23 Mayıs 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Gundi Kemal!

CHP’de sıcak günler yaşandı, yaşanmaya da devam ediyor. Bu olay çok su götürecek gibi de duruyor. Kılıçdaroğlu’nun adı anılmaya başladığından beri bir çok sıfat kendisine yakıştırıldı. “Halktan biri” dendi, “Gandhi” dendi. Bütün bunların üstüne ben de Kürtçe bir kelime olan ve Türkçe’de karşılığını “Köylü” olarak bulan “Gundi” kelimesini uygun gördüm Kılıçdaroğlu’na, ama bunu inanarak mı söylüyorum? Tabiki hayır. Çokça okuduğunuz yorumlar gibi CHP’nin oylarını arttırmak isteyen ağır ağabeylerin elini attığı bu olayda parti genel sekreterinin istifasını isteyip sonra geri adım atan Kılıçdaroğlu’nun “gundi”lik yapacak pozisyonu olduğunu sanmıyorum. Bir toplantıda DYP’nin eski lideri Süleyman Soylu şöyle detmişti: “Siyasetçilerin son sözüne inanın!”

Hayrola Çerkes kardeş?

Geçtiğimiz gün eve doğru yürürken bir afiş gördüm. “21 Mayıs 1894 Çerkes sürgünü için yürüyüşümüze dâvetlisiniz!” Tabiî bunu üstüme alınmadım, ama Çerkeslerin böyle bir yürüyüş tertip etmesi manidar geldi bana. Bu sebepler demokratik açılım ile halkların kucaklaşmasını amaçlayan –ki başarısı tartışılır- hükümetin Çerkes vekilleri acaba, “Hayrola Çerkes kardeş?” sorusunu sorabildiler mi?

Okuyan da okumuyor

Geçtiğimiz günlerde gazetemizin manşetten de verdiği üzere üniversite gençliği üzerinde geniş kapsamlı bir anket çalışması yaptıran Millî Türk Talebe Birliği (MTTB) başkanlığı, üniversite gençliğinin neredeyse yüzde 60’lık bir kısmının okumadığını gözler önüne serdi. Bu doğrultuda MTTB ekibini tebrik ediyorum. Fakat değinmek istediğim konu başka.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı sayın Yaşar Okuyan, 1980 darbe döneminde yaşadıklarını “O Yıllar” adlı bir kitap altında toplamış. Tarihî belgelerin de yer aldığı kitap güzel bir çalışma olmuş. Lâkin kitabın 29. sayfasında şöyle bir ifade geçiyor: “...Mehmet Şevki Eygi, o yıllarda Nurcuların ileri gelenlerindendi ve CIA’yle bağlantılı olduğu iddia edilen bir isimdi...”

Şimdi Okuyan’a sormak lâzım: “Sen ki iletişim fakültesi mezunu, eski bir gazeteci –hatta o dönem bir gazetenin genel yayın yönetmenliğini de yapmış biri- olarak hiç mi okumadın da Eygi’yi Nurcuların lideri yaptın?”

“Üniversiteli gençliğine okumuyor” diye kızmayı biliyoruz, ama bu ülkede bakanlık yapmış birinin bu konularda bu sözleri sarf ediyor olmasına ne diyeceğiz? Yalova’da karşılaştığımızda bu konuyu iletip en azından kitabın sonraki baskılarında bu hatanın düzeltilmesini isteyeceğim. Muvaffak olur muyum bilinmez, ama şansımı deneyeceğim.

Erken seçimi bilmem ama...

AKP anayasa değişikliği ile oldukça hareketli günler yaşadı. Sonra Başbakan’ın İran, Azerbaycan ziyaretleri ve ardından Zonguldak’ta meydana gelen üzücü maden kazası vs derken gündem karıştı, ama AKP içinde gündem değişmedi: Görevden alınan teşkilâtlara kim atanacak?

Bayram değil seyran değil -hoş 19 Mayıs bir bayram ama- AKP bazı teşkilâtlarını niye görevden aldı? En yakın örneğini Yalova’da gördüğüm bu değişimlerde eski şaşaalı dönemlerin yerine eski teşkilâtçı, eski dostlar ağırlıklı bir teşkilât yapılanmasına doğru gidiliyor. Teşkilâtlardaki bu değişimler erken seçim sinyali olur mu bilmem, ama AKP’yi seçim öncesi bir telâş aldığını bilirim.

YAVUZ TOPALCI [[email protected]]

23.05.2010


Biz Allah’tan geldik, yine O’na dönüyoruz

Hakkın emriyle inanmış mübarek nesle pakize bir örnek olan, Mustafa Nezihi Polat’ı Hakk’ın rahmetine tevdi etmiş bulunuyoruz. Konya İdadî Müdürlerinden merhum Ayaşlı Şair Şakir Bey’in şu beyiti:

Senden sanadır azimet avdet

Herşey sana müntehirdir elbet

Kur’ân-ı Kerim’in muhtelif sûrelerindeki ayet-i kerimenin mealidir.

Her emr-i Hakk’ın vukuunda İslâmî bir an’ane olarak “Onlara musîbet vaki olunca biz Allah’tan geldik, yine O’na dönüyoruz, derler” mealindeki âyet-i kerimeyi tekrar ederiz.

Ne gelmek ve ne gitmek elimizdedir. Zayıf ve muti bir kul olarak Hakk’ın emirlerine boyun kesmekten başka yapacak birşeyimiz yoktur.

Gençti, cevherdi, serâpa timsal-i faziletti. Akıllara hayret veren bir çalışma kudretine sahipti, inanmıştı. Hayır uğruna çalışan faaliyet dinamosu imanla müteharrikti. Gecesi gündüzü yoktu. Bilmem kaç saat uyurdu? Mişkat-ı felâhını aydınlatan Nur kandilini misbah-ı kudret daha sebavetinde tenvir etmişti. O parlak bir iman ve mefkûre yıldızı idi. Onun hayatı bir kitap teşkil edecek kıymet ve ehemmiyettedir.

Gazeteciliği “Hür Söz”de öğrenmiş olan serhaddin bu tevaha levendi, Yeni Asya’ya hareket-i fikriyeyi hür sözlerle getirmişti. Bir arkadaşımın dediği gibi sivri uçları yoktu, makuldü, taviz vermeksizin bir itidal timsali idi.

Kendisinde kâmil bir reşidin muhakemesi vardı. Hülâsa inanmış gençliğe bir bedraka-i kudret idi. Üzüntümüze elbette payan yoktur. Ne de olsa insanız, zayıfız. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerim’de “İnsanoğlu zayıf olarak yaratıldı” buyuruyor. Hilkatimizin dışına çıkamayız.

Yanıp yakılmalarımızı Rabb-i Gafur hiçbir zaman isyan mahiyetinde kabul etmez.

Her hükmünde bir sebep vardır. Onun nesili bu tecelli karşısında sayini iki kat arttırmakla vazifelidir.

Ebeveynine, kardeşlerine, kederli evine, yakınlarına, dostlarına, gazetedeki bütün mesai arkadaşlarına, kendisini Allah rızası için sevenlere, hülâsa bütün ihvanımıza samimî kalbimle başsağlığı diler, kendisini Cenâb-ı Kibriya’nın azamet ve celâlinden tücce-i rahmetinde müstağrak eylemesini tazarru ve niyaz ederim.

(Yeni Asya, 24 Ağustos 1972)

MAHİR İZ

23.05.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.