30 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

SOHBET İKLİMİ

Buhran - NADİ AKSOY

Boynuna asılı teypten ya da elindeki mikrofondan acıklı acıklı söylenen türküleştirilmiş şiirler duyardık eskiden. Sokak sokak, pazar pazar dolaşan destan satıcıları vardı. Daktiloyla yazılıp teksir makinelerinde çoğaltılmış tek sayfalık kâğıtlar satarlardı, dillerindeki türkünün hikâyesini anlatan. Hazin, ibretli ölümler anlatılırdı genellikle. Az rastlanan cinayetlerden bahsederlerdi bazen. Az rastlanan cinayetlerden evet. Cinayetlere az rastlanırdı eskiden. Ya şimdi?

Gazeteler, cinayet haberleri ile namus suçları ile dolu, her biri ayrı bir hikâye, her biri ayrı bir “destan”(!)

Böylesi haberleri duya duya kanıksadık adeta. En vahşi cinayetlere bile şaşırmaz olduk ne yazık ki. Ağlayan annelerin feryatları ileride şahit olacağımız buhran görüntülerinin habercisi gibi oysa.

Sosyal çürümüşlüğün, ahlâkî dejenerasyonun millî-mânevî değerlerdeki tahribatın tabiî bir sonucudur aslında okuduklarımız, duyduklarımız… Seyrettiklerimiz.

Eskiden mahallelerimiz vardı, tanış biliş olunmuş komşulukların yaşandığı. Sokaklarımız vardı derdiyle dertlendiğimiz, hüznünü de sevincini paylaştığımız akraba kadar yakın insanlarla dolu. Küçük evlerimizde büyüklerimiz vardı. Çocuklar, şimdiki gibi özendirici TV programlarından değil, dedelerden, ninelerden dinlerdi ibretlik hikâyeleri. İyi-kötü, doğru-yanlış kavramları daha o yaşlarda gelişirdi minicik dimağlarda. Kötüye kötülüğe, kalleşe kalleşliğe daha o zamanlardan karşı çıkardı. Büyüdüğünde düşman bilirdi düşmanlığı. Oyun alanları sokaklardı çocukların, şimdiki gibi savaş oyunu ve aldatma san’atının öğrenilip, hilekârlığın zevk edinildiği “cafe” denilen mekânlar yoktu. “Sanal” değildi dostluklar. Ailelerin fukaralığına mukabil çocukları asık suratlı değildi, şimdinin zengin çocukları gibi mutsuz görünmezlerdi bütün olumsuzluklara rağmen. Yuvalar kolay yıkılmazdı, boşanmalar, bu kadar kolay bu kadar sudan sebeplerle olmazdı.

Refah seviyesi düşüktü eskiden, fakat daha rahat ve huzurluyduk sanki. Teknolojik nimetlerin artmasına mukabil birçok değerlerimiz azaldı. Kıt’alar arası iletişime “alo” derken, yakınlarımızla merhabayı kestik. Hayatı kolaylaştıran, rahatlatan birçok icada rağmen, yorgunuz, stresliyiz, depresyondayız.

Neden böyle oldu?

Toplum gemisi neden su almaya başladı, aile kurumu neden çatırdıyor, gençlerimiz neden intihar ediyor? Duygusal destekten yoksun sevgi fakiri, saygı yoksulu bu gençler kime özeniyor?

Yaşanan olumsuzluklar için birçok sebep sayılabilir. Fakat bence bunlardan en büyüğü ahlâkî çöküntü ile birlikte millî ve mânevî değerlerdeki aşınmanın artmasıdır. İlgisiz, eğitimsiz aileler, maddî zenginlik içinde fakat mânen fukaralık çekiyor. Hayâ ve edep eksikliğinden kaynaklanan sapkınlıkların artmasının neticesi ne olacaktı sanki? Zira aile terbiyesi almış, gönlünde insan sevgisi, kalbinde Allah korkusu taşıyan insanlarımızda diğerlerine oranla daha az yanlışa meyyal durumlar gözlenmektedir. Bir düşünün; çocuk katili hainlerin, bayrak ve devlet düşmanlarının, yolsuzun, hırsızın, namus tüccarlarının, uyuşturucu tacirlerinin yüzde kaçı millî manevî değerlerle donanmış ahlâklı insanlardan çıkmıştır?

Dinî eğitimin gerekliliği konusunda tereddüdü olanlar bir daha düşünseler. Dindar ve ahlâklı insanlar mıdır tehlikeli olanlar, yoksa herhangi bir dinî eğitim almamış, dünyaya geliş gayesini unutan, şefkat ve merhametten yoksun benciller midir? Gerçek tehlike nedir? Dini olmayanın vicdanı olur mu?

İnsanlarımızın gönlünden imanı, kalbinden Allah korkusunu kaldırırsanız geriye ne kalır? İnançsız bir hayatta mutluluk olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz? İnançlı ve ahlâklı insanların azaldığı bir toplumun ne hale gelebileceğini hayal edebilir misiniz? Yanı başınızdaki ahlâkî olgunlukları gelişmemiş insanlarla beraber yaşamak sizi rahat ettirebilecek mi? Her türlü kötülük beklenebilecek bir ortamın ortasında huzur bulabilecek misiniz? Günahı sevabı bilmeyen, âhirete inanmayan, sevginin kaynağından su içmemiş bir kişinin suç işlemesine kim engel olabilir? Hangi kırılmaz kilitlerle korunabilirsiniz hak duygusunu bilmeyen hırsızın şerrinden? Hangi güvenlik kameralarınız işe yarayacak meleklerin varlığına inanmayan canilerin cürümünden? Sokaklardan “emin” olabilecek misiniz? Sokaklar bir tarafa kendi evinizde kendi çocuğunuz tarafından katledilmeyeceğinizin garantisi var mıdır? Rahat uyuyabilecek misiniz?

Bayramın anlamını nasıl anlatacaksınız gelecek nesle, ölülerinizi nasıl yâd edeceksiniz. İnsandaki “ebed” arzusuna nasıl bir karşılık bulacaksınız?

Çocuklarınızın hayatı sorgulayan sorularını nasıl cevaplayacaksınız? Kalbin kimin emriyle çalışmaya başladığının cevabını nasıl vereceksiniz? Koskoca kâinatta tesadüf görülmezken, kendi varlığınız dâhil, diğer canlıların tesadüfen oluştuğunu nasıl açıklayacaksınız?

İntiharları bir araştırsanız, aile içi şiddet ve boşanma sebeplerine baksanız, karanlık eğlence mekânlarının müdavimlerini soruştursanız kimleri bulursunuz?

Hoşgörünün, sevginin teşvikçisi, iyiliği emreden, kötülüğü ve zararlıyı yasaklayan dinimize, yabancıların saldırmasını anlıyorum da, bu topraklarda yetişmiş ezan sesiyle büyümüş bizim insanımızın yabancılaşmasını, daha da kötüsü düşman olmasını bir türlü anlayamıyorum. Boyuna asılı teypten ya da eldeki mikrofondan acıklı acıklı söylenen türküleştirilmiş şiirler duyardık eskiden, ara sıra. Şimdi hemen her akşam TV haberlerinde “renkli hayat”lara özenmiş çocuklarının ardından, karalar bağlamış annelerin feryatlarını duyuyoruz, eğlence programlarına “zap”lamadan önce.

Millî Şairimiz M. Akif Ersoy ne güzel demiş: “Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır; / Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.”

30.08.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Başlıklar

  BİR ÂYET, BİR YORUM

  İLMİHAL

  Bir Sahabenin Günlüğü

  SOHBET İKLİMİ

  DENİZCİNİN RAMAZANI

  RAMAZANİYE

  RAMAZAN HALLERİ

  PEYGAMBER KISSALARI

  ŞEYTANIN DESİSELERİ

  MİNİKLERİN DÜNYASINDA RAMAZAN

  DÜŞÜNCE KIRINTILARI

  MİNİ HİKÂYELER

  BEHLÜL DÂNÂ VE HARUN REŞİD

  İNCİR ÇEKİRDEĞİ

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.