Gemisi” anlamına gelen Çandrayaan-1 uzay aracı muhtemelen bugün rampasından yörüngeye gönderilecek.

AFP ve CNN’in verdiği bilgiye göre, fırlatma işlemi, Sriharikota’da kurulu “Satiş Dhavan Uzay Üssü”nde yapılacak. ISRO’nun Satiş’ten önceki başkanı G. K. Menon, “2020 ‘ye kadar Ay yüzeyine inmek üzere astronot yollayacağız” dedi.

22.10.2008


 

Torun sahibi dede 3. üniversiteyi bitirdi

KarşIyaka’da yaşayan ve üniversitede okuyan torunları bulunan 68 yaşındaki Mehmet Deniz, üçüncü üniversiteden de mezun oldu.

Evinin çalışma odasında açıklama yapan Mehmet Deniz, 2001 yılında Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin büro yönetimi ön lisans programını, 2004 işletme lisans programını, 2008 yılında da yine aynı üniversitenin iktisat programını tamamladığını söyledi. Ordudan emekli olduktan sonra çeşitli kurslara katıldığını ve eğitim almaya başladığını dile getiren Mehmet Deniz, aktif bir hayat sürmeyi tercih ettiğini, ders çalışıp sınavlara girmekten mutlu olduğunu ifade etti. Sınava girmenin ‘’adrenalini yükselttiğini’’ de söyleyen Mehmet Deniz, şunları kaydetti: ‘’Çevredekilerin kimisi ‘Yüz tane üniversite bitirsen ne yazar’ diyerek, şevkimi kırmak istiyor ama benim şevkim kolay kırılmaz. Aksini ispat etmeye çalışıyorum. Yıllarca üniversiteye girip kazanamayan var, ama ben bir girişte kazanıyorum. Dördüncü üniversiteyi de bitirmek istiyorum. Seneye ÖSS’ye yine gireceğim. Ege Üniversitesi Konservatuvarı’nda okumak istiyorum. Bu yıl yeterlilik sınavına girdim ama kazanamadım. Seneye İnşallah.’’ Üniversite eğitiminin yanı sıra kurslara da katıldığını kaydeden Mehmet Deniz, Kur’ân-ı Kerim okuma kursundan, tekvando kursuna kadar birçok eğitimi tamamladığını dile getirdi. Türk Sanat Müziği ile ilgilendiğini, çeşitli konserler verdiğini söyleyen Deniz, Almanca, İngilizce ve Rusça bildiğini, Rusça tercümanlık da yaptığını belirtti.

22.10.2008


 

Tütün ürünlerinin ‘ölüm saati’ çalışıyor

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Nikotin Bağımlılığıyla Mücadele yetkilileri, tütün ürünlerine bağlı hastalıklardan ölenlerin sayısının gösterileceği bir “ölüm saati”nin açılışını yaptı.

Tütün bağımlılığına karşı uluslar arası konvansiyon görüşmelerinin başladığı Ekim 1999’dan bu yana tütün ürünlerine bağlı ölümlerin sayısını gösteren “ölüm saati”ndeki rakamın 40 milyonu gösterdiği belirtildi. DSÖ, tütün ürünlerinin bu yıl 5 milyondan fazla kişinin ölümüne yol açmasının beklendiğini, “bu salgının fakirin de fakirini vurduğunu” kaydetti. 150’den fazla ülkeden gelen 600 delege, 2005’te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nin, tütün ürünlerinin yasa dışı ticaretiyle ilgili bir protokolünü görüşmek üzere bu hafta Cenevre’de bir araya geliyor. DSÖ’ye göre, organize suç ve terörizmle bağlantılı bu ticaret, hükümetlerin yılda 50 milyar dolarlık vergi kaybına uğramasına sebep oluyor. Her yıl 5 milyon insanın ölümüne ve 200 milyar dolarlık maddî zarara yol açan tütün ve tütün ürünleri kullanımına yönelik çeşitli kısıtlamalar öngören sözleşme, dünyanın başta gelen önlenebilir hastalıklarını aşağı çekmeyi hedefliyor.

22.10.2008


 

Yaşlılar, yardımcı robotlara emanet

Japonya Chiba Üniversitesi’nden Prof. Dr. Toshiyo Tamura, ortalama insan ömrünün artmasıyla gelecekte yaşlıların yardımında kullanılacak robotların büyük önem kazanacağını söyledi.

Chiba Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Toshiyo Tamura, seminer için geldiği Akdeniz Üniversitesinde sorularını cevapladı. Tıp ve diğer alanlardaki bilimsel gelişmelerle gelecekte insan ömrünün daha da uzayacağını ifade eden Toshiyo Tamura, yaşlı, hasta ve engellilere hayatlarında yardımcı olması için üretilen ‘’Assistive (yardımcı) robot’’lara daha fazla ihtiyaç olacağını kaydetti. Ortalama insan ömrünün uzamasıyla gelecekte yaşlılar için üretilen ‘yardımcı robotlar’ın çok önem kazanacağını dile getiren Toshiyo Tamura, şöyle konuştu: ‘’Bu önem, Avrupa ülkelerinde daha fazla olacak. Çünkü, Japonya ve Türkiye gibi, aile bağları güçlü, geleneksel kültürlerini bir ölçüde koruyan toplumlarda, yaşlılara destek daha fazla oluyor. Ancak Avrupa ülkeleri gibi, bireyler arası ilişkilerin daha mekanik hâle geldiği toplumlarda, nüfusun önemli bir kısmını oluşturacak yaşlı nüfusun hayat kalitesinin yükseltilmesi için robotlar büyük önem kazanacak.’’

22.10.2008


 

Yapay damar ile hayata tutundu

Bursa’da, dahi fizikçi Albert Einstein’in de ölümüne yol açtığı bildirilen ‘’karın aort damarı’’ yırtığı tesbit edilen 72 yaşındaki hastaya, özel bir hastanede yapılan ameliyatla ‘’yapay damar’’ takıldı.

Alınan bilgiye göre, şiddetli karın ağrısı, nefes darlığı ve düşük tansiyon şikâyetiyle özel bir hastaneye başvuran 72 yaşındaki Asım Kopuz’da, 20. yüzyılın en önemli kuramsal fizikçisi olarak kabul edilen Albert Einstein’ın ölümüne yol açan ‘’karın aort damarı’’ yırtığı tesbit edildi. Evli ve üç çocuk babası Kopuz, Kalp Damar Cerrahisi Bölüm Sorumlusu Prof. Dr. Hayati Özkan, Kalp Damar Cerrahisi uzmanı Dr. Uğur Kaya ve anestezi uzmanı Dr. Hüseyin Gönençer tarafından acil ameliyata alındı. Kopuz’un yaklaşık 4 saat süren ameliyatta, yırtılan damarının yerine, sun'î malzemeden yapılan yeni bir damar takıldı. Kopuz’un durumunun iyi olduğu belirtildi.

22.10.2008


 

GERÇEKLER ORTAYA ÇIKARILMALI

Avrupa Parlamentosu üyesi Vural Öger, “Ergenekon dâvâsının açılması ve savcıların kararlılıkla olayların üzerine gitmesi Türk demokrasisi adına büyük bir başarı. Devletin çetelerle yüzleşmesi ve gerçekleri ortaya çıkarması Türkiye'nin imajı açısından çok büyük önem taşıyor” dedi. Öger, dâvânın Avrupa'da da dikkatle izlenmekte olduğunu vurguladı.

DÂVÂ BİR AN ÖNCE SONUÇLANMALI

Öger, "Şimdi dâvânın bir an önce bitmesi bekleniyor. Günün birinde AB üyesi olacak Türkiye'nin belli bir demokratik seviyeye gelmesini herkes arzuluyor" dedi. İsviçre gazetesi Le Temps ise Veli Küçük'ün Susurluk'ta asker olduğu için yargılanamadığını hatırlatarak, "Generallerin hâkim karşısına çıkması dengelerin kayda değer bir değişime uğradığını gösterir" yorumunu yaptı.

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türk kökenli üyesi Vural Öger, Ergenekon dâvâsı ile ilgili yaptığı açıklamada Türkiye’nin demokratikleşme yolunda büyük adımlar attığını dile getirdi.

Öger, “Ergenekon dâvâsının açılması ve savcıların kararlılıkla olayların üzerine gitmesi Türk demokrasisi adına büyük bir başarı. Devletin çetelerle yüzleşmesi ve gerçekleri ortaya çıkarması Türkiye’nin imajı açısından çok büyük önem taşıyor.” ifadelerini kullandı. Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu üyesi olan Öger, dâvânın Avrupa’da dikkatle izlendiğini de vurguladı. Öger, “Şimdi dâvânın bir an önce bitmesi bekleniyor. Günün birinde AB üyesi olacak Türkiye’nin belli bir demokratik seviyeye gelmesini herkes arzuluyor.” diye konuştu.

22.10.2008


 

Hayal kırıklığı olmasın

Eski Kültür Bakanlarından Fikri Sağlar, Ergenekon dâvâsıyla insanların gerçekleri görmek istediklerini kaydederek, “Göremezlerse bu insanların hayal kırıklıkları bir sonraki adımı engeller. O sonraki adım da hukuk devleti haline gelemememizdir. Bu nedenle dâvâyı tarihî bir dâvâ olarak görüyorum” dedi.

ESKİ Kültür Bakanlarından gazeteci-yazar Fikri Sağlar, Türkiye’de insanların ‘’Ergenekon’’ dâvâsı ile gerçekleri görmek istediklerini kaydederek ‘’Göremezlerse bu insanların hayal kırıklıkları bir sonraki adımı engeller” dedi. Ergenekon dâvâsı duruşmasının ardından gazetecilere açıklama yapan Fikri Sağlar, ‘’Türkiye’de insanların bu dâvâ ile gerçekleri görmek istediklerini’’ kaydederek şöyle konuştu: ‘’Göremezlerse bu insanların hayal kırıklıkları bir sonraki adımı engeller. O sonraki adım da hukuk devleti haline gelemememizdir. Bu nedenle dâvâyı tarihi bir dâvâ olarak görüyorum. Beklediğimiz, demokratik hukukun ortaya çıkmasıdır. Bu dâvâya evrensel hukuka uygun bir şekilde devam edilmeli. Bunun altyapısı Adalet Bakanlığı ve Hükümet tarafından yapılmalı.’’ Sağlar, iddianamesi 2 bin 500 sayfayı bulan bir dâvânın böyle olmaması gerektiğini ifade ederek, hazırlığı çok daha iyi yapılmalıydı’’ görüşünü ifade etti. Bir gazetecinin, ‘’tutuksuz sanıkların yargılanmasının ayrı yapılması kararına’’ ilişkin sorusuna da Sağlar, ‘’Sanıklar kendilerine isnat edilen suçları savunacağı ortamı bulabilmeliydi. Ayrı yargılama tartışılacak bir konudur. Duruşmada 3 avukat sınırlaması getirilmesi ilginç bir durumdur. Bir iddia atıyorsunuz ortaya ama karşıdaki insanın savunmasını elinden alıyorsunuz, burada adalet oluşmaz. Bu durumlar adaletin yerine getirilmesini engelliyor’’ cevabını verdi.

22.10.2008


 

İstanbul’da yine molotof

İstanbul’da molotofkokteyli atılan 2 sağlık ocağı, bir market ve 3 araçta hasar oluştu.

İstanbul’da alevli gece yaşandı

İstanbul’da Molotof kokteyli atılan 2 sağlık ocağı, bir market ve 3 araçta hasar oluştu.

Bağcılar Kemalpaşa Mahallesi 25/6 Sokak’ta bulunan 75. Yıl Kemalpaşa Sağlık Ocağı ile Küçükçekmece Sefaköy Söğütlüçeşme Mahallesi Huzur Caddesi Camialtı Sokak’taki Söğütlüçeşme Sağlık Ocağı’na gece saatlerinde bazı kişilerce Molotof kokteyli atıldı. Sağlık ocaklarında çıkan ve itfaiye ekiplerince kısa sürede söndürülen yangınlarda, küçük çapta hasar meydana geldi.

Yine gece saatlerinde Bağcılar Göztepe Mahallesi Maslak Caddesi’nde bulunan bir markette, Molotof kokteyli atılması sonucu yangın çıktı. İtfaiye görevlilerinin söndürdüğü yangın hasara neden oldu. Maltepe, Pendik ve Küçükçekmece’de ise Molotof kokteyli atılan 3 araç da kullanılamaz hale geldi. Polisin, saldırıları gerçekleştiren kişileri yakalamak için başlattığı çalışmalar sürüyor.

22.10.2008


 

NUSAYBİN’DE OLAYLAR GECE DE DEVAM ETTİ

Mardİn’İn Nusaybin ilçesinde, önceki gün başlayan gerginlik, gece boyunca devam etti.

Sakarya Caddesi üzerinde toplanan bir grup gösterici, Dörtyol kavşağındaki Türkiye İş Bankası, Lozan Caddesi üzerinde bulunan Ziraat Bankası ve eski AKP ilçe binasına taşlı saldırıda bulundu. İlçenin çeşitli yerlerinde polisi taşlayan ve lastik yakan göstericiler olay çıkardı. İlçeye Özel Harekât ve Çevik Kuvvet ekipleri takviye edildi. Olaylar sırasında Emniyet Amiri Âlim Karakılıç, göstericilerin attığı taşla başından yaralandı. Polis, bazı göstericileri gözaltına aldı.

22.10.2008


 

TEHDİTLE ESNAFA KEPENK KAPATTIRDILAR

Van’In Başkale ilçesinde, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın, tutuklu bulunduğu İmralı Kapalı Cezaevi’nde fiziki şiddet gördüğü iddiasıyla harekete geçen örgüt yandaşları, tehditle esnafa kepenk kapattırdı.

Vatandaşlar DTP Başkale İlçe Başkanlığı yanında toplanırken, parti yöneticileri, herhangi bir olay çıkmaması için vatandaşlara uyarılarda bulundu.

22.10.2008


 

Ergenekon olaylarından en fazla Türk halkı çekti

İNGİLİZ The Daily Telegraph gazetesi, Ergenekon örgütünün bütün gayr-i meşru faaliyetlerinin en fazla Türk halkını yaraladığını belirterek, “Bu olanlardan en fazla Türk halkı çekti” diye yazdı.

Gazete, Ergenekon dâvâsının görüldüğü ilk günde “ortalığın karıştığını”, aşırı kalabalık yüzünden mahkeme salonunun yetersiz gelmesiyle dâvânın ertelendiğini bildirdi. Ergenekon örgütünün askerî bir yapıya sahip olmasına karşın Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt’a bile suikast planladığına dikkat çeken gazete, örgütün bütün gayr-i meşru faaliyetlerinin en fazla Türk halkını yaraladığını belirtti. “Bu olanlardan en fazla Türk halkı çekti” ifadesini kullanan The Daily Telegraph, savcıların örgütünü amacını “İslâmî kökenli AKP’yi yok etme” olarak belirttiğini aktardı. Ergenekon isminin Orta Asya’da tarihi vak'adan geldiğini yazan gazete, “Derin devlet olarak iddia edilen bu örgütün varlığı Türk halkının dikkatini aylardır çekmeye devam ediyor. Hakimleri ise davayı bir başka tarihe ertelemek zorunda kaldılar. Radikal bir örgüt görünümü veren Ergenekon, aralarında Başbakan Recep Tayyib Erdoğan, yazar Orhan Pamuk ve ünlü Kürt kökenli kişiler ile Hrant Dink gibi Hristiyanların da bulunduğu çok sayıda önemli kişiye suikast düzenlemekle suçlanıyor” ifadelerini kullandı. Gazete, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Benjamin Ward’ın “Bu dâvâ Türkiye’ye güvenlik güçlerinin bile sorumlu tutulabileceği şansı tanıyacaktır” sözlerini aktardı.

22.10.2008


 

Türk tarihinin en büyük dâvâlarından biri

Fransa’nIn en çok okunan gazetelerinden Le Monde ise Ergenekon dâvâsını Türk tarihinin en büyük dâvâlarından biri yorumuyla okurlarına aktardı.

Gazete, “Ruhsatsız silâh taşımaktan askerî müdahale girişimine kadar suçlamaların yer aldığı dâvâda 86 şüphelinin yargılanmalarına başlandı” ifadelerini kullandı. Fransız gazetesi, “Kemalist çevrelerin hazzetmediği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hükümetini devirmek amacıyla ülkede kaos ortamı oluşturmak ve orduyu yönetime el koymaya teşvik etmek” iddiasıyla yargılananlar arasında avukat, gazeteci, eski generaller ve mafya üyelerinin bulunduğunu vurguladı. Le Monde ayrıca Türkiye’de bazı kesimlerin Ergenekon dâvâsını, kapatılma dâvâsının ardından AKP’nin rövanşı olarak değerlendirdiklerini bildirdi.

22.10.2008


 

Duruşmadaki sorunlara inceleme

Ankara Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, gazetecilerin, "Ergenekon" dâvâsının önceki günkü ilk duruşmasında yaşanan sorunlara ilişkin soruları üzerine, mahkeme salonundaki düzenden, yargılamayı yapan mahkeme ve burada görev yapan hakimlerin birinci derecede sorumlu olduklarını söyledi.

Duruşmanın normal şartlarda Beşiktaş Adliyesi'nde yapılacağını, ancak Beşiktaş Adliyesi'ndeki salonların bu salon kadar geniş olmadığını anlatan Şahin, "O nedenle 280 kişilik salonu kendilerinin talebi doğrultusunda Adalet Bakanlığı olarak biz bu hale getirdik" dedi. Bakan Şahin duruşmada yaşanan sıkıntıyı incelemek için Müsteşar Yardımcısı Mustafa Kökçam ve Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Nizamettin Kalaman'ı Silivri Cezaevi'ne göndereceğini söyledi.

22.10.2008


 

Eski savcı “Ergenekon” üyesi olmaktan gözaltında

“Ergenekon’’ soruşturması kapsamında eski Cumhuriyet Savcısı Ertaç G’ gözaltına alındı.

Alınan bilgiye göre, dün sabah saatlerinde Ergenekon Dâvâsı kapsamında aralarında emekli Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, Gökhan Sipahioğlu ve İsmail Eksik’in de avukatlığını üstlenen eski Sarıyer Cumhuriyet Savcısı Ertaç G’nin Nişantaşı'daki evine baskın düzenlendi. Sabah erken saatlerde sivil araçlarla gelen polisler ofis olarak kullanılan Ertaç G’nin evinin kapısını çaldı. Arama iznini gösteren polis, G’nin gözetiminde arama ve inceleme başlattı. Polis içeride belgeleri, dosyaları ve Ertaç G’nin bilgisayarını incelemeye aldı. Ergenekon Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel ve İstanbul Barosu temsilcisi Ömer Kavili de hazır bulundu. Evdeki arama saat 14:15 sıralarında sone erdikten sonra İstanbul Barosu temsilcisi Kavili, G.'nin Ergenekon terör örgütüne üye olmak iddiasıyla gözaltına alındığını açıkladı. Giray’ın yakın korumasının da Kars’ta gözaltına alındığı belirtildi.

22.10.2008


 

Gerekçe tamam

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP hakkındaki kapatma dâvâsının gerekçeli kararını ‘’noktayı koyarak bitirdiklerini’’ belirterek, ‘’Sadece muhalefetle ilgili bekleyişimiz var, o kadar, başka birşey yok. Bir-iki gün içinde halledeceğiz’’ dedi.

Kılıç: Gerekçeli karar hazır ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, AKP hakkındaki kapatma davasının gerekçeli kararını ‘’noktayı koyarak bitirdiklerini’’ belirterek, ‘’sadece muhalefetle ilgili bekleyişimiz var, o kadar, başka bir şey yok. Bir iki gün içinde halledeceğiz’’ dedi. Kılıç, Anayasa Mahkemesinden ayrılırken gazetecilerin soruları üze-rine AKP hakkındaki kapatma davası ve üniversitelerde türbanın serbest olmasına imkan sağlayan Anayasa değişikliğine ilişkin gerekçeli kararların raporlarının tamamlandığını belirtti. Haşim Kılıç, ‘’Gerekçeli karara noktayı koyduk, bitirdik. Ancak muhalefetler bitmediği için bir kaç günlük rötarımız var’’ diye konuştu. Bir gazetecinin ‘’Cuma gününe kalır mı?’’ sorusuna Kılıç, ‘’Kalmaz herhalde’’ cevabını verdi. Kılıç, bir başka soru üzerine de AKP hakkındaki kapatma davası ile üniversitelerde türbanın serbest olmasına imkân sağlayan Anayasa değişikliğine ilişkin kararların gerekçelerinin birlikte yayımlanacağını belirterek, ‘’Sadece muhalefetle ilgili bekleyişimiz var. O kadar başka bir şey yok. Bir iki gün içinde halledeceğiz’’ dedi.

22.10.2008


 

Meclis, iddiaları araştıracak

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde oluşturulan alt komisyon, 2223 ekimde İstanbul’da temaslarda bulunacak.

Cezaevlerinde meydana gelen olayları incelemesine karar verilen, ‘’Her Türlü Şiddet, İşkence ve Kötü Muamelenin Önlenmesiyle Ceza ve Tutukevleri İnceleme Alt Komisyonu’’, çalışmalarına bugün başlayacak. AKP Çorum Milletvekili Murat Yıldırım başkanlığındaki alt komisyon, 2223 Ekim tarihleri arasında, İstanbul Valisi Muammer Güler, Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ile ayrı ayrı görüşecek. Bazı cezaevlerinde incelemelerde bulunacak olan alt komisyon, hazırlayacağı raporu üst komisyona sunacak. Metris Cezaevinde yaşanan işkence olayı ve Engin Çeber’in hayatını kaybetmisinin komisyonlarını üzdüğünü ifade eden Yıldırım, ‘’Bu konuda da bölgede araştırmalar yaparak eksik ve aksaklıkları tespit edeceğiz’’ dedi.

22.10.2008


 

Bahçeli’den, Gül ve Erdoğan’a eleştiri

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM grup toplantısında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştirdi. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Gül’ün yabancı bir dergiye verdiği mülâkattaki sözlerini eleştirerek, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın geride kalan süreci suçlayıcı ifadelerle, geçmişte ayrımcılık yapıldığını söylemesi, asla kabul edilebilir ve yakışan bir durum değildir.

Biz Cumhurbaşkanı’ndan kendi geçmişimizi şikâyet etmek yerine açılışını yaptığı kitap fuarının alt katında açıkça sergilenen bölünmüş Türkiye haritalarına müdahale edecek cesaret ve iradeyi göstermesini beklerdik” dedi. Başbakan Erdoğan ve hükümeti de eleştiren Bahçeli, “Bu noktaya gelinmesinin en büyük sorumlusunun, terörle mücadele için gerekli iradeye sahip olmadığı anlaşılan ve bölücülüğe şirin görünerek siyasî hesaplar peşinde koşan Başbakan ve Hükümet olduğunu” ileri sürdü.

22.10.2008


 

Deniz Feneri mektubu Almanya’ya ulaşmış

ALMANYA'DA görülen Deniz Feneri davasıyla ilgili Türkiye’nin dosya talebine ilişkin evrakın, Almanya Bonn’da bulunan Federal Adalet Dairesince 16 Ekim 2008’de teslim alındığı öğrenildi.

Adalet Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün, Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğuna gönderdiği, “Deniz Feneri davasıyla ilgili istenen bilgi ve belgelerin iletilmesi işleminin hızlandırılması” talebini içeren faksına cevap geldi. Dışişleri Bakanlığının, Adalet Bakanlığına konuyla ilgili bir yazı gönderdiği belirtildi. Dışişleri Bakanlığının yazısında, “Türkiye’nin davaya ilişkin dosya talebinin, Dışişleri Bakanlığınca Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu’na ulaştırıldığı, Başkonsolosluğun da söz konusu talebi, Almanya’nın Bonn şehrinde bulunan Federal Adalet Dairesi’ne gönderdiği” kaydedildi. Dışişleri Bakanlığının yazısında ayrıca, “Türkiye’nin dosya talebini içeren evrakın Federal Adalet Dairesi yetkililerince 16 Ekim 2008’de teslim alındığı” bilgisine de yer verildiği bildirildi.

22.10.2008


 

BBP: AB üyeliğine karşıyız

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a Ulusal Program’a ilişkin rapor göndererek, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu, Türkiye’nin ihtiyacı olan reformları parti politikaları doğrultusunda destekleyebileceklerini bildirdi.

BBP Basın Merkezi’nden yapılan açıklamada, Yazıcıoğlu’nun, Dışişleri Bakanı Babacan’a Ulusal Program konusunda görüşlerini içeren bir rapor gönderdiği belirtildi. Buna göre Yazıcıoğlu, raporda, BBP’nin, Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin 45 yıllık üyelik sürecinin her aşamasında diğer aday ülkelerden öncelikle mali ve iktisadi yapıya ilişkin şartların düzeltilmesi istendiğini ifade eden Muhsin Yazıcıoğlu, Türkiye’nin ise özellikle son üç hükümet döneminde talepler üzerine hukukî ve siyasal alanda anayasal ve yasal düzenlemelere gittiğini öne sürdü. Yazıcıoğlu, Türk medeniyetinin yükselmesi, demokrasinin gelişmesi, halkın sosyal haklarının ve hukuk kazanımlarının artması ve benzeri bütün alanlarda adaletin sağlanmasını, AB üyeliğiyle ilişkilendirilmeden Türkiye’nin kendi ihtiyaçları ve gereklilikleri olarak gördüklerini, bu konularda hayata geçirilecek reformları olumlu bulduklarını belirtti.

22.10.2008


 

AB’nin, Türkiye’ye ihtiyacı olacak

Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı Prof. Ahmet Davutoğlu, ‘’AB küresel bir güç olmak istiyorsa Türkiye’ye mutlaka ihtiyacı olacaktır’’ dedi.

Avusturya’nın başşehri Viyana’da, Uluslararası Diyalog İçin Bruno Kreisky Forumu’nun düzenlediği “Türkiye’nin Doğu İle Batı Arasındaki Yeni Dış Politika Stratejisi” konulu konferansa katılan Davutoğlu, konferansın ardından Kreisky Forumu’nun davet ettiği diplomat, gazeteci ve öğrencilerden oluşan topluluğa hitaben bir konuşma yaptı.

Prof. Davutoğlu, ‘’Türkiye - AB ilişkileri bölgesel ve küresel barışı korumak için önemli bir unsurdur’’ konulu konuşmasında, ‘’AB, küresel bir güç olmak istiyorsa Türkiye’ye mutlaka ihtiyacı olacaktır’’ dedi ve ‘’Türkiye’nin, AB’ne tam üyeliğinin birliğe bazı çevrelerin iddia ettiği gibi yük getirmeyeceğini, güç katacağını’’ söyledi.

Avrupa’nın geleceğine yönelik plan yapanların ‘’küresel düşünmek zorunda olduklarını’’ ifade eden Prof. Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Avrupa bölgesel bir güç olarak kalmak mı istiyor, yoksa küresel bir güç olmak mı istiyor? Avrupa’nın geleceğine yönelik plan yapıyorsanız küresel düşünmek zorundasınız. Avrupa’nın yeni vizyonu Asya’ya ve Afrika’ya stratejik bir bağlantı kurmasını gerektiriyor. Avrupa’nın bu vizyonunu gerçekleştirebilmesi için anahtar ülke Türkiye’dir.’’

Türkiye’nin ‘’ciddî, samimî ve şeffaf ilişkiler kurarak, bölge ülkelerinin saygı ve güvenini kazandığını’’ örneklerle anlatan Prof. Davutoğlu, ‘’Türkiye’ni,n AB ile müzakere sürecinin başlamasından sonra bölgedeki ülkelerin de bu süreci dikkat ve ilgiyle izlediklerini’’ kaydetti. Uluslararası Diyalog için Bruno Kreisky Forumu, Avusturya Dışişleri Bakanlığı ile Türkiye’nin Viyana büyükelçiliğinin işbirliğiyle düzenlenen ‘’Türkiye’nin, Doğu ile Batı Arasında Yeni Dış Politika Stratejisi’’ konulu konferansta Türkiye-AB ilişkileri gün boyu değişik başlıklar altında tartışıldı.

22.10.2008


 

Toptan: AB ‘hayır’ diyemez

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye’nin üyelik şartlarını yerine getirmesi halinde AB’nin, ‘’Hayır, sizi üye olarak kabul etmiyoruz’’ diyebileceğini zannetmediğini belirterek, ‘’Derlerse de ‘hadi siz yolunuza, biz yolumuza’ deriz’’dedi.

Toptan, Kazakistan’da üst düzey kamu yöneticileri eğitim veren Kamu Yönetimi Akademisinde öğretim üyeleri ve öğrencilerine hitap etti. Toptan, üst düzey kamu yöneticilerine eğitim veren akademinin, Kazakistan’ın olduğu gibi Avrasya coğrafyasının da en seçkin eğitim ve bilim merkezlerinden biri olduğunu, hem Kazakistan’a hem de Türk dünyasına güç kattığını söyledi. Türk Milletinin, her zaman Kazak kardeşlerinin egemenlik, kalkınma ve demokrasi yönündeki çabalarını içtenlikle desteklediğini, Kazakistan Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda hak ettiği yeri alması için gayret gösterdiğini belirten Toptan, iki ülke arasındaki kardeşlik ve dostluk temeline dayanan ilişkilerin artarak süreceğini söyledi.

Toptan, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin perspektifinin ne olduğuna ilişkin soruyu cevaplarken AB ile müzakerelere başlayan Türkiye’nin, hukuki, siyasî ve ekonomik alanda reformlar gerçekleştirdiğini ve gerçekleştirmeye devam ettiğini söyledi. Türkiye’nin 2014 yılına kadar üyelik şartlarının tamamını yerine getireceğine inandığını ifade eden Toptan, AB’nin yapılan reformlara rağmen, ‘’Türkiye’nin üyeliğine soğuk bakması halinde, bunu dünyaya anlatamayacağını’’ belirtti. Toptan, Türkiye’nin, AB ile ilişkilerini sürdürürken, başka ülke ve bölgelerle olan ilişkilerinden vazgeçmeyeceğini belirterek, Türkiye’nin, Ortadoğu, Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri, ABD ve Rusya ile çok yakın ilişkileri bulunduğunu kaydetti.

Türkiye’nin, Avrupa’daki önemli organizasyonların içinde kurucu ya da sonradan katılan ülke olarak yer aldığına, 4 milyon vatandaşının Avrupa’da yaşadığına dikkati çeken Toptan, ‘’O nedenle, şartları yerine getirince, AB’nin, bize ‘Hayır, sizi üye olarak kabul etmiyoruz’ diyebileceğini zannetmiyoruz. Derlerse de ‘hadi siz yolunuza, biz yolumuza’ deriz’’ dedi.

22.10.2008


 

Şaban Dişli taburcu oldu

KRONER by-pass ameliyatı olan AKP Sakarya Milletvekili Şaban Dişli, hastaneden taburcu edildi. Edinilen bilgiye göre, Medical Park Göztepe Hastanesi kalp-damar cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ergun Demirsoy tarafından 12 Ekimde kroner by-pass ameliyatı yapılan Dişli’nin, yüzde 80 daralma olan 2 ana damarı yenilendi.

Hastanedeki tedavisi tamamlanan Şaban Dişli’nin, bugün taburcu edildiği ve sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

22.10.2008


 

Finlandiya'daki Türk büyükelçiliği kundaklandı

FİNLANDİYA'NIN başkenti Helsinki’deki Türk Büyükelçiliği kundaklandı, bir elçilik çalışanı yaralandı. Yetkililer, saldırıda elçiliğin ön kapısının yandığını, yangının itfaiye görevlilerince söndürülmeden önce iç taraflara yayıldığını belirtti.

Bir elçilik çalışanının duman zehirlenmesinden tedavi altına alındığı kaydedildi. Polis sözcüsü Jussi Huhtela, olayla ilgili olarak 4 kişinin gözaltına alındığını söyledi. Saldırının bir örgütle bağlantısının olup olmadığı hakkında henüz bilgi bulunmazken, saldırıya ilişkin araştırmanın yerel makamlarla sürdürüldüğü kaydedildi. Bu arada, saldırıyla ilgili Dışişleri Bakanlığında değerlendirme toplantısı yapıldığı, olay sırasında dumandan etkilenen büyükelçilik görevlisinin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

22.10.2008


 

YÖK Genel Kurulu Şengör’ü görüşecek

YÜKSEKÖĞRETİM Kurulu (YÖK), yarın toplanacak. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın başkanlığında saat 10.30’da toplanacak kurulda, Yüksek Disiplin Kurulunun dosyaları ele alınacak.

Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) tarafından YÖK üyeliğine aday gösterilen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. Celal Şengör’ün, YÖK Denetleme Kurulunun incelemesi sonucunda hazırlanan dosyası da toplantının gündeminde olacak. Prof. Dr. Şengör hakkında ‘’bir şirkette yönetim kurulu üyesi olarak çalıştığı gerekçesiyle’’ YÖK tarafından soruşturma başlatılmıştı. Bu arada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, boş bulunan Yükseköğretim Kurulu Üyeliği’ne, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Naci Ağbal’ın atanmasını onayladı.

22.10.2008


 

Her doktora ayrı para

Sağlıkta 1 Ekim’de yürürlüğe giren uygulamalarda her geçen gün yeni bir ayrıntı ortaya çıkıyor. Hastanelerde muayene karşılığı 3 ile 10 Yeni Türk Lirası arasında değişen katılım payı ücreti, vatandaşın gittiği bölüm arttıkça yükseliyor.

SağlIkta 1 Ekim’de yürürlüğe giren uygulamalarda her geçen gün yeni bir ayrıntı ortaya çıkıyor. Hastanelerde muayene karşılığı 3 ile 10 Yeni Türk Lirası arasında değişen katılım payı ücreti, vatandaşın gittiği bölüm arttıkça yükseliyor.

Meselâ bir üniversite hastanesinde dahiliye bölümünde muayene olan bir hasta aynı hastanede KBB, göğüs hastalıkları gibi kliniklere muayene olursa doktor başına katılım payı ödüyor. Muayene ücreti üniversite hastanesinde 6 YTL olduğu için üç doktora giden hastanın cebinden toplam 18 YTL çıkıyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 1 Ekim’de yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği ile yükselen katılım payları 20 gündür uygulanıyor. Vatandaş, sağlık ocakları ve aile hekimlerine başvurduğunda muayene ücreti ödemezken, devlet hastanelerinde 3, eğitim araştırma hastanelerinde 4, üniversite hastanelerinde 6, özel sağlık kuruluşlarında 10 YTL ödüyor.

Hızla artan sağlık harcamalarını frenlemek amacıyla getirilen düzenlemeyle ilâç yazılsın yazılmasın, muayene parası hastanın vatandaşlık numarasına kaydediliyor. İlk ilâç yazıldığında biriken muayene ücretleri eczanede tahsil ediliyor. Vatandaş biriken muayene ücretinin hesabını eczacıdan soruyor. Şimdi de vatandaşın pek haberdar olmadığı muayene başına katılım payı alınıyor. Bir hasta Medula sisteminden farklı branşlar için hasta takip numarası alması halinde her bir branş için muayene katkı payı ödüyor. Hastanede alınan muayene ücreti, gidilen bölümle çarpılıyor ve toplam muayene ücreti ortaya çıkıyor.

Hastanelerde bölüm başına alınan muayene parası ise eczacıyla vatandaş arasındaki tartışmayı daha da alevlendirecek. Bir doktor anlayamadığı rahatsızlığı başka bölümün doktoruna göndermesi durumunda hasta tekrar sıra numarası alıyorsa o bölüm için de ayrı muayene ücreti ödüyor. Bu durumda hastanın üzerinde biriken muayene ücreti artıyor.

SGK Başkanı Fatih Acar, katılım payının muayene karşılığı alınan bir ücret olduğunu söyledi. “Bu nedenle bir hastanede dahiliyeye giden bir hasta KBB’ye, cildiyeye gittiğinde her birine ayrı muayene ücreti ödeyecek.” diyen Acar, ameliyat öncesi ve sonrasında yapılan konsültasyonlar için ayrı ücret talep edilmeyeceğini ifade etti.

KURUM VE İŞ YERİ HEKİMİNE İLÂÇ YAZDIRAN MUAYENE PARASI ÖDEMEYECEK

“Doktora yazdırıp muayene ücretiyle birlikte 3 YTL’lik ilâca 6 YTL ödeyeceğime paramla alırım sadece ilâcın parasını veririm” diyen vatandaşa SGK Başkanı Acar’dan uyarı geldi. Hastanede muayene olan bir hastanın ilâcı reçeteye yazdırıp yazdırmamasının önemli olmadığını dile getiren Acar, muayene ücretinin hastanın adına kaydedildiğini ifade etti.

Acar, vatandaşların 1. basamak sağlık kuruluşlarındaki doktorlara muayene olması önerisinde bulunarak, kurum ve iş yeri hekimine reçete yazdıranların katılım payı ödemeyeceklerini belirtti. Acar, buralarda muayene ücretinin sıfır olduğuna dikkat çekti. Eskiden vatandaşın ilâç yazdırmak için bile tıp merkezine gittiğini aktaran Acar, şimdi en küçük bir rahatsızlıkta hastanelere gitme alışkanlığının azalacağını söyledi.

DÜNYADAKİ DURUM

Almanya’da 3 ayda bir 10 Euro ödenirken, Avusturya’da muayene için yıllık 10 Euro ve tedavi bedelinin yüzde 20’si alınıyor. Finlandiya her hastaneye gidişte hastadan 22 Euro talep ediyor. Komşumuz Yunanistan ise 6,46 Euro ve sevksiz başvuru yapan hastadan tedavi bedelinin yüzde 20’sini alıyor.

İşte Türkiye ve dünyadaki rakamlar:

l Türkiye 3-4-6-10 YTL

l Almanya 10 Euro

l Avusturya Yıllık 10 Euro+tedavinin yüzde 20’si

l Belçika Tedavinin yüzde 25’i

l Finlandiya Yıllık 22 Euro+hastaneye her gidişte 22 Euro

l Fransa Tedavi bedelinin yüzde 30’u+taban fiyat

l İsveç 11-22 Euro

l İsviçre Yıllık 194 Euro+yüzde 10

l Portekiz 2-6 Euro

l Yunanistan 6,46 Euro, sevksiz tedavide bedelin yüzde 20’si

22.10.2008


 

Her doktora ayrı para

Sağlıkta 1 Ekim’de yürürlüğe giren uygulamalarda her geçen gün yeni bir ayrıntı ortaya çıkıyor. Hastanelerde muayene karşılığı 3 ile 10 Yeni Türk Lirası arasında değişen katılım payı ücreti, vatandaşın gittiği bölüm arttıkça yükseliyor.

SağlIkta 1 Ekim’de yürürlüğe giren uygulamalarda her geçen gün yeni bir ayrıntı ortaya çıkıyor. Hastanelerde muayene karşılığı 3 ile 10 Yeni Türk Lirası arasında değişen katılım payı ücreti, vatandaşın gittiği bölüm arttıkça yükseliyor.

Meselâ bir üniversite hastanesinde dahiliye bölümünde muayene olan bir hasta aynı hastanede KBB, göğüs hastalıkları gibi kliniklere muayene olursa doktor başına katılım payı ödüyor. Muayene ücreti üniversite hastanesinde 6 YTL olduğu için üç doktora giden hastanın cebinden toplam 18 YTL çıkıyor.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 1 Ekim’de yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği ile yükselen katılım payları 20 gündür uygulanıyor. Vatandaş, sağlık ocakları ve aile hekimlerine başvurduğunda muayene ücreti ödemezken, devlet hastanelerinde 3, eğitim araştırma hastanelerinde 4, üniversite hastanelerinde 6, özel sağlık kuruluşlarında 10 YTL ödüyor.

Hızla artan sağlık harcamalarını frenlemek amacıyla getirilen düzenlemeyle ilâç yazılsın yazılmasın, muayene parası hastanın vatandaşlık numarasına kaydediliyor. İlk ilâç yazıldığında biriken muayene ücretleri eczanede tahsil ediliyor. Vatandaş biriken muayene ücretinin hesabını eczacıdan soruyor. Şimdi de vatandaşın pek haberdar olmadığı muayene başına katılım payı alınıyor. Bir hasta Medula sisteminden farklı branşlar için hasta takip numarası alması halinde her bir branş için muayene katkı payı ödüyor. Hastanede alınan muayene ücreti, gidilen bölümle çarpılıyor ve toplam muayene ücreti ortaya çıkıyor.

Hastanelerde bölüm başına alınan muayene parası ise eczacıyla vatandaş arasındaki tartışmayı daha da alevlendirecek. Bir doktor anlayamadığı rahatsızlığı başka bölümün doktoruna göndermesi durumunda hasta tekrar sıra numarası alıyorsa o bölüm için de ayrı muayene ücreti ödüyor. Bu durumda hastanın üzerinde biriken muayene ücreti artıyor.

SGK Başkanı Fatih Acar, katılım payının muayene karşılığı alınan bir ücret olduğunu söyledi. “Bu nedenle bir hastanede dahiliyeye giden bir hasta KBB’ye, cildiyeye gittiğinde her birine ayrı muayene ücreti ödeyecek.” diyen Acar, ameliyat öncesi ve sonrasında yapılan konsültasyonlar için ayrı ücret talep edilmeyeceğini ifade etti.

KURUM VE İŞ YERİ HEKİMİNE İLÂÇ YAZDIRAN MUAYENE PARASI ÖDEMEYECEK

“Doktora yazdırıp muayene ücretiyle birlikte 3 YTL’lik ilâca 6 YTL ödeyeceğime paramla alırım sadece ilâcın parasını veririm” diyen vatandaşa SGK Başkanı Acar’dan uyarı geldi. Hastanede muayene olan bir hastanın ilâcı reçeteye yazdırıp yazdırmamasının önemli olmadığını dile getiren Acar, muayene ücretinin hastanın adına kaydedildiğini ifade etti.

Acar, vatandaşların 1. basamak sağlık kuruluşlarındaki doktorlara muayene olması önerisinde bulunarak, kurum ve iş yeri hekimine reçete yazdıranların katılım payı ödemeyeceklerini belirtti. Acar, buralarda muayene ücretinin sıfır olduğuna dikkat çekti. Eskiden vatandaşın ilâç yazdırmak için bile tıp merkezine gittiğini aktaran Acar, şimdi en küçük bir rahatsızlıkta hastanelere gitme alışkanlığının azalacağını söyledi.

DÜNYADAKİ DURUM

Almanya’da 3 ayda bir 10 Euro ödenirken, Avusturya’da muayene için yıllık 10 Euro ve tedavi bedelinin yüzde 20’si alınıyor. Finlandiya her hastaneye gidişte hastadan 22 Euro talep ediyor. Komşumuz Yunanistan ise 6,46 Euro ve sevksiz başvuru yapan hastadan tedavi bedelinin yüzde 20’sini alıyor.

İşte Türkiye ve dünyadaki rakamlar:

l Türkiye 3-4-6-10 YTL

l Almanya 10 Euro

l Avusturya Yıllık 10 Euro+tedavinin yüzde 20’si

l Belçika Tedavinin yüzde 25’i

l Finlandiya Yıllık 22 Euro+hastaneye her gidişte 22 Euro

l Fransa Tedavi bedelinin yüzde 30’u+taban fiyat

l İsveç 11-22 Euro

l İsviçre Yıllık 194 Euro+yüzde 10

l Portekiz 2-6 Euro

l Yunanistan 6,46 Euro, sevksiz tedavide bedelin yüzde 20’si

22.10.2008


 

SGK, yaşlı ve özürlü memnuniyetini ölçecek

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), yaşlı ve özürlü aylığı alan muhtaç kişilere yönelik olarak 12 ilde yaklaşık 1500 kişinin katılımı ile ‘’Fayda Sahibi Memnuniyet Araştırması’’ yapacak.

Dağınık halde bulunan sosyal yardımları tek çatı altında toplamak amacıyla Primsiz Ödemeler Kanun Tasarısı çalışmalarını sürdüren SGK, kurumun büyük önem verdiği muhtaç kişilere sağlanan yardımlar konusundaki memnuniyeti tespit etmek amacıyla bir araştırma gerçekleştirecek. SGK, Sağlıkta Dönüşüm Projesi’nin finansmanı için sağlanan Dünya Bankası kredisinin Hazine Müsteşarlığınca verilen bölümünü, kurumsal kapasite oluşturulması ve bilgi teknolojileri konularında yürütülecek aktivitelerde değerlendiriyor.

Kurum, bu amaçla Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğünün ana hizmeti olan sosyal yardımlar konusunda değerlendirme çalışması yapmayı kararlaştırdı. Yapılacak durum tesbiti, mevcut uygulamaların iyileştirilmesi doğrultusunda gerçekleştirilecek çalışmalara ışık tutacak, kurum bünyesinde yürütülen mevzuat ve yeniden yapılandırma çalışmalarına temel teşkil edecek verilerin elde edilmesini sağlayacak.

‘’Fayda Sahibi Memnuniyet Araştırması’’, yüzde 40-69 ve yüzde 70-100 düzeyinde özürlüler ile 65 yaş ve üzerindekileri kapsayacak. Araştırma, 12 ilden yaklaşık 1500 kişilik bir örnekleme yapılacak.

Araştırmada, yaşlılık ve özürlü aylığı alan muhtaç kişilerin memnuniyet düzeyi ölçülecek, verilen aylık tutarları, aylıkların ödenmesi ve aylık bağlama süreçleri ile yapılacak düzenlemelere esas teşkil edecek veriler toplanacak.

22.10.2008


 

İstanbul’da, 32 bin 325 sürücüye ceza kesildi

İstanbul’da geçen hafta yapılan trafik denetimlerinde, 32 bin 325 sürücüye ceza kesildi.

İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, 13-19 Ekim 2008 tarihleri arasında polisin sorumluluk bölgesindeki trafik uygulamalarında 43 bin 689 araç kontrol edildi. Denetimlerde, sürücülerin 7 bin 522’sine yasak park, 181’ine korsan taşımacılık, 7 bin 578’ine kırmızı ışık ihlâli, 279’una alkollü araç kullanmak, 387’sine renkli cam taktırmak, 2 bin 977’sine emniyet şeridi ihlâli yapmak, 44’üne taşıma sınırı üzerinde yük almak veya dingil ağırlıklarını aşacak şekilde yükleme yapmak, 93’üne azamî toplam ağırlıkların üzerinde yükleme yaptırmak, 12 bin 410’una da Karayolları Trafik Kanunu’nun diğer maddelerini ihlâl etmekten ceza yazıldı.

22.10.2008


 

15 derecenin üstünde soba yakılmayacak

Ankara Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı’nca, dış ortam sıcaklığının 15 derece veya altına düştüğünde kalorifer ve sobaların yakılması, bu derecenin üzerinde ise yakılmaması gerektiği bildirildi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan yazılı açıklamada, havaların soğumasıyla birlikte gündeme gelen kalorifer şikâyetlerinin Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı’nca takibe alındığı kaydedildi. Uyarılara dikkat edilmesi halinde, hem yakıtın daha tasarruflu kullanılacağı hem de can ve mal güvenliğinin sağlanmış olacağı ifade edilen açıklamada, kalorifer ile ilgili şikâyetlerin ‘’Alo 153’’ Mavi Masa hattına iletilmesi istendi.

22.10.2008


 

Çocuk hakları, Sivas’ta masaya yatırıldı

Sİvas’ta, 16 şehrin çocuk hakları yetişkin ve çocuk temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen ‘’Çocuk Hakları İl Komiteleri 2008 Yılı Sivas Bölge Toplantıları’’ başladı.

Sivas Vali Vekili Kemal Şahin, Büyük Otel’de düzenlenen toplantının açılışında, çocukların ülkenin geleceği olduğunu söyledi. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de Türkiye Cumhuriyeti’ni çocuklara emanet ettiğini hatırlatan Şahin, ‘’Biz de onun bilincinde olmalıyız’’ dedi. Bir insanın gelişmesinde çocukluk çağının çok önemli olduğunu vurgulayan Şahin, şunları kaydetti: ‘’Eğer bir insan çocukluk çağını mutlu, huzurlu geçirmişse o insan başta kendine, sonra ailesine, çevresine faydalı bir insan oluyor. Ama çocukluk döneminde sıkıntılar yaşamışsa, o muhakkak daha sonra insanın geleceğinde bir şekilde yara bırakıyor ve sıkıntılar oluşuyor.’’

22.10.2008


 

Şehir merkezinde taşımalı eğitim

Gazİantep’İn Şahinbey ilçesine bağlı İncilikaya Mahallesi’nde ikamet eden öğrenciler, şehir merkezinde taşımalı eğitim görüyor.

1999 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından imara açılan mahalleye 9 yıldan beri okul yaptırılmadı. Yaklaşık bin evin bulunduğu mahallenin çocukları, en yakın mahalle ve köy okullarında eğitim görüyor. Mahalleli kendi imkânları ile servis tutarak çocuklarını eğitimden okula gönderiyor.

22.10.2008


 

Evleri yanan aile çadırda hayata tutunmaya çalışıyor

DÜZCE’DE 5 yaşındaki kızlarının sobaya attığı sinek ilâcının parlaması sonucu çıkan yangında evleri yanan aile, çadırda hayat mücadelesi veriyor.

Ağa Mahallesi’nde Yetiş Özçekiç’e ait iki odalı evde, üvey kızı Nagihan Yılmaz’ın (5) iki hafta önce sobaya yanlışlıkla attığı sinek ilâcının parlaması sonucu yangın çıktı. Yangında baba Yetiş Özçekiç, çocukları Nagihan ve Eren Yılmaz yanarak yaralandı. Hastaneye kaldırılan Yetiş Özçekiç ve 2 çocuk burada tedavi altına alındı. Tedavileri tamamlanan Nagihan ve Eren Yılmaz taburcu olurken, Yetiş Özçekiç’in tedavisi Kocaeli Derince Devlet Hastanesinde devam ediyor. Yangının ardından evleri kullanılmayacak duruma gelen aile, evlerinin bahçesine kurdukları çadırda yaşamaya başladı.

Yangında iki çocuğu yaralanan anne Aslı Yılmaz, yaptığı açıklamada, maddî durumlarının yeterli olmadığını, dinî nikâhla birlikte yaşadığı Yetiş Özçekiç’in kâğıt ve karton toplayarak geçimlerini sağladığını bildirdi. Aslı Yılmaz, ‘’İmkânımız yok, yanan evimizi onaramıyoruz. Eşimin hastanede tedavisi devam ediyor. Çocuklarım daha tam iyileşemedi. Perişan durumdayız. İki haftadır çocuklarımla çadırda kalıyorum. Şu anda komşularımın yardımıyla geçiniyorum. Yetkililerden destek bekliyorum’’ diye konuştu.

22.10.2008


 

Turizm, ‘beyaz yıldız’ ile parlayacak

Küresel ısınma ve çevre kirliliğine karşı birçok sektör çevre dostu çalışmalara yönelirken, turizm sektörü hayata geçirdiği ‘’Beyaz Yıldız’’ projesiyle işletmeleri su, elektrik ve enerji kullanımı konusunda tasarrufa yönlendirmeyi amaçlıyor.

Türkiye Otelciler Federasyonunun (TÜROFED) Electrolux, Johnson Diversey ve Grundfos’un destekleriyle oluşturulan ‘’Beyaz Yıldız’’ projesinin, çevreye ve turizm sektörüne sağlayacağı katkılar konusunda turistik tesis sahiplerinin bilgilendirilmesi amacıyla Antalya, Manavgat, Alanya, Fethiye, Marmaris, Bodrum, İzmir, Kuşadası, İstanbul ve Bursa’da toplantılar gerçekleştirildi. ‘’Beyaz Yıldız’’ hakkında bilgi veren proje ortaklarından Johnson Diversey Danışmanlık İş Birim Direktörü Kürşat Ulus, ‘’Beyaz Yıldız’’ projesiyle çevre konusunda küçük, ama çok anlamlı bir adım atıldığını söyledi.

Sürdürülebilir turizmin, ancak içinde bulunulan çevrenin korunup, hayatın devamlılığını sağlayan eko-sistemlerin sürdürüldüğü bir ortamda gerçekleştirilebileceğini ifade eden Ulus, sadece turizm sektöründe bilinçli tüketim ve uluslar arası standartlara uygun çalışmalarla ortalama su ve enerji tüketiminde, yüzde 25’lerden yüzde 90’lara kadar tasarruf imkânın sağlanabileceğini belirtti.

Ulus, bunun işletmeler için yüz binlerce dolar, ülkenin genel tüketimi ve kaynakların korunması paralelinde de yüz milyonlarca dolar tasarruf anlamına geldiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

‘’Proje sayesinde, kontrolsüz tüketimin engellenerek bilinçli bir tüketime dönüşmesini hedeflemekteyiz. Projeye Türkiye’deki tüm oteller dahil olduğunda toplamda 40 hektometreküp su tasarrufu sağlanabilecek. Bu miktar, Elmalı Barajı su rezervinin yaklaşık 3 katı ya da Alibeyköy Barajı’nın su kapasitesine eşittir. Bunun yanı sıra sadece yüzde 30’luk bir enerji tasarrufuna gidilmesi durumunda Hirfanlı Hidroelektrik Santrali’nin yıllık elektrik üretiminin 2 katı enerji tasarrufu sağlanabilecek. 20 Ağustosta başlatılan proje kapsamında yıl sonuna kadar 30’un üzerinde işletmenin proje dahil olmasını tahmin ediyoruz.”

22.10.2008


 

Tarım işçileri, çocuk sayısını sınırladı

SOSYAL güvenceleri bulunmayan, derme çatma çadırlarda yaşam süren ve ebeveynlerinin ‘’ne kadar çocuk o kadar yevmiye’’ anlayışını terk eden genç tarım işçileri, çocuklarının da ‘’kendileri gibi sefalet içinde yaşama mahkûm olmamaları için’’ aile planlamasını öğrenerek, en fazla üçte karar kıldı.

Güney ve Güneydoğu Anadolu’dan Çukurova’ya gelen, elektriği, sağlıklı içme suyu ve tuvaleti bile bulunmayan, naylon, bez ve kamışlardan yapılmış çadırlarda hayatlarını sürdüren genç tarım işçileri, gelecekte çocuklarının da kendileri gibi olmasını istemiyorlar.

Ebeveynlerinin ‘’ne kadar çocuk o kadar yevmiye’’ düşüncesiyle en az 8-10 evlât sahibi olduğu genç tarım işçileri, eğitim çalışmaları sayesinde aile planlamasını öğrendiler. ‘’En fazla 3 çocuk’’ta karar kılan tarım işçileri, ‘’çocuklarının da kendileri gibi sefalet içinde yaşamasını’’ istemiyorlar. Kocalarını da az çocuk sahibi olma konusunda ikna etmeye çalışan genç tarım işçilerinden Melike Gündüz, şöyle konuştu:

‘’Ağalar, topraktan para kazanamayınca bizim de yevmiyemizi kesti. Bir de her şey makineleşti. En büyük çalışma alanlarımız olan pamuk tarlalarına hasat makineleri girdi. Her yıl, memlekete, birikmiş para yerine borçla dönmeye başladık. Bu şartlarda nasıl fazla çocuk isteriz. Gezici sağlık ekibi görevlileri, aile planlaması konusunda bizleri bilinçlendirdi. Görevliler, bize, çocuk konusunda dikkatli davranmamız gerektiğini öğretti.’’ Ayten Gündüz de ablası gibi düşündüğünü belirterek, maddî durumlarının iyi olmaması sebebiyle ‘’bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmak’’ istediğini söyledi. Kendileri tarlada çalışırken çocuklarını ya yanlarında götürmek ya da çadırda bırakmak zorunda kaldıklarını anlatan Ayten Gündüz, ‘’Çocuklarımın iyi şartlarda yetişmesini isterim’’ diye konuştu.

GÖREVLİLERİN ÇALIŞMASI OLUMLU SONUÇ

VERİYOR

Adana İl Sağlık Müdürü Çağlar Çatak da yöreye gelen tarım işçilerine gezici sağlık ekipleriyle hizmet vermeyi sürdürdüklerini söyledi. Özel donanımlı araçlarda, doktor, ebe, hemşire ve yardımcı sağlık personelinin görev yaptığını belirten Çatak, şöyle konuştu: ‘’Doktorlar muayene esnasında gerekli görülmesi durumunda hastaneye gitmesi gereken vatandaşları yönlendirirken, ebeler ise ana çocuk sağlığı ve aile planlaması hizmetleri veriyorlar. Çocukların ve gebelerin takibi, aşı takvimleri sürekli olarak gerçekleştiriliyor. Aile planlaması konusunda özellikle genç tarım işçilerinin son derece ilgili oldukları gözleniyor.’’

22.10.2008


 

Almanya’da, kiliselerde Kapadokya’yı tanıtıyorlar

MERKEZİ Almanya’da bulunan Kapadokya Kültür Derneği, Kapadokya bölgesinin tanıtımı için Almanya’daki kiliselerde broşür dağıtıyor.

Almanya ile birlikte diğer Avrupa ülkelerinde Kapadokya bölgesinin tanıtımı için faaliyet gösteren dernek, bölgedeki tarihî ve turistik zenginlikleri yabancılara tanıtmaya yönelik çeşitli faaliyetler düzenliyor. Dernek Başkanı Mümin Uluç, yaptığı açıklamada, Almanya’da bugüne kadar 8 defa Kapadokya Kültür Haftası faaliyeti düzenlediklerini hatırlattı. Kapadokya’nın tarihî ve turistik merkezlerini, kültürel değerlerini ve doğal zenginliklerini Almanya’da tanıtmak için kiliselerde broşür dağıttıklarını da ifade eden Uluç, şu bilgileri verdi:

‘’Almanya’da çeşitli alış veriş merkezlerinde ve kongre merkezlerinde düzenlediğimiz Kapadokya Tanıtım Haftası faaliyetlerinde Türkiye ve Kapadokya’yı tanıtıcı el ilânları ve broşürler dağıtıyoruz. Son dönemde, kiliselerde de bu tanıtım broşürlerini dağıtmaya ağırlık verdik. Almanya’daki kiliselerde yaklaşık 500 bin broşür dağıtarak, Almanlara bölgenin tanıtımını amaçladık. Kapadokya bölgesi Almanya’dan çok turist çekiyor. Almanlar, bölgenin tarihî zenginliklerine, kültürel değerlerine ve tabiî güzelliklerine ilgi gösteriyor. Kiliselerde dağıttığımız bu broşürlerle bölgemize olan ilgiyi daha da arttırmaya çalışıyoruz.’’

Uluç, Almanya’da kiliseler ile tarihî ve turistik merkezlerde broşür dağıtmanın yanı sıra turistlere Türkiye ve Kapadokya hakkında bilgiler verip onları Türkiye’ye dâvet ettiğini de vurguladı. Almanca, 50 bin adet Türkiye ve Kapadokya tanıtım kitapçığı hazırladıklarını da kaydeden Uluç, bu kitapçıkları da Almanya-Türkiye seferi yapan uçakların koltuk ceplerine koyduracaklarını, ayrıca önceden tesbit ettikleri Almanlara posta yolu ile ulaştıracaklarını anlattı.

22.10.2008


 

Sözleşmeli öğretmenlik başvuruları bugün başlıyor

MİLLî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) yapacağı 13 bin sözleşmeli öğretmen ataması için başvurular bugün başlıyor.

MEB, öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla 52 alandan toplam 13 bin kontenjana, ilk defa görevlendirme biçimiyle KPSS10 puan üstünlüğü esasına göre sözleşmeli öğretmen görevlendirecek. Sözleşmeli öğretmenlik için adaylar, 22-31 Ekim 2008 tarihleri arasında bakanlığın ‘’http://personel.meb.gov.tr’’ veya ‘’http://ilsis.meb.gov.tr’’ internet adreslerinden başvurabilecek. Başvurular, il veya ilçe millî eğitim müdürlüklerinde oluşturulan başvuru bürolarından herhangi birinde onaylatıldıktan sonra resmî hale gelecek. Başvurularda hiçbir gerekçeyle ücret alınmayacak. Atamalar, 5 Kasım 2008 Çarşamba günü bilgisayar ortamında gerçekleştirilecek ve aynı gün bakanlığın ‘’http://personel.meb.gov.tr’’ adresinden duyurulacak. Görevlendirilenlerin 14 Kasım 2008 tarihinden itibaren görevlendirildikleri il millî eğitim müdürlüklerine, ‘’2008-2 Öğretmenlik İçin Başvuru ve Atama Kılavuzu’’nda istenilen belgelerle birlikte bizzat başvurmaları gerekiyor.

22.10.2008


 

2 kilo 100 gram ağırlığında patates

NİĞDE’NİN Çiftlik ilçesinde 2 kilo 100 gram ağırlığında olan patates üretildi.

Alınan bilgiye göre, Çiftlik ilçesinde uzun bir süreden beri geçimini çiftçilik yaparak sağlayan Ramazan Ceylan, tarlasında oldukça büyük boyutta bir patatese rastladı. Ceylan, özel bir çaba sarf etmediği patatesin 2 kilo 100 gram ağırlığında olduğunu belirterek şunları söyledi: ‘’Tarladaki patatesleri sökerken, bir patatesin diğerlerinden oldukça büyük olduğunu gördüm. İlçedeki bir bakkalda tarttırdığım patates tam 2 kilo 100 gram geldi. Çiftlik ilçesinde ve çevremizde bu büyüklükte bir patates daha önce hiç görmedik. Geçen yıl bir çiftçimizin tarlasında 1 kilo 600 gram ağırlığında bir patates üretildi ama benim ürettiğim patates daha büyük. bu patatesin üretimi için özel bir işlem yapmadım. Patates kendiliğinden bu kadar büyük hale gelmiş’’ Ramazan Ceylan, görenleri hayrete düşüren dev patatesi evinde özenle sakladığını ve meraklılara gösterdiğini de ifade etti. Çiftlik İlçe Ziraat Odası Başkanı İsmet Erken de Ramazan Ceylan’ı kutlayarak ‘’Niğde’de bu güne kadar bu büyüklükte bir patates görmedik. Üreticimiz Ramazan Ceylan’ı kutluyorum’’ dedi.

22.10.2008


 

5 bin yıldır şifa dağıtan maden suyu

AFYONKARAHİSAR Kızılay Madensuyu İşletme Müdürü Recep Dönmez, Gazlıgöl maden suyu ve kaplıcalarının yaklaşık 5 bin yıldır şifa amaçlı kullanıldığını söyledi.

Dönmez, yaptığı açıklamada, İhsaniye’ye bağlı Gazlıgöl beldesindeki kaplıca ve maden sularının, MÖ 1200 ile 700 yılları arasında bölgede hüküm süren Frigyalılar tarafından kullanıldığının bilindiğini kaydetti. Frig kralı Midas’ın Gazlıgöl’de hamamlar inşa ettirdiğini belirten Recep Dönmez, Roma hamamlarının bazılarının yörede halen kullanıldığını bildirdi. Osmanlılarda ise başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere pek çok padişahın Gazlıgöl’de bulunan maden sularından istifade ettiğini bildiren Dönmez, şöyle konuştu: ‘’Osmanlı padişahlarının bu suyu 100 litrelik cam damacanalarda İstanbul’a getirttikleri biliniyor. Afyonkarahisar maden suyunun kullanış tarihinin çok eski olması, 1928 yılında burada yapılan bir kazıda 30 metre derinlikte tahta tesisat kalıntılarına rastlanmasıyla anlaşılmıştır. Ayrıca Bakır Çağ’a ait çanak çömlek kalıntılarına da bölgede sıklıkla rastlanılmaktadır. Eskilerin ‘ekşi su’ dedikleri maden suyu hakkında 1900 yılından itibaren bazı belgeler elde edebiliyoruz. 1900 yılında Belçikalı bir hekim tarafından devrin hükümdarı Sultan Abdülhamid’e Karahisar maden suyu içmesi tavsiye edilmiş, Hakanın emriyle 2 Ocak 1903 yılında suyun ilk tahlili yapılmış, sağlık için faydalı olduğu anlaşılmıştır.’’ Sultan Abdülhamid’in maden suyunun işletme imtiyazını Şişli Çocuk Hastanesine verdiğini ve ve maden suyunun 1. Dünya Savaşı sonuna kadar hastane yararına işletildiğini belirten Dönmez, ‘’Maden sularının imtiyazı 1914 harbinden sonra Afyonkarahisar İl Özel İdaresine geçmiş, Milli Mücadele’nin ardından 1924’te Ali Rıza bey adlı emekli bir subay daha sonra da Afyonkarahisar’dan Hüseyin Mollaoğlu, bu suyu kiralayarak bir müddet çalıştırmışlardır’’ dedi.

22.10.2008


 

Zehirli mantara dikkat!

KASTAMONU’NUN İnebolu ilçesinde, 3 köyde toplam 14 kişi, yedikleri mantardan zehirlendi.

Edinilen bilgiye göre, Toklukaya Köyünde, Şerife (30), Seher (18), Gülbahar (13), Habibe (18), Bagi (33), Satiyye (48), Aslı (6) ve Satiye Kolcuoğlu (9); Korupınar Köyünde Nurgül (31) ve Umut Kabataş (4); Direktaş Köyünde Durmuş (40), Güldane (39) ve Fikret Ünlü (18) ile Kemal Şahin (59), doğadan topladıkları mantarları yedikten sonra rahatsızlandı. Karın ağrısı ve kusma şikâyetleriyle İnebolu Devlet Hastanesi’ne kaldırılan söz konusu kişilerden 5’i Kastamonu Devlet Hastanesi’ne sevk edildi.

22.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır