01 Ağustos 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Görüş

Habercilik bu değil

Sabahleyin kalktım mutfakta bulduğum eften büften şeylerle karnımı az buçuk doyurdum, bu aralar okul tatil diye neredeyse bizim mutfak da tatile girmiş, içinde bişeycikler yok. Her tarafı karıncalar istilâ etmiş. Akşam bin bir meşakkatle temizliyorum, ama ne fayda! Sabah aynı tas aynı hamam. Hayvan severler evi basar korkusuyla ilâç falan almayı bile düşünemiyorum. Gece kapının önüne unutup da içeri alamadığım ayakkabımı hırsızın almadığını gördüğümde derin bir nefes çektim. Ayakkabıları giyip son hızla evden çıktım. Hemen köşede bizim mahallenin generalini gördüm. Her zamanki gibi hiç istifimi bozmadan ‘hazır ol’ komutuyla yanından geçtim. O da her zamanki gibi mırıldanmaya başladı. Neyse bir şey demeden gazeteye gitmek için yola koyuldum.

Gazeteye geldiğimde hava artık serinlemişti. Yangın merdiveni tarafındaki büyük salonda gazete çalışanlarının büyük bir kısmı oturmuş, gündemdeki siyasî ve toplumsal olaylar hakkında konuşuyorlardı. Amaçları yarınki gazete manşetini belirlemekti. Etrafta boş bulduğum bir sandalyeye oturarak, onları izlemeye başladım. Zaten gündelik politikadan pek hazzetmeyen ben, muhabbet uzadıkça ve sosyal tartışmaların, hicivlerin ardı arkası kesilmeyince hepten sıkıldım. Kendimi çaya verdim, içtiğim çayların ve çektiğim ‘of’ların haddi hesabı yoktu. Bunu yüksek perdede yapmama rağmen bir türlü muhabbet bitmiyordu. Aslında genel hatlar itibariyle mutluydum, ama içimde bitmek bilmeyen heyecan yüzünden ortam sıkıcı bir durum arz etmekteydi.

Konuşmaların kesintiye uğradığı ve odaya sessizliğin çöktüğü bir anda; ‘’ağabeyler süper iki haber buldum’’ dedim. Herkes benim bu alâkasız çıkışıma hayret etmiş bir şekilde bana baka kaldı. ‘’Toplanın etrafıma size haberlerimi anlatayım’’ dedim. Herkes meraktan olsa gerek, toplandı. Ben hemen birinci haberimi çıkarıp okudum: ‘’İngiltere’de başta operadaki hayalet olmak üzere pek çok müzikalin bestekârı Andrew Lloyd Webber; ‘Hiçbir tablomu kedim Otoya (Otoman) değişmem’ diyor. Kedisini Van’dan getirttiğini söyleyen Webber, ‘Türünün nadir bir örneği, son bestemi bir sıçrayışta bilgisayardan sildi. Ona kızmadım’ dedi.”

Bu habere hiç kimse olumlu bir tepki vermedi. Meğerse bu ortalıkta dolaşan bir habermiş. Neyse fazla beklemeden diğer habere geçtim. Bülent Arınç, “Deniz Baykal’ı özlüyor musunuz?” sorusuna ‘’Hayır böyle bir özlem içinde değilim, o da beni özlemiyordur umarım’’ karşılığını verdi. Arınç, bir siyasetçi olarak Bülent Ecevit’i özlediğini belirti. Ayrıca ‘’Rahmetli Ecevit ne kadar kızarsa ne kadar kendisine ters gelen bir olayla karşılaşırsa karşılaşsın nezaketi hiç elde bırakmazdı. Şimdi onu özlüyoruz. Meselâ referandum konusunda bir engel oluşturmayacağını şahsen düşünüyorum’’ dedi.”

Bu haberi de şaşkın gözler arasında okudum. Kimse bir şey demeden oradan ayrıldı, ben de öylece arkalarından baktım. Zaten amacım ilgiyi üzerime çekmekti bunu yaptım, ama her halde haber yapma yeteneğimi biraz daha geliştirmem gerek yoksa bu gidişle gazeteye girmem bir sonraki bahara kalabilir.

ÇETİN KASKA

[email protected]

01.08.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.