24 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Aile-Sağlık

Ekim-Nisan arası alt solunum yolları hastalıklarına dikkat!

TÜRK Neonatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Yurdakök, bebeklerde alt solunum yolları enfeksiyonlarının en sık görülen sebebi olan Respiratuar Sinsityal Virüsün (RSV) Ekim-Nisan ayları arasındaki dönemde ortaya çıkıp yayıldığını belirterek, bu virüse karşı kullanılmış mendillerin ortadan kaldırılması, kalabalık yerlerden uzak durulması, solunum yolları enfeksiyonu şüphesi veya ateşi olanların bebeğe temasının engellenmesi gibi tedbirler alınabileceğini bildirdi.

Türk Neonatoloji Derneği’nce Ankara’da düzenlenen toplantıda RSV enfeksiyonlarına dikkat çekildi. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nın yanı sıra Hacettepe, Ege, Ankara ve Uludağ Üniversitelerinin Tıp Fakültelerinden uzmanların katıldığı toplantıda,

Respiratuar Sinsisyal Virüs (RSV) enfeksiyonlarından korunma ve tedavi yöntemleri konusunda güncel bilgiler masaya yatırıldı. Toplantıya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Türk Neonatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Yurdakök, sonbahar ve kış aylarında salgınlara yol açan tek virüsün grip olmadığını, oldukça bulaşıcı olan RSV’nin her yaşta solunum yolları enfeksiyonuna sebep olabildiğini söyledi.

24.10.2009


400 BİN BEBEK RSV VİRÜSÜ NEDENİYLE ÖLÜYOR

DÜNYA Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) rakamlarına göre dünyada her yıl yaklaşık 400 bin bebeğin bu virüs sebebiyle öldüğünü ve yine bütün yeni doğanların üçte birinde alt solunum yolu enfeksiyonlarından birinin oluştuğunu anlatan Yurdakök, şunlara dikkati çekti:

‘’Bebeklerde alt solunum yolları enfeksiyonlarının en sık görülen nedeni olan RSV, Ekim-Nisan ayları arasında ortaya çıkıyor. Prematüre ve yenidoğan döneminde başlayan kronik akciğer ile bazı doğuştan kalp hastalığı olan bebeklerde risk oluşturabiliyor. Virüsün bulaşma yöntemi insanlarla temastır. Kalabalık insan gruplarının bulunduğu yerlerde virüsü kapmak, Ekim-Nisan döneminde çok kolaydır. Virüs özellikle hastane ortamlarında daha da çabuk yayılır.’’

RSV enfeksiyonları yetişkinler ile üç yaşın üstündeki çocuklarda basit bir ‘’üst solunum yolu’’ hastalığı şeklinde kırgınlık, burun akıntısı, boğaz ağrısı, hafif öksürük ve baş ağrısı gibi şikâyetlerle atlatılırken, küçük prematüre bebekler de ise büyük tehlike oluşturduğuna dikkati çeken Yurdakök, ‘’Respiratuvar Sinsityal Virüs enfeksiyonları, 32 haftanın altında doğanlar ile uzun süre solunum cihazına bağlı kalmış, kronik akciğer hastalığı gelişmiş bebeklerin hastaneye yatırılması gerekebilir. RSV enfeksiyonları, bazen ölümle sonuçlanacak ciddiyette problemlere neden olabilir’’ şeklinde konuştu.

Bir yaşına kadar çocukların yüzde 50’sinin, iki yaşına kadar olanların ise hemen hemen tamamının bu virüsle tanıştığına dikkati çeken Yurdakök, ‘’Virüs bebeklerde ve çocuklarda burun tıkanıklığı, nezle, boğaz ağrısı ve ateş gibi soğuk algınlığı belirtileri ile ortaya çıkan ve bazen de orta kulak iltihabı ile devam eden üst solunum yolları enfeksiyonu olarak kendini gösterir’’ ifadesini kullandı.

RSV’nin bebeklerde alt solunum enfeksiyonlarına sebep olduğuna dikkati çeken Yurdakök, ‘’RSV’ye yakalanan bebeklerin yüzde 20-40’ı hırıltılı solunum güçlüğü bulguları ile bronşit veya zatürreye varan alt solunum yolları hastalıklarına da yakalanırlar’’ ifadesini kullandı.

TEDBİRLER

nBebeğe dokunmadan önce elleri yıkamak ve hijyene dikkat etmek.

nBebeği sigara içilen ortamlardan uzak tutmak.

nVirüsün saatlerce hayatta kalabileceği kullanılmış mendilleri ortadan kaldırmak.

nBebeği toplu taşıma araçları, eğlence merkezleri, kreş ve okul gibi kalabalık yerlere götürmemek.

nSolunum yolları enfeksiyonu şüphesi veya ateşi olan kişilerin/çocukların bebeğe temasını engellemek.

nDiğer küçük çocukları bebekten uzak tutmak.

nBebeğin oyuncaklarını ve kullandığı malzemeleri sık sık yıkamak.

nKoruyucu aşı ile ilgili doktordan bilgi almak.

24.10.2009


Şeker hastalığı ilâcı obezleri umutlandırabilir

YENİ bir şeker hastalığı ilâcının obezlerin kilo vermesine yardımcı olabileceği bildirildi. Tip 2 şeker hastaları için önerilen, etken maddesi liraglutid olan ilâcın, bir araştırmada yer alan obezlerin kilo vermesine yardımcı olduğu ortaya çıktı.

Bilim adamları, 135’i erkek 429’u kadın 564 Avrupalı gönüllünün katıldığı araştırmada ilâcın obezlerde kilo vermeye etkisini inceledi. İlk gruba bu ilâçtan, ikinci gruba obezite tedavisi için kullanılan bir ilâç ve üçüncü gruba ise sahte ilâç (placebo) verildi. Bütün gruplar günlük metabolizma ve ısı ihtiyaçlarını karşılayabilecek miktardan daha az enerji içeren diyetin yanı sıra egzersiz yaptı. 5 ay sonra ilk grup ortalama 4,8-7,2 kg, ikinci grup 4,1, üçüncü grup 2,8 kg verdi. Şeker hastalığı ilâcını alanlarda placebo alanlara göre daha sık mide bulantısı ve kusma görülse de yan etkilerin genellikle geçici olduğu ve etkilerin nadiren tedavinin kesilmesini gerektirdiği gözlendi.

Araştırma, Kopenhag Üniversitesi’nden Arne Astrup ve ekibi tarafından yapıldı ve The Lancet dergisinde yayımlandı.

24.10.2009


Resim, çocuklar için BİR İFADE ŞEKLİDİR

ONDOKUZMAYIS Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Boğa, resmin çocuklar için bir ifade biçimi olduğunu belirterek, çocukların resimlerinde ruh dünyalarıyla ilgili ipucu verdiklerini vurguladı.

Prof. Dr. Boğa, okul öncesi dönemde çocukların sözle ifade edemediklerini resimle ifade ettiklerini belirtti. Çocukların yaptıkları resimlerden, ruh dünyalarıyla ilgili ipucu bulunabileceğini söyleyen Boğa, şöyle konuştu: ‘’Okul öncesi dönem çocuğun ilk sembol ve şematik anlatım basamaklarında bulunduğu bir dönemdir. Çocuğun çevresindeki varlıklar, resimlerinin konusudur. Bu yaştaki çocukta hacim ve mekan kavramı olmadığı için resmi yüzeye serpiştirilmiş semboller ve şemalar halinde yapar. Renk konusunda bilinçli değildir. Duygu ve sezgilerine göre boyarlar. Çocuklar resimlerinde isteklerini, öfkelerini, kaygılarını, nefretlerini, sevgilerini, sevinçlerini renk ve şekiller yardımıyla yansıtırlar. Mor, kahve rengi, siyah, gri, mavi tonları çocuğun melankolik ruh halini, kırmızı, yeşil, sarı, turuncu gibi canlı renklerin ağırlıklı olarak kullanması ise çocuğun mutlu ve huzurlu bir çocukluk geçirdiğini gösterebilir.’’ Prof. Dr. Boğa, çocukların resimlerinde sevmedikleri kişileri küçük veya canavar gibi, sevdikleri kişileri ise büyük ve güzel çizebileceklerini de vurguladı.

ÜRETKENLİĞİ GELİŞTİRİYOR

RESİM yapmanın çocukların üreticiliğini geliştirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Boğa, okul öncesi dönemde çocukların içini doldurmaları için verilen hazır resimlerin ise çocukların özgün düşüncelerine zarar verdiğini söyledi. Boyayı taşıran çocuğun kendisini başarısız hissederek resim yapmaktan soğuyacağını, ‘’bana bir kedi çizer misin?’’, ‘’bana bir uçak çizer misin?’’ diyerek büyüklerinden yardım isteyeceğini anlatan Boğa, ‘’Çocuktan yetişkin gözüyle ve mantığı ile resim yapması istenmemelidir. Çocuğu kısıtlayıp bir kalıp içine sokmak çocukta özgün düşüncenin gelişmesini engeller’’ dedi. Prof. Dr. Boğa, çocuğun üreticiliğinin gelişmesi için görüş ufkunun genişletilmesi gerektiğini bunun için san'at eğitmeninin çocuğa seçenekler sunması, uygun malzemeyi, uygun araç gereci, uygun zamanda uygun çocuğa vermek gerektiğini de ifade etti.

24.10.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.