09 Temmuz 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

Hükümet susuyor, tepki büyüyor

Türk Sağlık-Sen Başkanı Önder Kahveci, yaptığı açıklamada, Çin’in Uygur Türklerine sistematik bir katliâm uyguladığını belirterek, “Yüzlerce Uygur Türkünün acısı yüreğimizi yakmaktayken ana vatan Türkiye’den gerekli tepkilerin gösterilmesini istiyoruz” dedi.

Çin’de yaşanan vahşete karşı tepki göstermenin ve tavır ortaya koymanın her Türk’ün vazifesi olduğunu belirten Kahveci, “Tüm Türkiye’yi Çin malı kullanmamaya davet ediyoruz. Mallarıyla ekonomimizi mahveden, kazandığı paralarla da Uygur Türklerini katledenlere karşı seyirci kalmayın diyerek bu çağrımızı yapıyoruz. Çin malı kullanmayın, zulme ortak olmayın diyoruz” açıklamasında bulundu.

SİYASÎ İRADE HAREKETE GEÇSİN

Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün yaptığı yazılı açıklamada, siyasi iradenin Doğu acilen harekete geçmesi gerektiğini dile getirdi. Erözgün, ‘’Hükümet Çin ile ilişkilerinde hâlâ hiçbir şey olmamış gibi davranamaz. Bu olayla ilgili Çin elçisi Dışişleri Bakanlığı tarafından uluslar arası esaslara göre derhal çağrılarak dinlenilmeli ve gerekli uyarılar yapılmalıdır. Oradaki kardeşlerimize bir an önce yardım edilmeli ve uluslar arası insan hakları örgütleri ve tüm sivil toplum örgütleri derhal harekete geçerek bu katliam durdurulmalıdır” dedi.

TİCARÎ ANLAŞMALAR

GÖZDEN GEÇİRİLSİN

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Mersin Şubesi Başkanı Metin Kerker Salt da Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki olayları kınadı. Salt, yazılı açıklamasında, olayları ‘’kaygı verici’’ diye nitelendirdi. Yaşananlara son verilmesi için uluslar arası kuruluşların harekete geçmesini isteyen Salt, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: ‘’Geçen hafta Cumhurbaşkanı’mız Sayın Abdullah Gül’ün başkanlığında kalabalık bir iş adamı heyetiyle gerçekleştirilen Çin gezisinin hemen sonrası Uygur Türklerinin yoğun olarak bulunduğu Urumçi’de bu olayların yaşanması ayrıca manidar ve düşündürücüdür. Umudumuz çatışmaların bir an önce durması ve sükunetin sağlanması için Hükümetimizin ve uluslar arası kuruluşların devreye girerek aktif rol almasıdır. Özellikle dış ticaret hacmimizin 15.5 milyar dolar ithalat ve 1.5 milyar dolar ihracat olarak geliştiği bu aşamada, Türk halkının bundan sonra Çin ile yapacağı ticarî çalışmaları gözden geçirmesi de ayrıca önem arz etmektedir.’’

YAŞANANLAR KAYGI VERİCİ

MÜSİAD Kayseri Şubesi, Urumçi’de Uygur Türklerine karşı gerçekleştirilen şiddet olaylarını kınandı. MÜSİAD Kayseri Şubesinden yapılan açıklamada, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşanan olayların kaygı verici olduğu, hükümetin ve uluslararası kuruluşların, olayların son bulması yönünde bir an önce aktif rol üstlenmesi gerektiği vurgulandı. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin merkezi Urumçi’de yaşanan olayların son derece üzüntü verici olduğu ifade edilen açıklamada, çatışmaların bir an önce durularak sükunetin sağlanması için Hükümet ve uluslararası kuruluşların devreye girerek aktif rol alması istendi.

ÇİN MALLARINA BOYKOT ÇAĞRISI

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Dinç, Türk ve İslâm ülkelerine de yoğun şekilde mal satan Çin’in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Türk ve Müslümanlara karşı takındığı olumsuz tavrın kabul edilemeyeceğini bildirdi. Dinç, ‘’Çin, giderek artan ekonomik güce güvenerek dünyanın gözü önünde katliâmlar yapıyor. Ancak 70 milyonluk Türkiye olarak bizden bu insanlık dışı olaylara sessiz kalmamızı kimse beklemesin’’ dedi. Dinç, bu hafta içinde başlatacakları ‘’Çin Mallarını Boykot’ kampanyası için, bütün Türk cumhuriyetlerini ve Çin mallarının en önemli pazarı durumunda olan Müslüman ülkelerin halklarına da çağrıda bulunacaklarını bildirdi.

09.07.2009


 

TÜRKİYE VE İSLÂM ÂLEMİNE ÇAĞRI

İHH İnsanî Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım Doğu Türkistan’da Endülüs’tekine benzer toptan bir yok oluşun yaşanmaması için Türkiye ve İslâm ülkelerine çağrıda bulundu. Türkiye ve İslâm ülkelerinin Çin'le ilişkilerini Uygur halkının haklarını korumaya yönelik olarak yeniden değerlendirmesi gerektiğini belirten Yıldırım, “Doğu Türkistan’da Endülüs’teki Müslümanlar gibi toptan bir yok oluşun yaşanmaması için tedbirler alınmalı” dedi.

SOYKIRIM YAPMAK İSTİYORLAR

Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdulmecit Avşar da Çinli yetkililerin, Uygurların kendilerini savunmak için yaptıkları gösterileri, Uygur Türkleri Çinlilere saldırıyor şeklinde vermeye çalıştığını ve Çin halkını galeyana getirdiklerini belirterek, "Yaşanan hadiselerden, televizyonlarda halkı kışkırtan Çinli yetkililer sorumludur. Amacın etnik çatışma bahanesiyle Doğu Türkistan'da soykırım yapmak olduğu o kadar açık ki” dedi.

Doğu Türkistan Endülüs olmasın

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Avukat Bülent Yıldırım, Doğu Türkistan’da Endülüs’tekine benzer toptan bir yok oluşun yaşanmaması için Türkiye ve İslam ülkelerine çağrıda bulundu. Yıldırım, Türkiye ve İslâm ülkelerinin Çin ile olan ilişkilerini Uygur halkının haklarını korumaya yönelik yeniden değerlendirmesi gerektiğini belirtti.

İHH Başkanı Yıldırım, yaptığı açıklamada, Çin’in durdurulması için bütün mekanizmaların harekete geçirilmesini, Türkiye ve İslâm ülkelerinin Çin mallarını boykot etmesini istedi.

Bülent Yıldırım, şunları kaydetti: “Doğu Türkistan’da büyük bir insani dram yaşanıyor. Tarihin hiçbir döneminde bu kadar insan böyle toplu bir katliâm riskiyle karşı karşıya kalmamıştı. Dünya sessiz durdukça Çin katlettiği insan sayısını arttırmayı hedefliyor. Buna izin verilmemeli. Doğu Türkistan’da Endülüs’teki Müslümanlar gibi toptan bir yok oluşun yaşanmaması için tedbirler alınmalı. Çin’in dünyaya kapattığı Doğu Türkistan’da ölü sayısı 3 binleri buldu. Çin güvenlik güçleri Çinlilerin Uygurlara saldırmasına izin verdiler. Olay büyük bir katliâma dönmüş durumda. Evlerden bütün erkekleri toplayıp hapishanelere atıyorlar. Kız çocukları kayboluyor. Çin yönetimi bütün Müslüman Uygur Türklerini terörist olarak kabul ediyor. Terörizm bahanesi altında en temel insan haklarını engelliyor. İnsanlar kimliklerini ve dinlerini yaşayamıyorlar. Camiye gidemiyorlar, evlenemiyorlar, kadınlar zorla kürtaja tabi tutuluyorlar. Çin bu katliamları aynı zamanda bir fırsata dönüştürmenin peşinde. Doğu Türkistan’daki nüfus dengelerini Çin’in lehine değiştirmek için Çinli yerleşimcileri Urumçi’ye yönlendirmeye başladılar. Türkistan’daki Çin nüfusunu arttırmaya çalışıyorlar.”

TÜRKİYE, İLİŞKİLERİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİ

İHH Başkanı Bülent Yıldırım, Türkiye’nin, Uygur Türklerinin hamisi oludğunu ve Çin’e tavrını koymasını gerektiğni vurguladı. Türkiye’nin, bu ülke ile bütün ilişkilerini Uygur halkının haklarını korumaya yönelik yeniden değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Yıldırım, “İslâm ülkeleri de Çin ile olan ilişkilerini Uygur halkının lehine kullanılacak şekilde düzenlemeli. İslâm Konferansı Örgütü bütün İslâm ülkelerini Doğu Türkistan için bir araya getirmeli. Çin malları tüm İslâm ülkelerinde boykot edilmeli. İslâm ülkelerini Müslüman Uygur halkının haklarını korumayı üzerine almalı. Doğu Türkistan uluslar arası medyaya açılmalı, uluslar arası gözlemciler bölgeye gitmeli. TBMM insan hakları komisyonu üyeleri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, siyasî partiler ve kanaat önderleri Doğu Türkistan’a gitmeli. Türkiye halkı Gazze’de göstermiş olduğu tepkinin çok fazlasını burada göstermelidir” diye konuştu.

HÜKÜMET, DÜNYAYI HAREKETE GEÇİRMELİ

ürk Eğitim-Sen Hatay Şube Başkanı Recep Tuncay, yaptığı yazılı açıklamada, Hükümetin Çin’de yaşananlara karşı tüm dünyayı harekete geçirmesini istedi. Tuncay, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin merkezi Urumçi’de yaşananların büyük bir insanlık dramı olduğunu belirtti. Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, Urumçi’deki şiddet olaylarının kaygı verici bir biçimde devam ettiğini belirterek, ‘’Doğu Türkistan’da bir insanlık suçu işleniyor, insanlık vicdanı katlediliyor. Bu katliâma dünya seyirci kalmamalı’’ dedi.

09.07.2009


 

Bu vahşeti durdurun

Doğu Türkistan’ta yaşanan insanlıkdışı vahşet ile ilgili tepkisiz kaldığı iddiasıyla eleştrilen Başbakan Erdoğan dün nihayet konuştu ve Çin Devletine “Bu vahşeti durdurun” çağrısında bulundu. Erdoğan, “Olayları büyük bir kaygı, endişe ve üzüntüyle takip ediyoruz. Sadece bizlerin vicdanını sızlatmıyor. Bunları izleyen herkesi hayret ve dehşete düşürüyor” dedi.

DIŞİŞLERİ: TARAFLAR İTİDAL İÇİNDE

DAVRANMALI

Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki olayların takipçisi olmasının doğal görülmesi gerektiğini belirterek, olayların daha da büyümemesi ve ilgili grupların itidal içinde davranarak tırmanmayı ve yeni gerginlikleri önleyecek bir olgunluk içinde hareket etmeleri gerektiğini bildirdi.

BM GÜVENLİK KONSEYİ ACİLEN TOPLANTIYA ÇAĞIRILSIN

İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan yapılan açıklamada, Çin’in Sincan Uygur Bölgesi’nde ‘’yüzlerce insanın hayat hakkının ihlâl edildiği, yoğun gözaltı ve tutuklamaların yaşandığı, yaygın işkence yapıldığına’’ dair haberler geldiği belirtildi.

DIŞİŞLERİ: KONUNUN TAKİPÇİSİ OLMAMIZ

TABİÎ KARŞILANMALI

DIşİşlerİ Bakanlığı, Türkiye’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki olayların takipçisi olmasının doğal görülmesi gerektiğini belirterek, olayların daha da büyümemesi ve ilgili grupların itidal içinde davranarak tırmanmayı ve yeni gerginlikleri önleyecek bir olgunluk içinde hareket etmeleri gerektiğini bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, 5 Temmuzda Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de meydana gelen olayların Türkiye’de derin bir üzüntü ve endişe yarattığı ifade edilerek, “Olayların hala tam olarak yatışmamış olduğu ve etnik gruplar arasındaki gerginliğin sürdüğü şeklinde duyumlar alınmakta, bu durum endişemizi artırmaktadır. Olayların daha da büyümemesi ve ilgili grupların itidal içinde davranarak tırmanmayı ve yeni gerginlikleri önleyecek bir olgunluk içinde hareket etmeleri gerektiğine inanılmaktadır” denildi.

BM GÜVENLİK KONSEYİ ACİLEN TOPLANTIYA ÇAĞIRILSIN

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan (TİHV) yapılan açıklamada, Çin’in Sincan Uygur Bölgesi’nde ‘’yüzlerce insanın hayat hakkının ihlâl edildiği, yoğun gözaltı ve tutuklamaların yaşandığı, yaygın işkence yapıldığına’’ dair haberler geldiği belirtildi. ‘’Bu ağır hak ihlallerinin Uygur Türkleri etnik grubuna yönelik sindirme amaçlı uygulandığına dair ciddî kaygılar taşımaktayız’’ denilen ortak açıklamada, ‘’Doğu Türkistan’da yaşanan bu katliâma BM seyirci kalmaktadır. İnsan hakları herkese ve her topluma lazımdır. BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olan Türkiye’nin Doğu Türkistan’da yaşanan olaylar nedeniyle BM Güvenlik Konseyini acilen toplantıya çağırması gerekmektedir’’ denildi.

AKP’DEN EN ANLAMLI TEPKİ

AKP Muş Milletvekili Seracettin Karayağız, Türkiye-Çin Parlamentolararası Dostluk Grubundan istifa etti. AKP’li Karayağız'ın TBMM Başkanlığı’na sunduğu dilekçede, ‘’Geçtiğimiz günlerde Doğu Türkistan’ın şehirlerinde yaşanan insanlık dışı vahşete seyirci kalan Çin Hükümetinin bu tavrını protesto ediyor, üyesi bulunduğum Türkiye Cumhuriyeti- Çin Halk Cumhuriyeti Parlamentolararası Dostluk Grubundan istifamın kabulünü saygılarımla arz ederim’’ dedi. Yaşanan olaylara tavır göstermek için dostluk grubundan istifa ettiğini ifade eden Karayağız, "Orada insanlar hunharca katlediliyor. Yaşanan olaylar dünyadan gizleniyor" ifadesini kullandı.

09.07.2009


 

Darbe anayasası değişmeden sıkıntılar bitmez

Yaşanan sorunlarının temelinde mevcut darbe ürünü anayasanın olduğunu söyleyen Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Bu bakımdan, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin kanun değişikliği bir başlangıç kabul edilmek suretiyle sivil-askeri yargı ayrımına son veren yeni ve sivil bir anayasanın yürürlüğe konması gereklidir” dedi.

Sorunların kaynağı darbe anayasası

MEMUR-SENGenel Başkanı Ahmet Gündoğdu, Yaşanılan sorunlarının temelinde mevcut darbe ürünü Anayasanın olduğunu belirterek, “Sivil-askeri yargı ayırımına son veren, demokratikleşme ve sivilleşme konusunda toplumun beklentilerini karşılayan yeni ve sivil bir Anayasanın yürürlüğe konması gereklidir” dedi.

Ahmet Gündoğdu, Memur-Sen’in yetkili sendika olması dolayısıyla yaptığı açıklamada, kimi sivil toplum örgütlerinin darbecilerin çarkına su taşıdıklarına dikkat çekerek, “Biz darbe senaryolarına ve darbecilerin çarkına çomak soktuk. Memur-Sen, sivil toplumun öz ve gür sesidir. Memur-Sen, hep özgürlüklerden, kişi hak ve hürriyetlerinden yana taraf oldu, tarafını ve tavrını açıkça dile getirmekten hiç çekinmedi, demokratikleşme ve sivilleşmenin önüne konulan engelleri yıkıp geçti, darbeler, darbeciler, darbeseverler karşısında milli iradeyi esas alarak darbesavar oldu” diye konuştu. Gündemde tartışılan konulara da temas eden Gündoğdu, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasal düzenlemenin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafında onaylanmasını beklediklerini kaydetti. Gündoğdu, yaşanılan sorunlarının temelinde mevcut darbe ürünü Anayasanın olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Bu bakımdan, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına ilişkin Kanun değişikliği bir başlangıç kabul edilmek suretiyle sivil-askeri yargı ayırımına son veren, demokratikleşme ve sivilleşme konusunda toplumun beklentilerini karşılayan yeni ve sivil bir anayasanın yürürlüğe konması gereklidir. Yeni ve sivil bir anayasa hazırlanmadığı sürece, kapalı kapılar ardında hazırlanan ve kim tarafından hazırlandığı tespit edilemeyen demokrasi karşıtı eylem planlarının gündemi meşgul etmesinden kurtulma şansımız olmayacaktır.” Askerlerin sivil mahkemede yargılanmasına ilişkin kanun değişikliğinin bir başlangıç kabul edilmesi gerektiğini belirten Gündoğdu, “Bu bir başlangıç kabul edilmek suretiyle sivil-askeri yargı ayrımına son veren demokratikleşme ve sivilleşme konusunda toplumun beklentilerini karşılayan sivil bir anayasanın yürürlüğü konulması gereklidir” dedi.

09.07.2009


 

3. iddianame 1 ay içinde hazır olacak

istanbul İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasının 3. iddianamesinin tamamlanmasının bir aydan fazla sürmeyeceğini söyledi.

Çolakkadı, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin yanında ‘’Ergenekon’’ davasının görülmesi için inşa edilen duruşma salonunun tanıtımında, gazetecilerin ‘’Ergenekon’’ soruşturmasıyla ilgili sorularını cevapladı. ‘’Ergenekon soruşturmasının 3. iddianamesinin ne zaman hazırlanacağı’’ konusundaki sorular üzerine Çolakkadı, şunları söyledi: ‘’İddianame bittiği zaman basın açıklamasıyla duyurulacak. Birinci ve ikinci iddianame bittiğinde basına açıklama yapıldı. Üçüncü iddianame bitince de basına bilgi verilecek. İddianameyle ilgili 5 savcı çalışıyor. İddianameler başsavcılığa UYAP üzerinden gönderiliyor. Eksik varsa tamamlanıyor. En son mahkemeye sunuluyor. Bu prosedürler tamamlandığında 3. iddianameyle ilgili açıklama yapacağız.’’ İddianameyi başından beri incelediğini, ancak bir bütün olarak incelemediğini ifade eden Çolakkadı, iddianamenin yazımının tamamlanıp henüz başsavcılık makamına sunulmadığını bildirdi. Turan Çolakkadı, üçüncü iddianamenin tamamlanmasının da 1 aydan fazla sürmeyeceğini söyledi.

09.07.2009


 

27 yıllık Dev-Yol dâvâsında karar günü

YASA dışı Dev-Yol örgütünün 27 yıldır devam eden davasında karar, bugün açıklanacak.

Sanık ve dosya sayısının fazlalığı, bazı mahkeme kararlarının bozulması sebebiyle 1982’den bu yana süren davada Yargıtay aşaması tamamlanıyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006 yılında, 20 sanık hakkında verdiği müebbet ağır hapis, 2 sanık hakkında verdiği 16 yıl 8’er ay hapis cezası kararının temyiz istemini bugün karara bağlayacak. Yargıtay son kararı onarsa, en son 1989 yılında tahliye olmuş 21 sanıktan 14’ü yeniden cezaevine girecek. Toplam 21 sanıklı davada, sanıklardan Osman Nuri Ramazanoğlu 2008 yılı Şubat ayında vefat etmişti.

09.07.2009


 

SGK, belediye polikliniklerinin reçetelerini de ödeyecek

belediye poliklinikleri, Danıştay kararı doğrultusunda birinci basamak sağlık kuruluşları arasına alındı. Buna göre, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), belediye polikliniklerinde görevli hekimlerin yazdığı ilaçların bedelini karşılayacak.

Belediye polikliniklerine sağlık kuruluşları hizmet basamaklarında yer verilmemesine ilişkin düzenlemenin yürütmesinin durdurulmasının ardından bu konuda düzenlemeye gidildi. Bu doğrultuda yapılan düzenlemeyle belediyelere ait semt poliklinikleri, birinci basamak resmi sağlık kuruluşu olarak kabul edilerek, sunmuş oldukları sağlık hizmetleri konusunda SUT’un ilgili maddeleri uygulanması kararlaştırıldı.

09.07.2009


 

Hızı azalsa da hâlâ inişteyiz

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, Mayıs ayında sanayi üretiminde gerçekleşen yüzde 17,4'lük düşüşü değerlendirirken, ‘’Yokuş aşağıya gidiyoruz, ama hızımızda bir yavaşlama var’’ dedi.

EN KÖTÜ GERİDE KALDI GİBİ, AMA...

ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca da sanayi üretimindeki gerilemeyi değerlendirirken, “Artık en kötünün geride kaldığını ümit etmiştik. Bu yaklaşımları, açıklanan sanayi üretimi oranı desteklemekle birlikte çok yüksek bir heyecan oluşturacak nitelikte olmadığı da aşikârdır” dedi. Hızı azalsa da inişteyiz TÜRKİYE’NİN sanayi üretimi mayıs ayında, 2008 yılının aynı ayına kıyasla yüzde 17,4 oranında azaldı. Sanayi üretimi, 2008 yılı mayıs ayında yüzde 3,2 artmıştı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan, 2009 Yılı Mayıs Ayı Sanayi Üretim Endeksi sonuçlarına göre sanayi üretim endeksi, mayıs ayında bir önceki aya göre ise yüzde 5 yükseldi. Sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, 2009 yılı Mayıs ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi yüzde 12,9, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 19, elektrik, gaz ve su sektörü endeksi ise yüzde 5,5 geriledi.Ana Sanayi Grupları Sınıflanmasına göre, mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre ara malı imalatı yüzde 19,5, sermaye malı imalatı da yüzde 35,8 oranında geriledi. Geçen yılın aynı döneminde ara malı imalatı yüzde 0,9, sermaye malı imalatı yüzde 14 oranlarında artmıştı. Söz konusu sınıflamaya göre diğer gruplar incelendiğinde, dayanıklı tüketim malı imalatının yüzde 4, dayanıksız tüketim malı imalatının yüzde 8 ve enerji üretiminin yüzde 8,2 oranında düştüğü gözlendi. Toplam Sanayi Üretim Endeksi alt gruplarının mayıs ayında, 2008 yılı aynı ayına göre yüzde değişim oranları incelendiğinde, en yüksek düşüş oranı yüzde 41,9 ile Motorlu Kara Taşıtı, Römork ve Yarı Römork İmalatında gerçekleşti. Bunu, yüzde 33,4 ile diğer madencilik ve taşocakçılığı imalatı, yüzde 29,2 ile makina ve techizat hariç metal ürünleri imalatı, yüzde 28,9’luk elektrikli makine ve cihazları imalatı takip etti. ASO Başkanı Özdebir: Yokuş aşağı gidiyoruz ANKARA Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, mayıs ayında sanayi üretiminde meydana gelen yüzde 17,4’lük düşüşü değerlendirirken, ‘’Yokuş aşağıya gidiyoruz ama hızımızda bir yavaşlama var’’ dedi. Başkan Özdebir, ekonominin yılın ilk çeyreğinde yüzde 13,8 küçülme gösterdiğine işaret ederek, 2001 krizinde bile bu kadar sert bir küçülmenin yaşanmadığını vurguladı ve ‘’Eğer gerekli tedbirler alınmazsa içinde bulunduğumuz ekonomik krizin 2001’dekinden daha derin olma riskiyle karşı karşıyayız’’ diye konuştu. Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Mustafa Koca da sanayi üretimindeki gerilemeyi değerlendirirken, “Artık en kötünün geride kaldığını ümit etmiştik. Bu yaklaşımları, açıklanan sanayi üretimi oranı desteklemekle birlikte çok yüksek bir heyecan oluşturacak nitelikte olmadığı da aşikârdır” dedi. Türkiye’de geç kalınmış olmakla beraber çok ciddi anlamda teşvik uygulamaları devreye alınmış bulunduğunu ifade eden Koca, bu teşviklerin etkilerini sadece tüketim üzerinde görüldüğünü söyledi. Koca, “Sanayi üretimine, istihdama ve özellikle yeni pazarlara ihracata yansımalarını da görmek istiyoruz. Gerçek anlamda iyileşmeyi o zaman daha iyi yaşama şansı olacaktır” dedi.

09.07.2009


 

Hükümet askerden icazet alıyor

TÜRKİYE Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)’in hazırladığı ve Kültür Üniversitesi öğretim üyesi Ali Bayramoğlu ile Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet İnsel’in editörlüğünü yaptığı “Almanak Türkiye 2006-2008: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim” adlı yayının tanıtımı, İstanbul Conrad Otel’de düzenlenen basın toplantısı ile yapıldı.

İlki 2006 yılında hazırlanan almanak, Türkiye’de demokratikleşme çabalarının olmazsa olmazı olan güvenlik sektörü reformunu sağlayacak kamusal bilgiyi sunmayı hedefliyor. TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Etyen Mahçupyan’ın moderatörlüğünde yapılan basın toplantısında konuşan Ali Bayramoğlu, Türkiye’nin askeri vesayet altında bulunan bir demokrasi olduğunu belirtti. Yapılan çalışmanın sivilleşmeye yönelik atılmış önemli bir adım ve güvenlik ile ilgili bilginin kamuoyuna açılması olduğunun altını çizen Bayramoğlu, “Türk siyasal sisteminde bilgi devlet tekelinde ve asker kontrolündedir. İnsan ve hukuk merkezli bir gözlemdir” dedi.

ASKERİN HARCAMALARI DENETLENMELİ

Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi Ahmet İnsel de Türkiye’de askerin finansal harcamalarının denetim dışı olmasının kabul edilemez olduğunun altını çizerek, milli savunma harcamalarının siyasal uygunluk denetimine tabi olması gerektiğini belirtti. Türkiye’de jandarmanın yetki alanının çok geniş olduğunu hatırlatan İnsel, “Yeni ilçe statüsüne kavuşan 42 ilçe de halen jandarmadan emniyete yetki devri yapılamadı. Burada jandarmanın bir yetki gaspı sözkonusudur” dedi. İnsel, 2006 yılında polisin yetkilerinin arttırılmasının da çok tehlikeli olduğunu ifade ederek, “Bu düzenlemeden sonra polis kurşunuyla ölenlerin sayısı artmıştır” diye konuştu. Ulusal güvenlik algısının eğitim ve medya kanalıyla da topluma benimsetilmeye çalışıldığını belirten İnsel, “Eğitimdeki zorunlu milli güvenlik dersleri ile her erkeğin yapmak zorunda olduğu askerlik gibi araçlarla Türk toplumuna ulusal güvenlik şartlı refleksi aşılanmaktadır. Medyanın da bu konudaki refleksleri buradan ileri gelmektedir” ifadelerini kullandı. Ahmet İnsel, askeri yargı-sivil yargı tartışmaları ile ilgili de “Askeri yargı sivil yargı ikileminin ortadan kaldırılması ile ilgili yasa tasarısı bu konuda ortaya çıkan bütün sorunları çözücü niteliktedir” dedi.

Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Serap Yazıcı ise, Türkiye’de sağlam bir demokrasinin kurulmasının önündeki en önemli engelin asker-sivil ilişkilerinin demokrasiye uygun olmaması olduğunu ifade etti. Serap Yazıcı şöyle devam etti:

“Askerler halka hesap vermiyorlar. Seçilmiş sivil iktidar ise serbestçe kararlar alamıyor ve halka verdikleri sözleri tutamıyorlar. Kendilerini Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) icazetine tabi hissediyorlar. TSK, Cumhuriyetin kurucu unsuru olmasından dolayı cumhuriyete yönelik herhangi bir tehdit algısında kendisinde yönetime müdahale etmek istiyor. Ayrıca bunun için iç hizmet kanununun 35. maddesine dayanıyorlar. Bu durum da ne yazık ki toplumun bir kesiminde meşru addediliyor. Hatta bazı sorunların çözümünde bizzat TSK’yı göreve davet edebiliyorlar.”Yazıcı, Türkiye’de yapılan her üç askeri müdahalenin sonrasında hazırlanan yasaların askere imtiyaz ve ayrıcalıklar tanıdığını belirtti.

“MECLİSİN YERİNE BAŞKA KURUM KONAMAZ”

SORU cevap bölümünde yöneltilen bir soru üzerine Başbakan’ın “Polis rejimin güvencesidir” sözünü eleştiren Ahmet İnsel, “Rejimin güvencesi TBMM’dir. Başka bir kurumu meclisin yerine veya üzerine koyamazsınız. Meclis dışında rejimin herhangi bir güvencesi olamaz” dedi.

“Demokrasi ve güvenlik sözkonusu olduğunda ortaya atılan “Türkiye’nin kendine has özel şartları var” argümanıyla ilgili sorumuzu cevaplandıran Ali Bayramoğlu, “Türkiye’nin özel şartları olduğu ile ilgili kanıya hiçbir zaman katılmıyoruz. Biz ilkelerin şartlara göre değil, şartların ilkelere göre düzenlenmesi gerektiğini savunuyoruz. Demokratlık ve demokrasinin böyle olacağını düşünüyoruz. Özel şartlardan yola çıkıldığı zaman demokratikleşme yolunda adım atılması mümkün değildir. Biz bunlara değil uluslar arası ilkelere bakmalıyız” dedi.

Avrupa Birliği ve reformların demokratikleşmeye etkisi ile ilgili sorumuzu da cevaplandıran Bayramoğlu, “AB’nin demokratikleşmemiz üzerindeki etkisini ve işlevini görmezden gelmek için akıllı olmamak lazım. AB’nin getirdiği değişimden en çok etkilenecek şeylerden biri de askerin siyasetle olan ilişkisidir. Bugüne kadar AB reformları çerçevesinde yapılan reformlar ile bu konuda çok önemli adımlar atıldı. AB bir modeldir. Bir hukuk ve yaşam sistemidir. Bu açıdan AB reformlarının güvenlik ve demokrasi konusunda çok mühim bir işlevi vardır” diye konuştu.

Umut Yavuz

09.07.2009


 

Ziya Şark Sofrası dünyaya açılacak

Zİya Şark Sofrası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bingöl, Ortadoğu’dan Türkiye’yi ziyaret eden üst düzey yönetici ve firma sahiplerinin Ziya Şark ürün ve hizmet konseptini beğenerek kendi ülkelerine götürmeyi teklif ettiklerini söyledi.

Türkiye, son dönemde Ortadoğu’nun birçok ülkesinde yayınlanan Türk dizileri ile gündeme geliyor. Dizilerin yanı sıra Türkiye’ye her geçen gün gelen turist sayısının artmasında dizilerin yanı sara Türk misafirperverliğinin görüldüğü gıda sektörü de etkili oluyor. Ziya Şark Sofrası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bingöl Ortadoğu’nun birçok ülkesinden yer açmak isteyenlerin kendilerine yoğun talep de bulunduğunu belirterek, ‘’Ülkemizi ziyarete gelen ve bizde yemek yiyen üst düzey yönetici ve firma sahipleri, sunmuş olduğumuz ürün ve hizmeti çok beğeniyor. Daha sonra konseptimizi de beğenerek kendi ülkelerine taşıma fikri ile geliyorlar’’ dedi. Türkiye’de 12 şubelerinin bulunduğunu belirten ve hedeflerini yurt dışının yoğun ilgisi olduğu için büyüteceğini belirten Bingöl şöyle devam etti, ‘’Ortadoğu’da söz sahibi büyük holding sahipleri Türkiye’ye gelip ziyaretlerde bulunuyorlar. Türkiye’de restoran sektöründen bir marka ile iş ortaklığı kurmak istediklerinde, araştırma yapıp bizlere ulaşıyorlar. Hedefimiz Dünya’ya açılmak ve 100 şubeye ulaşmak. Diziler sayesinde Ortadoğu’dan gelen turist sayısındaki artış bize hem iş olarak hem de ortaklık teklifleri olarak önemli ölçüde yansıdı’’ dedi.

09.07.2009


 

Kuraklık da, yağış da çiftçiyi vurdu

Türkİye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Güneydoğu Anadolu bölgesinde kuraklık dolayısıyla bazı tarım alanlarının yüzde yüze varan oranda zarar gördüğünü kaydetti.

Birlik, İç Anadolu ve Marmara bölgelerinde de dolu yağışının ekili alanlara zarar verdiğini belirterek, hükümetten çiftçi borçlarına erteleme istedi.

Ziraat Odaları Birliği, ‘Tarım Alanları ve Yağışlar’ konulu bir rapor hazırladı. Raporda yer alan bilgilere göre yöredeki Ziraat Odaları, Mardin Merkez, Kızıltepe, Derik, Mazıdağı ve Nusaybin’de, Şanlıurfa Suruç, Harran ve Ceylanpınar’da, Kilis Elbeyli’de, Gaziantep Oğuzeli-Barak’ta kuraklık yaşandığını teyit etti. Mardin hasar tesbit komisyonu tarafından gerçekleştirilen çalışmada, merkez, Kızıltepe, Derik, Nusaybin, Yeşilli, Savur ve Mazıdağı ilçelerinde toplam 272 köyde 10522 çiftçinin kuraklıktan zarar gördüğü tesbit edildi. Kuraklıktan dolayı buğday, arpa ve kırmızı mercimek üretimi yüzde 20-100 arasında zarar gördü. Şanlıurfa Suruç’ta yüzde 20-80, Harran’da yüzde 90’a varan oranlarda buğday, mercimek ve arpa zararı yazıldı.

İç Anadolu ve Marmara’da ise Güneydoğu Anadolu’nun aksine Haziranda gerçekleşen yağışlar yüzünden zarar meydana geldi. İç Anadolu’da Ankara, Çorum, Tokat, Amasya, Yozgat, Marmara’da Tekirdağ ve Kırklareli, Ege’de Manisa ve yöresinde çiftçi ziyana uğradı. Sel ve dolu yüzünden buğday, arpa, kavun, şekerpancarı, üzüm ve sebze ürünleri önemli zararlar gördü. Meyve ve sebzeciliğin yoğun olarak yapıldığı Bursa, İzmir ve Balıkesir’de ise kiraz, armut, şeftali ve domateste zarar yazıldı.

Birlik Başkanı Bayraktar, Haziran ayında gerçekleşen dolu yağışının devlet destekli tarım sigortası kapsamındaki riskler arasında olduğuna işaret ederek, ”Kuraklık, devlet destekli tarım sigortası kapsamında yer almamaktadır. Bu nedenle kuraklık yaşayan çiftçilerin kredi borçları ertelenmeli, tohumluk yardımı yapılmalıdır.” talebinde bulundu.

09.07.2009


 

Aşırı sıcakta sağlığa dikkat!

Denİzlİ Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ömür Atacan Atasoy, aşırı sıcakların felç riskini arttırdığını, tansiyon yükselmelerine bağlı olarak gelişen beyin kanamalarının ölüme varan sonuçlara yol açabileceğini söyledi.

Atasoy, son zamanlarda yaşanan aşırı sıcaklara karşı dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Sıcakların özellikle nörolojik hastalıklarda belirgin bir artışa yol açtığını kaydeden Atasoy, acil servis ve polikliniklere baş ağrısı ve baş dönmesi şikâyetleri ile başvuru yapanların sayısının arttığını belirtti. Atasoy, şunları kaydetti: ‘’Sıcak, tansiyon yükselmesine bağlı olarak beyin kanaması riskini arttırdığı gibi, aynı şekilde başta felç olmak üzere damar tıkayıcı hastalıkların gelişme riskini de arttırmaktadır. Yaşlı insanlar, vücut direncinin düşük olması nedeniyle bu tür olaylardan daha çabuk etkilenebilmektedir. Küçük çocuklar da organ gelişimini yeteri kadar tamamlayamadıkları için sıcaktan en çok etkilenenler arasında yer almaktadır.’’ Sıcakların iç organları ve beyni olumsuz etkilediğini ifade eden Atasoy, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Sıcak çarpmasıyla vücut ısısı 40 dereceye çıktığında, iç organlar ve beyin ısısı 50 dereceyi bulur. Vücut ısısının artmasıyla birlikte hücre içi ısısı yükselecek olursa, proteinler geri dönüşümsüz olarak çökmeye başlar. Bu durum kalıcı beyin ve organ hasarları meydana getirebileceği gibi, ölüme varan sonuçlara yol açabilir.’’

09.07.2009


 

Köprü ve otoyollar para bastı

Boğazİçİ köprüleri ile paralı otoyolların 2009 yılı Ocak-Mayıs ayları arasındaki geliri 190 milyon 426 bin 249 lira olarak gerçekleşti.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nün son verilerine göre, Ocak-Mayıs döneminde İstanbul Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprülerinden 62 milyon 925 bin 271 TL gelir elde edilirken, bu sürede köprülerden her iki yönde 59 milyon 540 bin 744 araç geçiş yaptı. Aynı dönemde, paralı otoyollardan 127 milyon 500 bin 978 TL gelir sağlandı. Paralı otoyollardan aynı sürede 64 milyon 195 bin 434 araç geçiş yaptı. Ocak-Mayıs döneminde köprü ve paralı otoyollardan toplam geçiş yapan araç sayısı 123 milyon 736 bin 178 olarak gerçekleşti. Boğaz köprüleri ile otoyollardan geçen yıl toplam 493 milyon 554 bin 997 TL gelir elde edilmişti.

09.07.2009


 

Rektör kızlarından öğrenme çadırı

HakkÂrİ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Belenli’nin Ankara’dan gelen kızları İlaysu ve Aslı Gül Belenli, Hakkâri’de öğrenme çadırı kurdu.

Belenli’nin kızları İlaysu (15) ve Aslı Gül (14) Ankara’da Hakkârili çocuklar için bir kitap kampanyası başlattı. Düzenledikleri kampanya ile çok sayıda kitap toplayan kız kardeşler, Hakkâri’ye gelerek babalarıyla birlikte meslek yüksekokulu bahçesinde öğrenme çadırı kurdular. Hakkâri’nin değişik mahallelerinden gelen çocukları kurulan kıl çadırda toplamayı başaran Belenli kardeşler, Hakkâri’deki yaşıtlarının zorlukla okuduğunu belirterek ‘’Bu kampanyada Hakkâri’de yaşayan arkadaşlarımız için kitap topladık ve şu anda kitaplar dağıtılıyor. Buradaki arkadaşlarımız zorlukla okuyorlar. İhtiyaçları çok fazla. Biz onlara yardım etmek için kitap topluyoruz. Hakkâri’de çocukların yaşadıkları zorlukları burada daha iyi anlıyoruz’’ dedi.

09.07.2009


 

MKE Gazi Fişek Fabrikası’nda patlama

Ankara’da Makine Kimya Endüstrisi’ne (MKE) bağlı Gazi Fişek Fabrikası’nda patlama meydana geldi. Tinerlerin bulunduğu depoda meydana gelen patlamada ölen ya da yaralanan olmadı. Depoda büyük çapta hasara sebep olan patlamanın şiddetinin az olması büyük bir faciayı önledi.

Yenimahalle’deki Makine Kimya Endüstrisi’ne bağlı Gazi Fişek Fabrikası’nın tiner deposunda dün saat 06.00 sularında patlama meydana geldi. Patlama sonucu depoda yangın çıktı. Patlamanın ardından olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Sebebi bilinmeyen patlamanın ardından çıkan yangına fabrikanın itfaiye ekipleri tarafından müdahale edildi. Olay yerine gelen Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı itfaiye ekiplerinin de takviyesi ile yangın kısa sürede söndürüldü. Patlamanın şiddetinin az olması ve zamanında müdahale edilmesi büyük bir faciayı önledi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.

09.07.2009


 

Atlı karıncadan al haberi

Orta Anadolu bozkırlarında yaşayan ve halk arasında ‘’atlı karınca’’ olarak bilinen Cataglyphis Nodus türü karıncaya 25 yıl önce Trakya’da tek tük rastlanırken, artık bölgenin her yerinde görüldüğü, bu durumun ise bölgenin çölleşmesinin göstergesi olduğu bildirildi.

Trakya Üniversitesi (TÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nihat Aktaç, 1972 yılından beri Türkiye’de mevcut karınca türlerini belirlemek, bu türlerin coğrafi dağılımlarını ve ekolojilerini tesbit etmek üzere çalışma yürüttüğünü, Anadolu coğrafyasında 260’ı aşkın karınca türü tesbit ettiğini söyledi. 1984 yılında Edirne’ye geldiğimde Özellikle Orta Anadolu bozkırlarında çok sıklıkla bulunan ve halk arasında ‘atlı karınca’ olarak bilinen Cataglyphis Nodus türüne ait yuvalara çok seyrek rastlamama rağmen, geçen 25 yıllık süreçte günümüzde bu türün yuvalarına artık kolaylıkla rastlamaktayız. Bu da bize bu step türünün Trakya’yı kendisi için bir yaşama alanı olarak seçtiğini, Trakya’nın stepleştiğini ve akabinde çölleşeceğinin kaçınılmaz olacağını göstermektedir.’’

09.07.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.