14 Aralık 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Bilişim-Teknik

Veriler madenlenirken, tüketici kandırılmasın!

Bilişim teknolojisinin gelişmesinden en fazla istifade eden kesimlerden birisi de iş kesimleri olsa gerektir. Firmalar, bilişim teknolojilerini kullanarak müşteriye daha kolay ulaşmakta ve böylece müşteri kitlelerini arttırmaktadırlar.

Buraya kadar her şey normal, ama bilişim teknolojisinden “yasal olmayan” yollarla yararlanan firmalara karşı gözümüz açık olmalıdır. Bilişim teknolojilerinde “veri tabanı ve veri madenciliği” yöntemleri kullanılarak müşteri kitlesine kolay ulaşma hedeflenmektedir.

Kısaca veri tabanı ve veri madenciliği kavramları üzerinde duralım. Basit bir tanım yapmak gerekirse veri madenciliği, büyük ölçekli veriler arasından bilgiye ulaşma, bilgiyi madenleme işidir. Ya da bir anlamda büyük veri yığınları içerisinden gelecekle ilgili tahminde bulunabilmemizi sağlayabilecek bağıntıların bilgisayar programı kullanarak aranmasıdır. Bugün veri madenciliğinin; bankacılık, pazarlama, sigortacılık, telekomünikasyon, borsa, sağlık, endüstri, bilim ve mühendislik gibi birçok dalda uygulama alanı bulunmaktadır. Veri tabanı ise düzenli bilgiler topluluğudur. Bilgisayar terminolojisinde, sistematik erişim imkânı olan, yönetilebilir, güncellenebilir, taşınabilir, birbirleri arasında tanımlı ilişkiler bulunabilen bilgiler kümesidir. Bir başka tanımı da, bir bilgisayarda sistematik şekilde saklanmış, programlarca işlenebilecek veri yığınıdır. (http://tr.wikipedia.org)

Bu konuya değinmeme sebep olan, geçen günlerde yaygın bir elektronik firmasından yaptığım alışveriştir. Ürünü alıp kasaya geldiğimde, kasiyer ürünün garanti belgesi için bilgilerimi istemeye başladı. e-mail ve telefon gibi şahsi bilgilerimi isteyince, ürünü almaktan vazgeçebileceğimi söyledim. Kasiyer, bu bilgiler olmazsa garanti belgesini dolduramayacağını ve ürünü garantisiz alabileceğimi söyledi. Oysa, garanti belgesi için (TC kimlik numarasına ihtiyaç olup olmadığını tam bilemiyorum ) e-mail ve cep telefonum gibi şahsi bilgilere ihtiyacım olmadığını biliyorum. Burada, kasiyer; büyük bir veritabanı ve veri madenciliği işleminin uygulayıcısı konumundadır. İlk defa alışveriş yaptığım firma da bilgilerimi alarak beni daimi müşteri haline getirmeye çalışıyor. Bu çok önemli değil, ama kasiyerin usul ve kanunlara aykırı davranması, bilgisizce konuşması ve müşterinin “bilinçsiz” sanılarak bunun ticari olarak değerlendirilmeye çalışılması insanı üzmektedir. Firmaların, müşteri veritabanlarını genişletirken, müşterinin rızası dairesinden yapmaya dikkat etmelidirler.

Bugün en fazla kullandığımız sistemlerde veri madenciliğinin yapılması insanı ürkütmektedir. Örnek olarak verecek olursak, Facebook bu sistemlerin başında gelmektedir. Geçtiğimiz günlerde medyada yer alan bir haberden öğrendiğimize göre, Facebook sitesindeki bazı uygulamaların geliştiricileri kullanıcı bilgilerini reklam firmalarına satıyormuş. Site, bu firmalara erişim yasağı getirmiştir. Sitedeki bazı uygulamaların geliştiricileri kullanıcı bilgilerini reklam firmalarına satıyormuş. Facebook, bazı uygulama geliştirici firmaların kullanıcı adres ve arkadaş listelerini reklam firmalarına sattığını tespit edip siteye erişimini engelledi. İşin garip yanı kendisinin yapmaya devam etmesidir!

( http://tiny.cc/9cjvr)

Firmaların ticari iştahlarına engel olmak için bilinçli kullanıcı olmak zorundayız. Şahsi verilerimizi elden geldiğince sanal ortamda paylaşmamaya dikkat etmeliyiz.

Ayrıca bu zaafımız internet dolandırıcılarının iştahını da açmaktadır. MSN avatarında “uzun bir tatile çıktığı” bilgisine ulaşan bir dolandırıcı, diğer sistemlerden de –facebook gibi- adres vb. gibi bilgilerinize ulaşmakta ve evinizi soymaktadır. Şahsi bilgilerimiz sanal âlemde çok olursa, kötü niyetli kullanıcılar parçaları bir araya getirip kötü niyetlerini uygulayabilecekleri zemin bulabilirler.

Denetim zorluğu ve kanunî boşluk gibi sebeplerden veri madenciliği yöntemleri ile rızamız olmadan bilgilerimize ulaşılabilir ve ticarî amaçlar için kullanılabilir. Teknolojinin kaymağını yiyen şirketler bunun devamını arzu edeceklerdir. Bize ise bilinçli kullanıcı olmak kalıyor…

ZÜBEYİR ERGENEKON

14.12.2010


Sorularla İslamiyet

Soru: Teknokask yaptırmak caiz midir? (Teknokask: Gasp, hırsızlık, kapkaç ve benzeri olaylara göre bilgisayarlar, cep telefonları vb.

dijital makinaların sigortalattırılması işlemi.)

Cevap: Bizim bildiğimiz kadarıyla “TEKNOKASK”ın diğer sigorta işlerinden farklı bir tarafı yoktur. İslâm âlimleri, şekli ne olursa olsun, devlet tarafından zorunlu kılınan sigorta kurumları hariç- mevcut bir çok sigorta akdine iyi bakmazlar. Bu konuda sorulan bir suale cevap veren Suudî Arabistan fetva kurulu, -işlemlerinde kumar ve aldatma olduğundan- ticarî sigortalarının bütün çeşitlerinin haram olduğuna karar vermişlerdir. (bkz. Fetava’l-lecneti’d-daimeti li’l-buhusi’l-ilmiyeti ve’l-ifta, 13/157; 14/316; 15/247).

Bu fetva, sigorta konusuna ilk değinen alim olarak bilinen İbn Abidîn’in görüşüne de uygundur. (bkz. Reddu’l-muhtar, 4/170 –Kitabu’l-cihad/babu’l-müste’meni).

Mecmau’l-fıkhi’l-İslâmî (İslâm fıkıh konseyi), 10 Şaban 1398 hicrî yılında; Mekke’de yaptığı toplantıda -Mustafa Zerka dışında- âlimlerin ittifakıyla ticarî sigortanın her çeşidinin haram olduğuna karar vermiştir (bkz. Halil Abdulkerim Günenç, el-Muntehabâtu’l-fıkhıye, s.72)73).

Diyanet İşleri başkanlığınca verilen fetvanın özeti ise şöyledir:

Devamı için: http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show-qna&id=131816

14.12.2010


HP büyümeye devam ediyor!

2009’A damgasını vuran global krize rağmen yatırımlarını kararlılıkla sürdüren HP, 3Com, 3PAR, Stratavia gibi büyük firmaların satın alınması ve Micsosoft Azure işbirliği ile zirveye ulaşan atılımlarının sonucunda 2010’da net gelirini yüzde 8 artırarak 126 milyar dolar gelir elde etti.

HP, 2009 yılında EDS’in satın alınmasıyla yeniden örgütlenen HP Kurumsal Hizmetlerin başarısının yanı sıra, HP Network’ün kurulmasıyla ağ sistemleri alanında da önemli bir gelişme kaydetti.

HP Türkiye Genel Müdürü Serdar Urçar, “Bu sonuçlar dünyanın ve Türkiye’nin 1 numaralı teknoloji şirketi konumuna hakederek sahip oldugumuzu bir kere daha gösteriyor. Teknolojinin iş ve kişisel hayatlarımıza olan inanılmaz etkisi güçlenirken, önümüzde büyük fırsatlar oluşuyor. Bu fırsatları kendimiz ve ekosistemimiz için değerlendirerek liderliğimizi daha da güçlendirecegimize inanıyorum. Türkiye’nin hızlı büyümesinden de güç alarak 2011 bizim için bir yatırım ve büyüme yılı olacak. Hedefimiz bütün müşterilerimizi geleceğin kurumları olarak bugünden her an aktif, her an çalışan kurumlara dönüştürmek.” dedi.

14.12.2010


Yeni Apple Macbook Air ile yeni bir çağ başlıyor!

Apple’In Türkiye distribütörü Bilkom, yeni özellikleri ve inanılmaz tasarımı ile dizüstü bilgisayar dünyasında yeni bir çağ başlatacak olan yeni MacBook Air’i tanıttı.

Apple’ın bugüne kadar yaptığı en hafif ve en rahat taşınabilir dizüstü bilgisayar olan MacBook Air, yedi saate kadar pil ömrü ve 30 güne kadar bekleme süresi ile eski modeline oranla çok daha ince, sessiz ve hızlı…

Apple, yeni MacBook Air ile dizüstü bilgisayar dünyasında yeni keşiflere imza atıyor. Bilkom tarafından tanıtılan MacBook Air, yenilenen tasarımı, incelik, hafiflik, sessizlik, güvenlik ve hız konusunda getirdiği yenilikleri ile gününüzün her anında yanınızdan ayıramayacağınız ve vazgeçemeyeceğiniz bir parçanız olacak.

11.6 inç ve 13.3 inç olmak üzere iki farklı modele sahip yeni MacBook Air, eski modeline göre zarif alüminyum yekpare kasası ile daha keskin ve oturmuş hatlara sahip. Yaşam tarzınızın ve moda trendlerinin olmazsa olmazlarında biri haline gelecek olan yeni MacBook Air’lerin en ince noktası 2.79 milimetre, en kalın noktası 17,27 milimetre iken 11 inç’lik modeli 1 kg ve 13 inç’lik modeli ise 1,3 kg ağırlığında.

14.12.2010


Sosyal medyada en etkili marka olmanın 10 altın kuralı

Millward Brown’un 9 ülkede yüzlerce sosyal medya tüketicisi ile görüşerek gerçekleştirdiği ‘Sosyal Medya ve Tüketici-Markalar’ araştırması sonuçlandı.

Sosyal medyanın önemine değinen Millward Brown Türkiye Genel Müdürü Betül Khan; “Yaptığımız bir araştırmada 16 yaşındaki bir lise öğrencisi ‘markalar neden televizyonda reklam veriyorlar ki? Reklamlarını Facebook’a koysunlar ertesi gün binlerce kişi izlemiş olur’ demişti.” şeklinde konuşurken sosyal medyanın hızla, sadece gençlerin değil, her kesimden insanın hayatına hızla girdiğini vurguladı.

‘Sosyal medyayı verimli kullanmanın 10 kuralı’ ise şu şekilde sıralandı:

1. Ana sayfanızı sosyal medyaya kopyalamayın: Tüketiciler markalardan yeni şeyler görmek ve duymak ister, web sitenizdeki bilgileri, konuları yeniden sosyal medyada ele almanızı değil. Bu sosyal medya kullanıcısının ilgisini çekmiyor.

2. Önce dinleyin, sonra konuşun: Bir diyalog yaratın. Kullanıcıların en önemli beklentilerinden biri, markaların tek taraflı bir biçimde onlara hitap etmesi yerine markalarla karşılıklı konuşabilmek. Kullanıcılar kendilerinin dinlenmesini ister.

3. Açık ve dürüst olursanız güven inşa edersiniz: Şeffaflık sosyal medyada markalar için kilit öneme sahiptir ve güven inşaa etmek için en önemli faktördür. Sosyal medya kullanıcıları, markaların, hata ve eksikliklerini kabul etmek yerine kural ve marka politikalarının arkasına gizlendiklerini düşünür.

4. Markanıza sosyal medya için bir temsilci seçin: Markanızın bir yüzü olsun; markalar bazen, tüketiciye cevap verecek biri olmadığı için sosyal medyada zarar görüyor. Bu, birçok tüketicinin sosyal medyada markayla bağlantıya geçmesine engel oluyor.

5. Değerli bir şey önerin: Tüketiciler, markaların bir karşılığı olmaksızın sunduğu somut şeylere karşılık vermeye daha yatkın. İndirimler, hediye kuponları sosyal medyada markaların çok rağbet ettiği uygulamalar olmakla birlikte güvensizliğe yol açabilir. Yeni ürünler hakkında içeriden gelen bilgiler, ayrıcalıklı alışveriş ve içerikler tüketicileri daha çok cezbediyor.

6. İçerik, kullanıcılarla bağdaşmalı: Kullanıcılar kendi hayatlarıyla, ilgili alanlarıyla, istekleriyle ve ihtiyaçlarıyla bağdaşan bir içerik görmek ister. İlginç olan, araştırma katılımcılarından bazıları sosyal medya evreninde deterjan, yumuşatıcı ve temizlik ürünleri gibi ‘işlevsel’ ürünlerin bu bağdaşma konusunda eksik kaldıklarından söz ediyor. Sosyal medyada tüketiciler, alakalı olmayan içerikle ilgili daha eleştirel oluyor ve kişisel alanlarını ihlal edilmiş hissediyor.

7. Kullanıcılarla kurumsal bir varlık gibi değil, bir arkadaş gibi konuşun: Kullanıcılar, markalarının basit ve günlük bir dille konuşmalarını ister. Teknik bir dil ya da satıcı konuşması istemez.

8. Kullanıcılara biraz kontrol hakkı tanıyın: Markalar, etkili iş görebilmek için yıllardır ellerinde tuttuğu kontrolün bir kısmından feragat etmeli ve iletmek istediklerini dikte edemeyecekleri gerçeğine alışmalıdır. Kullanıcılardan gelen katkıyı kabul eden ve bunu içeriğe dahil eden markalar iletişimi yönetmede daha etkili olacaktır.

9. Tüketicilerin size ulaşmalarına izin verin: Geleneksel medya kampanyalarından ayrılan bir diğer nokta, tüketiciler, markaların onlara mesajları ‘bağırarak’ iletmelerini istemiyor. Algı, markaların sosyal medyada ‘müdahaleci’ ve rahatsız edici’ reklam kullanacağı yönünde.

10. Bırakın kullanıcılar sizin adınıza konuşsun: Tüketiciler markaları savundukları zaman daha fazla ün kazanıyor. En son Toyota reklam kampanyasında, Facebook’ta gerçek insanların hikâyelerinden bahsetmesi ve sonra TV reklamında gösterilmek üzere seçilmeleri, markaların satışa yönelik hareket etmek yerine, tüketicilerini iletişime dahil ederek, ilişki kurmaya yönelttiğinin en güzel örneklerinden biridir.

14.12.2010


Türk halkı interneti en çok iletişim için kullanıyor

ULUSLARARASI pazar araştırma şirketi Millward Brown, Türkiye’de internet kullanımının ve kullanıcı profillerinin detaylı olarak resmini çıkartmak amacıyla ’Türkiye’de Internet Penetrasyonu ve Kullanıcı Profilleri isimli bir araştırma gerçekleştirdi.

Araştırma sonucunda internet kullanıcılarının yüzde 37’sinin interneti e-mail göndermek/chat ve mesajlaşmak, yüzde 33’ünün araştırma yapmak, yüzde 32’sinin gazete okumak ve yüzde 29’unun sosyal paylaşım sitelerine girmek için kullandığı ortaya çıktı.

14.12.2010


Online alışveriş en çok büyükşehirlerde yapılıyor

Araştırma kapsamında internet kullanıcılarının yüzde 40’ının bugüne kadar en az bir kere internetten alışveriş yaptığı belirtilirken, online alışverişin en çok yapıldığı şehirler sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Konya ve Antalya olarak belirlendi.

Ayrıca internetten en çok satın alınan ürünün elektronik eşyalar olduğu gözlemlendi. Online alışveriş yapanların yüzde 20’si ayda bir internetten alışveriş yaptıklarını belirtirken yine online alışveriş yapanların sadece yüzde 3’ü haftada bir ve daha sık internet alışverişi yaptıklarını belirtti. Online alışveriş yapanların profili ise ağırlıklı olarak 26-35 yaş grubu erkekler.

14.12.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.