"Gerçekten" haber verir 09 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

Yeni anayasayı Kemalistler engelliyor

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, yeni anayasa çalışmalarının önündeki engelin Kemalizm taraftarları olduğunu ifade ederek, “halkçılık ve milliyetçilik” anlayışının bunda etkili olduğunu söyledi.

Bİlkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun, yeni Anayasa çalışmalarının önündeki engelin Kemalizm taraftarları olduğunu belirterek, “halkçılık ve milliyetçilik” anlayışının bunda etkili olduğunu söyledi. New York’ta Columbia Üniversitesi tarafından organize edilen “Demokrasi, İslâm ve Laiklik: Türkiye Karşılaştırmalı Perspektifte” konulu oturuma, Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, New School Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andrew Arato, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun ve Columbia Üniversitesi Öğretim Üyesi Alferd Stephan ile yine aynı üniversiteden oturumu yöneten Prof. Dr. Karen Barkey katıldı. İki gün süren konferansa akademisyen ve öğrencilerin yoğun ilgi göstermesi dikkat çekti.

09.03.2009


 

Kapatma dâvâsı bitti, reformlar yine başlamadı

AKP’nin kapatılması dâvâsına giden süreçte hükümetin zamanını reformlardan çok dâvâyla ilgili gelişmelere ve dâvâya ayırdığı görüşünü savunan Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk “Ancak kapatma dâvâsının sonuçlandığı Ağustos 2008’den sonra da reformlar hızlanmadı, reform sürecindeki yavaşlama sürdü” diye konuştu.

KAPATMA DÂVÂSI BİTTİ, REFORMLAR HIZLANMADI

Joost Lagendijk, Türkiye’nin reform çalışmalarını öncelikle kendi halkının daha iyi standartlarda yaşaması anlamında çok önemli olduğunu belirterek, AKP hükümetinin 2005’ten 2008’e kadar reform çalışmalarını yavaşlattığından yakındı. AKP’nin de bu yıllardan itibaren AB üyeliği yönünde yeni reformlar yapamadığını görüşünü dile getireh Lagendijk, bu durumun 2006 yılından itibaren Türkiye’nin AB’ye girmesini savunan AB çevrelerinde Türkiye’de hükümetin gerçekten AB sürecine bağlı olup olmadığıyla ilgili ciddî şüphe oluşturduğunu söyledi. AKP’nin kapatılması dâvâsına giden süreçte de hükümetin zamanını reformlardan çok davayla ilgili gelişmelere ve dâvâya ayırdığı görüşünü ifade eden Lagendijk, ‘’Ancak kapatılma dâvâsının sonuçlandığı Ağustos 2008’den sonra da reformlar hızlanmadı, reform sürecindeki yavaşlama sürdü’’ diye konuştu. Lagendijk, yerel seçimlerden sonra Türkiye’de reform çalışmalarının hızlanacağını umut ettiğini kaydetti.

ANAYASA İÇİN İŞBİRLİĞİ ŞART

Prof. Dr. Ergun Özbudun ise Anayasa’yı değiştirmenin yalnızca AKP tarafından yapılmasının mümkün olmadığı ve CHP ile işbirliğinin gerekli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Özbudun, “Eğer Anayasa yalnızca AK Parti tarafından değiştirilirse bu Türkiye’nin birliğine olumlu katkı yapmaz” dedi. Özbudun, ayrıca yeni Anayasa çalışmalarının önündeki engeli de Kemalizm taraftarları olarak gösterirken, “halkçılık ve milliyetçilik” anlayışının bunda etkili olduğunu söyledi.

“MAKYAJLI DEĞİL, YENİ ANAYASAYA İHTİYAÇ VAR”

New School Öğreim Üyesi Andrew Arato da, Türkiye’nin makyajsal anayasa değişikliğine değil, yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu vurguladı. Askerî darbe hükümeti tarafından yapılan anayasanın Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıyamayacağı gerçeğine işaret eden Arato, “AK Parti’nin anayasa değişikliğini başörtüsüne dayandırarak yapmaya çalışması da stratejik bir hatasıydı” diye konuştu.

“ASKERİN, SİYASİLERE KARŞI

SİSTEMATİK BİR SORUNU VAR”

KonferansIn sabahki oturumunda konuşan Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Cizre de, askerî darbe dönemlerinin bittiğini, ancak toplum üzerindeki etkilerinin devam ettiğini kaydetti. Aynı oturumun bir diğer konuşmacısı olan Columbia Üniversitesi “Demokrasi, Tolerans ve Din Çalışmaları Merkezi” Direktör Yardımcısı Ahmet Kuru ise, Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin (TSK) Ergenekon dâvâsıyla yüzleşmesinin bu kurum için fayda sağlayacağını dile getirdi. Yıllardır Türkiye’de askerlerin yalnızca Adnan Menderes çizgisinde olan politikacılarla değil Bülent Ecevit ile de karşı karşıya geldiğine dikkat çeken Kuru, “Türkiye’de askerin sivil politikacılarla sistematik bir sorunu var” diye konuştu.

09.03.2009


 

Irak’ta intihar saldırısı: 28 ölü, 57 yaralı

Irak’ta polis akademisinde düzenlenen intihar saldırısında 28 kişi öldü, 57 kişi de yaralandı.

Polisin verdiği bilgiye göre saldırıda, akademinin önünde kuyrukta bekleyen polis adayları hedef alındı. Üzerinde patlayıcı taşıyan motosikletli saldırganın, akademiye girmek için bekleyen polis ve polis adaylarının arasına daldığı belirtildi. Ölenlerin 9’unun polis olduğu belirtildi.

09.03.2009


 

İran askerleri 2 Türk çocuğu vurdu

İran askerlerinin açtığı ateş sonucu Van’ın Saray ilçesi Barışık köyü kırsalında oyun oynayan bir çocuğun öldüğü, bir çocuğun yaralandığı ileri sürüldü.

Alınan bilgilere göre, Barışık Köyü kırsalında Savaş Durdu (12) ile Doğan Durdu’ya (9) İran askerleri tarafından ateş açıldığı iddia edildi. Savaş Durdu hayatını kaybederken, yaralanan Doğan Durdu Van 100. Yıl Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

09.03.2009


 

İstanbul'da 15 araç kundaklandı

İstanbul’da park halindeki 15 araç, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce kundaklandı.

Alınan bilgiye göre, Güngören Sanayi Mahallesi Çaldıran Sokak’ta park halinde bulunan 15 araç, kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerce üzerlerine benzin dökülerek ateşe verildi. Araçlarda çıkan yangınlar, çevredeki vatandaşlar ve olay yerine gelen itfaiye ekiplerince kısa sürede söndürüldü. Olay sebebiyle bazı araçlarda maddî hasar meydana geldi. Polisin başlattığı soruşturma sürüyor.

09.03.2009


 

Toprak ev çöktü: 4 kardeş öldü

DİyarbakIr’In Dicle ilçesinde aşırı yağış sebebiyle çöken toprak evin enkazında kalan 4 çocuk vefat etti, 1 kişi yaralandı.

Alınan bilgilere göre, Altay Köyünde aşırı yağış sebebiyle İsa Tetik’e ait toprak evin yanındaki boş evde sabaha karşı çökme oldu. Bu evin yıkılması sebebiyle İsa Tetik’e ait ev de çöktü. Köylüler ve jandarma ekipleri tarafından yapılan çalışmalar sonucu göçük altında kalan Zilan Tetik (6), Edanur Tetik (1.5), Rozerin Tetik ve Ayşe Tetik’in cesetleri çıkarıldı. Yaralanan Kerem Tetik (5) ise Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Cesetler, otopsi yapılmak üzere Ergani ve Dicle devlet Hastanelerine kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

09.03.2009


 

‘Tarihin en büyük lideri Hz. Muhammed’

Rusya Toplum Odası Başkanı Maksim Şevçenko, “Hz. Muhammed (a.s.m.) dünya tarihinin en önemli reformcusu, dinî lideri ve siyasetçisidir. O tarihin son peygamberidir. Onun aracılığıyla gönderilen sözler haktır.”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Özel Elçisi Veniamin Popov: “Hz. Muhammed (a.s.m.) 622 yılında Medine anlaşmasını yapan büyük insan, büyük diplomat ve büyük liderdi. Bu sadece bir anayasa örneği değildi, öğrenilmesi gereken bir sosyal, toplumsal anlaşma idi.”

Zavtra Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Prohanov: “Onun getirdiği Kur'ân'daki adalet ilkelerine hayranım. Bu adalet sadece insanlar, toplumlar, devletler arası ilişkileri değil, insanla taşlar, hayvanlar ve diğer varlıklar arasındaki ilişkileri de kapsıyor.”

FARKLI din, kültür ve milletlerin bir arada yaşadığı Rusya Federasyonu’nda 20 milyondan fazla Müslüman var. Rusya Anayasası’na göre Ortodoks Hıristiyanlık, Yahudilik ve Budizm’le birlikte resmi din olarak kabul edilen İslamiyet hakkında Rus halkının büyük çoğunluğu olumlu düşünceye sahip. Hafta sonu okullarda din eğitim imkanı, ilahiyat fakülteleri, üniversitelerde başörtüsü serbestisi, helal gıda uygulaması ve daha onlarca özgürlüğün olduğu ülkede Hz. Muhammed’in (asm) doğum günü de büyük bir coşku ile kutlanıyor. Mevlit Kandili münasebeti ile konuşan Rus entelektüeller, Hz. Muhammed (asm) hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. İşte Rusların gözü ile son peygamber Hz. Muhammed (asm):

Rusya Toplum Odası Başkanı Maksim Şevçenko: “Hz. Muhammed (asm) peygamber dünya tarihinin en önemli reformcusu, dinî lideri ve siyasetçisidir. O tarihin son peygamberi. Onun aracılığıyla gönderilen sözler haktır. Milyarlarca insan için o korkunç mahkemenin peygamberidir. Müslüman olmayanlar, diğer insanlar için de dünyanın en önemli insanlarından biridir. Eğer bir zamanlar Bizans ve Fars dünyasının dev uygarlık merkezlerinden kopmuş Arap çöllerinde bir insan ortaya çıkıyor, getirdiği mesajlar sadece arkadaşlarını değil, bütün insanlığın kalbini fethediyorsa ve dünyasını değiştirebiliyorsa o zaman burada çok ciddî bir olay söz konusu.”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Özel Elçisi Veniamin Popov: “Hz. Muhammed (asm) peygamber, 622 yılında Medine anlaşmasını yapan büyük insan, büyük diplomat ve büyük lider idi. Bu sadece bir anayasa örneği değildi, bu öğrenilmesi gereken sosyal, toplumsal anlaşma idi. Ayrıca burada özellikle tüm eşit haklara dayalı olarak diğer dinlerle karşılıklı ilişkilerin bütün ilkeleri konusunda net bilgiler veriliyor. Bu öğrenilmesi gereken büyük bir doktrin. Hz. Muhammed (asm) tarihten silinmeyecek büyük bir insan. 1.5 milyar insan şu anda onun öğretilerini takip ediyor.”

Rusya’nın en ünlü ve başarılı Kalp Cerrahı Renat Akçurin: “Gençliğini ve olgunluk dönemini aştıktan sonra 40 yaşında bir hakikati bütün insanlara ulaştıran ve arkasından yüzlerce milyon insanın gelmesini sağlayan bir peygamber saygıyı hak ediyor. Hz. Muhammed’in (asm) gelecek nesillerin korunması ve çocuk terbiyesi ile ilgili değerlendirmelerini saygı ile karşılıyorum.”

Gazeteci ve siyaset bilimi uzmanı Şamil Sultanov: “Ben Müslümanım. Hz. Muhammed (asm) benim için insan-ı kamildir. Hem ahlaken, hem bilmen, hem fikren örnek almamız gereken bir rehber. Rusça’da bir deyim vardır; ‘tüm zamanların insanı’. İşte bu Hz. Muhammed (asm) için geçerli.”

Zavtra Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aleksandr Prohanov: “Hem Hz. İsa, hem de Hz. Muhammed (asm) peygamber, mecazi anlamda farklı seslenme borularını seçen bir tek Tanrı’nın temsilcileriydi. Hz. Muhammed’in (asm) getirdiği Kur’an’da var olan adalet ilkeleri beni hayran bırakıyor. Hz. Muhammed (asm), adaleti evrensel bir ülke olarak kabul ediyor. Hz. Muhammed’in (asm) adalet anlayışında insanlar, toplumlar ve devletlerarasındaki ilişkiler tanımlanmıyor. Onun adalet anlayışı insanla taşlar, hayvanlar ve diğer varlıklar arasındaki ilişkileri de kapsıyor. Sanırım şimdi küresel kriz döneminde bu adalet anlayışı güncel bir konu. Her şey paramparça.”

Televizyon ve radyo sunucusu Anton Komolov: “Muhammed (asm) peygamber, bence boş bir insan olması mümkün değil çünkü onun öğretilerini 1.5 milyar gibi büyük bir kitle takip ediyor. Hele bu zamana kadar ki bütün Müslümanları saymaya kalkışırsanız çok önemli bir rakam ortaya çıkıyor. Bunun önemli bir anlamı var.”

Sovyetler Birliği Futbolu’nun ünlü kalecisi Renat Dasayev: “Muhammed (asm) peygamber, hayatta olduğu dönemde kendisine gönderilen Yüce Kur’an’ın öğretilerinin yüz milyonlarca insanın okumasını başaran bir yüce bir insandır.”

Dünyaca ünlü çocuk doktoru Leonid Roşal: “Muhammed (s.a.s) Peygamber’in çok zor ve ağır bir hayat yaşadı. Hedefine zorlukları, acıları ve üzüntüleri aşarak ilerledi.”

09.03.2009


 

Ahlâklı siyaset, ahlâklı ekonomi

Seçim gezileri turunda 20 ili geride bırakan Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, Rize’nin Çayeli ilçesinde halka seslenerek, ahlâklı siyaset ve ahlâklı ekonomi için Demokrat Parti’ye destek istedi.

Ahlâklı siyaset, ahlâklı ekonomi

TÜRKİYE turuna çıkan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Rize’nin, Çayeli İlçesi’nde binlerce vatandaşa seslenerek, ahlâklı siyaset ve ahlâklı ekonomi için DP’ye destek istedi.

Seçim gezileri kapsamında Türkiye turuna çıkan DP lideri Süleyman Soylu, yirmi ili geride bıraktı. Karadeniz Bölgesi’nde halkla bir araya gelen Süleyman Soylu, çay diyarı Rize’den, AKP ve CHP’ye, “Kavgayı bırakın” mesajı gönderdi. DP lideri Soylu, Rize’nin, Çayeli İlçesi’nde binlerce vatandaşa seslenerek, ahlâklı siyaset ve ahlâklı ekonomi için DP’ye destek istedi. Vatandaşın sorunları çığ gibi artarken, Türkiye’nin altı buçuk yıldır, AKP, CHP kavgasına sahne olduğunu belirten DP lideri, “Siz kavga yaparken, vatandaş kan ağlıyor. Bu ülkede, işsizlik iki katına çıkmış her üniversiteyi bitiren iki gençten biri işsiz. Milletin mal varlıklarını cebinden alıp, yandaşlarınıza dağıtıyorsunuz” diye konuştu.

Millî iradenin sonuna kadar hakim olduğu lider bir ülke meydana getireceklerini söyleyen Soylu, AKP ve CHP’ye ise şu sözlerle yüklendi:

“Türkiye’ye AKP sistem zafiyeti oluşturdu. Baykal’ın ise hiç çay bahçesi içinde villası olduğunu duydunuz mu? Türkiye’de hayvan, çay, şeker ve uyuşturucu kaçakçılığı giderek artıyor. Bu kadar önemli konularda, hiçbir şey yapılmıyor. Türkiye, hukuk, dış politika ve siyasi rüşvet üzerinden yönetiliyor. Bunları ortadan kaldırmak için yollardayız.”

İŞÇİ BORÇ BATAĞINDA

AKP’nın uyguladığı kötü ekonomi politikaları sebebiyle, memur ve işinin borç batağına girdiğini vurgulayan Soylu, “İşçinin yüzde sekseni, memurun yüzde seksen biri borçlu. Çiftçi, mazot, gübre parası bulamıyor. Borçları nedeniyle, tarlalarını ipotek ediyorlar. Ama ümitsiz değilim. Onlar gibi, istismar siyaseti değil, hizmet siyaseti yapıyorum” dedi.

Soylu, çay üreticilerinin sorunlarına da değinerek, üreticilerinin hükümetin yaptıklarına sessiz kalması durumunda, fındık üreticilerinin durumuna düşeceklerini belirtti. Soylu, “Yapılanlara sessiz kalmayın, 29 Mart’ta, bu hükümete sarı kart gösterip uyarınızı yapın, ben de kırmızı kart gösterip, altı ay içinde AKP’nin ipliğini pazara çıkarayım” dedi.

Rize Belediye Başkan Adayı Doktor Zelkif Akgül’e vatandaşlardan destek isteyen Süleyman Soylu, Gündoğdu, Derepazarı, İyidere ve Çayeli İlçeleri’ni de ziyaret ederek, vatandaşları seçim otobüsünden selamladı.

09.03.2009


 

Emeklilerin 3/4’ü borçlu

Türkiye İşçi Emeklileri Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre, emeklilerin yaklaşık dörtte üçü borçlu, yüzde 60,5’inin “işsiz çocuğu” var. Emekli aylığıyla kendisinden başka 2 ve daha fazla kişiyi geçindirenlerin oranı yüzde 81,1’i buluyor.

Emeklilerin yüzde 74,3’ü borçlu

TÜRKİYE İşçi Emeklileri Derneği (TİED) tarafından yapılan araştırmaya göre, emeklilerin yaklaşık dörtte üçü borçlu. Alınan bilgiye göre, dernek, aralarında İstanbul, Bursa, Kocaeli, İzmir, Zonguldak, Karabük, Ankara, Konya, Antalya, Mersin, Gaziantep, Sivas, Trabzon, Rize, Malatya, Şanlıurfa, Diyarbakır, Erzurum, Iğdır ve Van’ın bulunduğu 47 ilde 4 bin 362 emeklinin katılımıyla ‘’Türkiye Emekli Profili Araştırması’’ gerçekleştirdi. Araştırmaya katılan emeklilere ‘’İşsiz çocuğunuz var mı?’’ sorusu yöneltildi. Emeklilerin yüzde 60,5’i bu soruya ‘’işsiz çocuğu bulunduğu’’ cevabını verdi. Emeklilerin yüzde 55,7’si 1 ila 3 işsiz çocuğu olduğunu, yüzde 4,8’i 4’ten fazla işsiz çocuğu olduğunu bildirdi. Katılımcılardan, emekli aylığıyla kendisinden başka 2 ve daha fazla kişiyi geçindirenlerin oranı yüzde 81,1’i buluyor. Araştırma, emeklilik döneminde de borçtan kurtulunamadığını ortaya koyuyor. Çünkü, araştırmaya göre, emeklilerin yaklaşık dörtte üçü borçlu durumda. ‘’Borcunuz var mı?’’ sorusu yöneltilen emeklilerin yüzde 74,3’ü ‘’evet’’ cevabını verirken, ‘’hayır’’ diyenlerin oranı yüzde 25,7’de kaldı.

09.03.2009


 

Elektrik tüketimindeki düşüş sürüyor

KÜRESEL krizin de etkisiyle elektrik tüketiminde süregelen düşüş eğilimi Şubat ayında da devam etti.

TEİAŞ yetkililerinden edinilen bilgiye göre, bu yıl 28 gün çeken Şubat ayında elektrik tüketimi, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10 oranında azalarak, 14 milyar 945 milyon 397 bin kilovat saat (kwh) düzeyine geriledi. Geçen yıl Şubat ayında (28 günlük) elektrik tüketimi 16 milyar 439 milyon 936 bin kilovat saat seviyesinde gerçekleşmişti. Bu yılın Ocak ayında ise 16 milyar 798 milyon 952 bin kilovat saat elektrik tüketilmişti. Öte yandan Şubat ayında 14 milyar 985 milyon 108 bin kilovat saat elektrik üretimi gerçekleşti. Üretimde ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,7 düşüş yaşandı. Yetkililer küresel krizin etkisiyle özellikle sanayide tüketimindeki düşüş ile tüketimdeki düşüş eğiliminin devam ettiğini belirtiyor.

09.03.2009


 

Krize karşı ortak mücadele

DÜNYANIN çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren 2 bin Türk iş adamı, 10-11 Nisan tarihlerinde İstanbul’da buluşacak.

Bakan Tüzmen, yaptığı açıklamada, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere, dünyanın hemen hemen her ülkesinde Türk firmalarının ve Türk girişimcilerinin bulunduğunu belirterek şöyle konuştu: “10-11 Nisan tarihlerinde İstanbul’da büyük bir buluşma gerçekleştireceğiz. Yurt dışında faaliyet gösteren 2 bin Türk girişimciyle bir araya geleceğiz. Bu toplantıya Türkiye’de faaliyet gösteren Türk girişimciler de katılacaklar. DTM ve DEİK organizasyonu ile gerçekleştirilecek bu buluşmada, hem bu firmalarımız için, hem de Türk ekonomisi için önemli kararlar alacağız. Yurt dışındaki Türk firmaları, Türkiye’den ciddi miktarda ithalat yapıyorlar. Önümüzdeki dönemde krize karşı yurt dışındaki Türk iş adamlarıyla birlikte mücadele edeceğiz.”

09.03.2009


 

Diyarbakır’da Kürtçe mevlit okutuldu

DİYARBAKIR'DAKİ tarihi Ulu Cami’de, TRT-6’da yayımlanmak üzere, Diyarbakır İl Müftülüğü’nce, ilk kez Kürtçe Mevlit okutuldu. Mevlidi, Diyarbakır Müftüsü Ali Melek’in yanı sıra çok sayıda vatandaş da dinledi.

Mevlit öncesinde cami görevlisinin Kürtçe yaptığı vaazda, birlik ve beraberlik mesajları verildi. Bölgede eğitimin öneminin de anlatıldığı vaazda, kız çocuklarının eğitimden yoksun bırakılmamaları istendi. Cami görevlisinin okuduğu Kur’ân-ı Kerim’in ardından Kürtçe Mevlit de müftülük personelince okundu. Kimi vatandaşların okunan Kürtçe Mevlid’e eşlik etmeleri ve cep telefonlarıyla kayıt yapmaları da dikkati çekti.

09.03.2009


 

Şehit pilotlar için Ankara’da cenaze töreni

MALATYA'DAN havalandıktan sonra Kayseri’nin Sarız ilçesi Küçükkabaktepe yakınlarında önceki gün düşen askerî helikopterde şehit olan Kara Pilot üsteğmenler Faik Şimşek ve Volkan Koçyiğit için Kocatepe Camii’nde cenaze töreni düzenlendi.

Törene, şehit üsteğmen Şimşek’in eşi Eda Şimşek, ikiz çocukları Belinay ve Berkay, annesi Samiye ve babası Mustafa Şimşek; şehit üsteğmen Koçyiğit’in eşi Seyran Koçyiğit, 3 yaşındaki oğlu Tuna ile annesi Gönül ve babası Yusuf Koçyiğit ile yakınlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner ve eşi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Atila Işık, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hasan Iğsız, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Arslan Güner, Ankara Valisi Kemal Önal, Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal, Ankara Garnizonu’nda görevli generaller ile subay ve astsubaylar katıldı. Cumhurbaşkanı Gül, Orgeneral Başbuğ ve diğer komutanlar, Kocatepe Camisi’ne gelişlerinde şehit üsteğmenlerin ailelerine başsağlığı dileklerini iletti. Şehit üsteğmenler için kılınan cenaze namazına Cumhurbaşkanı Gül, Orgeneral Başbuğ ile bazı generaller, subaylar ve vatandaşlar katıldı. Şehit subayların cenazeleri bir süre askerlerin omuzunda taşındıktan sonra top arabasına konuldu. Askerî törenin ardından şehit üsteğmen Şimşek’in cenazesi Kırşehir’e, şehit üsteğmen Koçyiğit’in cenazesi de defnedilmek üzere İzmir’e gönderildi.

09.03.2009


 

Şahıslara değil, sisteme bağlıyız

Yenİ Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Mehmet Kutlular, Yeni Asya okuyucuları ile bir araya geldi. Kutlular, Risâle-i Nur Hizmetinin bu günlere nasıl geldiğini anlatırken, yaşanan zorluklardan bahsetti.

Üstad Hazretlerinin vefatından sonra, yine Üstad’ın tesis ettiği istişari sistem sayesinde hizmetlerin kesintisiz devam ettiğini anlatan Kutlular, meşveret sisteminin önemine dikkat çekti. Bediüzzaman’ın arkasından hiçbir boşluk bırakmadan ebedî âleme göçtüğünü, her türlü sorunun çözümünün Risâle-i Nurlarda mevcut olduğunu söyledi. Mesleğimizde şeyhlik ve halifelik olmadığını ifade eden Kutlular, şöyle devam etti:

“Üstad Hazretleri sağlığında hep meşrûtiyet-i meşruayı savunmuş, istibdatı her zaman reddetmiştir. Zaten Risâle-i Nur’un gayesi İslâmiyeti Asr-ı Saadetteki saflığına kavuşturmaktır. Bugün demokrasi dediğimiz çoğunluğun tercihine dayanan idarî sistem de, en güzel şekilde Asr-ı Saadette uygulanmış, dört halife seçimle iş başına gelmiştir. Bizim mesleğimizde de, istişare ve çoğunluğun iradesine tabi olmak esastır. Bu hizmetler bu sayede bugünkü duruma gelmiştir. Zübeyir Ağabey’in bize sık sık anlattığı bir hatırası vardır. Üstad Hazretleri talebelerine ‘bir gün ben de Risâle-i Nur aleyhine dönersem ne yaparsınız’ der, cevabını da yine kendisi verirmiş: Üstadım biz seni severiz, sayarız, elinizi öperiz ama Risâle-i Nur ne diyorsa onu yaparız diyeceksiniz’. Böylece şahıslara bağlı kalmak yerine, Risâle-i Nur’un sistemine bağlı kalmayı ders verirmiş. Biz de Nurlardan bu dersi alıyorsak, bu yolu takip etmek durumundayız.”

Mehmet Kutlular, Yeni Asya’nın serüvenini anlatırken de, günlük bir gazeteye olan ihtiyacın öneminden bahsetti. Nurcuların karakollara götürüldüğünü, muhalif gazetelerin de bu baskınları manşete çekerek ‘falan yerde şu kadar Nurcu yakalandı’ diyerek menfi propaganda yaptıklarını, fakat beraat haberlerini hiç vermediklerini anlatarak, ‘bizim de günlük bir gazetemiz olsaydı, hizmetlerimize ilişkin doğru haberleri kamuoyu ile paylaşır’ diyorduk. Sonunda Zübeyir Abi’nin isteği ile bir araya gelen abiler, günlük bir gazetenin şart olduğuna karar verdiler. Haftalık olarak İTTİHAD gazetesi çıkıyordu, ama haberlerin günlük olarak sıcağı sıcağına verilmesi çok önemliydi. Haftalık gazetenin ihtiyaca cevap vermediği görülünce, günlük bir gazete çıkartılmasına karar verildi. Gazeteye de Yeni Asya ismi uygun bulundu. Böylece 21 Şubat 1970 tarihinde, Yeni Asya çıkmış oldu.”

Mehmet Kutlular, kendisine sorulan ictimaî sorulara cevap verirken de, Nurcuların hiçbir zaman değişmeyen ve kırılmayan bir çizgileri olduğunu, bunun da yine Risâle-i Nur’larda ve Üstad Hazretlerinin hayatında göstermiş olduğu hürriyet ve meşrûtiyet, yani demokrasi çizgisi olduğunu söyledi. “Biz isimlere ve şahıslara göre oy vermiyoruz, biz hür düşünceye ve demokrat misyona destek oluyoruz. Onların iktidara gelip gelmemesi bizim işimiz değil. Bugüne kadar da oy verdiğimiz kadrolar bizi mahcup etmediler. Demokratların söz sahibi olduğu dönemlerde dindarlar hep rahat bir nefes almışlar, hizmetlerini daha hür bir ortamda yürütmüşlerdir. Bu güne kadar bu çizgimizi muhafaza ettik, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz” dedi.

Mehmet Kutlular, ‘İşte Hayatım’ adlı kitabını da imzaladı.

ABDİL YILDIRIM

09.03.2009


 

Eğitimde umut ışığı

Türkİye’de eğitim imkânlarından yoksun okullara destek için başlatılan “Eğitimde Umut Işığı Sosyal Duyarlılık Projesi” Hacettepe Üniversitesi, İktisadî ve İdarî Bölümler Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü öğrencileri tarafından organize ediliyor.

Proje ile şu konular hedefleniyor:

l Kitap ihtiyaçlarını, kırtasiye malzemeleri eksikliklerini karşılamaya çalışmak,

l Okullarında ‘kütüphane’ bulunmayan öğrencilerin okullarına kütüphane kurmak,

l Kardeş okul faaliyetleriyle okullar arasındaki iletişimi arttırarak eğitime katkı sağlamak,

l Başarılı öğrencilere, eğitimine sağlıklı şartlarda devam edebilmesi amacıyla ‘eğitim destek bursu’ sağlamak.

Bu projeye katkı sağlamak isteyenler; daha ayrıntılı bilgi için; www.egitimdeumutisigi.org adresinde başvurabilirler.

09.03.2009


 

Başörtüsü de kadın hakkı

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu 203. hafta başörtüsüne özgürlük eylemi İzmit İnsan Hakları Parkında yapıldı. Platform adına bir basın açıklaması yapan MAZLUMDER Kocaeli Şube gönüllüsü Mehtap Demir, “Kadın haklarından dem vuranlar başörtüsü meselesinde samimiyetlerini göstermelidirler” dedi.

Başörtüsü de ‘kadın hakkı’dır

Kocaelİ İnanç Özgürlüğü Platformu 203. hafta başörtüsüne özgürlük eylemi İzmit İnsan Hakları Parkında yapıldı. Basın açıklaması MAZLUMDER Kocaeli Şube gönüllüsü Mehtap Demir tarafından okundu.

Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “203. haftadan beri bu meydanda bulunmaktayız çünkü, birileri bize rağmen bizim adımıza bir takım hesaplar yapmakta. Başörtüsü yasağının gölgesinde kimlerin hangi köşe başını tutma ve oradan kendisine nasıl bir çıkar yol bulma hesabı güttüğünü biliyor ve görüyoruz. Tüm bu mekanizmaları deşifre ederken, bizler üzerinden yürütülen dönüştürme politikalarının karşısında durmaktayız. Kadın sorunlarının çözümü toplumun zihniyetindeki kadın algısı ve kadının sahip olduğu hak anlayışı ile doğru orantılı olacaktır. Kadın haklarından dem vuranlar başörtüsü meselesinde samimiyetlerini göstermelidirler.”

ZULME KARŞI TAVIR AL

Sakarya Başörtüsü Platformu da 182. kez biraraya gelerek gündemi değerlendirdi. Bir zamanlar 28 Şubat’ı alkışlayanların şimdilerde günah çıkarmaya başlamalarının ve Ergenekon karşısında sergilenen paniğin ele alındığı açıklamada “Başörtüsü yasağı karşısında; Müslüman bireyleri de, kendilerine ait sorumluluklarını yerine getirmeye dâvet ediyoruz. Her Müslüman şahsiyetin zulme karşı tavır alması ve son hesabını Allah’a vereceğini unutmaması iman etmenin bir gereğidir” ifadeleriyle değinildi.

09.03.2009


 

Özgürce uçuyorlar

Türkiye’de 2008 yılında Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Kırşehir ve Diyarbakır illerinde yapılan 14 ayrı sayımda toplam 111 yaygın kuş türü tesbit edildi.

Doğa Derneği tarafından hazırlanan raporda, 2008 yılında Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Kırşehir ve Diyarbakır illerinde yapılan 14 ayrı sayımda toplam 111 yaygın kuş türünün tesbit edildiği bildirildi. Doğa Derneği tarafından hazırlanan ‘’Türkiye’nin Yaygın Kuşları Raporu’’nda yaygın kuşların insanın tabiat üzerindeki etkilerini anlamak için Avrupa’da önemli bir gösterge olarak kullanıldığı, Avrupa Birliği ülkelerinin yaygın kuşları düzenli olarak izlediği ve bu doğrultuda elde ettikleri bilgilerle tarım politikalarına yön verdikleri kaydedildi. Türkiye’de de bu çerçevede ilk olarak Doğa Derneği’nin yürüttüğü bir pilot çalışmayla yaygın kuşların izlenmeye başlandığı ifade edilen raporda, 2007 yılında bu kapsamda Ankara ve İzmir’de 11 ayrı alanda kuş gözlemcilerinin yaygın kuşları izlediği vurgulandı. Raporda, 2008 yılında gözlem yapılan il sayısının İstanbul, Eskişehir, Kırşehir ve Diyarbakır’ın da katılımıyla 6’ya, alan sayısının ise 14’e yükseldiği, Türkiye’de tabiat üzerindeki insan etkisini daha iyi anlayabilmek için büyük önem taşıyan bu çalışmanın gelecek yıllarda daha kapsamlı ve büyük katılımlarla gerçekleştirileceği bildirildi. 2007-2008 yıllarında yapılan yaygın kuş izleme çalışmalarıyla ilgili ayrıntılı değerlendirmelerin yer aldığı raporda, belirli hayat alanlarına özgü ‘’nadir’’ kuş türlerine kıyasla ‘’yaygın’’ kuşların çok çeşitli tehditlerle karşı karşıya oldukları, bu yüzden yaygın kuşların sayılarındaki değişimin izlenmesinin küresel ısınma gibi büyük ölçekli tehditlerin tabiî hayat üzerindeki etkisini anlamaya katkı sağlayacağı belirtildi.

AVRUPA’DA TARIM KUŞLARI AZALIYOR

Gönüllülerin her yıl kendi alanlarında standart yöntemlerle gerçekleştirdikleri arazi çalışmalarında topladıkları verilerin kullanılması ve türlerle ilgili ulusal ya da Avrupa ölçeğinde birleşik indekslerin oluşturulmasıyla, yaygın kuşların izlendiği anlatılan raporda, şunlar kaydedildi: ‘’Pan-Avrupa Yaygın Kuş İzleme Projesi’nin çıktıları bilimsel bir çalışma olarak ilk kez 2005’te yayımlandı. Bu yayında, 20’den fazla ülkenin katılımıyla birçok kuş türü için popülasyon değişim eğrileri oluşturuldu. Bu yöntemle hazırlanan son Avrupa Yaygın Kuşları göstergeleri, özellikle tarım alanlarında yaşayan kuş türlerinin sayılarında ciddî bir düşüşün olduğunu ortaya çıkardı. Çalışmaya göre 1980-2005 yılları arasında Avrupa çapında tarım kuşlarının oranı yüzde 44 azaldı.’’

EN YAYGIN SERÇE

Raporda, Türkiye’de 2007 yılında yaygın kuş izleme çalışmalarının başlatıldığı ifade edilerek, 2008 yılında Ankara, İstanbul, İzmir, Eskişehir, Kırşehir ve Diyarbakır illerinde yapılan 14 ayrı sayımda toplam 111 kuş türünün tesbit edildiği bildirildi. Sayım yapılan bir karede en fazla 16-20 yaygın kuş türünün kaydedildiği belirtilen raporda, ‘’En çok sayılan türler’’ sınıflamasında, yüzde 16 ile serçenin ilk sırada yer aldığı belirtildi. En çok sayılan yaygın kuşlar arasında serçenin ardından yüzde 6’lık oranlarla leylek ve söğüt serçesi geldi. Raporda, sayım yapılan alanlarda ‘’en sık gözlenen türler’’ arasında ise yüzde 4 ile kırlangıç ve serçenin gözlendiği tesbit edilirken, tepeli toygarın kaydedilme oranının ise yüzde 3 olduğu bildirildi. Doğa Derneği Tür Sorumlusu Ferdi Akarsu, Avrupa’da yıllardır yürütülen ve tarım politikalarına yön veren bu çalışmanın, Türkiye’de henüz pilot çalışmasının yapıldığını ve bunun önemli bir başlangıç olduğunu söyledi. Daha sağlıklı veriler elde edebilmek için uzun yılların geçmesi gerektiğini dile getiren Akarsu, şunları kaydetti: ‘’Bu çalışma şimdilik bir başlangıç. Yıllar geçtikçe çok daha sağlam veriler oluşacak. Her ilde 100 kişi bu sayımları yaptığı zaman gerçek anlamda bir değerlendirmeye ulaşacağız. Bu yavaş yavaş yaygınlaşacak. Biz buradan doğa sevdalılarını da bu çalışmaya destek olmaya dâvet ediyoruz.’’

09.03.2009


 

Cep telefonları beynimizi pişiriyor

Ercİyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Peker, “Cep telefonlarından yayılan mikrodalga ışınlar, tıpkı fırınlarda olduğu gibi beynimizi pişirmektedir” dedi.

Peker, yaptığı açıklamada, cep telefonlarından yayılan elektromanyetik ışınımın bütün canlılar tarafından soğurulduğunu ve soğurulan bu enerjinin, hücre proteinlerinde bozulmalara, hücrelerde ısınmalara, ısınmalardan kaynaklı hücre değişikliklerine ve DNA tahribatına kadar birçok olumsuz etkiye yol açtığını söyledi.

09.03.2009


 

Hipertansiyonlu sayısı artıyor

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Karayaylalı, Türkiye’de 18 milyon civarında hipertansiyon hastası olduğunu, bunun toplumsal boyutlara ulaşan bir sağlık sorunu haline geldiğini bildirdi.

Karayaylalı, kan basıncının normalin üzerinde seyretmesinin göstergesi olan hipertansiyonun, ölümcül sonuçlar doğurabilecek önemli bir sağlık sorunu olduğunu ifade etti. Hipertansiyonlu hasta sayısının her geçen gün arttığını belirten Karayaylalı, ‘’Yaşam süresi giderek uzuyor. Hipertansiyon da buna orantılı olarak artış gösteriyor. Toplumdaki böbrek hastalıkları ve diyabet hasta sayısının fazlalığı da hipertansiyonun yaygınlaşmasında önemli diğer bir etken’’ dedi. Karayaylalı, dünyada ve Türkiye’de en fazla ölüm sebebini kalp ve damar hastalıklarının oluşturduğunu, bunda hipertansiyonun önemli rol oynadığını kaydetti. Türkiye’de 18 milyon civarında hipertansiyon hastası bulunduğuna dikkati çeken Karayaylalı, ‘’Düzensiz beslenme, stres, sigara ve alkol tüketimi ile aşırı tuz kullanımının tetiklediği hipertansiyon toplumumuz için önemli bir tehlike oluşturuyor’’ dedi.

09.03.2009


 

Kalp hastalarına bahar rahatlığı

Bahar mevsiminin gelmesiyle bazı hastalıklar yükselişe geçerken, kalp hastaları ise inanılmaz ölçüde rahatlıyor.

Bursa Özel Bahar Hastanesi’nden Dr. Yavuz Okur, kışın damarların büzüştüğünü, vücudun bu sebeple ısısını koruyabildiğini belirterek, havaların ısınmasıyla damarların genişlediğini, vücuttaki kan miktarının organlardan azalarak damarlara gittiğini vurguladı. Dr. Okur, “Damarlar genişlediği için tansiyon düşüyor, kalbin taşıdığı yük bu dönemde azalıyor. Kan damarlara gittiğinden kalp rahatlıyor. Kalp hastalarının aksine bahar mevsiminde mide hastalıkları artıyor. Yeni yetişen meyve ve sebzelerin pişirilmeden tüketilmesinin ülser ve gastridi arttırdığını unutmamamız lâzım. Mide kanamalarının da bu dönemde sık görüldüğünü, polenler ve tozların alerjisi olanları zor durumda bıraktığını rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi. Sinüzitin de bahar aylarında görülme sıklığının arttığını dile getiren Okur, üşütmeye bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonları, farenjit, bademcik iltihaplanmaları zatürre ve bronşite varan sonuçlar doğurabildiğine işaret etti.

09.03.2009


 

Ağrı kesicilerde ülser tehlikesi

Selçuk Üniversitesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Demir, doktor kontrolünde olmadan bilinçsizce kullanılan ağrı kesicilerin ülsere sebep olduğunu söyledi.

Bu hastalığa sebep olan en büyük etmenin bilinçsiz kullanılan ağrı kesiciler olduğunu ifade eden Demir, şunları kaydetti: ‘’Doktor kontrolünde olmadan bilinçsizce kullanılan ağrı kesiciler ülsere neden oluyor. Ülkemizde ağrı kesicilerin bilinçsiz kullanımı maalesef çok yaygın. Eczaneden satın alınan ağrı kesiciler, çoğu zaman, sıkça görülen baş ağrıları için kullanılıyor. Romatizmal hastalıklar için kullanılan ağrı kesicilerde de aynı sorun yaşanıyor. Doktorun bir kez yazdığı ağrı kesici, doktora danışılmadan sürekli kullanılmaya devam ediliyor. Bu şekilde kullanılan ağrı kesiciler de ülsere yol açıyor. Bu nedenle ülser olmamak için aspirini bile doktor kontrolünde kullanmalısınız.’’ Demir, kişinin ülserden kendisini uzak tutabilmesi için özellikle ağrı kesicilerin reçeteye yazılan miktarlarda ve tavsiye edilen süreler içinde kullanılmasının bir zorunluluk olduğunu dile getirdi.

09.03.2009


 

Çocuklar arka koltuğa

ÇocuklarIn araçlarda arka koltukta oturmalarının yüzde 29 daha güvenli olduğu bildirildi.

Bursa Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürü Mustafa Kihtır, ön koltukta oturan çocukların, eğer emniyet kemeri uygun bağlanmamışsa, emniyet kemeri yoksa, doğru pozisyonda oturmuyorlarsa ya da emniyet kemerinin doğru bağlanması için boyları çok küçükse ölümcül risk altında olduğunu söyledi. Çocukların bir çarpma anında kolayca öne fırlayabileceğine dikkat çeken Kihtır, şişen hava yastığının çocukların başlarına ya da boyunlarına şiddetle çarpabileceğini kaydetti. Şube Müdürü Mustafa Kihtır, “Çocuklar için en önemli olan yön, yaş ve boylarına en uygun çocuk güvenlik koltuklarında kemerleri bağlı olarak arka koltukta oturmalarıdır. Sürücü ve tüm yetişkin yolcular, özellikle boyu 165 santimetreden düşük olanlar, emniyet kemerlerini doğru bir biçimde bağlamalıdırlar ve ön koltuk yeterince geriye çekilmiş olarak seyahat etmelidirler” dedi.

09.03.2009


 

Tilki ve karacalar Uzungöl’ü sevdi

Doğu Karadeniz’e gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerden olan Uzungöl’ün çevresinde yaşayan karaca ve tilki sayısının arttığı bildirildi.

Trabzon’un Çaykara ilçesine bağlı Uzungöl Beldesi Belediye Başkanı Mehmet Nuri Alibeyoğlu, Türkiye’nin önemli turistik yerlerinden biri olan Uzungöl’de tabiî hayatı korumak için çalışmalar yaptıklarını söyledi. Gölde yapılan dip temizleme çalışmaları ile haşerelerin ortadan kaldırıldığını ifade eden Alibeyoğlu, ‘’Uzungöl’de doğa açısından çok büyük mesafe kaydettik. Öncelikle orman müteahhitlerini Uzungöl Vadisi’nden çıkardık. Böylece hem orman alanlarında büyük bir gelişme hem de yaban hayatında büyük bir farklılık oldu’’ dedi.

Bölgede eskiden çok az sayıda karaca görüldüğünü anlatan Alibeyoğlu, ‘’Ama şimdi karacaları 10’lu, 15’li gruplar halinde görebiliyorsunuz. Tilkiler artık beldemizdeki kullanılmayan ağıllarda yavruluyor. Yöre halkı tilki yavrularını görse de yavrular orman şartlarında kendilerine yetecek duruma gelene kadar onları ağıllardan çıkarmıyor. Böyle bir mesafe kaydettik’’ diye konuştu.

09.03.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla