19 Mart 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR Mobil İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Güncel

 

Erzincan’da şok intihar

Erzincan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap’ın intihar ettiği bildirildi. Büyükkasap, Eğitim Fakültesi yerleşkesindeki lojmanında iple kendisini asarak hayatına son verdi. Durumun bildirilmesi üzerine 112 Âcil Servis ekiplerinin müdahale için lojmana geldiği, ancak Büyükkasap’ın öldüğü belirlendi.

Erzİncan’da şok İntİhar

ERZİNCAN Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap’ın intihar ettiği bildirildi. Edinilen bilgiye göre, Rektör Prof. Dr. Büyükkasap, Eğitim Fakültesi yerleşkesindeki lojmanında iple ile kendini asarak hayatına son verdi. Durumun bildirilmesi üzerine 112 Acil Servis ekiplerinin müdahale için lojmana geldiği ancak Büyükkasap’ın öldüğü belirlendi. Erzincan Valisi Abdulkadir Demir ile Emniyet Müdürü Süleyman Oğuz da olay yerine geldi.Bu arada, bazı üniversite çalışanları taş ve bardak atarak ‘’Her şey sizin başınızın altından çıktı’’ diye bağırarak basın mensuplarına saldırdı.

SAVCI, OLAY YERİNDE

İNCELEME YAPTI

Rektör Büyükkasap’ın lojmanında intihar ettiği bilgisinin ardından Cumhuriyet savcısı da olay yerine gelerek, incelemelerde bulundu. Büyükkasap’ın sabah evden çıkışının gecikmesi üzerine lojmanda görevli güvenlik görevlisinin eve girdiği ve söz konusu durumla karşılaştığı öğrenildi. Bu arada, Rektör Büyükkasap’ın evde yalnız olduğu, eşinin, Erzurum’da eğitim gören oğluyla bu şehirde ikamet ettiği öğrenildi.

ERDOĞAN BÜYÜKKASAP KİMDİR?

1962 yılında Kastamonu’ya bağlı Tosya ilçesinde dünyaya gelen Erdoğan Büyükkasap, 1983 yılında Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fizik-Matematik Bölümünden mezun oldu. 1983 ile 1986 yılları arasında öğretmenlik yaptı. 1986 yılında bölümünde araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Nükleer Fizik alanında 1988 yılında Yüksek Lisansını, Atom ve Molekül Fiziği alanında 1991 yılında doktorasını tamamladı ve aynı yıl yardımcı doçentlik kadrosuna atandı. 1994 yılında doçent oldu. 1997 yılında İngiltere Leeds Üniversitesi’nde çalışmalarda bulundu. 1999 yılında Profesörlük kadrosuna atandı. Anabilim Dalı ve Bölüm Başkanlıkları yaptı. 2001-2005 yılları arasında Atatürk Üniversitesi Ağrı Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevini yürüttü. 2005 yılında Erzincan Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevine getirildi. Bu görevini yürütürken 18 Mayıs 2007 tarihinde Erzincan Üniversitesi Rektörlüğüne atandı. İngilizce bilen Büyükkasap, Nükleer Fizik, Atom ve Molekül Fiziği ve Öğretmen Yetiştirme ve Fizik Eğitimi alanlarında 74’ü yurt dışı olmak üzere toplam 168 yayını bulunuyor. Erdoğan Büyükkasap, evli ve iki çocuk babasıydı.

ÖZCAN: BÜYÜKKASAP HAKKINDA SORUŞTURMA YOKTU

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, gazetecilerin sorusu üzerine, YÖK’te Prof. Dr. Büyükkasap ile ilgili herhangi bir disiplin soruşturması bulunmadığını, intiharın tamamen bilinmez bir durum olduğunu söyledi. Özcan, üniversitede bir süre önce yapılan 100 milyon liralık bir ihale dolayısıyla iki üniversite çalışanının sorgulandığını ifade ederek, ‘’O da Rektörle çok uzaktan alâkalı bir şey yani bizzat kendisinin içinde olduğu bir şey değil’’ dedi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

19.03.2010


 

ONLARA DA HASSASİYET GÖSTERİLMELİ

Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un tutuklu muvazzaf ve emekli subaylara yardım konusundaki beyanları için “Bu insancıl davranış ancak alkışlanır” diyen e. Tuğg. Adnan Tanrıverdi, aynı hassasiyetin YAŞ kararıyla atılan personele de gösterilmesini istedi.

YAŞZEDELERİN DE MAAŞI KESİLMEDİ Mİ?

Tanrıverdi, “28 Şubat sürecinde, her şûrâda, bir günde kıyafeti ve sıfatı sıyrılarak alınıp nizamiye önüne konulan, 100'er, 150'şer subay ve astsubayın ailesi, çocukları, hastası ve zaruretleri yok muydu? Onlar maaştan, nafakadan kesilmiyorlar mıydı?” diye sordu.

Genelkurmay Başkanı imtiyaz istiyor

Neden konuşuyor?

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın İlker Başbuğ, Genelkurmay Genel Sekreteri ve Adlî Müşavir vasıtasıyla yapılan haftalık basını bilgilendirme toplantılarının yerine, Genelkurmay İkinci Başkanı ve bazen de Kuvvet Komutanları ile birlikte bizzat kendisinin katıldığı, belirli Gazetelerin yazı işleri müdürleri ve köşe yazarlarının çağrıldığı, yeni bir basın bilgilendirme programı ihdas etti.

İlk toplantı 04 Şubat 2010 tarihinde Hürriyet ekibi ile başladı.

Bunu, Haber Türk, Milliyet ve tekrar Hürriyet ekibi takip etti.

Başka bazı köşe yazarları, yazıları ile, Genelkurmay’a dâvet için dâvetiye çıkarsa da, her halde bu söyleşiler için akredite basın bu kadar.

Silâhlı Kuvvetlerimizin zirvesi, bu iş için neden zaman ayırıyor?

Çünkü, TSK’nın en önemli gördüğü görev alanı sorgulanıyor.

Hem de, yargı önünde.

Ve ortaya çıkan belgeler, kapalı kapılar arkasında, Millet aleyhine, Hükümet aleyhine pervasızca söylenenleri ve planlananları ifşa ediyor.

Sorguya alındıkça, failleri dönüp üst makamlara bakıyorlar, bunları siz emretmemiş miydiniz diye..!

Muvazzaflar da aynı şekilde bu bizim aslî görevlerimiz arasında değil miydi, diye soruyorlar.

Geleceklerini, bu tür müdahalelere göre düzenlemiş olan kurum ve partiler de ne oluyoruz diye soruyorlar.

Sn. Genelkurmay Başkanı da, Silâhlı Kuvvetleri yatıştırmak, darbeci kadroları teskin etmek ve darbe severlere moral vermek için konuşuyor.

Bir nevî psikolojik harekât yapıyor.

Genelkurmay Başkanı konuşsun mu?

Silâhlı Kuvvetler gündemde iken, iç güvenlik görevleri ve rejime müdahaleleri, hem yargı önünde, hem de kamuoyunda tartışılırken, konuşmalıdır.

Kapalı kutu olarak kalması, milleti tedirgin eder.

Konuşursa TSK’nın zirvesinin niyet ve maksadı anlaşılabilir.

Tartışmalar sağlam zemine oturur.

Yapılacak yasal düzenlemeler sağlıklı olur.

Bu bakımdan, Sn. Genelkurmay Başkanının konuşması susmasından hayırlıdır.

Konuşmalarında ne istiyor?

Tek cümle ile, TSK ve mensupları için İMTİYAZ istiyor.

Son bir buçuk ayda yaptığı açıklamalardan bu anlaşılıyor.

Bomba taşıyan sivil kamyon konu edilince;

Olayda iki önemli nokta var diyor.

Birincisi, mahallî makamlara haber verilmemiş olmasını hata olarak belirtiyor ve idarî tahkikat başlatıldığını söylüyor.

İkincisi ise, kamyonda askerî malzeme olduğu anlaşılınca, askerî makamlara haber verilmesi diyor ve emniyet ile olayın savcısına serzenişte bulunuyor.

Şahsen, hatayı kabulü olgunluk olarak görüyorum. Ancak serzenişte bulunmasını yersiz buluyorum.

Ortada, ihbarla gelen ciddî bir iddia var.

İhbar ile askerî makamların ihmali bir araya gelince, gerek emniyet teşkilâtımızın, gerekse savcılığın davranışı, serzenişi değil, takdiri gerektirir.

Silâhlı Kuvvetlerimiz, savaş halinde hata yapmamalıdır.

Varlığının tek sebebi dış düşmanlara karşı savaşta, Vatanımızı, Milletimizi ve Devletimizi korumaktır.

Barıştaki tek görevi de buna hazırlanmaktır.

O halde barışta hiç hata yapmamalıdır.

Genelkurmay Başkanının, serzenişte bulunması, bu vahim hatanın milletin gözünde saklanmasını istemektir.

Aramızda bu işi halletseydik yaklaşımıdır.

Yani İMTİYAZ talebidir.

Bu bakımdan bu tür yaklaşımı doğru bulmuyoruz.

3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk konu edilince;

Emir komuta zincirinden ve meslek dayanışmasından söz ederek, arkasında olduğunu açıklıyor.

Ama, ciddî iddialar var.

Biz sorduk, alâkası olmadığını söyledi diyorlar.

Siz aklama makamı değilsiniz ki!

Arkasındayım demek, yaptığı işlem ve eylemlerin emrini biz verdik demektir.

Suçuna ben de ortağım demektir.

Gerçekten hiçbir suç unsuru yoksa, aklanma makamı yargıdır.

Göreviniz, suç isnat edilen askerî personeli yargı önüne sevk etmek olmalıdır.

Bunu yapmayarak da, üst düzey komutanlar için İMTİYAZ talep ediyorsunuz demektir.

Darbe girişim iddiaları nedeniyle tutuklamalara söz gelince;

Tutuklamaların cezalandırılma aracı olarak kullanılmamasını talep ediyorsunuz.

Bu talebi, tutuklular, avukatları, hukukçular ve hatta siyasîler yapabilirler. Ama Genelkurmay Başkanı yapamaz.

Yasal dayanak yürürlükte bulunduğu sürece, ne kadar yakınımız olursa olsun, herkes gibi TSK mensupları da, isnat edilen suçlarının gereği ne ise o muamele ile karşılaşmalıdırlar.

Anayasa Başkanı Sn. Kılıç’ın bu konudaki talebini öne sürerek, tutuklama hükümlerini herkes için istiyor görünmek de inandırıcı olmuyor.

Sn. Başbuğ Aralık 2002’ den bu tarafa, Yüksek Askerî Şûrâ toplantılarına katılıyor. O tarihten bu güne, 210 TSK mensubunun tasfiye kararının altında imzası var.

Bunlara yasal bir suç isnat edildi mi?

Savunma hakkı verildi mi?

Yargılandı mı?

Yapılan idarî işlemi yargıya taşıma hakkı verildi mi?

Altında imzanız bulunan bu işlemler hukukî mi?

O zaman mahiyetinizdeki insanlar için farklı standart kullanıyorsunuz.

Unutmayın, sizin suçlu görüp yargılamadan Ordudan attıklarınızı, Milletin çoğu masum görüyor. Ama, arkasında durduğunuz ve tutuksuz yargılanmasını istediğiniz zihniyeti de suçlu buluyor.

Bazılarına, İMTİYAZ isterken, bazılarına hiç hak tanımıyorsunuz.

Darbe iddiaları nedeniyle tutuklanan muvazzaf askerlere yardım kampanyası başlatacağınızı belirtiyorsunuz;

Bu insancıl davranış ancak alkışlanır.

Meslek dayanışması ve mensubiyet duygusundan dolayı, aile ve çocuklarına yardımı vazife bildiğinizi belirtiyorsunuz.

28 Şubat sürecinde, her şûrâda, bir günde, kıyafeti sıfatı sıyrılarak alınıp nizamiye önüne konulan, 100’ er, 150’ şer subay ve astsubayın, ailesi çocukları, hastası ve zaruretleri yok muydu?

Onlar maaştan nafakadan kesilmiyorlar mıydı?

Bunlardan da bahsedebildiğiniz zaman, insancıl davranışınız anlam kazanacaktır.

Aksi takdirde, girişiminiz, çifte standart uygulamasından ve ideolojik yandaş gördüklerinize İMTİYAZ talep etmekten öte geçemeyecektir.

Anlatılanlardan millet tatmin oluyor mu?

Zannetmem!

Çünkü halkın beklediklerinin yanına hiç yanaşmıyorsunuz.

Onlar;

Ordu içindeki darbeci cuntaların ortaya çıkarılıp temizlenmesini istiyorlar.

Ordunun dindar insana bakış açısının değiştiğini görmek istiyorlar.

Kızlarımızın, başörtüleriyle de okullara ve üniversitelere girebilmesini bekliyorlar.

Ordumuzun görevini rejimi korumak ve kollamak değil, dış tehditlere karşı vatanı, milleti ve devleti korumak olduğunun ilânını istiyorlar.

Etnik ayrımcılığın devlet eliyle körüklenmemesini arzu ediyorlar.

Ordumuzu, TBMM’nin ve hükümetinin emrinde olmasını istiyorlar.

Milletimizin bir kısmının diğer bir kısmına ve devlete düşman olarak gösterilmesinin son bulmasını istiyorlar.

Temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasındaki kısıtlamaların kaldırılmasını istiyorlar.

Hasılı, hani sizin TSK mensupları için canı gönülden istedikleriniz var ya, işte onları kendileri için de istiyorlar.

Ama siz bunlardan hiç bahsetmiyorsunuz.

Bunlardan bahsetmezseniz, milletin kalbinde taht kuramazsınız! İMTİYAZLI olamazsınız! Bunlardan bahsedenlerin Millet nezdinde kazandığı krediyi de miras yedi gibi bitirirsiniz.

Bu düşünce sahiplerinin, milletin çoğunluğunu teşkil ettiğini unutmamalısınız.

ADNAN TANRIVERDİ Emekli Tuğgeneral




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

19.03.2010


 

“Taş atan çocuklar” alt komisyona

Kamuoyunda ‘’polise taş atan çocuklar düzenlemesi’’ olarak bilinen kanun tasarısı, TBMM Adalet Alt Komisyonuna sevk edildi.

Kamuoyunda ‘’polise taş atan çocuklar düzenlemesi’’ olarak bilinen kanun tasarısı, TBMM Adalet Alt Komisyonuna sevk edildi. Terörle Mücadele Yasası kapsamında suçlanan çocukların da çocuk mahkemelerinde yargılanmasını öngören tasarının tamamı üzerindeki görüşmeler, TBMM Adalet komisyonunda yapıldı. Genel görüşmenin ardından tasarının alt komisyona sevk edilmesi kararlaştırıldı. Komisyonda tasarı hakkında bilgi veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yapılacak düzenlemeyle terör örgütü elebaşının yeniden argılanabileceğine ilişkin endişelerin yerinde olmadığını belirterek, ‘’Bu konu, değişik yönlere çekilebilecek ve istismara müsait bir konu. Tasarıya 3 ayrı ilâve tedbir konuldu ve bu endişelerin giderilmesi öngörülmüştür’’ dedi.

19.03.2010


 

Çetin Doğan’dan 16 sayfalık mektup

“Balyoz Planı’’ iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın 16 sayfalık mektubu, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesine gelen avukatı Celal Ülgen tarafından basın mensuplarına dağıtıldı.

Doğan, mektubunda, ‘’Eski bir asker olarak yaşadıklarımı, verdiğimiz savaşın götürüsü olarak görüyorum. Bu nedenle dik duruşumu asla bozmayacağım’’ ifadesine yer verdi. Doğan, plan seminerlerinin üst komutanlıklarca yayınlanan genel direktifin ana çerçevesinde hazırlandığını, detayların üst komutanlıklarca belirlendiğini ve icra edildiğini savunarak, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığından generallerin başkanlık ettiği heyetlerin gözlemci olarak seminere katıldıklarını de öne sürdü. Mektupta emekli Orgeneral Doğan, “Kayıtlardan açıkça görülecek husus plan seminerinde ‘Balyoz’, ‘Suga’, ‘Oraj’, ‘Sakal’, ‘Çarşaf’ kod adlı, ‘kendi uçağını düşürmek’ ve ‘cami bombalamak’ gibi inanılmaz hazırlıkları içeren bir darbe planı hiçbir suretle görüşülmemiştir’’ iddiasında bulundu.

19.03.2010


 

AB üyesi Türkiye, Avrupa için iyi olur

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Mimar Kemaleddin Salonu’nda ‘’Türkiye-AB İlişkilerinin Kültür Boyutu’’ konulu konferans verdi.

Aydın, Türkiye’nin AB’ye girmesinin Avrupa için iyi olacağını belirterek, ‘’Demokratik değerlerle sorunu olmayan, bunu kendi kültür kökleriyle ve kaynaklarıyla bağdaştırmış bir ülkenin AB’ye girmesi bir nimettir’’ dedi.

19.03.2010


 

Paketi henüz açıklamadık

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, hükümetin son şeklini verdiği anayasa değişiklik paketinin içeriğiyle ilgili henüz birşey açıklamadıklarını söyledi. Bakan Ergin, ‘Taş Atan Çocuklarla İlgili Yasa Tasarısı’nın görüşmelerine katılmak üzere geldiği TBMM’de konuya ilişkin gazetecilerin sorularını cevaplarken, ‘Paketin içeriğiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?’ yönündeki bir soruya, “Paketin içeriğiyle ilgili olarak şu ana kadar ‘şu var veya bu var’ şeklinde birşey söylemiş değiliz. Açıklandığı zaman öğrenirsiniz” demekle yetindi.

Ergin: Paketi henüz açıklamadık

ADALET Bakanı Sadullah Ergin, hükümetin son şeklini verdiği anayasa değişiklik paketinin içeriğiyle ilgili henüz bir şey açıklamadıklarını söyledi. Ahmet İyimaya başkanlığında toplanan TBMM Adalet Komisyonu, kamuoyunda ‘’taş atan çocuklar’’ ile ilgili düzenleme olarak bilinen Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısını ele aldı. Adalat Bakanı Ergin, komisyona gelişinde, gazetecilerin anayasa değişikliği paketine ilişkin sorularını cevapladı. Ergin, ‘’Şu ana kadar biz paketin içeriğiyle ilgili bir şey söylemiş değiliz. Şu var, bu yok diyecek durumda değiliz. Açıklanıncaya kadar bir şey söyleyemem’’ dedi. ‘’Anayasa paketiyle ilgili partilerden randevu talep ettiniz mi?’’ sorusunu Ergin, ‘’İstediğimiz zaman haberiniz olur’’ diye cevapladı.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

19.03.2010


 

Paket çıkarsa uyarız

YARGITAY Başkanı Hasan Gerçeker de Anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin olarak, paketin bu şekilde yasalaştıktan sonra tepki göstermek diye bir şey olmayacağını ifade ederek, “Eleştirirsiniz, ama mutlaka uymak zorundasınız, ne gerekiyorsa onu yapmak zorundasınız’’ dedi.

Gerçeker, Yargıtaya gelişinde gazetecilerin çalışmaları sürdürülen Anayasa değişikliği paketine ilişkin sorularını cevapladı. Konuyu değerlendireceklerini, şu anda bir şey söylemek istemediğini belirten Gerçeker, ‘’Zaten söylediklerimiz belli. Görüşlerimiz ortada. Ona göre yine arkadaşlarla toplanır, değerlendirme yaparız’’ dedi. Bir gazetecinin ‘’Ortak mutabakat için yapılan görüşmelere rağmen geri adım atılmadığı görülüyor’’ sözleri üzerine Gerçeker, ‘’Bundan sonrası siyasetçilerin bileceği iş. Biz görüşümüzü, düşüncelerimizi söylüyoruz. Anayasamızda kuvvetler ayrılığı ilkesi, yargı bağımsızlığı benimsenmiş. Yapılacak düzenlemelerin bu ilkelere aykırı olmaması lâzım’’ diye konuştu. ‘’Paketin bu şekilde çıkması durumunda tepkiniz ne olur?’’ sorusu üzerine de Gerçeker, ‘’Tepki olacak bir şey yok. Sonuçta yasamanın kendi iradesidir. Yasalaştıktan sonra ona karşı tepki göstermek diye bir şey olmaz. Eleştirirsiniz ama mutlaka uymak zorundasınız, ne gerekiyorsa onu yapmak zorundasınız’’ dedi.


Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

19.03.2010


 

CHP: 15. maddeyi getirsinler anayasadan çıkartalım

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, Anayasanın Geçici 15. maddesini hemen derhal yarın tek başına Anayasa metninden çıkarmaya hazır olduklarını bildirdi.

Okay, TBMM’de gazetecilerin, Anayasa değişikliği paketinde Geçici 15. maddenin yer almasına ilişkin haberleri hatırlatarak, CHP’nin tutumunun ne olacağını sorması üzerine, şunları söyledi: ‘’AK Parti Grubu, Geçici 15. maddeyi ‘sürpriz’ olarak değişiklik paketine koyduğunu söylüyor. Bu bir samimiyet sınavıdır, Şark kurnazlığına gerek yok. Eğer Geçici 15. maddeyi kaldırmak istiyorlarsa hemen derhal yarın getirsinler tek başına Geçici 15. maddeyi Anayasa metninden çıkaralım.” Bir gazetecinin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) yapısıyla ilgili Anayasa değişikliğine ilişkin görüşlerini sorması üzerine de Okay, ''AKP, açıkça yargıyı teslim almak istiyor. Özellikle yüksek yargıyı teslim almak istiyor'' dedi.




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

19.03.2010


 

Özbek: Birinci hedef HSYK

HAKİMLER ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, Anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin olarak, ‘’Birinci hedefin HSYK olduğu da görüldü, o da belli.

Sanıyorum bundan sonra belki bizim de bazı şeyleri ifade etme imkanımız olacaktır’’ dedi. Özbek, HSYK’ya gelişinde gazetecilerin çalışmaları sürdürülen Anayasa değişikliği paketine ilişkin sorularını cevapladı. Paket netleştikten sonra üzerlerine düşenleri ifade edeceklerini belirten Özbek, şimdilik bir şey söylemesinin mümkün olmadığını ifade etti. Paketle ilgili bazı ayrıntıların kamuoyuna yansıdığının hatırlatılması üzerine Özbek, ‘’Biraz daha netleşsin. Öyle sanıyorum ki sis bulutları dağılıyor. Daha netleşmeye başladı, daha da netleşecek. Birinci hedefin HSYK olduğu da görüldü, o da belli. Sanıyorum bundan sonra belki bizim de bazı şeyleri ifade etme imkanımız olacaktır’’ dedi.

19.03.2010


 

YÖK’e katsayı tepkisi

MESLEK Liselerini ve Teknik Liseleri Bitirenler ve Mensupları Derneği (MES-TEK-DER) Genel Başkanı Naci Şahin, “Katsayı farkı o kadar çok açıldı ki, bundan sonra asıl dava açması gerekenler meslek liseliler olacaktır” dedi.

Gönüllü Eğitimciler Derneği Başkanı İbrahim Şahin ise “15 puan, çok büyük bir fark. Binlerce öğrencinin sırasını etkileyecektir.” diye konuştu.

MES-TEK-DER Genel Başkanı Naci Şahin, YÖK’ün üniversiteye girişte uygulayacağı 0.12 ve 0.15 katsayı oranlarını değerlendirdi. Düz ve meslek liseliler arasındaki katsayı farkının tamamen kalkması gerektiğini söyleyen Şahin, şunları kaydetti:

“Anayasada eğitimde eşitlik ilkesi var. Lise mezunu olan iki gence mezun olduğu okuldan dolayı farklı katsayı uygulanması eşitlik ilkesine aykırı. Bu katsayı oranlarının tasvip edilmesi mümkün değil. Üniversiteye girişte herkese eşit şartlar uygulanmalı. Kişinin sınavdan aldığı notun değerini düşürmek, insan haklarına aykırıdır. Bunun düzeltilmesi gerekir. Katsayı farkı o kadar çok açıldı ki, bundan sonra asıl dava açması gerekenler meslek liseliler olacaktır.”

“NEDEN EĞİTİM HAKKINI KISITLIYORUZ?”

GÖNÜLLÜ Eğitimciler Derneği Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Erdoğan ise şunları dile getirdi: “0.3 ve 0.8’e göre biraz iyileşme var. Neden çocukların eğitim hakkını kısıtlıyoruz? Bu katsayı oranları sanayimiz için büyük kayıplara neden olacaktır. 15 puan çok büyük bir fark. Binlerce öğrencinın sırasını etkileyecektir. Böyle bir adaletsizlik olamaz. Bilim ve teknikte ilerlemek için meslek liselerin önünü açmak gerekir. Katsayı farkının tamamen kaldırılması, hatta üniversitelere sınavsız girişlerin sağlanması gerekir.”




Gündemin nabzını tutmak için tıklayın!
www.sentezhaber.com

19.03.2010


 

YENİ KATSAYILARIN GEREKÇELİ KARARI AÇIKLANDI

YÖK Genel Kurulu’nun yeni katsayıların alanını tercih edecek öğrenciler için 0.15, alanı dışında tercih yapacak adaylar için 0.12 olarak belirlenmesinin gerekçesi açıklandı.

Gerekçede, ‘’Kurulumuzca belirlenen yeni oranlar eski sistemde olduğu gibi farklı alana yönelmek isteyen öğrencilerin geleceğini belirleme hakkını kullanmalarını imkânsızlaştıran değil, yargı kararları doğrultusunda oldukça zorlaştırıcı etki yaratan bir orandır. 2010 yılına kadar uygulanan sistemde lisans programlarına yerleştirmede referans alınan 3 puan türü yerine yeni sistemde lisans programlarına yerleştirmede esas alınan 18 puan türü getirilmiştir. Yerleştirmeye esas alınan bu 18 puan türünde katsayı nedeniyle puan farkının belirlenen orandan daha fazla açılması yeni sistemin işlerliğinde önemli bir sorun oluşturacaktır’’ denildi.

19.03.2010


 

Eylem Planı, kararlılığın göstergesi

BAKANLAR Kurulu tarafından 15 Martta onaylanan 2010-2011 AB Eylem Planının, Türkiye’nin AB konusundaki kararlılığının teyidi niteliğindeki en önemli göstergelerden biri olduğu belirtildi.

AB Genel Sekreterliği Katılım Politikası Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, katılım müzakerelerine gelecek dönemde daha fazla ivme kazandırmayı, kamuoyunu bilgilendirerek AB konusunda farkındalığı ve desteği daha da arttırmayı amaçlayan “Yeni Bir Avrupa Birliği Stratejisi”nin Ocak 2010 ayında yürürlüğe konulduğu hatırlatıldı. Sivil toplum kuruluşları ve kamuoyuyla geniş bir şekilde paylaşıldığı bildirilen stratejinin “İkinci Platformu”nun, müzakere sürecinin gereklerini Türkiye’nin öncelikleri ve takvimi çerçevesinde yerine getirmeye ve 2013 yılına kadar Türkiye Müktesebatının AB Müktesebatına mümkün olabilecek en üst düzeyde uyum sağlamaya yönelik çalışmaları kapsadığı belirtilerek, bu amaçla, açılıp açılmadığına, askıya alındığına veya bloke edildiğine bakılmaksızın tüm fasıllar için yapılması öngörülen mevzuat çalışmalarını içeren 2010-2011 Eylem Planının 15 Mart 2010 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından onaylandığı kaydedildi. Açıklamada, “3 aylık bir çalışmanın ürünü olan ve 67 kamu kurum ve kuruluşumuzun katkısıyla hazırlanmış olan bu Eylem Planı, ülkemizin AB konusunda kararlılığının teyidi niteliğindeki en önemli göstergelerden biridir” denildi. Öte yandan, Eylem Planında öngörülenlerin AB üyelik sürecinin yanı sıra Türk insanının hak ettiği hayat standardına kavuşması için gereken unsurlar olduğu bildirildi.

19.03.2010


 

Gül, Talat ile görüştü

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile görüştü.

Görüşmede, Talat, KKTC’ye verdiği ‘’eşsiz katkı ve desteği’’ dolayısıyla Gül’e teşekkür etti. Görüşmede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Ada’daki problemlerle ilgili iç hukuk yolunun izlenmesini kabul etmesinin önemi üzerinde durulduğu bildirildi. Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde yer alan bilgiye göre, görüşmede KKTC Cumhurbaşkanı Talat, Cumhurbaşkanı Gül’e Ada’da yürütülen müzakere süreci hakkında bilgi verdi. Görüşmede ayrıca, AİHM Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Ada’daki problemlerle ilgili iç hukuk yolunun izlenmesini kabul etmesinin önemi üzerinde duruldu. Talat, KKTC’ye verdiği ‘’eşsiz katkı ve desteği’’ dolayısıyla Gül’e teşekkür etti.

19.03.2010


 

Tarihimiz çarpıtılamayacak kadar temiz

BAŞBAKAN Erdoğan, 1915 olaylarına ilişkin, “Biz, Çanakkale ruhunu kendimize rehber edinmiş bir milletiz. Bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse, tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir” dedi.

Erdoğan, Çanakkale 18 Mart Stadı’nda düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 95. yıl dönümü kutlamalarına katıldı. Başbakan Erdoğan, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarıyla ilgili bazı ülkelerin parlamentolarında alınan kararları değerlendirdi. ‘’Biz, Çanakkale ruhunu kendimize rehber edinmiş bir milletiz’’ diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Altını çizerek ifade ediyorum, bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse bu ülkenin tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir, azizdir, şanlıdır, güneş gibi parlak bir hakikattir. Eğer 1915’de Türkiye’nin Doğu’sunda yaşanan olaylar, aydınlatılmak isteniyorsa bunun adresi binlerce kilometre uzaktaki parlamentolar değil, arşivlerdir, belgelerdir, anılardır, raporlardır, mektuplardır, resimlerdir. Çanakkale’de emperyalist duygularla ölüm kusan, Türk milletinin vatanına tasallut eden kimi ülkelerde, bugün görülen sorumsuz açıklamalar, alınan haksız kararlar, özür dilenmesi gereken bir millete karşı iftira atmaktan başka hiç bir anlam taşımaz. Bizim medeniyetimizde öldürmek, katletmek, soykırıma uğratmak yoktur. Bizim medeniyetimiz sevgi medeniyetidir, bizim medeniyetimiz hoşgörü ve kardeşlik medeniyetidir. Biz, her zaman savaşı değil, barışı yüceltiriz, kin ve nefreti değil, sevgiyi ve hoşgörüyü esas alırız, dışlamayı değil, kucaklamayı tercih ederiz. Gelecek; kin ve nefret üzerine kurulamaz geleceği barış ve kardeşlik üzerine kurmak durumundayız. Geçmişe takılıp kalanlar, aydınlık bir geleceğe ulaşamazlar.’’

19.03.2010


 

FINDIKLI EKMEK TEKLİFİ

TRABZON Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Güngör Köleoğlu, başta Ankara ve İstanbul gibi büyük şehirler olmak üzere Türkiye’nin her yanındaki ekmek fabrika ve fırıncılarını, fındıklı ekmek üretmeye davet ettiklerini belirtti.

Köleoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, ‘’İşin Temel’i fındık olsun ekmeğin içinde Dursun’’ sloganıyla Türkiye’deki fındık tüketimini arttırmak amacıyla geçen yıl Mayıs ayında Fındıklı Ekmek Projesi’ni başlattıklarını hatırlattı. TOBB’dan sağladıkları destekle projeyi sürdürmeye devam ettiklerini ifade eden Köleoğlu, şunları kaydetti: ‘’Desteğimizle fındıklı ekmek üretmeye başlayan bir çok firma, artık kendi imkânları ile fındık unu temin ederek projeyi sürdürüyorlar. Borsa tarafından 2-5 milimetre aralığında özel olarak ürettirilen fındık unlarının fırınlar ve ekmek fabrikalarına bedelsiz olarak verilerek desteklenen proje kapsamında Ankara, Bursa, Denizli, Kocaeli, İzmir, Giresun, Ordu ve Erzurum gibi illerde çeşitli firmalar tarafından deneme üretimi yapılan fındıklı ekmeği Çorum’da imal eden Meram Unlu Mamulleri, gelen taleplerin artması üzerine raf ömrü uzun fındıklı ekmek de üretmeye başladı. Çorum’da kalıcı hale gelen üretimin benzeri Denizli’de de yakında hayata geçirilecek. Başta Ankara ve İstanbul gibi büyük kentler olmak üzere ülkemizin her yanındaki ekmek fabrika ve fırıncılarını fındıklı ekmek üretmeye dâvet ediyoruz.’’

19.03.2010


 

Kanserli hücreler yaşlandırıldı

Kanserlİ hücreleri ilâçlarla öldürmek yerine, hücrelerin yaşlanarak kendiliğinden ölmelerini sağlayan bir yol bulundu.

Fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, Skp2 adlı bir genin bloke edilmesi, kanser hücrelerinin yaşlanmasını başlatarak, hücrelerin bölünmesinin durmasını ve tümörün büyümesinin engellenmesini sağladı. Nature dergisinde yayımlanan makalede, bulgunun kanserle mücadelede yeni stratejilerin geliştirilmesine yol açabileceği kaydedildi.

19.03.2010


 

İslâm terörden men eder

Pakİstan Edebiyat Akademisi tarafından, başşehir İslamabad’da düzenlenen “Tasavvuf ve Barış” konulu konferansta 31 ülkeden 82 akademisyen, yazar ve sivil toplum örgütü temsilcisi buluştu.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari, “Kutsal İslâm dini kişisel çıkarlar için silâh olarak kullanılıyor” dedi.

Ülkesinin ve İslâm dünyasının dinin istismarına yönelik sorunlarla karşı karşıya olduğunu belirten Zerdari, tasavvuf anlayışıyla her türlü aşırıcılık ve terörün üstesinden gelineceğine olan inancını ifade etti. Zerdari şöyle konuştu: “Geçmişte din kisvesi altında ekilen nefret tohumlarını şimdi terörizm ve ayrımcılık olarak biçiyoruz. Bizler en son ve en güzel din olan İslâm’ın mensuplarıyız. İslâm dini, mensuplarına barış, hoşgörü, uyum ve en önemlisi fertler ve toplumlar arası sevginin tesisinin sağlanmasını emreder. Tasavvuf erbabı gönül erlerinin hayatları ve eserleriyle sundukları mesaj, sadece Müslümanların değil, diğer din mensuplarının da Allah’a yaklaşmalarına vesile olmuştur.”

TÜRKİYE’DEN KATILIMCILAR

Bu arada konferansa Türkiye’den katılan Marmara üniversitesi öğretim üyesi Prof. Mahmut Erol Kılıç, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Necdet Tosun ve Rumi Forum Başkanı Harun Köken de birer konuşma yaptı. Köken, “Dünya Barışına Mevlânâ’nın Katkısı” başlıklı konuşmasında, İslâm dininde zorbalık ve cehaletin yerine af ve hoşgörünün olduğunu belirterek, Mevlânâ, Yunus Emre ve Ahmed Yesevi gibi tasavvufçuların hayatı ve eserlerindeki sevgi ve hoşgörüyü anlattı.

19.03.2010


 

Dinozor kemiğinden İsviçre saati

İsvİçre’dekİ ünlü saat firması Louis Moinet, gerçek dinozor kemikleri kullanarak 295 bin dolar değerinde saat imal etti. Firmadan yapılan açıklamada, sadece 12 tane üretilen saatin içine 145 milyon yıl önce yaşadığı tahmin edilen devasa otobur Diplodocus’un bir fosilinden kemikler konulduğu belirtildi. Ağırlıkları 10 - 20 ton arasında değişen Diplodocus’ların boyu 30 metreye kadar ulaşabiliyordu. Saate ‘Zaman Kaşifi’ adını veren firma, dinozor kemiğinden yapılan kasanın 18 karat beyaz altın ve 56 baget elmasla süslendiğini bildirdi. Saatin önümüzdeki günlerde satışa çıkarılması bekleniyor.

19.03.2010


 

BM’den kutup ayısı avına devam kararı

Kutup ayılarının avlanmasını yasaklayan BM tasarısı, BM’de yapılan oylamada reddedildi. ABD’nin desteklediği yasak teklifine Kanada, Norveç ve Grönland’ın öncülük ettiği ülkeler karşı çıktı. Tasarıya muhalif ülkeler, avdan kaynaklanan ticaretin oluşturduğu tehlikenin çok az olduğunu ve yerlilerin yaptığı avın, yerli ekonomisi için hayatî olduğunu ileri sürüyor. Muhalif ülkeler, ayrıca ticaretin, soyu tükenme tehlikesinde olan hayvanlara zarar verdiği fikrine de şüpheyle bakıyor. Küresel ısınmanın meydana getirdiği etkilerin sembolü olan kutup ayılarının sayılarının 20 ile 25 bin arasında olduğu belirtiliyor. Kutup ayılarının çoğu Kanada topraklarında yaşıyor.

19.03.2010


 

Youtube’a bir dakikada bir günlük görüntü yükleniyor

Vİdeo paylaşım sitesi Youtube, platformuna her dakika 24 saatlik görüntü yüklendiğini bildirdi. Youtube yetkilisi Hunter Walk, grubun blogunda yaptığı açıklamada, “Bu nereye kadar gidecek? 30 saat, 36 saat” diyerek, bu verilerin, görüntünün oynadığı rolün önemini ve yükleme üstüne yüklemeyle dünyayı nasıl değiştirdiğini gösterdiğini kaydetti. Google’ın sahibi olduğu Youtube, 2009’un Ocak ayında platforma her dakika 15 saatlik, Mayısta da 20 saatlik video yüklendiğini açıklamıştı. Dakikada yüklenen görüntü boyutu, 2007 ortasında sadece 6 saatti. Google, 2006’da Youtube’u 1,65 milyar dolara satın almıştı.

19.03.2010

 
Sayfa Başı  Geri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu

Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim oktay usta yemek tarifleri Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl