Aile-Sağlık |
Çocuklar bu ünitede hayata tutunacak
Türkiye’de yılda ortalama 55 bin çocuk yoğun bakıma ihtiyaç duyuyor. Ülkemizde bulunan yaklaşık 200 çocuk yoğun bakım yatağında her yıl sadece 5 bin 700 çocuk tedavi edilebiliyor. Bu tablo, ağır sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olan çocuklarımızın önemli bir kısmının ideal olmayan şartlarda tedavi gördüğünü ortaya koyuyor. Bu hayatî ihtiyacı dikkate alan Türk Eğitim Vakfı ve ZZ Garring Vakfı tarafından, Şişli Etfal Hastanesinde 6 yataklı Pediatrik Yoğun Bakım Ünitesi kuruldu. |
17.12.2010 |
Apartman çocuklarını bilgisayara mahkûm etmeyin Apartman çocuklarının bilgisayara mahkûm edilmemesini isteyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Erkek için iş neyse, çocuk için de oyun odur. Çocuklarınızla oyun oynayın” uyarısında bulundu. Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen “Teknoloji bağımlılığı ve insan” seminerinde konuşan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Teknoloji bağımlılığının uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibidir” dedi. Birliğin Eminönü’nde bulunan merkez binasında gerçekleştirilen seminerin açılış konuşmasını Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Recep Bozlağan yaptı. Türkiye’nin internet kullanımında bağımlılık sınırındaki ülkelerden biri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanları bağımlı yapan, bilgisayar veya internet değil, oradaki ortamdır. Bu ortam bazen oyun, bazen birtakım görüntüler, bazen sanal sohbet oluyor. İlgi duyulan ortam, beyinde dürtü problemi yapıyor. Sinir bilimcileri tarafından ‘sessiz bölge’ olarak bilinen bölgede fazla dürtü olunca, bağımlılık başlıyor. Teknoloji bağımlılığı, aynı uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gibidir. Teknolojiyi doğru bir şekilde, kararında ve insanlığın hizmetinde kullanmalıyız” diye konuştu. Nevzat Tarhan açıklamalarının devamında, “Parayı kullanmakla, duyguyu kullanmak arasında önemli bağlar var. Duygularını kontrol edemeyen ve önüne gelene âşık olan insanlar tanıyoruz. Burada sosyal sermaye dediğimiz sorun başlıyor. Avrupa ülkelerinde ciddî bir sosyal sermaye sorunu var. Ahlâkî sistem çökmüş durumda. Fransa’da % 52 gayrimeşru çocuk var. Türkiye’de de Denizli ve Kayseri’de boşanma oranlarının, evlilik oranlarının üstünde olması düşündürücü. Birbirlerine âşık insanlar, evlendikten 6 ay sonra boşanıyor. Ailelerde mutlaka sorun çözme sistemi oluşturulmalı” dedi.
ÇOCUĞUM NASILSA EVDE!
ÇOCUKLARIN mutlaka sosyalleştirilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aileler, çocuğum nasılsa evde, elimin altında diyor. Oysa ki odasına kapanan çocuk, belki şiddete veya bağımlılık yapıcı maddeye alıştırılıyor, belki bir yuva yıkıyor. İnternette fazla zaman geçiren çocuğu olan aileler, hemen bir kliniğe başvurmalı. Erkek için iş neyse, çocuk için de oyun odur. Çocuklarınızla oyun oynayın. Apartman çocuklarını bilgisayara mahkûm etmeyin. Onları mutlaka sosyalleştirin. Bu çocuklar kreşlere de gönderilebilir. Serada yetiştirir gibi yetiştirmeyelim çocuklarımızı. Bazı riskler almalıyız çocuğumuzun iyiliği için. Anne babalık, kapalı kutuda çocuk yetiştirmek değil, onları hayata hazırlamaktır” diye konuştu. |
17.12.2010 |
Çocuğunuz meyve sebze yiyor mu? MEYVE ve sebze sevmeyen ilkokul çağındaki çocukların, kabız olma ihtimalinin, sevenlerden 13 kat fazla olduğu ortaya çıktı. Ulusal Singapur Üniversitesi’nden Moon Fai Chan ve Hong Kong Politeknik Üniversitesi’nden Yuk Ling Chan’in yaptığı araştırma çerçevesinde, Hong Kong’da bir okulda öğrenim gören, yaşları 8 ile 10 arasındaki 383 çocuğun yemek yeme ve tuvalet alışkanlıkları incelendi. Çocuklardan yüzde 70’inin 10, yüzde 22’sinin 9 ve yüzde 8’inin 8 yaşında olduğu, bunlardan yüzde 7’sinin fonksiyonel kabızlık çektiği, kabızlık sorunu olan çocukların beslenme biçimlerinde açık farklılıklar gözlendiği kaydedildi. Sonuçları “Journal of Clinical Nursing” dergisinde yayımlanan araştırma, fonksiyonel kabızlığa erkeklerden çok kızlarda rastlandığını, 9 yaşındaki çocukların kabızlıktan şikâyet etme olasılığının diğerlerinden daha yüksek olduğunu gösterdi. Araştırma, günde sadece 200 ila 400 mililitre sıvı tüketen çocukların, kabızlık sorunu yaşama olasılığının, daha çok sıvı tüketenlerden 8 kat, mevye ve sebze sevmediklerini söyleyen çocukların, fonksiyonel kabızlıktan muzdarip olma olasılığının da seven çocuklardan 13 kat fazla olduğunu belirledi. Ankara / aa
Arsenik, lösemili çocuklarda hayat kurtarıyor
ZEHİRLİ bir bileşik olan arseniğin, lösemili çocuklarda hayatta kalma oranını arttırdığı bildirildi. LÖSEV’den yapılan açıklamada, Lösemili Çocuklar Hastanesi’nin (LÖSANTE) iletişimde bulunduğu Wake Forest Üniversitesi Baptist Tıp Merkezi’ndeki araştırmacılar tarafından yapılan klinik araştırmalarda, çok zehirli bir bileşik olan arseniğin, akut promiyelositik lösemili hastalara önemli ölçüde olumlu etkisinin gözlemlendiği belirtildi. Arsenik trioksitin tekrarlayan veya ilk tanılı promiyelositik hastalara başlangıç tedavisinden sonra verildiğinde iyileşme oranını belirgin artırdığının uzun çalışmalar sonucu saptandığı ifade edildi. Özellikle ergenlik çağındaki çocuk hastalarda görülen akut promiyelositik löseminin çok ciddî kanamalarla seyrettiği ve beyin kanamasıyla birlikte erken ölümlere yol açtığına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘’Hücrede yaptığı etkiyle lösemili hücresinin programlı ölümüne neden olan arsenik trioksidin kanserde kullanımının artacağı düşünülmektedir. Arsenik tedavisiyle iyileşen ve 3 sene hastalıksız lösemi hastalarının hayatta kalma oranı yüzde 63’ten yüzde 80’e çıkmıştır. LÖSANTE’de bu yönde araştırmalar sürdürülmektedir. Arseniğin ilâç olarak kullanımı sırasında toksik veya zehirli etkisine rastlanmamıştır. Mars’ta arsenikle beslenen canlının bulunmasından sonra arsenik haberlerinin ve kullanım alanlarının artacağı umulmaktadır.’’ |
17.12.2010 |
Sağlık için, sağlıklı süt için Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tanju Besler, günde iki bardak süt içen çocukların, günlük vitamin ve mineral gereksinimlerinin büyük bir kısmını karşıladığını söyledi. Prof. Dr. Besler, gıda işleme ve paketleme şirketi Tetra Pak ile Milli Eğitim Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğünün Sabancı Kültür Merkezi’nde ortaklaşa düzenlediği ‘’Sağlık İçin, Sağlıklı Süt İçin’’ konulu seminerde, beslenme konusunda sunum yaptı. Osteoporoz başta olmak üzere birçok hastalığı önleyebilmek için, hayatın her döneminde süt içmenin önemine işaret eden Besler, çocukluk ve ergenlikte süt içmenin büyüme ve gelişmeye katkı sağladığını, diş ve kemikleri güçlendirdiğini ve enerji ihtiyacını karşılamaya yardımcı olduğunu söyledi. Besler, şunları kaydetti: ‘’Günde iki bardak süt içen çocuklar, günlük vitamin ve mineral gereksinimlerinin büyük bir kısmını karşılar. Sütün içerisindeki yağ bileşenleri küçük yaş grubu çocukların zekâ ve entelektüel kapasitelerinin artmasına katkı sağlar. Günde 2,5 su bardağı ve daha fazla süt tüketen çocukların, daha az tüketenlere göre, 3 yıl sonunda 2-3 santimetre daha uzun oldukları gözlenmiştir.’’ |
17.12.2010 |
Sıtmayla mücadelede başarı DÜNYA Sağlık Örgütü (DSÖ) sıtmayla mücadelede, 11’i Afrika ülkesi toplam 67 ülkenin üçte ikisinde yüzde 50 başarı sağlandığını bildirdi. DSÖ, 2008’den beri uygulanan büyük sıtmayla mücadele programı sayesinde Afrika’da enfeksiyonların azaldığını, Fas ve Türkmenistan’da da hastalığın tamamen ortadan kalktığını açıkladı. Program için milyarlarca dolar harcayan DSÖ, sahra altı Afrikasında 600 milyon kişi için hastalıkla mücadelede kullanılan cibinlik alındığını belirtti. Programın uygulandığı, 11 Afrika ülkesiyle Afrika dışındaki 56 ülkenin üçte ikisinde vakaların yüzde 50’sinde azalma sağlanırken, Ruanda, Sao Tome ve Principe ile Zambia’da sıtma vakalarının arttığı kaydedildi. |
17.12.2010 |