25 Eylül 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Dünya

 

FURKAN, YARALI İKEN ÖLDÜRÜLMÜŞ

Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda vefat eden Furkan Doğan’ın babası Ahmet Doğan, BM İnsan Hakları Konseyi tarafından hazırlanan Mavi Marmara Raporu’nda Türkiye’nin haklılığının bir kez daha ortaya koyulduğunu söyledi.

Furkan Doğan’ın babası Ahmet Doğan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Bilirkişi Heyeti’nin Mavi Marmara Gemisine yapılan saldırıyla ilgili raporu okuduğunu belirterek, şunları söyledi: ‘’Raporun okuyup inceledim. Raporda oğlum Furkan ile ilgili bölümü de, tamamen objektif olarak hazırlanmış. Raporda Furkan’ın yaralı halde iken öldürüldüğü açıkça ifade edilmiş. Furkan’a çok yakın mesafeden ateş edildiği raporda açıkça belirtiliyor. Bu rapor Türkiye’nin haklılığını bir kez daha ortaya koyuyor. İsrail kendi içindeki sorumluları bulup cezalandırmalı. İsrail hükümeti uluslar arası kamuoyunda açıkça suçlu ilân edilmiştir. İsrail’in savunmasız insanlara yaptığı silâhlı saldırının boyutları, bu raporda açıkça ifade edilmiştir. Ben bu raporu, oğlunu kaybeden bir baba olarak olumlu buluyorum.’’ Ahmet Doğan, ABD vatandaşı olan oğlu Furkan Doğan için İsrail aleyhine Amerika’da dâvâ açmak için hukukî girişimlerinin devam ettiğini de kaydetti. Kayseri,

25.09.2010


 

BM raporunun gereği yapılsın

MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanı Av. Cihat Gökdemir, BM’nin İnsan Hakları Konseyi Veri Toplama Misyonu raporuyla İsrail’in Gazze Özgürlük Filosu’na yönelik saldırısının insan haklarının çok ağır bir ihlâli olduğu sonucuna ulaştığını belirterek gereğinin yapılmasın istedi. Öte yandan Cumhurbaşkanı Gül de, raporun bu elim hadise ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkartılması bakımından sağlam bir hukukî çerçeve teşkil ettiğini söyledi.

MAZLUMDER İstanbul Şube Başkanlığı, BM İnsan Hakları Konseyi’nin, İsrail’in Mavi Marmara baskını ile ilgili hazırladığı rapor hakkındaki görüşlerini bildirdi. 31 Mayıs 2010 tarihinde yaşanan, Gazze Özgürlük Filosu’na yönelik İsrail askerleri tarafından Akdeniz’in orta yerinde gerçekleştirilen saldırı ile ilgili Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin, Birleşmiş Milletler Olay İnceleme Komisyonu tarafından hazırlanan raporun Cenevre’deki Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne sunulmak üzere tamamlandığı hatırlatıldı.

“Komisyon, İsrail devletinin ve yetkililerinin uluslar arası sularda seyreden ve Gazze’ye insanî yardım malzemesi ulaştırma amacında olan Gazze Özgürlük Filosu’na yönelik saldırısının İnsan Haklarının çok ağır bir ihlâli olduğu sonucuna ulaşmış ve bu sonuca da yaptığı bağımsız ve tarafsız araştırmalar neticesinde varmıştır” denilen açıklamada, “Bu saptamayı yapan BM’nin insan hakları alanındaki temel organı olan İnsan Hakları Konseyi’dir. BM’yi her alanda referans kabul edenlerin, rapor İsrail’in saldırısını “orantısız ve kabul edilemez derecede gaddar” olarak tanımladığının anlaşılmasından sonra, raporu hazırlayan komisyonu tartışmaya açmalarını manidar buluyoruz” ifadelerine yer verildi. BM İnsan Hakları Konseyi’nin görevlendirmesiyle Sir Desmond da Silva’nın başkanlığını yaptığı İnceleme Komisyonu raporunun, İsrail’in saldırısını “orantısız ve kabul edilemez derecede gaddar” olarak tanımladığı belirtilirken, İsrail otoritelerinin kanunsuz olarak el konulan malları alıkoymasının devam eden bir suç olduğu kaydedildi ve İsrail’in söz konusu malları derhal iade etmesi istendi.

25.09.2010


 

Gül: Şimdi resmen özür dilenmeli

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Soruşturma Komisyonu’nun ve Veri Toplama Misyonu’nun Mavi Marmara gemisine yönelik saldırı ile ilgili çalışmalarına özel önem atfettiklerini, BM İnsan Hakları Konseyi Veri Toplama Misyonu raporunu memnuniyetle karşıladıklarını, raporun bu elim hadise ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkartılması bakımından sağlam bir hukukî çerçeve teşkil ettiğini söyledi.

İsrail silâhlı kuvvetlerince geçen Mayıs ayında, uluslar arası insanî yardım konvoyuna açık denizlerde yapılan saldırının vahim sivil kayıplara sebep olduğunu hatırlatan Gül, bu kabul edilemez eylemin, uluslar arası hukukun da açık bir ihlâlini teşkil ettiğini belirtti. Gül, uluslar arası hukuk ışığında, Türkiye’nin beklentisinin resmen özür dilenmesi ve kurbanların ailelerine ve yaralılara tazminat ödenmesi olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, komisyonun çalışmalarının da başarıyla tamamlanmasını beklediklerini belirtti.

25.09.2010


 

TÜRKİYE HAZIRLANAN RAPORDAN MEMNUN

TÜRKİYE İsrail’in Gazze’ye yardım götüren konvoya saldırısıyla ilgili olarak veri toplamak ve gerçekleri tesbit etmekle görevlendirilen BM İnsan Hakları Konseyi (İHK) heyetinin raporundan memnun olduğunu bildirdi.

Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in 31 Mayısta Gazze’ye insanî yardım konvoyuna karşı uluslar arası sularda düzenlediği, sekiz Türk ve bir ABD vatandaşının ölümüyle sonuçlanan saldırıyı ve sonuçlarını incelemek üzere BM İnsan Hakları Konseyinin veri toplamak ve gerçekleri tesbit etmek üzere 2 Haziranda heyet kurduğu, heyetin 22-29 Ağustos tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret ettiği hatırlatıldı. Veri toplama heyetinin raporunu 22 Eylülde İHK’ye sunmuş olmasından memnuniyet duyulduğu vurgulanan açıklamada, şahit ifadeleri, otopsi raporları ve uzman görüşlerine dayanan raporun, kapsamlı ve detaylı bir çalışmanın ürünü olduğunun anlaşıldığı kaydedildi. Açıklamada, raporun bu haliyle uluslar arası toplumun 1 Haziran tarihli BM Güvenlik Konseyi başkanlık açıklamasında da ifadesini bulan, uluslar arası standartlara uygun, sür'atli, tarafsız, muteber ve şeffaf bir soruşturma yürütülmesi beklentisinin karşılanmasına da katkıda bulunabilecek nitelikte olduğu ifade edildi.

25.09.2010


 

İsrail, savaş gemisiyle balıkçı teknesini vurdu

İSRAİL savaş gemisinin bir Filistin balıkçı teknesine açtığı ateş sonucu, Filistinli bir balıkçı öldü. Filistin resmî ajansı WAFA, İsrail savaş gemisinin balıkçı teknesine, Gazze Şeridi’ndeki kara sularında balık avlarken ateş açtığını duyurdu.

Katar televizyonu El Cezire de hastane kaynaklarına dayanarak verdiği haberde, açılan ateş sonucu yaralanan Filistinli balıkçının, kaldırıldığı hastanede bütün müdahalelere rağmen kurtarılamadığını bildirdi. Öte yandan, İsrail ordusundan konuya ilişkin yapılan açıklamada, balıkçı teknesinin İsrail ablukası altındaki sulara yaklaşması üzerine, savaş gemisinin önce uyarıda bulunduğu, cevap alamayınca da tekneye ateş açtığı belirtildi.

25.09.2010


 

AB, Ahmedinejad’ın söyleminden rahatsız

AVRUPA Birliği (AB), BM Genel Kurulu’nda konuşan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın, 11 Eylül 2001’deki saldırıların “Amerikan komplosu” olduğu yönündeki sözlerinden rahatsız.

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, yaptığı yazılı açıklamada, “İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın, 11 Eylül terör saldırılarından ABD’nin sorumlu olduğu ve Amerikan halkının çoğunluğunun buna inandığı yönündeki iddialarını çirkin ve kabul edilemez buluyorum” ifadesini kullandı. Ashton, Ahmedinejad’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşması sırasında AB üyesi ülkelerin temsilcilerinin salonu bu sebeple terkettiğini bildirdi. AB Yüksek Temsilcisi Ashton, 11 Eylül saldırılarında ölenlerin aile ve arkadaşlarının acısını paylaştığını ifade etti.

25.09.2010


 

İran’a saldırı uyarısı

İRAN'IN nükleer programı sebebi ile yaptırım kararına destek veren ve S-300 füze savunma sistemleri dahil silâh satışını yasaklayan Rusya, İran’a yönelik herhangi bir saldırının bölgede çok olumsuz etkileri olabileceği uyarısında bulundu.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Amerikan basınına yaptığı açıklamada, İran’ın nükleer silâh yapmak için çalıştığı yönünde herhangi bir delil bulunamadığını, ancak Tahran’ın da nükleer programının yüzde 100 sivil amaçlı olduğunu ispatlamak zorunda olduğunu söyledi. Lavrov, İran’a yönelik herhangi bir saldırının da bölgede çok negatif sonuçları olabileceğini hatırlattı. Nükleer programda çözüm sağlanması amacı ile oluşturulan ‘altılı’ (Rusya, ABD, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya) grupla görüşmelere Tahran’ın dönebileceği yönünde işaretler olduğunu kaydeden Lavrov, “Uluslar arası toplum İran’ın nükleer programının çözümü yönünde katkıda bulunmak için yoğun işaretler gönderdi... Bugün bu çağrıların karşılık bulmasını ümit ediyoruz. İran’ın bizim altılı grubun önerisini ciddî şekilde değerlendirdiği yönünde işaretler var.” dedi.

25.09.2010


 

ABD’den Kırgızistan’a yardımlara devam

AMERİKA Birleşik Devletleri (ABD), etnik çatışmaların yaşandığı Kırgızistan’ın güneyinde yardım merkezi açıyor.

Edinilen bilgiye göre, ABD hükümeti, ülkenin güneyinde halkın ihtiyaçlarını tesbit etmek, yapılacak yardımların sağlıklı dağıtımını ve koordinasyonunu sağlamak için Oş şehrinde Koordinasyon Geçici Yardım Merkezi (TACU) açmaya karar verdiği belirtildi. ABD, haziran ayında Kırgızlar ile Özbekler arasındaki 5 günlük çatışmanın ardından konut inşaatına toplam 58 milyon dolar katkıda bulunmuştu. Ayrıca Amerikan hükümeti, Kırgızistan Silahlı Kuvvetlerine, 1 milyon 500 bin dolar tutarında 45 adet Ford Ranger, 45 adet ATV motor hibede bulunmuştu. ABD’nin son 10 yılda Kırgızistan Silâhlı Kuvvetleri’ne toplam 35 milyon dolar yardım yaptığı belirtiliyor.

25.09.2010


 

Özbek ve Kırgız sınırları kısmen açıldı

KIRGIZİSTAN’IN güneyinde Haziran ayında yaşanan etnik çatışmalar üzerine, kapatılan Özbekistan- Kırgızistan sınırının büyük kısmı yeniden geçişlere açıldı. İki ülkeyi birbirine bağlayan ana geçiş noktaları konumundaki Karasu (Kara Suu) ve Dostluk (Dostlik) sınır kapıları ise şimdilik kapalı kalacak.

Bu iki ana sınır kapısında sadece üçüncü ülke vatandaşlarını geçişine müsaade edilecek. En son karşılıklı sınır koruma muhafızlarını tutuklama girişimleriyle karşı karşıya gelen ve sonunda sorunu tatlıya bağlayan Özbekistan ve Kırgızistan, aralarındaki sınır kapılarını kısmen açma konusunda anlaştı. Kırgızistan’ın Batken vilayetinde bir araya gelen iki ülkenin sınır işlerinden sorumlu ilgilileri, aralarındaki 15’e yakın geçiş noktasının karşılıklı insan ve araç geçişine açılmasına karar verdi. İki ülke vatandaşları açılan kapılardan 24 saat geçebilecek. İki ülkeyi birbirine bağlayan ana kapı konumundaki Dostluk ve Karasu sınır kapıları ise şimdilik kapalı kalmaya devam edecek. Taraflar bu iki sınır kapısındaki durumu gündeme getirmediği belirtiliyor.

25.09.2010


 

Ortadoğu’nun nükleer silâhlardan arındırılması tasarısı kabul edildi

ULUSLARARASI Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Genel Kurulu’na Mısır’ın sunduğu “Ortadoğu’nun Nükleer Silahlardan Arındırılması” konulu karar tasarısı, 120 lehte oyla kabul edildi.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 120 ülke “evet” oyu verirken “hayır” diyen ülke çıkmadı. Bölgede nükleer silâh sahibi tek ülke olan İsrail’in de aralarında bulunduğu altı ülke ise çekimser oy kullandı. Oylamanın ardından konuya ilişkin kısa açıklamalar yapan bazı katılımcı ülkelerin temsilcileri, karar tasarısının kabul edilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirirken, “Bölgede nükleer silâh sahibi tek ülke olan İsrail’in, Nükleer Silâhların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasına (NPT) taraf olması ve nükleer tesislerini güvence denetimlerine açması” çağrısını yinelediler. Bu arada, toplantının bugünkü oturumunda, Arap ülkeleri ile bağlantısız ülkelerin ortaklaşa sundukları İsrail’in nükleer yetenekleri konulu karar tasarısı ele alınacak. İsrail’e yönelik karar tasarısının oylamaya sunulup sunulmayacağı henüz bilinmiyor. UAEK’nın geçen yılki genel kurul toplantısına Arap ülkeleri ve bağlantısız ülkelerin ortaklaşa sundukları İsrail’in Nükleer Yetenekleri başlıklı karar tasarısı, 45 aleyhte oya karşın 49 lehte oyla kabul edilmişti. İsrail’i NPT antlaşmasına taraf olmaya ve nükleer tesislerini güvence denetimlerine açmaya çağıran karar tasarısına, İsrail bugüne kadar karşılık vermedi.

25.09.2010


 

Tersine göç, Almanya için büyük kayıp

MERKEZİ Almanya’nın Essen şehrinde bulunan Türkiye ve Uyum Araştırmaları Merkezi (TAM) Vakfı Bilimsel Direktörü Hacı Halil Uslucan, Almanya’da tersine göç olgusunun bu ülke için büyük bir kayıp olacağına inandığını söyledi.

Uslucan, Almanya’da doğup, büyüyen ve kalifiye olan bir göçmenin ülkesine dönmesinin, bu ülke için büyük bir kayıp olacağını belirterek, “Bu sadece Almanya için geçerli değil. Afrika’da doktor olan Amerika’ya gidiyor. Farklı nedenlerden dolayı. Diplomalarını aldıktan sonra bu kişilerin topluma kazandırılması gerekir. Tüm ülkelerin bu sorunu ciddî şekilde düşünmesi gerekiyor. Almanya göçmenler için daha cazip bir ülke olmalı ve yabancı anlayışı değişmeli. Aynı zamanda burada yaşayanlar da vasıflı hale getirilmeli” dedi. Almanya nüfusunun gittikçe yaşlandığını ve özellikle sağlık gibi bazı alanlarda ciddî anlamda kalifiye işgücüne ihtiyaç duyulacağını belirten Uslucan, bu sorunun bir an önce giderilmesi gerektiğini söyledi. Uyum sorununun göçmenlerden kaynaklandığı yönündeki iddiaların da doğru olmadığını belirten Uslucan, “Uyum iki tarafın çabası ile olur. Uyum sorununu yaratanların bunu kasten yaptıklarını düşünmüyorum. ‘Bu insanlar motive olamıyor, uyum sağlamak istemiyor’ demek, sorunu anlamamak demektir. Kurumların vermesi gereken sermaye eşitlik. Genelde Türkler uyum sağlamıyor şeklinde bir izlenim yaratılıyor. Bu yanlış bir şey” dedi. Uslucan, Türk göçmenlerin Almanya’da daha çok siyasî örgütlenme içine girdiğini ve aile örgütlenmesinde geri kaldığını da savunan ve eğitim konusunda ailelere büyük görevler düştüğünü kaydetti.

25.09.2010


 

Tataristan'da İslamiyet bayramı

RUSYA'YA bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nde Tatar halkının İslâm dinini kabul ettiği gün (21 Mayıs 922) ve Ramazan Bayramı resmî tatil olarak ilân edildi.

İslâmın kabul günü resmî bayram oldu Rusya’da İslâm’ın kabul edilmesi gününün bütün ülkede resmî tatil olmasını arzulayan Tataristan yetkilileri, burada tek sorunun diğer Müslüman cumhuriyetleriyle tarih konusunda ortak bir görüşün olmadığına işaret ediyor. Tataristan parlamentosu Devlet Konseyi, Tatar halkının İslâm dinini kabul ettiği gün olarak bilinen 21 Mayıs’ın resmî tatil günü olmasından yana bir karar aldı. Tataristan Cumhuriyeti’nde resmî tatil günleri ile ilgili yasa değişikliği teklifi parlamentoda ele alındı. Oylama yapılmadan önce meclis kürsüsüne çıkan Devlet Konseyi Kültür, Ekonomik, Eğitim ve Ulusal Komisyonu Başkanı Razil Valeyev, Rusya’da İslâm dininin derin köklerinin bulunduğunu belirtti. Valeyev, “Rusya’da İslâm dininin geçmişi çok eski bir tarihe sahip. İslâm ülkemizde yaşayan halkların dinî ve manevî hayatında önemli rol oynadı. İslâm oluşumu ve gelişmesi bakımından bazı aşamalardan geçti ve ülkemizin Povolje (Volga Nehri kıyı bölgeleri), Kafkaslar’da ve Batı Sibirya topraklarında geniş şekilde yayıldı. Volga Bulgar devleti de bugünkü Rusya’nın Povoljya ve Priuralya bölgelerinde geniş topraklara sahipti. Ve gönüllü olarak 21 Mayıs 922’te İslâm’ı devlet dini olarak kabul etti” dedi. Tatar parlamenter, konuyla ilgili yaz ayında Rusya parlamentosu alt kanadı Duma Başkanı Boris Grızlov ve üst kanad Federasyon Konseyi Başkanı Sergey Mironov’a başvurduklarını da hatırlattı. Valeyev, “Biz 22 yerel bölge meclislerinden olumlu destek aldık.” diye konuştu. Valeyev, Ramazan Bayramı’nın Müslüman dünyasında önemli günlerinden biri olduğunu da kaydetti. Tatar parlamenterler, 21 Mayıs’ın Rusya genelinde de resmî bayram olmasını arzu ettiklerini ifade etti.

25.09.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.