27 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kültür-Sanat

 

Gelibolu’yu fotoğraflarla anlatıyor

ÇANAKKALE’NİN Gelibolu ilçesinde fotoğrafçılıkla uğraşan İsmail Aktaş (63), yaklaşık 70 yılda elde ettiği binlerce fotoğrafla ilçenin tarihî ve tabiî güzelliklerinin yanı sıra, dededen toruna fotoğraflarını çektiği pek çok kişinin de hayatına ışık tutuyor.

Aktaş, mesleğe 1960 senesinde fotoğrafçılık yapan babasının yanında çırak olarak başladığını, bu dönemde hem okula gittiğini, hem de boş zamanlarında fotoğrafçılık mesleğini öğrendiğini söyledi. Yaklaşık 30 yıl önce babasının sayesinde dünyanın en iyi fotoğraf makinelerini kullanma şansı elde ettiğini belirten Aktaş, ‘’Babamın stüdyosunda karanlık oda, film banyosu, baskı ve fotoğraf çekim tekniklerini öğrendim. Burada büyük bir zevkle çalışırdım ve her gün bir şeyler öğrenmek isterdim’’ dedi.

Dönemin ünlü fotoğrafçılarını yakından takip ettiğini ifade eden Aktaş, şöyle konuştu: ‘’17 yaşımda İstanbul’a gittim. Türkiye’nin ünlü fotoğrafçılarından Yaşar Atankazanır’ın Aksaray’daki dükkânında çalışma fırsatı yakaladım. Daha sonra ünlü stüdyolarda ve İbrahim Zaman ile çalıştım. Bir süre sonra Gelibolu’ya dönmeye ve burada çalışmaya karar verdim. İstanbul’da öğrendiğim teknikler ve yeniliklerle çok güzel hizmetlerde bulundum. Pek çok kişiyi yetiştirdim ve onlara fotoğrafçılık mesleğini kazandırdım.’’

İsmail Aktaş, bir olayı anlatabilmek için fotoğrafın en iyi yol olduğunu ve hayatın her alanında yer aldığını dile getirerek, şunları kaydetti: ‘’Yaşıtlarımın düğün fotoğraflarını çektim. Yıllar sonra ise, onların çocukları ve torunlarının fotoğraflarını çektim ve halen mesleğe devam ediyorum. Bu fotoğrafların büyük çoğunluğunu arşivde saklıyoruz. Bunları bulmak zaman alsa da, isteyenlere bunları temin etmeye çalışıyoruz. Gelibolu’nun eski fotoğrafların büyük çoğunluğunu da topladım ve bir arşiv oluşturdum. Bunların arasında, Gelibolu’nun kültürel değerleri arasında yer alan eski takalar, yelkenliler, gümrük binası, iç liman ve pek çok eser yer alıyor. Günümüzde olmayan bu değerleri, fotoğraflar ile yaşatıyoruz. Bu fotoğrafları uzun uğraşlar sonucunda işledim ve gerekli düzeltmeleri yaptım. Şimdi Gelibolu’nun pek çok yerini bu fotoğraflar süslüyor. İlerleyen zamanlarda bunlardan bir katalog yapmayı düşünüyorum.’’

FİLM YANINCA, GELİN VE

DAMADI YENİDEN GİYDİRDİM

Aktaş, uzun yıllardır yaptığı fotoğrafçılık mesleğinde tatlı ve acı pek çok olay yaşadığını ve gördüğünü belirterek, başına gelen bir olayı ise şöyle anlattı: ‘’Bir gelin ve damadın düğün öncesi fotoğraflarını çektim. Daha sonra bunların banyosunu yaparken fotoğrafların yanlışlıkla yere düştüğünü ve yandığını gördüm. Bu olay beni çok üzdü. Gelin ve damada ne diyeceğimi bilemedim. O zamanlar teknoloji bu kadar gelişmediği için, onları geri getirme şansımız da yoktu.

Gelin ve damat fotoğraflarını almak üzere stüdyoya gelince durumu onlara anlattım. Mahcubiyetimi dile getirdim ve bir çözüm önerisi sundum. Tüm masraflarını karşılayarak, yeniden kuaföre gitmelerini, gelinin gelinliğini ve damadın damatlığını giyinmelerini sağladım. Daha sonra stüdyoda bir kez daha fotoğraflarını çektim. Böylece hayatlarındaki en önemli anın fotoğraflarını onlara geri kazandırdım.’’ İsmail Aktaş, fotoğrafçılığı her yönüyle çok sevdiğini ve uzun yıllar daha bu mesleği sürdürmek üzere çalışacağını kaydetti.

DİJİTAL TEKNOLOJİ

SAYESİNDE,

AYDINLIĞA ÇIKTIK

FOTOĞRAFÇI Aktaş, fotoğrafları eskiden karanlık odada yaptıklarını, filmleri banyodan tek tek geçirdiklerini, agrandismanda baskı ve düzeltmelerde bulunduklarını ve siyah beyaz fotoğraflarda grinin tonlarını bulmak üzere uğraştıklarını belirtti. Günümüzde fotoğraf işlemlerinin kolay olduğunu ve dijital kartların makineye yerleştirilmesinin ardından kısa sürede çıktılarının alınabildiğine işaret eden Aktaş, ‘’Artık aydınlıkta çalışıyoruz. Dijital sistemler işlerimizde bize büyük kolaylıklar sağlıyor. Dijital fotoğrafçılık, bizi karanlıktan aydınlığa çıkardı’’ dedi.

27.10.2010


 

El sanatlarına, el atmak gerek

TÜRK el sanatları arasında yer alan bakır işlemeciliği, sedef kakmacılık, oymacılık, yemenicilik, semercilik, kutnu kumaşı yapımı gibi önemli el sanatları, eski önemini kaybetmiş olmasına karşın günümüzde yaşamaya devam ediyor.

Büyük şehirlerde, daha çok tarihî mekânlarda ve küçük iş yerlerinde çalışan maharetli ustalar tarafından yaşatılan bu meslekler, hem modern şehir insanına nostalji yaşatıyor, hem de binlerce yıllık kültürel mirası genç kuşaklara aktarıyor. Gaziantep Bakırcılar ve Sedefçiler Odası Başkanı Celal Açık, bakır işlemeciliği, sedef kakma, kutnu kumaş, oymacılık, yemenicilik gibi önemli el sanatların tanıtımı için devlet büyüklerinin desteğini istediklerini söyledi. Türkiye’nin el sanatları bakımından çok zengin bir ülke olduğunu ve bir çoğunun tanıtımı konusunda sıkıntılar yaşandığını ifade eden Açık, şöyle konuştu: ‘’Biz oda olarak, bakır işleme ve sedef kakma işi ile uğraşan üyelerimize imkânlarımız ölçüsünde başta tanıtım olmak üzere her alanda destek olmaya çalışıyoruz. Ancak, tanıtım konusunda çok büyük sıkıntılar yaşadığımız bir gerçek. Maharetli ustalarımızın el emeği göz nuru ile meydana getirmiş olduğu eserlerin tanıtımı konusunda yetersiz kalıyoruz. Daha çok küçük iş yerlerinde çok zor şartlar altında, mesleklerini sürdüren üyelerimiz, biraz da tutku ile bağlı oldukları mesleklerini günümüzde inatla sürdürmeye devam ediyor. Meydana getirilen bu eserlerin tanıtımı konusunda ise yetersiz kaldığımız bir gerçek. Örneğin, bakır işleme ve sedef kakmada, çok güzel eserler meydana getiren ustalarımızın eserlerini hem yurt içinde hem de yurt dışında yeteri kadar tanıtamıyoruz. Tanıtım konusunda, ekonomik açıdan yeterli güce sahip değiliz. Bu konuda, tüm devlet büyüklerimizden yardım bekliyoruz. Özellikle, yabancı konukların ağırlanmış oldukları mekânlar, el sanatı ürünleri ile donatılabilir. Bu tanıtımda Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve bakanlarımız bize yardım edebilir.’’ Açık, el sanatı ürünlerine daha fazla ilgi gösterilmeye başlandığına işaret ederek, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere, Türkiye ve dünyanın bir çok ülkesinde eski el sanatları ürünlerine ilginin arttığına dikkati çekti.

27.10.2010


 

Yok olmaya yüz tutan meslekler, Internette

LÜLETAŞI işlemeciliği, Edirnekari işçiliği, kazaziye el sanatı ve kutnu dokumacılığı gibi yavaş yavaş kaybolmaya başlayan geleneksel iş kolları, kendilerine online dünyada yer buldu.

Sahibinden.com’dan yapılan açıklamaya göre, beyaz altın olarak nitelendirilen Eskişehir’e özgü lületaşı işlemeciliği, Trabzon’a has yöresel kazaziye el sanatı, Edirne’ye özgü Edirnekari işçiliği, Kilis ve Antep yöresinin meşhur yemeni el sanatı gibi unutulmaya yüz tutan meslek kollarında faaliyet gösterenler çok daha az maliyetle sitenin ‘’El İşi ve Sanat’’ kategorisinde el emeği göz nuru ürünlerini site ziyaretçilerinin beğenisine sunuyor. Açıklamada, görüşlerine yer verilen sahibinden.com Kurumsal Satış Müdürü Ümit Yıldırım, yöresel iş kollarında faaliyet gösterenlerin sitelerine gösterdikleri ilgiden memnun olduklarını belirterek, şunları kaydetti: ‘’Online mağaza maliyetlerinin, geleneksel mağazaya oranla çok daha düşük olması sebebiyle son yıllarda birçok firma, kendileri için internet sitesi yapmanın yanı sıra online mağaza da açmayı tercih ediyor. Bu mağazalar yok olma riski ile karşı karşıya kalan geleneksel iş kollarımızın varlıklarını sürdürebilmelerinde de kilit rol oynuyor.’’

27.10.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Bütün haberler

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.