"Gerçekten" haber verir 21 Şubat 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Basından Seçmeler

Çukurlar içeri, çocuklar dışarı!

Ölüm çukurları orada duruyor. Şırnak’ta. 1990’larda JİTEM tarafından öldürülen birçok insan gövdesi Şırnak’taki o çukurların dibinde. İnsanlar yirmi yıldır kocalarını, oğullarını, kızlarını bekliyorlar Güneydoğu’da. Kocaları, oğulları, kızlarıyla birlikte başka bir geleceği bekliyorlar; Kürtlerle Türklerin gerçekten eşit olacağı bir geleceği.

Korkuyorum. Kameralarını 48 saat boyunca Ankara’daki çukurlara diken televizyon kameraları ya bu çukurlarla o kadar ilgilenmezse? Ya bu çukurların üzeri yirmi yıldır olduğu gibi örtülürse. Bölgede hemen herkesin bildiği ‘asit çukurları’, ya da ‘BOTAŞ çukurları’ Tuncay Güney söyleyince Türkiye medyasının gündemine gelebildi. Ama gündemde kalıp kalamayacağı şüpheli.

***

Küllenmeyen acılar

Asit çukurlarının açılması için suç duyurusunu yapan Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi ile dün konuştum. Önceki yapılan keşifle kuyuların yerlerinin tespit edildiğini, yakında kuyuların açılmaya başlanacağını söyledi. “Uzamasın bu iş istiyoruz” dedi. Elçi’nin böyle demesi boşuna değil. Çünkü bölgede konuştuğum Sezgin Tanrıkulu’nun dediği gibi 90’larda bu kuyuların yeri tespit edilmiş, savcılık soruşturma başlatmış ama elbette (!) hiçbir sonuç alınamamıştı. Nuşirevan Elçi kuyuların yerini tespit için yapılan keşfe gelen genç bir adamdan söz etti:

“Adam ‘Babamın kemiklerini bulmaya geldim’ diyor. İnsanlar o hale gelmiş ki kaybettikleri insanların kemiklerini bulsalar sevinecekler. Kolay değil. 15 yıl, 20 yıl... Bekliyorsun. Ümidi kessen acı küllenir. Bu, öyle de değil.”

***

Çukurlardan taşan taşlar

Diyarbakır’da polise taş atan çocuklara bakıyorsunuz bazen. Bu çocukların nereden çıktığını soruyorsunuz belki. Bu çocuklar işte, bu çukurlardan çıktılar!

Şu anda Diyarbakır ve çevresinde düzenlenen eylemlerde gözaltına alınıp tutuklanan, hakkında terör örgütüne üyelik, propaganda ve polise mukavemet gerekçeleriyle dâvâ açılan çocukların sayısı 250’ye ulaştı. Bu çocuklardan biri hakkında 23 yıl hapis cezası kesinleşti. 23 yıl! Peki nasıl oluyor bu?

2006’yı hatırlayacaksınız. Diyarbakır’da ilk kez polise taş atan çocukları göstermişti televizyon. İzleyen günlerde oradaydım ve işkenceden geçmiş, usulsüz olarak gözaltına alınmış çocuklarla konuşmuştum.

İşte o çocuklar bir daha sokağa çıkmasın diye o yıl hemen bir kanun düzenlendi. Terörle Mücadele Kanunu’nun 9. maddesi değiştirildi ve uluslararası sözleşmelere aykırı olmasına rağmen 15 yaşını bitirmiş olanların çocuk sayılayamayacağını kanuna bağladılar. Kürt çocuklar sokağa çıktıklarında yakalanabilsin diye.

Diyarbakır çocuklarının avukatlarından Mebuse Tekay, “İstanbul’da eyleme katılan çocukları iki tokat atıp bırakıyorlar ama sıra Kürt çocuklarına gelince...”

***

Çocuk için 36 yıl!

Kürt çocuklarına sıra gelince savcı 36 yıla varan hapis cezaları isteyebiliyor. Üstelik bütün dünyada çocuk kabul edilen kişileri bir yasa değişikliğiyle sanki yetişkinmiş gibi göstererek. Üstelik eşitlik ilkesine aykırı olarak özel mahkemelerde yargılayarak. Üstelik ceza verdiklerini yetişkinlerle birlikte hapis yatırıp hukuka aykırı durum oluşturarak.

Bu çocuklar, kapalı tutulan bu çukurlardan çıktılar. Çocukları bir günde döve döve adam eden bu kanunlar da aynı çukurlardan çıktılar. Şimdi merak ediyorum o çukurlar açılacak mı? Açılsa, içinden cesetler çıksa, insanlardan ceset yapanların peşine düşülecek mi? ‘Ergenekon’un savcısı’ olmaya hevesli olanlardan kaçının bu hevesi berhava olacak?

* * *

Terörle Mücadele Kanunu’nda yapılan değişikliği protesto etmek için, konuyla ilgili bilgi edinmek için www.cocuklaraadalet.com.

Ayrıca bu pazar günü Barış Meclisi saat 12.30’da İstanbul Taksim Gezi Park’ında “Faili Meçhuller bulunsun, çukurlar açılsın” eylemi düzenliyor. Bilginize...

Milliyet, 20 Şubat 2009

Ece Temelkuran

21.02.2009


Tanık mı, sanık mı?

Çukurova Grubu’nun patronu...

Ayrıca büyük bir telefon şirketinin kurucusu ve ortağı...

Show TV, SKY TV, Akşam, Güneş ve Tercüman gazetelerinin sahibi işadamı Mehmet Emin Karamehmet...

Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz’e ifade vermiş. Neden?

Ergenekon davasında tutuklu bulunan Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz ve Jandarma İstihbarat Teknik Takip Daire Başkanı Albay Atilla Uğur’la 2003 yılında yaptığı görüşme nedeniyle.

Karamehmet’i Levent Ersöz’e yollayan kim?

O zamanki Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur...

Levent Ersöz ne yapmış?

O görüşmeyi bizzat videoya alınmakla kalmamış, jandarma tarafından yazılı bir metne de dönüştürmüş...

Taraf Gazetesi tam metni olduğu gibi geçenlerde yayınladı.

* * *

Mehmet Emin Karamehmet’in iki bankasından Pamukbank’a 18 Haziran 2002’de el konulmuş...

Karamehmet diğer bankası Yapı Kredi ve en kıymetli şirketi Turkcell’i kurtarmak için arayışa girmiş...

Dönemin Jandarma Komutanı, İstihbarat Başkanı, Teknik Takip Daire Başkanı da şimdi kendilerini Ergenekon davasında sanık konumuna düşüren iddialara göre o sıralarda bir askeri darbe peşinde...

Böyle bir ortamda...

Sizce generaller medya patronundan ne ister?

Ve medya patronu generallerden ne ister?

* * *

Cevabı Enis Berberoğlu geçen günkü yazısında verdi:

‘Tesadüfe bakın ki, Pamukbank kararından bir süre sonra BDDK’ya iki ziyaretçi gelir.

Güvenlik bankosunda bir tanesinin nüfus cüzdanı alınır, kimlik kartı verilir.

Diğerinden kimlik alınmadan sadece ismi not edilir.

Bu iki ziyaretçi doğrudan Başkan Engin Akçakoca’nın odasına çıkar.

Odaya girer girmez, Akçakoca’yı tehdide başlarlar:

- Siz ulusal sermayeyi yok ediyorsunuz... Pamukbank’ı, Yapı Kredi’yi batıyorsunuz. Bir gün hesabı sorulur.

Esrarengiz ve fakat cüretkár tehdit ziyareti BDDK’yı karıştırır. Akçakoca bir tanesinin asker kökenli olduğundan kuşkulandığı için gelişmeyi dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a aktarır.

Ancak ne Ö.K.D., ne de H.Ş.’nin izi bulunamaz, mesele kapanır gider.

Aradan kısa süre geçer, Danıştay sürpriz bir kararla Pamukbank’ı sahibine iade eder.

Daha birkaç aydır iktidarda olan AKP iktidarı telaşlanır. Çünkü el konulan Pamukbank’ı sahibi bir günlüğüne bile açsa müşteri paniği nedeniyle sadece bu banka değil sistemin tamamının batması riski ortadadır.

BDDK mecburen Karamehmet’in koşullarını kabul eder, işadamı ikinci bankasını ve Turkcell’i kurtarır.’

* * *

Generallerin istediklerine gelince...

Taraf’ın yayınladığı görüşme zabıtlarına göre...

Jandarma’nın ‘dinlemeden’ sorumlu istihbarat albayı, Karamehmet’in sahibi olduğu Turkcell şirketine ‘yardımlarından’ dolayı teşekkür ettiğine...

Meclis Telekulak Komisyonu’nun AKP’li üyesi Ayhan Sefer Üstün’ün, ‘Levent Ersöz’de 2500 yasadışı dinlemenin kayıtları çıktı,’ dediğine bakılırsa...

Sanık generallerin ne istediği bellidir.

Bugün de hâlâ devam eden Ergenekon yanlısı yayınlardan da görüleceği gibi bir de galiba medya desteği istemişler.

* * *

‘Bu patronla generallerin ne ilişkisi var?’ ‘Birbirlerine ne gibi iyilikler yapıyorlar?’ gibi soruların da cevabı aydınlanıyor bu konuşmaları okuyunca.

Ergenekon sanıklarıyla böyle bir ilişki içindeki Karamehmet’in ifadesi hangi sıfatla alındı?

Kendisi ‘tanık’ mı, ‘sanık’ mı?

Yoksa sadece şimdilik ‘ifade sahibi’ mi?

* * *

Haberi okuyunca bir başka konuyu daha merak ettim... Pamukbank dosyası Enis Berberoğlu’nun anlattıkları ışığında yeniden açılacak mı?

Yapı Kredi’nin ve Turkcell’in Karamehmet’e hangi şartlarla iade edildiği yeniden soruşturulacak mı?

Star, 20 Şubat 2009

Mehmet Altan

21.02.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır