Sözler - page 1274

BÉ n
¡«/
a r
ºo
¡ n
dn
h Ék
¡p
HÉn
°ûn
ào
e /
¬p
HGƒo
Jo
Gn
h o
?r
Ñn
b r
øp
e Én
ær
bp
Ro
Q …/
ò s
dG Gn
ò'
g Gƒo
dÉn
b
(1)
@ n
¿ho
óp
dÉn
N Én
¡«
p
a r
ºo
gn
h l
In
ôs
¡n
£o
e l
êGn
hr
Rn
G
ayetinin cennete
ve saadet-i ebediyeye dair hakikatini teyit eden yü-
zer ayatın mühim bir hakikatini iki makamla tef-
sir eder.
Birinci Makam
, “Beş Sual ve Cevap” namıyla
cennetin lezaiz-i cismaniyesine ve huriler hakkın-
da medar-ı tenkit olmuş meseleleri öyle güzel bir
surette beyan eder ki, herkesi ikna eder.
İkinci Makam
, Arabiyyülibare olarak on iki “Lâ-
siyyema” kelimesiyle başlar ve gayet kuvvetli ve
kat’î ve hiçbir cihette sarsılmaz, haşre dair, cennet
ve cehennemin hakkaniyetine medar binler bür-
hanı tazammun eden bir bürhan-ı bâhirdir ki, o
bürhan Onuncu Sözün menşei ve esası ve hulâsa-
sıdır.
Yirmi Dokuzuncu Söz
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
818
(3)
@
/
¬p
à`n
µ = p
Ä'
?n
en
h $Ép
H n
¿ƒo
æp
er
D
ƒo
j n
¿ƒo
æp
er
D
ƒo
Ÿr
Gn
h
(2)
@
»
u
Hn
Q p
ôr
en
G r
øp
e o
ìht
ôdG p
?o
b
(4)
@ o
Ün
ôr
bn
G n
ƒo
g r
hn
G p
ön
ün
Ñr
dG p
ír
ªn
?n
c
s
’p
G p
án
YÉs
°ùdGo
ôr
en
G BÉ n
en
h
(5)
m
In
óp
MGn
h ¢m
ùr
Øn
æn
c
s
’p
G r
ºo
µ
o
ãr
©n
H n
’n
h r
ºo
µ
o
? r
?n
N Én
e
ayetlerinin mealindeki yüzer ayatın haşir ve be-
ka-i ruha ve melâikeye dair üç mühim hakikatini
tefsir eder. Beka-i ruhu o kadar güzel ispat eder
ki, cesedin vücudu gibi, ruhun bekasını gösterir.
Arabiyyülibare:
Arabca söz, iba-
re.
ayat:
Kur’ân ayetleri.
ayet:
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
beka:
ebedîlik, sonu olmama.
beka-i ruh:
ruhun ebedîliği,
ölümsüzlüğü.
beyan:
anlatma, açıklama.
bürhan:
delil, kanıt.
bürhan-ı bâhir:
büyük, geniş ve
açık delil.
ceset:
vücut, beden, cisim.
cevap:
yanıt
cihet:
yön, taraf.
dair:
ilgili.
ebedî:
sonsuz.
esas:
asıl, temel, kök.
gayet:
son derece.
hakikat:
gerçek.
hakkaniyet:
hak ve adalete uy-
gunluk.
haşir:
bütün insanların, kıyamet-
ten sonra, tekrar diriltilip mahşer-
de toplanmaları.
hulâsa:
öz, esas.
huri:
cennet kızı, cennet güzeli.
ikna:
kabul ettirme.
iktibas:
alıntı.
ispat:
doğruyu delillerle göster-
me; kanıtlama.
kat’î:
kesin.
lâsiyyema:
bilhassa, özellikle.
lezaiz-i cismaniye:
bedensel lez-
zet ve zevkler.
makam:
durak.
meal:
anlam, mana.
medar:
dayanak noktası, sebep,
vesile.
medar-ı tenkit:
eleştiri sebebi.
melâike:
melekler.
menşe:
esas, kaynak.
mesele:
sorun, problem.
muhtelif:
çeşitli.
mühim:
önemli.
rızık:
yiyecek, içecek.
ruh:
insan ve hayvanlardaki diri-
lik kaynağı, hayatın temeli ve se-
bebi.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
sual:
soru.
suret:
biçim.
tazammun:
ihtiva etme, içine
alma.
teyit:
doğrulama.
vücut:
varlık.
1.
İman edenler ve güzel işler yapanları müjdele: Altlarından ırmaklar akan cennetler onların-
dır. O cennetlerden rızık olarak bir meyve yediklerinde, “Bu daha önce yediğimiz rızıktan-
dır” derler. Rızıkları dünyadakine benzer şekilde kendilerine sunulur. Orada onlar için ter-
temiz kadınlar vardır. Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. (Bakara Suresi: 25.)
2.
De ki: Ruh, Rabbimin emrindendir. (İsra Suresi: 85.)
3.
Mü’minler, Allah’a ve meleklere iman ederler. (Muhtelif ayetlerden iktibasla ifade edilmiş
hâli.
4.
Kıyametin gerçekleşmesi ise göz açıp kapayıncaya kadar, yahut ondan da yakındır. (Nahl
Suresi: 77.)
5.
Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Lokman Su-
resi: 28.)
F
İHRİST
| 1274 | SÖZLER
1...,1264,1265,1266,1267,1268,1269,1270,1271,1272,1273 1275,1276,1277,1278,1279,1280,1281,1282,1283,1284,...1482
Powered by FlippingBook