10 Temmuz 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Yurt Haber

 

Tarımda ithalatçı olduk

ANKARA Ticaret Odası’nın ‘’Tarım Rapor’’una göre bir zamanların ‘’tahıl ambarı’’ olan Türkiye, tarım ithalatçısı oldu.

Yunanistan’ın yüzölçümünün yaklaşık iki katı büyüklüğünde tarım alanına sahip olan Türkiye, Yunanistan ve ABD’den pamuk, Rusya’dan buğday, Fransa’dan arpa, Mısır’dan pirinç, Ukrayna’dan mısır, Sri Lanka’dan çay, İtalya’dan bakla, Çin’den sarımsak, Panama’dan muz, Meksika’dan nohut, Kanada’dan mercimek ithal ediyor. ATO’dan yapılan yazılı açıklamada Tarım Raporu ile ilgili bilgi verildi. Buna göre, bundan 15-20 yıl öncesine kadar dünyanın tarımda kendi kendisine yeten 7 ülkesinden biri olan Türkiye, bugün 100’ü aşkın ülkeden tarım ürünleri ithal ediyor.

Türkiye’nin 24,5 milyon hektar (245 bin kilometrekare) büyüklüğünde tarım alanı bulunuyor. Bu alanın 4,2 milyon hektarlık (42 bin kilometrekare) bölümü her yıl nadasa bırakılıyor. Türkiye’nin tarım alanlarının büyüklüğü, AB üyesi Lüksemburg’un yüzölçümünün 95 katı büyüklüğünde, İngiltere’nin ise yüzölçümüne eşit. Danimarka’nın 5,6 kat, Hollanda’nın ve İsviçre’nin 5,9 katı büyüklüğünde tarım alanına sahip olan Türkiye, her yıl Hollanda büyüklüğünde tarım alanını nadasa bırakıyor.

10 YILDA 29,9 MİLYAR DOLARLIK İTHALATI

1980’lerin başında Türkiye’nin tarım ürünleri ihracatı 2 milyar dolar seviyesinde iken, ithalatı sadece 50 milyon dolardı. 30 yıl sonra gelinen noktada, tarım ürünleri ihracatı 4,3 milyar dolar, ithalatı ise 4,5 milyar dolara ulaştı. 30 yılda tarım ürünleri ihracatı iki katına çıkarken ithalat 90 kat büyüdü. Son 10 yıllık verilere göre, Türkiye’nin tarım ürünleri ithalatı, 2000 yılında 1 milyar 973 milyon dolar iken 2009 yılında 4 milyar 447 milyon dolara yükseldi. Son 10 yılda Türkiye’nin 29 milyar 925 milyon doları tarım ürünleri ithalatına gitti. Tarım ürünleri ithalatının toplam ithalat içindeki payı 2009 yılı itibariyle yüzde 3,2 olarak gerçekleşti.

SADECE ÜÇ ÜRÜNDE KENDİMİZE YETİYORUZ

Pek çok üründe ihtiyacının altında üretim yapan Türkiye, TÜİK’in Nisan 2010’da açıkladığı ‘’Bitkisel Ürün Denge’’ verilerine göre, sadece şeker pancarı, patates ve nohutta kendi kendine yetebiliyor. Türkiye, ihtiyacı olan ayçiçeğinin yüzde 46,6’sını, kırmızı mercimeğin yüzde 45,2’sini yeşil mercimeğin yüzde 65,7’sini, pirincin yüzde 75,6’sını, mısırın yüzde 79,9’unu, kuru fasulyenin yüzde 83,7’sini ancak üretebiliyor. ATO Başkanı Sinan Aygün, Türkiye’nin tarımda dışa bağımlılığa doğru hızla yol aldığını söyledi. Türkiye, nüfusu hızla artan bir ülke olmasına karşın, tarımsal üretimin nüfus artışına paralel olarak yükselmediğine dikkati çeken Aygün, 2000 yılından 2009 yılına kadar 6,8 milyon kişi artan Türkiye nüfusunun yüzde 11,9 oranında büyürken, aynı dönemde, tarımsal üretim artışının yüzde 9,5 ile nüfus artışının gerisinde kaldığını kaydetti.

10.07.2010


 

Alaçam Yeni Asya Bürosu açıldı

Samsun’un Alaçam ilçesinde Yeni Asya Bürosu faaliyete başladı. Alaçam Yeni Asya Gazetesi Temsilcisi N. Serkan Dağlı büro açılışı ile ilgili şunları söyledi: ‘’2,5 yıllık bir süredir Yeni Asya’nın her yere ulaşması için mücadele veriyoruz.

‘Ulaşılmadık yer kalmayacak’ sloganı ile çıkmış olduğumuz hizmet kervanında Alaçam Risâle-i Nurları Yeni Asya ile daha iyi tanıma imkânı buldu. Öğretmeninden müdürüne, işçisinden esnafına, memuruna ve öğrencilere varıncaya kadar yüze yakın insanı Yeni Asya ile tanıştırdık Elhamdülillah. Tutmuş olduğumuz iki oda ve bir mutfağa sahip dairenin bir odasını kitap, dergi ve gazete hizmetleri için kullanırken, diğer odamızı da Risâle-i Nur dersleri yapmak amacıyla düzenledik. Hizmet-i Kur’ân’a omuz veren Yeni Asya camiasına duâ ediyor ve duâlarını bekliyorum.” Alaçam / İLKER KARATAŞ

10.07.2010


 

Beklenen turist gelmedi

AVRUPA Kültür Başkenti ünvanıyla başlayan 2010 yılında 10 milyon turist hedefleyen İstanbul, yılın ilk 6 ayında beklediği ilgiyi göremedi.

Şehre gelen yabancı sayısı geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 4,6 oranında azaldı.

Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları ile Haydarpaşa, Pendik ve Karaköy limanlarından alınan verilere göre; 2010 yılı Ocak-Haziran aylarında İstanbul’a gelen yabancı sayısı toplam 3 milyon 93 bin 488 oldu. Ayrıca Edirne’deki Kapıkule, İpsala, Pazarkule ve Hamzabeyli kara hudut kapıları ile Kapıkule ve Uzunköprü gar hudut kapılarından giriş yapan yabancılardan üçte birinin İstanbul’a geldiği belirlendi. Böylece İstanbul’a gelen yabancı ziyaretçi sayısı toplam 3 milyon 358 bin 243 olarak gerçekleşti. Bu verilere göre, İstanbul’a gelen yabancı sayısı geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 4,6 oranında azaldı. İstanbul Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Emre Bilgili,

‘’İstanbul’da, Avrupa Kültür Başkenti olmasına rağmen bir artış sağlanamaması, kente en çok ziyaretçi gönderen Avrupa ülkelerinde (Avrupa ülkelerinin İstanbul içerisindeki payı yüzde 50,2’dir) iktisadî krizin devam etmesi, bunun da seyahatin önemli oranda Avrupa içi gerçekleşerek yurt dışı çıkışları olumsuz etkilemesi olmuştur’’ diye konuştu. Avrupa ülkelerinden İstanbul’a gelişteki düşüşün bir diğer sebebini ise Bilgili, Türk kökenli Avrupalıların Türkiye’ye girişlerinde İstanbul’a değil, doğrudan Ankara ve Anadolu şehirlerine uçuş yapmalarının artış göstermesinden kaynaklandığı kaydetti.

10.07.2010


 

Sigara, trafikten de beter

TÜRKİYE'DE, trafik kazalarında ve depremde ölenlerden daha fazla kişi, her yıl sigaraya bağlı sebeplerle ölüyor.

Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Prevantif Onkoloji (Kanserden Korunma Bilimi) Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Çelik’in, TBMM Kanser Araştırma Komisyonuna sunduğu dokümana göre, her yıl dünyada 5 milyon kişi, sigaraya bağlı hastalıklar dolayısıyla her 6 saniyede 1 kişi ölüyor. Türkiye’deki tabloya göre ise 70 milyonun 20 milyonu sigara içiyor, her yıl 120 bin kişi sigaraya bağlı sebeplerden dolayı vefat ediyor. Türkiye’de sigaraya bağlı yıllık ölüm sayısı, bir yılda trafik kazalarında ölen 5 bin kişinin yaklaşık 25 katı, İzmit depreminde ölen 35 bin kişinin yaklaşık 4 katı, terörle mücadelede 30 yılda kaybedilen 40 bin kişinin 3 katı. Akciğer kanseri dünyada giderek artış gösteriyor. Dünyada yıllık olarak 1 milyon yeni akciğer kanseri teşhisi, her 30 saniyede bir yeni bir akciğer kanseri teşhisi konuluyor. Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 20 bin erkek, 4 bin kadına akciğer kanseri teşhisinde konuluyor. Bu da her 20 dakikada bir yeni bir akciğer kanseri teşhisi anlamına geliyor. Sigara içmeyenler de çevresel tütün dumanına maruziyet, akciğer kanserini yüzde 30-40 artırıyor.

10.07.2010


 

Kayısı üreticisine destek müjdesi

TARIM ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, don olayından zarar gören kayısı üreticilerinin zararlarının karşılanacağını söyledi.

Malatya Belediyesi’nin kayısıyı tanıtmak amacıyla Ankara’da düzenlediği etkinliklere katılan Tarım ve Köyişleri Bakanı Eker, don olayından zarar gören çiftçilere 87,5 milyon lira ödeme yapılacağını kaydetti. Malatya kayısısının lezzetinin yanı sıra ticarî ve ekonomik değeri açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Eker, kuru kayısı ve taze kayısı üretimi açısından Malatya’nın Türkiye’ye çok yüksek değer kattığını vurduladı. Bu yıl yaşanan don olayı ile birlikte çiftçilerin yüzde 30 ve üzeri zarar gördüğünü hatırlatan Eker, ‘’Don olayından zarar görenlere dekar başına 150 lira destek ödemesinde bulunulacak. Bu konudaki listeler askıya çıktı. Askı süresi sona erdiğinde itirazlar değerlendirilerek ödeme yapılacak’’ dedi. Eker, yaşanan don olayı neticesinde toplamda 25 bin çiftçiye 87,5 milyon lira destek ödemesi yapılacağını dile getirdi.

10.07.2010


 

Orta Doğu’nun sütü Türkiye’den karşılanacak

TÜRKİYE genelinde son yıllarda süt ve süt ürünleri üretimine yönelik büyük ve modern çiftliklerin kurulmasıyla ihracatta da artış yaşanıyor.

Türkiye en fazla süt ihracatını Irak, Sudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere gerçekleştiriyor. Türkiye’de süt sektöründe üretim daha çok küçük aile işletmeleri tarafından yapılırken, son yıllarda süt ve süt ürünleri üretimine yönelik büyük ve modern çiftlikler ile süt işleme tesisleri kurulmaya başlandı. Ülke genelinde yaşanan olumlu gelişmelere paralel olarak Türkiye’nin süt ürünleri ihraç pazarları da artış gösteriyor. Türkiye’den süt ve süt ürünleri ihracatı daha çok Orta Doğu ülkeleri ile Türk Cumhuriyetlerine yapılıyor. Türkiye’nin bu konuda başlıca ihraç pazarları arasında Irak, Suudi Arabistan, Kuveyt, KKTC, Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye, Azerbaycan, ABD, Arnavutluk, Katar, Ürdün, Bahreyn, Mısır ve Lübnan yer alıyor. Süt ihracatında Irak, Sudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler başı çekiyor. Türkiye’nin süt ürünleri ihracatının yarıdan fazlasını ise peynir oluşturuyor. 2008 yılında 62 bin 346 ton süt ve süt ürünü ihracatından 145 milyon 49 bin dolar kazanılırken, 2009 yılında bu rakam 65 bin 258 ton karşılığında 150 milyon 330 bin dolara çıktı.

10.07.2010


 

SBS sonuçları, eğitimdeki sorunları ortaya çıkardı

DEMOKRAT Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, 2010 Yılı SBS Sınav Sonuçlarına göre ilk 10 giren öğrencilerin özel okul ve kolejlerden çıkmasını, eğitim sistemini bir kez daha kapsamlı bir şekilde tartışmaya açar derecede düşündürücü olduğunu söyleyerek, ‘SBS başarı demografisi, Türkiye’nin batısı ile doğusunu, özel okuluyla devlet okulunu, yoksul semt okuluyla zengin mahalle okullarını bir kez daha bıçak gibi ikiye bölmüştür” dedi.

Sınavlarda ‘şampiyon’ olanlar kadar, ‘başarısız’ olan öğrencilerin ve bu öğrencileri başarısız kılan nedenlerin acil olarak açıklanması ve sorgulanması gerektiğinin altını çizen Gürkan Avcı, “Türkiye artık sadece sınav şampiyonlarını tartışmayı bırakmalı, her geçen gün içten içe çürüyen eğitim sisteminin sorunlarına nasıl çözüm bulunabileceğini tartışmaya açmalıdır. Son birkaç yılda yapılan OKS, SBS ve ÖSS sonuçlarının ortaya çıkardığı en çarpıcı sonuç, tamamen eşitsizlikler üzerine kurulu olan eğitim politikalarının eğitim sistemini iflâs noktasına getirmiş olmasıdır” dedi. Özellikle son yıllarda yaygınlaşan sözleşmeli öğretmenlik, geçici personel çalıştırma gibi uygulamalarında, eğitimin niteliğini ve sürekliliğini olumsuz etkilendiğini kaydeden Avcı, “Okul öncesi eğitimden yükseköğrenime kadar tüm eğitim sistemi; bölgeler ve okullar arasındaki eşitsizliklerin giderildiği, herkesin eğitim hakkından, eşit ve parasız olarak yararlanacağı bir şekilde yeniden düzenlenmek zorundadır” diye konuştu.

10.07.2010


 

Yarım saat yağmur yağdı, onlarca ev sular altında kaldı

ESENYURT'TA yaklaşık 30 dakika etkili olan sağanak yağmur dolayısıyla onlarca ev sular altında kaldı.

Kanalizasyon kanallarının tıkalı olması dolayısıyla, caddenin dere yatağına dönüştüğü mahalledeki çevre sakinleri Esenyurt Belediyesi’ne tepki gösterdi. Meteoroloji’nin İstanbul’da yoğun yağış yaşanacağına dair uyarılarının ardından AKOM alarma geçti. Yaklaşık 30 dakika boyunca yağan ve aralıklarla devam eden yağmur, İstanbul’da önemli bir soruna sebep olmazken Esenyurt ilçesi Atatürk Mahallesi olumsuz etkilendi. Yağışlarla biriken sular, kanalizasyon kanalından geçemediği için taştı. Caddeler lağım suyuyla doldu. Sümbül Efendi Sokak’ta dereyi andıran görüntüler oluştu. Giriş kattaki ve bodrum kattaki onlarca evin yanı sıra Kıraç İMKB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’ni su bastı. Evlerin içindeki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Pis su, kanallardan geçemeyince olay yerine kepçe ve iş makineleri çağrıldı. Toprak yoldan pis suyun gitmesi için yol açan iş makineleri suları tahliye etmeye çalıştı. Tahliye sırasında İSKİ’ye ait vidanjörler de kullanıldı. Evlerinin bir anda sular altında kaldığını gören çevre sakinleri, yaşananlardan Esenyurt Belediyesi’ni sorumlu tuttu. Belediye yetkililerine tepki gösteren vatandaşlar, ilgililerin sorunlarına çare bulmadığını öne sürdü. Evindeki bütün eşyanın tahrip olduğunu ve kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Aşkın Balcı, “Yaklaşık 10 dakika yağmur yağdı. Kanalizasyon kanalları dar olduğu için ve pislikler kanalı tıkadığı için yağmur suyu, kanallardan geçemedi. Onlarca kere kanalizasyon kanalının büyültülmesi yönünde dilekçe verdik. Ama bizimle ilgilenen olmadı. Şimdi ne yapacağımızı bilmiyoruz” dedi. Bütün eşyasının yeni olduğunu ve bütün emeğinin bir gecede yok olduğunu kaydeden Şeyma Kara, “Evimin içinde yarım metre su birikintisi var. Su baskının olduğu sırada ikiz çocuklarım evdeydi. Ya onlara bir şey olsaydı! Kim hesabını verecekti?” diye tepki gösterdi.

10.07.2010


 

Hatay Valiliğinden ‘yayla’ uyarısı

HATAY Valiliği, yayla ve meraya çıkacak vatandaşları yangın ve terör olaylarına karşı uyardı.

Yaylaya çıkacak vatandaşlardan en yakın jandarma komutanlıklarına bilgi vermeleri istendi. Valilik Basın Bürosundan yapılan yazılı açıklamada, İl Emniyet Komisyonu toplantısında alınan kararların ilgili kişilerin yanı sıra vatandaşlara da duyurulduğu, buna rağmen bazı vatandaşların kurallara uymadıklarının gözlendiği belirtildi. Yayla ve meraya çıkışların yoğunlaştığı belirtilen açıklamada, şöyle denildi: ‘’Yayla, mera ve operasyon alanı olan kırsal bölgelere piknikçi, avcı, yaylacı ve benzeri gerekçelerle çıkacak vatandaşlarımızın, orman yangınları ve operasyonlar açısından en yakın Jandarma Birlik Komutanlıklarına bilgi vermeleri gerekmektedir.’’

10.07.2010


 

Türkiye’nin köyde kurulan ilk “Bilim Evi” açıldı

ORDU Üniversitesi’ne bağlı olarak, Türkiye’nin bir köyde kurulan ilk “Bilim Evi” ile ülkemizin bir köyde kurulan ikinci Herbarium’u, Rektör Prof. Dr. Haluk Kefelioğlu tarafından, Mesudiye’nin Aşağı Gökçe Köyünde açıldı.

20’nci Mesudiye Kurultayı dolayısıyla 3 Temmuz Cumartesi günü yapılan açılış töreninde konuşan Prof. Dr. Kefelioğlu, Bilim Ev’iyle “Herbarium”un, bitki örtüsü itibariyle çok dikkate değer bir yöre olan Mesudiye’nin zenginliğinin bilinir hale gelmesinde çok önemli bir rol oynayacağını vurguladı. Kefelioğlu, “alan çalışması” yapmak isteyen her bilim dalına mensup akademisyenlerin, araştırma için gerekli süre kalabilecekleri Bilim Evi’nden, yararlanabileceğini açıkladı. Aşağı Gökçe’den önce, Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde de bir herbarium açılmıştı.

10.07.2010


 

Bayan okuyucular Kalecik Yaylası’nda buluştu

Kahramanmaraş Yeni Asya bayan okuyucuları Osmaniye, Kalecik Yaylası’da okuma programı düzenledi.

Kahramanmaraş’tan katılan on üç kişilik grup bir hafta kaldığı Kalecik Yaylası’nda Risâle-i Nurları okudu, sohbet etti. Çeşitli yarışmaların yapıldığı, oyunların oynandığı program Kalecik Barajı gezisinin ardından sona erdi. Çok verimli geçen okuma programına katılanlar ayrılırken üzüntülerine rağmen başka bir programda buluşmak dileğiyle ayrıldılar. K. Maraş / MERVE YILMAZ

10.07.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.