12 Şubat 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Katsayı için de yargı reformu şart

Demokrasi ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, Danıştay’ın katsayı ile ilgili verdiği yürütmeyi durdurma kararının, hukuksal zeminden yoksun siyasî bir karar olduğunu belirtti. Ertekin, “Artık katsayı tartışmasının yargı reformu ile bir düşünülerek yapılması gerekir. Çünkü yasal değişiklikler son 3-4 yıldır çok ciddî sonuçlar doğurmuyor. Yapılan değişiklikler yargı kararlarına yansımıyor. Yargının bu konuda ciddî bir direnci var. Bu direncin daha demokratik yönde işleyebilmesi için yargı reformu yapılmalıdır” diye konuştu.

Katsayı için de yargı reformu şart

Demokrasİ ve Özgürlük İçin Yargıçlar ve Savcılar Birliği (Demokrat Yargı) Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, Danıştay’ın katsayı ile ilgili verdiği yürütmeyi durdurma kararının, hukuksal zeminden yoksun siyasi bir karar olduğunu belirtti. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Ertekin, YÖK’ün, meslek liselilerin mağduriyetini gidermek için uygulamaya koyduğu katsayı uygulamasını değerlendirdi. Ertekin, Danıştay’ın almış olduğu yürütmeyi durdurma kararından sonra katsayı konusunun çözüm yolunu şöyle çizdi: “Artık katsayı tartışması yargı reformu ile bir düşünülerek yapılması gerekir. Çünkü yasal değişiklikler son 3-4 yıldır çok ciddi sonuçlar doğurmuyor. Yapılan değişiklikler yargı kararlarına yansımıyor. Yargının bu konuda ciddî bir direnci var. Bu direncin daha demokratik yönde işleyebilmesi için yargı reformu yapılmalıdır. Bu çerçevede sadece yasamanın ve yürütmenin değil aynı zamanda yargının da yasalara uygun davranması konusunun tüm taraflara sürekli yinelenmesi gerekir.” Danıştay’ın, katsayı ile ilgili almış olduğu yürütmeyi durdurma kararının, yalnızca eğitim sistemi açısından değerlendirildiğinde eksik sonuç doğuracağını belirten Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, “Bu karar hukuk, siyaset, eğitim sistemi içerisinde ortak değerlendirilmelidir” diye konuştu.

12.02.2010


 

SEKİZ YILDIR YERİNE GETİRİLMEYİ BEKLEYEN SÖZLER

Gül'ün başbakanlığındaki AKP hükümetinin açıklandığı 16 Kasım 2002 tarihinde AKP lideri Erdoğan tarafından kamuoyuna duyurulan Àcil Eylem Planında, "Bir ay içinde, temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemeler, evrensel düzeyde kabul edilmiş standart ve normlar ile AB kriterleri çerçevesinde sür'atle yapılacaktır" denilmiş ve “Bir yıl içinde meslekî ve teknik eğitime ağırlık verilecek, eğitimin önündeki her türlü engeller kaldırılacak¨ taahhüdünde bulunulmuştu.

ERDOĞAN “BİZİ VE SÖZLERİMİZİ İZLEYİN”

DEMİŞTİ

Erdoğan aynı planda "Bu yayınladığımız metni bütün sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları ve tek tek her vatandaşımız partimizin internet sitesinden indirerek bir dosyaya koyabilir, bundan sonraki vaadlerimizi de aynı dosya içerisinde toplayarak; böylece bizi, taahütlerimizi, süresi içinde yerine getirip getirmediğimizi sürekli izleyebilirler" demişti. Yedi yıl sonra plan da, bu sözler de unutuldu.

Beraber unuttuk biz bu vaadleri

3 KasIm 2002’de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin 16 Kasım 2002 yılında bir acil eylem planı yayınlayarak Türkiye’nin sorunlarına en fazla 1 yıllık süreçte ne gibi çözümler getireceğini açıklamasının üzerinden 8 yıl kadar bir süre geçmişken Türkiye’nin köklü problemlerinin halen devam etmesi tepkiye sebep oluyor. Son olarak Danıştay’ın katsayı ile ilgili son düzenlemeyi de geri çevirmesi üzerine bu köklü sorunların çözüleceğine dair umutlar gittikçe azalmaya başladı. Halbuki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP Genel Başkanı sıfatıyla kamuoyuna 16 Kasım 2002 tarihinde büyük bir heyecanla açıkladığı Acil Eylem Planı’nda, “Bir ay içinde, temel hak ve özgürlüklerle ilgili düzenlemeler evrensel düzeyde kabul edilmiş standart ve normlar ile AB kriterleri çerçevesinde süratle yapılacaktır.” ifadeleri yer almaktaydı. Erdoğan o zaman hünez Başbakan değildi. Plan dönemin Başbakanı Abdullah Gül ile birlikte açıklanmıştı. Daha sonra yapılan ara seçimden sonra Erdoğan Başbakan oldu. Acil Eylem Planı’nda bu bağlamda şu icraatlerin yapılacağı vaad edilmişti:

“Sağlıklı bir toplum kurmanın en etkin yolunun eğitimden geçtiğinin bilincinde olarak bir yıl içinde;

l İlk ve orta öğretimde rehberlik etkin hale getirilerek meslekî ve teknik eğitime ağırlık verilecek,

l Eğitimin önündeki her türlü engeller kaldırılacak,

l Üniversitelerin idarî ve akademik özerkliğe kavuşmaları sağlanacak ve Yüksek Öğretim Kurumu yeniden yapılandırılacaktır.”

"TAAHHÜTLERİMİZİ İZLEYİN"

Aradan sekiz yıl geçmesine rağmen ne başörtüsü konusunda ne de katsayıda “Hukuk devleti” zeminine oturulamaması ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılamaması kafalardaki soru işaretlerini arttırdı. Başbakan 2002’deki Acil Eylem Planı’nda “Bu yayınladığımız metni bütün sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları ve tek tek her vatandaşımız partimizin internet sitesinden indirerek bir dosyaya koyabilir, bundan sonraki vaadlerimizi de aynı dosya içerisinde toplayarak; Böylece bizi, taahütlerimizi, süresi içinde yerine getirip getirmediğimizi sürekli izleyebilirsiniz.” diyerek sözlerine son vermekteydi. Aradan geçen sekiz yıllık zaman diliminde ise vatandaşlar Başbakan’ı ve taahhütlerini izlemeye devam ediyor.

KATSAYI, HÂLÂ EĞİTİME ENGEL

Acİl eylem planına göre bir yıl içinde yapılması düşünülen “meslekî ve teknik eğitime ağırlık” verilecek vaadi yerine getirilmezken, bilâkis üzerinden bunca yıl geçtikten sonra son katsayı kriziyle meslek liselerinin önü bir kez daha tıkanmış oldu. Ayrıca bir yıl içinde “eğitimin önündeki her türlü engelleri kaldırmayı” vaad eden Acil Eylem Planı’nda YÖK’ün yeniden yapılandırılacağı da vaad edilmişti. Hükümet yetkililerinin Danıştay’dan şikâyet edip üst yargının işlerini engellemeye çalıştığını iddia etmeleri ise Acil Eylem Planı’nda yer alan şu ifadeleri hatırlattı: “Türkiye acilen hukuk devleti zeminine oturacaktır. Bunun için her türlü yasal düzenlemeler yapılacak olup, uygulamalarda sıkı sıkıya takip edilecektir.”

12.02.2010


 

‘Gerçek darbe bize yapıldı’

İktidar olduğu dönemlerde antidemokratik kanun çıkarmayan tek partinin AP olduğunu söyleyen DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, “Biz gerçek darbelere maruz kaldık” dedi. Darbeler karşısında AP’nin duruşunun hiç değişmediğini de ifade eden Cindoruk, hep demokrasi ve özgürlüklerden yana tavır sergilediğini belirtti.

Cindoruk: Biz gerçek darbelere maruz kaldık

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, ‘’Biz gerçek darbelere maruz kaldık, şimdi sanal darbelere maruz kaldığını söyleyen Donkişotlar var’’ dedi. Adalet Partisi’nin (AP) 49. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla parti genel merkezinde panel düzenlendi. Cindoruk, panelde yaptığı konuşmada, AP’nin Türk siyasi hayatında 20 yıl yer alan ve bu süre içinde 2 büyük darbeyle karşılaşan bir parti olduğunu söyledi. Darbeler karşısında AP’nin duruşunun hiç değişmediğini ifade eden Cindoruk, Adalet Partililerin hep demokrasi ve özgürlüklerden yana tavır sergilediğini belirtti. ‘’Adalet Partililerin, darbelere rağmen hiçbir zaman devlet güçlerine karşı durmadığını ve devletin temellerini sallamadığını’’ ifade eden DP Genel Başkanı Cindoruk, döneminde antidemokratik kanun çıkarmayan tek partinin AP olduğunu savundu. Cindoruk, siyasi mücadeleleri sırasında karşılaştıkları pek çok zorluğa rağmen devlete saygıdan uzaklaşmadıklarına işaret ederek, ‘’Biz gerçek darbelere maruz kaldık, şimdi sanal darbelere maruz kaldığını söyleyen Donkişotlar var’’ diye konuştu. Eski Bakanlardan İsmet Sezgin de Adalet Partisi’nin, demokrasinin, adaletin ve kalkınmanın egemen olması ve adaletin mülkün temeli haline gelmesi için kurulan bir parti olduğunu söyledi. Siyasî mücadelelerinin kesintiye uğradığı dönemleri yaşadıklarını ve bu dönemlerde çeşitli zorluklarla karşılaştıklarını anlatan Sezgin, ‘’Mağdur olduk, mazlum olduk ama hiçbir zaman ‘mağduruz, mazlumuz’ demedik. Kendimizi acındırmadık. Milli egemenliğin hakim olması için çabaladık’’ dedi.

12.02.2010


 

‘Balyoz’ İlerleme Raporuna girdi

Avrupa Parlamentosu, 2009 Türkiye İlerleme Raporunu kabul etti. Raportör Ria Oomen-Ruijten’in kaleme aldığı raporda, AP’nin Balyoz darbe planıyla ilgili iddialardan endişe duyduğu belirtildi ve Ergenekon dâvâsı da Türkiye’de demokratik kurumların fonksiyonu ile hukukun üstünlüğüne duyulan güveni arttırmak için bir fırsat olarak değerlendirildi.

BALYOZ DARBE PLANI İLERLEME RAPORUNA GİRDİ

Avrupa Parlamentosu, 2009 Türkiye İlerleme Raporu’nu kabul etti. Raportör Ria Oomen-Ruijten’in kaleme aldığı rapor, yapılan bazı değişiklik ve eklemelerle onaylandı. Raporda, AP’nin Balyoz darbe planıyla ilgili iddialardan endişe duyduğu belirtildi. Avrupa Parlamentosu, Ergenekon davası da Türkiye’de demokratik kurumların fonksiyonu ve hukukun üstünlüğüne duyulan güveni artırmak için bir fırsat olarak değerlendirildi. Demokratik Toplum Partisi’nin kapatılmasından duyulan üzüntüyü belirten AP, siyasî partiler yasasının yenilenmesini istedi, Türkiye’nin kapsamlı bir anayasa reformuna ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Raporda, Anayasa Mahkemesi’nin askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyi iptal etmesinden duyulan derin üzüntü de dile getirildi. Parlamento, bu gelişmelerin, Türkiye’nin reform çabalarında ciddi geri adımlar olduğunu öne sürdü. Raporda Türkiye’nin Kıbrıs’taki askerlerini derhal çekmeye başlaması yönündeki ifadeler, değişiklik önergesinin geri çekilmesiyle aynen onaylandı. Türkiye’nin Rumlara limanlarını açmamasının müzakere sürecini ciddi şekilde etkileyebileceği uyarısı yapıldı.

12.02.2010


 

YÖK’ten Danıştay’a itiraz

DanIştay’In farklı katsayıya durdurma kararı üzerine toplanan YÖK’ten yapılan açıklamada yeni sistemin yürürlükte olduğu, eski sisteme dönüş mümkün olmadığı belirtildi.

YÖK, karara itiraz dilekçesini 15 Şubat’ta verecek. YÖK’ten yapılan açıklamada, ‘’hukukiliği tartışma konusu olmayan yeni sistemin yürürlükte olduğu ve bunun gereklerinin kararlılıkla yerine getirileceği’’ belirtilerek, ‘’Artık eski sisteme dönüş hukuken ve fiilen mümkün değildir’’ denildi. YÖK Yürütme Kurulu toplantısının ardından yapılan yazılı açıklamada, Danıştay’ın, farklı katsayı uygulanmasının yürütmesini durdurmasına ilişkin kararı değerlendirilerek, 17 Temmuz 2009 tarihli YÖK Genel Kurulu kararının gerekçeleri anlatıldı. Açıklamada, “Kurulumuz, anayasal temeli olan yüksek öğretim ve giriş sınavı bakımından, hizmet gereklerine uygun düzenleme yetkisini, herhangi bir vesayeti ve hukuka aykırı bir zorlamayı kabul etmeden, kullanma kararlığındadır’’ denildi.YÖK’ün karara itiraz dilekçesini 15 Şubat 2010 Pazartesi günü Danıştay’a sunacağı bildirildi.

12.02.2010


 

Öğrenciler artık bu kavgadan bunaldı

Türk Eğitim-Sen Isparta Şube Başkanı Ali Balaban, Danıştay’ın üniversite sınavına iki ay kala, farklı katsayı uygulaması öngören 17 Aralık tarihli YÖK kararını durdurmasının eğitim-öğretimde sıkıntılı günler yaşanmasına yol açtığını söyledi.

Balaban, “Öğrencilerimiz artık bu karmaşadan, bu kavgadan bunalmıştır. Sorunun en kısa sürede çözülmesi, mesleki ve teknik eğitim öğrencilerinin eşit koşullarda üniversite yarışında şansını denemesi toplumun tüm kesimlerinin ortak temennisidir” dedi. Öğrencilerin üniversite sınavına hazırlıklarını yaparken katsayı kararına ikinci durdurmanın moral ve motivasyonlarını bozduğunu ifade eden Balaban, konunun hem öğrenciler, hem de eğitimciler arasında huzursuzluğa neden olduğunu kaydetti. Ali Balaban, “Bu konunun bir an önce çözümlenmesi ve artık Türkiye gündeminden çıkarılması gerekmektedir. Mesleki ve teknik eğitim öğrencilerine nefes aldıracak bir karar alınması eğitim-öğretim açısından olumlu olacaktır. Tüm dünyada mesleki ve teknik eğitim revaçtayken, Türkiye’de mesleki ve teknik eğitimin çok gerilerde olması düşündürücüdür” diye konuştu.

12.02.2010


 

Meslekî eğitimin önü açılsın

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, 34 yıl önce mezun olduğu Tophane Endüstri Meslek Lisesi’ni ziyaret ederek o dönemde kullandığı makinenin başında öğrencilerle sohbet etti.

Tophane Endüstri Meslek Lisesi Torna Tesviye Bölümü’nden 1976 yılında mezun olan Başkan Altepe, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Necmettin Şenocak ile birlikte okulunu ziyaret etti. Milli Eğitim Bakanlığı İstatistik ve Bilgi Sistemleri Daire Başkanı Ahmet Er’in de katıldığı ziyarette Okul Müdürü Rahmi Özyiğit ile sohbet eden Başkan Altepe, Danıştay 8. Dairesi’nin üniversiteye giriş sınavında genel ve meslek lisesi mezunları arasında belirlenen katsayının yürütmesini durdurmasıyla ilgili kararı değerlendi. Bursa sanayisinin gelişmesinde meslek liselerinin önemli bir yeri olduğunu dile getiren Başkan Altepe, özellikle endüstriyel üretimin ilerlemesine katkı koyan meslek liselerinin önünün açılması gerektiğini vurguladı. Kendisinin de meslek lisesi mezunu olduğunu hatırlatan Başkan Altepe, “Benim mühendis olma gibi bir idealim vardı. Çok çalıştım ve makine mühendisliğini kazandım. Eğer bugünkü şartlar olsaydı benim üniversiteye girmem mümkün olmayacaktı. Bu sistem bir yandan meslek liselerinde eğitim gören öğrencilerin cezalandırılması anlamına geliyor” dedi. Başkan Altepe’yi ağırlamaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Okul Müdürü Rahmi Yiğit de özellikle üniversiteye girişle ilgili yapılan düzenlemelerin hem öğrencilerinin hem de eğitim kadrosunun moralini bozduğunu kaydetti.

12.02.2010


 

Bu karar pedagoji açısından da yanlış

Türkİye Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (TÜRK EĞİTİM-SEN) İstanbul Bölge Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, Danıştay 8. Dairesi, YÖK’ün üniversiteye girişte farklı katsayı uygulaması öngören 17 Aralık 2009 tarihli kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurmasına tepki gösterdi.

Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan, yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:”Üniversite sınavına iki ay kala, Danıştay’ın farklı katsayı uygulaması öngören 17 Aralık tarihli YÖK kararını durdurması, eğitim-öğretimde sıkıntılı günler yaşanmasına yol açacaktır. Öğrenciler, üniversite sınavı için hazırlıklarını yaparken, tüm dikkatini üniversite sınavına vermişken, katsayı kararına ikinci durdurma öğrencilerin moral ve motivasyonunu bozmuştur. Öte yandan yılan hikâyesine dönen katsayı konusu, gerek öğrenciler, gerekse eğitimciler arasında huzursuzluk meydana getirmiştir. Katsayı kararına ikinci durdurma, mesleki ve teknik eğitim öğrencilerini üzmüştür. Sınav takvimini ve üniversitelerin açılma tarihini etkileyebilecek olan YÖK’ün katsayı düzenleme kararının durdurulması, pedagoji bilimi açısından yanlıştır. Bu konunun bir an önce çözümlenmesi ve artık Türkiye gündeminden çıkarılması gerekmektedir.”

12.02.2010


 

Diyanet-Sen: Gençlerimizin geleceğiyle oynamayın

Türkİye Diyanet Ve Vakıf Görevlileri Sendikası Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Danıştay 8. Dairesinin YÖK’ün kararının yürütmesini oy birliği ile durdurmasının 28 Şubat süreci uygulamalarının hâlâ devam ettiğini ve kat sayı adaletsizliğinin adeta yargı korumasına alındığını düşündürdüğünü söyledi.

Yaptığı yazılı açıklamada, ülkemizde demokratikleşmeye yönelik adımlar atılırken ne yazık ki gencecik insanların eğitim hakkını elinden alan bu tür kararların demokrasiye direnç gösteren zihniyetin devam ettiğini gösterdiğini söyleyen Bayraktutar, “Danıştay, önceki kararının gerekçesinde kullandığı ‘Ölçülülük ilkesi dikkate alınarak belirlenecek olan katsayı’ ifadesiyle zaten niyetini belli etmiş ve meslek liselilere, hususen imam-hatiplilere üniversite kapısını aralayan her türlü hesabı bozacağını ilan etmişti” diye konuştu. Danıştay’ın aldığı kararların yargıya olan güveni zedelediğini de söyleyen Mehmet Bayraktutar, TBMM’nin ve hükümetin derhal harekete geçerek, gerekli anayasal ve yasal düzenlemelerle yargının kendisini yasama ve yürütmenin yerine koymasının önüne geçmesini, adaletsiz, hukuksuz, darbe ürünü tüm uygulamaları sona erdirmesini beklediklerini sözlerine ekledi.

12.02.2010


 

‘Devlet sırrı’na kısmen kabul

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla Seferberlik Tetkik Kurulu’nda yapılan arama hakkında Genelkurmay’ın ‘belgelerin Genelkurmay Adli Müşavirliği’nce saklanması’ talebi Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kısmen kabul edildi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığında hakim tarafından yapılan aramada el konulan 22 belgenin adli emanette tutulmasına, bilgisayar hard diski ile CD’lerin kopyalarının ise Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin belirleyeceği bir yerde muhafaza edilmesine karar verdi.

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi üyesi hakim Kadir Kayan, Seferberlik Bölge Başkanlığında gerçekleştirdiği arama sonunda, 20 Ocak 2010 tarihinde tutanak hazırlamıştı. Hakim Kayan, aramada bulunan hard disk ve CD’lerin asıllarının ve bir imajının Seferberlik Bölge Başkanlığında tesbit ve muhafaza altına alınmasına, bir imajının ise adli emanette tutulmasına karar vermişti. Kayan, iddia edilen suçlama konusu ile ilgili olabileceği düşüncesiyle 22 belgeye el konularak adli emanete getirtilmesini ve burada muhafaza edilmesini kararlaştırmıştı. Genelkurmay Başkanlığı, hakim Kayan’ın hazırladığı tutanağa ilişkin 26 Ocak 2010’da itirazda bulunmuştu. İtiraz dilekçesinde, aramada bulunan hard disk ve CD’lerin bir imajının, adli emanet yerine Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin belirleyeceği bir yerde muhafaza edilmesi talep edilmişti. Dilekçede, el konulan 22 belgeden 7’sine, ‘’devlet sırrı’’ kapsamında olduğu gerekçesiyle el konulmaması istenmişti. İtiraza ilişkin değerlendirmesini tamamlayan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, aramada bulunan hard disk ve CD’lerin bir imajının adli emanete getirtilmesine ilişkin itirazı kabul ederek, söz konusu imajların, Genelkurmay Adli Müşavirliğinin belirleyeceği bir yerde muhafaza edilmesine karar verdi. Mahkeme, el konulan 22 belgeden 7’si ile ilgili itirazı ise söz konusu belgelerin, suçla ilgili oldukları iddia edildiğinden ve devlet sırrı olmadıkları belirtildiğinden, ‘’konusu suç teşkil eden belgelerin devlet sırrı olamayacağı’’ gerekçesiyle reddetti. Mahkeme, 22 belgenin, adli emanette tutulmasını kararlaştırdı. Mahkeme Heyeti tarafından oy birliği ile verilen karar kesin nitelik taşıyor.

12.02.2010


 

İbrahim Keresteci dualarla uğurlandı

Geçirdiği trafik kazası sonrası yoğun bakımda tedavi altındayken geçtiğimiz gün Hakk’ın rahmetine kavuşan Bem Bir-Sen Genel Sekreteri İbrahim Keresteci’nin cenaze namazı dün Ankara Hacı Bayram Camii’nde öğle namazını müteakip kılındı.

Keresteci’nin cenazesine Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş başta olmak üzere bir çok siyaset adamı, sendikacı ve sevenleri iştirak etti. Hacı Bayram Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından, merhum Keresteci’nin naaşı, bugün Cuma namazını müteakiben İstanbul Bağcılar Merkez Camii’nde kılınacak ikinci bir cenaze namazının ardından Bahçelievler Kocasinan Mezarlığı’na defnedilmek üzere İstanbul’a götürüldü. İbrahim Keresteci, 10 Şubat günü Ankara’da vefat etmişti. Keresteci evli ve 3 çocuk babasıydı.

12.02.2010


 

O Albay, gazeteciye tazminat dâvâsı açtı

Kurmay Albay Mazlum Koçoğlu, BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat ettiği helikopter kazasından sonra kendisini dağ başında bıraktığını söyleyen gazeteci Lütfi Aykurt’tan 10 bin lira manevi tazminat talep etti.

Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan tazminat dâvâsı için 24 Şubat’a duruşma günü verildi. ‘Dağ başında akredite’ olayının reddedildiği dâvâ dilekçesinde, olaya adı karışan Albay Koçoğlu hakkında idarî soruşturma başlatıldığı ifade edildi. Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yürütülen soruşturmanın kurmay albayın kariyerini son derece olumsuz etkilediği dava dilekçesinde vurgulandı. Mazlum Koçoğlu, tazminat dâvâsını, avukatı Coşkun Özbudak aracılığıyla açtı. Cihan Haber Ajansı’ndan olduğu için muhabirin dağ başında bırakılmasının gerçeği yansıtmadığı öne sürülen dâvâ dilekçesinde, Muhabiri Lütfi Aykurt’un, helikopterin, askerî helikopter olduğu gerekçesiyle alınmadığı iddia edildi.

12.02.2010


 

Aktütün karakolu tabur oldu

Jandarma Genel Komutanlığı, Aktütün Jandarma Sınır Bölük Komutanlığında 03 Ekim 2008 tarihinde meydana gelen terör saldırısındaki 17 şehit askerin hiçbirinin kısa dönem yükümlü olmadığını, belirtilen tarihte Aktütün Jandarma Sınır Bölük Komutanlığında görev yapan kısa dönem yükümlü bulunmadığını bildirdi.

Jandarma Genel Komutanlığından yapılan yazılı açıklamada, önceki gün bir gazetede, ‘’Terörle ‘Acemi’ Mücadele’’ başlığıyla yayımlanan haberde, ‘’Aktütün Sınır Karakoluna PKK tarafından beş kez saldırıda bulunulduğu, Aralık ayında silâh altına alınan ve askerliklerini kısa dönem er/erbaş olarak yapan üniversite mezunlarından 12’sinin Aktütün’e gönderildiği’’ şeklinde ifadelerin yer aldığı hatırlatıldı. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Yine aynı gün yukarıda yazılı haber referans gösterilerek bir basın yayın kuruluşunun ana haber bülteninde, Aktütün Karakoluna yapılan beş saldırıda 45 personelin şehit edildiği, şehitlerin özellikle kısa dönem erlerden oluştuğu ve 3 Ekim 2008 tarihinde meydana gelen saldırıda ise şehit olan 17 personelden 12’sinin kısa dönem er olarak görev yaptığı ifade edilmiştir. Aktütün Jandarma Sınır Bölük Komutanlığında 3 Ekim 2008 tarihinde meydana gelen üzücü saldırıdaki 17 aziz şehidimizin hiçbiri kısa dönem yükümlü olmadığı gibi belirtilen tarihte Aktütün Jandarma Sınır Bölük Komutanlığında görev yapan kısa dönem yükümlü de bulunmamaktadır. Bu birlik 2009 yılında yeniden yapılandırılarak tabur haline getirilmiştir.”

12.02.2010


 

Alevî çalıştayları ön raporu hükümetin elinde

AlevÎ Açılımı Koordinatörü Necdet Subaşı, Alevî çalıştayları sonucunda hazırlanan ön rapora ilişkin, ‘’Bu raporu, örgüt disiplini içinde üretilmiş ezberlere takılmak yerine, bunlardan zihnimizi arındırarak sakince okumak ve raporun eksikliklerini gidermek zorundayız’’ dedi.

Subaşı, yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanlar Kurulu üyelerine sunulan ön raporun, 7. çalıştayda öne çıkan konulara odaklandığını, çalıştayların içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip olamayanlar için bir enformasyon kaynağı olduğunu söyledi. Subaşı, ön raporun kamuoyunda bir müddet tartışılacağını ve bu tartışmaların nihaî rapor hazırlanırken ön rapora getirilen eleştirilerin de dikkate alınacağını bildirdi. Asıl nihai raporun, istenilen standartlarda, istenilen talepleri karşılayacak şekilde bir kaç ay içinde tamamlanacağını dile getiren Subaşı, nihai raporun, Hükümet’in Alevi açılımı konusunda atması gereken adımların referansı olabilecek bir yol haritası işlevi göreceğini kaydetti. Subaşı, nihaî rapordan beklenen şeyleri ön rapordan beklemenin ‘’yersiz’’ olacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bu raporu çok soğukkanlılıkla okumak gerekir. Burada herkes kendi beklentilerini bulmak zorunda değil.”

12.02.2010


 

Bulunan kemikler hayvan kemiği çıktı

AdlÎ Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi, itirafçı Abdülkadir Aygan’ın ifadeleri üzerine gerçekleştirilen kazılarda bulunan 461 kemik parçasının hayvan kemiği olduğunu bildirdi.

İtirafçı Abdülkadir Aygan’ın ifadeleri üzerine Nisan 2009’da Diyarbakır-Hani kara yolunun Karaçalı ve Deveyolu mevkiinde, 1994-1996 yıllarında öldürüldükleri bildirilen Fethi Yıldırım ile Hakkı Kaya’nın cesetlerinin bulunması için yapılan kazılarda çıkan ve Adlî Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’ne gönderilen 461 kemik parçasıyla ilgili rapor tamamlandı. Adlî Tıp Kurumu’nca hazırlanan 4 sayfalık rapor, soruşturmanın yürütüldüğü Özel Yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Raporda, Diyarbakır’da 05 Ocak 1994 tarihinde kaybolan Fethi Yıldırım ile 18 Aralık 1996 tarihinde kaybolan Hakkı Kaya’nın öldürülüp gömüldüğü yer olarak değerlendirilen Diyarbakır-Hani kara yolunun 3. ve 12. kilometrelerinde yapılan kazı çalışmaları sırasında bulunan kemik parçalarının tamamının hayvan kemiği olduğu kaydedildi.

12.02.2010


 

TÜRK-İŞ, 4/c statüsünü ILO’ya şikâyet etti

Türk-İş, işçi ve memur sendikaları konfederasyonları ile görüşerek, 4/c statüsünü Uluslararası Çalışma Örgütüne (ILO) şikâyet edip, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) ve Avrupa Sendikalar Konfederasyonundan (ETUC) Tekel işçilerinin sorununun çözümü için uluslararası destek istedi.

Alınan bilgiye göre, işçi ve memur sendikaları konfederasyonları, aldıkları ‘’uluslar arası işçi konfederasyonları düzeyinde Tekel işçileriyle dayanışmanın arttırılması için çaba gösterilmesi’’ kararı doğrultusunda girişimlerde bulundu. Tekel işçilerine sunulan 4/c statüsündeki istihdam biçiminin var olan hakları ortadan kaldırdığı kaydedildi. ILO sözleşmelerine aykırı olduğu belirtilen 4/c istihdam biçimine Türkiye’de faaliyet gösteren bütün işçi ve memur konfederasyonlarının karşı çıktığı vurgulandı.

12.02.2010


 

3. Köprüye orman uyarısı

İSTANBUL Üniversitesi (İÜ) Orman Fakültesi tarafından hazırlanan raporda, yapılması öngörülen 3. Boğaz Köprüsü ile ilgili olarak, ‘’ormanlara en az zarar verecek, kara yolu ve deniz yolu ile bütünleşen raylı sisteme dayalı bir boğaz geçişi’’ üzerinde durulmasının uygun olacağı bildirildi.

Orman Fakültesi Dekanlığınca görevlendirilen komisyon, ‘’3. Köprü ve İstanbul Ormanlarına Etkileri’’ konusunda fakülte görüşü olarak benimsenen 10 sayfalık bir rapor hazırladı. Raporda, 3. Boğaz Köprüsü’nün yapılmasının gündeme gelmesinin, bundan önce yapılan iki köprüde olduğu gibi kamuoyunda yoğun tartışmalara yol açtığı, bu tartışmaların odak noktasını ise genel olarak zarar görecek çevre ve onun da en önemli ögesi olan orman ekosistemlerinin oluşturduğu belirtildi. İstanbul’un kuzeyinin ormanlarla kaplı olmasının, şehir ve insanlar için refahı arttıran büyük bir şans olduğu, çünkü bu ormanların özellikle karbon tutma ve havadaki tozları filtreleyerek ürettiği temiz havanın, kuzeyden esen hakim rüzgârlarla şehrin hava ve yaşam kalitesini arttırdığı ifade edildi. Raporda, uzun dönemli politikalar ile bilimsel verilere dayanılmadığı zaman ormanların tahribi sebebiyle Türkiye’nin çeşitli yörelerinde ve yakın zamanda İstanbul’da yaşanan sel felâketlerinde çok sayıda vatandaşın vefat etmesi ve milyonlarca liralık mal kaybıyla sık sık karşılaşılabileceği belirtildi.

12.02.2010


 

YGS başvuruları Salı’ya kadar uzadı

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi, Yükseköğretime Geçiş Sınavının bugün sona erecek başvuru süresinin, 16 Şubat 2010 Salı günü saat 17.00'ye kadar uzatıldığını açıkladı. YÖK Yürütme Kurulundan yapılan açıklamada da, Danıştay 8. Dairesinin katsayı için verdiği yürürlüğü durdurma kararı için Danıştay Dâvâ Daireleri Genel Kuruluna itiraz edileceği bildirildi.

ÖSYM, başvuru süresini uzattı

ÖĞRENCİ Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), Yükseköğretim Geçiş Sınavı’nın (YDGS) bugün sona erecek başvuru süresini 16 Şubat 2010 Salı günü saat 17.00’ye kadar uzattı. ÖSYM’den yapılan yazılı açıklamada, 2010 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi’nin (ÖSYS) başvuru süresinin 2 iş günü uzatıldığı kaydedildi. Başvuruların 16 Şubat Salı günü saat 17.00’’de sona ereceği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:’’Son günlerde Danıştayın almış olduğu yürütmeyi durdurma kararı ve bu karara karşı YÖK tarafından itiraz edilecek olmasının ÖSYS başvurularını etkilememesi gerektiği düşünülmektedir. Adayların bu olaylardan etkilenmemesi, 11 Nisan 2010 tarihinde yapılacak YGS’ye girmek isteyen ya da yalnız sınavsız geçişten yararlanmak isteyen adayların 16 Şubat 2010 saat 17.00’ye kadar başvurularını tamamlamaları istenmektedir. Başvuru süresi kesinlikle tekrar uzatılmayacaktır.’’ Açıklamada, 2010-ÖSYS kapsamında yapılacak YGS ve LYS sınavlarının daha önce açıklanan tarihlerde yapılacağı, sınav takviminde bir değişiklik olmayacağı vurgulandı.

12.02.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl