10 Kasım 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Teröre 300 milyar dolar gitti

AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli terörün Türkiye’ye ağır bir fatura ödettiğini söyledi. Gedikli şöyle konuştu: “Bunun doğrudan maliyetleri var, bir de dolaylı maliyetleri diyebileceğimiz ekonomik maliyetleri var. Bu takriben 150 milyar dolar civarında. Bunu belirli bir faizle günümüze getirdiğiniz zaman bu en az 300 milyar dolar civarında bir rakama tekabül eder.”

Terörün en az maliyeti 300 milyar dolar

AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, ‘’Demokratik açılım’’ın ‘’güçlü, büyük Türkiye için önemli bir adım’’ olduğunu ifade ederek, terörün Türkiye’ye getirmiş olduğu maliyetin, en az 300 milyar dolar civarında bir rakama tekabül ettiğini söyledi. AKP Ekonomik İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gedikli, Türkiye’nin terör sorunuyla 25 yıldır karşı karşıya bulunduğunu kaydederek, 1984’ten bu yana ülkenin terör belasından çok çektiğini söyledi. Gedikli, terör sorununun çok önemli ekonomik sonuçları olduğunu anlattı. Terörün bir diğer sonucunun da ‘’devletin terörle mücadele için bütçeden tahsis ettiği kaynaklar dolayısıyla devletin borç yükünün artması olduğunu’’ belirten Gedikli, geçmiş yıllara bakıldığında devletin borç yükünün önemli ölçüde arttığını ifade etti. Faizlerin bu nedenle yükseldiğini anlatan Gedikli, yükselen faizlerin de yine sonuç itibariyle yatırımları engellediğini dile getirdi. Bülent Gedikli, şunları kaydetti: ‘’Bu etkilere bir de 2002’den önceki dönemde Türkiye’nin kötü yönetilmesini de eklerseniz bu sorunlar katmerlenerek gelmiş oldu. Terörün Türkiye’ye getirmiş olduğu maliyet, kabaca tabii şöyle bir hesaplandığında... Bunun tabiî doğrudan maliyetleri var, bir de tabii dolaylı maliyetleri diyebileceğimiz ekonomik maliyetleri var. Bu takriben 150 milyar dolar civarında. Bunu belirli bir faizle günümüze getirdiğiniz zaman bu en az 300 milyar dolar civarında bir rakama tekabül eder. Yani terörün Türkiye’ye faiz hesabını da yaptığımız zaman en az 300 milyar dolar bir maliyeti olmuştur. Şöyle bir yaklaşım geliştirirsek ‘300 milyar dolarla Türkiye’de neler yapılabilirdi?’ Olayı böyle ortaya koyduğumuz zaman manzarayı daha somut ve net olarak görürüz. Örneğin GAP’ın maliyetinin tamamı 32 milyar dolar civarında. Dolayısıyla böyle bir rakamla herhalde 9-10 tane GAP yapabilirmişiz. Halbuki biz bir tane GAP’ı bile bitirmeyi başaramadık 2002 yılına kadar. Bizim iktidar dönemine kadar bunun bitmesi de mümkün olmadı. Ama şimdi GAP özel olarak ele alındı ve 5 yıllık bir süreç içerisinde de bunun süratle bitirilmesi söz konusu. Türkiye’de biliyorsunuz 1 kişinin çalışabilmesi için yapılması gereken yatırım tutarı 150 bin dolardır. Yani 150 bin dolar üzerinden bir hesap yaparsak 300 milyar dolarla milyonlarca insana iş bulma imkânına kavuşabileceğimiz anlaşılıyor. 2 milyon kişiye rahatlıkla iş bulunabilirdi. İşsizlik rakamının bugün 4 milyon civarında olduğunu düşünürsek işsizlik diye bir sorun kalmamış oluyor. 300 milyar dolarla 15 bin tane hastane, 16 derslikli donatılmış 100 bin tane okul da yapılabilirdi. Bu hesapları yaparak terörün Türkiye’ye ne kadar maliyetler getirdiğini de görmüş oluyoruz.’’

10.11.2009


 

ERDOĞAN: 10 KASIM'I ÖZELLİKLE SEÇTİK

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokratik açılımın Mecliste görüşüleceği 10 Kasım'ın tatil ya da yas günü olmadığını, Meclisin o gün de çalıştığını belirterek, ''10 Kasım’ı bunun için özellikle seçtik. ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ anlayışı üzerinde bu projeyi bina etmek için'' dedi. Erdoğan “Bu milletin değerlerinde ölenle ölmek yok. Tam aksine eserlerini yaşatmak var” diye konuştu.

DTP BAŞKANI TÜRK’TEN ERDOĞAN’A DESTEK

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk de, demokratik açılım konusunun Mecliste 10 Kasım'da görüşülecek olmasını doğru bir karar olarak değerlendirdiklerini belirterek Erdoğan'a destek verdi. Türk, “10 Kasım önemli gün. Bu önemli günde Türkiye'nin barışı için bir tartışma yapılıyorsa, aslında bu önemli, buna karşı çıkmamak lâzım. Meseleyi bu şekilde gündeme getirmek gerekiyor” dedi.

RESMî İDEOLOJİ İLE AÇILIM YAPILABİLİR Mİ?

Açılım ve dağdan iniş sürecindeki inkıta sebebiyle ilişkileri gerilen AKP ile DTP'nin bu konuda birleşmesi dikkat çekici bulunurken, açılım projesiyle çözüm aranan kronik problemlerin, temelleri Atatürk döneminde atılan uygulamalar sebebiyle ortaya çıktığı, dolayısıyla şimdi de resmî ideolojinin sınırlarına hapsedilecek bir “açılım”ın başarılı olamayacağı hatırlatılıyor.

Kemalizmle açılım olmaz

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 10 Kasım’ın tatil ya da bir yas günü olmadığını, Meclis’in o gün de çalıştığına dikkati çekerek, ‘’10 Kasım’ı bunun için özellikle seçtik. ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ anlayışı üzerinde bu projeyi bina etmek için’’ dedi.

Erdoğan, Sütlüce Kültür ve Kongre Merkezi’nde partisinin İl Danışma Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, ‘’Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi’’nin siyaset üstü bir mesele olduğunu ve bedelinin ne olursa olsun bunu çözeceklerini söyledi. Muhalefetin ise, ülkenin meselelerini bigane kalarak, ülkeyi ateşe atacak kadar sorumsuz ve vurdum duymaz davrandığını dile getiren Başbakan Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 3,5 yıl başbakan yardımcılığı yaptığını ve o dönemde ekonominin tahrip olduğunu kaydederek, milliyetçiliğin, ‘’ülke için üretmek ve eser ortaya koymak olduğunu’’ vurguladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sözlerine şöyle şöyle devam etti: “İstismarda vardıkları son nokta ‘10 Kasım da Atatürk’ün ölüm dönümünde bu meseleyi niye Meclis’e taşıyorsunuz?’ diyorlar. Bizim tarihle ilgili asla kastımız olamaz. 10 Kasım Türkiye’de tatil değil, o gün Meclis çalışıyor ve o gün bir yas günü de değil.’’

Konuşmasında Atatürk’ün ‘’Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır’’ dediğini de hatırlatan Başbakan Erdoğan, ‘’Bu milletin değerlerinde ölenle ölmek yok. Tam aksine eserlerini yaşatmak var. Ne diyor Atatürk, ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh.’ Bizim projemiz neyi amaçlıyor? Yurtta sulhu amaçlıyor. Dünya barışı için çıkış yapıyorsunuz. Siz kendi yurdunuzda barışı temin edemedikten sonra, dünya barışına katkınız olabilir mi? 10 Kasım’ı özellikle seçtik. ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ anlayışı ile bu projeyi bina etmek için’’ diye konuştu.

10 Kasım gününü özellikle seçtiklerini yineleyen Başbakan Erdoğan, ‘’Kardeşliğimizin gelişmesini arzuladığımız için, biz o günü seçtik. Milli beraberlik için anlamlı olduğu için o günü seçtik. Akan kan dursun, gözyaşı dinsin, ocaklara ateş düşmesin diye, ülke kaynaşsın diye o günü seçtik. Çok da iyi yaptık. Gayet güzel bir başlangıç olacak. Ve inşallah bunu hep beraber göreceğiz’’ dedi.

DTP BAŞKANI TÜRK’TEN ERDOĞAN’A DESTEK

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, demokratik açılım konusunun Mecliste 10 Kasımda görüşülecek olmasını doğru bir karar olarak değerlendirdiklerini söyledi. Ahmet Türk, KESK Genel Başkanı Sami Evren ve beraberindeki heyeti kabulünde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile ilgili açıklamalarını değerlendirirken, demokratik ülkede, halkın iradesi ile seçilmiş hükümetlerin her konuda söz ve karar sahibi olması gerektiğini belirtti. ‘’Hiçbirimiz, ordunun siyasete karışmasını istemiyoruz’’ diyen Türk, ordunun kendi görev alanında kalması halinde, bütün ülkenin ona saygı göstereceğini söyledi. Ahmet Türk, demokratik açılım konusunun Mecliste görüşülmeye başlanması tarihinin 10 Kasıma denk gelmesi ile ilgili soru üzerine de şunları söyledi: “10 Kasım önemli gün. Mustafa Kemal, ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ söylemiyle kendisini ifade etmiştir. Bu önemli günde Türkiye’nin barışı için bir tartışma yapılıyorsa, aslında bu önemli, buna karşı çıkmamak lazım. Barış, her şeyin üzerindedir. Bugüne kadar da herkes barışın kalıcı hale gelmesi için çaba gösteriyor.’’

10.11.2009


 

Ergenekon’un 120. duruşmasında kavga

DANIŞTAY ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davalarla birleştirilen birinci ‘’Ergenekon’’ davasının 120. duruşmasında olay çıktı. Ergenekon davasında tutuklu sanık Osman Yıldırım’ın üzerine yürüyen Alparslan Arslan salon dışına çıkarıldı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, savunmasını yapan Yıldırım, davanın tutuklu sanıklarından Alparslan Arslan’ın duruşma salonundan çıktığında ‘’Allah’a küfür ettiğini, jandarmaların da buna şahit olduğunu’’ öne sürdü. Yıldırım, ‘’Bu Allah’ın bir mucizesidir. Bu tetikçi insanlığa bir mesajdır. Bunun foyası 3.5 yıl sürdü’’ diye konuştu. Kendisinin devlete karşı olumsuz düşünceler içerisinde olamayacağını ifade eden Yıldırım, devlete saldıranlarla aynı safta bulunmasının mümkün olmadığını söyledi. Yıldırım, Ankara’ya, Cumhuriyet gazetesine bombalı saldırıya ilişkin kendisine oynanan oyunu öğrenmek için gittiğini savunarak, gittiklerinde Alparslan Arslan’ın Danıştay’a saldırı düzenleyeceğinden haberi olmadığını ileri sürdü. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Kim kimseden güvence almışsa, aldığı talimatlar doğrultusunda hareket ediyor. Menfaat, maddiyat bu dünyanın kirleridir. Yeter ki devlete bir şey olmasın. Devletin kaosa sürüklenmesini niçin istiyorsunuz? Bu insanların geleceğiyle niçin oynuyorsunuz? Hem de benim üzerimden yapıyorsunuz. İnsan gibi teklif edersin ‘yokum’ der, çıkar giderim. Ama öyle yapmıyorlar. Bu bir tezgâhtır. Bir oyundur. Ülkemizin birliğine, dirliğine kastedilen bir oyundur. O zaman emellerine ulaşamamışlardır. Halen de bu ülke tehlikenin eşiğindedir. Ben yokum, bu tezgâhta işim olmaz.’’

Yıldırım’ın tutuklu sanıklardan Sevgi Erenerol hakkında ‘’10 bin Türkü Hristiyanlaştırdı’’ şeklindeki sözleri üzerine Alparslan Arslan, oturduğu yerden Yıldırım’a küfür etti. İki sanığın birbirlerine küfürlü sözler söylemeleri üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, önce Arslan’ı uyardı, ardından da duruşma salonundan dışarı çıkarttırdı.

Alparslan Arslan’ın, jandarmalar tarafından salondan çıkarılırken de Kürtçe küfür ettiği duyuldu.

10.11.2009


 

TBMM Başkanı Şahin’den sağduyu çağrısı

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Meclis’te bugün gerçekleşecek ‘’demokratik açılım’’ oturumunda grubu bulunan partilere sağduyu çağrısı yaptı.

Şahin, eski milletvekili İhsan Tombuş’un cenaze töreninde, bir gazetecinin, soruları üzerine “demokratik açılım”ın görüşüleceği Genel Kurul’a başkanlık yapıp yapmayacağına henüz karar vermediğini söyledi. ‘’Partilere bir tavsiyeniz olacak mı?’’ sorusu üzerine de Şahin, şunları kaydetti: ‘’Gerek iktidar gerekse muhalefet olan Parlamentodaki siyasi partilerimiz, demokratik tecrübesi olan siyasi partilerimizdir. Dolayısıyla Meclisimizin Anayasa ve İçtüzük çerçevesinde nasıl yönetileceği, orada düşüncelerin nasıl dile getirileceği bellidir. Ben partilerimizin ve onların saygıdeğer sözcülerinin hangi konuda olursa olsun, İçtüzük kuralları içerisinde hareket edeceklerine ve yadırganan hiçbir ifade kullanmayacaklarına inanıyorum. Bu haftanın da başarılı bir şekilde sonuçlanmasını diliyorum.’’

10.11.2009


 

11 asker savcılıkta ifade verdi

“SİYASETE Müdahale” belgesi soruşturması çerçevesinde 11 asker, İstanbul Adliyesi'nde savcılara ifade verdi.

Edinilen bilgiye göre, “Millete Komplo” belgesi ile ilgili olarak sorgulanmak üzere 5 asker, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne gerildi. Bu askerlere ek olarak, 6 asker daha adliyeye getirildi. Askerlerin “Millete Komplo” belgesi ile savcılara bilgi verildiği kaydedildi. Bu arada Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergisi’ndeki arama sonrası yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ile Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkayada, adliyeye sevk edildi. Zanlılar, ‘’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat arasında, Talat’ın başbakan olduğu 2004 yılında gerçekleştiği öne sürülen telefon görüşmesi kaydının dergi ve televizyon kanalında yayımlanmasına’’ ilişkin soruşturma kapsamında, önceki gün gözaltına alınmışlardı.

10.11.2009


 

Osman Kaçmaz’ın ihracı istendi

ADALET Bakanlığı, Sincan Hakimi Osman Kaçmaz’ın meslekten ihracını istedi. Verdiği tartışmalı kararlarla gündeme gelen Sincan Hakimi Kaçmaz hakkında flaş bir gelişme yaşandı.

Adalet Bakanlığı, Kaçmaz’ın meslekten ihracını istedi. Son olarak TİB binasına baskın talimatı ile gündeme gelen Kaçmaz hakkında ihraç dışında 4 ayrı adli kovuşturma da talep edildi. Kaçmaz, “Kayıp Trilyon” Davasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılanmasını da istemişti.

10.11.2009


 

Afganistan’da Batıyı yalnız bırakamayız

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afganistan’da barış ve istikrarın sağlanmasıyla ilgili olarak, ‘’Bölgedeki temel aktörler olarak ABD ve diğer Batılı güçlerin sorunlarını yalnız başına çözmelerini bekleyemeyiz. Bizim de sorumluluk üstlenmemiz gerekmektedir’’ dedi.

Gül: Afganistan’da Batıyı yalnız bırakmayız

CumhurbaşkanI Abdullah Gül, Afganistan’da barış ve istikrarın sağlanmasıyla ilgili olarak, ‘’Bölgedeki temel aktörler olarak ABD ve diğer Batılı güçlerin sorunlarını yalnız başına çözmelerini bekleyemeyiz. Bizim de sorumluluk üstlenmemiz gerekmektedir’’ dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İSEDAK Ekonomi Zirvesi çerçevesinde Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen ‘’Afganistan’ın İSEDAK Katılımcısı Komşularıyla Gayriresmi İstişare Toplantısı’’nda, Afganistan’a komşu ülke temsilcileriyle bir araya geldi. Burada konuşan Gül, ‘’Değerli kardeşim’’ diye hitap ettiği Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai’yi yeniden seçilmesi dolayısıyla tebrik etti. İSEDAK Zirvesi vesilesiyle burada bulunmalarının, Afgan halkına desteklerinin bir göstergesi olduğunu ifade eden Gül, Afganistan’daki mevcudiyetlerini yeniden değerlendirme zamanı geldiğini vurguladı. Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bir an için durup ‘Niçin Afganistan’dayız ve stratejimiz nedir?’ diye sorma noktasındayız. Hepimiz istikrarlı müreffeh ve barış içerisinde bir Afganistan görmek istiyoruz. Afganistan’daki mevcudiyetimizin yanlış takdim edilmesine veya yanlış anlaşılmasına izin veremeyiz. Yalnızca askeri harekâtlar düzenlenmesi sonuç sağlamayacaktır. İki nihai hedefimiz olmalı, ilk hedefimiz kalplere ve akıllara hitap eden Afganistan’da barış ve istikrarı sağlamaktır. Kardeşlerimiz ve kız kardeşlerimiz kendilerini parlak bir geleceğin beklediğini bilmelidir. İkinci hedefimiz Afganistan’da güvenliğin sağlanması sorumluluğunu Afganlara emanet etmektir.’’ Terör, köktencilik, uyuşturucu ve yasa dışı kaçakçılığın herkesi tehdit ettiğini ifade eden Gül, ‘’Bölgedeki temel aktörler olarak ABD ve diğer batılı güçlerin sorunlarını yalnız başına çözmelerini bekleyemeyiz. Bizim de sorumluluk üstlenmemiz gerekmektedir’’ dedi.

10.11.2009


 

Laiklik, demokrasiye uyarlanmalı

Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Türkiye’de problemin dinin insan hakları ile ilgili boyutundan ve yaklaşımından değil, Kemalizmin laikliği din dışı toplum kurma aracı olarak görmesinden kaynaklandığını ve bu sorunun çözümünün de laikliğin demokrasiye uygun hale getirilmesinden geçtiğini bildirdi.

“Doğu ve Batının Buluşma Noktasında İslâm, Demokrasi, İnsan Hakları ve Laiklik” konusunun çalışıldığı uluslar arası çalışma toplantısı 6-8 Kasım tarihlerinde İstanbul’da yapıldı. İngiltere’deki Leicester Üniversitesinin öğretim üyeleri Dr. Murat Tümay ve Prof. Peter Cumper’in organizatörlüğünde gerçekleşen toplantıya Türkiye’den Akademik Dayanışma, Araştırma ve Geliştirme Vakfı (ADAG), Demokrat Hukukçular Derneği (DHD) ve İstanbul İlim ve Kültür Vakfı (İİKV) ev sahipliği yaptı.

Finansmanını uluslararası bir araştırma fonu olan Avrupa Bilim Vakfı’nın (European Science Foundation’un - ESF) karşıladığı bilimsel toplantıda 11 ülkeden 20 ve Türkiye’den 5 konuşmacı, 7 tebliğ ve iki tartışma oturumunda konuyu tartıştı.

İspanya’dan katılan konuşmacı Prof Javier Martinez Torron, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’de din özgürlüğü konusundaki kararlarında İslâm ile insan hakları kavramının kategorik olarak birbirine zıt olduğu yaklaşımı ile hareket ettiğini ve dolayısıyla dinî özgürlükler konusunda yanlış kararlar verdiğini, oysa mahkemenin Türkiye’de din hürriyetine ilişkin verdiği kararlar üzerinde yaptığı incelemeden hareketle bu yaklaşımın doğru olmadığının anlaşılacağını ve bunun bu toplantı vesilesiyle de gayet iyi anlaşıldığını bildirdi. Prof. Torron, bu tür tartışma toplantılarının batılıların Türkiye örneği üzerinden İslâmı anlamalarını kolaylaştıracağını söyledi.

İtalya’dan katılan Prof Marco Ventura ise din ve devlet ilişkileri konusunda Türkiye tecrübesinin ve özellikle demokratik sürecin özgün ve önemli olduğunu, bu konuda Türkiye’de yaşanan gerilimin çözüm biçiminin de bir örnek olması gerektiğini bildirdi. Türkiye’den katılan Doç. Dr. Ahmet Yıldız da Türkiye’de problemin dinin insan hakları ile ilgili boyutundan ve yaklaşımından değil, Kemalizmin laikliği din dışı toplum kurma aracı olarak görmesinden kaynaklandığını ve bu sorunun çözümünün de laikliğin demokrasiye uygun hale getirilmesinden geçtiğini bildirdi. Hollanda’dan katılan konuşmacı Prof. Mauritis Berger ise İslâmın insan hakları konusunda problemli olduğunu iddia etti. Bu iddiaya karşı Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ve diğer bazı katılımcılar tepki göstererek, İslâmın insana ve özgürlüğüne verdiği değeri anlattılar ve İslâmı yanlış anlamak konusundaki ısrarın dinin özünde olmayan bazı uygulamalara dayalı ön yargılardan kaynaklandığını belirttiler.

Norveç’ten katılan konuşmacı Prof. Tore Lindholm, kendi ülkesinde İslâmın bir çatışma aracı olmadığını, çok kültürlü bir toplumda İslâmın diğer dinlerle birlikte yaşayabileceğinin güzel bir örneğinin ortaya çıkmış bulunduğunu, bazı farklılıklar olmakla birlikte temelde İslâmın insan hakları ve demokrasiye aykırı olduğunun söylenemeyeceğinin pratik tecrübelerle de anlaşıldığını belirtti.

Türkiye’den katılan Dr. Alev Erkilet, Türkiye örneğinde laiklikle ilgili gerilimin din ve dindarlardan değil, bizzat devletin antidemokratik uygulamalarından kaynaklandığını söyledi. Erkilet, başörtüsü yasağının kadınlar için ayrımcılık olduğunu ve insan haklarından biri olan eğitim, çalışma hakkı ve teşebbüs hürriyetini ve dolayısıyla insanın kendi kendisini geliştirme hakkını engellediğini; ancak bu durumun Avrupa tarafından da yeterince anlaşılamadığını ve yasağa taraftar olanların güya dinî özgürlüklerin kötüye kullanılmasını önlemek adına yasağa taraftar olmasının yadırganacak bir yanlış anlama olduğunu söyledi. Almanya’dan katılan Prof. Gerhard Robbers konuşmasında İslâmın görünen yüzünün kamusal alandan dışlanmasının İslâmın eksik ya da yanlış tanınmasına sebep olduğunu söyledi.

10.11.2009


 

El Beşir, ülke içi sebeplerden gelmedi

SUDAN Heyeti yetkilileri, Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’in, İslâm Konferansı Teşkilatı (İKT) 25. Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısına gelmemesinin temel sebebinin ülke içi nedenlerden kaynaklandığını bildirdi.

İstanbul’da Four Seasons Oteli’nde başlayan İSEDAK Ekonomi Zirvesi’ne katılan Sudan Heyeti yetkilileri, soru üzerine, Devlet Başkanı El Beşir’in, ülkedeki barış görüşmeleriyle yoğun bir şekilde ilgilendiğini kaydettiler. Sudanlı yetkililer, Türkiye’nin El Beşir’in gelmemesi konusunda herhangi bir tavsiye ve telkininin olmadığını vurguladılar. İSEDAK toplantısının uluslararası bir toplantı olduğuna dikkati çeken Sudan Heyeti yetkilileri, ‘’Devlet Başkanı Ömer El Beşir, tamamiyle ülke içi nedenlerle gelmiyor. Sudan’da barış görüşmeleri ile ilgileniyor’’ ifadesini kullandılar.

10.11.2009


 

İETT otobüsüne saldırı

KÜÇÜKÇEKMECE’DE, bir İETT otobüsüne molotofkokteyli atılması sonucu otobüs yolcularından biri yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Kanarya mahallesinde korsan gösteri yapmak üzere toplanan bir grup, durakta yolcu almak için bekleyen İETT otobüsüne molotofkokteyli attı. Çıkan yangında, yolculardan S.K. (17) isimli genç kız yüzünden yaralandı. Yangın, vatandaşların yardımıyla söndürülürken, yaralı S.K ise Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Çevrede geniş çaplı araştırma başlatan Küçükçekmece Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polis ekipleri, kuşkulu gördükleri 8 kişiyi gözaltına aldılar.

10.11.2009


 

Irak’a 100 bin dolar bağış

TÜRKİYE, Irak’ta düzenlenen bombalı saldırıların ardından Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi tarafından açılan Salihiye Yardım Fonuna 100 bin dolar bağış yapacak.

Asvat El Irak ajansının haberine göre Haşimi’nin makamından yapılan açıklamada, Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik’in, Bağdat’taki Adalet Bakanlığıyla Bağdat il meclisini bir süre önce hedef alan terörist saldırıları Türkiye adına yeniden kınayarak, Türk hükümetinin Salihiye Fonuna yardım yapacağını bildirdiği belirtildi. Irak’ta 25 Ekimde patlayıcı yüklü iki kamyonla Adalet Bakanlığı ve il meclisi binasına düzenlenen saldırılarda 140 kişi ölmüş, 860 kişi yaralanmıştı.

10.11.2009


 

Düğünde silâhlı kavga: 4 ölü

VAN’IN Başkale ilçesindeki bir düğünde çıkan silâhlı kavgada, 4 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, ilçenin Esenyamaç köyü Nenehatun mezrasında oturan Halil Akgün’ün düğün töreninde biraraya gelen ve aralarında husumet bulunan Dereboyu ile Sualtı mezrası sakinleri arasında tartışma çıktı.

Tartışmanın kısa sürede büyümesi üzerine çıkan silahlı kavgada Erdem Atlı olay yerinde Yavuz, Vahdettin ve Behzat Akkaya ise kaldırıldıkları hastanede hayatlarını kaybetti. Kavgada yaralanan 5 kişi ise Başkale Devlet Hastanesi’ndeki ilk müdahalelerinin ardından Van Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi altına alındı.

10.11.2009


 

Hakim ve savcı sayısı artmalı

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, hakim ve savcı sayısının bir an önce artırılması gerektiğini söyledi.

Ergin, Bakanlığının 2010 yılı bütçesini Plan ve Bütçe Komisyonuna sunarken, ‘’Yargı Reformu Strateji Belgesi’’ konusunda bilgi verdi. Belgenin hazırlanışı sırasında katılımcılığa büyük önem verildiğini belirten Ergin, çeşitli kesimlerden görüş alındığını anlattı. Ergin, taslağın Bakanlar Kurulunda görüşülerek ‘’Yargı reformu Stratejisi’’ olarak son halinin verildiğini kaydetti. Ergin, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, yargının tarafsızlığının geliştirilmesi, verimlilik ve etkinlik ile yargıya güvenin artırılması, adalete erişimin kolaylaştırılması, ceza infaz sisteminin geliştirilmesinin amaçlandığını anlattı. Bakan Ergin, hakim ve savcıların meslek kuruluşu olarak, ‘’Türkiye Hakimler ve Savcılar Birliği’’nin kurulmasının amaçlandığını bildirdi. Ergin, hakim ve savcı sayısının bir an önce artırılması gerektiğini, yeni ceza infaz kurumlarının inşasının büyük bir zorunluluk olduğunu belirterek, tüm ağır ceza merkezlerinde adli tıp birimleri açılmasını hedeflediklerini söyledi.

10.11.2009


 

Bağış: AB ile aramıza duvara izin vermeyeceğiz

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin gerçekleştirdiği kararlı reformlar, katılım müzakerelerinde kaydettiği ilerlemeler ve ekonomiden dış politikaya her alanda Avrupa bütünleşmesine yapageldiği katkılarla kendisi ile AB arasına örülmeye çalışılan duvara izin vermeyeceğini bildirdi.

Bağış, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 20. yıl dönümü sebebiyle yaptığı yazılı açıklamada, Doğu ile Batı arasındaki ayrımı temsil eden Berlin Duvarı’nın Avrupa tarihinde derin iz bırakan yaralar açtığını belirterek, şunları söyledi: “Bugün benzer bir duvarın Avrupa’nın Kuzeyi ile Güneyi arasına çekilmesini veya yeni bir Doğu yaratılmasını arzu eden bazı anlayışlar mevcuttur. Türkiye ve Balkan ülkelerine AB üyelik süreçlerinde açık bir perspektif sunmamak, nereden bakıldığına bağlı olarak Avrupa’nın Kuzeyi ile Güneyi ya da Batısı ile Doğusu arasına örülen fikirsel bir duvar olacaktır. Türkiye, tüm katkılarıyla, Avrupa’da bütünleşmeden yana bir politika izlemekte, kıtamızın tüm sorunlarında çözümden yana olma tutumunu sürdürmektedir.” Bakan Bağış, “Türkiye’nin bir yandan Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm müzakerelerini desteklemeye devam ederken, diğer yandan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde gerçekleştirdiği kararlı reformlar, katılım müzakerelerinde kaydettiği ilerlemeler ve ekonomiden dış politikaya her alanda Avrupa bütünleşmesine yapageldiği katkılarla kendisi ile AB arasına örülmeye çalışılan duvara izin vermeyeceğini” de kaydetti.

10.11.2009


 

Öğretmene “Albay Çiçek” incelemesi sürüyor

İZMİR Milli Eğitim Müdürü Mehmet Rağip Üye, bir lisede öğrencilere, ‘’Albay Dursun Çiçek’i övdüğü’’ iddia edilen İngilizce öğretmeni hakkında başlatılan incelemeye ilişkin, ‘’iddianın incelendiğini, gereğinin yapılacağını’’ söyledi.

Üye, yaptığı açıklamada, 60. Yıl Anadolu Lisesinde görevli İngilizce öğretmeni F.K’nın öğrencilere, Albay Çiçek’i övdüğü iddiasına ilişkin okul idaresi tarafından inceleme başlatıldığını, iddianın araştırıldığını belirtti. İnceleme neticesinin İl Milli Eğitim Müdürülüğüne ulaştırılmasının ardından, gerek görülmesi halinde soruşturma başlatılacağını kaydeden Üye, ‘’Şu an iddia inceleniyor. Olay daha çok yeni, cuma günü olmuş bir olay, gereği yapılacaktır. Kısa sürede sonuca ulaşılır’’ dedi. Üye, öğretmenin okuldaki görevini sürdürdüğünü, henüz görev yeri değişikliğinin söz konusu olmadığını sözlerine ekledi.

10.11.2009


 

Ordu’da lisede cinayet

ORDU’NUN Aybastı ilçesinde lise öğrencisi genç, sınıfta tartıştığı arkadaşını bıçaklayarak öldürdü, araya giren bir öğrenciyi de yaraladı.

Edinilen bilgiye göre, Aybastı Çok Programlı Lisesi son sınıf öğrencisi Hakan C. (18), teneffüste, henüz belirlenemeyen bir sebeple sınıf arkadaşı Müjgan Öz (18) ile tartıştı. Tartışma sırasında genç kızı bıçakla ağır yaralayan Hakan C, bu sırada olaya müdahale etmek isteyen sınıf arkadaşlarından Murat Aydın’ı da yaraladı. Aybastı Devlet Hastanesine kaldırılan yaralılardan Müjgan Öz kurtarılamadı. Omuzundan yaralandığı bildirilen Murat Aydın tedavi altına alındı. Olayın ardından gözaltına alınan şüpheliyle ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi.

10.11.2009


 

İçişleri’nden ‘şehit yakını ve gazi’ genelgesi

İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay, 81 il valiliğine ‘’Şehit yakınları ve Gazilerimiz’’ konulu bir genelge gönderdi.

Genelgede şunlar kaydedildi: ‘’Ülkemizin birlik ve beraberliği ile vatanımızın bölünmez bütünlüğünü borçlu olduğumuz şehitlerimizin yakınları ile bu uğurda mücadele etmiş olan kahraman gazilerimizin yaşam şartlarını kolaylaştırmak ve bugün olduğu gibi gelecekte de her türlü sorun ve ihtiyaçları ile yakından ilgilenmek millet olarak en önemli vazifelerimizden biridir.

Bu çerçevede, vali ve kaymakamlarımızın yakın ilgi ve koordinesiyle yaklaşmakta olan mukaddes Kurban Bayramı’nda devletimizin her zaman yanlarında olduğunun hissettirilmesi, huzurlu ve mutlu bir bayram geçirmeleri için azami hassasiyetin gösterilmesi, şehit yakınları ve gazilerimizin ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik gerekli yardımların yapılarak, Bakanlığımıza bildirilmesi hususlarında bilgi ve gereğini önemle rica ederim.’’

10.11.2009


 

8 milyon 372 bin numara taşındı

Numara Taşınabilirliği uygulamasından 1 yılda 8 milyon 372 bin abone yararlandı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yetkililerden edindiği bilgiye göre, 9 Kasım 2008’de başlayan uygulamada, 10 milyon 150 bin abone numarasını taşımak için başvurdu.

1 yıllık sürede 8 milyon 372 bin abone cep telefonu numarasını değiştirmeden başka operatöre geçerken, 1 milyon 450 bin abonenin talebi ise reddedildi. Abonelerin numara taşıma taleplerinin ortalama 2 gün içinde karşılandığı kaydedildi. 328 bin abonenin ise numara taşıma talebi değerlendirme aşamasında bulunuyor. Türkiye’deki cep telefonu abone sayısı yaklaşık 67 milyon civarında.

10.11.2009


 

Yeni raylar dostluğu pekiştirecek

TÜRKİYE ile Suriye arasında yük ve yolcu taşımacılığının hızlı yapılmasını sağlayacak projeyle, Gaziantep-Çobanbey demiryolundaki Alman menşeli asırlık raylar yenileniyor.

İşçi ve memur toplam 300 kişinin görev aldığı, 72 milyon lira bedelli proje tamamlandığında, Gaziantep ile Halep arasında 100 kilometre hız yapabilen trenlerle yük ve yolcu taşınacak. TCDD 5. Bölge Müdürlüğü yetkililerinden edindiği bilgiye göre, 7 Eylül’de, Gaziantep’in Karkamış ilçesinde başlatılan demiryolu yenileme çalışması, kış şartlarına rağmen sürdürülüyor. Çalışmayla Gaziantep ile Nizip ilçesi arasındaki 91 kilometre uzunluktaki demir yolu bütünüyle yenileniyor, çalışma kış şartlarına rağmen büyük bir hızla sürdürülüyor. Demiryolu yenileme çalışması yerli malzeme kullanılarak, Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü personeli tarafından gerçekleştiriliyor. Demiryolunun Gaziantep-Karkamış kesiminde yenileme çalışmaları sürerken, hattın Karkamış ile Suriye sınırındaki Çobanbey İstasyonu arasında kalan kesimi yenilenmiş bir halde bekliyor. Demiryolunun 56 kilometre uzunluktaki bu kesiminin ve yenilenen Çobanbey Tren İstasyonunun hizmete alınması için Gaziantep-Nizip güzergahındaki yenileme çalışmalarının bitirilmesi bekleniyor. Halen trenlerin ancak saatte 40 kilometre hızla ilerleyebildiği demiryolu yenilendiğinde, karayoluyla yapılan yük ve yolcu taşımacılığında yeni bir dönem başlayacak. Daha ekonomik bir ulaşım modeli olan demiryolu taşımacılığı sayesinde Türkiye ve Suriye’de yaşayan ailelerin karşılıklı ziyaretlerinde artış olacak, artış iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin daha da gelişmesine önemli katkı yapacak, dostluğu pekiştirecek.

BAĞDAT İLE DE YÜK VE YOLCU

TAŞIMACILIĞI YAPILACAK

Yenilenen kesim, Gaziantep-Nusaybin demiryolu hattının 91 kilometrelik bölümünü oluşturuyor. Bu bölümün yenilenmesi, Türkiye ile Suriye’nin Bağdat kenti arasında yapılması planlanan demiryolu ulaşımı için de büyük önem taşıyor.

Demiryolunun Karkamış ile Nusaybin arasındaki kesimi de yenilendiğinde Bağdat ile Gaziantep arasında hızlı trenlerle yük ve yolcu taşımacılığı yapılabilecek. Çalışma aynı zamanda Kilis’in ilk demir yolu gümrük kapısına kavuşmasını sağlayacak. Çobanbey Tren İstasyonu yanında inşa edilen tesislerde gümrük hizmeti verilmeye başlandığında, ihracatçılar Suriye’ye demir yoluyla ihracat ve ithalat seçeneğine kavuşmuş olacak.

10.11.2009


 

Kudüs’e giden iki Avrupalı Antakya’da buluştu

ALMANYA ve Fransa’dan ayrı zamanlarda yaya olarak Kudüs’e hacı olmaya giden Elizabeth Bitter ve Cristiane Goiles, Antakya’ya da buluştular.

30 Mart’ta Almanya’nın Köln şehrinden başladığı barış yürüyüşünün 220. gününde Antakya’ya ulaşan Elizabeth Bitter, Antakya’nın dünyada özlem duyulan özelliklere sahip olduğunu söyledi. Kudüs’e yaya olarak ulaşmayı ve hacı olmayı hedefleyen Elizabeth Bitter, “Kudüs Hristiyanlar için hac merkezi. Hz. İsa’nın doğduğu ve öldüğü yer. Hz. İsa’nın doğduğu ve öldüğü kiliseyi ziyaret edeceğim. Buraya çok daha rahat bir yolculukla gidebilirdim, fakat yürümeyi tercih ettim. Çünkü böylece dua etmek için daha çok vaktim oluyor. Yürürken Hristiyanlar, Yahudiler, Müslümanlar ve tüm insanların barış içinde yaşaması için dua ediyorum” dedi. Elizabeth Bitter, hem Hıristiyanlar hem de Müslümanlar için kutsal olan ve Anadolu’nun ilk camisi unvanını elinde bulunduran Habib-i Neccar Camii’ni ziyaret etti ve burada dünya barışı için dua etti. Habib-i Neccar Camiini, özellikleri itibariyle muhteşem bulduğunu söyleyen Elizabeth Bitter, içinde ilk Hristiyanlara ait mezarları barındırmasıyla caminin bugün adeta dinler arası hoşgörünün ve dayanışmanın bir simgesi olduğunu vurguladı. Elizabeth Bitter, Noel’den önce Kudüs’e varmayı amaçlıyor.

Fransa’dan da Mayıs ayında ‘’hacı olma’’ hayalini gerçekleştirmek için yaya olarak yola çıkan 60 yaşındaki Cristiane Goiles da, Antakya’ya geldi. Cristiane Goiles, farklı dine inanların bir arada huzur içerisinde yaşadığı Antakya’nın çok özel bir yer olduğunu, burada görülmeye değer çok fazla unsur bulunduğunu, birkaç gün daha bu şehirde vakit geçireceğini söyledi. Yolculuğunu 24 Aralık’ta bitirmeyi planladığını belirten Goiles, ‘’Bu yolculukla dünyanın görülmeye değer bir yer ve insanların ne kadar iyi kalpli olduğunu göstermek istiyorum. Bunun için her şehre bir daha göremeyecekmiş gibi bakarak geçiyorum. Böylece hem hayalimi gerçekleştiriyorum hem de yeni arkadaşlıklar ediniyorum’’ dedi.

Bitter ile Antakya’da karşılaşan Goiles, aynı yönde yürüyen başka bir kişiyle karşılaşmasının kendisini mutlu ettiğini söyledi.

10.11.2009


 

Karbonmonoksitten zehirlendiler

ÇANKAYA’DA iki ayrı olayda karbonmonoksit gazından zehirlenen 10 kişi hastaneye kaldırıldı. Alınan bilgiye göre, Maltepe Güzaltan Sokak’taki bir apartman dairesinde 6 kişi, gece saatlerinde kombiden sızan karbonmonoksit gazından zehirlendi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn-i Sina Hastanesi’ne kaldırılan bu kişilerin sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi. Dikmen Mürsel Uluç Mahallesi’nde de aynı aileden Meryema Malyemez, Şenay Malyemez, Ceyda Malyemez ve Meryem Malyemez isimli kişiler de karbonmonoksit gazından zehirlendi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılan 4 kişinin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirildi.

10.11.2009


 

Yoğun sis deniz ulaşımını olumsuz etkiledi

İstanbul’u etkisi altına alan yoğun sis, deniz ulaşımını olumsuz etkiledi. Sis sebebiyle bazı şehir hatları seferleri iptal edildi, İstanbul Boğazı, transit gemi geçişlerine kapatıldı.

İstanbul Deniz Otobüsleri’nden (İDO) edinilen bilgiye yoğun sis nedeniyle sabah Kadıköy-Eminönü, Kadıköy-Karaköy ile Eminönü-Kadıköy, Karaköy-Eminönü vapur seferleri iptal edildi. Sisin dağılmasından sonra seferler normale döndü. İDO’nun hızlı feribot seferlerinde herhangi bir aksamanın yaşanmadığı belirtildi. Ayrıca, TURYOL seferlerinin de yapılamadığı öğrenildi. Bu arada, İstanbul Boğazı da sis dağılana kadar transit gemi geçişlerine kapatıldı. Boğaziçi Köprüsü yoğun sis altında kaldı.

10.11.2009


 

Keşan’da 3 milyon ton kömür rezervi var

EDİRNE’NİN Keşan ilçesinde 3 milyon ton kömür rezervi bulunduğu bildirildi. Keşan Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO) Madencilik Komitesi Üyesi Merthan Dağtaş, Keşan’daki kömür işletmelerinde 700 kişinin istihdam edildiğini ve yılda 100 bin ton kömür çıkartıldığını söyledi.

Keşan, Enez ve İpsala’da madencilik sektöründe 21 firmanın faaliyet gösterdiğini ifade eden Dağtaş, şöyle devam etti: ‘’Yılda 100 bin ton kömür çıkarılan Keşan’da linyit kömür ocakları 700 kişiye iş imkânı sağlıyor. Bunları aileleri ile birlikte düşündüğümüzde 3 bin kişiye aş sağlanıyor. Ülke ve ilçenin ekonomisine büyük katkıları var. İlçemizde çıkartılan linyit kömürü, enerji ham maddesi olarak tuğla, çimento, yağ, yem, mandıra sanayileri ile ev ve apartmanlarda yakacak olarak kullanılıyor. Keşan’da 3 milyon ton kömür rezervi bulunuyor. Bu bölgemiz için önemli bir kaynak.’’ Bölgede linyit kömürü, tras, bentonit, kalker, bazalt yanı sıra dekoratif taş üretiminin de yapıldığını vurgulayan Dağdaş, ‘’Kalker, yol yapımı ve hazır beton imalatında, bazalt, yol yapımı, hazır beton imalatı, demir yolu inşaatı malzemesi, kaldırım ve parke taşı olarak bentonit ise dökümcülük, boya, gıda, sondaj ve kedi kumu üretiminde kullanılıyor’’ dedi.

10.11.2009


 

Başkan Akaydın Çanakkale Çadırı’nı gezdi

ANTALYA Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın, AKM Cam Piramit alanında kurulan ve Çanakkale Savaşı’nı üç boyutlu görsellerle anlatan Çanakkale Destanı 1915 Çadırı’nın açılışını yaptı.

Açılışa Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Osman Vuraloğlu da katıldı. Başkan Akaydın ve Vuraloğlu açılış kurdelesini kestikten sonra çadır içinde Çanakkale Destanı’nı üç boyutlu görsellerle anlatan belgeseli izledi. Akaydın ve Vuraloğlu ardından Çanakkale Savaşı’ndan üç boyutlu fotoğrafların yer aldığı sergiyi gezdi. Çanakkale Destanı 1915 Çadırı’nın 30 Kasım’a kadar açık kalacağı bildirildi.

10.11.2009


 

Akdamar Adası güneş enerjisiyle aydınlatılacak

VAN Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Van Gölü üzerinde bulunan Akdamar Adası ile Anıt Kilise Müzesi’ni güneş enerjisi sisteminden elde edilecek elektrikle aydınlatacak.

Van’ın, Türkiye’de Antalya’dan sonra yılda ortalama en fazla güneş alan illerden biri olmasına rağmen güneş enerjisinden yeteri kadar faydalanmaması yetkilileri harekete geçirdi. Van Valisi Münir Karaloğlu’nun talimatları üzerine İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri, Akdamar Adası’na güneş enerjisi sistemi kurulması için çalışma başlattı. Kültür ve Turizm Müdürü Doç. Dr. Zeki Taştan, Akdamar Adası ve Kilisesi’nin Van’ın en önemli tarihi ve turistik değerlerinden biri olduğunu belirterek, bu tarihi değere daha çok ziyaretçi gelmesini sağlamak için adayı güneş enerjisi sistemi ile aydınlatmayı düşündüklerini kaydetti.

10.11.2009


 

Selden zarar gören çiftçi devletten yardım bekliyor

ADIYAMAN’DA üzümü selden zarar gören çiftçi, devletten yardım eli bekliyor. Tütüne uygulanan kota yüzünden bağcılığa yönelen köylüler, etkili yağışların sele dönüşmesi sonucu perişan oldu.

Arazisine 100 bin lira harcayarak asma diktiğini belirten Reşit Çalgan, “Geçen yıl 7 bin liralık üzüm satmıştım, bu yıl bin liralık ancak satabildim. Sel bizi perişan etti. Yetkililerden yardım bekliyoruz.” dedi. İki eşi 11 çocuğu bulunan 68 yaşındaki Çalgan, “Tarım il müdürlüğüne gidip durumumu anlattım. Yardım etmediler. Bu bağa 100 bin TL harcadım. Bin TL’lik ürün satamadım. Kim alır bu üzümü. Yağmurun ne kadar faydası varsa, selin o kadar zararı oldu.” diye konuştu. Selden dolayı asmaların kökünden söküldüğünü anlatan Çalgan, “Asmalar kökünden söküldü. Üzümler haram oldu. Asmalar kökten çıkmış. Dümdüz bağdan geçen su dereye dönüşmüş. Burası ancak kepçe ile düzeltilir. Biz buna bir şey yapamayız. Devlet destekleme verirse bunu ancak yaparız. Kökten çıkan asmaların hepsi kuruyacak. Bir bağ vardı o da elimizden gitti” şeklinde konuştu.

10.11.2009


 

Muğla’da iki mevsim birden yaşanıyor

MUĞLA’DA sonbahar ve ilkbahar adeta bir arada yaşanıyor. Havaların sıcak gitmesi nedeniyle kırlarda ‘’sarı nergis’’ çiçekleri açtı. Muğla’nın doğal güzellikleriyle ünlü Gökova Milli Parkı, Çaybükü, Bağyaka ve Pınarbaşı köylerinde sonbaharın dokunuşunun hissedildiği bir renk senfonisi gözleniyor.

Gökova Milli Parkı’nda yürüyüş yolları sararan yapraklarla kaplanırken, tutkunları ve tatilciler rengarenk görünen ağaçları, sararmış yapraklarla kaplı dereleri fotoğraf karelerine ve kameralarına aktarıyorlar. Çok sayıda turizm acentesi, Sonbahar mevsimini görüntülemek isteyen fotoğraf tutkunları için günübirlik ‘’Fotoğraf’’ turları düzenliyor. Turlara en fazla ilgiyi ise Ankara, Aydın, Denizli, Antalya, İzmir, ve İstanbul’dan gelen tatilciler gösteriyor. Turlara katılan tatilciler gün boyunca fotoğraf eğitimi almış bir rehber eşliğinde Sonbahar mevsimini görüntülüyorlar. Son haftada hava sıcaklığının 20 derecenin altına düşmediği Muğla’da ‘’Yalancı Bahar’’ yaşanıyor. Sıcak hava nedeniyle insanlar sahillerde bulunan kafelerde gün boyunca güneşli havanın keyfini çıkarıyorlar.

10.11.2009


 

Elmada dilimli satış

Alara Fidan Genel Müdürü Cihangir Korkmaz, meyvecilikte başta Avrupa olmak üzere dünya genelinde dilimlenmiş ve paketlenmiş ürünlere tüketici ilgisinin giderek arttığı belirtti.

Firma olarak meyvecilikteki bu yeni konseptin Türkiye’de de geliştirilmesi konusunda çaba gösterdiklerini ifade eden Korkmaz, ‘’Firma olarak son 2 yıldır dilimlenmiş ve paketlenmiş elma üzerinde yoğunlaşıyoruz. Tüketicilere tattırıyor, tadım testleri yapıyoruz. Şimdiye kadar aldığımız reaksiyonlar olumlu’’ dedi.

10.11.2009


 

Merkür demir zengini

Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür’ün yüzeyinde sanılandan çok daha fazla demir ve titanyum olduğu tespit edildi.

Amerikan uzay aracı Messenger’ın Merkür (Utarit) ile 29 Eylül’deki üçüncü buluşması, Güneş’e en yakın ve en küçük gezegenin yüzeyinin neredeyse tamamının gözlenmesine olanak sağladı. Messenger’ın gönderdiği verilere göre Merkür’ün yüzeyinde bol miktarda demir ve titanyum bileşikleri bulunuyor. Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) açıklamasına göre, Merkür’ün incelenmedik sadece kutupları kaldı. Toplanan bilgiler, gezegenin yüzeyinde daha önceki tahminlerden çok daha fazla oranda demir ve titanyum elementleri bulunduğunu gösterdi. Çok yüksek yoğunluk derecesinden ötürü, gezegenin göbeğinin ise zaten yüksek oranda demir içerdiği düşünülüyordu.

10.11.2009


 

72’lik ihtiyardan gençlere hayat dersi

Gençlerİn işsizlikten yakındığı bir ortamda günde 3 ton odun kırarak geçimini sağlayan 72 yaşındaki İsmail Dayan, çocuklarının eline bakmamak için çalışmak zorunda olduğunu söylüyor.

Dayan, gençlerin ‘iş yok’ diyerek kahvelerde oturmalarını da eleştiriyor. Bursa’da, mahrukatçılara odun kırarak geçimini sağlayan genç ve güçlü insanlar arasında uzun sakalları, yüzündeki derin çizgileri ve titreyen elleriyle bir yaşlı dikkat çekiyor. Eşini 10 sene önce kaybedince 3 oğlundan birinin yanında kalmaya başlayan 72 yaşındaki İsmail Dayan, vücudunun yorgunluğuna aldırmadan, çelik gibi parmaklarıyla kavradığı baltayı odunlara ardı ardına indiriyor. Odunların kırılma noktalarını çok iyi bildiği için ilerlemiş yaşına rağmen bu işi zorlanmadan yapabilen yaşlı adam, acıktığını hissettiğinde ise evden getirdiği tereyağlı ekmekle karnını doyuruyor. Devletin yaşlılara verdiği ‘ihtiyarlık maaşı’na başvurmadığını ve çalışarak hayatını sürdürdüğünü ifade eden Dayan, yaptığı işi şöyle anlatıyor: “Bizim iş okka işi. Zaman geliyor günde 3 ton odun kırıyorum, zaman geliyor 500 kilo odunla kalıyorum. Odunun zorluğuna göre, 3 ton odun yararsam 35 lira falan elime geçiyor. Ama 500 kilo odunda kalırsam 7 lira alıyorum. Odun alçakta ve kolay olursa 3 ton odunu yarıyorum. Benim işim belli değil. Sabahleyin evden 07.30’da çıkıyorum, akşam ezanından önce eve dönüyorum. Alışmışım bu işe. Şimdi başlasam yapamazdım. Ama gençliğimden beri bunu yaptığım için bana zor gelmiyor. Ben şimdi inşaata gitsem çalışamam.”

“Evet ben gezinemem, ayaklarım dayanmaz. Ama iş bulamasam simit satarım yine de ele bakmam” diyerek gençlere ders veren İsmail Duran, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kahvede oturmam. Gençler ‘iş yok’ deyip kahvede oturuyor. Benim iki oğlum böyle. Ceplerinde çay parası yok, ama gelmiyor. Burada benimle beraber odun yarsa parasını çıkartacak. Bana para lâzım değil aslında, ama onların eline bakmayayım diye çalışmak zorunda kalıyorum. İşte iş burada hazır. Sonra ben indir kaldır yapamıyorum. Yani arabalara çuval atabilsem yine ekmeğimi kazanırım. Neyse bir ücret koymuşlar, benim paramı veriyorlar, ama gençler çalışmak istemiyor.”

10.11.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.